25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 17 Eylül 2017 haber 10 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Bedel ödetiyorlar’ Ve serbest bırakılmalarına... Ve tutuklanmalarına... Poliste ifade alındıktan sonra da, savcılık sorgusundan sonra da mutlaka bir tutanak tutulur. Aşağıda sizlere bazı tutanaklardan bir iki paragraf sunacağım. Ama baştan belirtmeliyim. O tutanakların hiçbirini görmedim, okumadım. Yine de bana güvenebilirsiniz, aktardığım tutanak cümleleri kesinlikle doğrudur. Bunca yıllık meslek ve sanık deneyimlerimle, olsa olsa bir virgül ya da noktalı virgül farkı vardır. Ötesi “tıpkısının aynı”dır... Şimdi buyrun... HHH Bir süre önce Ercan Kızılateş adlı mendil görse tahrik olduğu anlaşılan, fotoğrafına bakınca bile “Suratının rabbiyesiri kalmamış” dedirtecek bir herif aynı minibüste şort giymiş halde yolculuk eden üniversite öğrencisi Asena Melisa Sağlam’a saldırdı, genç kadını tartakladı, itti, yere düşürdü ve kaçtı gitti. Sonra yakalandı. Tutuklandı. Önceki gün mahkeme hüküm kesti. Tutanaktan aktarıyorum: “... Sanığın inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme ve sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel saldırı suçlarını işlediği sabit olduğundan 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmasına ve tahliye edilerek serbest bırakılmasına karar verilmiştir...” HHH Birkaç gün önce HDP’li siyasetçi Aysel Tuğluk’un yaşamını yitiren annesi Hatun Tuğluk’un Ankara’da İncek Mezarlığı’na gömülmesini engellemek için “milli ve yerli hisler”le donanmış 100’ü aşkın kişi “Burası Sünni mezarlığıdır, Aleviler buraya defnedilemez. Burası Türk toprağıdır, Ermeni toprağı değildir, burada Ermenileri istemiyoruz” naraları eşliğinde saldırdı. Cenaze gömüldüğü mezardan çıkarıldı ve son uykusunu daha rahat ve daha huzur içinde geçirebileceği Tunceli’ye götürüldü. Ankara Valiliği “Birileri sataşmış” dedi. Böylece gömülecek cenazeye saldıranların suçunun sataşmadan ibaret olduğunu açıklamış oldu. İçişleri Bakanlığı’nı “başarı, hatta büyük başarı” ile yürüten Süleyman Soylu nam, sonradan olma AKP’li zat “Videoları inceledim. Etnik ve dinsel sloganlar atılmamış, ayrımcılık yapılmamış” yollu demeçler verdi; soruşturma açıldığını müjdeledi. Poliste saldırganlar sorgulandı... Polis tutanağından aktarıyorum: “... Elebaşı oldukları anlaşılan dört kişi gözaltına alınmış, geri kalanlar serbest bırakılmışlardır” Anlaşılan elebaşı olmamak koşuluyla cenazeye saldırmak gözaltına alınmaya değer bir suç değilmiş. HHH Cumhurbaşkanı’nın onu “Terörist” ilan etmesinin hemen ardından CHP Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu arkadaşımızın bindiği uçakta arkasında oturan bir âdemoğlu anında bir tweet atıp, Tanrıkulu’nu boğma teli ile boğduğu takdirde hapiste kendisine bakılması için takipçilerinden yardım istedi. Polis zoruyla uçaktan indirilip karakola götürüldü. Yiğit olduğu için önce tweet’i kendisinin attığını inkâr etti; ancak telefonu incelenince yiğit değil ödlek olduğu, tweet’inin bile arkasında duramadığı ortaya çıktı. Dahası Gazi Üniversitesi’nde ceza hukuku dersleri veren bir öğretim görevlisi olduğu da belli oldu. Tutanaktan aktarıyorum: “... Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nu boğma teli ile öldürmek istediğine dair tweet yollayan Burak Doğan hakkında soruşturma açılması için fezleke düzenlenmesine ve şüphelinin serbest bırakılmasına karar verilmiştir...” HHH Sayıları hızla 200’e yaklaşan gazetecilerin yazı, sadece yazı yazdıkları için tutuklandıkları ve eylemleri ağır suç kapsamına giren birtakım âdemoğullarının serbest bırakıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’nde devlet ve onun yargı erki böyle adalet dağıtıyor. Şimdi olaysız dağılın lütfen... Bu hafta Kırbayır’ın akıbeti soruldu Cumartesi Anneleri 651. hafta eyleminde 37 yıl önce evine yapılan baskında gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın akıbeti soruldu. Eyleme kayıp yakınları ve çok sayıda yurttaş katıldı. Cumartesi Annelerinin avukatı CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Erdoğan, Berfo Ana’ya oğlunun akıbetiyle alakalı araştırma yapmak için söz vermişti, Erdoğan sözünü tutmadı. Şimdi onun kurmayları, AİHM’e yapılan başvuruyu düşürmeye çalışıyorlar, belki oradan düşürebilirsiniz ama bu toplumun vicdanından düşüremezsiniz” diye konuştu. Kayıp yakınları adına Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren de “Berfo Anne, Cemil’in kemiklerine kavuşamadan göçtü. Elmas Anne hâlâ bu umutla yaşıyor,  bir ülke düşünün devlet insanlarını öldürüyor; öldürmekle kalmıyor mezarsızlaştırıyor. Bizden çaldıklarının akıbetini öğrenmek ve sorumlularının yargılanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet DİSK Genel Başkanı Beko, ‘Siyasi kararlarla, bugün Cumhuriyet gazetesinde yöneticilik ve muhabirlik yapan dürüst, onurlu insanlar hedef alınıyor’ dedi DİSK Genel Başkanı Kani Beko, ülkenin zor bir süreçten geçtiğini, iç ve dış siyasette bir an önce Mustafa Ke mal Atatürk ilkelerine dönülmesi gerektiğini söyle di. Kimsenin ken dilerini, gazetemiz yönetici ve çalışan larının FETÖ’yle hareket ettiğine YUSUF ÖZKAN inandıramayacağına dikkat çekerek, “OHAL ilan edildiği günden bu yana, kanun hükmün de kararnamelerle başta Cum huriyet yöneticileri olmak üzere 160’a yakın gazeteci cezaevinde. 5 bine yakın basın emekçisi işsiz kaldı. Basın özgürlüğü anayasal hak olmasına karşın, siyasi karar larla dürüst ve onurlu gazeteciler hedef alınıyor” dedi. AHMET BEKO ADINA KARŞIYAKA’DA SPOR TESİSİ Kani Beko’nun babası Ahmet Beko’nun adı, Karşıyaka Belediyesi tarafından 19 yıl muhtarlığını yaptığı Fikri Altay Ma hallesi’ndeki spor tesislerine törenle verildi. Törende konuşan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Ak pınar, “Kalplerimizde is değil, iz bırakan değerleri yaşatmaya devam edeceğiz” dedi. ‘Gazetecileri bırakın’ Çağdaş Erdoğan Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), foto muhabiri Erdoğan’ın gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Merkezi New York’ta bulunan Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), 2 Eylül’de Kadıköy’de fotoğraf çekerken gözaltına alınan 15 Eylül’de de terör örgütüne üye olmak suçlaması ile tutuklanan foto muhabiri Çağdaş Erdoğan başta olmak üzere tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması çağrısında bulundu. Gazetecileri Koruma Komitesi Direktör Yardımcısı Robert Mahoney “Çağdaş Erdoğan, otoritenin yayımlanmasını istemediği konular üzerinde çalışan bir gazeteci olduğu için cezalandırılıyor. Bu mantıkdışı suçlamalar geri çekilmeli ve kendisi de hapisteki diğer çok sayıdaki gazeteciyle birlikte ivedilikle serbest bırakılmalıdır” dedi. Komite açıklamasında ise Erdoğan’ın Milli İstihbarat Teşkilatı’na ait bir binayı fotoğrafladığı gerekçesi ile gözaltına alındığı hatırlatılarak “Bir binanın fotoğraflarının çekilmesi bırakın terör faaliyetini suç dahi değildir” denildi. Dünya tanıyor Açıklamada ayrıca Çağdaş Erdoğan’ın çektiği fotoğrafların bugüne dek The New York Times, Guardian, BBC ve Buzzfeed gibi dünyanın önde gelen medya kuruluşlarında yayımlandığı hatırlatıldı. Erdoğan’ın ilk fotoğraf kitabının yayıncısı Valentina Abenavoli de Erdoğan’ın Türkiye’de Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yaptığı çalışmalar nedeniyle tutuklandığını söyledi. l Haber Merkezi Cumhuriyet sevdası Kani Beko, babasının çok iyi bir Cumhuriyet okuru olduğunu, aynı sevdayı kendisine de aşıladığını vurguladı. Cumhuriyet’in adını Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğunu, Fikri Altay Mahallesi’nde yaşayanların çok iyi bildiğini söyleyerek, “Cumhuriyet, kuruluş ilkelerinde olduğu gibi ülkemizin bağımsız, laik, sosyal hukuk devletini savunan bir yayın organı. Bugüne kadar demokrasi, özgürlük, barış ve kardeşlik konusunda bedel ödeyen insanlar, örneğin Uğur Mumcu’lar, Ahmet Taner Kışlalı’lar bu gazetede görev aldı” diye konuştu. Şimdi de gazetemiz yönetici ve çalışanlarına “FETÖ’cü” damgası vurulmak istendiğini anımsatarak, şunları söyledi: “Bugüne kadar FETÖ’yle ilişkisi olmayan Cumhuriyet gazeteci yöneticilerinin, bundan sonra da onlarla hareket ettiklerine bizi hiç kimse inandıramaz. OHAL ilan edildiği günden bu yana KHK’lerle başta Cumhuriyet yöneticileri olmak üzere 160’a yakın gazeteci cezaevine gönderildi. 5 bine yakın basın emekçisi de işsiz kaldı. Basın ifade özgürlüğü anayasal teminat altında olmasına karşın, siyasi kararlarla, bugün Cumhuriyet gazetesinde yöneticilik ve muhabirlik yapan dürüst, onurlu insanlar hedef alınıyor. Onlar sadece gazetecilik yapıyor. Halkına doğru haberi ulaştırmaya çalışıyor. Okuduğumuz demokrasi tarihinde, sizler de okuduysanız görmüsünüzdür. Eğer katiller ve hırsızlar bir ülkeyi yönetiyorsa, o ülkede dürüst ve namuslu insanlar ya toprak altında ya da cezaevinde olurlar.” l İZMİR Mahkemenin çelişkisi Mahkeme, “Berberoğlu ‘MİT TIR’ları görüntüsünü bir şekilde temin etti” derken Aydınlık iddianamesinde “Fotoğrafı Aydınlık’a Erdal Turna verdi” deniliyor CANAN COŞKUN Aydınlık gazetesine açılan MİT TIR’ları davasını Can Dündar, Erdem Gül ve Enis Berberoğlu hakkındaki dava ile birleştiren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, CHP’li tutuklu milletvekili Berberoğlu’nun mahkumiyetine gösterdiği gerekçe ile çelişti. Mahkeme, Berberoğlu’nun görüntüyü “bir şekilde temin ettiğini” öne sürmüştü ancak birleştirdiği Aydınlık gazetesine açılan MİT TIR’ları davası dosyasında, fotoğrafı Yargıtay’da FETÖ üyeliği iddiasıyla tutuklu yargılanan Erdal Turna’nın verdiği belirtiliyor. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Aydınlık gazetesine açılan MİT TIR’ları davası ile Ankara Temsilcimiz Erdem Gül, eski Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar ve CHP’li tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu hakkında devam eden “örgüte üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme” davasını birleştirmişti. Her iki dava arasında fiili ve hukuki irtibat olduğunu belirten mahkeme, Berberoğlu’nu “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla açıklamak” iddiasıyla 25 yıl hapis cezasına mahkum ederek tutuklamıştı. YARGILAMA KARARI VEREN MAHKEMEDE Aydınlık yöneticileri hakkında düzenlenen iddianameyi Cumhuriyet dosyasıyla birleştiren mahkeme, Berberoğlu’nu tutuklama gerekçesinde, Aydınlık’ta yayımlanan fotoğraf ile ilgili “nerede çekildiği, içeriğinin ne olduğu dahi ilk bakışta net olarak anla şılamayan tek kare foto” demiş ve şu ifadelere yer vermişti: “Aydınlık gazetesinde içeriğinin ne olduğu net şekilde anlaşılamayan tek bir foto karesi ile devlet sırrı teşkil eden malum vakanın ifşasından, açıklanmasından bahsedilemez.” Ali İhsan Horasan başkanlığındaki 2. heyet, bu kararına ilişkin gerekçesinde, “TIR’ların durdurulmasından içerisindeki malzemelerin açılmasına, sayılmasına kadar tüm bilgiler video şeklinde sanık Kadri Enis Berberoğlu tarafından bir şekilde temin edildiğini” öne sürmüştü. Mahkeme, bu iddiasına herhangi bir delil sunmadığı gibi, Berberoğlu’nun görüntüyü “henüz belirlenememiş bir şekilde temin ettiğini” ileri sürmüştü. Mahkemenin birleştirme kararı verdiği İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın Aydınlık gazetesinden İlker Yücel ve Ceyhun Bozkurt hakkında hazırladığı 3 sayfalık iddianamede ise, fotoğrafı Bozkurt’a Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde darbeye teşebbüs, casusluk ve FETÖ yöneticiliği ve üyeliği suçlamaları ile tutuklu yargılanan Erdal Turna’nın verdiği iddia edildi. Dönemin Ankara Jandar ma İstihbarat Şube Müdürü olan Erdal Turna, 2015’te Fidan’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklanmıştı. Ayrım yapıldı Gazetemizde yayımlanan MİT TIR’ları haberlerine ilişkin dosyada İrfan Fidan görüntülerin kaynağına ilişkin herhangi bir tespitte bulunmadan Erdem Gül, Can Dündar ve Enis Berberoğlu’na “örgüte üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme” suçlamasını yöneltmişti. Oysa Fidan’ın Aydınlık yöneticileri hakkında düzenlediği iddianamede, görüntünün kimden alındığı tespiti bulunmasına karşın Dündar, Gül ve Berberoğlu’na yöneltilen suçlamanın olmaması dikkat çeken bir diğer ayrıntı oldu. Bu da yargılanan kişiler arasındaki suçlamalar yönünden de açıkça ayrım yapıldığını ortaya koyuyor. l İSTANBUL #KemalÖzerinÖrgütü etiketiyle paylaşım yapıldı. Kemal Özer için kampanya Tutuklanan Evrensel Gazetesi Tunceli muhabiri ve doğa fotoğrafçısı Kemal Özer için sosyal medyada kampanya başlatıldı. TunceliOvacık karayolunda 4 Eylül’de arama noktasında gözaltına alınan ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla 12 gün boyunca gözaltında tutulduktan sonra çıkarıldığı mahkemede tutuklanıp Tunceli Kapalı Cezaevi’ne konulan Özer için sosyal medya üzerinden #KemalÖzerinÖrgütü etiketiyle paylaşımlar yapıldı. Dışarıdaki Gazeteciler İnisiyatifi tarafından düzenlenen kampanyaya gazeteciler başta olmak üzere çok sayıda yurttaş “örgüt üyeliği” ile suçlanan Kemal Özer’in çektiği doğa fotoğraflarını ve bu fotoğraflardan derlenen videoyu paylaştı. Özer, yaklaşık 25 yıldır Munzur’da dağlarda, ormanlarda, vadilerde doğa fotoğrafları çekiyor. Zor bulunan Anadolu vaşağını fotoğraflamayı başaran Özer, bir röportajında “Munzur dağlarında leoparın da yaşadığını biliyorum. Daha önce beni arayıp bir kedinin 12 koyunu boğarak öldürdüğünü söyleyen, iki metre sıçrayarak bir ağaca çıkan yavrulu bir leopar gördüğünü söyleyen köylüler oldu. Daha önce ölüsünü çekmiştim umarım dirisini de çekeceğim” demişti. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle