05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 14 Temmuz 2017 10 257 gündür özgürlüğünden yoksun... haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Okay Gönensin yaşamını yitirdi Türk basın tarihinin önemli isimlerinden gazeteci Aziz Okay Gönensin yaşamını yitirdi. Gönensin’in cenazesi bugün Zincirlikuyu Camii’nde ikindi namazının ardından kılınacak cenaze namazı sonrası Nakkaştepe Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Usta gazeteci Okay Gönensin dün sabah 04.30 sıralarında hayatını kaybetti. Uzun yıllar birçok gazetede görev alan, Okay Gönensin hem televizyonlarda hem de gazetelerde yaptığı işlerle Türk basın tarihinde önem li bir yere sahipti. Gönensin en son Vatan gazetesinde köşe yazarlığı görevini sürdürüyordu. Okay Gönensin’in yaşamını yitirmesinin ardından Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, “Değerli Üyemiz Okay Gönensin’i kaybettik. Ailesine ve basın topluluğumuza başsağlığı diliyoruz” denildi. Okay Gönensin, 1950 yılında Sarıkamış’ta doğdu. En son Vatan Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan Okay Gönensin, Saint Joseph Fransız Lisesi’nden 1967 ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden de 1972 yılında mezun oldu. Gazeteciliğe 1975 yılında Cumhuriyet’te başladı. Sabah, Yeni Yüzyıl, Star ve Yeni Binyıl gazetesinde yazı işleri müdürü, yayın koordinatörü, genel yayın yönetmeni, köşe yazarı ve başyazar olarak çalıştı. 2002 yılında Sabah gazetesinden ayrılarak Vatan Gazetesi’ni kuran “Bağımsız gazeteciler Grubu” arasında yer aldı. Gönensin’in Can adında bir oğlu var. l İSTANBUL / Cumhuriyet Saldırıya takipsizlik l EŞİNDEN ÇAĞRI Lütfen Deniz’e mektup yazın Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Deniz Yücel’in eşi Dilek Mayatürk Yücel, Alman Haber Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, yazdığı mektupların eşine verilmeye başlandığını belirtti. Eşine sadece Türkçe yazılmış mektupların verildiğini açıklayan Yücel, “Lütfen Deniz’e yazın! Eminim herkesin Türkçe yazabilen arkadaş, eşdost, komşu ya da iş arkadaşları vardır” diye konuştu. Alman Hükümeti’nin Deniz Yücel’in serbest bırakılması için yeterince girişimde bulunup bulunmadığı sorusuna Mayatürk Yücel, “Buna yanıt verebilmem için, tam olarak ne yaptıklarını bilmem lazım” yanıtını verdi. Deniz Yücel ve Dilek Mayatürk nisan ayında Silivri Cezaevi’nde evlenmişti. 145 günü aşkın bir süredir tutuklu olan Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel hakkında henüz iddianame hazırlanmış değil. l Haber Merkezi l ‘ÖRGÜT ÜYELİĞİ’ İDDİASI Çakmakçı ve Yanlıç tutuklandı Diyarbakır’da 4 Temmuz’da gözaltına alınan Kürt Yazarlar Derneği ve Kürt PEN üyesi yazar Hasip Yanlıç ile Medyascope.tv kameramanı gazeteci Mehmet Çakmakçı’nın da aralarında bulunduğu 12 kişi, 9 günlük gözaltı süresinin ardından önceki gün adliyeye sevk edildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında DTK içinde faaliyet yürüttükleri ve kapanan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Siyaset Akademisi’nde çalıştıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 12 kişiden Çakmakçı ve Yalnıç’ın da olduğu 5 kişi savcılık ifadesinin ardından “örgüt üyesi” oldukları iddiasıyla tutuklama talebiyle mahkeme sevk edilirken 7 kişi hakkında ise adli kontrol şartı istendi. Mahkeme Çakmakçı ve Yalnıç’ın da aralarında bulunduğu 5 kişinin tutuklanmasına, diğer sanıkların ise adli kontrol kararıyla serbest bırakılmasına kara verdi. TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, “İktidar, gazetecileri hemen her gün gözaltına alıp tutuklatarak, başta meslektaşlar olarak bizleri ve bütün olarak ülke toplumunu, gazeteci tutuklamalarına alıştırıyor. Biz buna alışmak istemiyoruz ve itiraz ediyoruz. Gazeteciliğin suç sayılmasına itirazımız var” dedi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet l CEZA ERTELENMEDİ Gazeteciye hakaret cezası AHMET ŞEFİK Başbakan Binali Yıldırım’ın 16 Nisan referandumu öncesi yaptığı bir konuşmayı sosyal medya hesabından eleştiren Görele Sol gazetesi yazarı Ali Dursun, “kamu görevlisine hakaret” suçundan hapis cezasına çarptırıldı. Giresun Görele Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Ali Dursun, amacının başbakana hakaret olmadığını, Başbakan Yıldırım’ın referandum öncesi söylediği sözlerin hayır diyen herkes gibi kendisini yaraladığını söyledi. Mahkeme, Dursun’u “kamu görevlisine hakaret” suçundan 1 yıl hapis cezasına çarptırdı, suç aleni olarak işlendiğinde karar vererek 1/6 oranında artırarak 1 yıl 2 ay hapis cezasına hükmetti. Ancak iyi halden dolayı cezayı 1/6 oranında azaltarak 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Dursun’un daha önce gazetecilikle ilgili yargılandığı davalarda aldığı cezalar olduğu için, verilen ceza ertelenmedi. Ali Dursun, “Seçim sonrasında yüzde 50 vatandaş terörist mi? Ama buna hesap sorulmayacak, buna itiraz edenlere ceza kesilip cezaevine atılacak. Bu mu adalet, bu mu hakkaniyet?” dedi. Dursun, kararı temyiz edeceğini söyledi. l TRABZON Gazetemizin tutuklu 3 avukatı nezdinde hukuksuzlukla Adalet Nöbeti’ne yönelik polis saldırısına ilişkin takipsizlik kararı veren ra tepki için başlatılan Adalet Nöbeti’nin katılımcısı avukatlara savcılık, bir avukatın burnunun, bir avukatın ise ayağının kırıldığı polis saldıran polisler hakkında takipsizlik kararı verildi. müdahalesi sırasında ‘zor kullanma yetkisi sınırının aşılmadığını’ savundu Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu edildiği dava kap samında 8.5 aydır tutuklu bulunan avukatlarımız Akın Atalay, Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör nez dinde haksızlığa uğ rayan herkes için hu kuk ve adalet talebi ile 6 Nisan’da İstanbul Adliyesi’nde avukatlar tarafından “Adalet Nö CANAN COŞKUN beti” başlatılmıştı. Nöbete çevik kuvvet po lisleri gaz kapsülleri ve kalkanlarla sert müdahalede bu lunmuştu. Güvenlik görevlilerinin de karıştığı müdahale sırasında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil’in bur nu, avukat Erkan Ünüvar’ın ise aya ğı kırılmıştı. Avukatlar Diren Yeşil, Kemal Aytaç, Erkan Ünüvar, Hati ADALET ce Nur Gök, Özge Serdar, Anıl Başoğlu, Kıvanç Kayaoğlu ve Sevinç Sarıkaya da gözaltına alın NÖBETİ mıştı. Avukatlar da saldıran polisler, güvenlik görevlileri ve sal 15. KEZ dırı emrini veren savcı ile ilgili suç duyurusunda bulunmuştu. TUTULDU Şikâyet edilen kişiler hakkında İs tanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu’nca soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmayı ise Memur Suçları Soruşturma Bürosu savcıların Darbe dönemlerinden kötü dan Rasim Işıkaltın yürüttü. Işıkaltın, Cumhuriyet soruşturmasını başlatan FETÖ üyeliğinden sanık olan savcı Murat İnam’ın yargılandığı Selam Tevhid soruşturmasında usulsüzlük yapıldığına ilişkin davanın tutuksuz sanıklarından. Işıkaltın, 2 Adalet Nöbeti’nde konuşan Anayasa hukukçusu Rona Aybay, “Bu insanlar, bir şey yaptıkları için değil, siyasal iktidara muhalif oldukları için demir parmaklıklar arkasına konulmuşlardır” dedi. Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu yapıldığı soruşturma kapsa bi hemen her alanında hizmetlerde bulunduğunu anımsatarak, “Askeri darbe dönemleri yaşadım. Üzüntü ve elem duyarak söylüyorum: Yurdumuzda, Cumhuriyetin kurucu ve temel ilkelerinin; evrensel adalet değerlerinin bu denli hiçe sayıldığı bir dönem olmamıştır” dedi. Akın Atalay, Bü sanları muhalif oldukları için cezalandırmaktadır. Yuvarlak ve genel nitelikli sözcüklerden oluşan tutuklama gerekçeleri, bu inancı desteklemektedir. Öte yandan, demir parmaklıklar arkasında aylarca süren bekleyişlerin ardından ortaya çıkan iddianameler de aynı sayfalık takipsizlik kararında, mü mında 8.5 aydır tutuklu bulunan avukatla lent Utku ve Mustafa Kemal Güngör’ün niteliktedir” dedi ve şöyle ekledi: dahale günü “avukatların çıkardıkla rımız Akın Atalay, Bülent Utku ve Musta aslında birer simge olduğunu belirten Ay “Tarihin onurlu sayfalarında yer alan rı gürültünün adliye çalışanlarını ra fa Kemal Güngör nezdinde haksızlığa uğ bay, “Aynı durumda ‘adalet’ kavramına ay lar, baskıcı ve zalim siyasal iktidarlara hiz hatsız edici boyuta ulaşması sebebiyle çevik kuvvet polisinin kalkanlarla müdahale ettiğini” iddia etti. Savcı Işıkaltın, avukatların kalkanlarla bina dışına itildiği sırada polislere tekme ve yumruk ile saldırdıklarını öne sürerek, bazı polislerin yaralandığını savundu. Işıkaltın, Toplan rayan herkes için hukuk ve adalet talebi ile İstanbul Adliyesi’nde başlatılan Adalet Nöbeti dün 15. kez tutuldu. Bu haftaki nöbete Anayasa hukukçusu Rona Aybay da katıldı. Adliye içindeki 1 saatlik nöbetin ardından Aybay, bina önünde basın mensuplarına açıklamada bulundu. Aybay, yarım yüzyılı aşan süre içinde mesleğin avukatlık, hocalık ve yargıçlık gi kırı biçimde tutuklanmış durumda olan pek çok öğretmen, yazar, gazeteci, milletvekili ve akademisyen gibi çeşitli mesleklerden insanlar var” dedi. Muhalif oldukları için Tutuklanmalarının evrensel adalet ilkeleri açısından kabul edilemeyeceğini bildiren Aybay, “Siyasal iktidar, bu in met edenler değil; zulme karşı hukuku ve adaleti savunan hukukçular olmuştur. Gelecek hafta, Cumhuriyet Gazetesi avukatları meslektaşlarımızın tutuklu oldukları son nöbetimiz olmasını umuyoruz. Ondan sonraki benzer eylemlerde Akın, Bülent ve Mustafa Kemal arkadaşlarımızın da katılımıyla daha güçlenerek birlikte olmayı umuyoruz.” l İSTANBUL / Cumhuriyet tı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na göre kamu hizmeti yapılan binalarda gösteri yapılmasının yasak olduğunu CHP’Lİ AĞBABA’DAN ERDOĞAN’A TEPKİ: belirterek, “Adalet Nöbeti adı altında yapılan gösterinin ve oturma eyleminin kamu düzenin bozması üzerine eylemine son vermeyen avukatların adliye dışına çıkarılmasında poli Bu gazeteciler hangi sin zor kullandığı, yaralama kastlarının bulunmadığı anlaşılmıştır” dedi. Şikâyet edilen çevik kuvvet polislerinin zor kullanma yetkisi sınırını aşmadıklarını iddia eden savcı Işıkaltın, yaralama suçunun yasal unsur bankamatiği soydu? larının oluşmadığını öne sürdü. Talimat Aydoğdu’dan Polisin müdahalesi sonucu gözaltına alınan 8 avukat hakkında da Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nca soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma dosyasındaki polis tutanağında, Başsavcı Vekili Fuzuli Aydoğdu’nun aranarak Adalet Nöbeti ile ilgili bilgilendirildiği, onun da adliye içi ve heykellerin bulunduğu bölümde herhangi eylem amaçlı toplanmaya, oturma eylemine, vatandaşın giriş çıkışı ve adliyenin rutin işleyişine engel olacak hareketler ile basın açıklamasına izin verilmemesi talimatı verdiği belirtilmişti. ‘Her şey devlet otoritesi için’ Polis tutanağında, ‘adliyedeki mahkemelerin gürültü ve benzeri şekilde rahatsızlıkla aksamaması ve adliyeye gelen vatandaşların adliye içerisinde eylemci grubu görerek devlet otoritesinin sarsılmaması için, müdahale edildiği’ aktarılmıştı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Cezaevlerinde gazeteci yok, şu anda gerçek manada gazeteci sıfatıyla içeride iki kişi var” açıklaması için Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Ağbaba, Bozdağ’a “Cumhurbaşkanının ifade ettiği bankamatik soyan gazeteci var mıdır? Nerede hangi bankamatiği soymuştur? Pek çoğunun yargılamaları hâlâ devam ederken bu kişilere ‘terörist’ denilmesi, ‘sözde’ bağımsız yargıya açık bir şekilde mesaj ve yargılamayı etkilemek değil midir?” sorularını yöneltti. Ağbaba, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi. Ağbaba önergede “Tüm dünyanın bildiği ve gördüğü gerçekleri yok saymak, inkâr etmek kime, nasıl bir fayda sağlayacaktır? Pek çoğunun henüz yargılamaları devam ederken bu kişilere ‘terörist’ denilmesi, ‘sözde’ bağımsız yargıya açık bir şekilde mesaj ve yargılamayı etkilemek değil midir?” diye sordu. 159’dan nasıl bir anda 2’ye düştü Ağbaba, şu soruları yöneltti: “Cezaevlerinde kaç tutuklu ve hükümlünün sarı basın kartı bulunmaktadır? Cumhurbaşkanının ifade ettiği bankamatik soyan gazeteci var mıdır? Nerede, hangi bankamatiği soymuştur? Bu kişi ya da kişilerin gazetecilik sıfatı var mıdır? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cezaevlerinde sadece 2 gazeteci olduğuna dair açıklama hangi kaynağa dayandırılmaktadır?Açıklamanın bilgileri Bakanlığınız tarafından mı verilmiştir? 159 gazeteci bir anda nasıl 2’ye düşmüştür? AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ifadelerinden hareketle cezaevindeki 2 gazeteci kimdir? Aralarında karikatürist,yayın danışmanı, gazete vakıf yöneticilerinin de olduğu 159 kişiyi terörist olarak dam galamak için hangi deliller ortaya konulmuştur. Pek çoğunun yargılamaları hâlâ devam ederken bu kişilere ‘terörist’ denilmesi, ‘sözde’ bağımsız yargıya açık bir şekilde mesaj ve yargılamayı etkilemek değil midir? Tüm yurttaşların gördüğü bu müdahale Adalet Bakanlığı tarafından görülmemekte midir? Yıllarca sarı basın kartı taşıyan, uluslar arası kuruluşlardan ödüller alan, tek geçim kaynakları gazetecilik olan, ellerine kalemden başka bir şey almayan onlarca kişiyi ısrarla görmezden gelmenin, bu kişilere ‘gazeteci değil’ demenin sebebi nedir? Tüm dünyanın bildiği ve gördüğü gerçekleri yok saymak, inkâr etmek kime, nasıl bir fayda sağlayacaktır? Basın özgürlüğü sıralamasında Avrupa’nın sonuncu ülkesi olan Türkiye’yi bu olumsuz noktadan değiştirmek için ne zaman harekete geçilmesi düşünülmektedir?” l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle