08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 5 Temmuz 2017 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Kaşıkla verilenKAMZOEAMLNAUCCRIUA3NK3TL kepçeyle alınıyor Milyonlarca emekçiye yapılan cüzzi zam vergi dilimiyle geri alınacak. Memur 163 liralık zammın 130 lirasını gelir vergisi olarak geri verecek Memur ve emekliye yapılan zam 558 liradan 2 bin 721 liraya yükseldi. En düşük emekli aylığı ise bin 330 devede kulak kaldı. TL oldu. Hükümet kepçeyle ver Yapılacak zam ora diği zammı, vergi dilimi ve hemen ertesinde benzin ve alkollü iç ŞEHRİBAN KIRAÇ nına rağmen sözleşmeliler, mühendisler, doktorlar, Kamu İktisa kiyle başlayan zam yağmuruy di Teşebbüsü personelinin ta la geri alacak. mamının temmuz ayından iti 2017 yılı ilk altı ayında enf baren yüzde 15’lik vergi dili lasyon yüzde 5.89 olarak ger minden, matrahın 13 bin lira çekleşirken, bu enflasyon ora olduğu yüzde 20’lik vergi di nından kaynaklı olarak ilave limine girdi. Temmuzdan iti yüzde 2.92 artış ile birlikte ka baren vergiye tabi maaşı 2 bin mu çalışanlarının aylık ve üc 600 lira olan tüm memurlar, retlerinde temmuz ayından ge hemşireler, doktorlar, uzman çerli olmak üzere toplamda lar yüzde 20’lik dilime gire yüzde 6.92 oranında artış ya cekleri için 130 lira ilave ge pıldı. Bu çerçevede aile yardı lir vergisi ödeyecekler. mı ödeneği dahil en düşük memur maaşı 163 lira artışla 2 bin Kazanç 33 TL Bağımsız SağlıkSen Genel Başkanı Mehmet Bayraktar, “Böylelikle en düşük aylık ta verilecek 163 liralık zam mın 130 lirası gelir vergisi ola rak memurdan geri alınacak. Memurun kazancı yalnızca 33 lira olacaktır. Artık memur Benzin ve içkiye zam bu parayı bozdurup bozdurup harcar” dedi. Ayakta kalmak zor Türkiye’de hane halkı başı Altı aylık enflasyonun açıklanmasıyla alkollü içkilere yüzde 7.82 zam yapıldı. Enflasyon zammıyla birlikte biradan alınan ÖTV na aylık ortalama tüketim harcaması Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 3 bin lirayı aşıyor. bu harcamanın yüzde 26’sı konut ve kiraya, yüz 1.1691 liradan 1.2605 liraya, de 20.2’si gıda ve alkolsüz içki votkanın ÖTV’si 152.1361 li ye, yüzde 17 ise ulaştırmaya gi radan 164.0331 liraya, rakı diyor. Açlık sınırının 1.508 TL, nın ÖTV’si de 148.3335 liradan 159.9331 liraya çıktı. Yeni vergi artışına göre 70’lik rakı üzerinden alınan ÖTV 46.72 liradan 50.37 liraya yükseldi. İçkide ÖTV üzerinden yüzde 18’lik KDV de alınıyor. KDV de 8.4 liradan 9.06 liraya yükseldi. Böylece 70’lik rakının vergisi 55.12 liradan 59.43 liraya yükseldi. Öte yandan Petrol İşverenleri Sendikası bugünden geçerli olmak üzere benzinin pompa satış fiyatında 13 yoksulluk sınırının 4 bin 913 olduğu Türkiye’de asgari ücretlinin 1400 lira ile memurun 2 bin 721 lirayla ayakta kalması mümkün değil. Asgari ücretli kayıpta Asgari ücret geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7.9 artış göstererek AGİ (Asgari Geçim İndirimi) dahil 1404 TL seviyesinde, buna karşın enflasyon oranı resmi olarak yüzde 10.90 olarak gerçekleşti. Asgari ücret kuruş zam yapıldığını açıkla enflasyon karşısında alım gü dı. Böylece benzinin litresi cünü bir yılda yüzde 2.7 sevi yeniden 5 lirayı aştı. yesinde kaybetti. Maaşlar Altı ayda eridi Birleşik Metal İş Sendikası’na göre enflasyon karşısında asgari ücretin alım gücü kaybı sebzede yüzde 14.2, meyvede yüzde 10.1, katı ve sıvı yağlarda yüzde 2.8 kayıp yaşandı. Türkiye KamuSen’e göre ise şu an itibarı ile sosyal yardımlar hariç, ortalama memur maaşı 2784.96 TL, en düşük dereceli memur maaşı ise 2093.88 TL seviyesinde bulunuyor. Memur ve emekli maaşlarındaki 6 aylık erimeye yönelik olarak önce ortaya çıkan yüzde 2.89 enflasyon farkı uygulanarak ocak ayında verilen yüzde 3’lük zam, 6 aylık enflasyon ora nı olan yüzde 5.89 ile eşitlenecek, ardından da 2017’nin ikinci yarısı için öngörülen yüzde 4’lük artış yapılacak. Hal böyle olunca memur ve emeklilere yılın ilk yarısı için gerçek anlamda sıfır zam verildiği ve maaşların da geride kalan altı aylık sürede eridiği tescillenmiş olacak. ‘Işler kotuleşecek’ Ziya Akkurt Dolar/TL 3.70’i bulur Nurol Yatırım Bankası Yö netim Kurulu Başkanı Ziya Akkurt, enflasyonda cüzi bir düşüş olduğunu vurgulayarak, “Enflasyonu yüzde 5’lere ne zaman indireceğimiz önemli. Ben ağustos sonu ve eylülden itibaren iç talebin artmasıyla enflasyonun tekrar kıpırdanarak artışa geçeceğini düşünüyorum” dedi. Benzer durumu kur için de öngördüğünü anlatan Akkurt, Dolar/TL’nin şu an 3.503.55 bandında gititğini ama bir müddet 3.70’ler civarında seyredebileceğini ifade etti. Bloomberg HT’ye konuşan Akkurt, “Büyümenin dinamiklerine baktığımızda tüketime dayalı bir büyümeden bahsediyoruz. Mühim olan büyümenin kalıcı hale gelmesi” diye konuştu. ABD Merkez Bankası (Fed) beklentisiyle yatırımcının ‘tetikte’ olduğunu kaydeden Akkurt, “Fed eylülde faiz artırımı yapabilir, daha sonra kasım aralık döneminde bilançoyu küçültmeye yönelik politika açıklayabilir. Bu durum Türkiye’nin borçlanmasını, faiz hadlerini etkileyebilir” dedi. l Ekonomi Servisi TEPAV: Perakendecilerin yüzde 30.4’ü gelecek üç ayda işlerinde iyileşme beklerken yüzde 32.3’ü işlerinde kötüleşme bekliyor Gıda fiyatı indi enflasyon düştü Merkez Bankası (TCMB), önceki gün açıklanan haziran ayı enflasyonu sonrası ‘Fiyat Gelişmeleri’ raporunu paylaştı. TCMB, haziranda tüketici fiyatlarının yüzde 0.27 oranında düştüğünü ve yıllık enflasyonun 0.82 puan azalarak yüzde 10.9 olduğunu hatırlattı. TCMB, söz konusu dönemde, aralık ayından bu yana yükselmekte olan gıda enflasyonunda taze meyve sebze ürünlerine bağlı olarak düşüş kaydedildiğini bildirdi. Yıllık enflasyonun enerji ve temel mal grubunda gerilerken, hizmet grubunda sınırlı bir artış gösterdiğini belirten TCMB, çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonunda kısmi bir iyileşme gözlenirken ana eğiliminde de yavaşlama kaydedildiğini vurguladı. l Ekonomi Servisi Türkiye Ekonomi Politikaları Vakfı’nın (TEPAV) çalışmasına göre, 2016’nın ilk yarısını eksi 6.9 puan ile sonlandıran perakende güveni, 2017’nin ilk yarısında eksi 16.8 puan seviyesine geriledi. Bir önceki aya göre sınırlı bir artış (1 puan) sergileyen endeks, bir önceki yılın aynı dönemine göre ise 2.9 puanlık bir düşüş kaydetti. Satış beklenmiyor TEPAV Perakende Güven Endeksi’ne (TEPE) ilişkin açıklamada şu tespitlere yer verildi: n Gelecek üç aya ilişkin satış beklentilerinin denge değeri Haziran 2017’de eksi 1.1 puan oldu. Buna göre gelecek üç aya ilişkin sa tış beklentileri, bir önceki aya göre 6.6 puan artarken bir önceki yılın aynı ayına göre 4.6 puan azaldı. Haziran 2017’de katılımcılarının yüzde 30.4’ü gelecek üç ayda işlerinde iyileşme beklerken, yüzde 32.3’ü işlerinde kötüleşme bekliyor. İşlerinde bir değişiklik beklemeyenlerin oranı ise, yüzde 37.3 oldu. n Haziran 2017’de TEPE anketi katılımcılarının yüzde 17.9’u geçen yılın aynı dönemine göre işlerinde artış olduğunu belirtirken, işlerinde düşüş olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 59.5 olarak belirlendi. Geçen yıla göre işlerinde bir değişiklik olmadığını belirtenlerin oranı ise, yüzde 22.6 oldu. l Ekonomi Servisi 25.7 ton altın üretildi Darphane, bu yılın ilk yarısında yaklaşık rilerine göre, geçen yıl yaklaşık 17.8 ton ziynet, 7.1 ton 25.7 tonluk altın üretimi ile da sikke (Ata) olmak üze geçen yılın tamamını geride re yaklaşık 24.9 tonluk altın bıraktı. üretilmişti. 2016’da 7 mil Darphane ve Damga Mat yon 177 bin 348 adet altın baası Genel Müdürlüğü ve basıldı. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Spekülatif yönlü büyüme, yeniden “T ürkiye ekonomisi yurtdışından sermaye girişleri söz konusu olduğunda genişleyen, sermaye girişleri yavaşladığında ise durgunlaşan bir yapıdadır.” Bu sözleri evvelki sene IMF tarafından yayımlanan 2015 World Economic Outlook raporunda okumuş idik. Aslında neredeyse 1990’lardan bu yana ulusal ekonominin yönünü belirleyen olgunun spekülatif nitelikli yurtdışı sermaye hareketleri (sıcak para) olduğu sürekli vurgulanmakta idi; IMF uzmanlarının “tespitleri” bu değerlendirmeleri biraz daha gün ışığına çıkarttı. Bir ekonomide iktisadi aktivitelerin sıcak para akımlarının yönü tarafından, deyim yerindeyse, uluslararası finans şebekesinin kaprisleri tarafından belirlenmesi iktisat yazınında spekülatifyönlü büyüme kavramı ile betimleniyor. Hani bir zamanlar 12 Eylül sonrası Özal Türkiye’sinde sıkça dile getirilen ihracatyönlü sanayileşme öyküleri benzeri... Spekülatifyönlü büyüme sürecine Türkiye hiç yabancı değil. Yakın tarihimizde sıkça yaşadığımız (19911994, 20002001 ve 20062009 büyümekriz sarmallarından hatırlayacağımız üzere) bu döngünün ana özelliği sıcak para akımlarının yüksek finansal getiri aracılığıyla uyarılması. Yaşanan döviz bolluğu sayesinde döviz kurunun ucuzlaması, ithalatın artması ve ucuz ithalat mallarının tüketimine dayalı ancak sürdürülemez nitelikli yapay bir büyüme konjonktürü elde edilmesi ve nihayetinde kırılganlıkların artarak krize yol açması, spekülatifyönlü büyüme salınımlarının başlıca dönemlerini oluşturuyor. Döviz kurunun ne pahasına olursa olsun ucuz tutulması bu döngünün kilit politikasını oluşturmakta. Ancak, bu sürecin en önemli iki sorunu yükselen dış ticaret açıkları ve bunların finansmanı için gerekli olan dış borçlanma olarak karşımıza çıkıyor. Gerçekten de yaklaşık on beş yıldır AKP ekonomi idaresi tarafından sürdürülen Türkiye’nin mucize büyüme masalının ardındaki en önemli açıklayıcı değişken borçlanmadır. Türkiye’de ekonomik büyümenin ardındaki dış borçlanma yükünü daha açık vurgulamak için dış borçlanma temposu ile milli gelirin büyümesini doğrudan karşılaştıralım. Aşağıdaki Tabloda 2008/09 küresel krizi sonrasında toparlanma süreci boyunca Türkiye ekonomisinin net yeni borçlanması ve bunun milli gelir düzeyi ile karşılaştırılması var. 2010 itibarıyla krizin yıkıcı etkilerinin geride kaldığını ve “Yeni” Türkiye’nin yeni bir normale doğru evrildiğini var sayalım. 2010 sonu itibarıyla toplam dış borç stokumuzun 291.6 milyar dolar olduğunu, bunun da 77 milyarının kısa vadeli olduğunu görüyoruz. Aynı yıl üretilen milli gelir 772.4 milyar dolar. 2010’dan bu yana ekonomide yaşanan borçlanmanın boyutlarını milli gelirdeki artış ile karşılaştırdığımızda ortaya çıkan sonuç son derece düşündürücü: Söz konusu altı sene sonunda Türkiye’nin milli geliri sadece 84.4 milyar dolar artış göstermiş. Halbuki bu dönemde dış borçlardaki toplam artış 112.5 milyar dolar; yani milli gelirdeki artışın neredeyse 1.5 misli! Bu rakamın 20 milyar doları ise net yeni kısa vadeli dış borçlanma. Türkiye’nin borçlanma temposundaki devinim, artık yatırım ve üretim süreçlerinden kopmuş, kendi başına buyruk bir ivmelenme içerisinde gözükmekte. Borçlanma, Türkiye ekonomisinin on beş yıllık serüvenini betimleyen en önemli değişken olarak öne çıkıyor. HHH İşgücü ve döviz piyasalarındaki açık ve dengesizliklerin bir diğer yansıması ise, kuşkusuz, enflasyon hareketlerinde gözleniyor. Haziran ayında tüketici enflasyon oranı yıllık bazda yüzde 10.90 olarak gerçekleşti. Enflasyonun “her zaman ve her yerde parasal bir mesele” olduğunu savlayan muhafazakâr, monetarist dogmalara inat, Türkiye ve benzeri gelişmekte olan ülkelerin deneyimleri enflasyonun aslında işgücü piyasalarındaki tıkanıklıkların ve eksik rekabet koşullarının ürünü olduğunu bizlere hatırlatıyor. Unutmayalım ki ulusal ekonomide süregelen yapısal dengesizlikler özünde tasarrufların düşük olmasından kaynaklanıyor. Bu da dış açığa neden olmakta. Ancak, bu sorunun çözümü kolay değil, yılların biriktirilmiş yanlış politikalarının kaçınılmaz sonucu. “Dövizin reel olarak ucuzluğu”, “yatırımların sanayiden uzaklaşması”, “iç talebin, özellikle inşaat talebinin aşırı özendirilmesi…” Bunlar artık “Yeni” Türkiye ekonomisinin kaçınılmaz gerçekleri arasında. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle