18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA BND yasası mahkemelik oldu Almanya’da yurtdışındaki gazetecilerin dış istihbarat teşkilatı Federal Haberalma Servisi (BND) tarafından izlenip dinlenmesine olanak tanıyan yasayla ilgili tartışmalar mahkemeye taşındı. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, beş sivil toplum kuruluşu, insan hakları savunucuları ve gazeteciler; basın özgürlüğü açısından tartışma yaratan kanuna itiraz için Anayasa Mahkemesi’ne başvur du. Mahkemeye yapılan itirazda, yasanın basın özgürlüğünü ve iletişimin gizli olması hakkını ihlal ettiği savunuldu. Sınır Tanımayan Gazeteciler Almanya Başkanı Christian Mihr, “Yasa BND’ye yurtdışındaki gazetecileri sınırsız bir şekilde izlemesi ve elde edilen bilgileri diğer istihbarat örgütleriyle paylaşması izni veriyor” diye konuştu. Alman Gazeteciler Sendikası Başkanı Frank Überall da salı günü Berlin’de Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruya ilişkin düzenlenen basın toplantısında, yasayı basın özgürlüğüne müdahale olarak nitelendirdi. Cuma 2 Şubat 2018 [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Polonya’yıİPtkaatristdaiasrriıs’dnıaiSkneignsaeattğiorcddiıağHniuHkdoualkgovkeeçoAtsidt. aİsylraeastilatepkili karıştırma’ tasarısı 1939’da Naziler tarafından işgal edilen Polonya’da kurulan ve en çok bilinenleri Auschwitz, Majdanek ve Treblinka olan toplama kamplarında milyonlarca Yahudi öldürüldü. İşgalin ardından sürgünde kurulan Polonya hükümeti ve çok sayıda Polonyalı Nazilere karşı direniş saflarına geçse de, Volksdeutscher Selbstschutz gibi paramiliter örgütler kuran az sayıda Nazi yandaşı da Almanya’nın işgaline destek vererek insanlık suçlarına ortak oldu. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi işgali altında en büyük insanlık suçlarının işlendiği Polonya’da, Holokost (Yahudi Soykırımı) konusunda meclisin onayladığı tartışmalı bir yasa, ülkede muhaliflerin ve İsrail’in sert tepkisine neden oldu. 3 yıl hapis Polonya’da iktidarda olan sağmuhafazakâr Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) tarafından sunulan ve meclisin alt kanadından geçtikten sonra dün de üst kanat Senato’nun 23’e karşı 57 oyla onayladığı yasa, “Holokost’ta ve Nazilerin işledikleri diğer insanlık suçlarında Polonya ulusunun veya Polonya devletinin payı olduğunu” ifade edenlerin cezalandırılma sını içeriyor. Yasa ayrıca, en büyüğü Auschwitz olan toplama kamplarını “Polonya ölüm kampları” olarak adlandıranlara 3 yıla kadar hapis cezası verilmesini öngörüyor. Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, yürürlüğe girmesi için onayı gereken tasarıyı “özenle gözden geçireceğini, herkesin Polonyalıların işledikleri suçları ve utanç verici davranışlarını dile getirme hakkının olduğunu” söyledi. İsrail ve ABD’den tepki İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yasa tasarısı meclisin alt kanadında geçtikten sonra “gerçeklerin çarpıtılmasına, tarihi yeniden yazma çabasına hoşgörü gösteremeyiz” ifadelerini kullanmış tı. Senato’nun onayının ardından İsrail Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada “yasaya kesinkes karşıyız” çıkışı geldi. Milletvekili ve eski dışişleri bakanı Tzipi Livni de yasayı “İsrail’in suratına tükürmek” sözleriyle eleştirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı ise “Polonya ölüm kampları” benzeri ifadelerin rencide edici olabileceğini ancak yasanın ifade özgürlüğüne ve tarih tartışmalarına zarar vererek Polonya’nın ABD ve İsrail ile stratejik ilişkilerini etkileyebileceği”ni söyledi. Öte yandan, aralarında eski Polonya Cumhurbaşkanı Aleksander Kwasniewski’nin de olduğu 100 civarında sanatçı, siyasetçi ve gazeteci tasarının geri çekilmesini istedi. ‘İSTİSMARA KATKI’ Batı Şeria’daki şirketlere BM soruşturması Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, işgal altındaki Batı Şeria’da gayrimeşru yerleşim birimlerinde faaliyet gösteren şirketlerle ilgili bir rapor hazırladı. Raporda, şimdilik ismi açıklanmayan 200’den fazla şirketin Batı Şeria’da faaliyet göstererek İsrail’in Filistin’in daha fazla toprağına el koymasına ve doğal kaynaklarının istismarına katkı sağladıkları belirtildi. Bu şirketlerin 143’ünün İsrail’de, 22’sinin ABD’de, diğerlerinin ise aralarında Almanya, Birleşik Krallık, Fransa ve Hollanda’nın da olduğu 19 ülkede bulunduğu ifade edildi. ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Nikki Haley ise rapora tepki gösterdi. Raporun hazırlanmasına onay veren BM İnsan Hakları Konseyi’ni “İsrail karşıtı bir adım atmakla”, İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ni ise “görev sınırlarının dışına çıkmakla” suçladı. WASHINGTON’A ÇATTI ‘Ya kendileri çıkar ya da biz çıkarırız’ İran’da dini lider Ali Hamaney’in dış politika danışmanı Ali Ekber Velayeti ABD’ye sert eleşiriler yöneltti. Velayeti, “Ya ABD Fırat’ın doğusundan çıkacak ya da biz zorla çıkaracağız” dedi. Mehr ajansının haberine göre Ortadoğu’nun önemini vurgulayan Velayeti, Washington yönetimini bölgedeki ülkeleri bölmeye çalışmakla suçlayarak Suriye’nin kuzeyindeki ABD varlığına atıfla ülkede son dönemde yaşananların da bu çalışmaların bir sonucu olduğunu savundu. ABD’nin Suriye’yi bölmeyi başaramayacağını ifade eden Velayeti, “Bizim Suriye ve Irak’taki varlığımız, bu iki ülke hükümetlerinin talepleri üzerine. Suudi Arabistan’ın da Yemen’de uzun bir süre devam eden varlığı onlar için ülkeyi yeni bir Vietnam’a dönüştürecek” dedi. İran’ı “bölgenin en güçlü ülkesi” olarak ilan eden Velayeti, ne ABD ne de Avrupa’nın İran’ın füze programından söz etme haklarının olmadığını da ekledi. LIEBERMAN’A TEPKİ Hizbullah’tan hızlı yanıt Hizbullah’tan İsrail’in Lübnan’a saldırı tehditlerine yanıt geldi. İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman dün Lübnan’a, kendi karasularında petrol ve doğalgaz keşif çalışmaları yapmak ve Hizbullah üzerinden İran’a bir füze fabrikası kurdurtmak suçlamalarıyla yüklenmiş ve savaş tehdidinde bulunmuştu. Lieberman’a yanıt veren Hizbullah, Savunma Bakanı’nın sözlerinin Lübnan’ın egemenlik haklarına dönük İsrail saldırganlığının yeni bir örneği olduğunu savundu. Petrol ve doğalgaz çalışmaları yapılan Akdeniz’deki “9. blok” olarak adlandırılan bölgenin Lübnan karasularında olduğu belirtilen açıklamada, bu çalışmalara müdahale edilmesi halinde Lübnan’ın kaynaklarının savunulacağı ve İsrail saldırısına yanıt verileceği vurgulandı. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aun ise Twitter’dan yaptığı açıklamada sahipliği tartışmalı karasularına ilişkin İsrail’in tutumuna “diplomatik yollarla” yanıt verileceğini söyledi. Elleri kelepçeli Kyaw Soe Oo, kucağındaki minik kızı ile hasret giderdi. Rmteauuhhltaiebyriesrlyeorkine Myanmar’ın Arakan eyaletinde geçen ağustos ayında Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu’nun karakollara gerçekleştirdiği saldırıların ardından ordunun sert yanıtı sonrası bölgede yaşananları haber yaparken gözaltına alınan iki Reuters muha birinin kefaletle serbest bırakılma talebi mahkeme tarafından reddedildi. Devlet Sırları Yasası’nı ihlal etmekle suçlanan Wa Lone (31) ve Kyaw Soe Oo (27), 14 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Bu arada Arakan’da Müslüman sivillerin dramına göz yummakla suç lanan Myanmar’ın fiili lideri Aung San Suu Kyi’nin evinin dün molotofkokteylli saldırıya uğradığı duyuruldu. Hükümet Sözcüsü, Suu Kyi’nin saldırı sırasında evde bulunmadığını, saldırının herhangi bir maddi zarara da yol açmadığını açıkladı. Gizli belge savaşı Donald Trump’ın seçilmesiyle sonuçlanan 2016 ABD Başkanlık seçimlerine Rusya’nın herhangi bir müdahalesi olup olmadığı hakkında Washington’da devam eden soruşturmaya ilişkin belge Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ile Cumhuriyetçiler arasında krize neden oldu. Temsilciler Meclisi’nin Rusya iddialarını araştıran Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Devin Nunes’e bağlı personel ta rafından yazılan belgede, Adalet Bakanlığı’nın Trump’ın seçim kampanyasını yürüten kişilerden birini haksızca hedef aldığının yazıldığı iddia ediliyor. FBI, belgenin güvenilirliğine ilişkin büyük kaygıları olduğunu ve kendilerine değerlendirmede bulunmak için çok az zaman verildiğini açıkladı. Cumhuriyetçiler belgenin FBI ve Adalet Bakanlığı’nda Trump karşıtı önyargıyı gösterdiğini savunurken Demokratlar ise belgenin, bir ayağı FBI tarafından yürütülen Rusya soruşturmasını itibarsızlaştırmak üzere kullanılacağını söylüyor. Eski FBI Başkanı ve özel yetkili savcı Robert Mueller’in başında olduğu soruşturma nedeniyle tartışmaların odağında olan Trump, önceki gün yaptığı ulusa sesleniş konuşmasının ardından bir senatöre belge için “yayımlanacak” demişti. FBI’ın yanı sıra, ABD Adalet Bakanlığı da belgenin kamuoyuna açıklanmasına karşı çıkıyor. Lavrov, Soçi zirvesine katılmayanları eleştirdi Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye’deki iç savaşı madığını ancak Suriye toplumundaki farklı grupların temsili bakımın sonlandırmak için siyasi çözüm ara dan benzersiz olduğunu kaydetti. yışlarının konuşulduğu Soçi’deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne ka Ankara’dan itiraz tılmayan Türkiye destekli muhalif Bu arada Dışişleri Bakanlığı yet leri eleştirdi. İtalya Dışişleri Bakanı kililerinin Birleşmiş Milletler Su Angelino Alfano ile Moskova’da dü riye Özel Temsilcisi Staffan de zenledikleri ortak basın toplantısın Mistura’yla Soçi’deki kongreyi de da Lavrov, kongrede kullanılan logo ğerlendirdiği öğrenildi. Amerika’nın da Esad hükümetini temsil Sesi sitesinin habe eden Suriye bayrağına tepki rine göre Türk yetki göstererek havalimanından liler, Suriye’nin ye geri dönen muhaliflerle ilgi ni anayasasının yapıl li soruya, “İstanbul merkez ması için komite oluş li muhalif grup Soçi’ye geldi turulması konusun ancak çözümle hiçbir alaka da Soçi’de yetkilendi sı bulunmayan gerekçeler rilen De Mistura’ya, le kongreye katılmayı redde “Türkiye’nin bu komi derek İstanbul’a döndü” de tede PYDYPG’nin ol di. Bu arada Lavrov, kongre masını kesinlikle kabul nin yüzde 100 kapsayıcı ol Sergey Lavrov etmeyeceğini” aktardı. BM’den İdlib’de ‘çatışmama’ çağrısı Birleşmiş Milletler (BM), Suriye hükümetinin yardım konvoylarını engellemesi ve bölgede yaşanan çatışmalardan dolayı insani yardımların Suriyelilere yaklaşık iki aydır ulaştırılamadığını bildirirken, Türkiye, Rusya ve İran’a Suriye’nin İdlib vilayetinde “çatışmasızlık” sağlamaları çağrısında bulundu. BM’nin Suriye’deki insani yardım koordinatörü Jan Egeland, Astana sürecinde “çatışmasızlık bölgeleri” oluşturulmasında anlaşan Türkiye, İran ve Rusya’nın çatışmaların hafiflemesini sağlamaları gerektiğini söyledi. Egeland ayrıca yüzlerce hastanın tahliye edilmeyi beklediği, muhaliflerin kontrolünde, ancak Suriye ordusunun kuşatması altında olan Doğu Guta’da yaşanan insani krizin çözümü için çatışmalara ara verilmesini istedi. Bu arada Washington, geçici koruma statüsü almış olan yaklaşık 7 bin Suriyelinin, en az 18 ay daha ABD’de kalmasına izin verildiğini açıkladı. İç Güvenlik Bakanı, Suriye’deki koşulların değişmemesi nedeniyle statü süresinin uzatıldığını ifade etti. 7 Soçi’den İsrail’e zor denklem Rusya Federasyonu, Suriye sahasındaki toz duman ve engelleme hamlelerine karşın, Soçi’de Ulusal Diyalog Kongresi’ni topladı. Aklıselim kimse mucize beklemiyordu. Ortak bildiride, Suriye’nin ‘egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı’ vurgusu eşliğinde BM’nin uygulamasını üstleneceği anayasa taslağı yazımı için 150 kişilik komite kurulması kararı yer aldı. ‘Yeni Soçilerin’ kapısı açıldı. İslamcı yıkım projesinin aparatları dışında Suriye’nin ölümkalım savaşı veren seküler nüfusunun ezici kısmının sahip çıktığı Şam’daki yönetimin meşruiyeti pekiştirildi. Rusya da kendi payına Suriye sahasının ‘diplomasi şovunu’ yapmış oldu. HHH Meselenin sahadaki gelişmelere bağlı olduğu herkesin malumu. Şam’da rejim değişikliği hedeflerine gömülenler elbette çıkarlarına uymayan bir çözüm ve barışa itibar etmeyecek. Bu açıdan Soçi’de 1400’e yakın katılımcı arasında yer almayanlar dikkat çekici: n ‘Riyad muhalefeti’ diye anabileceğimiz Suudi destekliler. n Stratejik tercihlerini kendilerine bir devletcik sunabileceğini düşündükleri ABD’den yana yapmış olsalar dahi Soçi’de Türkiye’nin hamlesiyle dışlanan Suriye Kürtleri. n İstanbul merkezli Suriye Ulusal Konseyi. ABD, Suud/Katar ve Türkiye tarafından desteklenmiş, son dönemde tümüyle Ankara’ya kalmış görünenler. Kendi milli bayraklarını reddeden bu unsur, Soçi için iradelerini yabancı bir ülkeye teslim ettiler. Onları resmen Türkiye temsil etti. ‘Millilik’ sınırlarını belirleyen İhvancılık olduğundan normal karşılamalı. HHH Soçi ile neredeyse eşzamanlı olarak İsrail Başbakanı Netanyahu da Moskova’da Rusya lideri Putin ile 90 dakikalık özel görüşme yaptı. Netanyahu, sonrasında İran’ın Suriye’deki askeri varlığı ve Lübnan’daki ‘roket fabrikalarından’ şikâyet edip “Putin’e açıkça söyledim, kendiliğinden durmazsa biz durduracağız. Harekete geçtik bile” dediğini aktardı. Görüntüde Holocaust’ı Anma Günü ve Leningrad kuşatmasının kırılmasının yıldönümü vardı. İki lider 1943’te Sobibor ölüm kampında Nazilere karşı bir Kızılordu generalinin başlattığı isyana adanmış sergiyi açtı. Ketumluğuyla namlı Putin ‘küresel belirleyicilik hırslarının yol açtığı yıkım’ ve ‘ırkçılık, etnik üstünlükçülüğün reddi’ temalı beyanatla yetindi. Yardımcısı Yuri Uşakov, ikili konular ile Soçi dahil Suriye’deki uzlaşma sürecinin ele alındığını söylemekle yetindi. Ne konuşuldu bilmiyoruz. Sosyal medyada kimileri, Rus liderin Netanyahu’ya olası mesajlarına atfen “Suriye’de teröristlere yardım ettiğinizi biliyoruz. İran’la ilgili abartılarınızı biliyoruz. ABD ile Ukrayna’da neonazilerle çalıştığınızı biliyoruz” diyen alaycı yorumlar yapmadı değil. Ama hemen ertesinde Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Nikolay Patruşev başkanlığında bir Rus heyetinin İsrail’i ziyareti çarpıcı. HHH Netanyahu epeydir Rusya liderinin kapısını aşındıran liderlerden. Kasım sonunda Putin’in Esad ile arabuluculuk yaptığı iddiaları yansımıştı. Aslında İsrail’in Suriye’deki pozisyonu aynı Türkiye. Farkı ‘egemenlik ve toprak bütünlüğü’ retoriğine hiç girmeden ‘güvenlikten’ söz etmesi. Patriot sistemleri, Demir Kubbe, Davut’un sapanı vs. savunma unsurları olsa da İran ve Hizbullah’tan rahatsız. Ocak ortasında WSJ’de, yakınlarda The Intercept’te İsrail’in Golan sınırında Suriye’nin Kuneytra ve Deraa bölgelerine uzanan 40 km’lik ‘tampon bölge’ tesisi girişiminin detayları yer aldı. İsrail ABDÜrdünRusya ile uzlaşmasını kâfi bulmuyor. El Kaide ve IŞİD’le iş tutmuş ÖSO gruplarına silah tedariki için nakit para, yaralı cihatçıların tedavilerini üstleniyor. Sınır polisi planları yapıyor. STK’ler aracılığıyla insani faaliyetler, sağlık ve tarım projeleri geliştiriyor. Öyle ki, cihatçı komutanlardan Mutasım el Golani’nin “İsrail olmasa hayatta kalamazdık” sözleri WSJ’ye yansımıştı. Yani tıpkı 197080’lerde Lübnan’dakine benzer ‘İyi Komşuluk’ operasyonu. Sonuçta İsrail için Suriye’nin parçalanacağı herhangi bir siyasi sonuç, uluslararası planda tanınmayan Golan ilhakına da yarayacak. Velhasıl Soçi’de masa kurmak yetmiyor. Uluslararası hukuk bir kez delik deşik edildiğinde geriye aynı nakaratlar kalıyor. Bangladeşli gazeteciler basın özgürlüğü eyleminde Bangladeş’te yüzlerce gazeteci, hükümetin yeni “dijital güvenlik yasasını” protesto etti. Dün başkent Dakka’da bir araya gelen gazeteciler, yasanın basın özgürlüğüne zarar verdiğini söyleyerek, hükümete yasayı geri çekmesi çağrısında bulundu. Hafta başında kabine tarafından onaylanan yasa, bir hükümet binasına giren ve elektronik cihaz kullanarak bilgi toplayan gazetecilerin, “ajanlık” suçlamasıyla 14 yıla kadar hapis cezayla yargılanmasını öngörüyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle