25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 20 Mayıs 2017 10 Sevgili Akın, Mustafa Kemal ve Bülent, 13/14 Mayıs Cumartesi ve Pazar günlerinde yapılan Türkiye Barolar Birliği 34. Olağan Genel Kurulu’nda, Türkiye’nin bütün illerinden gelen Baro temsilcileri göğüslerinde, sizlerin fotoğraflarınızı taşıdılar. Her üçünüzün fotoğraflarıyla birlikte “Savunma Tutuklanamaz” yazısı, avukatlığınızı, hukukçuluğunuzu anımsattığı gibi, basının haber verme hakkının yanı sıra toplumun gerçeklerini, ülkenin güncel durumunu da vurguluyordu. Kürsüye çıkan bütün avukatlar kalplerinin üzerindeki fotoğraflarınızla basının büyük bir baskı altında olduğunu, hukukun buna seyirci ve sessiz kalmaması gerektiğini kuvvetle belirttiler. O anda genel kurula katılan 500’e yakın avukat sizinle beraberdi, siz de, bizlerle beraberdiniz. Genel kuruldaki bu eylem, gazetecilerin Türkiye’deki durumunun da defalarca dile getirilmesine neden oldu: Dünya üzerindeki tüm ül Unutmayınız ki yalnız değilsiniz kelerdeki tutuklu gazetecilerin sayısının üçte birinin Türkiye’de bulunduğu gerçeği pek çok konuşmada tekrar edildi. Yapılan konuşmalarda, Türkiye’de toplumun çeşitli kesimlerinin giderek birbirlerine karşı kutuplaştığı, 16 Nisan halkoylamasının gerçekte bir dayatma olduğu; çünkü iktidar çevrelerinin televizyonlarla, sosyal medya ile yandaş basın ile ve devlet imkânları ile halk oyunu baskı altında tuttuğu vurgulandı. Böylece halk iradesi üzerinde iktidarın yoğun bir baskı uyguladığı, Yüksek Seçim Kurulu’nun görevini yapmadığı açıklandı. Yüksek Seçim Kurulu kararı ile seç men iradesinin yağmalandığı, bugün Türkiyemizde Cumhuriyet rejiminin terk edilmeye doğru yönelindiği, anayasanın ilk üç maddesinin de fiilen değiştiği belirtildi. Kanun hükmünde kararnamelerle yürütülen OHAL rejiminde yargının siyasal bir görüşün yörüngesine girdiği, Danıştay Başkanı’nın son konuşmasının bunun bir örneğini oluşturduğu, yargının daima bağımsız ve yurttaşın güvencesi olması gerektiği kuvvetle ifade edildi. Gazetecilerin, hukukçuların, aylardır tutuklu oldukları, bu durumun masumiyet karinesine tamamen aykırı olduğu, yaşadığımız günlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının rafa kaldırıldığı, hukukun aslında ve temelde hak, özgürlük ve eşitliğe dayandığı, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilkesinin unutulmaması gerektiği açıklandı. Hiçbir zamanda ve şekilde “Hukukun Üstünlüğü, Eşitlik, Kişisel Güvenlik” kavramlarının unutulmaması gerektiği ve “İnsan Haklarının, Uluslararası Belgeler”in hep mücadele aracı olduğu, “Hak ve Hukuk”un mücadelede üstün çıkacağı vurgulandı. Sevgili Akın, Mustafa Ke mal ve Bülent, Unutmayınız ki yalnız değilsiniz. Yüzlerce avukatın somutlaştırdığı “Eşitlik, Adalet, Özgürlük ve Dayanışma” duygu ve düşünceleri sizlerle beraberdir. SİLİVRİ Bu yangını200. CGEÜZNAMEVEİS’NADJEI N birlikte söndürelim Cumhuriyet gazetesi çalışanları tutukluluklarının 200. gününde Silivri’den mesaj verdi. CHP milletvekili Utku Çakırözer ile görüşen İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay, “Büyük bir yangının içindeyiz. Cumhuriyeti ve demokrasiyi savunmuş 93 yıllık bir gazeteyi yok ediyorlar. ‘Hava Kurşun Gibi Ağır!’... Biz de Silivri zindanından bağır bağır bağırıyoruz. Koşun! Yangını söndürmeye çağırıyoruz” dedi. Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu ise “İfade ve basın özgürlüklerini sadece kendimizi için değil herkes için istiyoruz” dedi. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Silivri’deki tutukluluklarının 200. gününde Cumhuriyet gazetesinin tutuklu yazar, çizer ve yöneticilerini ziyaret etti. Çakırözer, tüm Cumhuriyet tutuklularının “dışarıda kendileri için mücadele veren ailelerine, Cumhuriyet çalışanlarına, meslektaşlarına, avukatlara, gazetecilik meslek örgütlerine ve sivil toplum örgütlerine teşekkür ettiklerini” aktardı. Herkes için özgürlük Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, 200. tutukluluk günleri için, “Haksız tutukluluğumuzun 200. gününde Silivri’de Cumhuriyet gazetesinin bir parçası olmaktan gurur duyarak ve Türkiye’de hep beraber demokrasi ve barış içinde yaşayacağımız günlerin hayalini kurarak herkesi selamlıyorum. İfade ve basın özgürlüklerini sadece kendimiz için değil herkes için istiyoruz” mesajını verdi. Bağır bağır bağırıyoruz Gazetemizin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ise “Büyük bir yangının içindeyiz. Bu ülkenin en eski en köklü gazetesini dünyanın gözleri önünde yakıp yıkıyorlar. Sorun kişilerin mağduriyetinin çok ötesine geçti. Cumhuriyeti ve demokrasiyi savunmuş 93 yıllık bir gazeteyi yok ediyorlar. Lütfen izleyici kalmayın. Şairin dediği gibi ‘Hava Kurşun Gibi Ağır!’... Biz de Silivri zindanından bağır bağır bağırıyoruz. Koşun! Yangını söndürmeye çağırıyoruz. Herkesi Cumhuriyet gazetesiyle dayanışmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Kitap Yayın Yönetmeni Turhan Günay ise “Adaletin bir önce tecelli etmesini istiyoruz. Söyleyecek söz kalmadı” dedi. Oğuz Güven’e destek İçerideki Cumhuriyetçiler, gazetemizin internet sitesi cumhuriyet.com.tr’nin 5 gündür tutuklu bulunan genel yayın yönetmeni Oğuz Güven’e de mesaj verdi. Gazetemiz çizeri Musa Kart, Güven için “Zordur Zorda Gülmek’ şahane arkadaşım Oğuz Güven’e ait kitabın adı... Oğuz 12 Eylül’de yaşanan trajikomik olayları anlatır orada. Ben de o kitaba kapak çizmiştim. Yaşadığımız bu zor dönemi de atlatacağız. Oğuz yine yazacak. Ben yine çizeceğim. Gülmeye Devam...” dedi. Gelecek olsun Mustafa Kemal Göngör de Güven’e “Oğuz’a sevgili Kortuk Boratav ağabeyimizin sık sık kullandığı bir sözle, ‘geçmiş olsun değil gelecek olsun’ diyorum...” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet CHP’li Çakırözer’le görüşen tutuklu arkadaşlarımız herkesi Cumhuriyet gazetesiyle dayanışmaya çağırdı HEPİMİZ İÇİN BÜYÜK AYIP CHP’li Çakırözer, TBMM Genel Kurulu’nda yap rarlarına rağmen milletvekilleri tutuklu yargılanmak tığı konuşmada, son ola ta. Keza ülkemizde tutuklu rak Oğuz Güven’in tutuk gazetecilerin sayısı azalmı lanması ve Cumhuriyet ça yor artıyor. Bu hepimiz için lışanlarının tukuklulukları bir büyük ayıptır” dedi. Da nın 200. günü ile ilgili ola ha önceki konuşmalarında; rak, “Ekonomimizin krizden Murat Sabuncu’nun, Kadri çıkabilmesi, üreten, yatırım Gürsel’in, Musa Kart’ın, Naz yapan bir ekonomiye dö lı Ilıcak’ın, Ali Bulaç’ın, Ah nüşmesi için insanımızın ve yatırımcıların güven duya Utku Çakırözer met Turan Alkan’ın, Şahin Alpay’ın durumlarını anlat cağı bir demokrasi ve hu tığını, bir an önce serbest kuk devletine ihtiyacımız var. Ama kalmaları çağrısı yaptığını anımsatan bakın Anayasa Mahkemesi’nin ka Çakırözer, “Maalesef bırakın onla rın serbest kalmalarını, aralarına sürekli yenileri eklenmekte. Son olarak Cumhuriyet gazetesi internet sitesi genel yayın yönetmeni Oğuz Güven atılan yanlış bir başlık yüzünden, 55 saniye içinde düzeltilen yanlış bir başlık yüzünden önce gözaltına alındı, sonra da tutuklandı. Gazetecilerin hapiste çürütüldüğü bir ülkede ekonomi düzelmez. Ülkemizin düze çıkışı ancak ve ancak OHAL yönetiminden olağan yönetime geçmekten, demokrasi ve hukuk devleti çıtamızı yükseltmekten geçmektedir” diye konuştu. Kapıyı aç oğlum Cumartesi Anneleri dün, Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç’u mezarları başında andı. Gazi Cemevi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, İHD ve ESP üyeleri, slogan atarak Gazi Mezarlığı’na yürüdü. İlk olarak Hasan Ocak’ın mezarı başında tüm kaybedilenler anısına saygı duruşu yapıldı. Emine Ocak, oğlunun mezarına “Kapıyı aç oğlum, ben geldim” diyerek karanfiller bıraktı. Ardından Rıdvan Karakoç’un mezarı başında anma yapıldı. 7 Aralık 2016 tarihinde yaşamı nı yitiren anne Asiye Karakoç’un da fotoğrafının taşındığı anmada Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç bir konuşma yaptı. Ağabeyine seslenen Karakoç, “Sizleri katleden o cellatları yargı önüne çıkarıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. Maside Ocak ise “Bu sene Asiye anne olmadan geldik buraya. Sevgili Rıdvan anne kucağına kavuşmuştur umuyoruz” dedi. Anmaya, Gezi Direnişi’nde yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan da katıldı. Hükümet ‘çözümü’ tartışıyor Gülmen ve Özakça’nın açlık grevi 73. gününe girdi. AKP’li Said Yüce “İlgili bakanlar ve bürokratlar ‘Nasıl çözebiliriz’ diye mütalaa ettiler” dedi Akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça’nın açlık grevine ilişkin AKP kurmaylarına beyanat vermeme talimatı verilse de konunun İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlık gündeminde olduğu öğrenildi. Eyleme önceki gece yine müdahale edildi. Direnişin sürdüğü İnsan Hakları Heykeli önünü terk etmeyen destekçileri biber gazına boğan polis, Özakça’nın annesiyle beraber 9 kişiyi gözaltına aldı. BBC Türkçe’nin haberine göre, TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi AKP’li Nurettin Yaşar, “Komisyonda gündeme geldiğinde görüşeceğiz” dedi. AKP’li Said Yüce de, açlık grevinin İçişleri Bakanlığı, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ve TBMM İnsan Hak ları Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu’nun gündeminde olduğu bilgisini verdi. Bürokratların çalıştığı bilgisini veren Yüce, “Durumları mutlaka fark edildi ve konuşuluyor, bundan emin olsunlar. İlgili bakanlar ve bürokratlar onların ismi üzerinde konuyu mütalaa ettiler, ‘Nasıl çözebiliriz, doğrusunu kamuoyuna nasıl anlatabiliriz’ diye tartıştılar. Biz de geçen hafta hem Sayın Canikli ile, hem ilgili bakanımızla, hem de İnsan Hakları Komisyonu başkanıyla konuyu uzun uzun konuştuk. Devletimize güvensinler ve açlık grevinden vazgeçsinler” ifadelerini kullandı. Yüce “Açlık grevi gibi eylemler hem bizim inançlarımıza uygun değildir. Kadere teslim olmak ve tevekkül etmek lazım” dedi. Elçi’nin adını sildiler Van’ın Çatak Belediyesi’ne kayyım olarak atanan ilçe kaymakamı Hacı Asım Akgül, 28 Kasım 2015’te katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin isminin verildiği parkın adını değiştirdi. İsmi belediye meclisinin kararıyla “Westaniya Parezer Tahir Elçi” olarak belirlenen parka, 2016 yılında ilçede şehit olan korucu Ali Oğün’ün adı verildi. Parkın tabelası, “Şehit GK Ali Ogün Parkı” yazılı bir tabelayla nisan ayı içinde değiştirildi. EDİTÖR: SERKAN OZAN haber TASARIM: SERPİL ÜNAY MUSTAFA EKMEKÇİ’Yİ ÖZLEMLE ANIYORUZ Gazetemiz yazarı Mustafa Ekmekçi’yi ara cu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (UMAG) ve An mızdan ayrılışının 20. yı kara Cumhuriyet Okurla lında anıyoruz. 21 Mayıs rı tarafından düzenlenen 1997’de yitirdiğimiz gaze “Mustafa Ekmekçi’nin Bı temiz yazarı Mustafa Ek raktıkları” paneli ile anı mekçi için ilk tören bu lacak. UMAG’da saat gün saat 13.00’te Cebeci 16.00’da başlayacak pa Asri Mezarlığı’ndaki gö nelde ÇGD Genel Başka mütü başında düzenle nı Tevfik Kızgınkaya, ga necek. Ekmekçi, ardın Mustafa Ekmekçi zeteciyazar Varlık Öz dan Çağdaş Gazeteci menek ve öğretmen ler Derneği, İsmail Hakkı Tonguç yazar Niyazi Altunya konuşmacı Belgeliği Vakfı, Köy Enstitüleri ve olarak yer alacak. Çağdaş Eğitim Vakfı, Uğur Mum l ANKARA / Cumhuriyet ‘İŞKENCEYE ORTAK OLDU’ İDDİASI Doktordan doktora ‘Hipokrat’ davası Beyin cerrahı Salih Şahin, 1 Mayıs 2015’te işçi bayramını kutlamak isterken, Beşiktaş’ta po lis şiddetine maruz kaldı. Çok sa yıda kişiyle birlik te gözaltına alındı. Sağlık raporu için Kâğıthane Devlet Hastanesi’ne gö türüldü ancak po HİLAL KÖSE lis otosundan indirilmeden savcılığa sevk edildi. Hasta nenin acil servisin de görevli doktor Burcu Gürsoy, Şahin’in de aralarında bulunduğu şüpheliler için muayene etmeden ‘sağlam’ raporu düzenledi. Şahin ise sahte rapor düzenleyen dok torun peşini bırakmadı. Hukuk mücadelesi başlattı. Kâğıthane Kaymakamlığı, Gür soy hakkında soruşturma izni ver di. Kararda, doktorun muayeneyi hastane içinde mahremiyetin sağ landığı bir odada yalnız olarak ve ya güvenlik endişesini belgelendi rerek, güvenlik görevlisinin göze timinde yapmakla yükümlü oldu ğu anımsatıldı. İstanbul Cumhuri yet Başsavcılığı’nca hazırlanan id dianamede de Gürsoy’un, gözaltı na alınanlara polis otosuna gelerek baktığı ve adli raporlarını araç için de düzenlediği belirtildi. Savcılık, Gürsoy hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan, 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Adam olsanız burada olmazdınız Dava, geçen 16 Mayıs’ta başladı. Suçlamayı reddeden Gürsoy, “Acil Servis’te yoğunluk vardı. Çevik Kuvvet bana güvenlik zafiyeti nedeniyle adli vakaları indiremeyeceklerini bildirdi. Adli vakaları polis otosunda bakmam gerektiği söylendi. Araca gidince önce kendimi tanıttım. Araçtakilere tek tek vücutlarında darp izi olup olmadığını sordum. Herhangi bir şikâyetlerinin olmadığını söylediler. Raporumu düzenledim. Oto Adli Tıp şiddeti belgeledi Şahin’i, gözaltında darp eden polislere dava açılmadı. Şahin, savcıya verdiği ifadede, kendisini yaralayan polislerden bazılarını fotoğraflardan teşhis etmişti. Şahin, “Emniyet yetkilileri ile sendika yetkilileri görüşürken, polis şiddetine maruz kaldık. Yerdeyken, onlarca polis memuru tarafından dövüldüm. Göğüs bölgeme tekmeyle vuruldu. Yaralandım. Polis aracında da darp edildim. Gömleğim yırtıldı. Ters kelepçe takıldı” demişti. Adli Tıp raporunda da Şahin’deki yumuşak doku yaralanmaları ve darba bağlı göğüs ağ rısı tespit edilmişti. büsteki herkesi muayene ettim” dedi. Şikâyetçi doktor Salih Şahin ise “Araç hastanenin önündeki kaldırıma park etti. Kot montlu ve pantolonlu, bir kadın, aracın ön kapısının merdivenlerinin başında, arabaya girmeden ‘üzerinizde yara bere var mı’ diye sordu. Siz kimsiniz deyince doktor olduğunu söyledi. Ben de kendisine, beyin cerrahı olduğumu, bu şekilde muayene olmayacağımı söyledim. ‘Adam olsanız burda olmazsınız’, ‘Hepinize sağlam raporu veriyorum’ dedi ve gitti. Hiç kimseyi muayene etmedi. 15 kişiydik. Hukuku kandıracak şekilde rapor düzenledi. Tıp ahlakına uygunsuzdur” dedi. Şahin’in avukatı Gülizar Tuncer ise doktorun Hipokrat yeminine aykırı olarak işkenceye ortaklık yaptığını belirterek, “Doktorlar polislerin emir eri değildir. Bütün şüphelileri odasına alıp üzerlerini çıkararak muayene etmesi gerekirdi” diye konuştu. Dava, eylül ayına ertelendi. TANRIVERDİ, 158 GÜN SONRA SERBEST ‘Siyasi bir operasyon kapsamında tutuklandık’ ABİDİN YAĞMUR İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, 10 Aralık 2016 tarihinde, Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla Özgür Çocuk Parkı’nda basın açıklaması yapmış, 2 gün sonra evine düzenlenen operasyonla “silahlı terör örgütü üyeliği”, “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Ali Tanrıverdi’nin yanı sıra KHK ile kapatılan Radyo Ses çalışanı Fatma Ölmez’in de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu, 24 sanıklı davanın ilk duruşması önceki gün Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, tutuklu tüm sanıkların tahliye edilmesine karar verdi. Aralarında Tanrıverdi ve Ölmez’in de bulunduğu 18 kişi, 158 gün sonra özgürlüğüne kavuştu. Tanrıver di, gazetemize yaptığı açıklamada “Hakkımızda hazırlanan iddianamede delil yok. İHD’de yaptığımız faaliyetler gerekçe gösterilerek tutuklandık. Akdeniz Belediyesi’ne kayyım atanmasından önce yapılan bir siyasi operasyondu” dedi. Cumhuriyet yok OHAL döneminde cezaevlerindeki şartların ağırlaştığını söyleyen Tanrıverdi, “Fiziki durumlar yürekler acısı. Tüm Türkiye’deki cezaevleri de aynı durumda. 300 kapasiteli bir cezaevinde 600 kişi kalıyor. Aralarında Cumhuriyet gazetesinin de olduğu bazı gazeteler tutuklu hükümlülere verilmiyor. Sosyal aktiviteler yasaklanıyor. Görüşler kısıtlanıyor. OHAL koşulları cezaevlerinde şartları daha geriye götürdü” diye konuştu. l MERSİN Bülent Arınç’a para cezası Katıldığı bir televizyon programında, FETÖ ile ilişkilendirilen Bolu’daki bir alışveriş merkezini ziyaret etmesini sosyal medyada eleştiren gazeteci İmdat Aslan’a hakaret ettiği iddia edilen eski TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yargı landığı dava karara bağlandı. Mahkeme, Arınç’a “Sesli ve görüntülü bir ileti aracılığıyla ve kişinin siyasi düşünce ve kanaatlerini açıklamasından dolayı hakaret” suçlamasıyla 354 gün karşılığı toplam 7 bin 80 TL adli para cezası verdi. l BOLU / DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle