22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 7 Mayıs 2017 4 Sonuncu ‘ehveni şer’ İki hafta aradan sonra bugün Fransız seçmenleri yeni cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gidiyorlar. İki turlu sistemin gereği olarak, bugün ilk turda en fazla oyu almış olan iki aday, Emmanuel Macron ile Marine Le Pen yarışıyorlar. İngiltere’deki Brexit referandumu ve ABD’de Trump’ın zaferiyle neticelenen başkanlık seçimlerindeki sürpriz sonuçlardan ağızları yanan gözlemciler artık yoğurdu üflemekte ve kimin kazanacağı konusunda kesin bir şey söylemekten kaçınmaktadırlar. Ama kamuoyu yoklamaları iki adaydan Macron’un Le Pen’den 20 puan önde gittiğini göstermekte ve Elysee için, François Hollande’ın eski bakanını işaret etmektedir. Aksine bir sonuç, Brexit oylamasından da Trump’ın seçiminden de çok daha beklenmedik bir gelişme olacaktır. Fransız Cumhurbaşkanlığı seçimi eğer beklendiği gibi Macron lehine sonuçlanırsa, rahatlıkla, bu yarışın bir galibi olmayıp sadece kaybedeni olduğu söylenebilecektir. Çünkü Macron kazanırsa bu sonucu kendi niteliklerinden değil, karşısındaki adayın henüz sistem ile bütün köprüleri atma aşamasına gelmemiş olan çoğunluğu korkutan özellikleri dolayısıyla elde etmiş olacaktır. Bu özel durum dolayısıyla, ikinci turda Marine Le Pen’in karşısına çıkan kim olursa olsun (belki Melanchon hariç) başkanlık yarışını önde bitirecekti. HHH Nilgün Cerrahoğlu dünkü yazısında Macron’un Le Pen’e kıyasla “ehveni şer” olduğunu belirtiyordu, çok haklı olarak. İki turlu seçim sisteminin varlık nedeni de zaten, ehveni şer ile, “şer”in önünü kesmektir. Bugün yarışı önde bitirmesi beklenen Macron “ehveni şer” olmaktan öteye geçemediğinden, halkın oylamaya ilgisinin sönük, katılımın düşük olmasında şaşırtıcı bir yön yoktur. 2002 yılında baba Le Pen’in “ehveni şer” Chirac karşısında yarışı kaybetmesi gibi, bugün de Marine Hanım’ın Fransızların çoğunluğunun “mediocre” (ortanın altında, niteliği yetersiz) buldukları Macron’a yenilmesi tarihin bir kez daha tekerrür etmesi anlamını taşıyacaktır. Ama tarih sürekli tekerrür etmez ve bir düzen kendini “şer”e karşı sürekli “ehveni şer”ler ile koruyamaz. 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimleri de Fransa’da şu soruyu gündeme getirmiştir: Yarınlarından korkan, Fransız halkının popülist ırkçı faşizmin kucağına düşmesini, daha ne kadar süre oyalayıcı tedbirlerle önlemek mümkün olabilecektir? HHH Genç yaşına, yakışıklı fiziğine, pek sık rastlanmayan, şaşırtıcı aşk öyküsüne karşın Macron’un halkın çoğunluğuna heyecan verici gelmemesinin nedeni, yürürlükteki düzenin temsilcisi olarak görülmesidir. Le Pen tehdidi, halkın rejimden duyduğu kuşkunun sonucu oluşmuştur. Hoşnutsuzluğun henüz köprüleri atacak aşamaya varmamış olması, şimdilik “ehveni şer”in çar naçar kabulünü sağlasa bile, korkunun sürmesi ve tehlikelerin büyümesiyle birlikte, seçmenin düzen ile bağlarını tümden kopartıp, kendini popülizmin kucağına atması olasılığı artacaktır. Bu tehlikenin giderilmesi ancak, düzenin yarattığı korkuyu dindirecek, kendini dışlanmış ve tehdit altında hisseden geniş toplulukların kaygılarını giderecek yeni politikaların, yeni çözümlerin yaşama geçirilmesiyle mümkün olabilecektir. Yoksa, kaygılar giderilemedikçe tepkiler büyüyecek, “ehveni şer”ler çoğunluğu tatmin edemez olacak ve kitleler kolaylıkla popülizmin, oradan da otoritarizmin ve ırkçılığın kucağına düşmeye hazır hale geleceklerdir. Hem Fransa’da hem de Batı ülkelerinin genelinde görünen odur ki, sistem, geniş kitlelerin kendisinden duyduğu endişeleri giderecek çözümleri oluşturmakta henüz başarılı değildir. Fransa bu seçimlerde şu anda “Le Pen tehlikesini” “ehveni şer” Macron ile atlatsa bile sorunu çözmüş olmayacaktır. Bu tehlike yalnız Fransa değil, bütün Batı açısından geçerlidir ve senaryo ABD’de Trump ile gerçekleşme yoluna girmiştir bile. haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HSYK’den ‘damat’ tepkisi 2. Daire üyesi Ramazan Kaya, ‘Adalet olmazsa devlet olmaz’ dedi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kadir Topbaş’ın FETÖ üyeliğinden tutuklanan damadı işadamı Ömer Faruk Kavurmacı’nın özel bir hastane den aldığı sağ lık raporu sonu cu tahliye edilme ALİCAN ULUDAĞ sine bir tepki de HSYK üyesi Ramazan Kaya’dan gel di. Kaya, “Adalet önünde herkes eşittir. Zenginfakir; sizdenbiz den, güçlüzayıf ayrımı yapıla maz!” dedi. HSYK 2. Daire üyesi Rama zan Kaya, sosyal medya Twit ter’daki hesabı üzerinden Kavurmacı’nın tahliyesini üstü kapalı olarak eleştirdi. “Devletin dini adalettir. Devletin hikmeti adalettir” diyen Kaya, “Adaletin hikmeti; ehliyet ve liyakattır. Bu ilkeler gözetilmezse o devlet çö ker!” ifadesini kullandı. Adaletin önünde herkesin eşit olduğunu vurgulayan Kaya, şunları kaydetti: “Zenginfakir; amirmemur; sizdenbiz den; güçlüzayıf; ayrı mı yapılamaz! Ada let olmazsa devlet olmaz. Adaletin iyi işlediği ülke de; darbe olmaz, te rör örgütleri ve suç örgütleri ba rınmaz, ada letsizlik yü reğimizi kavur maz.” l ANKARA Ramazan Kaya ‘DAMAT, DEVLET HASTANESİ’NDEN RAPOR ALAMAYINCA ÖZELE Mİ GİTTİ?’ CHP milletvekili Barış Yarkadaş, Kadir Topbaş’ın sında sakınca yoktur’ içerikli bir rapor hazırladı mı? Bu yönde damadı FETÖ sanığı Ömer başka devlet hastanesi raporu Kavurmacı’nın tahliyesine da mevcut mudur?” sorularını ilişkin “Damat devlet kurumu sordu. Kavurmacı için verilen Kanuni Hastanesi’nden istediği “hastadır” raporu 18 Nisan raporu alamayınca Acıbadem’e tarihli olmasına rağmen, tahliye mi götürüldü? Tutuklulara Adli Tıp Kurumu’ndan rapor getir Yarkadaş için neden 1 Mayıs’ta hâkimliğe başvurduğunu soran Yarkadaş, me zorunluluğu kaldırıldı mı” diyerek “Tutuklular artık özel hastane rapor Meclis’e soru önergesi verdi. larıyla tahliye edilecek mi? Bu yönde Yarkadaş, Kavurmacı’nın sağlık ge bir değişikliği yapıldı mı” diye ekledi. rekçesiyle yapılan tahliyesini, TBMM Yargıdaki tasfiyelerin arka planını gündemine taşıdı. Başbakan Binali da sorularına ekleyen Yarkadaş, “Son Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle soru iki günde yüzlerce hakim ve savcı, önergesi veren Yarkadaş, “Kavurma FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle cı, tahliye için gereken raporu alabil ihraç edildi. Bu tasfiyelerin amacı, mek amacıyla Kanuni Hastanesi’ne AKP’li savcı ve hâkimlere yer açmak sevk edildi mi? Kanuni Hastanesi, için midir” diye sordu. Kavurmacı için ‘Cezaevinde kalma l ANKARA/Cumhuriyet Akar ve F dan’a ısrari Okkır:Devlet görevini yapsın Darbe Komisyonu’nun hazırladığı taslak raporu iki hafta içinde açıklaması bekleniyor. Komisyon Akar ve Fidan’a bir kez daha sorular gönderecek MAHMUT LICALI 15Temmuz darbe girişimini araştırmak üzere kurulan Darbe Komisyonu’nun, resmi görev süresinin bitmesinin üzerinden 4 ay geçtikten sonra taslak raporunu iki hafta içinde açıklaması bekleniyor. Taslak raporun komisyon üyelerine gönderilmeden önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a daha önce yazılı olarak yöneltilen soruların ikinci kez gönderileceği belirtiliyor. Çalışmalarına 3 Ekim 2016’da başlayan komisyon, 3 ay boyunca eski askerleri, eski başbakanları, gazeteci ve akademisyenleri, darbe girişimi sırasında önemli pozisyonlarda görev yapan isimleri dinledi. Darbe girişiminin kilit isimlerinden Akar ve Fidan’ı ise dinlemedi. Komisyon muhalefetin yoğun itirazları üzerine Akar ve Fidan’a yazılı soru yöneltmişti. Ancak sorulara bugüne kadar bir yanıt vermediler. Edinilen bilgiye göre komisyonun referandumun ardından rapor yazımını hızlandırdığı öğrenilirken, bugüne kadar komisyona yanıt vermeyen Akar ve Fidan’a soruların ikinci kez gönderilerek yanıt isteneceği ifade ediliyor. Komisyonun Akar ve Fidan’dan yanıt gelmezse taslak raporu hazırlayarak üyelere dağıtacağı belirtiliyor. Son KHK ile Hava Kuvvetleri’nden 103 uçucu personel ihraç edildi. İhraçlarla pilot açığı alarm veriyor. TSK’de pilot sıkıntısı SERTAÇ EŞ Nisan ayının sonunda yayımlanan KHK’lerle Milli Savunma Bakanlığı merkez teşkilatından 36, Kara Kuvvetleri’nden 478, Deniz Kuvvetleri’nden 141 ve Hava Kuvvetleri’nden 447 kişi ihraç edildi. Hava Kuvvetleri, personel açısından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) en küçük kuvveti olarak biliniyor. Ancak buna karşın ihraç rakamlarının yüksek olması dikkat çekti. Hava Kuvvetleri’nden ihraç edilenlerin 103’ünün ise pilot olduğu öğrenildi. Son ihraçların ardından Hava Kuvvetleri’nde koltuk başına düşen pilot sayısının kritik seviyenin altına indiği dile getirildi. İdeal olanı koltuk başına uçucu personel sayısının yedeğinin bulunması gerektiğine dikkat çekilirken, şu anki durumda tüm koltuklara birer personel dahi düşmediği kaydedildi. Bu durumun yurtiçinde terörle mücadele, Suriye ve Irak’a yönelik olası hava harekâtları düşünüldüğünde sorunlara yol açabileceğine dikkat çekiliyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı AKP’li Kadir Topbaş’ın FETÖ’den tutuklanan damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın sağlık sorunları gerekçe gösterilerek tahliye edilmesinin ardından Ergenekon davasında tutuklu yargılanırken hayatını kaybeden Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır açıklama yaptı. Okkır, “Devlet eğer tutuklu ve hükümlüleri kendi bakımı altına aldı ise bunlardan sorumludur ama her türlü sorumludur. O yüzden eğer bugün Kadir Topbaş’ın damadı da hastaysa ve epilepsi raporu verilmişse gereken tabii ki yapılmalıdır. Devlet, Okkır’a karşı görevini yapmadı” dedi. l YALOVA/DHA Almanya’ya iltica rekoru! Haftalık Der Spiegel dergisinin haberine göre, 450 civarında Türk diplomat, subay, hâkim ve diğer kamu görevlileri ile aileleri Almanya’ya iltica başvurusunda bulundu. DİTİB’e negatif ödül Almanya’da veri güvenliği ve kişisel verilerin korunmasını savunan birçok örgüt adına Dijital Medeni Cesaret adlı dernek tarafından verilen Big Brother Ödülleri’ne ‘ihbar yapması’ nedeniyle bu yıl Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) de layık görüldü. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle