19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EĞİTİM [email protected] Pazartesi 31 Aralık 2018 Eğitimde kara yıl8 EDİTÖR:FİGENATALAY TASARIM:EMİNEBİLGET Reddediyorum!.. Hayır, yapmayacağım!.. 2018 yılının son yazısıdır diye, 31 Aralık tarihli bir gazetede yayımlanıyor diye, gelecek yıla yönelik “umut ve sevgi pıtırcıklarıyla” bezenmiş bir yazı yazmayı içime sindiremiyorum. Çünkü: Sadece yazı yazdığı, söz söylediği, fikir beyan ettiği ve hoşa gitmeyen haberler yaptıkları için, bugün yılbaşı gecesini nemli ve kapkaranlık bir zindanda geçirecek düzinelerle meslektaşım olmasını içime sindiremiyorum. Aynı nedenle yüzlerce meslektaşımın, aydının ve sanatçının haklarında soruşturma açılmış olmasından ve belki de usulca bavullarını hazırlıyor olmaları gerçeğinden tiksiniyorum. On binlerce yazar, aydın, akademisyen, işçi ve memurun işlerine son verilmek üzere bir tek kişinin buyruğu ile kararnameler hazırlanmış olması ve işsiz, aşsız, umutsuz bir bekleyiş içinde olmaları ağırıma gidiyor.     Bu gece kurulacak sofralarının çoğunda, bir minik kase içine kilosu 60 TL’den bir avuç kavrulmuş fındığı, 50 TL’den 1 dilim peyniri, 1 kilo meyveyi koyabilmek için kredi kartına 9 taksit yaptırmak zorunda kalması, tadını bile unuttuğu malum anasonlu sıvının kokusunu, belki de komşunun mutfak penceresinden gelen rüzgârla kokluyor olması beni kahrediyor. İşçinin, bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile altında bir ücrete layık görülmesini, açgözlü işverenlerin bununla da kalmayıp, o “sadaka” boyutundaki ücretin saptanmasını “Olumlu buluyoruz” diye, bir de utanmadan alay ediyor olmalarına edecek uygun küfür ve beddua arıyorum. “Milletin biiiiiip… biiiiip” diyen Cengiz’lerin vergilerini sıfırlayanlara, ama asgari ücretten hâlâ utanmadan vergi alanlara, emekli dul ve yetimin üç kuruşluk maaşından ilaç parası kesenlere diyeceklerimi, yasal sınırlar içinde söylemeyiyazmayı becerememekten korkuyorum. Faili meçhul cinayetlerin ve “kaybetme” vakalarının mağduru insanların protestosuna bile müsaade edilmiyor olması yüreğimi dağlıyor. İşçi cinayeti kurbanlarına, adeta “hak edilmişmukadder sonlarına kavuşmuş oldukları” muamelesi yapılması vicdansızlığına isyan ediyorum. Canım ülkemin her köşesinin yeşilden griye, ağaçtan betona dönüştürülmesi karşısında içimden kusmak geliyor. Hastanelerde en temel sağlık malzemesi bulunamaması, en hayati sağlık malzemelerinin alınmaması ve devletin yaşlı, muhtaç, emekli hastaya parasız vermesi gereken ilacı bile parayla satıyor olması beni hasta ediyor. Mahkemelerin, savcılıkların sürekli bir yerlerden talimatemir bekliyor görünümünde olmasına, mahkeme kararlarına saygının kalmamış olmasına, kelle almakan dökme çağrısında bulunanlara tolerans, özgürlük ve demokrasi isteyenlere zindan ve ölümün layık görülmesine dayanamıyorum.  Seçim ve referandumlarda anayasanın ve tüm yasaların ayaklar altına alınmasına, her türlü eşitsiz koşullar altında seçim yutturmacası yapılmasına ve buna da muhalefetin ses çıkarmayıp boynunu masumca uzatmasına ve bu koşullarda hâlâ “kazanma umudu” ile kitleleri sandığa götürmesine tahammül edemiyorum. Karanlık mahfillerde gencecik beyinlere zehir zerk edilmesine, bununla da yetinilmeyip ırz düşmanı birtakım hoca tayfasının sabi sübyana tasallut etmelerine karşı avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Cinsi sapıkların işi gücü bırakıp gece gündüz “Bebek yaştaki kızlarla evlenebilmemizin önündeki yasal engeller kalksın” mealinde yayın yapmalarına ve vaaz vermelerine karşı feryadımı bastırmak istemiyorum. Kadına, çocuğa, hayvana, her türden korunmasıza, savunmasıza şiddetin olağanlaştırılmasına bu kadar sessiz kalınması gücüme gidiyor. Kendi yarattığımız dev bölgesel sorunları çözebilmek için, bıyığı terlememiş vatan evlatlarının bir emirle ölüme gönderilmesinden, ama bir yandan da bu emirleri verenlerin kendi evlatlarını “bedelliraporlu istisna” yapmalarından en hafif tabirle tiksiniyorum. Karanlık mahfillerde ve karargâhlarda konuşlu terör baronlarının bu toprakların her türlü etnik, milli, dini, mezhepsel kökeninden insanları birbirine kırdırmak için ellerine silahbomba tutuşturup kan dökmelerine isyanımı frenleyemiyorum. Kusura bakmayın, 2019’u umutla karşılayamıyorum. Ayıp ya da suç değil ya.. Endişeliyim. Öfkeliyim. Samsun’da ADD buluşması Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Samsun Şubesi Gençlik Kolları üyeleri, Samsun’da burs alan 46 öğrenci ile bir araya geldi. Çarşambalılar Derneği’nde gerçekleşen toplantıda bir konuşma yapan ADD Samsun Şube Başkanı Dr. Işık Özkefeli, “Bizler sizlere eğitim ve öğretiminiz için maddi destek olurken sadece aracıyız. Maddi olarak desteklenen, soran ve sorgulayan bir gençliğin geleceğimiz olduğunun bilincinde olarak sizlerleyiz” dedi. l CEMİL CİĞERİM 2018’de eğitim ve yükseköğretim alanında yaşanan ağır sorunlar ve saldırılar, başta öğrenciler, eğitim ve bilim emekçileri ile veliler olmak üzere, toplumun geniş kesimlerini etkiledi. Eğitimde ticarileşme ve dinselleştirmeye dayanan uygulamalar yaygınlaştı. “Eğitimde kalite’’ konusuna gene zaman kalmadı! Eğitim Sen’in hazırladığı “Eğitimde 2018 yılı değerlendirmesi”nden bazı veriler şöyle: l EĞİTİM HAKKI VE EĞİTİME ERİŞİM: Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar, eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanamadı. Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği temel sorunlar olarak eğitim sisteminin öncelikli gündem maddeleri olmayı sürdürdü. l ÖZEL ÖĞRETİM DESTEKLENDİ: Gerek okul sayısı gerekse öğ 2018 yılında tüm çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için somut adımlar atılmadı, çocuk yaşta evlenmeyi özendiren düzenlemeler, çocuk işçi sorunu sürdü, çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet olayları arttı. renci sayısı açısından baktığımızda 4+4+4 ile birlikte eğitimde özelleştirme tarihte hiç olmadığı kadar hızlı gerçekleşti. l İMAM HATİPTE İKTİDAR DESTEKLİ ARTIŞ: 20122013 öğretim yılında imam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 94 bin 467 iken, 201718 öğretim yılı sonu itibarıyla yaklaşık 8 kat artarak 723 bin 108 oldu. 4+4+4 öncesinde 20112012 öğretim yılında 537 imam hatip lisesinde (İHL) 268 bin 245 öğrenci varken 201718 öğretim yılı sonu itibarıyla İHL sayısı 1604’e, bu okullarda okuyan öğrenci sayısı ise 514 bin 806’ya yükseldi. l BÜTÇEDE AYIRIMCILIK: MEB’in 92 milyar TL’lik 2018 büt çesinden eğitim yatırımları için ayrılan kısmının üçte biri (yüzde 35) “din öğretimi”ne ayrıldı. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün MEB bütçesi içindeki payı yüzde 68 artırıldı. 2018’de dini eğitimde payı 7.7 milyar TL’ye çıkaran bakanlık, bütçesinin yüzde 7’sine denk gelen bu kaynağın neredeyse tamamını (yüzde 96) imam hatip liseleri için ayırdı. l DİYANET VE DİNİ VAKIFLAR: 2018 yılında MEB, eğitimde ‘tek din, tek mezhep’ politikalarını arttırarak sürdürdü. MEB’in merkezi olarak Diyanet İşleri Başkanlığı, yerellerde ise il müftülükleri başta olmak üzere, büyük çoğunluğu dini cemaatlerin uzantısı olan kimi vakıf ve derneklerle çeşitli konu başlıkları altında imzalanan işbirliği protokolleri, okulların dini grupların temel faaliyet alanları haline getirilmesine neden oldu. l TARİKAT VE CEMAAT YURTLARI: 2018 yılında öğrenciler, yine cemaat ve tarikat yurtlarına mecbur bırakıldı. 2018 itibarıyla Türkiye’de bulunan 4 bin 292 öğrenci yurdunun 2 bin 546’sı dernek yurtları, 297’si vakıf yurtları, 628’i şahıs yurdu, 821’i diğer tüzelkişiliklere ait.Öğrenci yurtlarının büyük bölümü dini vakıf ve cemaatlerin ana faaliyet alanları olmayı sürdürüyor. l ATANMAYAN ÖĞRETMENLER: MEB’in resmi verilerine göre ülke çapında görev yapan 920 bin 524 öğretmenin yüzde 66’sı (607 bin 604) son 16 yıl içinde atandı. Buna karşın, 16 yıl içinde KPSS’ye giren her 100 öğretmenden sadece 16’sı öğretmen olarak atanırken, geriye kalan 84 işsiz öğretmen ya tekrar sınava girmek ya da başka alanlarda çalışmak zorunda bırakıldı. l EĞİTİMDE YAŞANAN ŞİDDET: Okullarda yaşanan şiddet, 2018 yılında da eğitim alanının en önemli sorunları arasında yer aldı. MEB’in okul içinde özel güvenlik birimleri veya okul çevresine polis yığarak sorunu kolluk kuvvetleri ile çözme arayışının hiçbir işe yaramadığı bir kez daha ortaya çıktı. DOM çocuklar hep arkada Türkiye’de yaşayan mülteci çocuklar arasında en çok Suriyeli DOM (Çingene topluluğu) ailelerin çocukları eğitime erişimde zorluk çekiyor Çocuklar satranç turnuvasında yarışacak Kadıköy Belediyesi ve Türkiye Satranç Federasyonu tarafından Barış Manço’nun 76’ncı doğum günü anısına 56 Ocak 2019 tarihlerinde, “Adam Olacak Çocuk Satranç Tur nuvası’’ düzenlenecek. Turnuvada 8 yaşından 16 yaşına kadar, 4 grup halinde yaklaşık 400 sporcu yarışacak. Dereceye girenlerin ödüllerini Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ve Barış Manço ailesinin üyeleri verecek. Yarışmada 4 grubun birincisi olacak sporcu Fide Master (FM) unvanlı satranç şampiyonu Çağatay Burcu ile gösteri maçı yapacak. ‘Zekâ Gücü’ projesi 27 ilde Turkcell’in Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) bünyesinde gerçekleştirdiği Zeka Gücü Projesi, Trabzon’a kurulan sınıfla 27 ilde 33 okula ve 15 bin öğrenciye ulaşmış oldu. Anadolu’daki özel yetenekli çocuklar, Zeka Gücü Laboratuvarı’nda aldıkları eğitimlerle 2018 yılında 200’den fazla proje geliştirdi. Trabzon’daki Faruk Başaran Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) Teknoloji Labo ratuvarı açılışında konuşan Turkcell Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Mehmet Hilmi Güler, “Anadolu’da fırsat eşitliği bekleyen ve Türkiye’nin geleceğine şekil verecek yüz binlerce cevher olduğunu biliyoruz. Bu cevherleri ortaya çıkarmayı hedefleyen Zeka Gücü ile 3 yılda 30 bin çocuğumuza ulaştık. Milli Eğitim Bakanlığı ile yenilediğimiz protokol çerçevesinde 2020’ye kadar 50 bin çocuğumuza ulaşmayı hedefliyoruz” dedi. Türkiye, 2018 itibarıyla, 3.6 milyonu Suriyeli olmak üzere yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Geçici koruma altındaki o¨gˆrencilerin kademelere go¨re okullulas¸ma oranına bakıldıgˆında, okulo¨ncesinde yüzde 33, ilkokulda yüzde 97, ortaokulda yüzde 58, lisede ise yüzde 26 oldugˆu go¨ru¨lu¨yor. O¨zellikle lisedeki durumu, c¸ocuk is¸c¸iligˆi sorunuyla birlikte degˆerlendirmek gerekiyor. Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG), Friedrich Naumann Vakfı desteğiyle güncellediği “Bir Arada Yaşamı ve Geleceği Kapsayıcı Eğitimle İnşa Etmek” raporunun sonuçları açıklandı. Kırkayak Kültür Derneği Kurucusu Kemal Vural Tarlan, Suriyeli Dom çocukların eğitime erişimine dikkat çekerek, “Türkiye’de 500 bin Dom var. Dom çocuklar eğitime erişemiyor. Eğitime erişenler de sınıfın en arka sırasında oturuyor. Bu çocukların okulun ilk günü en arka sıraya gelip oturmalarını sağlayan dürtüyü kıramadığımız sürece eğitimleri için hiçbir şey yapamayız” dedi. Yoksulluk eğitime engel Rapordan bazı veriler şöyle: l Türkiye’de okul çağında 1 milyon 47 bin 536 geçici koruma altında çocuk yaşıyor. 580 bin 877’si okula kayıtlı. l Suriyeli c¸ocukların egˆitime eris¸iminde cinsiyetler arasındaki farkın egˆitim kademelerine go¨re durumu, kamuoyuyla paylas¸ılmıyor. l Geçici eğitim merkezlerinde (GEM) 107 bin 759 Suriyeli öğrenci bulunuyor. l Suriyeli öğrenciler, okula gitmenin sıkıntıları arasında, Türk öğrencilerden gördükleri dışlanma ve zorbalığın olduğunu belirtiyorlar. l Ulaşım, eğitim malzemesi ve beslenme gibi maliyet unsurları, okul masrafını bazı aileler için aşılamaz bir engel haline getirebiliyor. 35 yaş arasındaki çocukların yüzde 65’inde gözleniyor ‘Hayali arkadaş’ bir hastalık mı? Çocuklar zaman zaman kendi hayal dünyalarında “hayali arkadaşlar” yaratabiliyor. Araştırmalar, 35 yaş arası çocukların yüzde 65’inin ‘hayali arkadaş”larının olduğunu ortaya koyuyor. Tek çocukların kendilerine hayali arkadaş yaratma ihtimali, kardeşle birlikte büyüyen çocuklara göre daha çok. Çocuğun kendi kendine mırıldandığı duyulduğunda kimle konuştuğu sorusuna alınan yanıt genellikle “kimseyle” şeklinde oluyor. Peki “hayali arkadaş” edinme bir hastalık mı? Annebabalar, “hayali arkadaş”a sahip çocuklara nasıl yaklaşmalı? “Hayali arkadaş”ın, çocuklar için dış dünyayla kurmaya çalıştıkları ilişkinin bir aracı olduğunu söyleyen Altınbaş Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı uzman klinik psikolog Dila Özçelik, ‘‘Hayali arkadaş bazen bir insan bazen ise bir hayvan olabiliyor. Hayali arkadaş edin me durumuna bir hastalık demek yanlış olacaktır” dedi. 7soynarşatsaınriskli Hayali arkadaşların, çocuk gelişiminde kimi yararları bulunduğunu, çocuğun güncel hayatta karşılaştığı problemlerle baş edebilme becerisi kazanabildiğini söyleyen Özçelik, ancak çocu ğun 7 yaşını geçmiş olmasına rağmen hâlâ hayali arkadaşının olduğu gözlendiğinde bir sorundan söz edilebileceğine dikkat çekti. Hayali arkadaşı olan bir çocuğun ailesine düşen görevin, öncelikle çocuğun üzerine gitmemeleri gerektiğini bilmek olduğunu vurgulayan psikolog Özçelik, “Çocuğa sürekli hayali arkadaşıyla ilgili sorular sorulması, çocuğun hayali arkadaşını saklamaya ve kendini sosyal ortamdan daha fazla izole etmeye çalışmasına sebep olacaktır’’ diye konuştu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle