26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 29 Haziran 2017 2 Uşak’tan Dilijan’a uçan Birleşik Dünya Kolejleri nedir? UWC okulları, (Birleşik Dünya Ko lejleri) dünyanın her yerinden, kendi ülkeleri tarafından seçilmiş, farklı etnik kökenlere sahip öğrencileri bir araya getirerek eğitim vermeyi hedefleyen bir sivil toplum örgütü. Kurucusu Alman eğitimci Kurt Hahn’a göre, dünyanın her tarafından gençler bir araya getirildiği takdirde dinsel, kültürel ve ırksal anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak için bir zemin oluşturmak mümkün. İlk UWC okulu olan Atlantik Koleji 1962’de İngiltere’de açılmış ve bugün 5 kıtada 16 Birleşik Dünya Koleji bulunuyor. 1618 yaş arası gençlerin başvurabildiği , Uluslararası Bakalorya diploması verilen okullarda eğitim süresi 2 yıl. güvercin 18 yaşındaki Elif, Uşak’ta okurken Ermenistan’ın Dilijan kentindeki Birleşik Dünya Koleji’ne lise öğrenimi için gitti. Derslerinden kalan zamanını ülke kültürünü keşfetmeye ayıran Elif, “Yaşam tarzlarımız çok benzer’ diyor Elif Yağmur Turan’ın en büyük hayali Birleşik Dünya tarzımız çok benzer. n Ailen bu kararını nasıl karşıladı? Çevrenden nasıl Kolejleri’nden birinde öğre tepkiler aldın? nim görmekti. Dünyanın çe UWC liseye başladığımdan şitli yerlerindeki 16 okul beri hayalimdi. Kabul aldı dan birinde okuyabilmek için ğımda Fransa’daydım, babam Türk Milli Komitesi’ne başvurdu ve kabul edildi. Şansına Ermenistan’ın Dilijan şeh FAigtaelany aradığında Ermenistan’ı kazandığımı söyledi, gitmek istersem gidebileceğimi. Dö rindeki kolej çıktı. UWC Dili ner dönmez eve uçtum, son jan Koleji’nde eğitim almak için Hrant ra belgeleri apar topar ayarladık, ama Dink Vakfı’nın Türkiye Ermenistan hiç kimse bana “gitme” demedi. “Şu Seyahat Fonu’ndan da destek alan Elif, rada diz dibinde oturunca, şurada oku geçen öğretim yılını orada geçirdi. yunca,” diyerek öğrencilerin yapabi Bir yıl daha bu okulda öğrenim göre leceklerini sınırlıyoruz. Bu bence bir cek olan Elif’le, okulu, Ermenistan’da güvercini kafese kapatmak gibi, ha ki hayatı üzerine konuştuk. ni çok seversin, gitmesini istemezsin. n Uşak’ta okurken kendini nasıl Ama onun kanatları vardır, er ya da Ermenistan’daki bir kolejde buldun? geç gökyüzünde kanatlarını dalgalan Ben Türkiye’de IB eğitimi veren dırabileceği günü bekler. Ailem sa bir okulda okuyordum. Bu okulda da nırım o güverci Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen nin uçmak istedi insanlarla aynı okuldaydım. UWC’nin ğini anlayınca, o de bu şekilde olduğunu hatta daha ge niş kültürleri kapsadığını duyunca çok ilgimi çekti, birçok tanıdığım ar kadaşımdan duyduklarım da beni çok etkiledi. UWC’ye gidebilmek birçok öğrencinin hayalidir. n Ermenistan’da okumayı özel likle mi istedin? Tesadüf mü oldu? İlk önce şunu belirteyim ki tüm UWC’lerde eğitim ya da eğitim dı şı olanaklar eşit. Hindistan Mahindra UWC’de okumak ile Almanya Robert Bosch UWC’de okumak aynı. Ermenistan’da olduğum için şanslı hissediyorum, çünkü bu alan da çalışmak istiyorum. Okul dışın da Türkiye’den giden birisi ola rak oldukça şaşırtıcı benzerlik lere sahip keşfedilmeyi bek leyen bir kültür var. Örneğin bizim “ayran” olarak adlan dırdığımız içecek, hiç bek lenmeyen bir şekilde “tan” olarak beliriverdi Erme nistan kültüründe. Yaşam genç ve dinamik kanatlarıyla nasıl havada tek başına süzüldüğünü görmek istediler. Onlara ne kadar teşekkür etsem az. İnsanlar UWC’nin ne olduğunu bilmiyorlar, o yüzden benim okulumun Ermenistan’da Ermenistan müfredatı ile yürütülen bir okul olduğunu zannediyorlar. Ermenistan’da da taksiye bindiğimde sürücü, Türkiye’den geldiğimi duyunca hemen Ermeni asıllı olduğumu düşünüyor, açıklama yaptığımda da ne kadar inandırıcı oluyorum bilmiyorum. Ama bunlar aşılamayacak şeyler değil, sadece biraz toplumsal etkileşim lazım politikadan uzak olması kaydıyla. Sonuçta hepimiz insanız, iki göz, iki kulak, bir ağız, bir burun... Sucuklu yumurta n Ermenistan’da okumak sana neler kattı? Neler yaşadın? İlk gittiğimde sınırda durduk vize almak için, benim ErSilonifinnvaeb, eaEylrlermarkeinlnadireıayrülkalak. dealeşı yeşil pasaportum olduğu için ilk vize alışım. Belgeleri doldurdum, görevliye geri uzattıktan sonra Türkiye’den geldiğimi gördü, sıcak bir gülümsemeyle Türkçe “Merhaba,” dedi. O sıcacık karşılama benim yeni okuluma ve yepyeni bir maceraya bir “merhabaydı”. Hrant Dink Vakfı’nın iki gönüllüsü Armenuhi ve Anna benimle iletişime geçti. Anna bana “Aa demek senin Ermenistan’da hiçbir akraban yok. O zaman biz senin yeni teyzeleriniziz” dedi. Anna bir hafta sonu davet ettiği Gümrü’de kahvaltıda ne yemek istediğimi sorduğunda ben de, “Ermenistan kültüründen bir kahvaltı olsun’’ demiştim. Markete gidip sucuk aldık, sabah kahvaltıda sucuklu yumurta vardı. 72 ülkeden öğrenci n Okulda günler nasıl geçiyor? UWC’lerin müfredatı IB yani International Baccalaureate. IB’nin müfredatı zaten ülkeye göre değişmiyor. Okulda dersler günde 8 blok halinde geçiyor. 6 ders grubu var ve bunlardan ders seçmemiz gerekiyor. 72 farklı ülkeden öğrenci vardı bu öğretim yılında, ama seneye bunu daha da artırmayı planlıyor okul. Ders dışında kalan zamanımda CAS adını verdiğimiz yine IB diploması dahilinde etkinliklerimiz var: Yaratıcılık, Hareket ve Sosyal Hizmet, TEDx etkinliğimiz var ona hazırlanıyorum ben arkadaşlarımla birlikte. Onun dışında bol bol Rusça çalışıyorum, koşuyorum, yüzüyorum ve yerel halktan gelen çocuklarla çeşitli bilim deneyleri yapıyorum. n Gelecek planlar neler? Amerika’da politika ve ekonomi okumak istiyorum. Mezun olduktan sonra TürkiyeErmenistan üzerine çalışmak istiyorum, Bu konuda her iki tarafta da yeterli, yetişkin, bilgili ve objektif bir bakış açısına sahip olan uzman sayısının az olduğunu düşünüyorum. Laik, bilimsel eğitim içinHALKEVİ YAZ OKULU PROJESİ 11 YAŞINA BASTI SEYHAN AVŞAR Halkevi Yaz Okulu projesi 11 yıldır yaz aylarında yoksul mahallelerdeki çocuklarla buluşuyor. Bu yılda Türkiye genelinde 3 Temmuz’da başlayacak olan yaz okulu 31 Temmuz tarihinde ise son bulacak. Yaz okulu başvuruları ise devam ediyor. Halkevi Yaz Okulu gönüllüsü Zeynep Cansu Elifoğlu (31), “Çocukların istismar edildiği bu günlerde laik, bilimsel eğitim için yaz okulunda buluşalım” diyerek, çağrı yapıyor. 6 ile 14 yaş arasındaki her çocuğun ücretsiz katılabileceği Halkevleri Yaz Okulu projesini Elifoğlu gazetemize anlattı. Halkevi Yaz Okulları’nın bundan 10 yıl kadar önce yaz tatillerinde çocuklarla buluşmak ve onlara üniversitede aldıkları bilgiyi aktarmak isteyen üniversite öğrencilerinin girişimi ile başladığını anlatan Elifoğlu, “Genellikle yoksul mahallelerdeki Halkevi şubelerinde, üniversite öğrencileri ve çocuklar buluştular. Yıllar içerisinde amatör düzeyde başlayan bu çalışmalar daha da profesyonelleşti. Yaz okullarımız Türkiye’nin birçok ilinde çoğunlukla eşzamanlı olarak yürütülmekte. Bu yıl ise 11.’si gerçekleştiri lecek. İstanbul’da 1520 ayrı mahallede, Ankara’da 1015 ayrı mahallede olmak üzere Türkiye genelinde 7080 ayrı nokta yaz okulu etkinliklerimiz olacak. Yüzlerce gönüllü eğitmen binlerce çocukla buluşacak” dedi. Elifoğlu heykel, resim, müzik, dans gibi sanat alanları ve aynı zamanda bilimsel deneyler, evrim, arkeoloji gibi bilim alanlarıyla birlikte toplumsal cinsiyet, hayvan hakları gibi çocukların duyarlılıklarını artıracak içeriklerin olduğu yaz okullarına katılabilmek için şu yolun izlenmesini söyledi: “İnternet sitemiz, sosyal medya sayfalarımız yaz okulu hakkında tüm ailelere fikir verecektir. Aileler her yaz okulu sonunda mahallelerde düzenlenen çocuk şenliklerine katılabilirler. Böylece çocukların yüzlerindeki mutluluğa ve ‘neden bitti’ burukluğuna bizimle beraber bakmak en doğru gözleyebilme olanağı yaratacaktır. l İSTANBUL haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK Nuriye ve Semih ölmemeli! Türkiye’de Adalet, Demokrasi ve İnsan Hakları için bir şeyler olmaya, insanlar nihayet, yasal haklarını kullanarak, barışçı yöntemlerle DİRENMEYE başladı... Bir yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’dan yola çıktı, ADALET için, gittikçe artan siyasal ve toplumsal bir destekle yürüyor... Kamuoyu liderleri, bildiriler yayımlayarak AKPErdoğan iktidarının yol açtığı haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliklerin düzeltilmesini istiyor... Nuriye ve Semih’in DİRENİŞİ topluma mâl oluyor. HHH Kılıçdar’ın (dalkavuk kanal ve gazetelerin “İstanbul Yürüyüşü” diye saptırmaya çalıştıkları) ADALET YÜRÜYÜŞÜ’ne, konaklama yerlerinde suların kesilmesi, gübre dökülmesi, yola kurşun bırakılması gibi kışkırtmaların yapıldığı bir sırada... Bir araya gelmeleri pek de beklenmeyen, karşıt görüşlere sahip birtakım yazarlar, düşünürler, sanatçılar, İnsan Hakları Savunucularının da aralarında bulunduğu aydınlar, aynı bildirinin altına imza atarak, açlık grevi yapan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın haklarını savundular! Bu bildiri ile Adalet Yürüyüşü’ne yapılan provokasyonların artması da aynı zamana rastladı: Çünkü iktidar güçsüzleştikçe Demokrasiyi, Adaleti ve İç Barış’ı zedeliyor; Demokrasi, Adalet ve İç Barış zedelendikçe tepkiler artıyor; tepkiler arttıkça kışkırtmalar tırmanıyor! HHH KHK ile atıldıkları işlerine geri dönebilmek için 100 günü aşkın bir süredir açlık grevi yapan ve açlık grevi yaptıkları için tutuklanmış olan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça için yetkililere yapılan çağrının gazetelerde yayımlanan metni şöyle: Nuriye Gülmen ve Semih Özakça OHAL kararnamesi ile işten atılan beş bin akademisyen, elli bin öğretmen ve yüz elli bin çalışandan yalnızca ikisi. İşe geri dönme talebiyle açlık grevine gittikleri için cezaevine atıldılar. 111 gündür açlar. Nuriye ve Semih ölmesin. Çalışma hakları geri verilsin. Okullarına dönebilmeleri ve hayatlarına devam edebilmeleri için devletin gereken adımları atmasını istiyoruz. Adalet ve demokrasi bunu gerektirir. HHH Bu bildiri hiç kuşkusuz toplumun en azından yarısından biraz fazlasının, milyonların duygu ve düşüncelerini yansıtıyor. Kılıçdar’ın ADALET YÜRÜYÜŞÜ de, toplumda yükselen bu Demokrasi, Adalet ve Barış talebinin dışavurumundan başka bir şey değil... Bu yürüyüş, elbette, Nuriye ile Semih’e yapılan haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliği de protesto ediyor. O nedenle Nuriye ve Semih’e “Canınız bahasına savunduğunuz haklarınıza, yüz binler, milyonlar yürekten destek veriyor, on binler yürüyerek sahip çıkıyor; lütfen artık ölüm orucunu bırakın; mücadelenizi canlı olarak sürdürmeniz bu topluma umut verecektir!” diye sesleniyorum... Çünkü onların, iktidarın hiç önem vermediği ve duyarsız olduğu, hak, hukuk, Adalet, Demokrasi ve Barış uğruna, canlarını feda etmelerini değil: “DİREN ADALET DİREN DEMOKRASİ DİREN BARIŞ” Diye haykırarak topluma öncülük etmelerini... Yaktıkları direniş meş’alesini, umut ateşine dönüştürmelerini... İnsan Hakları mücadelesini, bugün hepimizin yüreğimizi ağzımıza getiren, sergiledikleri o azimli tutum ve davranışla, sürdürmelerini diliyorum! Çocuklar deneyle eğlendi Koruncuk Vakfı’ndaki çocuklar, Henkel’in , Yaratıcı Çocuklar Derneği işbirliğinde gerçekleştirdiği Keşif Dünyası’ndaki bilim atölyelerine katıldı. Su, limon, yumurta kabuğu gibi doğal malzemelerle gerçekleştirilen deneylerde, çocuklara özellikle doğa sevgisi kazandırılmaya çalışıldı. Kuruluşun Sürdürülebilirlik Elçileri Programı’nda yer alan Henkel çalışanları, Koruncuk Vakfı’nda sınıflara ayrılarak, çocuklara çevre bilinci kazandırmak üzere sürdürülebilirlik sunumu gerçekleştirdi. Çocukların stres atmalarına yardımcı olmak; koordinasyon, ritim ve denge becerilerini geliştirmek üzere poi kullanımı, anlatımı ve uygulaması da yapıldı. Daha sonra bahçeye geçilerek hep birlikte çiçekler ekildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle