18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 13 Aralık 2018 EDİTÖR: ASLAN YILDIZ / ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 5 21 şehirde işbirliğiCHPileİYİPartiarasındabaşdöndürengörüşmetrafİğiuzlaşıylasonuçlandı CHP ile İYİ Parti arasında yaklaşık bir aydır devam eden işbirliği görüşmelerinde önceki ge ce yaşanan kriz dün masayı dağılma noktasına getirirken, dün gün boyu süren baş döndürücü trafik sonu cunda uzlaşı çıktı. Edi nilen bilgiye göre, CHP Genel Başkan Yardımcı MAHMUT sı Oğuz Kaan Salıcı ile LICALI İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Ay dın arasındaki görüşmelerde kriz çıktı. İki partinin Balıkesir başta olmak üze re birkaç büyükşehirde yaşadığı anlaş mazlık görüşmeleri önceki gece itiba rıyla bitirme noktasına getirdi. İYİ Parti’den sürpriz ziyaret Her iki heyet de parti liderlerini dün sabah masanın dağıldığı konusunda bilgilendirirken, bunun üzerine İYİ Parti’de olağanüstü Başkanlık Divanı toplantısı yapıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise dün sabah basına açık programda işbirliği konusunda “Umarım güzel şeyler olur” açıklaması yaptı. Öğleden sonra görüşmelerin bittiği yönünde kulisler gündeme gelirken, İYİ Parti’den Koray Aydın ve Cihan Paçacı CHP Genel Merkezi’ne gelerek Kılıçdaroğlu ile görüştü. CHP heyeti de toplandı CHP lideri Kılıçdaroğlu, İYİ Parti temsilcileriyle görüşürken, süreci yürüten CHP genel başkan yardımcıları Oğuz Kaan Salıcı ve Seyit Torun ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan’ın makamında ayrı bir toplantı yaptı. İYİ Parti’li Aydın ve Paçacı’nın Kılıçdaroğlu ile baş başa görüşmelerinin ardından Salıcı ve Torun da Kılıçdaroğlu ile bir araya geldi. Edinilen bilgiye göre, görüşmede yaşanan tıkanıklık konusunda İYİ Parti CHP’ye yeni bir teklif sundu. Kılıçdaroğlu’nun makamında yapılan kısa toplantıda da CHP’nin teklifinin İYİ Parti’ye iletilmesi kararlaştırıldı. Bu doğrultuda Salıcı ve Torun saat 16.45’te İYİ Parti Genel Merkezi’ne giderek Aydın, Paçacı’ya CHP’nin teklifini iletti. CHP 2. kez İYİ Parti’ye gitti İlk görüşmede yaşanan tıkanıklığın kısmen aşıldığı belirtilirken, işbirliği sağlanmasına yönelik ikinci bir görüşme daha gerçekleşti. Salıcı ve Torun’dan oluşan CHP heyeti saat 18.30’da ikinci kez İYİ Parti Genel Merkezi’ne giderek CHP’nin teklifini İYİ Parti’ye iletti. Söz konusu görüşmede uzlaşı sağlandı. Bunun üzerine İYİ Parti lideri Meral Akşener CHP Genel Merkezi’ne gelerek Kılıçdaroğlu ile görüştü. İllerde görüşme Uzlaşı 21 büyükşehir üzerinde sağlanırken iller ve bazı metropol ilçeler için iki parti arasında görüşmelerin devam etmesi kararlaştırıldı. İller ve ilçelerde işbirliği sağlanmasının şartlarının aranacağı ifade edildi. İki parti arasındaki uzlaşıya göre İYİ Parti; Ankara, İstanbul, Antalya, Bursa, Adana ile CHP’nin elindeki büyükşehirler İzmir, Aydın, Muğla, Tekirdağ, Eskişehir ve Hatay’da aday çıkarmayarak CHP’yi destekleyecek. Buna göre İYİ Parti CHP lehine 11 büyükşehirde aday çıkarmayacak. CHP ise iki parti arasında krize neden olan Balıkesir’de adayını geri çekerek bu kentte İYİ Parti’yi destekleyecek. CHP Balıkesir’in yanı sıra Denizli, Manisa, Kocaeli, Konya, Samsun, Trabzon, Kayseri, Sakarya ve Gaziantep’te aday çıkarmayarak İYİ Parti’yi desteleyecek. Buna göre CHP, İYİ Parti lehine 10 büyükşehirde aday çıkarmayacak. Ankara için yeni bir anket Uzlaşı kapsamında Ankara’nın CHP’ye bırakılmasının ardından CHP adayının kim olacağı konusunda pek çok isim gündeme geldi. Edinilen bilgiye göre, dün Kılıçdaroğlu adaylık için ismi geçen isimlerden Metin Özarslan ile parti genel merkezinde 20 dakikalık bir görüşme yaptı. Görüşmede Kılıçdaroğlu’nun yeni bir anket yapılmasının planlandığını söylediği öğrenildi. Balıkesir’de itiraz CHP’nin Balıkesir büyükşehir belediye başkan adayı Ahmet Akın’ın geri çekildiği iddiası sonrasında çok sayıda partili CHP Balıkesir İl Binası önünde toplanmaya başladı. CHP’li grup Kılıçdaroğlu’nu istifaya davet etti. CHP İl Başkanı Serkan Sarı, “Bizim Balıkesir’de verecek bir safımız yok. Biz iddiamızı devam ettirmek istiyoruz. Bu imkan sağlanırsa çalışmalarımıza devam edeceğiz. Sağlanmaz ise biz yokuz” dedi. İki parti arasında varılan uzlaşıya göre İYİ Parti, Ankara, İstanbul, Adana, Antalya, Bursa ve CHP’nin elindeki büyükşehirler İzmir, Aydın, Muğla, Tekirdağ, Hatay ve Eskişehir’de aday çıkarmayıp CHP’yi destekleyecek. CHP ise krize neden olan Balıkesir’de adayını İYİ Parti lehine geri çekecek. Ayrıca Denizli, Manisa, Kocaeli, Konya, Samsun, Trabzon, Kayseri, Sakarya, Gaziantep’te İYİ Parti’yi destekleyecek. Mersin’de ise iki parti de aday çıkaracak. ‘Türkiye’de bahar olacak’ İki lider görüşmenin ardından ortaklaşa basın toplantısı yaptı. Akşener, “CHP ve İYİ Parti heyetleri işbirliği ve güçbirliğinde anlaştılar. Ülkemizdeki bu umutsuz havanın dağılmasına sebep olur inşallah. Hayırlı bir başlangıcı yaptığımızı düşünüyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu da işbirliği yapmanın zorlukları olduğunu belirterek, “Güzel bir çalışma oldu. Kış ortamındayız, inşallah Türkiye’de bahar olacak” dedi. ‘Hakkınızı arayın’ Kılıçdaroğlu, hakkını arayan bir işçinin hapse atılmasının kabul edilemez olduğunu söyledi, ‘Hak verilmez alınır’ dedi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Eğer hak arama talebinde bulunan bir işçi, yakalanıp hapse atılıyor ve işçiler meydana çıkmıyorsa kimse kusura bakmasın o işçiler işçi değildir” dedi. CHP İnsan Hakları’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı ile İşçi Sendikaları, Meslek Kuruluşları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından dün Türkiye Barolar Birliği Litai Otel’de “İnsan Haklarında Eşitlik ve Adalet Çalıştayı” düzenlendi. Çalıştayda Kılıçdaroğlu, özetle şunları dile getirdi: Meydanlar dolmalıydı: (Tutuklanan İstanbul Havalimanı işçilerinine ilişkin) Hak aradı diye eğer bu ülkenin işçileri hapse atılıyorsa ve sendikalar bu konuda, özellikle iki büyük sendika sessiz kalıyorsa, orada ciddi bir sorumuz var demektir. Bu işçiler hak istiyorlar. ‘Bizim ücretlerimizi elden vermeyin bankaya yatırın.’ Aynı zamanda, ‘Tahta kurusu var yatamıyorum, düzelt’ diyor. Bunu istedi diye işçiler yakalandı topluca hapse atıldı. İnsaf yahu. Bütün meydanların dolması lazımdı. Biliyorum şimdi diyecekler ki ‘Kılıçdaroğlu işçileri isyana davet etti.’ Eğer hak arama talebinde bulunan bir işçi, FETÖ’nün ayağı Saray’da oturuyor “Sözcü gazetesinin, yazarlarını bir terör örgütüyle irtibatlandırmak istiyorlar. Efendim bunlar FETÖ’ye destek veriyorlarmış. Yahu ‘Ne istedin de vermedik’ diyen bu yazarlar mı? FETÖ’nün her ayağını ortaya çıkardılar, öyle dediler, baklavacı, sanayici, esnaf ayağı, gazeteci ayağı... Bir şey eksik, FETÖ’nün siyasi ayağı. Defalarca söyledim; FETÖ’nün siyasi ayağı Saray’da oturuyor, bir numaralı aktör o. Bunu söylüyorum mahkemeye de vermiyorlar. Çünkü götürüp delilleri önüne koyacağız.” yakalanıp hapse atılıyor ve işçiler meydana çıkmıyorsa kimse kusura bakmasın, o işçiler işçi değildir. Eğer siz kendi haklarınıza sahip çıkmazsanız kimse size hak vermez. ‘Hak verilmez, alınır diye’ bir kavram vardır. Biraz insaf olmalı: Asgari ücreti konuşuyorlar. Türkİş güzel bir adım attı, asgari ücretli bir hanımı getirdi. Geldi konuştu. ‘Borçları ödedikten sonra bana 3 lira kalıyor’ dedi. Şimdi insanda biraz vicdan olur, insaf olur. Üç lira ile ne yapılır? Senin yazlık, kışlık sarayın var, uçan sarayın var, her şeyin bedava, öbürüne dersin ki ‘Sen 3 lirayla geçineceksin.’ Biz şunu söyledik; CHP’li belediyelerin tamamında 1 Ocak 2019’dan itibaren asgari ücret net 2 bin 200 lira olacaktır. Yeni kazandığımız belediyelerde de 2 bin 200 lira yapacağız. Ocaknisan farklarını da ödeyeceğiz. Yargı adalet dağıtmıyor: Esnaf ve sanatkâr arkadaşlarıma şunu söylemek isterim; Esnaf ve Sanatkârlar Kredi Kooperatifi Başkanı’nın kaç lira aylık aldığını merak ediyor musunuz? Milletvekili aylığından da fazla. Bu çarpık düzene önce isyan etmesi gereken esnaf kardeşim değil mi? O zaman bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Devletin baskıcı gücüne karşı bireyin hakkını savunacak olan bağımsız ve tarafsız yargıdır. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybedip güce teslim olmuşsa yargı adalet dağıtamaz. Boyun eğmemeliyiz: Hak için yapılan mücadele tarihin en soylu mücadelesidir. Çünkü zulme boyun eğmememiz gerekir. İnancımız da bunu öngörüyor. İnsansak, hak arayacaksak zulme pabuç bırakmamamız lazım. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Sayın Öcalan’ ve FETÖ gerilimi Bütçe görüşmelerinde, ‘Sayın Öcalan’ ifadesini kullanan HDP’li Farisoğulları’na uyarma cezası verildi. CHP ile AKP’li vekiller birbirlerini FETÖ’cülükle suçladı. TBMM Genel Kurulu’nda tartışmalarla başlayan 2019 yılı bütçe görüşmelerinde dün akşam saatlerinde “Sayın Öcalan” tartışması yaşandı. HDP’li Musa Farisoğulları da terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a tecrit uygulandığını iddia etti. Farisoğulları’nın konuşması sırasında terör örgütü elebaşı Öcalan’dan ‘sayın’ diye söz etmesine AKP, MHP ve İYİ Parti’den tepki geldi. MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, “Konuşma baştan sona PKK terör örgütünün propagandasıyla geçmiştir. Öcalan “sayın” ise şehitler için ne diyeceğiz?” dedi. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan da içtüzük açısından Farisoğulları’nın “çalışma düzenini bozan bir dil kullandığına” işaret ederek, TBMM Başkanvekili Şentop’u adım atmaya çağırdı. İYİ Parti Grup Başkanvekili Yavuz Ağıralioğlu ise “Bu memlekette, devletin, milletin bütünlüğüne kast etmiş bir cinayet şebekesinin başına, Meclis’te, devletin kurucu iradesinin tecelli ettiği bu yerde Allah’ın kulu ‘sayın’ diyemez” dedi. Şentop ise içtüzükte, “Kürsüde kullanılan ifadelerin kaba ve yaralayıcı ifadeler olmaması, hatibin temiz bir dil kullanması” şeklinde hüküm bulunduğunu belirterek, HDP’li diğer konuşmacıyı kürsüye çağırdı. Bunun üzerine MHP ve İYİ Partililer, Şentop’a tepki gösterdi. Birleşime ara veren Şentop, aranın ardından tutanakları incelediklerini belirterek, söz konusu konuşmanın Genel Kurul’un sükunetini ve çalışma düzenini Tartışma sırasında CHP ve AKP’li milletvekilleri yerlerinden kalkarak birbirlerine sert sözler söyledi. bozucu nitelikte olduğunu, Farisoğulları’na “uyarma cezası” verildiğini söyledi. Yine FETÖ tartışması Bütçe görüşmelerinde önceki gün de AKP ile CHP’li milletvekilleri arasında FETÖ tartışması yaşandı. AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, CHP’yi eleştirerek, “30 Mart 2014 seçimlerinden önce genel başkanınız FETÖ’nün kanalına çıktı. Niye gitti oraya? Bu örgütün medya kuruluşları kapatılırken sizin milletvekilleriniz orada polise niye direniyordu? Bank Asya’nın önünde niye nöbet tutuyordu milletvekilleriniz? Başından beri bunun örgüt olduğunun farkındaydınız, ne işiniz vardı 1725’ten sonra oralarda” dedi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise 1725 Aralık tarihinin iki eski müttefikin birbir lerine düştüğü ve birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya dökmeye başladığı bir tarih olduğunu belirterek “O zaman 1725’ten sonraki yerel seçimlerde Melih Gökçek’i, Kadir Topbaş’ı, Bursa, Balıkesir, Uşak, Düzce’nin FETÖ’cü olduğunu daha sonra söylediğiniz ve görevden aldığınız belediye başkanlarını niye atadınız” diye sordu. AKP’li Muş, FETÖ’cü diye görevden alınılmadığını belirterek “Bunu ispat etmek zorundadır, aksi takdirde kendisi müfteridir” dedi. Bunun üzerine Özel, AKP’nin başkanların görevden alınırken kamuoyuna verilen izahatları anımsattığı sırada AKP’li Hasan Çilez, “İftira atıyor. İspat et” diye laf attı. Özel, “Bağlantın mı var? Hangi liseden mezunsun?” diye karşılık verdi. Gerilim yükselince oturuma ara verildi. l ANKARA/Cumhuriyet Gerçekten karışık, hem de ortaya karışık Arkadaşlarının çağırdığı isimle “Peri” Perihan Çakıroğlu, meslekte neredeyse benim kadar eski bir gazeteci. İlk kitabını ise gururla getirdi önceki gün. Epeydir “işsiz gazeteci”. Dolayısıyla toplantıdan toplantıya kulis ve haber toplamak için koşmadığına göre artık bir kitap yazmak için yeterli zamanı vardı ama hayat kolay mı, çocuklar, sorunlar derken önce ne yazacağına karar vermiş, sonra da sessiz sedasız yazıvermiş. Arkadaşlarının kitaplarını yazıyorsun hep diye bir sitem gelmesin aklınıza. Masamın üstünde okunmayı bekleyen onlarca kitaptan pek çoğu arkadaşımın ama ben daha çok güncel bir konuya oturttuğum zaman kitaptan bahsediyorum. Peri’nin kitabının öne geçme nedeni ise konusu. Peri yıllarca ekonomi muhabirliği, ekonomi yazarlığı yapmasına karşın, bu kez bambaşka bir işe, siyasete soyunmuş ve en son çalıştığı gazete olan Bugün’den hareketle FETÖ’ye bile bile, el ele nasıl gelindiğini anlatmış, çok yalın, çok sade, çok temel noktalarıyla. Balık hafızalı olduğumuz için hepimize lazım böyle hatırlatmalar, elimizin altında durmalı, gerektikçe bakmalıyız. Peri, siyasi haber bile yazmadan, siyasi gelişmeleri nasıl mı yazmış? Koşullar onu o gazeteden o gazeteye savurdukça, ekonomi söyleşileri yaptığı kişiler siyasetin de içinde olunca, belki daha da iyi görmüş. TÜSİAD’dan MÜSİAD’a ve TUSKON’a nasıl gelindiği, hangisinin nasıl kurulduğu derken Peri’nin iş değiştirmeleri arasında Türkiye’nin de virajları, iktidar değiştirmeleri, bu değişikliklerin nasıl da ekonomiyle bağlantılı olduğu ve savrulmaların sonunda Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı’na seçilişi, ardından arkadaşlarıyla Milli Görüş gömleğini çıkarıp AKP’yi kurup iktidara gelişleri ve birlikte yola çıktığı arkadaşlarının çoğunun yol kazalarında saf dışı edilip bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümeti denilen tek adam rejimine geçişi tatlı tatlı anlatıyor. Cemaat gazetesinde ne işi vardı? Bütün bu süreçte Peri ve kendisi gibi gazeteci olan eşi, iki de çocuk büyütüp okutuyor. Kolay mı, başka bir kazançları olmadığı için hiç değil. İş değiştirmeler, işsiz kalmalar derken Peri kendini Bugün gazetesinde ekonomi yazarı olarak buluyor. Ilıcaklar tarafından kurulan gazetenin Akın İpek’in eline nasıl geçtiği, Tuncay Özkan’dan satın alınan Kanaltürk ile birlikte nasıl bir medya topluluğu kurulduğunu, altın madeni ve kazanılan büyük paraların hikâyelerini hatırlamak için bu bölümler çok önemli. Ama magazin muhabirlerinin röportaj yapmaya şal ile gitmelerine kopmadım değil. Ne için mi? Konuşulan kişi dekolte giyinmişse kapatmak için! Cemaat gazetesinden bahsediyoruz herhalde. Bu arada gazetenin karşılama görevlisi kapalı kadınların başı açıklarla değiştirilmesi ayrıntısı da ilginç. Elbette kitaptaki her şeyi anlatmayacağım, ama ağzınızı sulandırmak da görevim. Melih Gökçek’in Melek Anne’nin manevi oğlu olduğundan Tamince’nin cemaatle ilişkisini nasıl kopardığına kadar, merak edilen pek çok tanıdık isim var kitapta. Ve zaten Peri, bence sonunda köşe yazarlığı yapmış olmasına karşın, ruhu hep acar muhabir kalmış bir gazetecidir. Epeydir işsiz olmasına rağmen gündemden kopmuyor, hâlâ toplantıları izleyip sosyal hesaplarında paylaşıyor. Sözcü gazetesinde Emin Çölaşan ve Necati Doğru’nun bile FETÖ’cülükle suçlandığı bir dönemde Bugün’de çalışmış Perihan bu kitabıyla kendini ateşe mi atıyor? Hiç de değil. FETÖ’cü suçlaması ne gerçek FETÖ’cülere, ne şuna buna, o sırada susturulması, ortadan kaldırılması gerekenlere yapılıyor. Perihan’ın kitabında önce cemaat, sonra hizmet, sonra FETÖ diye diye bunların devletin her kademesine nasıl sokulduğu, “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısıyla anlatılırken kitabın sonunda Erdoğan’a da bir bölüm ayrılıyor. Peri, Recep Tayyip Erdoğan’la belediye başkanlığı döneminden beri röportaj yapmış şanslı bir gazeteci. Üstelik de şimdikiler gibi önceden verilmiş sorularla değil. Yani Erdoğan, Peri’yi çok iyi tanıyor ve onun ne olup olmadığını biliyor. Sıkıntı yok! Amacım tanıtım yapmak olmayınca, kitabın adını yazmayı unuttum: “Ortaya Karışık İşler”; kapağında da bir bukalemun var, FETÖ’nün nasıl da her ortama uyup kamufle olduğunu anlatmak için. Gazeteci kitabı olduğu için kolay okunuyor, kadın kitabı olduğu için kısa; siyasi ve ekonomik geçmişi anlattığı halde sıkıcı değil. Peri, “Bir gazetenin (Bugün) öyküsünden yola çıkarak 15 Temmuz darbe girişimine nasıl gelindiğini anlatırken tarih tekerrürden ibaret değildir, yaşadıklarınızdan ders alırsanız tekerrür etmez” diyor. Ders alıyor muyuz? Maalesef hayır! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle