18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cumartesi 3 Şubat 2018 Halil Akdeniz Söyleşisi Mine Sanat Galerisi organizatörlüğünde Antonina Sanat Galerisi’nde 9 Ocak – 17 Şubat tarihleri arasında gerçekleşen Halil Akdeniz “İmgenin İzinde” sergisi kapsamında sergi mekânında 7 Şubat’ta saat 18.00’de Halil Akdeniz ile bir söyleşi gerçekleşecek. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET [email protected] 15 Serra Yılmaz’ın yönetmen koltuğuna oturduğu ‘Cebimdeki Yabancı’ özellikle oyuncu performanslarının yetkinliği ve akıcı anlatımıyla keyifli bir seyirlik Mahremiyet yalan olunca Siz de sık sık “Bu cep telefonları yokken nasıl yaşıyor muşuz biz?” diye soruyor musu nuz kendinize? Yaklaşık 20 küsur yıl önce dünyamıza giren bu tekno lojik aletler hayatımızı öylesine ele geçirdi ki, sabah evden cep tele fonunu unutarak çıkan akşamı zor eder hale EMRAH KOLUKISA geldi. Çoğumuz işlerimizin önemli bir kısmını bu aletlere teslim et tik, iletişim denen ol guyu bırakın hayatımızın merkezi ne yerleştirmeyi, dünyanın dönüşü nü bile etkileyecek olmazsa olmaz bir garabete dönüştürdük. Yıllar önce Bo ğaziçi Üniversitesi’ne gelen Baudril lard yaptığı konuşmada “İletişim kur mak varken, konuşmak niye ki?” di ye sormuştu, ironik bir tavırla. Yanıtını bilmesek de, sorunun anlamını hepimiz kavrıyoruz artık, her gün iletişim kuran ama iş konuşmaya gelince yalpalayan bir güruh olarak. Hele bizden sonrakiler (yaşı 40’ın altındakiler ve daha da altındakiler) için daha da vahim durum, konuşmak, sohbet etmek diye bir şeyi neredeyse hiç bilmiyorlar. Tehlikeli bir oyun 7 yakın arkadaşın bir akşam yemeği için toplaştığında oynadıkları, önce masum, ama sonrasında vahşi bir hesaplaşmaya dönüşen, “cep telefonlarımızı masaya bırakalım, gelen her SMS, WhatsApp mesajını ve telefonu hep birlikte görüp duyalım” oyunu, ilginç bir şekilde modern dünyadaki insanlık durumu Herkes bu filmi çekiyor! “Cebimdeki Yabancı”nın uyarlandığı İtalyan filmi “Perfetti Sconoscuiti” öyle büyük sükse yaptı ki, Türkiye dışında İspanyol ve Yunan uyarlamaları da yapıldı. Üs telik bir de Fransız uyarlaması geliyor... Filmin evrensel kapsama alanı ve senaryosunun tıkır tıkır işleyen matematiği birçoklarının iştahını kabartmışa benziyor. nu gözler önüne seren antropolojik bir sondaja dönüşüyor “Cebimdeki Yabancı”da. İtalyan filmi “Perfetti Sconoscuiti”nin aslına sadık kalan bir uyarlaması olan film mahremiyet kavramının doğasına dair de ilginç saptamalarda bulunuyor. Mahremiyet moda deyimle ‘yalan’ olunca, yani bir köşeye atılıverince, mahremiyetin aslında ne kadar da yalanlarla örüldüğünü anlıyoruz, film bo yunca izlediğimiz çeşitli durumların ışığında. 7 kişilik grubun sırları, yalanları ve günahları ortaya dökülünce önyargılar, ikiyüzlülükler, sahte ilişkliler de çıkıyor açığa; kimi zaman alabildiğine komik ama kimi zaman da tokat gibi acıtıcı sahnelerle. Serra Yılmaz’ın bu ilk yönetmenlik denemesinden alnının akıyla çıktığını hemen belirtelim. Kendisi de bir oyuncu olduğu için filmde rol alan kadroyla çok iyi iletişim kurduğunu tahmin etmek zor değil. Zaten izleyicinin bir an bile kopmadan izlediği, kahkahadan gerilime çok hızlı geçtiği filmde performanslar son zamanlarda izlediğimiz en yüksek ortalamalardan birini tutturuyor. Son dönemin en parlak isimlerinden Çağlar Çorumlu, her izlediğimizde hayran kaldığımız Şebnem Bozoklu başta olmak üzere tüm kadro, neredeyse tamamı tek mekânda geçen ve nüansların çok önem kazandığı filmde övgüyü hak ediyor doğrusu. Tabii ustalıklı görüntü yönetiminin filmin başarısında ciddi bir payı olduğunu da belirtmek gerek. Uzun lafın kısası, “Cebimdeki Yabancı” uzun zamandır özlemini çektiğimiz kaliteli komedilerden biri. İzlemenizde fayda var. ‘Kahramanın Sonu’ görüHnatlüidseü Eçdıkitpı...YeanrişZievlinadnedna ETKİNLİK BUGÜN DOT’TA yapılacak... ‘Kadınlara Yeni Bir Dünya Yazmak’ paneli Ara Güler’in filmi !f İstanbul’da... 15Şubat’ta başlayacak 17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin programına iki film eklendi. Fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in yönettiği tek film “Kahramanın Sonu” Güler’in ve Yeşim Ustaoğlu’nun sunumuyla gösterilecek. Diğer film ise gerçeküstücü yönetmen Jan Svankmajer’in 8 yıl aradan sonra çektiği “Insect / Böcek”, Türkiye’de ilk kez !f İstanbul’da sinemaseverle buluşacak.Güler’in 1975’te çektiği “Kahramanın Sonu”, I. Dünya Savaşı’nda ölüme mahkum edilen Yavuz Zırhlısı’nın hikâyesini anlatıyor. Sanatçının 16 mm çektiği film, İlhan Mimaroğlu’ndan Ruhi Su’ya, eklektik müzikle yaratılmış avangart kurgusu, arşiv fotoğrafları ve gerçeküstücü canlandırmalarıyla tek gösterimi yapılacak. Program Ustaoğlu ve Güler’in sohbetiyle devam edecek. 70 yılı aşkın zamandır belleğimiz olmuş Ara Güler, rol aldığı “Otel” (1992), “İz” (1994) ve “Güneşe Yolculuk” (1999) filmlerinin yönetmeni Ustaoğlu ile “Kahramanın Sonu”nun hikâyesini konuşacak. Svankmajer’in “Insect / Böcek” adlı filmi, dünya galasını yapacağı Roterdam Film Festivali’nden hemen sonra ilk kez !f İstanbul’da seyirciyle buluşacak. Svankmajer’in yazıp yönettiği film için “Böceklerin insanlar gibi ve insanların böcekler gibi davranması hep hoşuma gitmiştir. Benim hikâyem Kafka ve onun meşhur Değişim’ine referansta bulunurken bu içine kapanıklığı bir adım öteye götürüyor” diyor yönetmen. Festival biletlerinin ön satışları dün başlamıştı. Ön satışları kaçıranlar 5 Şubat’tan itibaren biletix gişelerinden, 10 Şubat’tan itibaren ise festival gişelerinden bilet temin edebilir. İş Bankası Maximum Kart ana partnerliğinde ve CGV Mars Cinema Group ortaklığında yapılacak 17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, 1525 Şubat tarihleri arasında İstanbul’da, 14 Mart tarihleri arasında ise Ankara ve İzmir’de gerçekleşecek. “Çok şaşkınım” diye söze giriyor akademisyen Saadet Özen sosyal medyadaki paylaşımında. 58 saniyelik, siyah beyaz sessiz bir film görüntüsünü de eklediği Twitter postunda şöyle devam ediyor Özen: “Halide Edip, Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Adnan Adıvar, Mehmet Asım, galiba Yusuf Tengirşenk bir arada. Büyük ihtimalle Batı Anadolu’da savaş tahribatını tespit için kurulan Tetkiki Mezalim Heyeti olarak kamera karşısındalar. Yeni Zelanda arşivlerinden çıktı film.” Gerçekten de son derece heyecan verici bir buluş olan bu filmin hikâyesini Saadet Özen’den dinlemek için telefona sarıldık ve tam da havalimanında uçağa binmek üzere olan Özen’e hızla sorularımız yönelttik. n Yeni Zelanda arşivlerinden çıkmış bir görüntü... Nasıl buldunuz anlatır mısınız? Bu zaten benim çalışma alanım, ben arada bir arşivlere tekrar bakıyorum, çünkü beklenmedik şeyler çıkabiliyor, arşivler de sürekli yenilendiği için... Yeni Zelanda arşivlerinde de Gelibolu ile Çanakkale ile ilgili filmler var. Sonra bir kolaj gördüm, belki daha önce de vardı ben görmedim ya da yeni eklendi bilmiyorum... Savaşla ilgili aktüalite çekimlerin bir araya getirildiği, ilgisiz görüntülerden oluşan bir kolaj... Seyrederken bir baktım, Halide Edip bana bakıyor. Böyle keşfetmiş oldum yani. n Görüntünün süresi tam da sizin paylaştığınız kadar mı? Evet, bizim yazarların göründüğü kısım o kadar. Bir iki dakikası daha var ama o kısımlar bizimle alakalı değil. Osmanlı ordusunun görüntüleri de var ama aynı tarihler değil büyük ihtimalle. n Kim çekmiş peki bu görüntüleri? Hiç belli olmaz. Görüntü çok şey söylemez insana, sadece böyle bir şey var der, o yüzden onu hatırattan, gazetelerde falan iyice taramak lazım ama benim tahminim, bunu Cemil Filmer’in çektiği yönünde. Cemil Filmer bazen Pathé için de çalışıyordu ve önce ben 192122’deki Tetkiki Mezalim heyeti olabilir diye düşünmüştüm, ama sonra 1023’te Mustafa Kemal Paşa’nın İzmit’te yaptığı basın toplan tısına gidiş ya da dönüşleri olduğuna kanaat getirdim. Çok neşeliler çünkü ve Ahmet Emin Yalman var orada, ben önce farklı teşhis ettim onu ama Ahmet Emin olduğuna ikna oldum artık... İlk önce Yakup Kadri diye teşhis ettiğim kişi aslında Ahmet Emin, ‘galiba Yusuf Tengişerk’ dediğim kişi de aslında Yakup Kadri... Hepsi de o toplantıya katıldıklarını bildiğimiz isimler... Orada Cemil Filmer de var. Şöyle olmuş olabilir, o zaman haber filmciliği diye bir şey var, sinemalarda filmden önce haber gösteriliyor. Bunların kopyaları da her tarafa dağıtılıyor... Ama şu an tahmin aşamasında her şey. Belki de başka bir kameraman çekti, Pathé’nin yabancı bir kameramanı da olabilir. ‘NOTRE DAME’IN KAMBURU’NA EK GÖSTERİMLER Fransızca sahnelenecek Notre Dame de Paris müzikaline 5 gösteri daha eklendi. Victor Hugo’nun unutulmaz aşk hikâyesi “Notre Dame’ın Kamburu”ndan uyarlanan, 925 Mart tarihleri arasında. Dünyaca ünlü müzikal Notre Dame de Paris, ilk olarak 1998 yılında Paris’te perde açtı. Victor Hugo’nun kült eseri ‘Notre Dame’ın Kamburu’ndan uyarlanan modern yapımın müzikleri Riccardo Cocciante’ye, sözleri ise Luc Plamondon’a ait. Zorlu PSM Ana Tiyatro’da sahnelenecek. Biletler zorlupsm. com ve biletix.com ile Zorlu PSM ana gişesi üzerinden temin edilebilir. DOT’un yeni mevsimde sahnelediği Zinnie Harris’in yazdığı ve Murat Daltaban’ın yönettiği “Şafakta Buluş Benimle” oyunundan yola çıkarak, 3 Şubat’ta saat 17.00’de Dot Kanyon’da “Kadınlara Yeni Bir Dünya Yazmak” adlı bir panel gerçekleştirecek. İlk panelin konuşmacıları Oyun ve senaryo yazarı Zinnie Harris, Sabancı Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi Direktörü olan ve antropoloji, kültürel çalışmalar ve toplumsal cinsiyet üzerine dersler veren Ayşe Gül Altınay ve oyun yazarı, dramaturg Ebru Nihan Celkan olacak. Toplumsal cinsiyet eşitliği, tiyatroda kadın kahramanların temsili temaları çerçevesinde konuşmaların yapılacağı paneller ayrıca, mart, nisan ve mayısta ayda bir defa yapılacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle