06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 18 Mayıs 2017 EDİTÖR: HAKAN AKARSU / ASLAN YILDIZ TASARIM: SERPİL ÜNAY haber/yorum 13 Bu İrlanda yosunu, bu da kombu! Altan, duvarın yarısını kaplayan içbükey bilgisayar ekranının karşısına oturmuş üniversiteden yayımlanan tarih dersini izliyordu. Kapı açıldı, annesi üstünde cam kavanozlar bulunan tepsiyi getirip önüne koydu. Bak bu İrlanda yosunu, bu da kombu. Altan bu yosunplankton karışımı çorbayı çok severdi. Ekrandaki profesör, “Şimdi size yüzyıl önceki Venezüella’dan bahseceğim” dedi. Profesör, Chavez’in 14 yıllık iktidarı süresince zengin petrol gelirlerini gelecekteki olasılıkları hesaba katarak kullanılmadığını anlattı; Chavez gelecekte ülkenin değil, partisinin durumunu pekiştirmek için Yüksek Mahkeme’yi, yargıyı ve silahlı kuvvetleri denetimine almıştı. Chavez’den sonra Maduro zamanında ekonomi çöktü, işsizlik giderek arttı. Millet sokağa dökülüp durumu protesto etmeye başladı. O zaman Maduro ne yaptı? Ulusal bayrağa sarılıp hep başkalarını suçladı: Halk düşmanlarını, emperyalizmi hatta Venezüella’nın gençliğini etkilemek için kullanılan Örümcek Adam filmlerini... 2015’te muhalefet lideri 13 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sekiz muhalefet vekiline ülke dışına çıkış yasağı kondu.. Seçimleri muhalefet kazandı ama Anayasa Mahkemesi sudan nedenlerle parlamentonun yetkilerine bir süre el koydu. Sokak protestoları aylarca sürdü, insanlar vuruldu, öldü. Adaletin ve ordunun denetim altında olması Maduro’nun iktidarının bir süre daha sürmesini sağladı. Sunuçta? Maduro’nun iktidarı dramatik bir şekilde sona erdi... Derse ara verildiğinde Altan’ın annesi odaya döndü, öğle yemeği kavanozlarını topladı. Altan bir süre camdan dışarı baktı; 98’inci katında oturdukları binanın çevresinde bulutlar ve bunların arasında zaman zaman beliren ve daha üst katlara insan taşıyan uçan taksilerden başka bir şey görülmüyordu. Annesi, “Hocan şimdi ne anlatacak?” diye sordu. “Şimdi de Türkiye’yi anlatacakmış...” Altan’ın dedesi, 2018’de Türkiye’den buralara göç etmişti. Annesi dedesinin eski ülkesiyle çok ilgileniyordu: Bunu duyunca, “İlginç... Bakalım ne anlatacak...” dedi ve bir iskemleye ilişerek dersin ikinci bölümünü oğlu ile izlemeye koyuldu. Profesör anlatmaya başladı: 2016’da krize giren Türkiye ekonomisi 2017’de alarm vermeye başladı: Şirket sarsıntıları, banka çalkantıları, yoğun işsizlik ve gelir erimesi beklenmedik oranlarda gerçekleşti. Derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin notunu “yatırım yapılamaz” düzeyine indirdiler. Bu ara yapılan bir halkoylamasında Meclis’in, yargının, kısaca her şeyin yönetimi cumhurbaşkanına devredildi... Bazı parti liderleri hapsedildi, basın ve üniversiteler... Altan, hocasının anlattıklarını dehşet içinde izliyordu. Annesi, “Senin profesör şaşırdı; Venezüella’yı galiba yeni baştan anlatıyor!” dedi. Altan, “Emin değilim” diye yanıtladı, “Biraz daha anlatsın... Şaşırıp şaşırmadığını o zaman anlarız...” ŞANS TOPU 05, 06, 09, 10, 14 + 01 5+1 BİLEN: 692 bin 274 TL (Devretti) 5 bilen: 3 bin 644’er TL 4+1 bilen: 362.45’şer TL 4 bilen: 32.75’şer TL 3+1 bilen: 22.70’şer TL 3 bilen: 4’er TL 2+1 bilen: 6.65’şer TL 1+1 bilen: 3.85’şer TL 18 MAYIS 2017 SAYI: 33461 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.48 03.38 04.09 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.37 13.08 17.02 05.24 12.52 16.44 05.51 13.15 17.05 Akşam 20.25 20.07 20.26 Yatsı 22.06 21.44 21.59 Fransız yazar Michel de Montaigne 16. yüzyılda belli bir konuya ilişkin kişisel duygu ve düşüncelerini anlattığı metinler yazdı. Türünün ilk örneği olan bu yazıları Essais (Denemeler) adıyla yayımlandı. Böylece bugün dünyada ilgiyle okunan edebiyat türünün de adını koymuş oldu. Şimdi bizim de yeni bir edebiyat türünün adını koymamız gerekiyor. Aslında uzun zaman önce bu yeni yazı türünün temelleri atılmaya başlamıştı. Basına baskının gözle görülür boyuta ulaştığı AKP iktidarının özellikle son yıllarında gazeteciler işlerinden atılırken, gözaltına alınırken ufaktan kendini göstermeye başlamıştı. Ama OHAL ile birlikte çok keskin biçimde belirginleşti. Özgürlükleri, demokrasiyi, insan haklarını yok etmenin yolu basını öldürmekten geçiyordu bir anlamda. Muktedirler bunu çok iyi biliyordu. Onlara destek verenlerin başında da ne yazık ki kendisine gazeteci diyen tetikçiler geliyordu. Basın organları birer birer kapatılırken alkışladılar, gazeteciler tutuklanırken sevinç çığlıkları attılar, yetmedi hedef gösterdiler... Haber ve habercilik hızla öldürülürken gazeteciler de ölümüne tutsak edilmeye başladı. Sadece susturulmaları yetmiyordu artık onlara. O çok korktukları ellerindeki tek silah olan kalemleri Yeni bir yazı türü ni almakla kalmadılar. Dört duvar arasına canlı canlı gömmek istiyorlardı. Sesleri çıkmasın ve bir ses duymasınlar. Okumasınlar, konuşmasınlar, görmesinler, duymasınlar... Onlarla birlikte sevdikleri, dostları, arkadaşları da cezalandırılıyordu. Oysa bilmiyorlardı ki zaten herkes dört duvar arasındaydı artık. İçeride olmakla dışarıda olmanın arasında pek fark olmayan günlerde olduğumuzu dünya biliyor. Ama onlara yetmiyor... İşte bu yüzden biz de yeni bir yazı türünü geliştirdik. Gitmeyen mektuplar gazete sayfalarından içeriye gönderilmeye başladı. Ahmet Şık’ın arkadaşları do ğum gününü kutladı parkta. Fotoğrafla hasret gidermeye çalıştılar, haberle iletişim kurdular, söyleyeceklerini yazıya döktüler. Anneler oğullarına, çocuklar babalarına yazdı, arkadaşlar özlemlerini dile getirdi, haksızlıkları haykırdılar... Şimdi benim yapmaya çalıştığım gibi. Bu kez Oğuz için oturdum bilgisayarın başına. Yeni küçük tetikçiler hedef göstermişti onu. Çünkü öldürmeye çalıştıkları gazetecilikte direniyordu Oğuz. Suçu büyüktü anlayacağınız. Çağlayan’daki o soğuk adliye binasının koridorlarında kim bilir kaç kez bariyerlerin önünde dostlarımızı, meslektaşlarımızı beklemiştik Oğuz’la. Hepsini birer birer gönderdik diyeceğim ama çoğunu topluca gönderdik demem daha doğru olacak. Bu kez Oğuz bariyerlerin diğer tarafındaydı. “Bu çürümüşlük karşısında yapacak bir şey yok” diyordu. Biliyordu sıranın kendisine geleceğini. Çünkü haberciydi. Çünkü sorumluluğunun farkındaydı. Çünkü yaptığı işi seviyordu. “Vay arkadaş” deyip duruyorum içimden. “Vay arkadaş” senin için de mi yazacaktım. Erk Acarer, “El Kaide’nin bandrollü kitap bastırıp dağıttığı bir ülkede sadece gazetecilik yapan Oğuz abi tutuklu” diyordu televizyonda. Başka söze gerek var mı bilmiyorum. Ama biliyorum ki bizler onurumuzla onlar utançlarıyla yaşamaya mahkum olacaklar. Meşru müdafaaymış!Mahkeme, Kurt’u öldüren polise sadece 12 bin TL adli para cezası verilmesinin gerekçesini açıkladı Okmeydanı Cemevi’nde Mayıs 2014’te cenaze töreni için bekleyen Uğur Kurt’u sila hından çıkan kurşunla öldüren polis Sezgin Korkmaz’a 12 bin 100 TL adli para ce zası vermekle yetinen İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, karara iliş CANAN COŞKUN kin gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme, gerekçeli kararında, so ruşturmanın ilk savcısı Hasan Yılmaz’ın valilikten soruştur ma izni isterken Korkmaz’ın eylemi nin meşru müdafaa kapsamında kal dığı iddiasını sürdürdü. Uğur Kurt’un ölümüne ilişkin soruş turmayı yürüten savcı Hasan Yılmaz, polis Sezgin Korkmaz hakkında vali likten soruşturma izni isterken polisin meşru müdafaa kapsamında ve saldı rıyla orantılı hareket ettiğini iddia et Uğur Kurt mişti. Savcı Yılmaz’ın hazırladığı ilk iddianamede polis Korkmaz’ın 6 yıla kadar hapsi istenmişti. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında, Türk Ceza Kanunu’nun 21. maddesinde düzenlenen “olası kast” ve 22. maddesindeki “taksir” kavramına yer verilerek, Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 16. maddesine göre polisin meşru savunma hakkının kul lanılması kapsamında silah kullanmaya yetkisi olduğu belirtildi. Orantılı karşılık Mahkeme, olay anında polis Korkmaz’ın kendini ve diğer polisleri korumak amacıyla ani gerçekleşen saldırıyla orantılı olacak şekilde karşılık vermek zorunda kaldığını, bu nedenle silah kullanmasının yasal olduğunda tereddüt bulunmadığını savundu. Polis Korkmaz’ın silahından çıkan merminin Uğur Kurt’u öldürmeden önce ateş ettiği ve kaçmakta olduğu belirtilen eylemci Celal Karabayır’ın baş hizasının 26 cm uzağından geçtiği belirtildi. Meşru müdafaa savunması Mahkeme, sanık polis Korkmaz’ın kendisine veya diğer polis memurlarına yönelik saldırıyı bertaraf etmek için molotofkokteyli atan hareket halindeki şahsı etkisiz hale getirmek için hedef gözeterek ayak hizasını hedef alarak silahla ateş ettiğini kaydetti. Buna rağmen isabet ettiremeyip olaylarla hiçbir ilgisi olmayan Uğur Kurt’u vurarak ölümüne sebebiyet verdiği aktarıldı. Korkmaz’ın meşru müdafaa koşulları altında ateş ettiği savunuldu. Dikkatsiz davranmış Mahkeme, olay yerinde bulunan komiser yardımcısı tanık E.Ö’nün ifadesindeki, “sıkma” şeklindeki talimatını sorumluluğunda bulunan polislere verdiği, talimatının zırhlı araçtan inen polislere yönelik olmadığı beyanını anımsattı ve “Sanığın, müteveffanın (Uğur Kurt) ölümü sonucunu doğuran fiilinin, hedef alınan şahsa isabet ettirememesi nedeniyle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından ileri geldiği mahkememizce kabul edilmiştir” yorumunda bulundu. l İSTANBUL Sabancı suikastI davasında Akkol’a ağırlaştırılmış müebbet Ceza 20 yıl sonra geldi ‘Evlatlarımızı istiyoruz’ İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyonu, 1731 Mayıs “Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası” nedeni ile Galatasaray Meyda nında basın açıklaması yaptı. Kayıp fotoğraflarının açıldığı açıklamaya CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve kayıp yakınları katıldı. Burada yapılan açıklamada, “Türkiye’nin Bütün Kişilerin Zor la Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’yi imzalamasını ve sözleşmenin gereklerini yerine getirmesini talep ediyoruz” denildi. Gözaltında evlatlarını ve yakınlarını kaybeden anneler ise yaptıkları açıklamalarda “Evlatlarımızı istiyoruz” dediler. l Haber Merkezi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Sabancı suikastı davasında, 20 yıl sonra yakalanan tutuklu sanık İsmail Akkol “anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı. Davanın sanıklardan Fehriye Erdal’ın firari olduğu gerekçesiyle dosyası ayrıldı. Sabancı Holding Yönetim Kurulu üyesi Özdemir Sabancı, Toyotasa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefi’nin 1996 yılında öldürülmesine ilişkin geçen yıl yakalanan sanık İsmail Akkol’un yargılandığı davada karar açıklandı. İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasına tutuklu sanık İsmail Akkol cezaevinden getirilirken Akkol’un 3 avukatı ile Sabancı ailesi adına bir avukat da duruşmada hazır bulundu. yİnadpirılimmadı Mahkeme heyeti kararında, dosya kapsamı ve mevcut delil durumunu dikkate alarak, sanığın üzerine atılı suçun yasadışı silahlı terör örgütü olan DHKP/C’nin amaçlarına uygun olarak gerçekleştirilen suçlardan olduğunu belirtti. Akkol’un “anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşeb İsmail Akkol büs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptıran mahkeme, ceza da herhangi bir artırıma ve sanık lehine cezayı hafifletecek bir indirim nedeni bulunmadığına dikkat çekti. Sanığın tutukluluk halinin devamına hükmedilirken, davanın şikâyetçilerinden Demir Sabancı’nın duruşmalarda kendisini avukatla temsil ettirmesinden dolayı, 3 bin 600 TL’lik avukatlık ücretinin sanıktan alınmasına karar verildi. Henüz ifadesi alınamayan ve hakkında çıkartılan kırmızı bültene rağmen yakalanamayan firari sanık Fehriye Erdal’ın dosyası ise ayrıldı. Erdal hakkındaki tüm işlemler, aynı mahkemede yeni bir dosya üzerinden yürütülecek. Oy birliğiyle verilen karar, İstinaf Ceza Dairesi’nce onaylandığı takdirde Akkol’un cezası kesinleşecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle