16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 11 Ekim 2018 haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ / BURAK YURTTAŞ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 9 ABD planı biliyorduSuudiArabistan’dangelen2uçaktaki15kişininkameragörüntüleriortayaçıktı. Washington Post, ABD istihbaratının kaybolmadan önce Suudi yetkililerinin Cemal Kaşıkçı’yı yakalama planı üzerine görüştüklerini tespit ettiğini yazdı ‘Kaşıkçı’yı otopsi uzmanı parçalara ayırdı’ iddiası Gazeteci Cemal Kaşıkçı, evlilik işlemlerinde kullanmak üzere ihtiyaç duyduğu evrakları almak için 29 Eylül günü yani kaybolmadan 4 gün önce konsolosluk binasını aradı. Edinilen bilgiye göre konsolosluk yetkilileri, Kaşıkçı’nın randevu talebine 2 Ekim günü için randevu yanıtı verdi. 2 Ekim’de konsolosluğun önüne nişanlısı ile gelen Kaşıkçı, 13.14’te konsolosluk binasına girdi ve bir daha kendisinden haber alınamadı. İddialara göre, Kaşıkçı binaya girerken, elçilik personeli bina içinde toplantı olduğu gerekçesiyle acil olarak toplantı salonuna çağrıldı. Kaşıkçı’nın binaya girişinden hemen sonra yönlendirildiği odada, kendisini Suudi Arabistan’tan gelen suikast ekibi karşıladı. Kaşıkçı bu ekip tarafından boğularak öldürüldükten sonra bulunduğu odadan çıkarıldı. Kaşıkçı’nın cesedinin de parçalara ayrılarak 2 minübüsle dışarı çıkarıldığı savlanıyor. Esrarengiz ekip Yüzlerce güvenlik kamerasını izleyen polis ekipleri iddiaları doğrular nitelikte yeni bilgilere ulaştı. Görüntülerde Suudi Arabistan’dan 2 uçakla gelen 15 kişilik ekibin Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra konsolosluğa gidiş ve dönüşleri yer aldı. 2 Ekim’de HZ SK1 ve HZ SK2 kuyruk numaralı iki ayrı özel jet Riyad’dan kalkıp Atatürk Havalimanı’na indi. İki uçaktan inen 15 kişi Levent’te bulunan Mövenpick oteline yerleşti. Sabah saat 9.40’ta otelden ayrılan Suudiler saat 12.14’te konsolosluğa ait araçlarla binaya giriş yaptı. 13.14’te Kaşıkçı konsolosluk binasına giriyor. Saat 15.08’de 34 CC 2248 ve 34 CC 1865 plakalı kon solosluk araçları hızlı bir şekilde çıkış yaptı. 15.11’de ise Mercedes Vito konsolosluk önüne geldi. Araç kapalı garaja giriş yapıyor. Saat 17.33’te Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice A., konsolosluk kapısında göründü. 19.5720.11 saatleri arasında otelden ayrılan şüpheliler konsolosluk araçlarına binerek Atatürk Havalimanı’na geldi. 21.00’da 2 özel jetle Türkiye’den ayrıldılar. Türkiye’ye geldiği tespit edilen 15 kişilik esrarengiz ekipte Suudi Adli Tıp Kurumu’nun başında bulunan Dr. Salah Muhammed Al Tubaigy’nin de olduğu belirlendi. Adli delil konusunda uzman olduğu belirtilen Tubaigy’nin, subaylara olay yeri inceleme eğitimi verdiği biliniyor. Tubaigy’nin delilleri karartmak üzere ekipte yer aldığı ihtimali üzerinde duruluyor. Akıllı saat inceleniyor New York Times gazetesine konuşan üst düzey bir Türk yetkili, Kaşıkçı suikastının hızlı ve karmaşık bir operasyon şeklinde tamamlandığını ve iki saat içerisinde öldürüldüğünü ifade etti. Yetkili, infaz kararının üst düzey Suudi liderlerden geldiğini çünkü bu tip bir operasyona alt seviye yetkililerin onay veremeyeceğini açıkladı. Yetkili, bu ekiptekilerden birinin otopsi uzmanı olduğunu iddia ederek “Orada vücudu parçalara ayırmak için bulunuyordu muhtemelen” dedi. Yetkili, Suudi infaz timinin testere ile Kaşıkçı’yı öldürüp parçalara ayırdığını da iddia etti. Öte yandan, Reuters haber ajansı Kaşıkçı soruşturmasına ilişkin, Türkiye emniyetinin yürüttüğü incelemenin “kalbinde”, Suudi gazetecinin Apple marka akıllı saatinin yer aldığını açıkladı. l Haber Merkezi Suudi Arabistan’ın İstanbul zır olduklarını söyledi. Bir radyo programına katılan Pence, “Su Konsolosluğu’na 2 udi Arabistan’ın ta Ekim’de girmesin lep etmesi halinde den bu yana kendisin Washington’ın İstan den haber alınamayan bul’daki konsoloslu Suudi gazeteci Cemal ğa FBI teknisyenlerini Kaşıkçı’yla ilgili, Was gönderip göndermeye hington Post’ta önemli ceği” sorusunu “ABD iddialara yer verilen bir her şekilde yardıma haber yayımlandı. Habe hazır” diye yanıtladı. re göre, ABD istihbaratı, kaybolmadan önce Suu Trump aradı di yetkililerinin Kaşıkçı’yı ABD Başkanı Donald yakalama planı üzerine gö Trump, Kaşıkçı’nın rüştüklerini tespit etti. İs kaybolmasıyla ilgi tihbarata yakın bir kayna li Suudi yetkililerle gö ğa dayandırılan haberde, rüştüğünü açıkladı. Suudilerin Kaşıkçı’ya tuzak Trump, “Bu son dere kurarak Suudi Arabistan’a gitmesini sağlama ve gazeteciyi orada yakalama planı yaptıkları dinlemeye takıl ce kötü bir durum. Suudi hükümetinden so Nişanlısından rularımıza yanıt bekliyoçağrı ruz. Gazeteci Kaşıkçı’nın dı. Riyad’ın Kaşıkçı’yı tutukla kaybolması derinlemesi mayı mı, öldürmeyi mi hedeflediği, ABD’nin söz konusu is Suudi gazetecinin ni ne araştırılmalı. Türkiye şanlısı Hatice Cengiz, ile yakın işbirliği içinde tihbarat hakkında Kaşıkçı’yı Washington Post gaze yiz, sonuna kadar gidece uyarıp uyarmadığı gibi konu tesine yazdığı makale ğiz. Kaşıkçı’nın nişanlısını ların belirsiz olduğu bildirildi. Kaşıkçı’nın, Türk nişanlısıyla evlilik için Suudi Arabistan makamlarından belge almak üzere İstanbul konsolosluğuna gitmeden önce Filistin’le ilgili bir konferansa katılmak üzere Londra’da, ondan önce de de ABD Başkanı Donald Trump ve Riyad’a çağrıda bulundu. Cengiz yazısında, Trump’a olayı aydınlatmaya yardımcı olması, Suudi Arabistan Kralı Selman ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a konsolos Beyaz Saray’da görmek isterim” dedi. Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Beyaz Saray Başdanışmanı Jared Kushner ve Dışişleri Baka ABD’de olduğu biliniyor. luktaki kamera kayıtları nı Mike Pompeo’nun Suu ‘FBI’yı yollayabiliriz’ nın yayımlanması çağrısında bulundu. di Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ABD Başkan Yardımcısı Mi ile telefonda görüşerek, ke Pence, Kaşıkçı’nın akıbetinin belir Kaşıkçı’nın akıbetiyle ilgili soruşturmada lenmesi için İstanbul’a FBI uzmanla Riyad yönetimine ‘şeffaf olması’ çağrısında rından oluşan bir ekip yollamaya ha bulunduklarını bildirdi. l Dış Haberler Ankara’da Brunson senaryolarıTürkiyeABD krizinin bir ayağı olan yargılamada duruşma yarın HÜSEYİN HAYATSEVER TürkiyeABD ilişkilerindeki krizin ana başlıklarından biri olan Pastör Brunson’ın yargılandığı davada merakla beklenen duruşma yarın görülecek. Duruşma öncesi Ankara kulislerinde çeşitli senaryolar tartışılırken doların son günlerdeki aşağı yönlü hareketliliği ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Mahkemenin ne karar vereceğini bekleyip görelim” yönündeki demeçleri kulislerde Brunson’ın serbest bırakılabileceği yorumlarına yol açtı. ABD’nin beklentisinin de Brunson’ın ülkesine dönmesine imkân tanıyacak şekilde serbest bırakılması olduğu biliniyor. ABD’nin, serbest bırakılmaması nedeniyle Türk bakanlara yaptırım uyguladığı Brunson’ın geleceğinin, TürkiyeABD ilişkilerinin geleceğinin temel belirleyicilerinden biri durumunda olduğu biliniyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın birçok defa serbest bırakılmasını istediği Brunson’a ilişkin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da 24 Eylül’de yaptığı açıklamada Brunson’ın 12 Ekim’de görülecek duruşmada serbest bırakılabileceği beklentisini dile getirmişti. Brunson’ın yarınki duruşmada serbest bırakılmaması durumunda gözler, ABD’li pastörün bireysel başvurusunu görüşecek olan Anayasa Mahkemesi’nde olacak. Erdoğan da 26 Eylül’de Reuters’e verdiği mülakatta, 12 Ekim’de yapılacak duruşmada mahkemenin ne karar vereceğini bilmediğini, karar merciinin siyasiler olmadığını söyledi. Erdoğan, “Yargımız bağımsızdır. Mahkemenin ne karar vereceğini bekleyip görelim” ifadesini kullandı. SENARYO 1 Ankara kulislerinde konuşulan ilk senaryoya göre Brunson, duruşmada yurtdışına çıkış yasağı konulmadan tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılabilir. Bu durumda Brunson’ın hemen ülkesine dönmesi ve TürkAmerikan ilişkilerindeki önemli bir sorunun aşılması gündeme gelebilir. Siyasi kulislerde bu senaryonun gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel senaryo olduğu belirtiliyor. Serbest bırakılmazsa gözler AYM’de olacak Brunson’ın ev hapsinin devamı da mahkemenin verebileceği kararlar arasında yer alıyor. Bu durumda ABD’nin Türkiye’ye yönelik baskı ve yaptırımlarının artması şaşırtıcı olmayacak. Zira Wall Street Journal gazetesinin, 24 Eylül’de Türk ve Amerikan yetkililerin gazeteye yaptığı açıklamalar üzerinden yayımladığı haberde ABD’nin şu anda Türkiye’yi “köşeye sıkıştırmak” istemediği savunulurken, bir Amerikalı yetkilinin, “Ekim ayındaki duruşma öncesi en iyi strateji, biraz sakin olmak çünkü en sonunda harekete geçebilme konusundaki irademizin farkına vardılar. Ekim ayına geldiğimizde hala aynı noktadaysak, Türklere yükleneceğiz. Ama şu anda kritik bir dö nemdeyiz ve onları köşeye sıkıştırmak istemiyoruz” sözlerine yer verilmişti. Brunson’ın yarınki duruşmada serbest bırakılmaması durumunda gözler Anayasa Mahkemesi’ne çevrilecek. Brunson, 3 Ekim’de avukatı aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuş, Anayasa’nın 19. maddesindeki “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesindeki “özgürlük ve güvenlik hakkı”nın ihlal edildiği gerekçesiyle ev hapsi kararının kaldırılması talebinde bulunmuştu. Brunson’ın başvuru dilekçesinde Anayasa Mahkemesi’nden başvuruyu ivedilikle görüşmesi talep edilmişti. SENARYO 2 Ankara kulislerinde konuşulan bir diğer senaryo da Brunson’ın yurtdışına çıkış yasağı konularak serbest bırakılması. Bu durumda ABD tarafının tam olarak memnun olmayacağı biliniyor. Temmuz ayındaki duruşma öncesinde ABD yönetiminin Brunson’ı ülkesine götürmek üzere bir uçağı havalimanında hazır beklettiği iddia edilmişti. Dolayısıyla ABD’nin Brunson’ı serbest bırakılır bırakılmaz hemen ülkeye götürmek istediği biliniyor. Ancak bu durumun, daha önce Deniz Yücel örneğinde yaşandığı gibi yargı bağımsızlığı üzerindeki tartışmaları tekrar alevlendirebileceğine işaret ediliyor. 25 Temmuz’da ev hapsine alındı İzmir Alsancak’ta bulunan Evangelist Protestan Diriliş Kilisesi pastörü olan ve 1993’ten bu yana Türkiye’de yaşayan Andrew Craig Brunson, 7 Ekim 2016’da sınırdışı edilmek üzere İzmir’deki Geri Gönderme Merkezi’ne sevk edildi. Brunson, 9 Aralık’ta “FETÖ üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı, tutuklanmasından yaklaşık bir buçuk yıl sonra mahkemeye sunulan iddianamede ise Brunson’a FETÖ ve PKK adına suç işlemek ve casusluk suçlamaları yöneltildi. Brunson’ın yargılandığı davada son duruşma 18 Temmuz’da yapıldı. Duruşmada Brunson’ın tutukluluk halinin devamına karar verilirken 25 Temmuz’da Brunson’ın sağlık nedenleriyle ev hapsine alınmasına karar verildi. Brunson’ın ev hapsine alınmasından bir gün sonra ABD Başkanı Donald Trump, Twitter üzerinden sert bir açıklama yaparak Türkiye’ye yaptırım uygulanacağını açıkladı. Bunun ardından önce Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun küresel Magnitsky yasası kapsamında ABD’ye girişi yasaklandı, ardından Trump’n talimatıyla ABD’nin Türkiye’den ithal ettiği çelik ve alüminyuma uygulanan gümrük vergisi iki katına çıkartıldı. ‘Takas’ iddiaları gündeme gelmişti ABD’de yayımlanan Washington Post gazetesi ise 27 Temmuz’da yayımladığı haberde ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’de tutuklu bulunan eski Halkbank yöneticisi Hakan Atilla’nın serbest bırakılması karşılığında Brunson’ın serbest bırakılması üzerinde anlaştığını ancak Türkiye’nin son anda yeni şartlar ileri sürerek gizli anlaşmaya uymadığını, bunun üzerine Trump’ın yaptırım kararı aldığını yazmıştı. Dışişleri Bakanlığı, Washington Post’un gündeme getirdiği Brunson ile ilgili “pazarlık” ve “takas” iddialarını yalanlamıştı. l ANKARA Erdoğan’ın sarsılmaz krizması! İçte, dışta son yaşadıklarımız bir kez daha gösterdi ki, Erdoğan ülkeyi krizlerle yönetiyor. Krizler bittiği gün AKP iktidarı da bitecek. Zira krizler bittiğinde gerçekler konuşulmaya başlanacak. Gerçekler konuşulduğunda da ortaya şu çıkacak: AKP, Türkiye’de en çok kriz üretti! Kriz o kadar sihirli bir sözcük ki, kayıtsız kalmanız adeta olanaksız. Kalırsanız krize giriyorsunuz. Bir ekonomik kriz sonrasında iktidara gelen AKP, gördü ki kriz çözülüp normalleşme başlayınca insanlar, ciddi bir değişim istiyorlar. Bu da mevcut yönetimin sona ermesi anlamında geliyor. Ancak kriz aşılmaz da “az sonra aşılacak”, “biraz daha sabır”, “şu dış güçleri sevindirmeyelim” politikası izlenirse herkes, “az sonra”ya kilitleniyor. O “az sonra” da bir türlü gelmiyor. Eğer toplum o krize doymuşsa, çaresi var, yeni bir kriz yaratıyorsunuz. Bu kez onunla mücadele için toplumu yanınıza çağırıyorsunuz. Gelmeyenler mi var? Demek ki onlar, ya hain ya terörist ya da dış güçlerin adamı. Böyle bir korkuyu yerleştirdiğiniz an sırtınız yere gelmez. Çünkü korkunun gözleri çoktur. Bu durumda insan her şeyi korku olarak algılar. O insanı yönetmekten kolayı yoktur. HHH AKP iktidara geldiği günden bu yana dış politikadan ekonomiye, eğitimden yargıya her alana deyim yerindeyse fay hatları döşedi. İktidardan kumandalı. İstediği an kriz yaratıp sarsıyor. Fay hattı kırılıp çatallaşıyor. Her yere kırılmaya hazır onlarca fay dalı. Memlekete zararlı ama, AKP’ye faydalı... Eğitim mi; sınav sisteminden müfredata her şeyi değiştireceğinizi söylüyorsunuz. Kimisi irkiliyor kimisi beklentiye giriyor. İlk sınav değişikliğini devrim diye sunuyorsunuz. Bir yıl sonra sistem çöküyor. Yeniden değiştiriyorsunuz. Buna da devrim diyorsunuz. Yargı mı; sadece Yargıtay’ın üye sayısıyla beş kez oynandı. Her oynama bir kriz. Oynaya oynaya yargıyı FETÖ’ye emanet ettiler. Krizlerin en büyüğü ile karşı karşıyayız deyip, sil baştan yargı yaratmaya çalışıyorlar. Şimdi her alanı sarsan ekonomik krizle mücadele başladı. Krizle mücadele edilecek ama, adına kriz denmeyecek. Krizle mücadelede ana güç, zabıta! Fiyat artıranın peşine düşecek. Sonra herkes fiyatları yüzde 50 artırıp yüzde 10 indirecek. İndirmeyen kriz teröristi... HHH Portekiz’de 41 yıl iktidarda kalan sivil diktatör Salazar, ülkeyi üç F ile yönettiğini söylerdi: Fado, Fatıma, Futbol. Fado bizim arabeske benzer, acılı, ağdalı bir müzik. Fatıma, ülkenin en kutsal yeri, dini temsil ediyor. Futbolu herkes biliyor. Fatıma’nın yerini zamanla fiesta’nın aldığı söylenir. Bunun Türkiye’ye benzeyip benzemediği ayrı konu. Ancak Erdoğan’ın en güçlü istikrarı krizde bulduğu kesin. Hiç kriz üretemezse kendi partisiyle, ortaklarıyla üretiyor. Bütün üretimler “out”, kriz üretimi ve kriz yönetimi “in”. Krizi üretmek kadar yönetmek de büyük maharet istiyor. Krizi o kadar iyi yöneteceksin ki, ya geç çözülecek ya hiç çözülmeyecek ya da yeni kriz üretecek. Gel de Erdoğan’ı kutlama... Tarihin en krizmatik iktidarı! 5’İ 3 YAŞIN ALTINDAKİ 17 ÇOCUK IŞİD’li ailelerin çocukları Türkiye’ye getirildi Irak’ta ebeveynleri terör örgütü IŞİD’e katılmış olan ve yetimhanede tutulan 17 Türk çocuk, Irak’ın başkenti Bağdat’tan Ankara’ya getirildi. Diplomatik kaynakların verdiği bilgiye göre, Bağdat’taki Salihiye Yetimhanesi’nde bulunan 5’i 3 yaşın altındaki 17 Türk çocuk önceki gece Ankara’ya getirilerek Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkililerine teslim edildi. Eşleri IŞİD militanı olan ve çatışmalarda öldürülen çok sayıda Türk vatandaşı kadın, şubat ayından itibaren Irak’ta görülen davalarda IŞİD’e üye olma suçlamasıyla idama mahkum edilmişti. Nisan ve mayıs aylarında idama mahkum olan kadınlardan bazılarının infazının gerçekleştirildiği haberleri gelmiş, Irak makamları bu haberleri doğrulamamıştı. l ANKARA/Cumhuriyet Gazeteci Seda Taşkın’a 7 yıl 6 ay hapis cezası Muş’ta 20 Aralık 2017’de gözaltına alınıp, adli kontrol şartı ile serbest bırakılan ve savcılığın itira zı üzerine Ankara’da 22 Ocak’ta tek rar tutuklanan Mezopotamya Haber Ajansı muhabiri Seda Taşkın’ın yargı landığı davanın karar duruşması gö Taşkın rüldü. Mahkeme heyeti Taşkın hakkında, “örgüt propagandası yapmak” suçundan 3 yıl 4 ay, “Örgü te üye olmamakla beraber yardım ve yataklık yap mak” suçundan ise 4 yıl 2 ay olmak üzere toplam 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle