19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Tarihçi Sachar’dan ‘Avrupa’nın katli’ Ünlü tarihçi Howard M. Sachar’ın, Avrupa’da 1. ve 2. Dünya Savaşı’nın arasında meydana gelen siyasi suikastları ele aldığı kitabı, “Avrupa’nın Katli, 19181942 Siyasi Bir Tarih” Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı. Sachar, kitabında Birinci Dünya Savaşı sonrasında kamuoyunun yakından tanıdı ğı önemli isimlerin ölümlerini araştırarak Avrupa uygarlığının İkinci Dünya Savaşı’na sürüklenişini anlatıyor. Kitabın çevirisi Erdem Gökyaran’a ait. Salı 5 Eylül 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Değişen dünya, [email protected] 13 FEVSEFTNİLİVEMDAİLKİ Bu yıl, sanal gerçeklik türü filmlere odaklanan yeni atılım, geleceğe dönük büyük değişen festivaller birbahisolarakda nitelenebilir. Sanal gerçekliğe verilen önem, önce yeni mekân seçiminde somutlaşmış. “Artık, geçmişte kaldığı açıkça belli olan modellere bağlı kalamayız. Her şeyden önce, sinemanın eskisinden daha az seyirci çektiği iddiası doğru değil. Sinema salonlarına gidenlerin sayısında belirli bir düşüş var ama, sinemaya yönelik genel talep, hiçbir zaman bugünkü kadar yüksek olmamıştı. Aslında, sinemaya ulaşmanın yolları değişti. Eğer Netflix’in bugün 180 milyon abonesi varsa, bu sinema tutkumuzun güçlü olduğunun kanıtıdır. Netflix gibi bir platformu uluslararası festivallerde yasaklamak, fildişi kuleye sığınmak anlamına gelir ki bu da hiçbir zaman sinemaya yarar sağlamaz. Filmlere erişim yolları değişiyor diye geleceği yadsıyamayız. Bu bağışlanamaz. Martin Scorsese, Netflix’in yeni filminin yapımcısı olmasını istedi; Cohen kardeşler de aynı kararı aldılar...” Bu sözlerin sahibi, La Mostra’nın sanat yönetmeni, eski eleştirmen ve sinematek yöneticisi Alberto Barbera’ya ait. Uzun yıllar boyunca sanat sinemasının kalesi olarak tanımlanan Venedik Festivali’nin çizgisinde 2010’lu yıllarla birlikte köktenci değişimlerin mimarı olan Barbera, özellikle Amerikan sinemasının yeniden Lido’ya gelmesini sağlıyor; geniş kitlelere seslenirken sanatsal kaygıları da olan büyük yapımlara Altın Aslan yarışında daha geniş yer ve riyordu. Bu yıl, sanal gerçeklik türü filmlere odaklanan yeni atılım, yu karıdaki sözlerinin özetlediği felsefe çerçevesinde geleceğe dönük büyük bir bahis olarak da nitelenebilir. Sa nal gerçekliğe verilen önem, önce yeni mekân seçiminde somutlaşmış. Geçen yıl, türün birkaç örneğinin gösterildiği salon yetersiz kalacağı için, festival sarayının hemen arka sında, sahile 50 metre uzaklıktaki ‘Three Billboards Outside Ebbing, Missouri’, ‘gerçek dünya keşke küçücük Lazzaretto Vecchio adasındaki eski depolar, özel olarak “Vir sanal olsaydı’ dedirten türden bir film. tual Reality” (VR) türü film ve ens telasyonlar için hazırlanmış. Sularla başlayınca, gökten düşen paketlerden eski televizyonlardaki kumlu görün çevrili bu VR sarayının farklı bölme birini kapmaya çalışıyorsunuz siz tüleri anımsatıyor. Bilgisayarların lerinde başınıza taktığınız gözlükler, de... VR türü filmlerin bazıları, izle durmadan yükselen hafıza kapasite 360 derecelik bir düş dünyasına da yicisine video oyunlarda olduğu gibi si, bu sorunu da yakında çözecektir vet ediyor sizi. Çizgi filmler, üç boyut katılım olanağı da da sağlıyor. Yanı kuşkusuz... lu ortamda uçsuz bucaksız bir kukla sahnesine dönüşüveriyor. Sağa sola, başınızdaki, dokunabileceğinizi sandığınız kanlı canlı insanlara, eliniz Gerilim dozu yüksek... aşağıya yukarıya uçan bir kuş gibisi deki uzaktan kumanda aygıtı aracılı Karaya, yani büyük ada Lido’nun niz. “Düş toplayıcı” eskici, torbasın ğıyla yardımcı olabiliyorsunuz... Ani toprağına yeniden ayak basınca, dan çıkarıp özenle tamir ettiği bozuk masyon türü filmler çok net izleni Amerikan sinemasının Altın Aslan oyuncakları, yılbaşında Noel Baba kı yor. Ancak, gerçek dekorlarda yapı adayı yeni örneği “Three Billboards lığına girerek çocuklara dağıtmaya lan çekimlerin çözünürlüğü düşük; Outside Ebbing, Missouri”, ‘gerçek dünya keşke sanal olsaydı’ dedirten türden bir film. Martin McDonagh, gerilim dozu yüksek bir polisiye öyküyü akıcı bir dille anlatırken, arka plandaki toplumsal ve psikolojik çözümlemeleri de ihmal etmiyor. Irzına geçilip öldürülen kızının katilinin bulunabilmesi için, yaşadığı küçük kentin girişindeki üç büyük reklam panosuna şerifi eleştiren mesajlar koydurtan sert mizaçlı annenin adalet beklentisi, polisleri ve kentin tutucu kesimini karşısına alması sonucunu doğuracaktır. İleri safhada kanser olan şerif, kadına hak vermektedir aslında; reklam panolarındaki afişlerin bir ay daha kalması için gereken ücreti gizlice ödedikten sonra intihar edince, ortalık iyiden iyiye karışır. Adalet arayışı öç alma duygusuna dönüşecek; kendilerini haklı gören öfkeli insanların içindeki şiddet patlayıverecektir... Ne yazık ki, izleyicisini yer yer güldüren ve düşündüren bu anlamlı filmde de Hollywood sosu cömertçe kullanılmış. Üstelik, tepesi atan her Amerikalının hemen silaha sarılma ya da yumruk atma alışkanlığı, sanki doğru bir davranış gibi ele alınmış... Yine de, acılı ve öfkeli anne rolünde olağanüstü bir yorum sunan Frances McDormand ile ödül listesinde adını duyabilecek bir film “Üç Reklam Panosu”... Lovere Uluslararası Tadini Piyano Yarışması PEN’den Aslı Erdoğan çağrısı... PEN International, Aslı Erdoğan’ın yurtdışına çıkışının kısıtlanmaması için kampanya başlattı. Yapılan açıklamada, 22 Eylül’de Almanya’nın Osnabrück şehrinde düzenlenecek törende aynı zamanda PEN Onur Üyesi olan Erdoğan’ın da ödül alacağı belirtildi. Ancak, haziran ayında yurtdışına çıkış yasağı resmi olarak kaldırılan Erdoğan’ın hâlâ İçişleri Bakanlığı’ndan onay beklediği vurgulandı. Ayrıca PEN International’ın internet sitesinde Erdoğan’ın barışçıl eylemlerinden dolayı başlatılan tüm yargılamaların düşürülmesi istenirken, yetkili kişilerin posta ve eposta adreslerine gönderilmesi için bir itiraz metni paylaşıldı. 13 yaşında dünya birincisi oldu Yaşar Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (YÜSEM) Müzik Okulu öğrencisi 13 yaşındaki Kaan Turan, İtalya Milano’da düzenlenen Lovere Uluslararası Tadini Piyano Yarışması’nda 13 yaş kategorisinde birinci oldu. Müziğe 6 yaşında başlayan 8. sınıf öğrencisi Kaan Turan, 17 ülkeden toplam 45 yarışmacının katıldığı yarışmada Fazıl Say’ın Kara Toprak, Chopin’in Küçük İhtilal Etüdü ve Mozart’ın La Minör Piyano Sonatı’nı seslendirdi. Bir Türk bestecinin eserini çalarak bu birinciliği kazanmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Turan, “Fazıl Say’ın Kara Toprak eserini çaldım ve jürinin büyük beğenisini kazandı. Yarışma sonunda bu eseri bildiklerini ve çok beğendiklerini belirten birçok kişi oldu. Gelecek hedefimde ise hem dünya çapında bir müzisyen hem de eğitimimi tamamlayıp iyi bir beyin cerrahisi uzmanı olmak var” dedi. Genç sanatçının piyano eğitmeni Yaşar Üniversitesi Müzik Bölümü Öğretim Görevlisi Payam Gül Susanni ise öğrencisinin başarılarının gurur verici olduğunu belirterek, “Kaan kendi bestelerini de yapıyor. AbsolutMutlak Kulak gibi çok özel bir yeteneğe sahip. Kaan’ın daha önce olduğu gibi bundan sonra da piyanoda Türkiye’yi dünya çapında temsil ederek başarılara imza atacağına yürekten inanıyorum” diye konuştu. l İHA Kazıda şu ana kadar Milattan Önce 3 binli yıllara ait kerpiç saray, yine 3 bin 500’li yıllara ait bir tapınak ve binlerce mühür baskısı ile metal eserler bulundu. Arslantepe Höyüğü’nde kazılar 56 yıldır sürüyor Dünyanın bilinen en eski sarayı olan Arslantepe Höyüğü’nde kazılar İtalyan Profesör Marcella Frangipane’nin başkanlığını yaptığı ekip tarafından yapılıyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası geçici listesinde yer alan Malatya’daki Arslantepe Höyüğü, Anadolu’nun ilk şehir devletinin yer aldığı yer olması nedeniyle de tarihte önemli bir yere sahip. Burada çıkarılan birçok tarihi kalıntı Ankara ve Malatya’da sergilenirken dünyanın en eski kerpiç sarayı olduğu belirtilen yapıda, Milattan Önce 3 binli yıllara ait olduğu tahmin edilen kerpiç taht da gün yüzüne çıkarıldı. İtalyan Profesör Marcella Frangipane’nin 1961’den sonra kazı başkanlığını yaptığı Arslantepe’de gün yüzüne çıkarılan eserler yazılı tarihin de seyrini değiştirecek öne me sahip. Battalgazi ilçesi Orduzu Mahallesinde bulunan Arslantepe Höyüğü’nde ilk kazılar 1930’lu yıllarda Fransız arkeologlar tarafından yapıldı. 1961 yılından günümüze kadar 56 yıldır devam eden kazılar her yıl ağustos ayında başlıyor. Ekim ayının sonlarına kadar devam edecek olan kazıda şu ana kadar Milattan Önce 3 binli yıllara ait kerpiç saray, yine 3 bin 500’li yıllara ait bir tapınak ve binlerce mühür baskısı ile metal eserler bulundu. Arslantepe’de çıkarılan eserler, o dönemde Arslantepe’nin aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet şeklinin ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkez olduğunu da ortaya koyuyor. Malatya’ya yeni müze yapılacak Malatya Arkeoloji Müzesi açılana kadar Arslantepe’de çıkarılan eserlerin Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilendiğini belirten İskenderoğlu, sonrasındaki eserlerin ise Malatya Arkeoloji Müzesinde sergilendiğini söyledi. Mevcut müzenin küçük kaldığını da sözlerine ekleyen İskenderoğlu, Malatya’ya yeni bir müze yapılması projesinin de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yatırım programında yer aldığını ifade etti. Kadıköy’de ‘Plak’tan yükselen tınılar... Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği 2. Kadıköy Plak Günleri cumartesi ve pazar günü gerçekleşecek. Moda’da Kadıköy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin bahçesindeki etkinliklerde ayrıca söyleşi ve konserler de olacak. İlk gün Murat Meriç’in “Plaklarla Memleket Tarihi” başlıklı söyleşisi yapılacak, akşam ise Gaye Su Akyol bir konser verecek. İkinci günde de Mustafa Özkent ile Zafer Dilek’in “Usta İşi Plaklar”; Mehmet Tez, Evrim Hikmet Öğüt ve Yeliz’in “Nerelerdeydin Analog” söyleşileri olacak. Pazar akşamı ise Bülent Ortaçgil konseriyle organizasyon sona erecek. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, “9 Eylül’de herkesi müzikten konuşmaya ve müzik dinlemeye çağırıyoruz” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle