23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 16 Eylül 2017 O.. lümcül bir döngü10 haber EDİTÖR: Serkan Ozan TASARIM: İlknur filiz Avukat Selçuk Kozağaçlı, ‘Siyasi iktidar Nuriye ve Semih’i duruşmaya getirmeyerek ve tahliye etmeyerek durumu kısırdöngüye soktu’ dedi Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı ve Nuriye yakalama kararı çıkartılarak, 16’sı gözaltına alınmıştı. Gül Gülmen ve Semih Özakça’nın men ve Özakça da davanın ön avukatı Selçuk Kozağaçlı, Nuri ceki gün yapılan ilk duruşma ye ve Semih’in avukatlarına yö sına getirilmedi. Çağlayan’daki nelik yapılan gözaltıları ve önceki gün başlayan NuriyeSemih davasını gazetemize de ZEHRA ÖZDİLEK İstanbul Adliyesi’nde bir araya geldiğimiz Selçuk Kozağaçlı, kabul edilemez bir saldırı ile ğerlendirdi. Kozağaçlı, “Siyasi ikti karşı karşıya olduklarını belirtti. dar hem Nuriye ve Semih’i duruşma Kozağaçlı, “İlk önce tutuklayıp son ya getirmeyerek hem de tahliye etme ra da ‘güvenliği sağlayamıyorum’ di yerek durumu kısırdöngüye soktu. ye yargılanmayı engellerseniz hu Mahkemeye getirmiyorlar, yargılama kuk veya adalet kalmaz. Hiç tutukla yapmıyorlar. Yargılamayı olumsuz et masaydınız duruşmaya gelirlerdi. Siz kileyeceğini iddia ettikleri için tutuk bu davanın görülmesini istiyorsanız ladılar. Ölümcül bir kısırdöngü. Eğer onları bu mahkemeye getirmeliydi tutuksuz olsalardı dün mahkemele niz. Ama istemiyorlar çünkü Nuriye rinde ifadelerini vermiş yargılamala ve Semih’in cezalandırılmasını gerek rı yürüyor olurdu. Kabul edilemez bir tirecek hiçbir şey yok. Bunun ortaya durum. Nuriye ve Semih’in 16 avuka çıkmasından da hoşnut değiller” dedi. tı daha hâlâ gözaltında” diye konuştu. İşlerine geri dönmek için başlattık ‘Durumları kritik’ ları oturma eylemi ve açlık grevi sıra Nuriye ve Semih’in sağlık duru sında tutuklanan Nuriye Gülmen ve mu çok kritik olduğunu belirten Ko Semih Özakça’nın duruşmasına iki zağaçlı yapılacak tek şeyin kayıtla gün kala avukatlarının 18’i hakkında rı tamamlamış olan komisyonun der hal işe iade kararı vermesi gerekti ğini belirtti. Onları hayatta tutmanın tek yolunun işe iade kararı olduğuna değinen Kozağaçlı, “Herkesin OHAL Komisyonu’ndan ilk talebi şu olmalı; ilk olarak Nuri ye ve Semih’in dosyası na bakılması ve işe ia de talebinin kabul edil mesi için mücadele et mek. Böylece onları ha yatta tutabiliriz. Mahkemeye getir meyi başardık ları gün tahli ye olacaklar. Birinci önce lik Nuriye ve Semih’in ta lepleri ka bul edilsin ve açlık grevinin sona erme si sağlan sın” dedi. Selçuk Kozağaçlı 16 avukat hÂl gözaltında Avukatlara yapılan operasyon ile ilgili zamanlamayı çok manidar bulan Kozağaçlı, “Yakalama kararı çıkarılan 18 avukatın 16’sı fiilen gözaltında. Nuriye ve Semih’in avukatları olarak onların dosyasına hazırlanıyorlardı. Dolayısıyla zamanlamanın buna yönelik olduğu ortada. Halkın Hukuk Bürosu daha öncede saldırıya uğradı. Siyasi ceza davalarına ve muhalif cezalara bakan hukuk büroları suçlanıyor. Bu şekilde yılmayız, teslim olmayız, vazgeçmeyiz” diye konuştu. Kozağaçlı, gözaltındaki avukatların bir şeyle suçlanacaklarsa eğer derhal adliyeye getirilmelerini talep ederek şöyle konuştu: “Savcı ve Başsavcı bizimle konuşmayı kabul etmiyor. Özellikle avukatlara yönelik yapılan saldırıların durması gerekiyor. Baroların, avukatların bu mücadelesine sahip çıkması gerekiyor. Eğer avukatlar yalnız bırakılmaya devam edilirse çok yakın zamanda baro başkanları, Türkiye Barolar Birliği Başkanı kendisini hapiste bulur.” Plastik mermi yağmuruna takipsizlik KEMAL GÖKTAŞ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı KHK ile ihraç edilen ve Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde direnişini sürdüren Veli Saçılık’a plastik mermi sıkan polisler hakkında yapılan suç duyurusu sonunda takipsizlik kararı verdi. Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Başer tarafından verilen 4 Ağustos 2017 tarihli takipsizlik kararında, olay günü açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek olmak amacıyla Yüksel Caddesi’nde yapılan eylemde Saçılık ve yanındakilerin uyarılara rağmen dağılmadığı ve Saçılık’ın slogan attığı belirtildi. Polisin kanunsuz toplantı ve gösteri yürüyüşünü zor kullanarak dağıtma yetkisi olduğuna ilişkin Polis Vazife ve Selahiyat Kanunu hükümlerine yer verilen kararda, “İşlenen suçu sonlandırmak ve failleri yakalamak amacıyla amirlerinin ve yasanın verdiği yetkiyi kullanan kamu görevlileri hakkında zor kullanma yetkisine ilişkin ve sınırın aşılması suretiyle kasten yaralama suçundan kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir” dendi. Veli Saçılık’ın üyesi olduğu Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası adına avukat Sevinç Hocaoğulları tarafından yapılan suç duyurusunda, plastik mermi kullanarak yaralama suçunu işleyen polisler hakkında kasten yaralama suçundan dava açılması istenmişti. l ANKARA Yan yana Suç duyurusunda sosyal medyada paylaşılan Veli Saçılık’ın müdahale esnasındaki görüntüleri incelendiğinde çok sayıda polisin doğrudan hedef alarak, Saçılık yere düştükten sonra dahi atışa devam ettiği ve atışların isabeti ile gaz açığa çıktığı, Saçılık’ın vücudunda çok sayıda ekimoz oluştuğu vurgulanmıştı. gelmeye devam Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden ihraç edilen Dr. Utku Uraz Aydın, OHAL İşlemlerini İn celeme Komisyonu’na başvuran bin lerce eğitim emekçisin den yalnızca biri. Hak kaniyetli bir çalışma ya pılacağına inanmasa da başvurunun gerekli ol HİLAL KÖSE duğunu söylüyor. Yedi aydır üniversitesinden, mesai arkadaşlarından, öğrencilerinden uzak. “Gün ortasın da karanlığı yaşıyoruz ama iyimserlik halini elden bırakmıyoruz” diyor. Uraz Aydın, komisyona yaptığı başvuruyla ilgili sorularımızı yanıtladı n Başvurudan umutlu musun? OHAL Komisyonu, yurtdışından ge len baskılarla oluşturuldu. Biz bu nun süreci uzatmak için bir yol oldu ğunu düşünüyoruz. Ancak Eğitim Sen olarak bu hukuki mücadeleyi sürdür mekten imtina etmedik. İlerisi için da va açma yollarımız da buna bağlanmış durumda. Oyalama taktiği olarak gör sek de başvuruyu gerekli gördük. Bir takım iadelerin olabileceğini düşünü yorum. Kantarın topuzunun kaçtığı nı herkes biliyor. Yeni yapılan düzen leme de bunun bir göstergesiydi. Ka rarın ne zaman alınacağı belirsiz. Hak kaniyetli olup olmayacağı da... Hiçbir şeyin özerk olmadığı bu koşullarda, yukarıdan, Reis’ten gelecek emirlerle kararlar oluşacaktır. n Marmara Üniversitesi’ne dönebi lecek misin? Az önce sözünü ettiğim yeni düzen lemeyle zaten kendi üniversitene dö nemiyorsun. İstanbul, Ankara, İzmir dışında, 2006 yılı sonrası kurulmuş üniversitelere iade söz konusu. Mer kez üniversitelerdeki kadrolaşmayı tahkim edecek iade süreci. İade edilen ler, mahfedilmiş hayatlarından da ko parılarak, imkânları elveriyorsa gös terilen üniversitelere gidecektir. Yal nızca işlerini sürdürmek adına, mil liyetçi muhafazakâr yerlerde, yalıtıl OHAL Komisyonu’na başvuran ihraç edilen akademisyen Dr. Uraz Aydın, başvurusu kabul edilse bile üniversitesine dönemeyecek ‘BEN TERÖRİST DEĞİLİM’ DEMEK İÇİN Aydın, sosyal medyada kaleme aldığı “Bir OHAL Hatırası” başlıklı yazısında, Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne dilekçesini teslim ederken yaşadığı heyecanı şu ifadelerle yazıya döktü: “Ben ki şikâyetçi olmak için bile gittiğim karakollarda heyecanlanıp ter basan insan bu kez, ‘Devlet bana terörist diyor ama ben değilim’ demek için Eminönü’nün yolunu tutuyorum. Hatta Emniyet’e yaklaşırken, polisle konuşma pratiği kazanmak için yoldaki bir polise iki adım ötedeki binanın girişini soruyorum... Kapının önündeyim, derin nefes... Her tarafa OHAL Komisyonu bürosunu gösteren oklar yapıştırılmış. Tüm bu kolaylaştırıcı tedbirlere rağmen terlemem geçmiyor. İçeri girince muamele nasıl acaba?.. Sıram geliyor, heyecan yükseliyor. Bireysel masasına gidiyorum. Bir iki imza eksikmiş onları atıp içeri giriyorum. 56 masa var, boş olanına oturtulu Dr. Utku Uraz Aydın yorum. Karşımdaki bey nispeten sempatik görünüyor. Bizim bir sivil vardı okulda, beyaz saçlı, onun sempatik görüneni. Dilekçemi alıp bakıyor, okuyor da hatta: “Doçentlik n’oldu peki?”. “Jürim bel li olmuştu ama iptal edildi işte”. Kafayı şöyle hafiften bir sallıyor. Biraz daha yüz bulsam yedi yıldır verilmeyen yardımcı doçentliğimi ve eski dekanlarımı anlatmaya başlayacağım... Yine okuyor. “Çalışman ilginçmiş ama, bastırdın mı bunu?” Hangisinden bahsediyor acaba. TÜBİTAK bursuyla Fransa’da yaptığım “Sürrealist Söylemde Sihir, Ütopya ve Kutsiyet” konulu doktora sonrası araştırmamdan söz ediyor. İlgisini çekmiş. “Çalışmalar devam ediyor” diye yanıtlıyorum... Her işi biten Türkiyeli gibi çaycıya doğru yollanıyoruz. İşte böyle. Sana terörist deyip seni işinden koparan, özlük hakları yok edip ikinci sınıf vatandaş haline sokan devlete “yanılıyorsun ben terörist değilim” deme işlemlerinin herhangi bir devlet dairesindekinden farksız yürüyor oluşu, olağan bir vatandaşlık işlemi halini almış olması OHAL uygulamalarına dair yeterince şey anlatıyor galiba.... mış bir durumla karşı karşıya kalacaklar. Hem görünürde mağduriyetlere son verilmiş olacak, merkezi üniversitelerdeki muhalif, eleştirel, sosyalist, barış yanlısı personeli kesinkes uzaklaştırılmış olacak. İadeyi kabul etmeyenler ise istifa etmiş olacaklar. Bu durumda dava açma haklarını da kaybetmiş olacaklar. Mağduriyetin dibi n Komisyon çalışmaya başlamadan önce iadelerle ilgili alınan bu kararı nasıl değerlendiriyorsun? Aslında birçok şeyin fevri yapıldığını düşünüyoruz ancak bütün adımlar üzerine oluşturulan tertibat o kadar düşünülmüş ki... Seni mağduriyetin en dibine batırıyor, ses çıkarmanı, yan yana gelişini önlüyor. Komisyon kurma kararı aldıktan sonra da üniversi tene dönmeni kesinlikle engelliyor. Kimin aklına gelir? Nasıl bir kötülükle bu düşünülüyor? Bir iadeden söz edilemez bu durumda, sürgüne yol açacak biçimde tasarlanmış şeytani bir plan... n İhraç kararının üzerinden aylar geçti... Nasılsın şimdi? Açıkçası ilk başlarda sudan çıkmış balık gibiydik. Şimdi insanın içini zaman zaman karamsarlık kaplamıyor değil. Bazen hayatına yeni bir yön verme iradesi ağır basıyor. Nuriye ve Semih için uğraşma arzusu, KHK rejimine karşı en ufak bir direnişin parçası olma arzusu egemen. Direnişin ve karamsarlığın iç içe geçtiği dönemler oluyor. Bir de şunu fark ettim. Akademisyen olarak 17 yıldan beri üniversiteyim. Çalışanlarından, bölüm sekreterine, çaycısından, arkadaşlarına, öğrencilerinden hocala rına dek ortalama 30 kişiyle sosyalleştiğin bir ortam söz konusu. Böyle bir hayatın varken, şimdi birileriyle görüşmek istediğinde randevu alman gerekiyor. Görüşmelerin mesai saatleri dışında olacak. Bu durum sosyal hayatında muazzam bir daralmaya neden oluyor... n Gidişata dair neler söylersin? Zımni iyimserlik söz konusu herkeste. Bizim FETÖ’cü terörist olmadığımızı herkes biliyor. İnsanlar birçok şeyin farkında... OHAL rejiminde gedikler açan Nuriye ile Semih’in açlık grevi direnişi var. Cumhuriyet gazetesinin hakikati anlatma mücadelesi, eğitim kurumlarındaki mücadeleler... İrili ufaklı hiçbir direniş deneyimini küçümsemeden, yan yana gelişleri sürdürmek gerekiyor. Karşımızda yekpare duvar aslında içten içe çürümüş durumda. İnsandan Robot Yapsınlar da Görelim... Kapı yoldaşım Hakan Kara ve Teknoloji sayfamızın hazırlayıcısı arkadaşımız Necdet Çalışkan ile görüş birliğine varmamız birkaç nedenden ötürü zor gibi görünüyor. Napolyon’un savaşın neden kaybedildiğini sorduğu komutandan “Birincisi barut bitti” yanıtını aldığında “Yeter. Ötekileri söyleme” tepkisine benzeyen bir durum var. Ben de “Ben gazeteciliğe başladığımda Türkiye’de daha tükenmez kalem yoktu” dersem, arkadaşlarımla aramızdaki farkı anlayacağınıza inanıyorum. Dünyada yılın konusu, ki arkadaşlarım da yakından izliyorlar, robotlar ve yapay zekâ. Kimi metallerden imal edilen robotlar, kendilerine yüklenen yapay zekâ ile istenileni yapıyorlar. Geçenlerde televizyonda, ünlü bir orkestranın konserinin bir bölümüne şeflik yapan robotu izledik. Gençlerimizin uluslararası yarışmalarda ödül kazandığını öğrenerek mutlu olduk. Seks robotlarının partnerlerini öldürebileceğini okuduk ama korkmadık. Arkadaşlarımızın verdikleri bilgiler genelde benim yorumumla nal topladığımızı gösteriyor ama Türkiye’nin başarısı ile baş edebilecek bir ülke olmadığını düşünüyorum. Çünkü onlar kimi metalleri kullanarak robot yapıyorlar, bizde ise robotlar insandan imal ediliyor. Hem de her iş alanı ve meslekte! Gazeteciler var, yargıçlar var, savcılar var, komutanlar var, politikacılar var, dinbazlar var. Yani varoğlu var... HHH Atatürk’ün öğretim birliğini gerçekleştirirkenki düşüncelerini ve konuşmalarını kimi bilim insanları şöyle yansıtıyor. “Aydınlarımız milletimizi en mesut millet yapalım der. Başka milletlerde nasıl olmuşsa onu da öyle yapalım der. Lakin düşünmeliyiz ki böyle bir nazariye hiçbir devirde muvaffak olmuş değildir. Bir millet için saadet olan şey, diğer millet için felaket olabilir. Aynı sebep ve şartlar birini mesut ettiği halde diğerini bedbaht edebilir. Onun için millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından, ilerlemelerinden yararlanalım. Lakin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak zorundayız.” Atatürk’ün öğretmenlerden istediği de şudur: “Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller (kuşaklar) ister.” HHH Atatürk’ün, çalışma arkadaşlarıyla gerçekleştirmeye çalıştığı geniş yelpazeye dağılmış isteklerini, bugünkü dinbazların öncüllerinin “Aynı tornadan çıkmış insanlar yetiştiriliyor” diye karşı çıktığını biliyoruz. AKP iktidarının eğitim üzerine kurguladığı planların Türkiye’yi getirdiği durum ise ortada. Eleştirilerinin dik âlâsını uygulamaya geçirdiler. Düşüncesi, anlama yetisi ve iyilikten huzur, kötülükten azap duyma yetisi olan kuşaklar yerine düşünmeme, sorgulamama, güç sahibinin isteklerine koşulsuz uyma yetisi olan kuşaklar yetiştirme sürecine geçildi. Mezardan naaş çıkartanlara, şortlu hanımları tekmeleyenlere, kendilerine aykırı gelenlere palayla, tekme tokatla saldıranlara, Atatürk heykel ve büstlerini parçalamaya çalışanlara niye şaşırıyoruz ki... Yoksa bugünler görece daha iyi günlerimiz mi? Fransız gazeteciye tahliye ve sınır dışı Fransız gazeteci Loup Bureau, 26 Temmuz günü Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye girerken gözaltına alındı ve 2 Ağustos’ta “örgüte yardım ve yataklık ettiği” iddiasıyla tutuklanarak Şırnak T Tipi Cezaevi’ne konuldu. Aynı zamanda gazetecilik öğrencisi olan Loup Bureau için daha önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak Bureau’nun bir an önce ülkesine dönmesi talebini iletti. Şırnak 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen ilk duruşmasında Fransız gazeteci Bureau, yapılan savunmaların ardından tahliye edildi. Fransız gazeteciyle ilgili sınır dışı kararı verildi. l Yurt Haberleri Evrensel muhabiri Özer tutuklandı Evrensel gazetesinin Tunceli muhabiri Kemal Özer, 4 Eylül’de OvacıkTunceli yolundaki arama noktasında “örgüt üyeliği” iddiasıyla gözaltına alındı. 12 gündür gözaltında tutulan Özer, dün savcılıktaki işlemlerinin ardından tutuklama talebiyle sulh ceza mahkemesine sevk edildi. Özer, çıkarıldığı mahkeme tarafından “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı. Özer, daha önce, yaptığı çevre haberleri nedeniyle tehdit edilmişti. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle