29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe hCeudmehfuhraiylientengaeslıdl?i20Temmuz2017 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU 7 DIŞARIDAKİ GAZETECİLER Murat neden Her şey Charlie Hebdo’ya destekle başladı. Yandaş medya yazarları da yazdıklarıyla Cumhuriyet üzerindeki niyetlerini ortaya koyuyordu Cumhuriyet’e yönelik postcemaat saldırı dalgası Fransa’da yayımlanan karikatür dergisi Charlie Hebdo’nun IŞİD saldırısının hedefi olmasının ardından Cumhuriyet’in 14 Ocak 2015’te, derginin özel sayısından 4 sayfalık bir seçkiyi teröre karşı destek olmak amacıyla yayımlaması ile başladı. Gazetenin matbaasının çıkışında dağıtım kamyonları durduruldu. Polisler gazeteyi kontrol etti. Gazetenin Ankara En büyük operasyon 30 Ekim 2016 sabahı Cumhuriyet gazetesine operasyon düzenlendi. Gazetenin yazar, çizer ve yöneticilerinden 13 isim gözaltına alındı. Operasyonu ilk olarak hükümet gazetesi Sabah okurlarına duyurdu. 13 kişi hakkında gözaltı kararının çıkarıldığının belirtildiği internet sitesi haberinde, “Cumhuriyet’e FETÖ ve PKK’ya yardım operasyonu” başlığı kullanıldı. Yine manşetten iddianameye... Bürosu’na kimliği belirsiz 15 kişilik grubun astığı “Hem paralel hem kafir kuşağısın, Cumhuriyet sen kimin uşağısın” pankartı, uzun yıllar boyunca gazeteye yönelik saldırıların yaratıldığı zemini gösterdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eski danışmanı ve metin yazarı AKP milletvekili Aydın Ünal, 27 Ekim 2015’te katıldığı A Haber canlı yayınında, 1 Kasım seçimlerinden sonra Saray’ı ve AKP’yi eleştiren gazetelerle ilgili “Türkiye’nin üzerinde çok baskı var. Şu anda çok rahat bir ortamda değiliz ama 1 Kasım’dan sonra bunların tamamından hesap sorulacak” dedi. Nihayet, Can Dündar ve Erdem Gül, 26 Kasım 2015’te tutuklandı. ‘Kayyımlı gazete üretti’ Kayyım tarafından yönetilen Bugün gazetesi, gazetenin yazar, çizer ve yöneticileri için hazırlanan iddianamede görülecek “yayın politikasını değiştirme suçu”nu, Dündar ve Gül tutuklu iken üretti. 16 Ocak 2016 tarihli haberde, “Görülen lüzum üzerine biz de ilan ediyoruz: Cumhuriyet’i Pekeke ele geçirdi. Can Dündar’ın yönetimine geçince teröristlere gerilla, terör örgütüne ise tıpkı örgüt üyeleri gibi ‘Pekeke’ diyen Cumhuriyet gazetesindeki eksen kayması ayyuka çıktı” denildi. Cem Küçük, Cumhuriyet aleyhine yapılan operasyonun medyadaki tetikçiliğini üstlenen isimlerin başında geliyordu. Küçük, televizyonlarda ve yazılarında sürekli Cumhuriyet’i susturacak operasyonun mutlaka yapılacağını söylüyor, hükümeti eleştiren Cumhuriyet yazarlarını isim isim hedef gösteriyordu. Küçük o kadar ileri gitmişti ki Dündar ve Gül’ün serbest bırakılmasına ilişkin AYM kararından bir gün önce “Dündar AYM eliyle bırakıldığı an bu ülkede FETÖ ile mücadele edecek bir tane savcı, hâkim, polis, MİT görevlisi vb. zor bulursunuz. Sonra kimse ağlayıp sızlamasın” diye yazarak AYM’yi tehdit ediyordu. Küçük bir başka yazısında da “Can Dündar jet hızıyla tutuklanmalı ve asla tahliye edilmemelidir. Can Dündar’ın uzun yıllarını hapiste geçirmesi artık Türk devletinin şeref meselesidir. Gerekirse terörü bitirmek için OHAL de ilan edilir. OHAL hukuk içinde çözümdür” diye yazdı. Silivri’de dubleks daire Bugün gazetesi, 22 Şubat 2016’da “Can Dündar dubleks dairede kalıyor” sürmanşetiyle çıktı. Haberde Can Dündar’ın Silivri Cezaevi’nde kaldığı odanın fotoğrafı yayımlanırken buranın lüks bir daire olduğunu ileri sürecek kadar akıl ve vicdan dışına çıkılıyordu. Ersoy Dede, Star gazetesindeki 6 Mart 2016 tarihli yazısında, “İşin Can Dündar’la sınırlı kalacağını mı zannediyorsunuz? Bakın tutuksuz yargılanmasına karar verilen Ekrem Dumanlı gitti. Gazetesi kurtuldu mu sanki? Cumhuriyet gazetesi de kurtulamayacak” diyerek yargının bağımlı olduğu adresleri de açıkça gösteriyordu. Yeni Akit gazetesi 29 Ekim 2016 tarihli ve “FETÖ’nün kullanışlı solcuları” başlıklı haberiyle gazeteciler Can Dündar, İsmail Saymaz ve Ahmet Şık’ı doğrudan hedef gösterdi. Bu üç gazetecinin kariyerleri FETÖ gibi karanlık örgütlerle mücadele etmekle geçmişken Akit “Hocaefendisine” söz söyletmiyor, manşetlerden Fethullah cengâverliğine soyunuyordu. MİT TIR’ları haberleri ile ilgili iddianamede olduğu gibi, bu operasyonda da ‘haberden iddianameye giden yol’ daha ilk sabah döşenmeye başlandı. Sabah gazetesinin internet sitesindeki haberde, daha sonra iddianameye de girecek akla zarar suçlamalar yer alıyordu. 1 Kasım 2016’da Sabah gazetesinin internet sitesinde Nazif Karaman imzalı “Akın Atalay dönüş biletini iptal etti Kaçtığı kesinleşti. Cumhuriyet’in sahibi dönüş biletini iptal etti” haberi yayımlandı. Atalay kısa süre sonra ülkeye dönmesine rağmen “kaçma şüphesi var” denilerek tutuklandı. ‘Balbay yönetse...’ Yeni Şafak gazetesinde Salih Tuna, operasyondan hemen bir gün sonra, “Cumhuriyet gazetesini de Erdoğan ve AK Parti’ye baştan beri muhalif olan Ümit Zileli veya Mustafa Balbay yönetse” ifadeleri ile ‘niyet’i ortaya koydu. 1 Kasım 2016’da, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlarından İlnur Çevik, Yeni Birlik gazetesindeki köşesinde, “Yani yapılanlar yanlış değil. Ama zamanlama ve şekilde bazı sıkıntılar var. Böyle darbeleri kamuoyuna iyi anlatmak lazım... Ama bu konuda hükümet biraz geride kalıyor. Yani yaptıklarımızı ‘muhalefet susturuluyor’ imajı vermeden yapmalıyız” uyarısı yaptı. 3 Kasım 2016’da, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın metin yazarlarından Aydın Ünal, operasyona tepki gösteren AB ve ABD’ye ilginç bir hatırlatmada bulundu. Ünal köşesinde, “1960’lardan beri büyüttükleri FETÖ’yü kaybettiler, 1970’lerden beri büyüttükleri PKK zor durumda, şimdi sıra, 1924’ten beri büyüttükleri Cumhuriyet Gazetesi’nde. ‘Son kalelerini’ de yitirmek üzereler. Sesleri onun için çok çıkıyor” dedi. Hükümetin niyet beyanı tutuklu? Gazetemiz yazar, çizer, yönetici, muhabir ve çalışanlarının davası 24 Temmuz’da Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde başlayacak. Dışarıdaki Gazeteciler, davayı izleme çağrı yaparak dün yeni bir sosyal medya kampanyası başlattılar. Murat Sabuncu, Ahmet Şık ve Kadri Gürsel’in neden hapiste olduğunu sorarak, “Gazetecilik faaliyetinden.” yanıtı verdiler. Videolar Twitter’dan #GazetecilereÖzgürlük hashtag’iyle paylaşıldı. Videoların sonunda, “24 Temmuz’da saat 09.00’da Çağlayan’da buluşuyoruz” çağrısı yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’ndan Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba’nın hazırladığı iddianameyle sanık yapılan Cumhuriyet çalışanları, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıkacak. l İSTANBUL/Cumhuriyet Yeni Şafak neden yalan haber yaptı? Silivri Cezaevi’nde 202 gündür tutuklu olan muhabirimiz Ahmet Şık, Yeni Şafak gazetesi tarafından hedef gösterildi. AKP’ye yakın gazetenin manşetinde, Yılmaz Bilgen imzalı “Teröristten talimat aldılar” başlıklı gerçek dışı haberde, eski genel yayın yönetmenimiz Can Dündar ile Ahmet Şık’ın terör örgütü lideri Mihraç Ural’la birlikte hareket ettikleri öne sürülerek, “Reyhanlı katliamı ve MİT TIR’ları durdurulmasının ardından Dündar ve Şık’ı telefonla arayan Ural, ‘TSK, MİT ve hükümeti suçlayan haberler yaparak kamuoyu oluşturun’ talimatını verdi” iddiaları yer aldı. Cumhuriyet davasının ilk oturumuna sayılı günler kala yapılan bu saldırı, akıllara, mahkemenin etki altına alınmak istenmesini getirdi. Ahmet neden aradı? Odatv, Yeni Şafak’ın yalan haberini masaya yatırdı. “IŞİD destekçisi Yeni Şafak muhabirinin, Ahmet Şık’ı hedef almasının perde arkasında ne var?” diye sordu. “Ahmet Şık’a hâlâ örgüt aranıyor! FETÖ, PKK, DHKP/C tutmadı, Şık şimdi de ‘Acilci’ olmakla suçlanıyor. Ama biz biliyoruz ki... Ahmet Şık gazetecidir ve gazetecilik yaptığı için hapistedir ” dedi. Ahmet Şık, Cumhuriyet’te 2015 yılının Şubat ayında Türkiye’den Suriye’ye giden silahlarla ilgili yazı dizisi hazırladı. Hemen sonra İstanbul Koruma Şube Müdürlüğü’nden arandı ve koruma isteyip istemediği soruldu. Şık’a verilen evrakta “Suriye/Esad rejimi ve THKP/C Acilciler terör örgütü ile irtibatlı Mihraç Ural’ın organizesinde, 2015 yılı Mart ayından genel seçimlere kadar ülkemizde bir dizi terör eylemi planlandığı, planlanan eylemler arasında canlı bomba, suikast vb. eylemlerin yer aldığı, eylemlerde yer alması muhtemel şahısların önümüzdeki günlerde Türkiye’ye aktarılması ya da Türkiye’deki irtibatlarının harekete geçirilmesinin beklendiği, eylem hedefleri arasında Ahmet Şık’ın da bulunduğu bildirilmiştir” diye yazıyordu. Yeni Şafak “Ahmet Şık, Mihraç Ural’dan talimat alıyor” derken... Devlet, “Mihraç Ural Ahmet Şık’a suikast yapacak” diye Şık’a koruma vermek istiyordu. Şık da bu nedenle Mihraç Ural’ı aradı. Konuşma, Cumhuriyet gazetesinin 21 Şubat 2015 tarihli sayısında sürmanşette yer aldı. 9 Kasım 2016’da Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, “operasyon gazeteye değil ki...” türü ifadelerin bir adım ötesine geçti. Operasyonun gazetenin yönetimini kayyımın eline vermek amacını taşıdığına yönelik kimi açıklamalara aynı zamanda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden sorumlu bakan olarak yanıt veren Kaynak, amaçlarının gazeteye kayyım atamak olmadığını, amacın vakıf yönetimini değiştirmek olduğunu anlattı. ‘Aydınlık’ın öfkesi: Bizden değilse yıkılsın Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticilerine yönelik operasyonun hemen ardından, gazetenin hem gözaltına alınan yazarlarına hem de kendisi ve geçmişine yönelik ‘yıkıcı bir operasyon’ başlatıldı. Cumhuriyet gazetesinde bir yönetim değişikliği niyetini hiç gizlemeyen haber ve köşe yazılarının kendisini gösterdiği gazete Aydınlık’tı... Rıza Zelyut 2 Kasım’da, “Operasyon yapılan Turuncu Cumhuriyet yönetimi, orada işgal cidir. Yapılması gereken en önemli iş de kanunsuz biçimde Cumhuriyet’e el koyarak içini boşaltanların bir an önce oradan atılmasıdır. Cumhuriyet’te gazeteyi gazete gibi yönetecek kadrolar zaten vardır” ifadelerini yazdı. Operasyonu izleyen günlerde Aydınlık gazetesinin neredeyse her köşesi, “Cumhuriyet hayallerinin” başka bir rengiydi. Sabahattin Önkibar, Rıza Zelyut ve Mehmet Faraç, iftira dolu yazılarıyla Cumhuriyet’i ve temsil ettikleri değerleri aşağılamaya çalıştılar. Onlar yazdıkça Cumhuriyet operasyonunu yapanların niyeti de daha net olarak açığa çıktı. Hükümet ve Aydınlık, Cumhuriyet’i, Aydınlık çizgisinde bir gazeteye dönüştürme fikrinde buluşmuşlardı. Aydınlık’ta yazılanlar bu uğursuz planın deşifresinden başka bir şey değildi. YARIN: Kendileri gittiler ‘kaçacaklar’ diye tutuklandılar! Haberi yazan isim Şık hakkındaki gerçek dışı haberi yapan isim Yılmaz Bilgen, 2016 yılında Rakka operasyonu başlatılınca sosyal medya hesabından “IŞİD ihanet etmez ve direnirse ABD’nin #Rakka üzerinden Türkiye’ye ders verme girişimi büyük bir hüsranla bitecektir” yorumunda bulunmuştu. Bilgen, Şubat 2016’da da Hatay sınırındaki Türk askerlerini hedef göstermiş ve işkence yapmakla suçlamıştı. Bu hedef gösterme olayından 4 gün sonra da Hatay sınırında bir Türk askeri, kafası kesilerek şehit edilmişti. Yeni Şafak muhabiri Bilgen, saldırıdan 4 gün önce 10 Şubat’ta yazdığı mesajda “YayladağıGüveçci Sınır Karakolunda askerlerin yakaladığı Suriyelilere yönelik işkenceleri sürüyor. Biri buna Allah için acilen dur demeli” demişti. Bilgen 7 Ocak 2014 tarihinde Islahhaber adlı internet sitesinde, “Kendi şahsım adına Irak Şam İslam Devleti saflarında zalim Esed rejimine karşı savaşan kardeşlerimle diğer ‘Cihad Ehlini’ eşit görmeyi sürdürerek ve Allah’a ve Resul’e inananlar için yenilgi olmadığını bilerek zaferleri adına dua etmeye ve destek olmaya devam edeceğim... ” diye yazdı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle