16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 11 Ekim 2018 [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY Enflasyon ertelenecek memur zammı azalacak Yüzde 10 indirim henüz raflara yansımadı. Rekabet Hukuku Profesörü Türkkan’a göre, program yasalara aykırı. Memur ve emeklinin enflasyon farkı suni şekilde düşürülecek Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan ‘Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı’ ile ilgili ayrıntılar belirsizliğini koruyor. Yüzde 10 indirimli fiyatlar henüz raflara yansıtılmazken süpermarketlerin hangi ürünlerde indirim yapacakları ise bilinmiyor. Marketlerin şu anda logo ve indirimli ürün listeleri üzerinde çalıştığı ifade edilirken, Rekabet Derneği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Erdal Türkkan’dan “Açıklanan program Rekabet Yasası’na aykırı” değerlendirmesi geldi. Farklı firmaların aynı anda aynı üründe aynı oranda indirim yapmasının “paralel davranış” olduğunu belirten Türkkan, normal koşullarda bunun yasaya aykırı olduğunu ve kovuşturma gerektirdiğini söyledi. Yabancı yatırımcılardan da programın yarardan çok zarar getirebileceği eleştirileri geldi. Yasaya aykırı Devlet talimatıyla indirim yapılmasının da Rekabet Yasası’na aykırı olduğunu belirten profesör, aynı durumun bankaların birlikte faiz indirimi yapmasında da gözlendiğini söyledi. Durumla ilgili Rekabet Kurumu’na başvurduklarında “Bankacılık Düzeleme ve Denetleme Kurumu onay vermiş, biz karışamayız” yanıtını aldıklarını aktaran Türkkan, yasanın uygulanmadığına işaret etti. Enflasyonun bu yöntemle düşürülmeyeceğini sadece iki aylığına erteleneceğini belirten Türkkan, memur ve emeklilerin enflasyon farkı alacaklarının da İndirimlerin etkisi geçici olur Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, enflasyonla mücadelenin esasının ‘sıkı para ve maliye politikası’ ile güven ortamının tesisi ve artırılması olduğunu vurguladı. Turan, enflasyonla topyekun bir mücadelenin ortaya konmasının yerinde bir adım olduğunu belirterek “İş dünyası olarak her türlü destek ve katkıyı vermeye hazırız” dedi. Öte yandan, kredi derecelendirme kuruluşu JCR’nin Başkanı Orhan Ökmen, programın enflasyonda kısa süreli dü şüş etkisi yaratacağını, ancak kalıcı olamayacağını söyledi. Programın görünürdeki en önemli eksikliğinin, fiyat istikrarsızlığının öncelikli nedeni olan TL’nin değersizleşmesini, enflasyon algısını ve yapısal sebeplerini sınırlamaya dönük herhangi bir önlemi içermemesi olduğunu belirten Ökmen, programın üreticilerin birikmiş maliyet artışlarını perakendecilere ve tüketicilere yansıtabilmelerini ve faaliyet devamlılıklarını iyice zorlaştıracağını vurguladı. Programın, ulusal tasarruf oranlarının azalmasına sebep olacağını öne süren Ökmen, “İlave talep yaratacağı için enflasyonu önleyici bir etkisi olmayan KDV iadelerinin hızlandırılmasına yönelik tedbire Enflasyonla Topyekun Mücadele Programında yer verilmesi, programın amaçladığı sonuçlara tam tersi etki yaratacaktır” dedi. Öte yandan, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Muhiddin Gülal, “TMSF kayyumunda yönetilen perakende şirketleriyle, güçlü ve etkin şekilde Enflasyonla Topyekun Mücadele’ye katılacağız” dedi. Fon yönetimi altında 1222 şirket bulunuyor. böylece suni şekilde düşürüleceğine, bunun da kamu çalışanları ile emekliler için bir tür “görev zararı” olacağına dikkat çekti. Yabancı sermayenin ve piyasaların bu tür polisiye yöntemlerden rahatsız olacağını vurgulayan Türkkan, programın bir başka hedefinin de seçimler öncesinde enflasyonu düşük tutmak olduğunu dile getirdi. Programın uzun vadeli bedelleri olacağını aktaran Türkkan, zaten yüksek fi yattan mal alan küçük esnafın zincir marketlerdeki indirimden zarar göreceğini de belirtti. Zaman kaybı Program yabancı yatırımcılar tarafından da olumlu karşılanmadı. Londra merkezli Bluebay Asset Management Stratejisti Timothy Ash, “Birisi dürüst olup hükümete bu programın tamamen zaman kaybı olduğunu anlatabilir mi” dedi. Ash, temel hedefi enf lasyonla mücadele olan Merkez Bankası dururken hükümetin enflasyonla mücadele planıyla ortaya çıkmasının Merkez’in bu görev için uygun olmadığının itirafı olduğunu dile getirdi. l Ekonomi Servisi Erdal Türkkan FT: Çaresizlik göstergesi İngiliz The Financial Ti mes (FT) gazetesine konuşan Hollanda merkezli ABN Amro Bankası’ndan ekonomist Nora Neuteboom, enflasyonla mücadele programın Berat Albayrak’ın da yüksek faizlere karşı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan kampına katıldığının işareti ve çaresizlik göstergesi olduğunu dile getirdi. Varlık yönetim şirketi GAM’nın fon yöneticisi Paul McNamara, planın tamamen çılgınlık olduğunu ve tamamen yanlış sinyaller gönderdiğini öne sürdü. McNamara, iş dünyasını zorlayarak enflasyonla mücadele çabalarının geçmişte başarısız olduğunu, enflasyonu düşürmenin tek yolunun para biriminin tekrar değerlenmesini sağlamak ya da ücretler ile talebi aşağı çeken bir ekonomik küçülmeye gitmek olduğunu iddia etti. 100 kurum katıldı Enflasyonla Topyekun Mücadele Programına destek veren kurum sayısı 100’e ulaştı. TOBB, TÜSİAD gibi kurumların yanı sıra Koç Holding, Sabancı Holding, Doğuş Grubu, Yıldız Holding gibi büyük şirketler ile Migros, BİM, Carrefoursa, A101 ve Şok gibi zincir marketler de kampanyaya katıldı. Ancak firmaların hangi ürünlerde ne kadar indirim yapacağı, indirimlerin nasıl denetleneceği gibi önemli ayrıntılar belirsiz kaldı. 65 milyarlık gizli harcama Rusya’dan et ithal edilecek Tarım ve Orman Bakanı Be kir Pakdemirli, Rusya’nın Türkiye’ye kırmızı et ihraç etmesi talebine ilişkin, “Türkiye farklı bir dine mensuptur. Helal kesim gerekliliklerini ve karantina koşullarını yerine getirdiğiniz zaman neden olmasın” dedi. İki ülkenin birlikte hareket ederek, ham madde, teknoloji ve sanayide çok güzel işler yapacağına inandığını belirten Bakan Pakdemirli, “Türkiye olarak toplam protein üretimimizde eksiğimiz yok ancak kırmızı et tarafında bir açığımız var. Eğer Rusya bizim tedarikçimiz olma yolunda önemli adımlar atabilirse biz de Rusya ile el ele yürümek konusunda gereğini yaparız” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Cirolar yüzde 30 yükseldi Alışveriş merkezlerindeki (AVM) cirolar ağustosta yüzde 30.2 artarak 319 puana yükselirken, kategoriler bazında metrekare verimliliğinde en yüksek artış yüzde 42 ile teknoloji kategorisinde yaşandı. Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hulusi Belgü, “Ciro Endeksi, yüzde 17.9 olan ağustos ayı enflasyonunun çok üstünde bir artış gösterdi. Kur ve enflasyon dolayısıyla perakende fiyatlarına hızla yansıyan artışa rağmen endeksteki artış, ağustosta kendi rekoru olan yüzde 32.4’e yaklaştı” dedi. Ağustosta bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında ziyaret sayısında yüzde 1.9 azalma yaşandı. l Ekonomi Servisi TÜSİAD’ın Merkezi Yönetim Bütçesi raporuna göre, hükümet 2016’da 55, 2017’de 65 milyar liralık harcamayı ‘diğer giderler’ adı altında gizledi Örtülü harcama patladı 2018 yılının tümü için öngörülen bütçe açığının yüzde 70’inin ilk altı ayın sonunda gerçekleşmiş bulunduğu hatırlatılan raporda yıl sonu için 100 milyar liralık açık öngörüldü. Örtülü Ödenek Cari Harcamalarının da içinde yer aldığı Görev Giderleri kaleminde ödeneklerin yüzde 132 oranında aşıldığını belirten rapor, “Bu ödenek kaleminin yüzde 53’ü örtülü ödenekten oluştuğu için ödenek aşımının ör tülü ödenek kullanımında Sosyal ki hızlanmadan etkilendi Amaçlı ği açıktır” denildi. Rapor Transferlerin yüzde da ayrıca, iç borç artışı 99.8’inin, Cari Mal ve nın hızlanmasına ve fa Hizmet Alımları Giderleri izlerdeki artışla bir içindeki “Üretime Yönelik likte borçlanma ma Mal ve Hizmetlerin” yüzde liyetlerinin artması 30’unun, Yasal Giderlerin na da değinildi. Hazi yüzde 44’ünün, Müşavir ran 2018 sonu itibarıy Firma ve Kişilere Yapılan la Hazine iç ve dış borç Ödemelerin yüzde 59’unun stoku geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19 civarında arttı. bu şekilde ‘diğer giderler’ adı altında gizlendi. Hükümet, ‘örtülü ödenek’ dışında bir de ‘diğer giderler’ adı altında milyarlarca liralık kamu harcamasının nereye yapıldığını gizliyor. TÜSİAD Merkezi Yönetim Bütçesi Takip Raporu’na göre, 2016’da 55.1, 2017’de 65.1 milyar liralık harca EMRE ma “diğer bütçe DEVECİ giderleri” adı altında gizlendi. Raporda, toplam harcamaların yaklaşık yüzde 10’luk bölümünün bu şekilde gizlendiği vurgulanarak “Mali işlemlerin tanımlı detaylandırılmış hesaplara değil de o hesap grubundaki ‘diğer bütçe giderleri’ hesap detaylarına atılmasının onun tanımlanamamasına, ne için harcandığının bilinememesine, gizlenmesine neden olduğu” belirtildi. Müteahhitlere gitti Bütçede ‘müteahhitlik giderleri’ kaleminden 2016’da yapılan 33.5 milyar liralık harcamanın yüzde 30.9’u olan 10.3 milyar lira, 2017’de ise 38 milyar liralık harcamanın yüzde 34.3’ü olan 13.1 milyar lira ‘diğerleri’ kalemi altında gizlendi. Gizleme 2018’in ilk 8 aylık döneminde de sürdü. İlk 8 aydaki 30.4 milyar liralık müteahhitlik giderinin yüzde 34.4’ü olan 10.4 milyar liralık bölümü ‘diğerleri’ adı altında gizlendi. BİR AYDA 212 TL YOKSULLAŞTIK Türkiye KamuSen Araştırma Geliştirme Merkezi’nin yapmış olduğu 2018 Eylül ayına ait asgari geçim endeksi sonuçları açıklandı. Çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 3 bin TL olarak hesaplandı. Ağustosta, 5 bin 978 TL olan dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi 212 TL artışla 6 bin 191 lira olarak belirlendi. Sonuçlar, dört kişilik bir ailenin asga ri geçim haddinin bir önceki aya göre yüzde 3.55 oranında arttığını gösterdi. Çalışan tek kişinin açlık sınırı da bir önceki aya göre yüzde 3.72 yükseldi ve 2 bin 324 liraya çıktı. 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve ba rınma harcamaları toplamı ise 2018 Eylül’de 2 bin 286 lira olarak tahmin edildi. 4 kişilik bir ailenin sağlık kuruluşlarının belirlediği gibi sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamanın Eylül 2018 verilerine göre günlük 46.85 TL olduğu belirlendi. l Ekonomi Servisi ekonomi 11 Bir küresel ‘Weimar dönemi’ bitiyor Son günlerde, birbiri ardına gelen sıra dışı olaylara bakarken, bunları tek bir kümeye koyabilecek bir metafor aradım; aklıma Weimar sözcüğü geldi. Weimar Cumhuriyeti Weimar Cumhuriyeti (19181933) Almanya’nın I. Büyük Savaş’ta yenilgisiyle  başlayan, Nazilerin iktidarı ele geçirmesine kadar uzanan yıllarını kapsar. “Weimar Cumhuriyeti”, çökmüş eski bir düzenle, doğamayan bir yeni düzen arasında kalanların düş kırıklıklarını, umutlarını, fantezilerini, toplumsal çalkantıları betimler; “türlü canavarların tarih sahnesine çıktığı” bir dönemi... Bu fantezilerden biri, emperyalizm aşamasına girmiş, yükselen işçi hareketleriyle yüz yüze bir kapitalizmin yapısal krizinin içinde liberal demokratik bir düzenin kurulabileceğine ilişkindir. İkinci fantezi de borçlarla finanse edilen bir ekonomik büyüme ve refahın sürdürülebileceğine... Liberalizmin, “1989 tarihin sonu” saçmalığına benzer bir “bir daha savaş çıkmaz” inancı yaygındır. Halbuki o sırada, bir tarafta, Great Gatsby türü müstehcen servetler birikirken, halk yoksullaşmaya devam ediyor, taşra kentlerinden Berlin, Viyana gibi kentlere nüfus akımı sürüyor, lağım kanallarında bir ikinci Viyana oluşuyordu. Yasalar giderek işlevini yitiriyor, güvenlik güçleri hızla kutuplaşıyor, siyasi suikastlar sıradanlaşıyordu. Paranoyak bir popüler kültür, “biz ve dünyanın geri kalanı” hezeyanlarıyla, egemen oluyordu. Faşist parti bu bunalmış insanları, tüm ezilmişlikleri içinde, Alman ve üstün ırk olma fantezisiyle, Yahudi düşmanlığıyla yüceltiyor; özellikle gençler arasında hızla güçleniyordu. Milyonlarca üyeye sahip Alman Sosyal Demokrat Partisi uzlaşmacı, Alman Komünist Partisi sekter politikalarıyla Nazilerin iktidara yürüyüşünü kolaylaştırmakla kalmadılar, kendi sonlarını da hazırladılar. Bu dönemin tek olumlu özelliği, hızla politikleşmekte olan modern sanattır. Çürüme, çözülme... Biz de, 1989’dan 2008’e kadar adeta bir “Küresel Weimar” döneminde yaşıyorduk. Son bir haftadır izlediğimiz olaylar bile, demokratikleştirici, kaynaştırıcı, “tarihin sonu” bir  “neoliberal küreselleşme döneminin” çoktan bir çürüme ve çözülme sürecine girdiğini gösteriyor. “Weimar Cumhuriyeti’ni” çağrıştıran olaylar dünya çapında giderek sıklaşıyor. Örneğin, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ülkesinin İstanbul konsolosluğuna girdi ve bir daha çıkmadı. Uluslararası alanda suçluları bulma örgütü Interpol’ün Çinli Başkan’ı kayboldu Çin’de tutuklanmış. Bulgaristan’da araştırmacı gazeteci Viktoria Marinova hunharca öldürüldü. ABD’de sağın adayı, yargıç Brett Kavanaugh, hakkındaki cinsel saldırı suçlamalarına, çok partizan bir görüntü sergilemesine karşın, Yüksek Mahkeme başkanlığına atandı. Bu atama birçok yorumcuya göre sağın gerçekleştirdiği bir siyasi darbeydi. Bu sırada, Latin Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’da, açıkça askeri diktatörlük dönemini, işkenceyi savunan, siyasi rakiplerini vurmaktan söz eden, ırkçı, homofobik, kadın düşmanı bir adam başkanlık seçimlerinin birinci turunu önde bitiriyor. Almanya Yahudi Konseyi Başkanı Charlotte Knobloch (85), Spiegel’de yapılan bir söyleşide, Almanya’da yeniden yükselmeye başlayan Yahudi düşmanlığına, AfD’nin gelişmesine, Nazilerin Chemnitz’de sergiledikleri olaylara atıfla “Bir canavarla yüz yüzeyiz” diyordu. Birleşmiş Milletler İklim Paneli’nin son raporuna göre, dünyanın geri dönülemez bir felaketi önlemek için en fazla on yılı kaldı. Acele önlem almak gerekiyor. Ertesi gün, IMF, ticaret savaşları riskine, bir türlü eritilemeyen büyük borç yüküne bakarak 2018 ve 2019 ile ilgili küresel büyüme beklentilerini düşürdü. New Yok Times’da bir karikatür, bu iki raporu birleştirerek, kapitalist uygarlığın tükenmişliğini çok güzel özetliyordu: Bir petrolcü kulesinden, aşağıdakilere bakarak, “Bu insanlar çevreciler gezegeni kurtarmanın kısa dönemli etkilerini anlayamıyor” diyor: Önemli olan kâr, gezegenin geleceğini kim takar! Gerçekten de, aşılamayan bir yapısal / finansal kriz, ticaret savaşları, hatta çoktan başlayan siber savaşlar, işlevsizleşen uluslararası hukuk, yükselen faşizm, gerçek savaşların habercisi. Bu ortamda, iklim krizi hızla geri dönülmez noktaya koşuyor. “Şeylerin andaki durumunu değiştirebilecek” bir siyasi hareketin yokluğu, kapitalist uygarlığın, Weimar Cumhuriyeti’nin sonunu anımsatır bir felakete doğru gidişini kolaylaştırıyor. Sanatta, Weimar dönemini andıran bir canlılık yok ama, belki, kimliğini medyadan gizleyen sokak ressamı Banksy’nin, son şakasıyla  avunabiliriz: Banksy, geçen hafta açık artırmada 1.4 milyon sterline satılan bir yapıtını, satışın gerçekleştiği an, şaşkın bakışların önünde, (yıllar önce sanatın metalaşmasını protesto etmek amacıyla, çerçevenin içine gizlediği) uzaktan kontrollü bir kâğıt öğütücüden geçirerek parçaladı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle