25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ÜsküpAtina dostluk buluşması NATO’ya üye olmak istediği için, ittifak üyesi Yunanistan’la yaşadığı ülke ismi sorununu çözmek isteyen Makedonya’dan Atina ile diyaloğu geliştirecek bir adım geldi. İki ülkenin başkentleri Atina ve Üsküp’ün belediye başkanları Kaminis ile Shilegov bir araya gelerek sorunun dostça çözülebileceği mesajını verdi. Görüşme Atina’da gerçekleşti. Büyük İskender liderliğindeki tarihi Makedonya’nın va risliği konusunda hak iddiası nedeniyle yaşanan isim sorunu iki taraf arasında gerilim nedeni. ÜsküpAtina hükümetleri arasında son dönemde ılımlı mesajlar çerçevesinde görüşmeler de gerçekleşti. Yunanistan’da ise son haftalarda düzenlenen, aralarında aşırı sağın da yer aldığı geniş çaplı eylemlerde Çipras yönetimine Üsküp ile isim konusunda uzlaşılmaması, Makedonya isminin sadece kendilerine ait olduğunun vurgulanması çağrısında bulunulmuştu. SPD’de koltuk depremiCumartesi10Şubat2018 dishab@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: EMİNE BİLGET nilgun@cumhuriyet.com.tr 7 Refah yine kapalı Mısır ordusu, cihatçı örgütlerin etkili olduğu bölgelere yönelik kapsamlı bir operasyon başlattı. Sina Yarımadası’nın orta ve kuzey bölgeleri ile Nil Deltası ve batıdaki çöllük alanlarda başlatıldığı duyurulan operasyonların hava ve karadan gerçekleştirildiği duyuruldu. Öte yandan, operasyonların Hamas lideri İsmail Haniye’nin El Fetih ile yapılacak müzakereler nedeniyle Kahire’de olduğu sırada gerçekleştiği, Mısır yönetiminin de operasyonlar nedeniyle Gazze’nin dünyaya açılan tek sınır kapısı olan Refah’ı bir kez daha kapattığı gündeme yansıdı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi, Sina Yarımadası’nda geçen kasım ayında 300’den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan cami saldırısının ardından, yarımadayı “cihatçı teröristlerden temizlemek için” güvenlik güçlerine 3 ay süre vermişti. Türk vatandaşı kara listede ABD Hazine Bakanlığı aralarında bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının da bulunduğu üç kişiye yönelik olarak, IŞİD’e yardım ettikleri gerekçesiyle yaptırım kararı aldığını açıkladı. “Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Teröristler” listesine alınan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Yunus Emre Sakarya, Filipinli Abdulpatta Escalon Abubakar ve Somalili Muhamed Mire Ali Yusuf’un ABD’deki tüm malvarlıklarına el konuldu ve Amerikan vatandaşlarının bu kişilerle ticari işlem yapması yasaklandı. IŞİD’e İHA ekipmanı Kararda, Sakarya’nın sahip olduğu Ankara Keçiören merkezli Profesyoneller Elektronik’in kurulduğu 2015’ten bu yana IŞİD’e insansız hava aracı elektronik aksamları sağladığı belirtildi. “IŞİD’in paravan şirketi” diye tanımlanan Profesyoneller Elektronik’in 2016’nın ilk yarısında terör örgütüne 500 bin dolarlık İHA ekipmanı tedarik ettiği açıklamada ifade edildi. ‘Diktatör’e soruşturma Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte hakkında merkezi Hollanda’da bulunan BM’ye bağlı Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), “uyuşturucuyla savaş” adı altında insanlığa karşı suç işlediğine ilişkin iddialara yönelik ön soruşturma başlattı. Haziran 2016’da devlet başkanlığı koltuğuna oturan Duterte döneminde resmi istatiklere göre 4 bin kişi uyuşturucuyla mücadele operasyonlarında polis tarafından öldürüldü. Daha önce güvenlik görevlilerine yaptığı bir konuşmada “Bir diktatöre dönüşmek istersem, beni vurun” diyen Duterte’nin, önceki gün ise ‘’Eğer diktatör diyorsanız, evet, gerçekten de bir diktatörüm. Eğer bir diktatör gibi davranmazsam, bu ülkede hiçbir şey ilerlemez’’ ifadeleri dikkat çekti. Gözler Venezüella’da UCM’nin Nisan 2017’den bu yana sağ muhalefet liderliğindeki pro testoların sürdü ğü, can kayıpları nın yaşandığı Ve nezüella’daki du rumla ilgili de Dev let Başkanı Nicolas Maduro hakkın da ön soruşturma başlatabileceği Duterte bildirildi. Almanya’da CDU ile koalisyonda uzlaşan Sosyal Demokratlar’ın lideri Schulz ile selefi Dışişleri Bakanı Gabriel arasında ipler gerildi Almanya’da Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokratların (SPD) büyük koalisyonda uzlaşı sağladığı ha tı. Schulz, seçimlerden önce “Merkel liderliğinde kurulacak bir koalisyon hükümetine bakan olarak katılmayacağını” söylemişti. Seçim sonuçlarının bel berleriyle birlikte her iki tarafta da su li olduğu gece de partisinin CDU/CSU lar durulmuyor. CDU cephesinde Baş ile koalisyon hükümeti kurmayacağını, bakan Angela Merkel’e SPD’ye uz muhalefette yer alacağını duyurmuştu laşı uğruna büyük tavizler verildiği Schulz Gabriel suçlamaları sürerken dün de Sosyal Demokratlar’da koltuk krizi başgöster yuyorum” ifadesini kullandı. Geçen çarşamba CDU/CSU ile koalisyon sözleşmesinin kabul edilmesi ve bakanlıkların dağıtılması sonrasında di. SPD’li Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, yeni koalisyonda dışişleri bakanı görevini üstleneceği gündeme yansıyan parti lideri Martin Schulz’un U dönüşlerini ve bakanlık koltuğunun kendisinden alınmasını topa tuttu. Basına yaptığı açıklamada Gabriel, “Geriye kalan, partimizde birbirimize karşı yaklaşımımızın saygısız ve verilen sözlerin değersiz hale gelmiş olmasından duyduğum üzüntü” dedi. “Dışişleri bakanlığı görevini seviyorum ve halkın gözü önünde de belli ki başarılı bir şekilde yaptım” diyen Gabriel, “Yaptığım işe kamuoyunun biçtiği değerin SPD yönetimi açısından önemsiz olmasından üzüntü du Schulz vazgeçti Gabriel ile yakın ekip olarak bilinen Schulz’dan ise partide yükselen tepkiler üzerine dışişleri bakanlığı koltuğuna oturmayacağı çıkışı geldi. Schulz, “Federal hükümete katılmadığımı duyurur, bunun kişilikler hakkındaki tartışmanın sonu olmasını dilerim. Kişisel hırslarım partinin çıkarlarından önce gelmemeli” dedi. Gabriel, eylül ayındaki seçimler öncesinde Schulz’un Merkel karşısında kazanma şansının daha yüksek olduğu gerekçesiyle SPD liderliğinden ayrılmıştı. Ancak sosyal demokratlar sandıktan ciddi destek yitirerek çık ise Schulz, Gabriel’in “dışişleri bakanı olarak çok iyi bir iş çıkardığını” söylemekle yetinmiş, kendisinin “hükümete dışişleri bakanı olarak katılmaya” karar verdiğini de eklemişti. Schulz parti liderliğinden ayrılma kararı aldığını, koltuğunu partinin meclis grup başkanı Andrea Nahles’e bırakacağını da duyurmuştu. Kararına gerekçe olarak İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemdeki en ağır seçim yenilgisini alan partinin “yeni yüze ihtiyacını” göstermişti. SPD içinde CDU/CSU ile koalisyona yönelik muhalif sesler de yükseliyor. Koalisyon sözleşmesi 20 Şubat2 Mart arasında SPD üyelerinin onayına sunulacak. Suriye’nin başkenti Şam yakınlarındaki Doğu Guta’da bombardımanların dün de sürdüğü belirtildi. Şam saldırıyı BM’ye taşıyor Suriye’nin Irak sınırına uzanan enerji zengini, stratejik önemdeki bölgesi Deyr ez Zor’a yönelik önceki gün ABD öncülüğündeki koalisyonun Suriye ordusuna bağlı milis güçlere yaptığı, en az 100 kişinin öldüğü duyurulan saldırının yankıları sürüyor. Şam yönetimi saldırıyı “savaş suçu” olarak nitelendirerek konuyu BM’ye taşıdığını açıkladı. Rusya da konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne götüreceğini duyurdu. Deyr ez Zor saldırısına ilişkin Washington ve Moskova’dan ise birbirleriyle çelişen açıklamalar geldi. Koalisyon sözcüsü önceki gün Ankara’nın terör örgütü saydığı YPG’nin ana unsurunu oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) karargâhına baskına gelen 500 civarında milisin bulunduğu bölgenin bombalandığını açıklamıştı. Olayda bir SDG’linin de yaralandığı belirtilmişti. Gözlemcilerin petrol doğal gaz tesislerinin yakınlarında, Şam’ın ise uyuyan bir IŞİD hücresine operasyon yapıldığı sırada gerçekleştiğini duyurduğu saldırıyla ilgili dün konuşan koalisyon sözcüsü Albay Ryan Dillon ise hava saldırısına “Moskova’nın yeşil ışık yaktığını” iddia etti. Dillon BBC’ye, “son bir hafta içerisinde bu güçlerin toplandığını gözlemledik, Rus meslektaşlarımızla iletişimdeydik. Bu saldırı düzenlenince bize yeşil ışık yaktılar” dedi. Rusya’dan sorular... Rus Dışişleri Sözcüsü ise bombardımanla ilgili eleştirdiği ABD’nin açıklamasında çelişkiler olduğuna işaret ederek şu soruları sordu: “Tanklar ve ağır silahlarla saldıran 500 kişilik bir kuvvet nasıl yalnızca bir kişiye zarar verebilir? Karargâhtakiler nasıl kurtulabildi? Milislere saldırı kararı nasıl bu denli hızlı alınabildi?” Reuters geçen eylülde Myanmar ordusu tarafından gözaltına alınan, elleri bağlı bir grup Arakanlının fotoğrafını yayımladı. ‘Katliamı araştırıyorlardı’ İki muhabiri Myanmar’da tutuklanan Reuters ajansı, ülkede Arakanlı Müslümanların ordu ve Budist köylüler tarafından öldürülmesine ilişkin bir araştırmanın detaylarını yayımladı. Reuters, Myanmar’da “devlet sırları yasasını ihlal ettikleri” gerekçesiyle tutuklu yargılanan Wa Lone ve Kyaw Seo Oo isimli gazetecilerin geçen yıl 10 Arakanlı Müslümanın katledildiğini ortaya çıkardıklarını ve bu araştırma nedeniyle hapse atıldıklarını savundu. Araştırmaya göre bir grup Arakanlı Müslüman erkek, basılan köylerinden kaçarak bir kumsala sığındıkları sırada fark edildi. Yerel Budistler bunun üzerine bir mezar kazılmasını emretti. İçlerinden 10 kişi seçilerek katledildi. İki gazetecinin gözaltına alınması ardından Myanmar ordusu konuyla ilgili kendi soruşturmasını yaptı. Soruşturmanın sonuçları gazetecilerin bulgularıyla eşleşti. Ancak ordu, söz konusu 10 kişiyi “Bangladeşli teröristler” olarak tanımlayıp polis noktalarına düzenlenen saldırılar nedeniyle bu kişilerin bölgeden çıkarılamayarak infaz edildiklerini savundu. Gazeteciler ise bu 10 kişinin terör faaliyetleriyle bağlantılı olduğuna ilişkin kanıt bulunmadığı görüşünde. Guta kan gölü.... Suriye ordusu tarafından 6 yılı aşkın süredir abluka altında tutulan, cihatçı güçlerin kontrolündeki Doğu Guta’ya yönelik Rusya ve Suriye tarafından yoğun bombardımanın sürdüğü haberleri gelirken muhaliflere yakın kayaklar son altı günde aralarında çocukların da olduğu en az 229 kişinin yaşamını yitirdiğini savundu. Britanya merkezli muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi bombardımanların dün de devam ettiğini, Guta’nın 2005’ten bu yana en kanlı haftasını geçirdiğini duyurdu. Bu arada Paris, Suriye’de devam eden hava saldırılarına dönük eleştirilerini daha yüksek sesle dile getirmeye başladı. MacronPutin görüştü Doğu Guta ve İdlib’de Şam hükümeti ve müttefikleri, Afrin’de ise TSK tarafından gerçekleştirilen bombardımanların bir an önce sona ermesini isteyen Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, insani koridorun açılması gerektiğini söyledi. Moskova’nın “sonlandırılması gerçekçi değil” dediği bombardımanla ilgili bir görüşme de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleşti. İkilinin dünkü telefon görüşmesinde Macron’un Cenevre sürecine ve Şam’ın saldırılarında kullanıldığı iddia edilen klor gazına ilişkin endişelerini de paylaştığı kaydedildi. peşmergeye suçlama Yaklaşık üç yıl IŞİD’in elinde kalan Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’un 70 km. yakınında IŞİD’çi oldukları düşünülen onlarca kişinin cansız bedeninin olduğu bir toplu mezar bulundu. İnsan Hakları İzleme Örgütü, 28 Ağustos3 Eylül arasında gerçekleştiği sanılan katliama ilişkin sorumlu olarak peşmergeyi işaret etti. Örgüt, Bağdat ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) ölümlerle ilgili şeffaf bir soruşturma yapması çağrısında bulundu. IKBY adına açıklama yapan Dindar Zebari ise suçlamaları reddederken, ölümlerin peşmergeyle IŞİD arasındaki çatışmalar sırasında olduğunu tahmin ettiklerini açıkladı. İzleme örgütü ise başından kurşunlanan cesetlerin bulunduğu toplu mezarın IŞİD’le çatışmaların yoğunlaştığı mevziden 40 km. uzakta bulunduğunu iddia ediyor. Avrupa’nın vazgeçemediği Erdoğan… Bir okurum, “Seneler geçiyor” diye yazmış ve kısaca eklemiş: “Amerika’sından Almanya’sına, Vatikan’ına kadar kimse Erdoğan’a karşı duramıyor? Neden? Bu nasıl bir dünya? Sevilmemesine karşın hâlâ nasıl oluyor da bu işleri kotarabiliyor? Bunu dünya liderlerinin çapsızlığına mı, RTE’nin başarı hanesine mi yazmalı?” Çok haklı bir soru. Erdoğan’ın hafta başında ziyaret ettiği İtalya’da da aynı soru başka biçimde soruluyor: “Ona neden tahammül ediyoruz?” İtalya’nın deneyimli ve tanınmış Ortadoğu uzmanlarından olan Alberto Negri, gezinin başında tam bu başlık altında bir yazı kaleme aldı. ‘Mülteci bombası’ tehdidi “RTE’nin elinde mültecilerden oluşan bir insan bombası var” diyen yazı şöyle devam ediyordu: “Bu öyle bir bomba ki Papa’yı bile korkutuyor. Türkiye artık demokrasi görünümü altında olan bir otokrasi. Ama Avrupalılar ya tamamıyla sessiz ya da Erdoğan’ı rahatsız etmeyen tepkiler veriyorlar”.. Bu durumun bir açıklaması “mülteci bombası” ise, diğeri birebir okurumuzun değindiği üzere kuşkusuz ki “çapsız” Avrupa liderleri ve siyaseti. Avrupa siyaseti tümüyle “popülizm dalgası” tarafından rehin alınmış durumda. Vanası Erdoğan’ın elinde bulunan, her an açılabilecek göçmen ve mülteci akımından bu kerte korkulmasının başlıca nedeni de bu… popülizm dalgası. “Aman göçmenler mevzusu açılır da… bundan popülist partiler ve aşırı sağ yararlanır” diye artık siyasi liderler ve siyasi sınıf ağızlarını açmaya korkuyor. Merkezdeki partiler, aşırı sağın rol çalmasından dehşetle çekiniyor. “Sol”un da verecek hiçbir mesajı yok. Özetle demokratik değerler ve siyasetin içi hepten boşalmış halde. Batı demokrasilerinin böyle içinin boşlamasıyla doğrudan bağlantılı diğer konu “küreselleşme”. Türkiye’de köpürtülen heyecanlı “yerli ve milli” söylevlerine karşın; ülke hiçbir zaman AKP yıllarındaki denli “küreselleşme” nin ayrılmaz parçası ve küresel piyasanın aktörü olmadı. Yazının başında sözünü ettiğim gazeteci Alberto Negri, Erdoğan’ın gezisini değerlendiren bir diğer yorumunda gene, “Erdoğan Avrupa için büyük bir parti (business)” diyerek bu olaya mim koyuyor ve acı bir kinayeyle “Erdoğan İtalya için müthiş bir alışveriş. Ortamı insan haklarıyla bulandırmaya ne gerek var” diye soruyor. İştah açan sofra Negri bu satırların altınakısaca şunları da ilave etmiş: “Erdoğan’ın (Roma’dan ayrılmadan önce Excelsior Oteli’nde) işadamları ve (İtalyan TÜSİAD’ı) Confindustria ile yediği yemek rastlantı değildir. Via Veneto’daki Excelsior, Ankara’nın müttefiği Katar’ın. Katar Yatırım Fonu ise aynı zamanda İtalya’daki en büyük gayrimenkul yatırımcısı. Yemeğe Confindustria Başkanı Vincenzo Boccia ve altyapı, inşaat şirketleri başta olmak üzere tüm büyük şirketler katıldı. Projeler arasında 150 milyon yolcu taşıması ve 2024’te tamamlanması beklenen İstanbul havaalanı var. (Ankara’nın) hedefinde (demiryolları, yollar ve Kanal İstanbul’la) ulaşımı güçlendirmek; sağlık sektörü, Türk otomativini sağlamlaştırmayı amaçlayan otomativ sektörü bulunuyor. Savunma projeleri, füzeler ve Augusta helikopterleri keza gündemdeki konulardan.” Eh bu kadar yağlı ballı müşteriyi görünce, ev sahibi de ne yapsın? Açmışlar kapıları… Şu sırada tam Nick Robins’in “küreselleşme”ye ilişkin büyük yankı getiren “Dünyayı Değiştiren Şirket/The Corporation That Changed the World” isimli kitabını okuyorum. Kitap “önce ticaret, sonra da iktidar” isteyen ve bu yolla Hindistan’ı denetim altına alan tarihi “Doğu Hindistan Kumpanyası”nın büyük geçmiş serüvenini anlatıyor. Robins, dünyanın tekrar büyük şirketler ve finans pazarlarının borusunun öttüğü bir “Doğu Hindistan Kumpanyası salınımı” içinde olduğunu anlatıyor. Küreselleşmenin, insan hakları kaygılarının üzerine çıktığını hatırlatarak: “Piyasanın gizli eli, gizli bir yumruk olmadan çalışmaz” diyor. Türkçeye H2O kitap tarafından kazandırılan “Dünyayı Değiştiren Şirket” i okumanızı şiddetle öneririm. Le Pen’e mahkeme reddi Fransa’da mahkeme, Marine Le Pen’in liderliğini yaptığı aşırı sağ parti Ulusal Cephe’nin (FN) kurucusu olan babası JeanMarie Le Pen’in partiden ihracını onayladı. Versay Temyiz Mahkemesi, 2016’da partiden ihracına karar verilen baba Le Pen’in itirazını değerlendirdi. Mahkeme, 1972’den 2011’e kadar FN’in başkanlığını yürüten Le Pen’in, 2015’te parti üyeliğinden ihracı kararının yasalara uygun olduğuna hükmetti. Le Pen’in partinin onursal başkanı unvanını ise koruduğu açıklandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle