24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 14 Aralık 2018 dizi 14 TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Yeni komşumuz: Hitler Almanya’nın ‘Führer’i, başlattığı Balkan seferinde Bulgaristan’dan geçerek Yunanistan’a girdi 5 MİYASE İLKNUR: Bu, bu bölümdeki son söyleşimiz… Savaşın 1941’de Türkiye’nin Trakya sınırına gelişine kadarki olayları özetlemeliyiz. Epey de olay var. Başlayalım. 1939’un 1 Eylül’ünde, Almanya’nın Polonya’ya saldırmasıyla savaşın nasıl başladığını anlatmıştık. Hitler Almanyası, önce Stalin Rusyası’nı kendi tarafına çekmişti. Doğu Avrupa için bir paylaşım planı oluşturmuştu. O plana göre, iki devletin Dışişleri Bakanları Moskova’da buluşup bir saldırmazlık antlaşması imzalamışlardı. Rusya’nın İngiliz ve Fransızlarla anlaşıp “müttefikler” tarafına geçmesini önlemek isteyen Hitler’in işi, o anlaşmayla birlikte çok kolaylaşmıştı. 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırmıştı. Bir yıldırım savaşı hızıyla ülkeyi işgal etmeye başlamıştı. Polonya’ya “Sana saldırırlarsa biz sana yardıma geliriz” diye “garanti” veren İngiltere ve Fransa, Almanya’yla savaş haline girdiklerini ilan etmek zorunda kalmıştı. Orada kalmıştık. ALTAN ÖYMEN: Ama o savaş hali içinde Polonya’ya fazla bir yardımda bulunma imkânları yoktu İngilizler ile Fransızların. O zamana kadarki hesaplarını, Rusya’nın kendileriyle birlikte olacağı varsayımıyla yapmışlardı. Alman saldırısını karşılayacak kara gücünün en azından büyük kısmını Rusya’nın sağlayacağını düşünüyorlardı. Kendilerinin hazırlığı, asıl kendilerini savunmaya yönelmişti. Fransızlar, Alman sınırında “ünlü Majino Hattı”nı oluşturmuşlardı. İngilizler de kendi kıtalarını, Manş Denizi’nden geçirip FransızAlman sınırı civarında savaşa sokacaklardı. ‘Muhtacı himmet dede’ Rusya devreden çıkınca, artık Polonya’yı, Polonya topraklarında savaşa girerek kurtaracak halleri yoktu. O konuda dilimizdeki deyimle “Kendi muhtacı himmet bir dede, nerede kaldı gayriye himmet ede” durumunda kalmışlardı. O durumda da, Almanlar, Polonya’ya saldırılarını 18 gün içinde tamamladılar. Ama Polonya topraklarının tümünü işgal etmediler. Belirledikleri bir sınıra kadar gelip durdular. O sınır, Polonya’yı Ruslarla paylaştıkları sınırdı. Onun doğu tarafına ise hemen Ruslar gelip yerleştiler. İkinci Dünya Savaşı’nın içindeki savaşlardan doğudaki AlmanyaPolonya savaşı böylece bitti. Batı’daki AlmanyaFransa ve Almanyaİngiltere savaşları ise hemen başlayamadı. Çünkü müttefikler, hazırlıklarını tamamlayamadılar. Almanlar ise Batı’ya karşı harekâta geçmek için acele etmediler. Aradaki zamanı Batı cephesine asker sevk edip saldırıya en müsait zamanı beklemekle geçirmeyi istediler. İkinci Dünya Savaşı literatürüne o durum “Garip Savaş” adıyla geçti. Garip savaş Majino Hattı’ndaki askerlerin hali de dönemin karikatürlerine geçti. Hattın bir tarafında Fransız kuvvetleri, öteki tarafında Alman kuvvetleri... Birbirlerine silah atmıyorlar ama, siperden sipere laf atıyorlardı. Slogan atıyorlardı. Sanki hep birlikte bir tatil dönemi geçiriyorlardı. M.İ: Türkiye, o durumda ne yapıyor? Çünkü, Ruslar müttefikler tarafında değil. Türkiye ise, artık imzaladığı protokollerle o tarafta. Rusya ise karşı TürkSovyet ilişkileri evvelce çok iyiydi. Ama AlmanSovyet antlaşmasından sonra ne olacak? Türklerle Ruslar karşı karşıya mı gelecek? A.Ö: Evet, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı problem, oydu. Gerçi Ankara’daki Sovyet Büyükelçisi Terentieff, Türkiye’nin diplomatlarına, “Bizim Almanlarla anlaşmamız, sizinle aramızın bozulmasını gerektirmez” diyordu. Hatta, Rusya ile Türkiye arasında ayrı bir saldırmazlık paktı oluşturulmasının bile mümkün olduğunu söylüyordu. Fakat tabii, Türkiye’nin o konuyu Rusya’yla hükümetler düzeyinde görüşüp, bir değerlendirme yapması gerekiyordu. Konuyla ilgili olarak büyükelçilikler düzeyindeki temaslardan sonra, şu sonuca varıldı: Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu, resmi bir ziyaretin davetlisi olarak Moskova’ya gidecekti. Moskova’daki mevkidaşı Molotov’la konuşacaktı. Ziyaretin programı da yapıldı. Saracoğlu, İstanbul’dan emrine tahsis edilen özel bir Türk gemisiyle Kadeş’le Odesa’ya gidecekti. Oradan ması üzerine, Türkiye’ye hemen o gün dönmek istiyordu. Fakat Ankara ile telsizleşmelerinde ona, “Sovyetler’in taleplerini ve yeni politikalarını yeterince öğrenmek ve duruma bir teşhis koymak için, yeni görüşmelere kadar kalın” talimatı verilmişti. O da kalmaya devam ediyordu. ‘Anlaşamadık ama dostuz’ Sonuç: Ribbentrop’un ziyareti bittik ten sonra, yapılan görüşmelere bir ara Stalin de katıldı. Durumu düzeltme yo lunda biriki jest yaptı. Ama bu da baş langıçtaki durumu değiştirmedi. Mü zakerelerin sonunda iki devletin yet kililerinin o görüşmelerde anlaşama dıkları, ama aralarındaki dostluk iliş kilerinin süreceğini belirten bir bildi ri yayımlandı. Saracoğlu da yeniden Türkiye’ye döndü. O dönüşle birlikte, Türkiye’nin etra fında İkinci Dünya Savaşı sırasında olu şan İtalyan tehlikesine yeni bir tehli ke daha eklendi: “Rus tehlikesi”. O teh likenin sonradan nasıl büyüdüğü, sa vaşın daha sonraki dönemlerinin ko nusu. Ama burada şu kadarını belirte lim: Sovyetler Birliği, Moskova’ya ge len Alman heyetiyle yaptığı görüşme lerde, Polonya’nın batı bölümünün ilha kını kesinleştirmekle kalmamış, Leton ya, Litvanya ve Estonya’yı ilhak etmek için de, “yeşil ışık” almıştı. Nitekim bir süre sonra o üç ülkeden, önce “Ülkeni zi ortaklaşa savunalım” gerekçesiyle üs isteyecek, o üsse askerlerini sokacaktı. Sonuçta Sovyetler Birliği’ne o ülkelerin toprakları da katılmış olacaktı. Sovyet yayılmacılığının bir başka he defi de Finlandiya’ydı. O hedefe ulaşma sı kolay olmayacaktı. Karşısında “kar lı havada savaşmakta daha yetenekli İtalya’nın Yunanistan’a saldırıp yenilgiye uğramasından sonra, onu o müşkül durum olan” Finlandiya askerlerini bulacaktı. dan kurtarmak için Hitler harekete geçti. Askerlerini Romanya ve Bulgaristan’dan geçi Ama neticede, o ülkeyle de baskı yoluyrip Yunanistan’a doğru ilerledi. Böylece, Almanya Türkiye’yle sınır komşusu oldu. (Ramiz) la bir anlaşmaya varacak, bir kısım top emrine tahsis edilen özel Rus treniyle Moskova’ya ulaşacaktı. 22 Eylül 1939 li bir köşkte misafir ediliyordu. Ruslar, görüşmeler sırasında da çok naziktiler. rağını eline geçirecekti. Konu Hitler’e de gitti günü o programın uygulanması başladı. Moskova’daki ziyaret dört gün sürecekti. Görüşmelerin konusu belliydi: Terentieff’in işaret ettiği gibi, yeni bir “TürkiyeSovyetler Birliği antlaşması” yapmanın imkânları üzerinde görüş alışverişi yapılacaktı. ‘Sarac’ın oğlu Burada biraz Şükrü Saracoğlu’ndan söz edelim. Adı bugünün gençlerince daha çok Fenerbahçe Stadı’nın adı olarak biliniyor. Ama ona burada bir ekleme yapalım: Evet, vasıflarından biri çok iyi bir Fenerbahçeli olmasıydı. Fenerbahçe’nin uzun süre Başkanlığık’a da yapmıştı. Siyasette üstlendiği Maliye Ama daha ilk gün şöyle bir durum ortaya çıktı: Saracoğlu, yeni bir TürkSovyet paktının imzalanmasının iki ülke için de faydalı olacağını belirten bir konuşma yaptı. Molotov bunu hiç sesini çıkarmadan dinledi. Fakat konuşma bitince dedi ki: “Konunun esasına geçmeden önce görüşmek istediğimiz bir konu var. O konuda Türkiye’nin görüşünü rica edeceğiz.” Ve konuyu özetledi. Sovyetler Birliği, Türkiye’den, Boğazların savunmasının Sovyetler’le ortaklaşa yapılmasını kabul etmesini istiyordu. Eğer bir pakt imzalanacaksa, önce bu şartın yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyordu. Ve Sovyetler Birliği, bir gün gelecek, Dışişleri Bakanı Molotov’un Berlin’e ziyareti sırasında Hitler’le yaptığı yeni bir pazarlık görüşmesinde şunu yapacaktı: Sovyetler Birliği’nin, Türkiye’nin Boğazlarının savunmasına ortak olma arzusunu resmen Hitler’e de bildirecekti. Yani Rusya’nın o isteğini gerçekleştirmek için harekete geçmesine yeşil ışık yakmasını Hitler’den de isteyecekti. M.İ: Evet, yeniden gelelim Almanlar ile Fransızlar ve İngilizlerin savaşına? A.Ö: Batı cephesinde, o garip “savaş” denilen “savaşsız savaş” biraz daha sürdü. Ama bir gün Almanya, önce Danimarka’yı, sonra Norveç’i, gene “yıldırım savaşı” denilen hızlı savaş Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı görevlerinde de, Fenerbahçe’ye Sovyetler’in isteği larla işgal ettikten sonra, Hollanda’yı, Belçika’yı da aynı şekilde yönetimi al olan ilgisini ve katkısını sürdürmüştü. Bu, Sovyetler’in Boğazlarda üs iste tına soktu. Sonra da Fransa’ya saldır Ama Türkiye’nin siyaset hayatına kat mesinin diplomatik dildeki ifadesiydi. dı. Paris’i de kuşattıktan sonra Fran kıları da çok önemliydi. İkinci Dünya Türk heyetinde şok etkisi yaptı. Bundan sa, yenilgiyi kabul etti. Ülkesinin güney Savaşı’nın başlarındaki Dışişleri Bakan sonrası uzun. Ayrıntıları da ilginç. Ama doğusundaki küçük bir bölgede Ma lığı görevinden sonra başbakanlığa ge anlatılması bir değil, birkaç bölüme bile reşal Petain başkanlığında bir yöneti tirilecek, o görevini savaş sonuna kadar sığmaz. Ama özetleyeyim: min Fransa’yı temsil etmesini öngören sürdürecekti. Daha sonra da Meclis Baş Saracoğlu, bu talebi reddetti. Molotov: bir anlaşmaya razı oldu. Orada, başken kanlığı da yapacaktı. İzmirliydi. Doğduğu ilçe Ödemiş’ti. “Önce bir hükümetinize sorsanız” dedi. ti Vichy olan ve eskisini temsil ettiği iddiasını taşıyan bir Fransız devleti ku Soyadındaki gibi bir saracın oğluy Saracoğlu, o konuda yetkili olduğu ruldu. Ama Hitler, daha sonra o devlete du. Mülkiye’den sonra öğrenimi nu belirtti. tahsis ettiği toprakları da, Alman kuv ne Cenevre’de devam etmiş, Kurtu Sonra görüşmelere ara verildi. Ve o vetlerinin işgali altına soktu. luş Savaşı sırasında Türkiye’ye dön “ara”, hayli uzun sürdü. Saracoğlu’nun Almanların bu zaferini izleyen Mussolini, müş, Ödemiş’te belediye başkanlığı yap dört gün olarak hesaplanmış olan ziya boş durmadı. O sırada o da Fransa’ya savaş mış, sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne katılmıştı. M.İ: Evet, Saracoğlu, Moskova seyahatine hazırlandı. Türk gemisiyle oraya gitti. Görüşmeler başladı. A.Ö: Evet, görüşmeler başladı. Sovyet tarafı, konukseverlik açısından çok dikkatli davranmıştı. Türk heyeti gösteriş ret günleri, 23 güne çıktı. Yeni bir görüşmeye başlamanın bu kadar uzamasının gerekçesi, Sovyetler açısından şuydu: Moskova’daki yetkililerin, o sırada çok acil bir konuyla meşgul olmaları gerekiyordu. O konu da şuydu: 23 Ağustos günü Moskova’ya gelip AlmanSovyet antlaşmasını imzala ilan etmiş ve Güney Fransa’da toprak kazanma çabasına girmişti. Ama bir hedefi daha vardı. İşgali altındaki Arnavutluk’ta konuşlandırdığı askeri birlikleriyle Yunanistan’a saldırdı. Fakat Yunanlıların direnişi etkiliydi. İtalyan askerlerini kendi sınırlarından çıkardıktan sonra, Arnavutluk içlerine mış olan Alman Dışişle doğru kovalamaya da başladılar. ri Bakanı Ribbentrop ye M.İ: Sonra işe, Hitler müdahale etmek niden gelecekti. Onun zorunda kaldı. la Polonya savaşı sonu A.Ö: Evet, Hitler, Balkanlarda cundan sonraki sorunlar Mussolini’nin neden olduğu yenilgile üzerinde yoğun bir çalış re ve tehlikelere son vermek için, Al ma yapmak zorundaydı man ordularını devreye soktu. Bir yan lar. Türk heyetini o süre dan Yugoslavya’yı bombalatırken ve içinde misafir etmeye de sonra da işgal ederken, bir yandan da vam etmek, onlar için şe Romanya ve Bulgaristan üzerinden ref olacaktı vs. Yunanistan’a kadar indi. Saracoğlu, bu açıkla Ve böylece Hitler Almanyası, mayı işitince ziyaretinin Türkiye’nin batısındaki sınır komşu daha ilk gündeki uzatıl muz haline geldi. Özetle: Savaşın başlangıcından ön Hitler, Polonya topraklarının büyük kısmını işgal edip gerisini Rusya’ya bıraktıktan sonra Batı Avrupa’ya yönelmiş ve sırasıyla Danimarka, Norveç, Hollanda ve ce karşı karşıya olduğumuz tehlike, sadece İtalyan tehlikesiyken, artık batımızda buna ek olarak Alman tehlikesi de kendisini göstermişti. Doğusunda ise İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından bir hafta önceki siyasi manevrasıy Belçika’yı işgal etmişti. la Almanya’yla birlikte hareket etmeye Arkasından Paris’e girmiş, Fransa’nın büyük bir kısmını yönetimi altına almıştı. Fotoğrafta Hitler, işgal kuvetlerinden bir grup subayla birlik başlayan Sovyetler Birliği’nin oluşturduğu tehlike vardı. İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Türkiye, 1941 yılının ilkbaharında bu iki tehlikenin arasında, savaş dışı kalma yolun te Paris’te Eiffel (Eyfel) daki hedefinden ayrılmamaya çalışıyordu. Kulesi’nin önünde. BİTTİ İkinci Dünya Savaşı, Almanya ile Rusya arasındaki bir sürpriz antlaşmanın uygulanmasıyla başladı. O vakte kadar birbirine zıt konumda olan iki devletin yetkilileri, tüm dünyadan gizli tutulan görüşmeler sonunda, Polonya’yı paylaşmaya karar verdiler. Fotoğrafta antlaşmayı imzalayan Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov ile Alman Dışişleri Başkanı Ribbentrop ve Sovyet lideri Stalin. Polonya’nın, Almanya tarafından işgal edilip bir kısmının Rusya’ya devredilmesi karşısında, onun savunucusu olan İngiltere ve Fransa, Almanya’ya savaş ilan etti ama bunun bir faydası olmadı. İki devlet, Cemal Nadir’in karikatüründeki gibi olayın ancak seyircisi olabildiler. Olay Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyordu. Çünkü Türkiye, İngiltere ve Fransa’yla işbirliği yapmaya karar vermişti ve o işbirliğine Sovyetler Birliği’nin de katılmasını bekliyordu. O beklenti gerçekleşmeyince Sovyetler’le ayrı bir anlaşma yapmak istedi. İnönü’nün Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu o amaçla Moskova’ya gitti. Fotoğrafta Saracoğlu İnönü’yle birlikte stadyumda. Türk basını o ziyaret konusunda iyimserdi. O iyimserlik karikatürlere de yansıyordu. Orhan Ural’ın karikatüründeki yorum da öyleydi. Molotov ile Saracoğlu çok dostça bir hava içinde görülüyorlardı. Karikatürün alt yazısı da şöyleydi: “Dünya sulhünü aydınlatan ayyıldız”. Sovyetler Birliği halinden memnundu. Necmi Rıza’nın karikatüründe su kenarında balık tutmaya devam ediyordu. Estonya, Letonya ve Litvanya’dan sonra Finlandiya’yı da yakalamaya çalışıyordu. Polonya olayındaki ortağı Almanya ise ona takılıyordu: “Maşallah, daha dün geldin neler yakalamışsın”. Karikatürün başlığı şöyleydi. “Baltık kıyılarındaki avcılık.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle