15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 31 Ekim 2018 4 ‘Gelecek için iyimserim’ haber TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Deniz Baykal, Cumhuriyet Bayramı’nda, Cumhuriyet yöneticilerini kabul etti SERTAÇ EŞ Eski CHP Genel Başkanı, Antalya Milletvekili Deniz Baykal, hâlâ Türkiye’nin atardamarı olan “Cumhuriyet damarı”nın toplumu ve ülkeyi beslediğini söyledi. CHP’de yaşanan sorunların yapay ve yüzeysel olduğunu, aşılabileceğini belirten Baykal, “AKP’de yaşanan sıkıntı yüzeysel değil, yapısal. Geçen 16 yıl onun temelini çürüttü, canlandırmak kolay değil” diye konuştu. Tedavisi sürmekte olan Baykal, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda, Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri ve yazarımız Işık Kansu, Vakıf Yönetim Kurulu üyemiz ve yazarımız Mustafa Balbay ile Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş’i kabul etti. Ziyaret sırasında güncel değerlendirmelerde bulunan Baykal, “Cumhuriyet damarı, hâlâ Türkiye’nin atardamarı. Ülkemizi, toplumu besleyen hâlâ o. Türkiye’de karamsarlık, umutsuzluk, sıkıntı var. Hem CHP’de hem AKP’de. İyice bakınca görüyoruz ki sıkıntı CHP’de yüzeyseldir, yapaydır. Ama AKP’de yaşanan sıkıntı yüzeysel değil, yapay değil, yapısal. AKP’nin sorunla rı derinde. Son 16 yıl, onun temelini çürüttü. Canlandırmak kolay değil” değerlendirmesini yaptı. Cumhuriyet gazetesi ve CHP için bir umutsuzluğun söz konusu olmadığına dikkat çeken Baykal, şunları söyledi: “Ben, mutlu, iyimser ve güvenli bakıyorum geleceğe. Karşımızdaki sıkıntı daha derin. İtimat kaybı, güven kaybı yaşıyor AKP. Millet büyük sıkıntı yaşarken vur patlasın çal oynasın bir durum var ortada. İflah olmaz bir sıkıntıdır bu. CHP’de zaman zaman görülebilen moral bozukluğu her an değiştirilebilir, kendisine gelebilir. Toparlanmış görüntüsü verildiğinde Türkiye gözünü diker partiye. CHP kendisine çeki düzen verirse çok güzel gelişmeler olur.” ‘Değeri ortaya çıktı’ Baykal Türkiye’nin çevresindeki; Irak ve Suriye’deki gelişmeleri de şöyle özetledi: “Çevremizde yaşananlar Cumhuriyet kavramının ne kadar değerli olduğunun kanıtıdır. Cumhuriyet fikri, etnisite ve mezhep fikrini aşan bir olaydır. Cumhuriyet ile etnisite, mezhep yok artık. Irak ve Suriye bu atılımı yapamadı. Biz ise bir Cumhuriyet ça istanbul ve ankara için temaslar var CHP büyükşehirlerde ‘ortaklık’ nabzı yokluyor MAHMUT LICALI CHP’de, yerel seçimlerde “sandıkta ittifak” formülü kapsamında bütün partilerin tabanından oy alabilecek “ortak aday” için çeşitli çalışmalar yapılıyor. CHP’nin adayı olacak ortak aday arayışı kapsamında pek çok isim hakkında diğer partilerle nabız tutulduğu ifade ediliyor. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi oy deposu olan büyükşehirlerde hem CHP’nin kemik oyunu alacağı; hem de diğer muhalefet partilerinin de sıcak yaklaşacağı ortak aday belirlenmesine yönelik formüller dillendiriliyor. Edinilen bilgiye göre, başta büyükşehirler olmak üzere CHP’de bütün kesimlerin oyunu alabilecek ortak adaylara ilişkin diğer muhalefet partileriyle resmi olmayan bazı temasların yapıldığı ifade ediliyor. Ancak alt düzeyde gerçekleştirilen ve şimdilik resmi olmayan temaslarda ortak aday formülü kapsamında belirlenecek adayların CHP’nin adayı olması talebine yönelik diğer muhalefet partilerinin tavrının henüz belli olmadığı ifade ediliyor. Temaslarda CHP’nin diğer parti tabanlarının sıcak bakacağı isimleri önerdiği kaydediliyor. Yerel seçimlerde CHP il ve il çe yöneticilerinin istifa etmeleri için takvim yayımlanmıştı. Bu kapsamda CHP’nin beş farklı il başkanının yerel seçimlerde aday olmak için görevinden istifa ettiği belirtildi. Sinop’ta Barış Ayhan, Yalova’da Bahar Doğan, Gümüşhane’de Bedri Ağaç, Tekirdağ’da Recep Ökten ve Tunceli’de Şükrü Kılıç’ın istifa ettiği belirtildi. CHP’de geçtiğimiz hafta açıklanan 105 adayın ardından kasım ayının ortasında yapılacak PM toplantısında da aralarında bazı büyükşehir ve il belediye adaylarının da olacağı yaklaşık 150 adayın açıklanacağı ifade ediliyor. l ANKARA dırı kurduk. Mezhep, din, etnisite ayrımı olmadan birlikteyiz. Herkes etnisite ya da mezhep tarif ederken, biz milli, siyasi bir kimlik tarif ediyoruz. Onların sonu ise, kan ve boğaz boğaza gelme. Her şeyi birlikte yapacağız; konuşarak, anlaşarak... İşte bu, bizi ulus devlete götürüyor. Bu durumu globalleşmeyle önlemeye çalıştılar, bugün o da patladı. Küreselleşmenin geldiği nokta ortada. Kendi kimliğimi ze sahip çıkarak dünya ile kucaklaşmak, yarışmak en iyisi. Hepimiz büyük Cumhuriyet çadırının içindeyiz. Etnisite, mezhep ayrımı yapmadan hep beraber buradayız. Bayrağımızı çekiyoruz.” l ANKARA CHP’nin dünkü grup toplantısında yurdun çeşitli illerinden gelen vatandaşlar ilgi topladı. Grup toplantısında Kılıçdaroğlu geçen hafta TBMM’ye gelerek “CHP’nin mallarına el konulacağı gerekçesiyle” tapularını CHP’ye bağışlamak isteyen 75 yaşındaki İrfan Güner ve Emine Güner çiftine plaket verdi. ‘Askerlere tulum vermediniz’ Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a donarak şehit olan askerlerle ilgili sert eleştiri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tunceli’de donarak şehit olan iki askerle ilgili eleştirilerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bay Kemal, sen şehadetten ne anlarsın?” diye konuşmasına, “Ben senin bilmediğin bir şey daha yaptım. Bu ülkenin kahraman ordusunun rütbesini benim oğlum giydi. Ya senin oğlun ne yaptı” diye tepki gösterdi. CHP’nin dünkü grup toplantısının başında CHP lideri Kılıçdaroğlu geçen hafta TBMM’ye gelerek “CHP’nin mallarına el konulacağı gerekçesiyle” tapularını CHP’ye bağışlamak isteyen 75 yaşındaki İrfan Güner ve Emine Güner çiftine plaket verdi. Kılıçdaroğlu, Günel çiftine teşekkür ederek “CHP’nin mallarına el konulamaz diyerek kalktılar Bolu’dan geldiler. Onlara 81 milyon adına, demokrasiye sahip çıktıları için teşekkür Mezarlık müdürlüğünden aramışlar Tunceli’nin Nazimiye ilçesinde ki benim ilçemdir iki askerimiz donarak şehit oldu. Şehidin babasıyla konuştuğumda Mersin milletvekilimiz ailenin yanındaydı. Kendilerini hiç kimse aramamış. Mezarlıklar müdürlüğünden arıyorlar; ‘Oğlunuz şehit oldu donarak öldü’ diye. İçimde derin bir acı hissettim. ederim” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, konuşmasın da özetle şunları söyledi: n Uyku tulumu vereme diniz: Bir uyku tulumu da veremediniz mi bu askerlere. Kalkmış benim dedem de dondu falan diyor. 21. yüzyıldayız; elin oğlu eksi 40 derecede denize giriyor, kutuplara gidiyor. Ekim ayındayız. Ben buna isyan ediyorum. Ben o şehitlerin hakkını ve hukuku ararken ben suçlanıyorum. Ben bu işi araştıracağım de. Sen bana hak vereceğine zeytin yağı gibi üste çıkıyorsun. Senin üste çıkmaya hakkın da hukukun da yok. En diplerdesin sen. Sen şehitler arasında ayrım yaptın. 15 Temmuz şehitleri için para toplandı. Ne oldu bu para? Niye şehit yakınlarına verilmiyor. Bunu da mı götürdün sen? n Oğlum askere gitti, seninki ne yaptı?: Dumlupınar’da yaptığım konuşmada ‘Nasıl olur da iki asker donarak şehit olur. Bunun hesabı verilmeli’ dedim. Bana sen ne anlarsın diyor. Senin gitmediğin yerlere gittim. Bu ülkenin kahraman ordusunun rütbesini benim oğlum giydi. Ya senin oğlun ne yaptı? CHP şehitler arasında ayrım yapmaz. l ANKARA / Cumhuriyet Vatandaşına ‘türedi’ diyen tek kişi Erdoğan n Türkiye’nin onurunu satıyorsun: Kaşıkçı cinayetiyle ilgili Erdoğan, beni suçluyor. Kral Salman Erdoğan’ı arayıp teşekkür etti. Bir cinayetin üstünü kapatmak kolay mı? ‘Kralı kızdırırsak bize para vermezse ne olur?’ diye düşünüyor. Sen Türkiye’nin onurunu, gururunu ve haysiyetini satıyorsun. n Hak arayan vatandaşa ‘türedi’ diyor: Erdoğan emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili teklifin yıllık maliyetinin 750 milyar TL olduğunu söyledi. Tamamen uydurma. Referandum yap bakalım. Hak arayanlara ‘türedi’ diyor. Bu insanlar hakkını arıyor. Sen 46 yaşında emekli oluyorsun. Kendi vatandaşına türedi diyen tek kişi Erdoğan’dır. n Havalimanı sorula rı: Erdoğan’ın cevaplaması için 3 soru soracağım. Hangi gerekçeyle sözleşme hükümleri değiştirilerek 4.5 milyar Avro finansman garantisi verilmiştir? İkinci sorumuz şu: En geç Haziran 2013’te havalimanı yeri teslim edilecekti. Yer teslimi iki yıl gecikiyor. Bu gecikme nedeniyle kamunun zararı 2 milyar 90 milyon Avro, bu para ödendi mi? Soru üç, şartname gereği havalimanının kotu denizden 90 metre yükseklikten yapılması lazım. Bir gerekçeyle 60 metreye düşürüldü. Buradan kaynaklı firmalar grubunun kârı 1 milyar 350 milyon Avro etti. Bu devlete ödendi mi? Harran Üniversitesi Rektörü Erdoğan’a itaat etmek farzmış! Akit TV’de yayımlanan “Pazar Manşeti” programına konuk olan Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, “Cumhurbaşkanı’na itaat etmek farzı ayn’dır” açıklaması yaptı. Program sunucusu Fatin Dağıstanlı’nın yönelttiği “Erdoğan yalnız mı” sorusuna ise Taşaltın, “Elbette yalnız. FETÖ ile mücadele ederken de yalnızdı” cevabını verdi. Taşaltın “İslami olarak şu anda Cumhurbaşkanı’na itaat etmek farzı ayn’dir, karşı gelmek de harpten kaçmak manasında haramdır” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi ‘Krizden çıkışın yolu demokrasi’ HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Türkiye’nin yaşadığı bütün krizlerden tek çıkış yolunun Cumhuriyetin demokratikleş mesi olduğunu belirterek “Cumhuriyetin demokra tikleştirilmesi, tekçiliğin sonlandırılması, herkesi içine alacak demokratik ve çoğulcu bir anayasa nın yapılmasıdır. Dillere, kimliklere ve inançla ra özgürlüktür. Öz gür yurttaşlıktır. Demokratik parla Pervin Buldan menter sistemin güçlendirilmesidir” diye konuştu. HDP Eş Genel Başkanı Buldan, par tisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhuriyetin halkın kendi kendisini yönetmesi olduğunu belirterek “Bizdeki duruma bakalım: Cumhuriyet halka rağmen, halkı yönetme anlayışı üzerine kuruldu. Bu Cumhuriyet, ittihat çizgisine dayalı ret ve inkâr üzerine kuruldu. Oysa 1921 Anayasası çoğulcu bir çoğulculuk ruhuna, ademi merkeziyetçi bir anlayışa dayanıyordu” diye konuştu. Kayyımların halk iradesini yok saydığını ifade eden Buldan, “AKP, kaybedeceğini anladığı için bu operas yonları yapıyor. Halen anlamadıkları bir şey var; bu halk tek bir kişi bile kalsa bu direniş ve mücadele sürecek” diye konuştu. Erdoğan’a dev zam TBMM’de başlayan bütçe görüşmelerine de değinen Pervin Buldan, “Bütçe süreci AKP’li bakanların özellikle ‘Halk nasıl soyulur, Saray’a peşkeş çekilir’ bundan ibaret hale getirildiği bir sürece tanıklık edeceğiz. Bütçeden ne çıktı diye baktığımızda, içinde Erdoğan’a dev bir zam çıktığını gördük” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet Biten ve güçlenen Cumhuriyet “C umhuriyet mi kaldı, neyi kutlayacağız?” tartışması bu 29 Ekim’de de öne çıktı. Oysa biteni de süreni de anlamak için Cumhuriyet Devrimi’ni iki temel zemin üstünde, siyasal ve toplumsal ayaklarına bakarak okumalıyız. Karamsarlıkla mücadele için bu zorunlu.  Cumhuriyet, köklü siyasal ve toplumsal dönüşümlerin toplam adıydı. Cumhuriyet Devrimi’nin siyasal programını Atatürk Meclis’te “Yeni Türkiye devleti, bir halk devletidir, halkın devletidir. Geçmiş dönemde ise bir kişinin devleti idi, kişilerin devleti idi” sözleriyle ilan etmişti. Artık şahıslar, aileler ya da ayrıcalık sahipleri değil, halk egemen kılınacaktı. Egemenliğin kaynağı da bu dünya olacaktı. Ve bütün bunlar bir Kurtuluş Savaşı verilirken gerçekleşti. Bağımsızlığımızı kazanış hedefiyle Cumhuriyet inşası etle tırnak oldu. İşte bugün bitirilen, Cumhuriyet Devrimi’nin bu siyasal karakteri. Rejim yeniden dinle meşru kılınmaya çalışılan bir şahıs devletine dönüştü; halkın egemenliğini kullanmasını sağlayan, başta Meclis olmak üzere tüm kurumlar etkisizleştirildi, devlet yeniden bir Saray Rejimi etrafında örgütlendi. Siyasal Cumhuriyet bitti. Acı gerçek bu. Devrimin diğer zemini ise toplumsal ayaktı. Yani toplumsal Cumhuriyet. Kişinin kendi kaderini eline almasını sağlayacak, en kötü hallerde bile yaşadığı şartları dönüştürme iradesini kişiye hissettirecek bir aydınlanma, çağdaşlaşma dönüşümüydü toplumsal devrim olarak Cumhuriyet. İşte halk içinde etkileri süren Cumhuriyet kazanımı budur ve gelecek için önemi büyüktür. Kutlanmalı.  Açalım: Bir yanı, günden güne Atatürk’ü daha fazla sahiplenme, Atatürk’e koşmadır. AKP iktidara geldiğinde yıllık ziyaretçi sayısı 2 milyon civarında olan Anıtkabir’e, sadece 2017’de 6 milyon 800 bin yurttaş koştu. Atatürk’ün adını okuldan, stadyumdan, salondan silme siyasetinin karşısında bir protesto ve Ata’ya vefa hareketi özel günlerde, tıpkı bu 29 Ekim’de olduğu gibi, toplumsal bir hareket halinde yatağından taşarak sele dönüşmekte. Tesadüf değil. Toplumlar, büyük çözümsüzlük dönemlerinde, kendi tarihlerindeki büyük sıkışmaları aşan liderleri yeniden keşfetmeye, değerlerini yeniden anlamaya ve günün şartlarına göre yeniden yorumlamaya yönelir. Bu oluyor. Tüm bunlar, “kindar nesil” yaratmak için Cumhuriyetin toplumsal devrimlerini silme hedefini en çok da eğitim aracılığıyla, çocuklar ve gençler üzerinde uygulamaya çalışanların döneminde yaşanmakta. Dahası var: Bilgi Üniversitesi’nin 2018 başında yayımladığı kutuplaşma araştırmasına göre, tüm yaş gruplarında “Biz” dendiğinde “Atatürkçüler” ifadesi aklına gelenlerin oranı yüzde 50.2. Bu oran yine aynı üniversiteden akademisyenlerin yürüttüğü bir başka araştırmaya göre 1829 yaş arası gençlerde yüzde 52’dir. Yani AKP döneminde yetişmiş kuşaklarda Atatürkçüyüm diyenler, AKP öncesi kuşaklara göre daha fazla. Demek ki etki ters tepiyor; gençlik Atatürk’e yöneliyor, halk içinde Cumhuriyete gençlik aşısı geliyor. Kutlanmalıdır.  Bugün toplumsal cumhuriyetçiliğin bir ayağı Atatürk’e artan yöneliş ise, diğer ayağı da farklı kesimlerden yurttaşların Cumhuriyete yükledikleri anlam ve beklentilerin çeşitlenmesidir. Bugün Cumhuriyet, Saray Rejimi karşısında kimisi için bağımsız yargı ve adalet; yurtlarda yanarak can veren çocuklarımız için “kimsesizlerin kimsesi”; torpilin, eş, dost, akraba, damat düzeninin içine giremeyip atanamayanların atanma umudu; kimisi için inançların güvence altına alındığı, sömürülmediği bir laiklik; kimisi için milli bağımsızlığımızın tesisi; kimisi için de Kürt sorununun çözümü demektir. Bu, toplumdaki cumhuriyetçiliğe yaslanarak siyasal Cumhuriyeti yenilenmiş şekilde inşa etmenin de programıdır. Devletten dışlanan Cumhuriyet, halk içinde yeniden mayalanmakta. Bu niye önemli? Çünkü Cumhuriyete varan kurtuluş süreci önce halk içinde örgütlenmiş, halka dayanmıştı. Ve bunu okuryazarlığın en düşük olduğu, iletişim olanaklarının bugünle kıyaslanamaz ölçüde sınırlı bulunduğu ve saltanat fikri karşısında Cumhuriyetçi olmanın bir vicdani sır olarak taşınmak zorunda görüldüğü dönemde yaptı Atatürk. Bugün şartlar daha olumlu. Cumhuriyetçilik 100 yıl öncesine göre çok daha geniş bir toplumsal tabana oturdu. Bu, Cumhuriyet Devrimi’nin toplumsal ayağının sonucudur ve yaşayan budur. Yani hava tam kararmadı. Bu birikime yaslanarak neler yapılabilir, yazmayı sürdüreceğim bu konuda. Destek ziyaretleri devam ediyor Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’yı ziyaret eden CHP 26. Dönem İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, “Cumhuriyet’in yaşaması için üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Halkın gerçekleri duymaya ihtiyacı var” dedi. Yarkadaş, Cumhuriyet.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Cüneyt Muharremoğlu’nu da ziyaret ederek başarılar diledi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle