04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ABD’li komedyene soruşturma ABD’li komedyen Stephen Colbert’in ABD ve Rusya liderleri Trump ile Putin’in ilişkilerine atıfla müstehcen ifadeler içeren, homofobik olduğu eleştirilerinin merkezindeki sözlerine tepkiler sürerken Federal İletişim Komisyonu’nun soruşturma başlatması tartışma yarattı. Cumhuriyetçi kanattan bazı isimler de dahil olmak üzere ifade özgürlüğüne işaret edilerek hükümetin bu yönde soruşturmalarda yer almasına tepki gösterildi. Destekçisinin sırtında... Güney Kore’de devlet başkanlığının favori adayı Moon Jaein’in dün başkent Seul’de düzenlediği miting ilginç görüntülere sahne oldu. Moon’un bir destekçisinin sırtına bindiği görüntüler objektiflere yansıdı. Pazar 7 Mayıs 2017 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Fransa’da karar zamanı [email protected] 7 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bugün sandık başına gidilen ülkede gündeme, aşırı sağcıların adayı Le Pen’e karşı yarışan merkezci Macron’un ekibinin epostalarının hacklendiği iddiası damga vurdu Hamas’ta dümen Haniye’de Filistin’de Gazze Şeridi’ni kontrolünde tutan Hamas’ta değişim rüzgârları devam ediyor. Hafta başında yeni vizyonunu bir basın toplantısıyla duyuran örgütün liderliğine Halid Meşal’in yerine İsmail Haniye seçildi. Gazze ile Katar’ın başkenti Doha arasında “video konferans” sistemiyle yapılan seçim sonucu Haniye, hareketin yeni siyasi büro şefi oldu. Seçimin Haniye’nin yanı sıra Hamas yöneticilerinden Musa Ebu Merzuk ve Muhammed Nizal arasında gerçekleştiği aktarıldı. Şubat ayında Gazze’deki Hamas yönetiminde liderliğe örgütün askeri kanadı komutanlarından Yahya Sinvar seçilmiş, Sinvar görevi Haniye’den devralmıştı. Meşal’in iki kez Siyasi Büro Başkanlığı görevini yürütmesinden dolayı yeniden seçilme hakkının bulunmadığı belirtilmişti. Yeni vizyonunda Hamas ilk kez, 1967 sınırları içerisinde kurulacak bir Filistin Devleti’ne destek vereceğini, bunun yanı sıra “’İsrail’in yok edilmesi” için yaptığı çağrıyı da geri çekeceğini açıklamıştı. Hamas, yine de İsrail devletinin var olma hakkını reddetmeye ve ona karşı “silahlı mücadeleyi” savunmaya devam edeceğini kaydetmişti. SÜLEYMAN TOSUNOĞLU Fransa, Sosyalist François Hollande sonrası cumhurbaşkanlığı koltuğuna aşırı sağdan Marine Le Pen’in mi yoksa liberal Emmanuel Macron’un mu oturacağını belirlemek üzere sandık başına gidiyor. Macron, Le Pen’in yaklaşık 20 puan önünde görülürken seçim sonuçları halihazırda Britanya’nın çıkış kararıyla birlikte kriz havasının ağırlaştığı Avrupa Birliği (AB) cephesinde de yakından izleniyor. AB’yi sorgulayan, Avro’dan çıkış çağrıları yapan Le Pen’e karşı Macron cephesi kampanyasını güçlendirilmiş birlikten yana sürdürdü. Rusya’yı suçluyor Seçimlere yaklaşık bir gün kala ise gündeme Macron’un kampanya ekibinin büyük bir siber saldırının kurbanı oldukları açıklaması düştü. Ekip bu açıklamayı kampanyalarına ait bir dizi belgenin sosyal medyada yayımlanmasından sonra yaptı. Gerçek belgelerin sahteleriyle karıştırılarak yayımlandığını öne sürdü. Ancak Macron dahil adaylar cephesinden başka da bir açıklama ge Rakip iki adaydan Le Pen, Türkiye’nin AB üyelik sürecine karşı bir isim. Macron ise Türkiye’nin AB üyeliği için gerekli koşulların oluşmadığını, Türkiye’de son zamanlarda yaşananların da “bu yönde olumlu bir gelişme olmadığını” söylüyor. Ancak diğer yandan da “Türkiye’ye kapılar kapatılmasın” diyor. lemedi, zira seçim yasakları başladığından bunun bir suç teşkil edeceği, sızıntı belgelerin basın, sosyal medyada yayımlanmasının yasal ihlal olacağı yönünde Seçim Komisyonu’ndan uyarı yapıldı. Le Monde gazetesi de sızıntı haberlerini seçim sonrasına ertelediğini duyurdu. Macron cephesinden sızıntıların ardında Rusya’nın olduğu da iddialar arasında yer aldı. Daha önce de maillerinin haclendiğine işaret eden Macron cephesi, kampanya boyunca Le Pen’in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından desteklendiğine atıf yapıyordu. Rusya, ABD seçimlerine de siber saldırılarla müdahale ettiği iddialarının merkezinde. Öte yandan AB yanlısı cephenin yanı sıra ABD’nin eski Başkanı Obama da Macron’dan yana tavır izlerken Le Pen’in ABD’nin yeni başkanı seçilmesiyle birlikte “daha güçlü olacağız” mesajları gönderdiği Donald Trump’tan ise önceki gün “Fransa’nın seçeceği kim olursa onunla çalışacağım” açıklaması geldi. Louvre planları Kimi yorumda Macron’un yüzde 60 ya da üzerinde oy alamayarak birinci çıkması halinde bunun popülist, yabancı karşı söylemleriyle bilinen Le Pen cephesinin sert muhalefetini bastırmaya yetmeyeceği görüşü savunuluyor. Kendisini merkezde konumlandıran Yürüyüş hareketinin lideri 40 yaşındaki Macron sandıktan kazanan çıkması halinde Fransa’nın en genç cumhurbaşkanı olacak. Macron’un seçimleri kazanırsa destekçileriyle birlikte ilk kutlamayı dünyaca ünlü Louvre müzesinin bahçesinde yapacağı da basına yansımış durumda. l Paris EN ACI YOLCULUK... Irak güçlerinin IŞİD’in elindeki Musul’a yönelik operasyonları sürerken bölgedeki sivillerin kaçış ça bası da devam ediyor. Köprülerin bombalanmasıy la kimileri Dicle Nehri’nden kayıklarla güvenli bölgelere ulaşma çabasında. Önceki gün ise bir Iraklı, Musul’daki çatışmalarda yaşamını yitiren eşinin cansız bedenini geride bırakmayarak kayığa onunla bindi. Yeniden ateşkes umudu Ülkede gösteriler, çatışmalar sürerken pek çok dükkân da yağmalandı. Muhalefete toplantı çağrısı Hükümet karşıtı protestoların bir ayı aştığı Venezüella’da tansiyon düşmüyor. Önceki gün güvenlik güçleriyle çatışmalarda yaralanan Hecder Lugo Perez’in (22) yaşamını yitirdiği açıklandı. Perez’in ölümü ile Devlet Başkanı Nicolas Maduro karşıtı sağ muhalefetin gösterilerinde hayatını kaybedenlerin sayısı 37’ye yükseldi. Öte yandan Dışişleri Bakanı Delcy Rodríguez muhalefeti, kurucu meclisi tartışmak üzere yarın düzenlenecek toplantıya katılmaya çağırdı. Muhalefetin kontrolündeki Venezüella Meclisi’nin Başkanı Julio Borges’in de dün ABD Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı ile Beyaz Saray’da bir araya geldiği duyuruldu. Görüşmede “Caracas hükümetinin anayasaya bağlı kalması, siyasi tutukluların serbest bırakılması” gibi konuların ele alındığı kaydedildi. Türkiye’yi de konuştular İran’da cumhurbaşkanlığı koltuğu nun altı adayı ikinci kez devlet televizyonunda düzenlenen açık oturumda kozlarını paylaştı. Ağırlıklı olarak iç ve dış politika konuları ele alındı, adayların sık sık Türkiye’yi gündeme getirmesi dikkat çekti. Muhafazakâr aday eski Başsavcı İbrahim Reisi, “Bugün komşu Irak’la ilişkilerimiz iyi düzeyde olmasına rağmen Türkiye’nin bu ülkeyle olan ticaret hacmi İran’dan çok daha fazla” diyerek hükümeti eleştirdi. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de “Suriye sorunun yükünü, İran, Türkiye ve Rusya taşıyor” dedi. Suriye krizi görüşmelerinde Moskova’nın önerisiyle Astana’da Rusya, Türkiye ve İran’dan oluşan garantör ülkelerin yanı sıra Şam’ın da onayladığı “çatışmasızlık bölgeleri” mutabakatı önceki gece yarısı itibarıyla yaşama geçerken kimi muhalif kaynaklar bazı bölgelerden önceki gece yarısı silah, patlama seslerinin geldiğini duyurdu. Ancak dün birçok bölgede ateşin yerini genel olarak sessizliğin aldığı haberleri geldi. ABDRusya görüşmesi Mutabakata silahlı muhalefet cephesinden ret çıkışı yükselirken ABD’nin “temkinli karşılıyoruz” açıklamaları da sürdü. Ateşkes yürürlüğe girmeden kısa süre önce ABD’den yapılan açıklamada, anlaşmanın IŞİD’e karşı yürütülen mücadeleyi engellemeyeceği vurgulandı. ABD Savunma Bakanlığı, çatışmasızlık bölgelerinin IŞİD’in aktif olduğu yerleri kapsamadığına dikkat çekti. ABD ile Rusya Dışişleri Bakanları’nın da önceki gece telefonda görüştükleri, Suriye’de şiddetin azaltılmasına yönelik çabaları ele aldıkları belirtildi. Öte yandan Rusya Tabka çevresinde SDG’nin IŞİD’e karşı operasyonları sürüyor. Savunma Bakanlığı da dün yaptığı açıklamada, ABD ve Rusya Genelkurmay başkanlarının telefonla görüşmelerinde Suriye hava sahasındaki uçuşlara ilişkin memorandumu yeniden yürürlüğe sokma kararı alındığını duyurdu. ‘Trump Kürtleri seçecek’ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington ziyareti yaklaşırken ABD’nin Foreign Policy dergisi, ABD Başkanı Trump’ın Erdoğan’a “Rakka’yı Kürtlerle kurtaracağım” diyeceğini iddia etti. Dergiye konuşan Pentagon yetkilileri, Obama döneminde hazırlanan ve Kürtlere liderlik rolü veren Rakka planının, Erdoğan’ın ziyaretinden sonra uygulamaya geçeceğini iddia etti. Yetkililer, ABD Merkez Komutanlığı’nın Savunma Bakanı Jim Mattis’ten Rakka operasyonu için Kürtleri silahlandırma izni talep ettiğini kaydetti. ABD’nin, bu aşamada planını değiştirerek Türkiye destekli ÖSO gruplarıyla Rakka’ya yönelmek konusunda isteksiz olduğu savunuldu. ‘Akdeniz pazarlığı’ Guardian gazetesi ise Suriyeli Kürtlerin son gelişmelerle birlikte ülkenin kuzeyindeki Rojava bölgesini Akdeniz’e bağlamak adına yeniden harita pazarlıklarına başladığını, bunun da halihazırda YPG’ye karşı tepkisi bilinen Türkiye’yi daha da kızdıracağını yazdı. Haberde, Suriye’nin kuzeyinde etkisini artıran Kürtlerin, Rakka ve diğer kentleri IŞİD’den kurtarmadaki rolleri karşılığında ABD’ye kendilerine Akdeniz’e ulaşabilecek bir ticaret koridoru sağlanması için siyasi destek vermesini istemeyi planladığı savunuldu. Öte yandan, Suriye muhalefetinden Ulusal Koalisyon’un liderliğine Halid Hoca’ya karşı yarışan Riyad Seyf seçildi. Polonyalılar meydanlarda Polonya’da on binlerce kişi hükümet karşıtı gösteriler için dün başkent Varşova’da sokaklara döküldü. İktidardaki sağcı Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) protesto edildiği “Özgürlük Yürüyüşü”, liberal Sivil Platform Partisi’nin çağrısı ile düzenlendi. İktidar partisinin çıkardığı yeni medya yasası ve Anayasa Mahkemesi’nin yargılama usullerinde değişikliğe gidilmesi tartışma yaratmış, BrükselVarşova hattında gerilime yol açmıştı. TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VURGUSU YAPILDI Rusya Dışişleri Bakanlığı Suriye’de “çatışmasızlık bölgeleri” mutabakatının tam metnini yayımladı. Buna göre, bölgelerin 6 ay süreyle uygulamada olacağı, daha sonra uzatılabileceği belirtiliyor. IŞİD, Nusra, El Kaide bağlantılı örgütlerse mutabakatın dışında. Metinde, İran, Rusya ve Türkiye’nin Suriye’deki ateşkesin garantörü olarak, BMGK’nın 2254 (2015) numaralı, Suriye’nin toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını ve egemenliğinin korunmasını öngören kararı doğrultusunda, Suriye’deki çatışmaların durdurulması ve sivillerin güvenliğini sağlamak amacıyla mutabık kaldığına işaret ediliyor. Bu çerçevede İdlib ve civarındaki Lazkiye, Hama ve Halep viyaletlerinin belirli bölgeleri, Humus vilayetinin kuzeyindeki belirli bir bölge, Doğu Guta, Suriye’nin güneyindeki belirli bölgelerde (Dera ve Kuneytra vilayeti) güvenli bölge oluşturulacağı belirtiliyor. Güvenli bölgelerde, çatışan taraflar arasındaki, hava saldırıları da dahil olmak üzere her türlü silah kullanımının durdurulacağı vurgulanıyor. Mutabakata ilişkin son ayrıntıların 4 Haziran’a kadar kesinleşmesi bekleniyor. Fransa seçimleri Özgürlük, eşitlik, kardeşliğin sonu “İ deolojik oya değil, ben sınıfsal oya inanıyorum. Le Pen’e oy veren belli bir sınıf var. (Solda) Mélenchon’a oy veren bir sınıf var. (Cumhuriyetçi muhafazakâr) Fillon için oy kullanan sınıf var. Ben şahsen Macron sınıfındanım. Çünkü Le Pen ya da Mélenchon’a oy vermek için fazla zenginim!” diyor ünlü yazar Michel Houellebecq... Müslümanların ilerde Fransa’yı içerden ele geçireceğini anlatan bestseller “Teslimiyet/ Soumission” romanıyla “Le Penciliğin öteki adı” namıyla ünlenen Houellebecq, işe bakın ki oyunu, baş savunucusu olduğu varsayılan Le Pen’e vermiyor da “küreselcilerin” adayı diye etiketlenen Macron’a veriyor... Fransa’da bugün ikinci turu yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri böyle ilginç tezatlar içeriyor. Irkçılar ve aşırı sağcıların yazarı Houellebecq, Müslümanlar başta olmak üzere “mültikülti” Fransızların desteklediği Macron’a yönelirken, sol uçtaki Mélenchon seçmenlerinin bir kısmının kâh “öfke”, kâh “ulusalcılık” güdüleriyle aşırı sağda Le Pen’e oy vermesi bekleniyor. Mélenchon kampında 1/3 gibi hatırı sayılır bir kesimin de keza “tepki koymak” adına sandığa gitmeyeceği varsayılıyor. Omurganın çöküşü Sınıfsal başkaldırıyla sandığa gitmemeyi yeğleyen solcu tayfa böylece “Tuzu kuru Fransızların Başkanı” diye gördükleri Macron’un muhtemel zafer marjını daraltmak istiyor. Zira çok güçlü bir olasılık olarak değerlendirilen “Macron Cumhurbaşkanlığının”, sonraki seçimde Le Pen’i eli mahkum Elysée’ye taşıyacağını iddia ediyorlar. Macron’un meşruiyetini daha bismillah derken baltalamak istiyorlar. Bu mantığın tuhaflığını “Libération” şöyle özetliyor: “Bu absürt tavır, yağacak yağmurdan kaçanın kendisini doğrudan denize atmasına benziyor. Böylece daha sonra ıslanmaktansa anında boğulmak yeğlenmiş oluyor!” Fransa’nın 2017 Cumhurbaşkanlığı turnuvası böyle izahı güç çelişkilerle dolu. Bunun nedeni sistemin çökmekte olması. Kimine göre sözü edilen çelişkiler Fransa’da 1958’de De Gaulle tarafından kurulan V. Cumhuriyetin sonunun haberciliğini yapıyor. V. Cumhuriyetin başından beri sağsol arasında bir yarış olarak yaşanan ve yelpazenin iki kanadı arasında iktidarın el değiştirmesini simgeleyen “başkanlık seçimleri”, bu kez “aşırı sağ uç” ile “merkez sağ” arasında cereyan ediyor. İlk turda hezimete uğrayan sosyalistlerle cumhuriyetçi muhafazakârların elenmesi, V. Cumhuriyetin omurgasını çökertiyor. Dilsiz, sağır, tırsmış ülke Bazılarına göre sorun daha da köklü ve kapsamlı. Çarpıcı tespitleri ile entelektüellere taş çıkartan Fransız sinemasının ikonlaşmış starlarından Gérard Depardieu örneğin “Fransa bugün dilini yutmuş, sağır ve tırsmış bir ülkedir” sözleriyle tanımladığı vatanını, “1941’de Hitler’e kendisini teslim eden ülke gibi tıpkı” diyerek eleştiriyor: “Fransa dünyayı bugün de panjurları indirilmiş bir pencerenin ardından izliyor.” Ve Fransa’nın taa Fransız ihtilalinden bu yana bir ulusal bayrak misali taşıyarak savunduğu “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” değerlerinin iflas ettiğini söylüyor. Küreselleşme ve küreselleşme karşıtları arasında yapılan bir referanduma dönüşmesinin yanı sıra, Fransa’nın tüm yerleşik değerlerin sorgulandığı ve kartların yeniden karıldığı bir seçim bu. Bu nedenle oylamanın yakın tarihin en önemli sandık sınavı olduğunu söylemek yanlış olmaz. “Çöktük, çöküyoruz!” feryatlarına rağmen hâlâ dünyanın 5. büyük ekonomisi olan ülkede bu gece sandıktan çıkacak sonuç, uluslararası camiada nefesler tutularak izleniyor. Gece 20’den sonra açılacak sandıklarla pek çok şeyi daha net göreceğiz. Sözgelimi “öfke”nin neye kadir olduğunu açık biçimde saptayacağız. Le Pen’in oylarının çıtası, Fransa gibi büyük bir Avrupa ülkesinde seçmenlerin kaçta kaçının göz kırpmadan “faşist sağa” oy verebildiğinin ölçüsü olacak. Kamuoyu yoklamalarının öngördüğü gibi Macron karşısında yenilse bile, “yüzde 40”ın üstünde herhangi bir sonuç Le Pen için zafer, Fransızlar için “kara leke” sayılacak. Alman ordusunda skandal: Almanya’da kendisine Suriyeli sığınmacı süsü vererek terör saldırısı planlamakla suçlanan ve aşırı sağcı olduğu tahmin edilen üsteğmen Franco A. ile başlayan skandalın boyutları büyüyor. Franco A.’nın Illkirch’teki kışlasında Nasyonal Sosyalizm dönemi silahlı kuvvetlerine ait eşyaların bulunmasının ardından yürütülen soruşturmada BadenWürttemberg Eyaleti’nde bir diğer kışlada da benzer eşyaların bulunduğu ortaya çıktı. ‘24 yıl sonra ilk kayıp’ Somali’de geçen perşembe Eşşebab’a yönelik ABD güçlerinin operasyonunda seçkin birliklerden bir Amerikan askerinin öldüğü belirtildi. Bunun 24 yıl önce ABD’nin Somali operasyonlarından, “Kara Şahin Düştü” olarak da filmi yapılan helikopterlerinin düşürülmesi olayından bu yana bu ülkedeki ilk askeri kaybı olabileceği savunuluyor. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle