05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 20 Mayıs 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY SIRA SÖZCÜ’DE haber 11 Muhalif basına yönelik soruşturma ve gözaltı dalgasına Sözcü de eklendi. Gazetenin sahibi Burak Akbay ve 3 çalışanı hakkında gözaltı kararı çıkarıldı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında 15 Temmuz tarihli “Erdoğan burada tatil yapıyor” haberi nedeniyle Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay’ın da aralarında bulunduğu 4 kişi hakkında “‘FETÖ’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçundan gözaltı kara rı çıkarıldı. Karar doğrul ALİ AÇAR tusunda internet sorumlu müdürü Mediha Olgun ile muhabir Gökmen Ulu gö zaltına alındı. Sözcü gazetesinin avukat larından Celal Ülgen “Algı soruşturma sına ilişkin 6 kez savcı değiştirildi. Hiç bir savcı suç unsuru görmediği için bu na cesaret edemedi. Ama en sonunda Batman’dan gelmiş olan bir savcı arama ve el koyma kararı veriyor” dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’nca, Sözcü ga zetesinin sahibi Burak Akbay, internet sorumlu müdürü Mediha Olgun, Mali İş ler Müdürü Yonca Kaleli ve muhabir Gök men Ulu hakkında, “FETÖ’ye üye olma makla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldı rı” ve “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan”’ suçlarından gözaltı kararı çıkarıldı. Savcılığın talebi üzerine nöbetçi sulh ceza hâkimliğinin kararıyla polisler dün sabah saat 08.00 sıralarında Akbay’ın Sarıyer’deki villasına geldi. Po lis ekipleri savcılık kararıyla eve girerek arama çalışması yaptı. Akbay’ı evde bula mayan polis, yaklaşık üç saat süren ara manın ardından evden ayrıldı. 6 kez savcı değişti Sözcü gazetesi avukatı Celal Ülgen, yaptığı açıklamada, 6 kez savcının değiştiğini belirterek, “Her defasında savcı arkadaşlara, yetmiş sayfalık çok ayrıntılı ve fotoğraflarla savunma gönderdim. O savunmayı okudular. Hiçbir savcı suç unsuru görmediği için buna cesaret edemedi. Ama en sonunda Batman’dan gelmiş olan bir savcı arkadaş, arama ve el koyma kararı veriyor” dedi. İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan’ın “Operasyon yöneticileri hakkında. Şu anda zaten firari. Hakkında yakalama var” sözlerini değerlendiren Ülgen, “Başsavcı Sözcü’nün sahibinin firari olduğunu söyledi. Yakalama kararı olmayan kimseye karşı ‘firari’ tanımlamasının yapılması suçtur” diye konuştu. Kripto FETÖ’cüler Gazete yazarları ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Sözcü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz da şunları söyledi: “Tek yaptığımız iş gazetecilik. Ki çok doğru gazetecilik yaptığımız için de bugün Türkiye’nin en çok okunan gazetelerinin başında geliyoruz. Fakat bu ülkede gazetecilik yapmak zaten başlı başına suç. Doğruları yazmak suç, eleştirmek suç, haber yapmak suç. Her şeyi yapabilirler çünkü her şey ellerinde. Bize yapanların kendisi zaten kripto FETÖ’cü. Bence bu operasyonu yapıp iyice ülkeyi karıştırmak istiyorlar. Hem de 19 Mayıs’ta. Böyle bir günde, Atatürkçü bir gazeteye operasyon mu yapılır? Niye bugünü seçtiler. İnsanların sabrını taşırmak için.” Bu suçsa, suçluyum Yazarlardan Uğur Dündar da, “Bu çamur bize hiçbir şekilde yapışmaz. Yanımda oturan Soner Yalçın, FETÖ’cülerin kumpasıyla zindanda güzel yıllarını geçirmiş bir kalem erbabıdır. Ben her türlü iftiralarına, kumpaslarına maruz kalmış, atılmadık çamur bırakılmamış, çok şükür yapışmamış Atatürk’ün yolunda ilerleyen, yaşasın Cumhuriyet diyecek bir vatanseverim. Eğer bu suçsa suçluyum” diye konuştu. Soner Yalçın da, “Biz kendimizi iktidarlara anlatmak zorunda değiliz. Biz, FETÖ’yle olan mücadelemizi sadece sorumluluk duyduğumuz halkımıza anlatırız. Biz bunun mücadelesini verdik, vermeye de devam edeceğiz. Sadece bu operasyonda benim elde ettiğim sonuç şudur; kandırılanlar kandırılmaya devam ediyor” dedi. Bu nasıl firarilik Sözcü gazetesi sahibi Burak Akbay da hakkındaki gözaltı kararına ilişkin yaptığı açıklamada “Referandum öncesi her Türk vatandaşı gibi oyumu kullanmak için Londra’dan İstanbul’a dönüp, vatandaşlık görevimi yerine getirdim. Yani Türkiye’deydim... Referandumun ardından anneannem vefat etti. Yine Türkiye’ye geldim. 5 gün önce yurtdışına çıktığımı havalimanı giriş çıkışlarından kontrol edebilirler. Bu nasıl firarilik, anlamak mümkün değil. Biliyorum, doğru ve dürüst gazetecilik yaptığım için hedefteyim” dedi. Türkiye hak etmiyor CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Sözcü gazetesine yönelik operasyona sert şan Kılıçdaroğlu, “Gazeteler üzerinde baskı yapılması hiçbir demokrasinin kabul ede tepki gösterdi. Partisinin 19 Mayıs Atatürk’ü meyeceği bir şeydir. Bugün yaşadığımız Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniy olay bir dikta yönetiminin Türkiye’de han le Anıtkabir’e yaptığı yürüyüşün başında ga gi olaylara imza atabileceğini bize göster zetecilere açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğ miştir. Diktacılara ve onun emrindeki yargıç lu, “Sözcü’ye yapılan operasyon kabul edile lara açık ve net söylüyorum: Siz adalet da mez. Medya üzerinde bu kadar baskıyı Tür ğıttığınız ölçüde saygınlığınız artar siya kiye kaldıramaz” diye konuştu. Yürüyüşte si iktidarın sopası konumunda adalet dağı yargı mensuplarına da seslenen Kılıçdaroğlu, tılmaz. Sadece adaleti yıpratır. Siyasi oto “Siyasi otoritenin sopası olmaktan vazgeçin ritenin talimatıyla karar almak, gazetelere ve Türkiye’ye adalet dağıtın. Eğer siz adaleti el koymak gazetecileri gözaltına almak, tu dağıtamazsanız, devleti çökertirsiniz” dedi. tuklamak 21. yüzyıl’ın Türkiye’sinin hak et Daha sonra İstanbul’a geçen Kılıçdaroğlu, mediği bir olaydır. Bu operasyon doğrudan Sözcü gazetesini ziyaret etti. Çıkışta konu Türkiye’ye yapılmıştır” ifadelerini kullandı. Herkese karşı mesaj Gazetenin Halkalı’daki merkez binasına da çok sayıda ziyaretçi geldi. Sözcü’nün dünkü “Atatürk yüzyılın en büyük lideri” manşetli sayısını elinde tutarak açıklama yapan Barış Yarkadaş, “Bu manşetin atıldığı gün 300 bin tirajlı Sözcü gazetesine yönelik bir operasyon yapılıyor. Neymiş operasyonun sebebi cumhurbaşkanının tatil yaptığı otelin adını yazmış. Dünyanın her yerinde cumhurbaşkanlarının, devlet başkanlarının, yöneticilerin tatil yaptığı yerler haber olur. Bunun adı da siyasi magazin haberciliğidir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir durumda baskı yapılmaz. Ne yaparlarsa yapsınlar Cumhuriyet gazetesine, Sözcü gazetesine ve diğer muhalif medyaya yönelik uydurma bile denemeyecek fasa fiso suçlamalar ile soruşturma açılması bu halkın gerçekleri öğrenmesini hiçbir koşulda engelleyemeyecek” diye konuştu. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da “Türkiye’de medya özgürlüğü, halkın haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ta mamen baskı altında yok edilmiş durumunda. 19 Mayıs’ta operasyon yapılması manidar. Cumhuriyetçilere, laiklere, bu hükümete karşı muhalefet eden herkese karşı bir mesajdır. Ama korkunun ecele faydası yoktur” dedi. Avrupa’dan tepki Sözcü’ye yönelik operasyona Avrupa’dan da tepkiler gecikmedi. Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Türkiye’de eleştirel gazetecilik, terörizmle eşit görülüyor. Sözcü gazetesine saldırı bir başka üzücü örnek. Referandumdan sonra ‘normalleşme’ yok. Türkiye hükümeti içerideki baskılar sürerken, ABTürkiye ilişkilerinin düzelebileceğini nasıl düşünebilir” dedi. Fransız AFP haber ajansı operasyonunu “acil” koduyla dünyaya duyururken, BBC’nin Türkçe servisi, Alman Deutsche Welle, İngiliz The Economist dergisi, Rus yayın organı Sputnik’de haberi birinci sıradan duyurdu. Muhabirin evinde gözaltı nöbeti MESLEK ÖRGÜTLERİ NEDEN 19 MAYIS? ShsBoyygdmkeaöapuaiikeslpnezgksaiseıernöalasiatalnisilıensnöenkdtiİsyaekzısik1arioscrlntıeeiçet9na,üleeismırnmşkiyMgedyklbilamakuişaaiu.apnzhtmpehlyTieıarılmıküŞulatm”slaerikud’ifednktassubaasoeiitskyze,nleln“ıeFiaesseySnibkEunilamGödiyTztzörtziaöaÖece.ükrcrnztegsmaaüeikeiünrfnmtalgıatieknepaklaraecedrıszynnroidsaaleieiepiındmdtmdnnreeaüediSırlSsrnzebaaöidteednrnisezırnilaerynctp.ioül btSMraeuiçalcaşiBıvrkiytcl”aueılısasirlrfa’mımiıannrnd,aaKoseiddsorelaaeminçmrihisaisllnmeaeeliyrrgee“yiiü’1skenvni0erednlteveiaaereanyddrgndryieelleıaadrçsipmifmsl.aeıülıdareşrienkedbynyeieeçağbliçlzniiilarıiglz1ğısa.9ıorzaerbllyaiüyaeşebTprltüaeıaliarsnrlmkikninniıyeaaaesçyklütıGeakırnrenaladkazvmaeleliltaratgeiruldöcdıtnaziuil.ıaelitmslrtıekıCaav“semeGımtataouizkypteteulatutekdim’clnıariudlm”inkeganöfhlaaaarvlhsdrğvcpeieiaeeeilınklelrlÇmerateiinldakrnadmoyuşiğmiekaçöleordğaiçdrünlpnariaiıulcdeıekşdtmbraliirliirukGaaardk”ı.lzmssaembbdaAıyzlinaeaeeraokydyşntlnsöhöıealli,ilezaanlncadmgikteiesvıilüvtll.eeeaaiıarbkrrsrlnz.“aülDebGgeSsğodeeağkeöüprisçiırzlmnelkmlçiacülereıeriüaltiğzaackşfseigere’yktngaadkveoaadziesmnlrbzeemoşemintedrınetilşeveyedrease Yandaş yazar eleştirdi bydmoabomttıiüüikapml5eamrnrşkSenkks.aeıdrtep,ıYamaUndako“sraaıkeÖlılyudrugyaiAgknoouydaniıancpnnorzılsnalueaeuetrıikely?dmrntsaOaaerotuYtinusemlğsıl.karuenyimunSpaotmdazAtiaidınançleGjıayiıasyıaçnmkıynüıınninztlans,vasei,ızBdşeeşzmıpşa’leri?neneamkrvak’ıır1kniiinyndisdAag5reıeigsreötBdonTddueıtsaoelteatyçtdkizumeno,miua‘dlkrSkşkyğmZadeliö”agmuGeğiduz.nıdnn,ilöczZğıeubküeidi’rni. HAKAN DİRİK Sözcü gazetesine yapılan operasyon kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen gazetenin İzmir muhabiri Gökmen Ulu’yu meslektaşları ve siyasiler yalnız bırakmadı. CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, İzmir milletvekilleri Atilla Sertel ve Musa Çam, İzmir Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu üyeleri, Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şube Başkanı Halil Hüner ve gazeteci arkadaşları, Sözcü’ye yapılan operasyonun duyulmasının ardından Ulu’nun evinin önüne geldi. Bostanlı’daki yurttaşlar ve bölgedeki esnaf da “dayanışma masası” oluşturdu. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen ise “Basın, ifade ve halkın haber alma özgürlüğüne ağır darbe vuran bu baskıcı uygulamalara bir an önce son verilmesini istiyoruz” dedi. Sen dön, geliyoruz Evinin önünde açıklama yapan Ulu, “Buyursunlar gelsinler, yeter ki her şey hukuka uygun olsun” dedi. Evinin önün Gökmen Ulu, gözaltına alınmayı eşi ve çocuğuyla birlikte bekledi. deki bekleyişin ardından teslim olmak için ayrılan Ulu, avukatı Murat Ergün ile birlikte yola çıkmışken polis tarafından durduruldu. Polisler, “savcılık talimatını beklediklerini, talimat gelir gelmez gözaltı işlemi yapacaklarını” söyleyerek Ulu’nun eve dönmesini istedi. Evine dönen Ulu, saat 18.00’de, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gelen talimat doğrultusunda gözaltına alındı ve evinde arama başlatıldı. 19 Mayıs için Anıtkabir’e koşan yurttaşlar, yanlarında getirdikleri Sözcü gazetelerini göstererek operasyona tepki gösterdi. Atatürk devrimlerine küstah bir saldırı Sözcü’ye yönelik operasyonun ardından CHP Genel Başkan Yardımcıları Tekin Bingöl ve Aykut Erdoğdu, CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay, Murat Emir, Nihat Yeşil, bağımsız milletvekili Ümit Özdağ, eski CHP Milletvekili Umut Oran, ÇGD Genel Başkanı Tevfik Kızgınkaya, Cumhuriyet muhabirleri ve gazetenin okurları, Sözcü’nün Ankara Bürosu’na gelerek desteklerini iletti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğdu, “19 Mayıs günü Sözcü gazetesine yapılanlar, Atatürk devrimlerine ve Cumhuriye te yapılmış küstah bir saldırıdır. Bu tarihte yapılması hukuki değil, örgütlü operasyon olduğunu gösterir” dedi. CHP Sözcüsü Tezcan da “Havuz medyası FETÖ’yü öven başlıklar atarken, o dönemde FETÖ’ye muhalefet yapan gazetelere operasyon yapıyorlar. Türkiye’de namuslu olan her şeyi öldürmeye çalışıyorlar. Sözcü’ye olan operasyonu kınıyoruz” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl ise “Bu kadar yandaş FETÖ’cü varken, Sözcü’ye FETÖ operasyonu yapmak trajikomiktir” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet Sivil itaatsizlik hem hak hem görevdir Modern dünyada bir hukuk düzeninin meşru olmasının başat ölçütü özgürlüktür. Hukuk düzenlerinden özgürlüğü sağlamaları beklenir. Bu, aynı zamanda, iktidarın meşruiyetinin en önemli dayanaklarından biridir. Özgürlükleri keyfi biçimde sınırlayan, haklı ve adil olmayan düzenleme ve uygulamaları yürürlüğe koyan iktidarlar ve onların dayandıkları hukuk düzenleri meşruluklarını yitirirler. Bu uygulamaların süreklilik kazanması, baskı ve zulüm derecesine varmaları, sivil itaatsizlik hareketlerini doğurabilir. Sivil itaatsizlik tabirini, ilk kez, 1849’da Amerika’da Henri Thoreau, hükümetin Meksika’ya karşı yürüttüğü savaşı finanse etmek için topladığı vergiyi haksız bularak ve ırk ayrımcılığını reddetmek için yurttaşları şiddet içermeyen eylemlere davet ettiği bir kitapçıkta kullandı. (1997’de Ayrıntı Yayınları’nın yayımladığı İtaatsizlik, Kamu Vicdanına Çağrı başlıklı derlemede bu metin de yer alıyor.) Tiranlaşmış iktidara karşı özgürlüklere yeniden kavuşmanın yolunun itaatsizlik olduğunu birçok düşünür daha önce belirtmişti. Bunların başında 16. yüzyılda Etienne de la Boétie gelir (Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev, İmge Yayınları). Thoreau bu fikre bir isim verdi. Daha sonra, yürürlükteki yasalara aykırı ama hepsi sonradan aklanmış, insanlığa özgürlük mücadelesinde eşik atlatmış birçok eylemin adı oldu. Bir ülkede ve belli bir zamanda yasal olan ama toplumsal vicdanın meşru kabul etmediği uygulamalara karşı, şiddete başvurmadan harekete geçmek sivil itaatsizliktir. Sivil itaatsizlik kavramında sivil sözcüğü itaatsizlik kadar önemlidir. Sivil, bir yandan yurttaş olma niteliğine, yurttaşın talep etme hakkına vurgu yapar. Sergilenen itaatsizlik, yurttaşlık ilişkisini koparmak amacıyla değil, tam tersine bunu güçlendirmek için yapılır. Sivil itaatsizlik bireysel yarar amaçlı değil, genel yarar amaçlıdır. Bu nedenle, gizli saklı yapılmaz. Kamusal alanda gerçekleştirilir ve mümkün olan en geniş iletişimin sağlanmasına çalışılır. Diğer yandan, Latince “civilis” kavramından da türeyen sivil, aynı zamanda “criminalis”in karşıtıdır. Sivil itaatsizlik, yürürlükteki yasa ve hâkim otoriteye itaatsizliktir ama medeni/sivil olmanın ilkelerine, kurallarına riayet ederek, kriminal olmayarak bunu yapmayı öngörür. Halen Avrupa Parlamentosu üyesi olan Fransız siyasetçi ve eylemci José Bové, Gilles Luneau ile yazdıkları İtaatsizliğe Çağrı başlıklı kitabında (İletişim Yayınları, 2006), bir eylemin sivil itaatsizlik olarak nitelendirilmesi için birkaç kriteri yerine getirmesi gerektiğini belirtiyorlar. Bunların başında, sivil itaatsizliğin “yüzü açık yapılan bir eylem” olduğu geliyor. Bunun anlamı, bu tür eylemlerin kamunun gözü önünde yapılması ve eylemi yapanların yaptıklarından dolayı yürürlükteki yasalar çerçevesinde cezalandırılma riskini bilerek göze almalarıdır. Diğer kriter, şiddetsizliktir. Sivil itaatsizlikte amaç, bir karşı şiddeti kışkırtmak, polis veya asker şiddetini, silahlı tepkiyi tetiklemek değil, kamuoyunu ve özellikle karşı tarafı ikna etmektir. Eylem, bireysel çıkar elde etmek için değil, genel yarara aykırı bir yasa veya uygulamaya karşı yürütülür. Başka bütün diyalog ve yasal başvuru yolları tükenince veya ortadan kaldırılınca sivil itaatsizliğe başvurulur. Nazi savaş suçlularının yargılandığı Nürnberg askeri mahkemesinde tartışılan konulardan biri, “ne dereceye kadar yasallık ilkesi adalet ilkesinden üstün addedilebilir” sorusuydu. Sanıklar genellikle askeri disiplin, devlet hiyerarşisine tabi olma gibi nedenlerle, şimdi savaş suçu addedilen işleri yaptıklarını beyan ediyorlardı. Nürnberg yargıçları, kişilerin şerir yasalara boyun eğmeme hakkını vurgulamakla yetinmedi. Bu tür yasalara, kararnamelere, emirlere uyup bunları harfiyen uygulayanları da mahkum ettiler. Böylece, şerir yasalara boyun eğmemeyi yalnız bir hak değil aynı zamanda insanlık değerleri adına bir görev olarak tanımladılar. Sivil itaatsizlik hukukun genel reddi değildir. Ne de herkesin kendi kafasına göre kendi yasallığını ilan etmesidir. Evrensel kabul görmüş ilkeler adına, hak ve özgürlükler alanının genişletilmesi için veya bunun daratılmasına karşı çıkmak için verilen, şiddet içermeyen mücadelelerin bir parçasıdır. Meşru olmayan yasaya, meşruluğunu yitirmiş iktidara hayır demek ve bu meşruluk yitimi devam ettikçe bunda ısrar etmektir. Adam sendeciliğe, her şey boşunacılığa, kısacası sinizme ve konformizme teslim olmamak, insanlık onurunu savunmak demektir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle