19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 24 Mayıs 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Skandal sorularAÇLIK GREVİNDEKİ NURİYE GÜLMEN VE SEMİH ÖZAKÇA TUTUKLANDI Masumane hak arayışı görü Eylem birliği yaparak ülke nümündeki bu eylemlerin mizde Gezi türü olaylar mı asıl amacı nedir? başlatmak istiyorsunuz? Ölüm orucu eylemi yapmanız konusunda size ne tür menfaatlar sunulmaktadır? ŞEYMA PAŞAYİĞİT KHK ile işten atılmalarının ardından 76 gündür açlığa direnen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, savcının “Ölüm orucu eylemi yapmanız konusunda size ne tür menfaatlar sunulmaktadır” sorusunun ardından hâkimin “tutuklanmamaları halinde adaletin işleyişine zarar verecekleri” gerekçesi ve “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. Sincan Cezaevi’ne götürülen Gülmen ve Özakça’nın izinleri dışında yapılacak tıbbi müdahale tartışmalarını değerlendiren avukat Selçuk Kozağaçlı, “Şu an böyle bir hukuksal imkân yok. Henüz bilinçleri açık” dedi. Akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça, “İşimi, ekmeğimi, onurumu istiyorum” diyerek başlattıkları açlık grevinin 76. gününde çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Adli kontrol için karakola gidip imza atmalarına karşın önceki gece düzenlenen ev baskınının ardından gözaltına alınarak adliyede savcıya ifade veren Özakça ve Gülmen, savcının sorularının ardından tutuklama talebiyle nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildi. Savcı, açlık grevine ilişkin “Söz konusu eylemin DHKPC terör örgütü tarafından organize edildiği, masum hak arama talebinden çıkarak, terör örgütünün eleman devşirme çalışmalarına dönüştüğü, açlık grevi eyleminin ölüm orucu eylemine dönüştürülebileceği, bunun üzerine eylemcilerin olası ölümleri üzerinden terör örgütlerince ajitasyon yapılabileceği” iddiasında bulundu. Özakça ve Gülmen’e “Gitar çalıp şarkı söylediğin bir video paylaşılmış, sen de beğenmişsin, paylaşanların örgüt üyesi olabileceğini düşündün mü?, Masumane hak arayışı görünümündeki bu eylemlerin asıl amacı nedir?, Ülkemiz genelinde eylem birlikteliği yaparak ülkemizde Gezi türü olaylar mı başlatmak istiyorsunuz” soruları yöneltildi. Gülmen ve Özakça’ya destek vermek için gelen yurttaşlar, polis tarafından önce adliye koridorlarından, sonra adliye önünden zorla uzaklaştırıldı. Polisin adliye koridorlarına barikat kurması dikkat çekti. ‘Emir büyük yerden gelmiş’ Semih Özakça, ifadelerin alınmasının ardından savcının kararını beklerken “Bu baskılar, tutuklama tehditleri, tutuklamalar onların çaresizlikleridir. Bizim işimizi isteme hakkımızı elimizden alamazlar. Umudumuzu koruyacağız. Zafere kadar daima mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. Nuriye Gülmen ise “Emir büyük yerden gelmiş. Bobby Sands’in sözünü hep söylüyorum yine söyleyeceğim. Dünyadaki bütün cephaneleri de yığsanız, ezilmeyi reddetmiş bir insanın karşısına koyacak bir şey bulamazsınız. Bizi, ellerinde hiçbir delil olmamasına rağmen tutuklayabilirler. Ama biz ezilmeyi reddetmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Savcının tartışma yaratan sorularının ardından Gülmen ve Özakça çıkarıldıkları mahkemede yeniden ifade verdi. Nö betçi Sulh Ceza Hâkimliği, Gülmen ve Özakça’nın “silahlı terör örgütüne üye olma ve silahlı terör örgütü propagandası” yapma suçlarından haklarında 2 Mayıs’ta açılan kamu davasına rağmen “ısrarla eylemlerini terör örgütü DHKPC örgütü adına faaliyet yürütmeye devam ettiklerini iddia etti. ‘Adaletin işleyişi zarar görür’ Mahkeme, tutuklama gerekçesinde Gülmen ve Özakça’nın “üzerlerine atılı suçları işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin var olduğu” değerlendirmesinde bulundu. Mahkeme “tutuklanmamaları halinde adaletin işleyişine zarar verecekleri ve eylemlerin ceza süreleri dikkate alındığında adli kontrol koruma tedbirlerinin yetersiz kaldığı” gerekçeleri ile Gülmen ve Özakça’nın tutuklanmasına karar verdi. Kararın ardından tutuklanan Gülmen ile Özakça, kendilerine destek verenlerin alkış ve sloganları eşliğinde Sincan Cezaevi’ne götürüldü. KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı tıbbi müdahale tartışmalarına ilişkin ise “Şu an böyle bir hukuksal imkân yok. Henüz bilinçleri açık. Bunlar umarım konuşmayacağımız konular olur” dedi. Ağbaba: Cinayet çabası CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba “76 gündür açlık grevindeki insanların tutuklanması bir savcının bireysel kararı değil. Örgütlü bir kötülük hareketinin cinayet çabası!” diyerek sert konuştu. CHP Ankara milletvekili Ali Haydar Hakverdi, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden tutuklama gerekçesini paylaşarak, “Hukukta böyle bir gerekçe olamaz!!” ifadelerini kullandı. CHP İstanbul milletvekili Mahmut Tanal, “Parti tüzüğüne koyduğunuz ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturunuzun samimiyetini kanıtlayın!” diyerek AKP hükümetine tepki gösterdi. l ANKARA Gülmen ve Özakça’ya adliye önünde büyük destek vardı. CHP’li vekiller ise İnsan Hakları Heykeli önünde oturma eylemi yaptı. KURTULUŞ ARI İSTANBUL 18 kişi gözaltına alındı Kızılay Yüksel Caddesi’nde açlık grevi yaparken gözaltına alınan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek vermek için Ankara’da eylem yapan gruba polis müdahale etti. 6 eylemci yaka paça gözaltına alındı. Eylemlerin merkezi İnsan Hakları Anıtı gün boyu ‘gözaltında’ kaldı. Polislerin silah ve köpekler eşliğinde hiçbir giriş çıkışa izin vermemesi gerginlik yarattı. Konur Sokak’ta bulanan kitapçı ve esnaflar kepenk indirirken, “Dün gaz bombalarıyla boğulduk. Bugün yolumuzu kapattılar. Biz açlık grevi yapanlardan değil, yolumuzu kapatanlardan şikayetçiyiz” diyerek tepki gösterdi. Geçtiğimiz gün gözaltına alınan aralarında açlık grevine başlayan Esra Özakça ile Sultan Özakça’nın da olduğu 13 kişi ise serbest bırakıldı. Hayır Meclisi’nin, açlık grevinde olan Gülmen, Özakça ve Kemal Gün’e destek olmak için Beşiktaş Barbaros Meydanı’nda yapmak istediği ey lem ve İHD İstanbul Şubesi, TİHV İstan bul Temsilciliği, İstan bul Tabip Odası, Çağ daş Hukukçular, Öz NECATİ SAVAŞ gürlükçü Hukukçular Platformu ve TOHAV ANKARA “Aslolan yaşamdır, yaşam hakkını savu nuyoruz” sloganı ile aynı yerde yapmak istediği eyleme polis müdahale etti. Kit lenin etrafını kalkanlarla çeviren onlarca çevik kuvvet polisi basın açıklaması ya pıldığı anda kitleye müdahale etti. Kit leyi kalkanlarla iterek ve tartaklayarak ara sokaklara zorla sokan polis yurttaş ları gözaltına almaya başladı. Gözaltı sı rasında polislerin yurttaşları yatırarak ve saçlarından çekerek darp etmesi dikkat çekti. Eylemde 12 kişi gözaltına alındı. Kemal Gün hâlâ bekliyor Tunceli’de 7 Kasım 2016’da hava operasyonunda ölen 11 DHKPC’liden Murat Gün’ün babası 70 yaşındaki Kemal Gün’ün, oğlunun kemiklerini almak için 24 Şubat’ta Tunceli Seyit Rıza Meydanı’nda başlattığı açlık grevi sürüyor. Halkın Hukuk Bürosu, Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Kemal Gün’ün oğlunun kemiklerinin verildiği yönünde haber sitelerinde çıkan yazılar doğru değildir” denildi. Önceki akşam Murat Gün’e ait kemiklerin İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda Avukat Engin Gökoğlu’na teslim edildiği yönünde haberler yayımlanmıştı. l Yurt Haberleri Raci Bilici’ye 15 yıl istemi İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici hakkında, “terör örgütü üyeliği” ve “yasa dışı eylemlere katılmak” iddiasıyla 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede, Bilici’nin PKK tarafından kaçırılan kaymakam, asker ve polislerin serbest bırakılması, hasta tutuklu ve hükümlülerin sorunlarına çözüm bulmak amacıyla dönemin hükümetiyle görüşülmesi için STK yöneticileriyle toplantı ve telefon görüşmesi yapması suç delili olarak gösterildi. l DİYARBAKIR/ Cumhuriyet TUTUKLU GAZETECİ DENİZ YÜCEL’İN EŞİNDEN MEKTUP İçeride ve dışarıda: 100 gün Alman gazetesi Die Welt’in tutuklanan Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in cezaevinde hayatını birleştirdiği eşi Dilek Mayatürk, Yücel’in tutukluluğunun 100. günü nedeniyle “İçeride ve dışarıda: 100 gün” başlıklı bir mektup kaleme aldı. Mayatürk mektubunda Yücel’in tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’ni, “‘İçeride ve dışarıda olmak’, yani haftada bir gün, bir saatle sınırlı, cam ardından telefonla yapılan görüşü beklemek demek. OHAL dolayısıyla iki ayda bir yapılan açık görüşü beklemek demek. Silivri, yolu güllerle döşeli bir yol değil. Size binbir duyguyu aynı anda yaşatıyor o yol. Heyecandan, özlemden, o yolun kendine has stresinden, birazdan göreceğiniz insana ulaşmak için geçtiğiniz turnikeler, göz taramaları ve tüm kontrollerle alabora oluyor ruhunuz. Her pazartesi Deniz’in koğuşuna doğru aşama aşama yol alırken, yoldaki tel örgüler tek tek kalbime batıyor. Ve onu göreceğim bir sonraki haftaya kadar, o telleri ellerimle kalbimden sökmeye çalışıyorum. Pazartesi günleri kalbim, geriye kalan günler de ellerim kanıyor. Bunu her hafta yaptığınızı hayal edin. Dışarıda olmak, haftaları böyle devirmek demek” sözleriyle anlattı. Mektubunda “Tutsaklığın mekânla sınırlı olduğunu sanmayın. Dışarıda bekleyenlerin de rüyalarına kadar tel örgü çeken bir süreç bu. Dışarısı böyleyken, bir de içeriyi hayal etmeyi deneyin. Avukat, milletvekili ya da haftada bir gün, bir saat ile sınırlı aile görüşüne kadar hücre kapınızın açılmadığını ve tek başınalığı, tecriti hayal edin. İçeride olmak, bu demek” diyen Mayatürk, mektubunu şu sözlerle sonlandırdı: ‘Gurur duyuyorum’ “Deniz 100 gündür tutuklu; özgürlüğünden, severek yaptığı işinden ve sevdiklerinden uzak. Ben 100 gündür dışarıdayım, suyun dışında kalmış balığa ne kadar güzelse hayat, o kadar güzel işte 100 gündür dışarıda olmak. Ancak dışarıda olmak aynı zamanda içerideki diğer tutuklu gazetecilerin eşleri ve yakınlarıyla kocaman bir dayanışmayı büyütmek demek. İçeride veya dışarıda olmak fark etmez, haklı olmaktan kaynaklı güçlenmek, daha da dik durmak demek. Deniz’in bana bile güç veren sağlam duruşuna hayranım, işini doğ ru yapan bir gazeteci olmasıyla dün ve bugün gurur duyduğum, yarın da duyacağım gibi. Ve haklı olmak asaleti getirir beraberinde. Deniz’in hâlâ iddianamesiz, hâlâ sebepsiz tecritte tutukluluğunun sürmesine rağmen; ‘asil ve güçlü’ duruşu da zaten bundandır.” l Haber Merkezi Deniz Yücel haber 11 Onlara bir şey olursa... Açlık grevini benim gibi, asla onaylamayabilirsiniz. Bu direniş modelini vicdanen, ahlaken ve siyaseten son derece yanlış bulabilirsiniz. Sonuç alınamayacak bir eylem türü olarak görebilirsiniz. İnsan canını her şeyden üstün tutabilirsiniz. Yöntemin etiğini sonuna kadar tartışabilirsiniz. Ama gerçekçi olduğunuzda bilirsiniz ki, haklı bile olsanız bunun önüne geçemezsiniz. Daha önce de bu ülkede insanlar açlık grevleri, ölüm oruçları yaptılar. Bundan sonra da yapacaklar. Bazen haklarını kazanacaklar; bazen hayatlarını kaybedecekler. Nesiller boyu iktidarın karşısına kendi bedenlerini koyarak dikilecekler. Devletin vahşileştiği her yerde kaçınılmaz olarak direniş şekilleri de vahşileşir. Bu vahşetin ortasında kalanlar için yapılacak tek şey... Yaşamı sonuna kadar savunmaktır. Bu ülkenin insanları; İşlerini geri isteyen ve açlık grevi yaparak herkesin gözü önünde eriyen iki insanın başına gelenleri uzaktan izleyerek... Bakıma en çok muhtaç oldukları bir aşamada hapse atılmalarına ve orada daha çok hırpalanmalarına ses çıkarmayarak... Yaşayamaz. Yaşasa da ayakta kalamaz. Ruhen ve ahlaken çöker. Geçmişine gururla, geleceğine umutla bakamaz olur. Bu halk onları iktidarın gaddarlığından kurtaramazsa, bir daha hiçbir şeyi kurtaramaz. Ne kendini, ne çocuklarını, ne de hayallerini ve umutlarını. Bu vahşet, o iki insanı kaptıktan sonra, hepimizi kapar. Eğer onlara bir şey olursa... Bilelim ki asla dağılmayacak tepemizdeki bu kara bulutlar. Biz; En lanetli hukuklarla darağacına gönderilmiş onca güzel gencin; Ve gözden düşerek idam edilmiş bahtsız siyasilerin kara mirasıyla yüklüyüz. Bu yük yüzünden kaybettiğimiz dengeyi bir türlü kuramamakla lanetliyiz. Sırtımızda iktidarlara kurban verilmiş yeni cesetlerle asla daha iyi bir dünya hayal edemeyiz. Şimdi cesareti ve gücü olanlar, çıkarsın kafalarını deliklerinden, itiraz etsin olan bitene kendi dilince, yöntemince. Sessizlik onaylamaktır, sessizlik suçtan pay almaktır. Gezi olaylarını, TEKEL direnişini devlete yönelik bir darbe girişimi gibi göstermeye çalışıp gerçek darbeyi bir savunma kılıfına sokarak tarihe geçirmek için her türlü cambazlığı yapanlar; Ortada kendi niyetlerini ve yöntemlerini deşifre edecek tek bir akıl bile kalmayana kadar demokratik tüm haklara sınır tanımadan saldırmaktalar. Seçim olmayan seçimlerle, hukuk olmayan hukuklarla, demokrat olmayan bir demokrasiyle bunca zamandır oyalandık. Bu oyalanmanın bedelini artık ağır ödüyoruz. “Bu ülke huzur ve refaha kavuşuncaya kadar OHAL neden kalksın?” diyebilecek kadar fütursuz olan bir siyasetçinin elinde cehenneme dönen bu ülke; “Eylem ölüm orucuna dönebilir, Gezi, TEKEL benzeri eylemlere sebep olabilir” bahanesiyle gözaltına alınıp tutuklanan iki açlık grevi eylemcisini iktidarın inadına kurban verirse... Bilin ki bu kara lekeyle... bir daha zor gelir kendine. 105. günde yine gözaltı OHAL sürecinde kanun hükmünde kararname ile görevlerinden ihraç edilen KESK üyesi öğretmenler Erdoğan Canpolat, Umut Sertaç Ökdemir, Özkan Karataş ve sağlıkçı Cengiz Uğurlu işlerine geri dönebilmek için dün Malatya’da 105. kez eylem yaptı. KESK üyesi 4 emekçi, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın fotoğraflarının bulunduğu pankartlar taşıdı. Eyleme izin vermeyen polis 4 KESK üyesini yaka paça gözaltına alındı. Haklarında işlem yapılan 4 eylemciye bugüne kadar toplam 100 bin lirayı aşkın para cezası kesildiği belirtildi. l MALATYA / Cumhuriyet Antalya’da destek grevi Antalya’da KESK’e bağlı sendikalar, haklarında tutuklama talep edilen, 76 gündür açlık grevinde olan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’ya destek vermek amacıyla Antalya Eğitim Sen Şube binasında iki günlük açlık grevi başlattı. Açlık grevinde olan emekçilere çok sayıda kişi destek verdi. l ANTALYA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle