19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 3 Ekim 2018 [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY Borçlar gecikiyor ekonomi 11 Atradius’a göre Türkiye’de fonlamanın yetersiz oluşu ve alıcıların faturalarını ödememesi nedeniyle ödeme süresi 2017’de 84 günken bu yıl 91 güne fırladı Ticari alacak sigortası şirketi Atradius’un raporuna göre, Türkiye’de fonlama yetersizliği ve ödemelerdeki gecikmelerin bir sonucu olarak 2018’de ortalama ödeme süresi bir hafta uzadı. Atradius’un hazırladığı ve Türkiye’deki ödeme alışkanlıklarını Doğu Avrupa ülkeleri ile karşılaştırmalı olarak inceleyen “Ödeme Davranışları BarometresiEylül 2018” raporuna göre; Türkiye, 2018’de Doğu Avrupa ülkeleri arasında gecikmiş ödemelerden en çok etkilenen ülke oldu ve ortalama ödeme süresi 2017’deki 84 günden, 2018’de 91 güne çıktı. Bu rakam, araştırma kapsamındaki 7 Doğu Avrupa ülkesinde (Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Romanya, Slovakya ve Türkiye) ise ortalama 55 gün oldu. Faturalar ödenmiyor Yurtiçi ödeme gecikmelerinin ana nedeni yüzde 67.2’lik oranla fonlama yetersizligˆi olarak gösterilirken, ikinci neden olarak ise yüzde 32.2’lik oranla alıcıların faturaları geç ödeyerek bir tür finansman enstrümanı haline getirmesi öne çıktı. Araştırmada, 2018’in Türkiye için vade ertelemelerinin sıklaştığı ve ödeme gecikmelerinde artışların yaşandığı bir yıl olduğunun altı çizildi. Türkiye, Doğu Avrupa ülkeleri arasında yüzde 31.6 oranla tahsilat gecikmelerinin gelir kaybına yol açtıgˆını bildiren katılımcı oranının en yüksek oldugˆu ülke oldu. En yavaşı inşaat Araştırmaya göre Türkiye’deki tedarikçiler en yavaş ödeme yapan müşterilerinin, dayanıklı tüketim malları ve inşaat sektöründeki müşterileri olduğunu belirtirken; vadeden sonra ortalama 37 ile 42 gün içerisinde ödeme yaptıklarını kaydetti. Gelecek dönemler için ise dayanıklı tüketim malları sektöründeki katılımcıların yüzde 34’ü ve inşaat sektöründe ‘Daha dikkatli olmalıyız’ Allianz Yönetim Kurulu Başkanı ve eski Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kuru lu Başkanı Cansen Başaran Symes, “Kriz ortamında yapılabilecek en büyük hata kısa vadeye odaklanmaktır. Ben kariyerimde bunun çok örneklerini gördüm. Yetenek havuzunu beslemekten vazgeçmek veya çağın teknolojilerine yatırım yapmaya ara vermek… Bunlar çok kötü şeyler. Bu nu yapmayalım. Çünkü yıkıcı teknolojilerin dönüştüreceği bir gelecek bizi bekli yor” dedi Burada, Türkiye ekonomisinin içinden geçtiği çalkantılı dönem Cansen Başaran Symes den güçlenerek çıkabileceğini ifade eden Symes, “Adına ne dersek diyelim, kriz, çalkantı, resesyon… Bu dönem, kötü dönemler oldukça zordur ama doğru stratejiyle atlatılabilir” diye konuştu. Symes, “Türkiye’de iş yapan yerli ve birçok uluslararası şirketin önemli kriz tecrübesi olmasına rağmen bugün her zamankinden daha dikkatli, akıllı, fedakâr ve hızlı olmalıyız. Çünkü dijital dönüşüm, potansiyelimizi kullanmayı yıllarca beklemeye izin vermeyecek kadar dinamik. Nasıl mı? Bence hız ve eylem iki anahtar kelime” diye konuştu. Türkiye’den göç edenlerin sayısının 2017’de bir önceki yıla göre yüzde 42.5 arttığını belirten Symes, “Bu biz kalanları oldukça acıtan bir tablo” ifadesini kullandı. l Ekonomi Servisi ki katılımcıların yüzde 30’u ticari müşterilerinin ödeme davranışlarında bozulma bekliyor. Rapora göre, Türkiye’de en uzun süreli ortalama vade ile çalışılan sektörler kağıt ve taşımacılık olurken, en kısa va de ile çalışılan sektör olarak ise kimyasal maddeler öne çıktı. l Ekonomi Servisi İşsizin parası kamu Döviz açığı, 217 milyara yükseldi Türkiye’de finansal kesim dışındaki şirketlerin net döviz pozisyon açığı temmuz sonunda, 2018 Haziran dönemine göre 1 milyar 732 milyon dolar artışla 217.2 milyar dolara yükseldi. Merkez Bankası verilerine göre, bu yılın haziran ayı değerlerine göre varlıklar 977 milyon dolar artarken, yükümlülükler 2.7 milyar dolar arttı. Yurtiçi bankalardaki mevduat, ihracat alacakları ve yurtdışına doğrudan sermaye yatırımlar sırasıyla 423 milyon dolar, 304 milyon dolar ve 237 milyon dolar olmak üzere varlıklar 977 milyon dolar yükseldi. Dolar yine ateşledi Öte yandan önceki gün yüzde 2’den fazla düşerek 5.90’a kadar gerileyen dolar/TL, dün yeniden 6’nın üzerine yükseldi. Dün sabah saatlerinde yüzde 0.8 artışla 5.99’dan işlem gören kurda yükseliş hızlanarak 6.0504 seviyesi test edildi. Avro/TL ise yüzde bir artışla 6.97’den işlem gördü. Dövizin seyrini ise bugün açıklanacak enflasyon verisi belirleyecek. Commerzbank Gelişen Piyasalar Ekonomisti Tatha Ghose, enflasyonun yüzde 24’lere çıkması ve Merkez Bankası’nın adım atmaması durumunda, 5.50’lere çekilmesi beklenen doların yeniden fırlayacağına dikat çekti. l Ekonomi Servisi Christine Lagarde IMF: Ufukta risk bulutları var Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, uluslararası ticaretin önündeki engellerin artmasının yalnızca ticaret için değil yatırım ve üretime de zarar verdiğini ve geleceğe ilişkin belirsizlik yarattığını söyledi. ‘Ufukta risk bulutları dolaştığını’ vurgulayan Lagarde, “Bu risklerin bir bölümü gerçekleşmeye ve küresel ekonomik büyümeyi daha dik bir yokuş haline getirmeye başladı” dedi. IMF’nin gelecek hafta küresel büyüme tahminini düşüreceğini belirten Lagarde, dünya liderlerini küresel ticaret sistemini yok etmek yerine, iyileştirmek, korumak ve topluma yarar sağlamak için birlikte çalışmaya çağırdı. l Ekonomi Servisi bankalarına gitmiş İşsizlik Sigortası’nda bulunan 11 milyar lira, düşük faizle ve örtülü bir operasyonla kamuya ait Halkbank, Vakıfbank ve Eximbank’a aktarıldı Oto satışı dip yaptı Otomotiv pazarındaki sert daralma eylülde de sürdü. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2018’de dokuz aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 26.12 azalarak 463 bin 456 adet olarak gerçekleşti. Eylülde otomobil ve ha fif ticari araç pazarı yüzde 67.73 azalarak 71 bin 352 adetten 23 bin 28 adete geriledi. Aynı dönemde otomobil satışlarındaki gerileme yüzde 67.06, hafif ticari araçlardaki gerileme yüzde 69.7 oldu. Eylülde 17 bin 595 adet otomobil, 5 bin 433 adet hafif ticari araç satıldı. Otomotiv pazarındaki sert daralmanın kur kaynaklı fi yat artışları ve kredi faizlerindeki sıçramadan kaynaklandığı belirtiliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ise, ağustosta trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 34 azaldı; azalış otomobilde yüzde 34.4, minibüste yüzde 30, otobüste yüzde 12.4, kamyonette yüzde 46.2 oldu. Ekonomist Uğur Gürses, İşsizlik Fonu’nun elinde tuttuğu 11 milyar liralık Hazine tahvillerinin satılması yoluyla kamu bankalarına sermaye benzeri fon sağlandığını ortaya çıkardı. Gürses, geçen hafta Halkbank, Vakıfbank ve Eximbank’ın tahvil ihracı yaparak 10.8 milyar lira temin ettiğini hatırlattı ve kaynağın İşsizlik Fonu olduğunu yazdı. Borsa İstanbul (BİST) Borçlanma Araçları Piyasası verilerine göre; 21, 24 ve 26 Eylül tarihlerinde vadeleri 2023 ile 2027 arasında olan toplam 11 milyar TL’lik uzun vadeli tahvil tescili yapıldı. Piyasa faizleri bu tahviller için yüzde 20’lerde iken, tesciller yüzde 910’luk faizler üzerinden yapıldı. Faizle satış “Piyasa dışı faizlerle” yapılan satış tescilleri ile kamu bankalarının tahvil ihracının aynı döneme denk düştüğünü belirten Gürses, 21 Eylül’deki toplamı 3.012 milyon TL yapan 2024, 2025 ve 2026 vadeli bu tahvillerin ihraçları için yapılan Hazine ihalelerindeki ağırlıklı ortalama faiz ile 21 Eylül’deki satış tescilinde geçen faizin aynı ve yüzde 10.20 olduğuna dikkat çekti. Hazine ihalelerinde “Rekabetçi olmayan faizle” satışın İşsizlik Fonu’na yapıldığını belirten Gürses, bu tahvilleri satanın da satış tescilini yaptıranın da İşsizlik Sigortası Fonu olduğunu ortaya çıkardı. l Ekonomi Servisi Kriz en çok yoksulu vuruyor mustafa çakır Ekonomide yaşanan ve zamlarla giderek derinleşen kriz özellikle gıda fiyatları yoluyla dar gelirli ve yoksul yurttaşları etkiliyor. Birleşik Kamuİş Konfederasyonu’nun araştırmasına göre, eylülde bir önceki aya göre yüzde 12.56 olan gıda fiyatlarındaki yıllık enflasyon son bir yılda yüzde 50’yi geçti. Birleşik Kamuİş Konfederasyonu’nun, ‘Halkın Enflasyonu’ eylül ayı sonuçlarında şu tespitler var: n Tüketim harcamaları araştırmaları, en yoksul yüzde 10’luk kesimin harcadığı her 100 liranın 31 lirasını gıda için yaptığını, en zengin yüzde 10’luk kesimin 100 liralık harcaması içerisinde gıdanın aldığı payın ise 13 lirada kaldığını gösteriyor. n Aileler gıda için harcadıkları her 100 liranın 17.9 lirasını pirinç, ekmek, bulgur, buğday unu, makarna ve şehriyeye harcıyor. Et ve balık için yapılan harcamalar ise gıda harcamalarının yüzde 22.4’ünü oluşturuyor. n Gıda için harcanan her 100 liranın 5.5 lirası tereyağı dışındaki yağlara, 10.8 lirası meyveye, 15.1 lirası sebzeye, 6.1 lirası şeker, reçel, bal gibi gıda ürünlerine, 3.1 lirası çay ve kahveye, 3.6 lirası alkolsüz içeceklere, 2.2 lirası ise diğer gıda maddelerine ayrılıyor. n Eylülde, ekmek, un, bulgur, pirinç, makarna fiyatlarında bir önceki aya göre yüzde 8.91 artış yaşandı. n Eylül 2017 ile Eylül 2018 aylarını kapsayan son 12 aylık dönemde ise gıda harcamalarında ortalama yüzde 51.75 oranında artış gözlen di. Bu dönemde ekmek, un, bulgur, makarna ve benzerlerinin fiyatları yüzde 27.74, etbalık fiyatları yüzde 8.23, süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatları yüzde 44.27 arttı. l ANKARA Küresel ticaret ve eşitsizlik Bu yazımız, geçen haftaki yazımızda ele aldığımız teknolojik gelişmelerin artan sömürü ve derinleşen eşitsizlik tartışmalarının devamı niteliğinde. Bu hafta küresel eşitsizliğin bir başka boyutunu ele alacağım: Hiperuzmanlaşmaya dayalı uluslararası ticaret ve yarattığı eşitsizlik ve sosyal dışlanma. Yirminci yüzyılın son çeyreğine damgasını vuran hiperküreselleşme döneminin en önemli iki ayırt edici özelliği bir yanda sermayenin hiperakışkanlığı, diğer yanda da mal ticaretinde aşırı uzmanlaşmaya dayalı yeni iş bölümü idi. Emek ulus devletlerin coğrafi sınırları içerisinde hapsolmuş durumda iken, sermaye (özellikle sanal paraya dayalı finansal sermaye) ulusal sınırları aşan ve yerçekimi yasalarını hiçe sayan bir akışkanlık içerisinde bir coğrafyadan diğerine kâr peşinde koşturabiliyordu. Sermayenin bu serbest akışkanlığı önündeki her türlü yasal düzenleme ise “köhnemiş çağdışı devlet bürokrasisi” olarak nitelendiriliyor ve uluslararası finans kapital tarafından anında cezalandırılıyordu. Söz konusu “yeni uluslararası işbölümü” dahilinde, ulusötesi tekelci şirketlerce tasarım üretim pazarlamanın her ayağının küçük parçalara ayrılarak küresel ölçekte en düşük maliyetin olduğu bölgede üretim örgütlenmiş ve her bir malın üretiminde aşama aşama uzmanlaşmanın derinleştirilmesi ile bir “metalar zinciri” oluşturulmuştu. Küresel meta zincirinin bu şekilde örgütlenmesi ve tasarımdan pazarlarda nihai tüketiciye sunulmasına kadar geçen sürecin düzenlenmesi tekelci ulusötesi şirketlerin güdümündeydi. HHH Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayımlanan Eylül 2018 tarihli Ticaret ve Kalkınma Raporu, küresel meta zincirlerine dayalı ticaretin yaratmakta olduğu eşitsiz gelişme ve sosyal dışlanma koşullarını ayrıntılı olarak sunmakta. Kapitalizmin özünde olan eşitsizlik ve şiddet, uluslararası ticaret aracılığıyla yeniden üretilmekte ve gerek emeksermaye, gerekse sermaye grupları arasındaki gelir uçurumlarını derinleştirmekte, üretim süreçlerini parçalamakta. Hiperuzmanlaşmaya dayalı uluslararası yeni işbölümü üretimin her aşamasında teknolojiye ve finansmana ulaşım bağlantılarını parçalayarak, üretimin yatay ve dikey bağlantılarını kopartmakta. Bir yanda işgücü piyasalarını ve emeği parçalanma ve dışlanma yaratırken, bir yanda da sermaye kesimi arasında farklılaşma yaratmakta. Bu süreçte tekelci büyük sermaye sürekli olarak kendi stratejik birikim yasalarına bağımlı enformel, kayıtdışı ve hiper sömürü sayesinde çalışabilen küçük sermaye oluşumları oluşturmakta, kapitalizmin doğayı ve insanlığın tüm sosyal değerlerini tahrip eden içyüzünü ortaya çıkartmakta. UNCTAD 2018 Raporu’nun ana başlığı “Güç, Platformlar ve Serbest Ticaret Yanılsaması” başlığını taşıyor. Rapor teknoloji ve finans kaynaklarındaki uçurumu ve gelirlerin kutuplaştırılması süreçlerini tüm çıplaklığıyla bizlere sunuyor. UNCTAD, küresel meta zincirlerine dahil olan ihracat katma değeri incelendiğinde, 2000 sonrasında sermayenin payının küresel boyutta yüzde 3 artarak, dünya katma değerinin yüzde 47’sine ulaştığını belgeliyor. İhracat katma değeri içerisinde sermayenin payı söz konusu dönemde yüksek gelirli ülkelerde ortalama yüzde 2 (yüzde 40.3’ten 42.3’e), Hindistan’da yüzde 4 (yüzde 56.6’dan 60.6’ya); Meksika’da yüzde 8.4 (yüzde 68.3’ten 76.7’ye); Türkiye’de ise yüzde 3.2 (yüzde 59.3’ten 62.5’e) yükseldiği görülüyor. (Evet, yanlış okumadınız ülkemizde ihracat katma değerinin üçte ikisine sermaye tarafından el konulmakta). Kapitalist birikim yasalarının parçalanma ve eşitsizlik yaratan tahribatı sadece sermaye emek gelirlerindeki bölüşüm paylarıyla sınırlı değil. Sermaye grupları arasında da, ikincil bölüşüm göstergeleri diye anılan, gelir uçurumu derinleşiyor. UNCTAD verileri küresel boyutta faaliyet gösteren ulusötesi şirketler arasında en büyük yüzde 1’lik tekelci işletmenin, dünya ihracatı içerisinde yüzde 57’lik paya sahip olduğunu belgeliyor. Daha geniş bir açıdan baktığımızda ülkelerin tüm ihracatlarının aslında en büyük yüzde 25 şirket tarafından yönlendirildiğini okuyoruz. Uluslararası ticaret ülkeler arasında değil, küresel meta zincirinin ayrıntılı tasarımlarını düzenleyen tekelci ulusötesi şirketler tarafından belirleniyor. Bugün yakından yaşamakta olduğumuz iktisadi ve yönetim krizini bir de küresel kapitalizmin eşitsizlik, sosyal dışlanma ve doğa tahribatı içeren evrensel yasaları açısından değerlendirmemiz gerekiyor. Bu arada “katılımcı demokrasi” diye anılan demokratik hak ve özgürlük beklentilerinin de ne yerel, ne de uluslararası sermayenin stratejik çıkarlarıyla örtüştüğünü; yerel ya da uluslararası burjuvazinin demokratik hak ve özgürlükler üzerine herhangi bir kaygısı olmadığını (hatta demokrasi kurumlarının ayak bağı olduğunu) unutmadan vurgulayalım. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle