25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Macron’dan eşitlikçi kabine Fransa’da yeni Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, başbakanlık koltuğuna Edouard Phillippe’yi atamasının ardından bakanlar kurulu listesini de onayladı. 22 kişilik bakanlar kurulu 11 kadın ve 11 erkekten oluşturuldu. Savunma, Çalışma, Sağlık, Denizaşırı Ülkeler, Spor, Eğitim ve Arge, Ulaştırma, AB, KadınErkek Eşitliği ve Engelliler bakanlıklarına kadınlar atandı. Kabinede Macron’un kendi siyasi hareketi “Yürüyüş”ten isimlerin yanı sıra merkez sağ Cumhuriyetçi Parti, merkez sol Sosyalist Parti’den isimler yer alırken Macron’a seçimlerde partisiyle destek veren Demokrat Hareket partisi Başkanı François Bayrou da adalet bakanı oldu. Perşembe 18 Mayıs 2017 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Sandıkta ‘güçler’ savaşı nilgun@cumhuriyet.com.tr 7 BETÜL BERİŞE İran’da yarın yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için nefesler tutulurken son virajda “ılımlı” ve “muhafazakâr” cephe arasında mücadele de kızıştı. Halihazırdaki Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin “ılımlı” kanadın favori ismi olarak yer aldığı seçimlerde en yakın rakibi ise dini lider Ayetullah Ali Hamaney’e yakın eski başsavcı İbrahim Reisi. Seçimlere günler kala ise 6 aday arasında yer alan muhafazakârlardan Tahran Belediye Başkanı Muhammed Bakır Galibaf, Reisi’ye el vererek yarıştan çekilmiş, ardından da Ruhani lehine Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak Cihangiri’nin adaylıktan vazgeçtiği kararı önceki gün gündeme yansımıştı. Son dakika yeni bir çekilme olmazsa sandıkta kozlarını paylaşacak 4 aday Ruhani, Reisi’nin yanı sıra “ılımlı” cepheden Mustafa Haşhemitaba ile “muhafazakarlârdan” eski polis müdürü Mustafa Mirsalim. Batı ile ilişkilere yön... Yaklaşık 55 milyon seçmenin olduğu ülkede sandıktan çıkacak sonuç Tahran’ın uluslararası arenada gelecekte izleyeceği politika açısından da dikkatle takip ediliyor. Suriye ve Irak’ta artan etkinliğiyle birlikte Ortadoğu’nun önemli Şii aktörü İran’daki seçimlerde sandıktan çıkacak isim, Batı ile inişli çıkışlı ilişkilerin seyrini de etkileyecek. Uluslararası toplumla 2015’te tarihi nükleer anlaşmaya vararak dış izolasyonu kırma adına önemli bir adım atan Tahran’la, Washington arasındaki yıllara uzanan düşmanlık, ObamaRuhani dönemiyle birlikte bir ölçüde geride bırakılmış, karşılıklı söylemler ılımlaşmıştı. Her iki ülke Suriye ve Irak’ta sahada askeri varlıkları ile yer alırken Şam yönetimine farklı bakış açılarına karşın ortak düşman IŞİD vurgusundan yola çıkarak adeta sessiz bir uzlaşıya da varmıştı. Ancak ABD’de Trump yönetiminin işbaşı yapmasıyla birlikte, Washington’dan İsrail yanlısı, Sünni Körfez ittifak vurgu İran’da cumhurbaşkanlığı seçimi ‘ılımlılarla’, ‘muhafazakâr’ cephenin kıyasıya mücadelesine sahne. Sonucun ‘ekonomik sorunların, özgürlük ile ilgili konulara üstün gelip gelmeyeceğine bağlı’ olduğu yorumları yapılıyor Reisi yanlısı gençler Tahran sokaklarında. Ruhani yanlıları mitinglerde mor rengi sembol olarak kullanıyor. ‘REFORMCU’ KANAT RUHANİ’yi DESTEkliyor irllğMlladesaaieyluöiknaurmko2inns“evm0rkerlla.eeate0avmu2”rrrnf9iıhed0onold’ıcaned1lr1bbaeulm,’naedriimç.rrRafeAcçoBekşhuunhoğuteuh”amğbuklradçkiubnudienealladuaeidRnyv’nşderiaraugndlkeeednhbeaeı,nrraıaannnjiımanlnsyçıeadpdituslanv’eıd’reenhrıornehıeaçnalimtnaynilteldiMplmafoıeyseşlsreimlaetrttsiunrhoıınstş.şildüneeaim“tgysYerkustlödaeeeraetvsledyvışureptiuibıitnyekrlraueeeHirtinzisnracti bkbmsyfdlbauaızaaaiiannrrazlrsnfmduslıydakaş,ıaneaaırsisoikçrnmliebkıkbylniiaçnaliaegtnıaiğnsömuaciloslımrndoıniidlönodtaaılandauincylesnduraalceı.aauğüğregİnrlkğkulkıdsekaçuayniaretsolnaoeunuadıknnu,krcrebudkdRiaosykimeaaukrayoiit.hvnlukmrla“Reau,iaınrauulnarnzıılmehhkiayauy’nsanaünaylgıiifnapzlonöaiatnikdır’arzrleniı.ıeaenkayilaÖ”nikdon5dRbbâtirio0aurener.üdy’llhldaaylkeyiasareüoaonıırnnknali lu “geleneksel” söylemlere kısa zamanda dönüldü. Ekonomik sorun sarmalı ABD’den Tahran’a yönelik sert çıkışlar hiç kuşkusuz İran’daki iç siyasette de yankı buluyor. Nükleer anlaşmayla birlikte kimi uluslararası yaptırımları geride bırakan İran buna karşın yine de ekonomik darboğazdan çıkabilmiş değil. Enflasyonun kontrol altına alınması ve P5+1 ülkeleri ile nükleer anlaşmasının ardından hafifleyen ambargo Ruhani’ye puan kazandırsa da pek çok İranlı uzlaşının iş, büyüme, yabancı yatırım gibi konularda ekonomiye pek de olumlu geri dönüşü olmadığı kanısında. İşsizlik oranlarının yüksekliği, 68 yaşındaki hukuk doktoralı Ruhani liderliğindeki yönetime sert eleştirilerin başında. Batı ile uzlaşı çabaları çerçevesinde Ruhani’nin izlediği politikalarla ABD, İsrail karşısında “diz çöküldüğü” de muhafazakârların bir diğer eleştiri başlıklarından. ‘Aşırıcıların dönemi bitti’ Diğer yandan ise Ruhani’nin muhafazakâr cepheye karşı kampanyasının merkezine demokratik değerler, MİTİNGLERE YOĞUN İLGİ... İran’da adaylar televizyondan yayımlanan tartışmalarda kozlarını paylaşırken karşılıklı “yolsuzluk, acımasızlık” gibi sert suçlamalar havalarda uçuştu. Seçim yasakları bugün itibarıyla başlarken Hamaney’den de halka sandığa gidin çağrısı geldi. Öte yandan özellikle Ruhani ve Reisi’nin mitinglerine gençlerin, kadınların ilgisi de yoğundu. özgürlük vurgusunu oturtması da dikkat çekiyor. 2013 seçimlerinde “reformcu” ve “ılımlı” kanattan destek alarak işbaşı yapan Ruhani, “muhafazakâr” kanada yönelik “aşırıcılar... onların dönemi bitti” yönünde keskin ifadeleriyle öne çıkıyor. Ruhani’ye yakın bir kaynak da sandıktan çıkacak sonucun “ekonomik sorunların, özgürlük ile ilgili konulara üstün gelip gelmeyeceğine bağlı olduğu” görüşünü dile getiriyor. Geçmişte çok sayıda yönetim karşıtı genç protestocu hakkında idam kararlarına imza atan 56 yaşındaki eski başsavcı Reisi ise Ruhani’nin aksine İran’ın yabancı yardımına ihtiyacı olmadığını savunan isimlerden. Ülkeyi “İslam Devrimi dönemi değerlerine” geri döndürmeyi vaad ediyor. Analistlerin pek de gerçekçi bulmadığı, yeni iş imkânları yaratma söylemini dile getiriyor. TV binasına kanlı baskın IŞİD’in Afganistan’daki ulusal televizyon kanalı Radyo Televizyon Afganistan’ın (RTA) Nangarhar eyaletinin Celalabad kentinde yer alan merkez binasına düzenlediği silahlı saldırıda altı kişi hayatını kaybetti. Ölenlerden dördünün RTA çalışanı olduğu, diğer ikisinin ise polis olduğu, saldırıyı yapan dört IŞİD militanının da öldürüldüğü açıklandı. Nangarhar, ABD’nin geçen ay IŞİD hedeflerine yönelik kullandığı ve “tüm bombaların anası” olarak adlandırılan bombanın atıldığı yer. Nangarhar Valisi, 17 kişinin yaralandığı saldırıda “dört saldırgandan birisinin binanın girişinde kendisini havaya uçurduğunu, binaya giren militanların dört saatlik çatışma sonucu etkisiz hale getirildiğini” anlattı. IŞİD saldırıyı propoganda organı Amak aracılığı ile üstlendi. Bölgeye ek güçler gönderildi. Moon bu kez ‘çatışma’ dedi Güney Kore’nin geçen hafta seçilen sol eğilimli Devlet Başkanı Moon JaeIn, Pyongyang’ın nükleer silah programı nedeniyle iki ülke arasında ortaya çıkan gerginlikler nedeniyle sınırda askeri çatışma çıkma ihtimalinin yüksek olduğu uyarısında bulundu. Kuzey komşusuyla diyalog yanlısı olan Moon, Kuzey Kore’nin pazar günü yaptığı son füze denemesinin ardından diyaloğun ancak Kuzey’in tavır değiştirmesiyle mümkün olabileceğini söyledi. “Kuzeyin provokasyonları ve nükleer tehditlerini asla hoş görmeyeceğim” diyen Moon, Güney ordusunun “sıkı savunma duruşu” aldığını söyledi. Kore Savaşı 1953’te bir ateşkesle sonlandığı ve barış anlaşması imzalanmadığı için iki ülke teknik olarak halen savaş durumunda bulunuyor. İki ülke arasında zaman zaman sınır çatışmaları yaşanıyor. CENEVRE’DE 6. TUR Suriye için yeni anayasa planı ‘Susmaya hayır’ Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’ne göre dünyada basın mesupları için Suriye ve Afganistan ile birlikte en tehlikeli yer olan Meksika’da önceki gün katledilen gazeteci Javier Valdez için meslektaşları ve insan hakları örgütleri sokaklara çıktı. Meksiko’daki “Bağımsızlık Meleği” anıtının önünde bir araya gelen gazeteciler, Valdez’in cinayete kurban gitmesini protesto etti. Meydandaki asfalta “Bizi öldürüyorlar” ve “Sus maya hayır” yazan gazeteciler buradan “En kötü suç susmaktır”, “Gazetecilere şiddeti durdurun” yazılı pankartlarla Federal Savcılığa yürüdü. Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto, olay hakkında soruşturma açıldığını belirterek “demokrasi için esas olan basın özürlüğünü” savunacağı vurgusunu yaptı. Katillerin, yozlaşmış politikacılar sayesinde ceza almaktan kaçtığı suçlamalarının yapıldığı ülkede Valdez bir yıl içinde öldürülen beşinci gazeteci. Suriye’deki krizin çözümüne yönelik Cenevre görüşmelerinde Birleşmiş Milletler’den (BM) masaya yeni anayasaya götürecek bir yol haritası planı getirildi. Görüşmelerin altıncı turu ABD’nin Şam hükümetinin Sednaya Hapishanesi’nde idam edilen mahkumların cesetlerinin yakılması için buraya bir krematoryum inşa edildiği iddiaları üzerine yüksek tansiyonla başlarken BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, hem Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, hem de muhalif Yüksek Müzakere Komitesi’nin üyeleri ile anayasa yol haritasını görüşmek üzere bir araya geldi. Plan, sivil toplum aktivistleri ve teknokratlardan oluşan “danışman” ekibin anayasa tasarısı için hemen çalışmaya başlamasını öngörüyor. Amaç, görüşülen geçiş sürecinin herhangi bir kısmında anayasal ya da yasal bir boşluğun oluşmasını engellemek. Plan hakkında bazı çekinceleri bulunduğu ve konunun tartışıldığı açıklamasını yapan muhalif kanat, De Mistura ile görüşmede anayasa planının yanı sıra Suriye’de hapishanelerde tutulanların durumunun da ele alındığını belirtti. Flynn’ı hasır altı çabası Seçim kampanyası döneminden beri söylemleri ile tartışma yaratan ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’a taşınmasının ardından skandalları birbirini kovalıyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Rusya’nın, Washington Büyükelçisi Sergey Kislyak ile geçen haftaki görüşmesinde İsrail’den geldiği savunulan çok gizli bir IŞİD planını aktardığının ortaya çıkmasının, yine geçen hafta FBI Başkanı James Comey’i kovmasının yankıları sürerken Trump hakkında yeni bir iddia ortaya atıldı. New York Times gazetesinin haberine göre Trump, seçimlere Rusya’nın müdahale ettiği iddialarına ilişkin araştırmanın ana ayaklarından FBI Başkanı James Comey’den yakın geçmişte soruşturmaya yönelik bazı bilgi leri hasır altı etmesini istedi. Bu çer güvenebiliriz” çıkışı yükseldi. Diğer çevede yine Rusya bağlantıları nede yandan Britanya Başbakanı Theresa niyle istifasını istediği Ulusal Güven May ise “İstihbarat paylaşımına de lik Danışmanı Michael Flynn hakkın vam edeceklerini” söyledi. daki soruşturmayı kapatmasını talep etti. Haber Comey’nin, Flynn’ın ‘Ajan tehlikede’ istifasından bir gün sonra ger İsrail gazetesi Haaretz’in iddiasına çekleşen bir toplantıda tut göre ise Trump’ın Rusya ile paylaş tuğu tutanakları gören iki tığı bilgiler, IŞİD’e sızan bir İsrail kişiye dayandırıldı. Beyaz ajanının hayatını tehlikeye attı. Saray’dan ise iddialara yalan Öte yandan Rusya Devlet lama geldi. Başkanı Vladimir Putin, Öte yandan, gizli bir Trump’ın istihbarat bil istihbaratı kaynak ül gilerini Rusya ile pay kenin çekincesine laştığı haberleri için karşın Rusya ile “Politik şizofreni” yoru paylaştığı ortaya munu yaptı. İstenirse çıkan Trump’a kimi Avrupalı politi Donald Trump görüşmenin transkriptini sunmaya hazır ol kacıdan “ona nasıl duklarını belirtti. Ruhani’ye karşı ‘Katliam Ayetullah’ı’ Asgar Farhadi’nin Oscarlı son filmi “Satıcı”yı izlerken, yıllar içinde İran’ın ne kadar değiştiğini düşündüm. Nerede Panahi’nin“Çember”, “Ofsayt” gibi“dinci rejimi” bodoslamadan hedef alan o siyasi duyarlılık dozu yüksek filmleri? Nerede Farhadi’nin, özde bir Tahran öyküsü olmakla birlikte; dünyanın herhangi bir yerinde geçebilecek ikili ilişkilerdeki “yabancılaşma” serüvenleri? Son dönem İran sinemasının yükselen yıldız yönetmeni Asgar Farhadi’nin sinemasından baktığımızda “normalleşen” bir İran toplumu izliyoruz. 37 yıl öncesinde kalan “İran devrimi” artık veri olmuş. Bu veriyi içselleştiren Farhadi, bundan böyle çarpık kentleşmeyle kabuk değiştiren, dikişleri atan bir toplumda değişen ilişkiler ve değerler skalasını anlatıyor. Yarın ilk turu yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri önümüze işte bu yeni “Farhadi İran’ının tablosu”nu koyuyor. Sandığın en önemli fay hatları “İran’ın dünyayla bütünleşmeyi sürdürüp sürdürmemesi”, “halk ve elitler kavgası”, “işsizlik ve ekonomik sorunlar”, “yolsuzluk” diye sıralanabilir. Siyah ve beyaz İran Cumhurbaşkanlığına ikinci dönem sahip çıkmak isteyen 68 yaşındaki Hasan Ruhani, mimarı olduğu nükleer anlaşma üzerinden bu seçimleri, “dünyaya açılmacılarla içe kapanmacılar” arasında büyük bir referanduma dönüştürüyor. Farhadi gibi entelijansiyanın önde gelen isimleri ve de kentli, eğitimli orta sınıfların coşkuyla desteklediği Ruhani’nin karşısında dini lider Hamaney başta olmak üzere “kurulu düzenin” adayı İbrahim Reisi var. İran devrimi yapıldığında 19’unda olan ve daha 23 yaşındayken “devrim başsavcı yardımcısı” sıfatıyla binlerce muhalifi göz kırpmadan darağacına yollayan Reisi, şimdi “dış açılımcı elitlere” karşı bol din retoriğiyle sözde “halkın” bayrağını yükseltiyor. Reisi’nin ardında hizalanan isimler arasında kendi adına fiilen kampanya yapan ama son anda Ruhani’ye karşı “muhafazakâr safları sıklaştırmak” için yarıştan çekilerek Reisi’ye destek veren Tahran belediye başkanı Muhammed Galibaf var. “Biz yüzde 96’yı temsil ediyoruz. Ruhani yüzde 4’ün adayı!”sloganıyla kampanya yapan “yüzde 96’cı” Galibaf gibi, Reisi de “din değerleri”nin yanında “biz gerçek halkız!” mesajını işliyor. Bir çeşit “beyaz İranlılara karşı siyah İranlılar” durumu yani. “Beyaz İranlılar”ın adayı Ruhani oluyor. “Siyah İranlıları” da, Humeyni yıllarında altına imza attığı idamlar yüzünden “Katliam Ayetullah’ı” olarak anılan Reisi temsil ediyor. Cumhurbaşkanlığında “5 milyon iş yaratmayı” vaat eden Reisi, Ruhani’yi en zayıf noktası olan işsizlik üzerinden vuruyor. Son 4 yılda yüzde 11’den yüzde 12’ye çıkan yüksek işsizlik silahıyla Ruhani’yi yerden yere vuran Reisi, kırsalın ve çevrenin adayı olarak öne çıkıyor. İkinci tur kaçınılmaz görünüyor Son dönemde bu çevremerkez, kırsalla büyük kent kapışmasını ve sınıf farklılıklarının en sert biçimde öne çıkmasını; ABD seçimlerinden Fransa’ya dek bütün büyük sandık sınavlarında gördük. ABD’de Trump çevrenin, Hillary merkezin adayıydı. Fransa da aynı şekilde çevrenin Le Pen’i desteklediğini, merkez’in Macron’u yeğlediğini izledik. İran’da da işte şimdi bunu andıran bir dalga fark ediliyor. İran’da geleneksel olarak cumhurbaşkanları, 2. dönem de hep seçilegelmiş. Bizzat adıyla özdeşleşen nükleer anlaşma etrafında hâlâ bitmek tükenmek bilmeyen tartışmalardan ötürü Ruhani’nin 2. dönemi garantilemesine ne ki çantada keklik gözüyle bakılmıyor. Gayriresmi yoklamalara göre önde görülen Ruhani’nin kozlarını 2. turda Reisi ile paylaşması bekleniyor. Ruhani nin Reisi’ye karşı kullandığı başlıca silah ise “yozluk” ve “yolsuzluk”. Ülkenin en zengin dini vakıflarından birinin başında bulunan Reisi’nin vergiden muaf olmasını, Türkiye’de benzerine rastlamadığımız! adaylar arasındaki açık TV tartışmalarında dile getiren Ruhani rakibine, “Nasıl oluyor da herkes vergi öderken siz ödemiyorsunuz?” diyerek kafa tutuyor. Elithalk ayrımı ne denli hassas ise bu “yolsuzluk” meselesi de İranlıların o denli duyarlılık gösterdiği bir konu. Yarın sandıktan çıkacak olan tablo, “yeni İran”ın kimyasını sergilemek açısından ilginç bir rehber sunacak. Corbyn, gaza bastı Britanya’da Jeremy Corbyn liderliğindeki ana muhalefet İşçi Partisi seçim bildirgesini açıkladı. Bildirgede sosyal politikalar ve kamusal hizmetlere destek için 48.6 milyar sterlin harcanması savunuluyor. Demiryollarının ve su şirketlerinin kamulaştırılması, üniversite harçlarının kaldırılması, ücretsiz çocuk bakımı hizmetlerinin yaygınlaştırılması gibi vaatler bulunuyor. Programa göre şirketlerin ödedikleri vergilerde artışa gidilecek. C MY B nilgu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle