14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Leonardo Leonardo DiCaprio, “Para Avcısı” (Wolf DiCaprio of Wall) filmi yapımcılarından aldığı hediye Oscar heykelciğini geri verdi Marlon Brando’ya ait Oscar heykelciğini savcılara verdi. Ancak bu heykelcik geçen yıl “Diriliş” (Revenant) filmiyle aldığı kendine ait heykelcik değil, Pazar 18 Haziran 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 2004’te ölen sinemanın efsanevi oyuncusu Marlon Brando’ya verilen Oscar heykelciği. DiCaprio, ABD Adalet Bakanlığı tarafından Malezya hükümetine ait bir fonun 4.5 milyar dolar zarara uğratılması üzerine açılan soruştur ma kapsamında kendisine Red Granite yapım şirketi tarafından hediye edil en heykelciği savcılara teslim etti. Red Granite, ABD’li oyuncunun başrolünü oynadığı “Para Avcısı” (Wolf of Wall Street) filminin yapımcısıydı. kultur@cumhuriyet.com.tr 15 YAZAR AYŞE KULİN VE ATAOL BEHRAMOĞLU’NDAN GÜLMEN VE ÖZAKÇA İÇİN AÇIKLAMA ÖLÜM GENÇLERE YAKIŞMAZ Yazar ve gazeteci Ayşe Kulin açlık grevinin 101’inci gününde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için açıklamada bulundu. Gülmen ve Özakça KHK ile ihraç edildikleri işlerine geri dönebilmek için Ankara’daki Yüksel Caddesi’nde eylem yapmış ve direnişlerinin 120’inci gününde açlık grevine başlamıştı. Gülmen ve Özakça, açlık grevlerinin 76’ncı gününde tutuklanarak Sincan Cezaevi’ne gönderilmişti. Kulin, bugün açlık grevlerinin 101’inci günü ve kritik bir aşamada bulunan Gülmen ve Özakça için açıklama yaptı. Kulin, “Ölüm gençlere yakışmaz! Ne var ki genç ölümler bazen önlenemez. Hayatlarının baharında görev başında giden askerler polisler için veya kalleş bir bombanın, onulmaz bir hastalığın, kazaların kurbanlarına yüreğimiz yanar ama sorumluluğu kadere havale ederiz. Oysa işleri ellerinden alınan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın uğradıkları haksızlığı protesto etmek için başlattıkları açlık grevini sonlandırmak ve bu iki genç insanı hayata iade etmek o kadar kolay ki... Vicdanın sesine kulak vermek... Hepsi bu! Çünkü merhamet kibirden, bağışlamak cezalandırmaktan, sevgi nefretten üstündür. Bu gençler görevlerine iade edilirlerse hayatlarının akışını yaşarlar. Ölümlerine göz yumulursa bugün değişik nedenlerle ıstırap çeken insanların bayrağı haline gelirler. Gerçi semboller kişilerden güçlüdür ama aslolan da hayattır. Buradan Nuriye ve Semih’e sesleniyorum: Ölüm gençlere yakışmaz çocuklar, yalvarırım hayatta kalın ve öyle mücadele edin. Çünkü Allah’ın bize bahşettiği hayat kutsaldır. Dilerim ya onlar ya da bu açlık grevini sonlandırabilecek birileri beni duyar ve bana hak verir, çok geç olmadan” dedi. ‘Eşitsiz koşullarda bir mücadele’ Türk edebiyatının duayen isimlerinden şair Ataol Behramoğlu, işlerini geri almak için başlattıkları açlık grevi 101. gününe giren akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça için bir video mesaj yayımladı. Ataol Behramoğlu’nun mesajı şöyle: “Nuriye Gülmen ve Semih Özakça arkadaşlarımızın yiğit direnişini çok büyük bir saygıyla fakat aynı ölçüde de büyük bir kaygıyla izliyorum. Son derece, çok büyük eşitsiz koşullarda bir mücadele bu. Bir yanda, güvenlik güçleri, ordusu, güdümlü yargısıyla devlet, diğer yanda gasp edilen haklarını geri almak için yaşamlarını ortaya koymuş iki genç insan. Eğer bu mücadele gasp edilen hakların geri alınmasıyla değil, yaşamların yitirilmesiyle, sakatlanmayla, sona ererse, devlet bu inatlaşmayı sürdürünse, suçun ağırlığından ve suçun hesabını vermekten ebediyen kurtulamayacaktır.” Rozental’in yeni kitabı: Seyir Hali Yönetmen Avildsen hayatını kaybetti Avildsen, 1976’da yönettiği ‘Rocky’ filmiyle dünya çapında ün kazanmış 1977 yılında En İyi Yönetmen ve En İyi Film Oscar’ını almıştı İlk kez Haydarpaşa Garı’nda düzenlenen 9. Kadıköy Kitap Günleri kapsamında okurlarla buluşan, karikatürist yazar İzel Rozental’in Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan “Seyir Hali” sadece yolculuklardan ibaret bir kitap değil. ‘Bir Mizahçıyla Dünyayı Gezmek’ alt başlığını taşıyan “Seyir Hali” Rozental’in mizahî diliyle yoğrulan, karikatürleriyle renk kazanan, gezilen yerlere farklı bakış açılarından bakan bir anı kitabı olma özelliği de taşıyor. “Rocky” ve “Karate Çocuk” filmlerinin yönetmeni John G. Avildsen 81 yaşında hayatını kaybetti. Avildsen’in oğlu Anthony Avildsen ünlü yönetmenin pankreas kanseri tedavisi gördüğü Los Angeles’taki CedarsSinai Hastanesi’nde yaşama veda ettiğini açıkladı. Avildsen’in yönettiği “Rocky” filminin başrol oyuncusu Sylvester Stallone sosyal medyadan yaptığı açıklamada “Her şeyimi Avildsen’e borçluyum. Tutkusu, sabrı ve cesaretiyle hayatımı değiştirdi” diyerek duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Amerikan Film Yönetmenleri Derneği Başkanı Paris Barclay ise “Yıllar boyunca zafer, cesaret ve duygu temalarını işledi ‘Rocky’ filminin başrol oyuncusu Sylvester Stallone sosyal medyadan yaptığı açıklamada duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Stallone ve Avildsen filmin çekimlerinde bir arada. milyonlarca kişinin kalplerine dokundu” açıklamasında bulundu. Avildsen, 1976’da yönettiği “Rocky” filmiyle dünya çapında ün kazanmış; 1 milyon do kilen film, döneminin en büyük gişe başarılarından birini yakalamıştı. Yönetmen, “Rocky” adlı filmiyle 1977 yılında En İyi Yönetmen ve En İyi Film Os Marsilya’dan ği filmleriyle tüm dünyada lar bütçeyle 28 günde çe car’ını almıştı. Napoli’ye, Vietnam’dan Hindistan’a Marsilya’dan Napoli’ye, oradan SaintTropez’e, Vietnam’a ve Hindistan’a uzanan yolculuğu boyunca seyir defteri tutan İzel Rozental, Seyir Hali kitabını S‘KoemrreadiYKrıalmliçeaszi’ fotoğraflar üzerine yaptığı çizimlerle ve karikatürlerle süslemiş. Kitabının giriş İtalya’nın prestijli film festivallerinden MIX le ruh kazandıran ve her karakterini bize tüm doğallı kısmında herkesin başına Milano Festivali, bu sene ğı ile yaşatan Serra Yılmaz’a gelebilecek sıradan Türkiye’den başarılı si bu ödülü vermekten büyük olayları, üzerine biraz nema ve tiyatro oyun onur duyuyorum” dedi. tuz biber serperek cusu Serra Yılmaz’ın Konuşmasında LGBTİ nakletmekten katılımı ile ger haklarına da dikkat çeken ve okurlarıyla çekleşti. Piccolo Yılmaz şunları söyledi: “Mi paylaşmaktan Tiyatrosu’nda zah gökkuşağının tüm renk başkaca gerçekleşen lerini kucaklar ve farklı cin niyetinin törende Yıl sel kimliklerin kendileri olmadığını maz, ödülü ni özgürce ifade edebilmele söyleyen nü İtalyan riyle zenginleşir. Bugünler Rozental: televizyo de Çeçenistan gibi dünya ‘’Yediklerim, nundaki Mas nın değişik noktalarında ya içtiklerim terChef prog şanan LGBTİ hakları ihlalle zaten ziyan ramında birlikte yarış ri de son derece kaygı veri oldu, bari tığı ünlü astrolog An ci bir boyuta ulaştı. Biz sa gördüklerimi tonio Capitani’nin natçılar eserlerimizle ve mi paylaşayım Yılmaz, MIX Milano elinden aldı. Capita zahımızla bu baskıya kar dedim...’’ diyor. Festivali’nde ‘Komedi ni ödülü takdim eder şı mücadele etmeye devam Kraliçesi’ ödülünü aldı. ken, “oynadığı her ro edeceğiz.” Adalet için yürümek... Bir Çin atasözü şöyle der; “Mucize, havada yürümek ya da su üstünde yürümek demek değil, dünya üstünde yürümektir.” Dünya üzerinde yürümenin de yolları var. Öne yürürsünüz, arkaya yürüyebilirsiniz, sağa ya da sola yürüyebilirsiniz... Türkiye’deki karşıdevrim yürüyüşü daha ne kadar sürecek sorusu yüreklere çöreklenmişken CHP, adalet için yürüme kararı aldı. Geç oldu ama iyi oldu. Yaşadığımız hukuksuzluk, adaletsizlik karşısında en sonunda önemli bir adım... Bir değil, binlerce milyonlarca adım... PEN Türkiye Yazarlar Derneği olarak, birkaç gün önce bir açıklama yayımladık: Aşağıda tırnak içinde sizlerle yeniden paylaşıyorum: (Parantez içinde okuyacaklarınız açıklamamızda yok... Onları şimdi ben, gönlümün çağrışım rüzgârlarından ödünç alıp ekliyorum.) “Adaletin olmadığı bir dünyanın sonu çoktan gelmiş demektir. Adaletin olmadığı bir toplumu birbirine bağlayan hiçbir şey kalmamış demektir.” (Şu an ülkemde, annesi babası, çocuğu, damadı ya da kardeşi, haksız yere hapiste olan binlerce aile var. Toplumun bir bölümü böyle bir olay yokmuş gibi davranıyorsa, o toplum yok olmaya mahkumdur.) “Adaletin olmadığı bir yerde ne yazlar güzeldir, ne meyveler lezzetlidir. Adaletin olmadığı yerde türküler yalan, şarkılar ikiyüzlü, şiirler sahte sayılır.” (Açlık grevinde tutuklu akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça ölüyor... İşlerini geri istedikleri için ÖLDÜRÜLÜYORLAR! Bunca ölüm karşısında hâlâ nasıl yazdan, meyvelerin lezzetinden söz edebiliriz ki!) “Adaletin olmadığı bir ülke ne tarihiyle övünebilir ne gele ceğini aydınlık görebilir. Adaletin olmadığı bir gün bi le bir yüzyıla bedeldir.” (İşte geleceği görebilmek için yürüyoruz. Karanlığa karşı direnmek için... Umudu yeşertmek için...) “Adaletin olmadığı bir dünyaya tabiat da küser, ağaçlar kurur, sular çekilir, kuşlar susar. Adaletin olmadığı bir yerde zulüm vardır, haksızlık vardır, kötülük vardır.” (Yaşayarak biliyoruz o zulmü, haksızlığı, kötülüğü... Ölerek tanıklık ediyoruz doğanın öfkesine...) “Adalet varsa bir uygarlık vardır, bir ülke vardır, şan, şeref, gurur vardır, tarih vardır. İnsan vardır. Adalet yoksa hiçbir şey yoktur.” Öyleyse yürümeye devam! Adalet için! Demokrasi için! Bir Çin atasözüyle başladım, Kızılderili deyişiyle bitireyim: “İlkbaharda usul usul yürü; toprak ana hamiledir.” İlkbahar geçti yaz geldi... Yürüyüşümüz haksızlığa direnmek için! HHH Sevgili Okurlar, Dünyanın her yerinden Sevgili Şirin Tekeli için mektuplar, taziyeler, övgüler yağıyor. Sokaktaki insandan milletvekillerinden, kadın hakları liderlerinden, akademisyenlerden... Şimdi (cumartesi öğlen) onları paylaşmak üzere Kadın Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi’ne koşmam gerek... “Arkamdan yürüme, sana yolu göstermeyebilirim... Önümden yürüme, seni takip etmeyebilirim. Sadece yanımdan yürü ve dostum ol” demiş Camus. Bizler ve bizden sonraki kuşaklar Şirin Tekeli’nin yanında yürümeyi sürdüreceğiz. Hava raporları önümüzdeki günler yağmur var diyor: Öyleyse, bu da son söz niyetine: “Yağmurda yürümeyi hep sevmişimdir. Böylece kimse ağladığımı göremez.” (Charlie Chaplin) İŞTİSAN davayı kazandı Uygur’un atama işlemi hukuka aykırı bulundu İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği’nin (İŞTİSAN), 16 ay önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’na Genel Sanat Yönetmeni olarak atanan Süha Uygur’un atama işleminin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla İ.B.B Başkanlığı’na açtığı dava derneğin lehine sonuçlandı. İŞTİSAN, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Süha Uygur’un, Şehir Tiyatroları Yönetmenliği’nin Genel Sanat Yönetmeni’ni tanımlayan 18. maddesindeki şartları taşımadığını, Uygur’un “Fakülte ya da yüksekokul” mezunu olmaması sebebiyle davanın dernek lehine sonuçlandığını belirtti. Açıkla mada şu ifadelere yer verildi: “Bu dava, 2012 yılında sanatçılara ve tiyatro çalışanlarına haber verilmeden, belediye bürokratlarınca yapılan yönetmelikle değiştirilen maddeler arasında bulunan GSY’nin nitelikleri maddesine atıfla, yönetmeliği değiştirenlerin kendi yaptıkları değişikliğe kendilerinin uymamaları sonucu doğmuştur. Derneğimizin isimler ve kişiliklerle hiçbir sorunu yoktur. Ancak süreçte görülmüştür ki, eski yönetmeliğimize nazaran neredeyse yetkisiz bırakılan bir Genel Sanat Yönetmeni’nin, tiyatromuzun işleyişinde fazla bir etkisi kalmamıştır.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle