19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 13 Mart 2018 6 Yönetimde kadın yok haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Üniversitelerdeki yönetim kademelerinde kadın akademisyen sayısı çok az. Kimi kurumda hiç kadın doçent ve profesör bulunmuyor Üniversitelerdeki 111 rektörün sadece üçü, 104 üniversitenin 288 rektör yardımcısından 29’u kadın. Yedi üniversitede kadın doçent, 12 üniversitede kadın profesör bulunmuyor. Eğitimci Alaattin Dinçer, üniversitelerin yönetsel karar basamaklarında görev yapan akademisyenlerin cinsiyet profili araştırması yaptı. Çalışmada, 112 kamu üniversitesinde görev yapan rektör, rektör yardımcısı, akademisyen kökenli genel sekreterlerin; cinsiyet profili, bitirdiği lisans programı ile üniversitelerin senatoları ve yönetim kurullarının cinsiyet profili/ kimliği farklılıklarına bakıldı. Alaattin Dinçer’in çalışmasından bazı veriler şöyle: “112 üniversitenin 111’ine rektör ataması yapılmış. Türkiye İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi kuruluş aşamasında olduğu için kurumsal herhangi bilgiye ulaşılmamış. 111 üniversitenin 3’ünde (yüzde 2.7) Yalova Üniversitesi ‘görevlendirme’ olmak üzere, İzmir Demokrasi ile Düzce üniversitelerinde kadın rektör görev yapıyor. 5 yıl önce 6 kadın rektörlük görevi sürdürüyordu. Aradan geçen 5 yılda sayı 6’dan 3’e düşmüş oldu. 104 üniversitede akademisyen kökenli 47 genel sekreter ile 288’i rek KADIN AKADEMİSYENLERle ilgili VERİLER Kadın doçent bulunmayan üniversiteler: Bingöl Üniversitesi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Hakkâri Üniversitesi, Iğdır Üniversitesi, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Milli Savunma Üniversitesi, Şırnak Üniversitesi Kadın profesör bulunmayan üniversiteler: Bingöl Üniversitesi, Bayburt Üniversitesi, Ardahan Üniversitesi, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Gümüşhane Üniversitesi, Hakkâri Üniversitesi, Iğdır Üniversitesi, Karaman Üniversite si, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Milli Savunma Üniversitesi, Siirt Üniversitesi, Şırnak Üniversitesi Kadın akademisyen sayısı en yüksek 10 üniversite: Ege, Hacettepe, ODTÜ, Mimar Sinan, Anadolu, Gebze Teknik, Çukurova, Dokuz Eylül, İstanbul ve Boğaziçi üniversiteleri. En Düşük ÜNİVERSİTE: Kastamonu, Iğdır, Karaman, Şırnak, Mardin Artuklu, Yıldız Teknik, Kütahya Dumlupınar, Elazığ Fırat, Manisa Celal Bayar, Kars Kafkas üniversiteleri. Öneriler: 4 Fırsatları kullanmada, kaynakların ayrılmasında ve hizmetlere erişimde eşitlik sağlanmalı 4 Üniversitelerin bulundukları bölgede, toplumsal projelerde kadınlara daha geniş yer verilmelidir. 4 İki ve üç rektör yardımcısı olan üniversitelerin en az biri, dört ve beş olanların en az ikisi kadın olmalıdır. tör yardımcısı olmak üzere toplam 335 akademisyen görev yapıyor. 335 rektör yardımcısı ve akademisyen kökenli genel sekreterden 29’u (ikisi genel sekreter) (yüzde 8.66) kadınlardan, 306’sı (yüzde 91.34) erkeklerden oluşmuş. Kadın rektör yardımcılarının bulunduğu kurumlar, daha çok batıda yer alan kuruluş tarihi 12 Eylül öncesine dayanan üniversiteler. 5 yıl önce rektör yardımcısı oranı %11,33’tü. Aradan geçen 5 yılda %3,28 azalma olduğu anlaşılıyor. YÖK Başkanı’nın ‘en az bir rektör yardımcısını kadınlardan oluşturun’ tavsi yesine rağmen incelenen 104 üniversitenin 23’ünde (yüzde 22.12) kadınlar rektör yardımcısı olarak görevlendirilmiş.” Doğu daha yetersiz Çalışmaya göre, Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgeleri, rektör yardımcılığı ve akademisyen kökenli genel sekreterlik ile kadın akademisyen sayısı bakımından diğer bölgelere göre daha yetersiz durumda. Genel sekreterlik görevini idari personel olarak yürüten 60 personelin sadece 5’i kadın. İdari personel pozisyonunda kadınların genel sekreter olarak görev yaptığı üniversiteler, Çukurova, Ankara, Hacettepe, Muğla Sıtkı Koçman ve Sakarya üniversiteleri. Dinçer, “bulgulara bakıldığında toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da başta büyük üniversiteler olmak üzere üniversitelerin yüzde 90’ı sınıfta kalmış demektir. Üniversite yönetimlerini ve karar alma kurullarını erkeklerin güç ve iktidar alanının egemenliğine teslim etmeyi öne alan bir anlayış topluma kötü örnek olmaktan öteye geçmeyecektir’’ dedi. Yoksa tabletler çürüyecek! MEB tablet başarısızlığını itiraf etti, ‘kendiniz kullanın’ talimatı verdi OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı, yüz milyonlarca lira harcanan FATİH Projesi hüsrana dönüşünce dağıtımından vazgeçilen tabletlere yeni çözümler için harekete geçti. Tablet yerine klavyeli bilgisayar dağıtma kararı alan bakanlık, depolarda çürümeye terk edilen ve öğrencilere dağıtılmamış durumdaki tabletlerin “garanti, bakım, teknolojik kullanım sürelerinin değerlendirilmesi” çerçevesinde il Milli Eğitim müdürlükleri tarafından değerlendirilmesi talimatı verdi. MEB, 2 milyar TL’nin üzerinde para aktarılan FATİH Projesi’nde istenilen sonuca ulaşamayınca alternatif çözüm arayışına başladı. Öğrencilere 1.4 milyon tablet dağıttığını açıklayan bakanlık, elde kalan tabletler için çareyi kendi kullanmakta buldu. Bakanlık ihale sonucu alınan ve depolarda bekletilen binlerce tablet için il Milli Eğitim müdürlüklerine kullanım izni verdi. Tabletler depolarda Öğrencilere yeni dönemde klavyeli bilgisayar dağıtmaya hazırlanan MEB, illerden gelen sorular üzerine elde kalan tabletlere yeni kullanım alanları yarattı. İller “atıl durumdaki” tabletlerin sayılarını belirlemek için okullardan yanıt isterken, bir yandan da artık kullanılmayacak tabletleri bakanlığa sordu. İstanbul ve Aksaray İl Milli Eğitim müdürlüklerinin yazıları üzerine bütün illere tabletlere ilişkin resmi yazı gönderen MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, tabletlere ilişkin yeni talimatlar vererek tabletlerin proje amaçları dışında da kullanılmasının önünü açtı. 30 görme engelli çocuk da Bodrum’daki Gönül gözüylemaratona katılacak. koşacaklar Global Run Bodrum yarışının beşincisi, 29 Nisan’da koşulacak. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında düzenlenen yarıştan elde edilen kayıt ücretlerin tamamı, Parıltı Görmeyen Çocuklar Derneği’ne bağışlanacak. Kayıtların 27 Nisan’a kadar online olarak kabul edileceği maratonda yarışacaklar için 10 bin ve 5 bin metrelik iki parkurun yanı sıra çocuklar için 500 metrelik “Minik Adımlar Parkuru” bulunuyor. Maratonda, Parıltı Görmeyen Çocuklar Derneği’nin sporla ilgilenen 30 görme engelli genci de sporcularla birlikte koşacak. Yöneticilerinin verdikleri bilgilere göre, dernekte bugüne kadar yaklaşık bin görme engelli çocuk eğitim almış. Üç bin kişinin koşmasının hedeflendiği maratona her kayıt yaptıran Parıltı Derneği’ndeki çocukların eğitimine dokunmuş olacak. “Koşuya gelemem ama Parıltı çocuklarının eğitimine destek olmak isterim” diyenler de istedikleri miktarda bağış yapabilecek. Dernek yönetici ve eğitimcilerinin en büyük hayali ise bağışlar ve kayıt ücretleriyle bahçede çocukların oynayabileceği, bağımsız hareket eğitimleri alabilecekleri bir bina yapılması. Görme engelli çocuklara satranç İş Bankası’nın desteğiyle Türkiye Satranç Federasyonu ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğinde başlatılan “Gören Eller” projesi kapsamında görme engelli çocuklara yönelik ilk satranç sınıfı Ankara’da açıldı 17 görme engelli okulunda açılacak satranç sınıflarında, bu öğrencilere özel satranç takımları, eğitim kitapları ve satranç saatleri verilecek, görme engelli satranç ustaları Selim–Kerim Altınok kardeşler tarafından yazılan satranç eğitim kitapları dağıtılacak. T.C. İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NDAN GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI 1 Satışı yapılacak gayrimenkul. İSTANBUL ili, BEYKOZ ilçesi. POLONEZKÖY mahalle., KÖYİÇİ MEVKİİ adresindedir. 2 Gayrimenkul BEYKOZ Tapu Sicil Müdürlüğünde, 213 parselde 11.307,39 metrekare yüzölçümlü TAM arsa paylı olarak kayıtlıdır 3 Açık artırma ile satışa çıkarılan bir adet gayrimenkule 8.000.000,00 TL (Sekiz Milyon TL.) rayiç değer biçilmiştir. 4 Artırmaya iştirak edeceklerden gayrimenkulün değerinin % 7.5’i nispetinde 600.000,00 TL teminat alınması gerekmektedir. Teminat olarak para,banka teminat mektubu,Hazine Tahvil ve Bonoları, hükümetçe belli edilecek milli esham ve tahviller”bu esham ve tahviller teminatın kabul edilmesine en yakın borsa cetvelleri üzerinden % 15 noksanı ile değerlendirilerek”kabul edilecektir. 5 Gayrimenkulün birinci satışı 26/04/2018 tarihinde saat 11:00’de açık arttırma sureti ile Beykoz Vergi Dairesi Müdürlüğü 8. No’lu Satış Komisyonu Başkanlığında yapılacaktır. 6 İlgilenenler gayrimenkul ile ilgili satış şartnamesini BEYKOZ Vergi Dairesi Müdürlüğünden alabileceklerdir. 7 Gayrimenkul teminatı satış saati olan 11:00’den 1 saat evvel. Saat 10:00’a kadar BEYKOZ Vergi Dairesi Müdürlüğüne yatırılacak, karşılığında alınacak Emanet Makbuzu,İhaleye katılacak olanın Nüfus Cüzdan fotokopisi vekaleten katılacakların noter tastikli vekalet aslı ve tüzel kişiliklerde imza sirküleri ve vergi levhası fotokopisi aynı saate(10;00) kadar Beykoz Vergi Dairesi Müdürlüğü 8. Nolu Satış Komisyonu Başkanlığına ibraz edilecektir. 8 Gayrimenkulun satışında verilen bedel gayrimenkule biçilen rayiç değerin % 75’ini bulmadığı veya arttırılan bedel amme alacağına rüçhanı olan alacakların tutarından fazlaya çıkmadığı ve yapılmış veya yapılacak masrafları karşılamadığı takdirde en çok arttıranın taahüdü baki kalmak şartı ile satışın 7 gün daha uzatılarak aynı mahalde 03/05/2018 gün ve saatte(11:00) tekrar satışa çıkarılacağı ilan olunur. Ancak ihale bedelinin rüçhanlı alacakla birlikte masrafları da aşması gerekmektedir. Aksi Takdirde satış yapılmayacaktır. 9 İş bu ilan tapu kaydında adresi bulunmayan ilgililer ile tapu kaydında ad ve adresleri geçip de tebliğ edilemeyen ilgililere de tebliğ yerine kaimdir. Yukarıda yazılı olan hususların dışında başkaca malumat isteyenler Beykoz Vergi Dairesi Müdürlüğü İcra Satış Servisinden bilgi edinilebilir Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 755742) Amacım seçimleri boykot değil, peki ne?.. Şeker fabrikalarını yazacaktım; iktidarın kimse çıkarılmayacak, 5 sene satılmayacak, nişasta bazlı şekerin kotası yüzde 5’e indirilecek gibi, satışı topluma kabul ettirebilmek için “şekere bulanmış” önerilerinin toplumu kandırmacalığını... “Zarar ediyorlar” lafının da boşluğunu.. Ama dünkü yazımdan sonra “Eee seçimleri boykot etmekten başka çare mi var” biçiminde görüşler alınca, bu konu üzerinde durmak daha önemli oldu.  ‘İktidarı bırakmayız’ Bazı okurlar, dahası “Marksist” yazarlar, seçimlerin işlevsizleştirildiği konusunda görüş belirtiyor ve boykot öneriyor. Dünkü yazım da aslında iktidarın yeni seçim yasa tasarısını tamamen “ne olursa olsun biz kazanacağız” mantığıyla hazırladığını gösteriyordu. Evet, “asla iktidardan düşmeyeceğiz” kararlılığında olan bir iktidar, l bu haliyle bile seçim yasasını tamamen göstermelik kılabilir; l başkanlık oyları sayılırken yan masada bekleyen siyasi parti oy pusulalarının tümü değiştirilebilir; l binlerce apartmana yazılacak sahte, ölmüş, olmayan veya çift isimlere oy kullandırılabilir ve bunları kontrol mümkün olmayabilir; l yüz binlerce sandık, mühürsüz oy pusulası, çeşitli şekilde satın alınmış “seçmence” attırılabilir (bunu götür, oradakini getir, al paranı) l OHAL gözetiminde özellikle köylük bölgelerde ve dahası Kürt bölgelerinde jandarmanın gözetiminde devlet baskısıyla silme oy kullandırılabilir (Referandum seçiminde yüzlerce sandıktan çıkan silme evet oyları gibi)... Mutlaka seçimleri alacağız anlayışının yapmayacağı yoktur. Önce bunu böyle kabul edelim, şimdi de tartışalım.  Peki, ne yapmalı? Önce iyimser yaklaşalım: Henüz tüm sandıkları kontrol olasılığının yasal ve pratik olarak varlığını kabul edelim. Başta CHP olmak üzere tüm muhalefet, sandıklarda oy sayımını, denetimini, sonuçların kayda geçirilmesini ve sandık tutanaklarını imza altına alabilir. Bu, YSK adındaki iktidar odağının açıkladığı sandık sonuçlarıyla karşılaştırma olanağı sağlar. Fakat oy öncesi yapılabilecek “sandık damgasız pusula” ve kayıtlı kayıtsız sahte seçmen oyları sahtekârlığını engelleyemez. Eğer sandık sonuçlarını bu iki sahtekârlık belirleyebilecekse, daha ince çalışmak gerekir. Mesela apartmanımda sahte seçmen var mı araştırmasını, o sandık bölgesindeki tüm sandıklarda sokak, numara ve apartman ismiyle araştırmak. Bu konuda rastgele planlanacak araştırma bile oran olarak bir sonuç verecektir. Sahtekârlığı ilan etmek için yeterli bir nedendir. Bu araştırma, oy kullanmadan önce de muhtarlıklardan yapılabilir. Ama bu, olasılığın varlığını araştırma kararlılığı ve örgütlenmesini gerektirir. Kim yapacak bunu? Eğer sandıkları kontrol için yüzde 90’ın üzerinde bir mekanizma kurulabilirse sandıkta yapılabilecek sahtekârlıkları ilan etmek mümkündür. Seçimler en önemli demokratik hak Bunu neden yazıyorum? Çünkü seçimler, elde kalan en önemli demokratikyasal haktır. Bu hakkın korunması gerekir. Gönüllü olarak bu hakkın teslimi, yani tüm önlemleri alarak oy kullanma ve oysandık güvenliği için yapılabilecek her şeyi yerine getirmeden, “yapacak bir şey yok” diyerek boykot, iktidarın dayatmalarına tam bir teslimiyettir. Bu açıdan, bu seçimlerde tüm muhalefet, büyük bir seferberlikle mümkün olduğunca doğru sandık sonuçlarını almak için bugünden önlemler dizisi örgütlenmesine girişmeli. Bu açıdan boykot çağrısının doğru olmadığını ve başından teslimiyeti önerdiğini düşünüyorum. Bu önlemler aynı zamanda, iktidarı mümkün olduğunca dürüst davranmaya da zorlamaktır. Seçimlere katılmak ve seçim güvenliği, yapılabilecek seçim sahtekârlıklarını ve iktidarın devletinin oy baskısını da ortaya sermek için gereklidir.  Meşru mu, değil mi... O zaman iktidarın meşruluğunu tamamen kaybettiğini, seçimleri çaldığını, milletin iradesini yok ederek iktidarda zorbalıkla oturduğunu ilan edebileceksiniz. Böyle bir durumda, seçim sonrası çalışmalarınızı da tamamen yeniden düzenleme fırsatı ele geçireceksiniz. Meşru olarak. Parlamentoyu boykottan tutun... Seçim güvenliği için alınacak tüm ayrıntılı önlemler, seçimleri kazanma olasılığı için olduğu kadar, iktidarı açığa düşürmek içindir de. Bu nedenle boykot gibi erken teslimiyet değil, muhalefetin mücadele ederek tam sandık güvenliği için hazırlığının çok daha önemli ve demokratik bir yol olduğunu düşünüyorum. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle