19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 29 Haziran 2017 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET Şanlıurfa’da gölgede 45 dereceyi aşan hava sıcaklığı, güneşte ise 53 dereceyi buldu. Uzmanlar, çöl sıcaklarından yaşlı ve çocukların etkilenmemesi için dışarı çıkmamaları ve bol bol su içmeleri tavsiyesinde bulundu. SKİAKAKİNNBCDİLİALI 360/2 1 0 350/2 4 0 290/1 7 0 360/2 3 0 390/1 8 0 310/4 0 290/1 4 0 330/1 8 0 420/2 2 0 380/2 3 0 350/2 2 0 350/2 4 0 220/1 8 0 330/2 3 0 200/1 2 0 200/9 0 220/1 3 0 250/1 1 0 200/1 4 0 300/1 9 0 280/2 1 0 270/2 2 0 TARİHTE BUGÜN 1971: Sovyetler Birliği’ne ait Soyuz 11 uzay aracı dünyaya inerken parçalandı. Üç Rus kozmonot hayatını kaybetti. 1709: İsveç Kralı XII Charles, Osmanlılardan sığınma istedi. İspark’ta fiş vurgunu ‘ORGANİZE YOLSUZLUK’ Bu sorular yanıt bekliyor AKüyçküuktkaya Otopark görevlilerinin fiş kesmekte kullandığı el terminallerinde ‘sistem dışı’ işlem yaptılar, sisteme düşmeyen otopark bedeli birilerinin cebine girdi. Vurgunun 90 milyon TL’ye ulaştığı iddia ediliyor İBB’de İSPARK’la ilgili verdiği soru önergeleriyle tanınan CHP’li meclis üyesi Tarık Balyalı, Cumhuriyet aracılığıyla onlarca soru işareti belirledi. Konuyu İBB’de gündeme ge tireceklerini söyleyen Balyalı yanıt bekleyen soruları şöyle sıraladı: l Para tahsilatı yapanlara neden Maliye’nin herkesi zorunlu tuttuğu ödeme kaydedici cihazlardan verilmedi? l Çok sayıda kişinin karıştığı ve son dere ce organize bir yolsuzluk. İstanbul halkının geçen yıllar içerisinde kaç milyon lirası yok olmuştur? Bu yolsuzluğa kaç kişi karışmıştır? l İSPARK’ın mali yapısının bozulmasın da bu yaşanan yolsuzluğun etkisi nedir? l El terminallerinde offline yani sistem dı şı çalışma yetkisi neden vardır? l Bugüne kadar bu terminallerin sistem dı şı çalışıp çalışmadığı ne den kontrol edilmemiş tir? Edildiyse silinen fiş ler nasıl fark edilme miştir? l İSPARK çalışanla Tarık Balyalı ra fiş silme yetkisi vermemiştir. Personelin bu fişle ri kendi becerileriyle sildiği iddia ediliryorsa el terminallerinin kontrolü neden yapılmadı? l El terminallerinin bakım, onarım ve denetimiyle ilgili olanlar hakkında bugüne kadar hangi işlemler yapılmıştır? Bu kişi ler hakkında soruşturma yapılmış mıdır? l Offline çalışan terminallerdeki fişler ‘ad min’ yani merkez şifreleri kullanılarak siline bilir mi? Admin şifreleri kullanılarak silinen fişler var mıdır? l El terminallerini kontrol eden mer kez şifreleri ve kullanıcılarıyla ilgili bağım sız kuruluşlarca herhangi bir denetim ya pılmış mıdır? l Bugüne kadar bu yolsuzluğu fark ede meyen ve bu kayıt dışı ortamın yaratılmasına sebep olan üst düzey yöneticilerden görev den alınan var mıdır? l Bu yolsuzluk meselesinin ortaya çık tığı tarihlerde ve sonrasında yapılan üst düzey yer değiştirmelerin gerekçeleri ne lerdir? l Yolsuzluğa bulaştığını kabul edenlerin savcılığa sevk işlemleri neden zamanında ya ni kurum soruşturmasından hemen sonra ya pılmamıştır? l İSPARK neden son bir yıl öncesine ka dar günlük yapılan tahsilatları kurumsal bir firmaya tahsil ettirmemiş de kendi ele manları aracılığıyla bu paraları tahsil et miştir? AKBİL NEYDİ ? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) en önemli şirketlerinden İSPARK’ta (İstanbul Otopark İşletmeleri Tic. AŞ) “ikinci Akbil skandalı” yaşanıyor. İBB iştiraki İSPARK’ta “otopark ücreti ödeyen yurttaşlara verilen fişlerin silinmesiyle” milyonlarca liralık vurgun yapıldığı belirlendi. Mayıs ayında kurum içinde yürütülen gizli soruşturma kapsamında en az 48 ayrı el terminalinde yolsuzluk yapıldığı tespit edilirken; 526 Mayıs 2017 tarihleri arasında 27 otopark görevlisinin iş akdi feshedildi. Mayıs ayındaki fesihlerin ardından bu ay başında da kurumda bazı üst düzey yöneticilerin görev yerleri değiştirildi. “Son yılların en büyük yolsuzluk olayıyla karşı karşıyayız” diyerek İSPARK’ta yaşananları özetleyen CHP’li meclis üyesi Tarık Balyalı, İBB Başkanı Kadir Topbaş ile İSPARK yönetimini istifaya davet etti. Balyalı, “Bu kayıt dışı ortamın yaratılmasına sebep olan üst düzey yöneticilerden görevden alınan var mıdır?” diye sordu. Konuyla ilgili İSPARK yönetimine gönderdiğimiz sorularımız ise yanıtsız kaldı. İSPARK yönetimine 10 gün önce yönelttiğimiz “Konuyla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunulacak mı” sorumuz hâlâ yanıt bekliyor. Geçen ay patlak verdi Skandal bir ay önce Mayıs 2017’de patlak verdi. İSPARK otoparklarında onlarca el terminalin Bir dönem İstanbul ulaşımında kullanılan AKBİL, elektronik ortamda veriler silinerek yapılan ve kamuoyunda büyük yankı yaratan 1990’lı yılların büyük yolsuzluk davasıydı. Dönemin CHP İl Başkanı Mehmet Bölük ve Doç. Dr. Berk Üstündağ’ın AKBİL sisteminde kalpazanlık yapıldığı iddiasıyla Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı’na yapılan suç duyurusu üzerine dava açılmış; Tayyip Erdoğan’la birlikte Ali Müfit Gürtuna ve 30’un üzerinde belediye bü rokratı yargılanmıştı. Davada Erdoğan’ın avukatlığını sonradan bakanlıklar üstlenen Hayati Yazıcı yapmıştı. Karardan önceki duruşmalardan birinde dönemin Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı; şimdinin Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, tansiyonu yükseldiği için bayılmıştı. Savcının Erdoğan hakkında 14 yıl hapis istediği Akbil davasında mahkeme sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Erdoğan milletvekili seçildiği için onun dosyası ayrıldı. de usulsüzlük saptandı. Çok sayıda görevli kendilerine ücret ödeyen yurttaşların fişlerini daha sonra silmek ve bu parayı zimmetlerine geçirmekle suçlandı. İSPARK çalışanlarının üyesi olduğu Hizmetİş Sendikası’na personelin karıştığı yolsuzluk iddiasıyla ilgili bilgi verildi. Sendikanın da bilgisi dahilinde mayıs ayı içerisinde 27 görevlinin iş akdi feshedildi. Olay nasıl yaşandı? Cumhuriyet’in kurum içerisinden edindiği bilgiye göre otopark görevlilerinin kullandığı el terminalleri iki türlü çalışıyor: ‘Onlinesistem içi’ ve ‘offlinesistem dışı’... Siz aracınızı park ettiğinizde bu terminallerden fiş kesiliyor ve paranız alınıyor. İşte bu noktada kullanılan iki türlü el terminali devreye giriyor. Bunlardan ilki yeni nesil ödeme kaydedici cihaz. İSPARK bu cihazlara yeni yeni geçiyor. Bu terminaller sadece online çalışıyor. Siz parayı verdikten sonra kesilen fiş sisteme giriliyor ve fiş daha sonradan imha edilemiyor. Maliye bütün işlemler için bu cihazı zorunlu kılıyor. Ancak çok sayıda terminalde ısrarla eski nesil el terminalleri kullanılıyor. Offline terminallerde yurttaşlara mali değeri olmayan bir fiş veriliyor. Yolsuzluk da zaten bu noktada başlıyor. Offline çalışma sırasında kesilen fişler bazı çalışanlar tarafından siliniyor ve bu paralar İSPARK’ın hesapları yerine zimmete geçiriliyor. İSPARK yönetiminin yasaya rağmen yeni nesil el terminallerine geçmemesi de buna bağlanıyor. Çünkü yeni nesil cihazlarda fiş silinemiyor. Bu olayın uzun bir süredir devam ettiği; iddialara göre 90 milyon TL’ye ulaşan bir vurgun yapıldığı önü sürülüyor. İBB borçla dönüyor İBB iştirakleri finansman için milyonlarca lira borçlanacak HAZAL OCAK İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştirakleri İSTAÇ İstanbul Çevre Yönetimi ve KİPTAŞ finansman ihtiyaçları için milyonlarca lira borçlanacak. İBB Meclisi’nde oyçokluğuyla verilen yetki talebine göre İSTAÇ yurtiçi bankalara 70 milyon 61 bin, KİPTAŞ ise yeni sosyal konut ve Fikirtepe gibi tıkanan dönüşüm projeleri için 149 milyon 472 bin borçlanacak. İBB’nin Üsküdar Ümraniye Çekmeköy metro hattı için yaklaşık 112 milyon Avro ve İstanbul genelindeki yolların asfaltlanması, ıslahı, yapım, bakım ve onarım ları için İller Bankası’ndan 1 milyar TL borçlanmasının ardından İBB Meclisi haziran ayı oturumları gündemine şimdi de İBB iştirakleri İSTAÇ İstanbul Çevre Yönetimi ve KİPTAŞ için borçlanma talebi geldi. Talepte şirketlerin finansman ihtiyaçlarının karşılanması için iç borçlanma yetkisi istendi. Talep CHP’li Meclis üyelerinin ret oyuna karşın AKP’li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edildi. İBB meclis üyesi ve İBB CHP Grubu basın sözcüsü Tarık Balyalı borcu ne için kullanacaklarını sorduklarında “Yeni sosyal konut üretmek ve Fikirtepe gibi tıkanan kentsel dönüşüm projelerinden kullanmak için” yanıtını aldıklarını söyledi. Karara tepki gösteren Balyalı özetle şöyle konuştu: “İBB iştirakleri de aynı İBB gibi ciddi bir borçlanma atağında. İBB’nin en büyük cirolara sahip olan iki şirketinin bu kadar büyük borçlanmasını makul bulmuyorum. Bu şirketler borçlanma konusu olan işleri kendi bütçeleri içerisinde çözebilecek kapasitede şirketler.” KİPTAŞ geçen Ocak ayında Fikirtepe’de zora düşen Vartaş ve Anka’nın projeleri için ‘çözüm’ imzalarını atmıştı. Buna göre finansman desteğini İller Bankası verecek, inşaatları Kiptaş yapacak. l İSTANBUL 13 GÜNLÜK BEBEK AÇLIKTAN ÖLDÜ Yalova’da, Suriyeli Muhammad ve İman Kadah çiftinin 13 gün önce doğan Cuma adlı bebekleri, beslenme sorununa dayalı olarak açlıktan öldü. Bebeğin anne sütünü kabul etmediği, annenin de mama için para bulamadığı öğrenildi. l İHA ŞANS TOPU 20, 21, 23, 24, 29 + 09 5+1 BİLEN: 317 bin 261’er TL (2 kişi) 5 bilen: 3 bin 732’şer TL 4+1 bilen: 282.10’ar TL 4 bilen: 36.60’ar TL 3+1 bilen: 20.10’ar TL 3 bilen: 4.40’ar TL 2+1 bilen: 5.80’er TL 1+1 bilen: 3.30’ar TL 190 haber 3 Cemaat fotoğrafının eksik kısmı Dün, Hürriyet gazetesinde Sedat Ergin, Gülen cemaati hakkındaki 2004 tarihli MGK kararının neden uygulanmadığını anlatan bir yazı yayımladı. Çok tartışılmış bu konu hakkında derli toplu bir değerlendirme okumak isteyenlere tavsiye ederim. 2004 MGK Kararı meselesi tartışılmasına tartışıldı ancak işin hukuki ve siyasi sorumluluğundan bahsedebileceğimiz hukuki ve siyasi bir ortamda değiliz. Hukuk devletinin yok edildiği ve siyasetin tek kişiye bağlandığı bir dönemde şaşırtıcı değil. Ne olmuştu 2004’te? MGK, hükümete Gülen cemaatine karşı tedbir alması tavsiyesinde bulunmuştu. MİT ve TSK ayrıntılı raporlarla Gülen cemaatinin yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerinin tehlikelerini de anlatmıştı. Ancak MGK’nin hükümet kanadı kararın altına imza atmasına rağmen, karar Bakanlar Kurulu’nun önüne dahi gelmemişti. Zamanının Başbakanlık müsteşarı Ömer Dinçer, Gülen cemaati hakkında icra planı hazırlanmasını tavsiye eden MGK kararının nasıl sumen altı edildiğini şöyle izah ediyor: “Milli Güvenlik Kurulu’nun tavsiye kararı Başbakanlığa bildirildikten sonra konuyu Başbakanımıza açtım. Gelen yazıyı dosyasına kaldırmaya karar verdik. Bu karar metni Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmadı. Hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Konudan MGK toplantısına katılan bakanlar dışında kimsenin haberi olmadı. Bütün toplumsal ve siyasi riski hükümet adına Sayın Başbakanımız, hukuki riski ben üstlenmiştim.” Dinçer’in bahsettiği hukuki ve siyasi riski ve bundan doğan sorumluluğu ne kendisi ne de kendisine kararın örtbas edilmesini söyleyen Erdoğan üstlendi. Sonra ne olmuş? Gülen cemaati, gayri resmi koalisyon ortağıyken 2009’da devletin Kırmızı Kitapından çıkartılmış. Bu esnada özellikle Balyoz davası eliyle ve müthiş bir iktidar desteğiyle ordudan tasfiyeler yapılmış. Tehdit algısı değiştiği için 20102014 arasında TSK’den kimse ihraç edilmemiş. Yani cemaatiktidar davasıyla tasfiye edilen kadroların yerine ihraç riski olmayan ve Kırmızı Kitap’ta artık tehdit olarak anılmayan cemaatçiler geçmiş. 2004’te MGK kararının gereği yapılmış olsa, iktidar destekli cemaat tehdit kategorisinden çıkarılmamış, siyasi kumpas davalarında “muhalefet”in sesine kulak verilmiş ve TSK’nin içindeki cemaat unsurlarını ihraç etmesine engel konmamış olsa 15 Temmuz gerçekleşmeyecekti. Hal böyleyken, yani 15 Temmuz’un kökleri Sayın Dinçer’in bahsettiği toplumsal, siyasi ve hukuki risklere kadar uzanırken cemaatle bugünkü gibi mücadele etmek çıkar yol değil. Şunun Bank Asya’da parası vardı, berikinin çocuğu cemaat okuluna gitmişti, diğeri zaten solcu, öbürü de dilekçeye imza atmış diyerek insanları işlerinden ihraç edip hapse atarak bu iş çözülmez. Türkiye, bilinen hukuki yollarla başa çıkamayacağı bir sorunla yüz yüze. Bilinen yollarla başa çıkılmaz diyerek hukuku tamamen askıya almak ise sorunu daha da kökleştirir. Ortamı pus kaplar. Puslu havayı da kim sever malum. Türkiye’nin topyekun bir geçiş dönemi adaleti sürecine ihtiyacı var. Darbeciler ya da kumpasçılar ceza hukuku içinde adil bir şekilde yargılanmalı. Ancak en azından 2004’ten sonra olanlarla yüzleşmek için iktidar mensuplarının da hesap vereceği Hakikat ve Adalet Komisyonları kurulmalı. İktidar sadece hesap soran mevkide siyasi bir savcılığa dönüşürse cemaat meselesinin fotoğrafı hep eksik çekilecek. Muhalifler ve etkisiz cemaat sempatizanlarıyla kavga edilirken, o fotoğrafın eksik kısmında kalanlar faaliyetlerini sürdürmenin yollarını arayacak. İşte Adalet Yürüyüşü, hukuk devleti yoksa cemaatle mücadelenin eksik kalacağına da dikkat çekiyor. 95 TL, C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle