05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 6 Nisan 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN/ASLAN YILDIZ TASARIM: ZARİFE SELÇUK Bir çalışanımıza daha gözaltı haber 11 Uzun yıllardır gazetemize hizmet veren ulaştırma görevlimiz üç çocuk babası Yavuz Yakışkan (45), dün sabah saat 05.00 sıralarında evine yapılan baskınla gözaltına alındı. Yakışkan, Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Yakışkan hakkındaki suçlama, gazetemiz avukatlarına söylenmedi. Soruşturmayı yürüten savcılık, dosya hakkında kısıtlama kararı alınacağını bildirdi. Soruşturmayı, gazetemiz tutuklu yönetici ve yazarları hakkındaki iddianameyi hazırlayan cumhuriyet savcılarından Yasemin Baba’nın yürüttüğü öğrenildi. Gazetemiz avukatlarından Abbas Yalçın, “Yavuz Yakışkan’ın neyle suç Cumhuriyet’in ulaştırma görevlisi Yavuz Yakışkan dün sabah gözaltına alındı. Gerekçe gazetemiz avukatlarına da bildirilmedi landığını söylemiyorlar. Te la ilgili bazı iddialar yandaş rör örgütü ve para transfe Sabah gazetesinde yer aldı. ri gibi bir iddiaları var. Sav Sabah’ta yer alan habere gö cı, Yakışkan’ın neyle suçlan re, çalışanımız Yakışkan, FE dığını bilmiyor. Ortada suçla TÖ şüphelisi olarak gözaltına ması olmayan bir gözaltı işle alındı. Haberde, “Gazete yö mi var. Savcının, ‘dosyada kı netici ve yazarları tarafından sıtlılık kararı aldıracağı’ söy şüpheli bazı para transferle lendi” dedi. rinde kurye olarak kullanıldı Yandaş yine duyurdu Yavuz Yakışkan ğı belirlenen gazete çalışanı Yavuz Y. gözaltına alındı” ifa Gazetemiz avukatlarına bil desi yer aldı. gi verilmezken, soruşturma dosyasıy Yalçın Yakışkan, kardeşinin 2009 yı lından beri Cumhuriyet’te çalıştığını belirterek, “Sabah gelir kapınıza dayanırsa ne hissedersiniz? Şaşırdık tabii. Bizim yaptığımız iş belli. Tahsilat, evrak, götür getir... Başka bir şeyle işimiz olmaz. Ben de kuryelik yapıyorum. Soruşturma bu. Devlet sorabilir bir şeyler. Bizim korkumuz yok, alnımız açık. Gayrimeşru herhangi bir işimiz yok. Sorup, araştıracaklar sonra da serbest bırakacaklar diye düşünüyorum” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Delil yok yorum var İddianamede, gazetemizin aleyhine hiçbir delil bulamayan savcılık, zorlama yorum ve bağlantılar ile iktidarı rahatsız eden haberleri suçlamalarına dayanak oluşturmaya çalıştı Cumhuriyet’i susturma amacıyla başlatılan soruşturma sonunda hazırlanan iddianamede, gazetemizin aleyhine kullanılacak hiçbir delil bulamayan savcılık, zorlama bağlantılarla suçlamalarına dayanak oluşturmaya çalıştı. İddianamede, esas olarak hükümeti rahatsız eden haber ve yazılar suçlama konusu yapıldı. Savcılık ayrıca telefonlarına ByLock yüklenmiş kişilerle “iletişim bağlantısı” olduğu iddiasıyla yazar ve yöneticilerimizi suçlamaya çalıştı. Savcılığın hükümet yanlısı ve Cumhuriyet’le husumeti olan birçok tartışmalı isme tanıklık yaptırarak suç üretmeye çalışması da dikkat çekti. ‘Yayın politikasını değiştirdin’ İddianamede, Cumhuriyet gazetesinin yayın politikasını değiştirdiği ileri sürülerek vakıf yönetimindeki değişiklikler bu yayın politikası değişikliğinin miladı gibi gösterilmeye çalışıldı. Yayın politikası bekçiliğine soyunan savcılık, basın özgürlüğünü hiçe sayarak ve gerçeğe aykırı biçimde “vakfın Cumhuriyetçi yazarlardan tasfiye edilmesi, gazetenin geleneksel yayın politikası ve dünya görüşü ile bağdaşmayan hatta onun tam tersi istikamette bir çizgiye eğilmesini sağladığını” iddia etti. Daha önce Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Cumhuriyet’in lehine görüş bildirdiği İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam eden vakıf yönetim kurulu seçimi davası da bu kurguya paralel biçimde “teröre yardım” suçlamasının dayanağı yapılmaya çalışıldı. Zorlama yorumlar Savcılık, hiçbir Cumhuriyet çalışanı hakkında herhangi bir yasadışı örgütle en küçük bağlantı tespit edemedi. Bu yüzden zorlama yorumlara başvuran savcılık, Cumhuriyet Vakfı yöneticilerine “basiretli bir yönetici gibi davranmadıklarını” ileri sürerek “güveni kötüye kullanma suçundan” ceza verilmesini istedi. Vakfın bazı işlemlerini de spekülatif bilirkişi raporlarıyla vakfı zarara uğratmış gibi gösterilerek yöneticilere yine aynı suçtan ceza verilmesini isteyen savcılık, Basın Kanunu’na ve ceza hukukunun temel ilkelerine aykırı olarak Vakıf yöneticilerinin gazetede yayımlanan haber ve yazılardan sorumlu olduğu iddiasını yöneltti. ByLock skandalı İddianamedeki en tartışmalı bölümlerden biri yazar ve yöneticilerin ByLock kullanıcısı şahıslarla irtibatının olduğunun ileri sürülmesi oldu. Hiçbir Cumhuriyet çalışanında ByLock uygulaması bulamayan savcılığın hayatın olağan akışına aykırı bir yorumla suçlama yöneltmesi iddianamenin hukuksal niteliğini de gözler önüne serdi. “MİT TIR’ları” takıntısı İddianamede daha önce MİT TIR’ları başta olmak üzere yazdığı haber ve yazılar nedeniyle hakkında dava açılan Cumhuriyet’in eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a da suçlamalar yöneltildi. Ceza hukukunun en temel ilkelerinden biri olan “Bir kişi hakkında aynı fiilleri nedeniyle ikinci kez yargılama yapılamayacağı” kuralını unutan savcılık, Dündar’a aynı yazıları nedeniyle ikinci kez dava açmakta sakınca görmedi. 3 örgüte aynı anda yardım! Cumhuriyet’in yayınlarıyla dünya görüşleri ve hedefleri birbirine taban tabana zıt FETÖ, PKK ve DHKPC’ye yardım ettiği iddiasını ileri sürdü. Bu konuda tek bir somut delil ortaya koyamayan savcılık, çeşitli haberleri bu suçlamasına dayanak göstermeye çalıştı. Savcılık, suçlama konusu yaptığı birçok haber metnini bağlamından kopararak zorlama yorumlarla terör örgütleriyle ilişkilendirmeye çalıştı. Savcılık iddianameyi şişirmek ve üç örgüte birden yardım iddiasını güçlendirmek için de FETÖ ile PKK arasında ilişki olduğu iddiasına ilişkin başka soruşturma ve davalardan alıntılara bolca yer verdi. l ANKARA / Cumhuriyet Trajikomik suçlamalar Savcılık, gazetenin yayın politikasının değişmesinden sonra tirajın düştüğünü ve bunun da gazetenin terör örgütlerine yardım ettiği iddiasının göstergelerinden biri olduğunu ileri sürdü. Oysa savcılığın ileri sürdüğü 20132015 tarihleri arasında iddia ettiği gibi tiraj düşmemişti. “Can Dündar, genel yayın yönetmeni olarak attığı gazete manşetleri ve yayın politikasıyla, Cumhurbaşkanını ve hükümeti karaladı, ülkede kaos bulunduğu algısını yerleştirmeye çalıştı.” Akın Atalay’ın attığı “GSTS maçını yöneten hakeme gösterdiğimiz tepkinin onda birini, ülkeyi yönetenlerin rezil politika ve uygulamalarına da gösterebilsek...” tweeti. Hikmet Çetinkaya’nın FETÖ/PDY ile ilgili yıllar önce kitap yazan ve eleştirel tavrıyla tanınan bir gazeteci olmasına rağmen 2011’de Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın kahvaltısına katılıp fira DERHAL SERBEST BIRAKILMALILAR Savcılığın iddianamesinde yöneltilen “terör örgütüne yardım” suçlaması Ceza Muhakemesi Kanunu’nda doğrudan tutuklama kararı verilebilecek ‘katolog’ suçlar arasında yer almıyor. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına göre, alt sınırı 2.5 yıla kadar düşen suçlama nedeniyle 5 ayı aşkın süredir cezaevinde olan yazar ve yöneticilerin derhal tahliye edilmesi gerekiyor. ri Erkam Tufan Aytav’la kol kola fotoğraf çektirmesi. Aydın Engin’in FETÖ’ye yönelik eylemlere eleştirel bir tutum takındığı yazıları. Murat Sabuncu’nun gazetelere kayyım atanmasına karşı attığı tweetler ve ‘FETÖ liderini sempatik göstermeye’ çalışması, Özgür Gündem’in kapatılmasına karşı çıkması. Kadri Gürsel’in tek bir yazısından ötürü 15 yıla kadar hapsini isteyen savcılık, bu yazıyla Gürsel’in ‘Cumhurbaşkanı’nın şahsını hedef alarak Türkiye’de otoriter bir rejim bulunduğu algısını yaratmaya çalıştığını’ ileri sürdü. Okur temsilcisi Güray Öz’ü, vakıf yöneticisi olduğu suçlayan savcılık, aynı zamanda gazetenin yayın politikasına ilişkin bazı eleştirileri de dikkate almayarak terör suçu işlediğini ileri sürdü. Ahmet Şık’ın daha önce takipsizlik kararı verilen haberlerini suçlama konusu yapan savcılık, Şık’ın Tahir Elçi’nin öldürülmesi ile ilglii paylaşımlarının yanı sıra Rus Büyükelçi Karlov’u öldüren kişinin polis olduğuna dikkat çektiği tweeti de ‘deliller’ arasında gösterildi. CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU’NDAN İDDİANAME TEPKİSİ ‘AKP’li vekillerin yakınları ByLock’çu ama gazeteciler içerde, adalet neresinde’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetemizin tutuklu yazar, çizer ve yöneticilerine yönelik iddianameye ilişkin, “Kadri Gürsel’i örnek vereyim. Cumhuriyet’in iddianamesinden okuyorum, “92 ByLock kullanıcısı şüpheli şahıs ile haklarında FETÖ/PDY terör örgütünden dolayı soruşturma bulunan 21 kişiyle iletişim kaydı bulunduğu” yani bir gazeteci ByLock kullanıcısı 92 kişiyle şu veya bu nedenle telefonda konuştuğu için şu anda hapiste. Kim bu 92 kişi niye açıklanmı yor? AKP milletvekillerinin yakınları, belediye başkanının damadı bunlar da ByLock’çu. Kadri Gürsel hapiste bunların tamamı dışarıda. Hangi adaletten söz ediyoruz” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Byloçk listelerinin neden açıklanmadığını soran Kılıçdaroğlu, “Ellerinde ByLock listesi var neden açıklamıyorlar? Liste bende değil sizde, benim istihbarat örgütün yok. Sizin var. Listeler sizde niçin açık lamıyorsunuz? Teröristleri saklamak suç değil mi? Hiçbir milletvekili yoksa neden gizliyorlar. AKP Trabzon milletvekili ablası atıldı, Kilis milletvekilinin kardeşi, Hatay milletvekilinin kardeşi, Kırıkkale milletvekilinin kardeşi, Aydın milletvekilinin kardeşi, Sakarya milletvekilinin kardeşi, Kayseri milletvekilinin yakınları, belediye başkanının damadı bunlarda ByLockçu. Kadri Gürsel hapiste bunların tamamı dışarıda. Hangi adaletten söz ediyoruz” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet Ergenekon savcılarından ders alaydınız bari Şimdi gel de cemaat savcılarını, cemaat polislerini nostaljiyle anma! Adamların hakkını yemişiz. Hükümetle ortak oldukları 20102013 döneminde onlarca gazeteci, asker, yazar, Kürt siyasetçi tutuklandı; ama en azından iddianamelerde bir “el emeği göz nuru” vardı. Polis bir yerlere bir CD yerleştirir, olmadı virüsle bir belge yollar ve “Aaaa bak Ergenekon’dan talimat bulduk!” falan derdi. İşin içinde Adli Tıp, fotokopiler, gizli tanıklar, ıslak imzalar falan vardı. Mesela “Ergenekon Medya Belgesi” diye bir şey icat etmişlerdi, güya Ergenekon, okuyunca kâh kâh güleceğiniz ilkokul çocuğu seviyesinde direktiflerle bir belge hazırlamış ve gazetecilere “Birinci görevin Ergenekon iddianamesini sulandırmak” gibisinden talimatlar yolluyormuş. Savcılar çıkıp “Şu, şu, şu haberi yaptın, dolayısıyla Ergenekon’un medya direktifleri çerçevesinde örgüt üyesisin” diyor ama bununla da yetinmeyip bir biçimde bilgisayarına bu belgeyi virüsle yerleştiriyordu. O zaman yandın! Örneğin Odatv davasında, Odatv’nin email hesabına sahte bir hesaptan virüsle bir belge gelmiş. Email hiç açılmamış ve mahkemede bu belgenin kendi kendine bilgisayarın harddiskine yerleşen solucan tipi bir virüs olduğu tüm teknik açıklamalarıyla kanıtlandı. Ama yine de para etmedi. O belge “Ergenekon talimatı” sayıldı. Dedim ya; insan cemaat polislerini nostaljiyle anıyor. Birilerini tutuklarken en azından önceden bir hazırlık yapar, bir yerlere bir CD yerleştirilir, bir Word belgesi düzenler, efendim olmadı en azından bir virüs yollardı. Artık bu da yok! Nihayet çıkan Cumhuriyet iddianamesini dün okudunuz. Kuru kuru “Haber yaptın, editöryal çizgini değiştirdin, dolayısıyla terör örgütü üyesi olmamakla birlikte terör örgütüne hizmet ediyorsun” kıvamında. 664 kez “haber” kelimesi geçiyor. Gerisini siz düşünün! İddianamedeki ByLock iddialarının gülünçlüğünü, tutuklu meslektaşlarımızın telefonunda ByLock olmamasına rağmen “Telefonunda ByLock taşıyanlarla konuştunuz” gibisinden zavallı argümanlar yazıldığını dün gazetede okudunuz. Herhalde kriter bu olsa, iktidar partisinde adam kalmazdı! Ama fırsatınız olursa, bu iddianameyi bir de zamanında cemaat yargısının mağduru olan Odatv yazarı Barış Pehlivan’ın kaleminden okuyun. “Hazin” diye özetlemiş Barış. Odatv, ezelden beri cemaatin en azılı düşmanı olan site. Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Soner Yalçın, sadece bu sebeple 22 ay Silivri’de yattı. Cumhuriyet davasının savcısı gitmiş, onların zamanında Cumhuriyet gazetesine yönelik eleştirilerini “kanıt” olarak iddianameye koymuş. Barış diyor ki “Biz bu oyuna gelmeyiz. Odatv her kurumu eleştirdiği gibi Cumhuriyet’i de eleştirir, eleştirecektir. Bu Türk basın tarihinin bir geleneğidir. Ama bunların hiçbiri terör davasının konusu olmaz, olamaz.” Barış, iddianamenin bazı bölümlerini aktarmış. Bir tanesini onun kaleminden aktarıyorum. İddianamede bir MASAK raporu var. Kafa karıştırıcı dille yazılan rapor, güya Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın “para trafiğini” anlatıyor. Peki ne diyor? Sıkı durun: “Atalay bundan 6 yıl önce birine 2 bin 500 lira para göndermiş. İşte Atalay’ın para gönderdiği o kişinin bir oğlu varmış. İşte o oğul bir şirketten mal almış. İşte Atalay’ın para gönderdiği kişinin oğlunun mal aldığı o şirketin sahibi şüpheli işlerle uğraşıyormuş!” Eee? Eeee’si yok. İddianame böyle işte. Ezcümle... Arkadaşlarımızı bırakın artık, derim. CHP’li Altıok: Yüz kızartıcı iddianame CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok, Cumhuriyet yazar, çizer ve yöneticileri hakkında aylar sonra hazırlanan iddianameyi “Buna iddianame demek için öncelikle Türkiye’deki tüm hukuk fakültelerini kapatıp, tüm hukuk hocalarını ülke dışına göndermeniz gerekebilir. Çünkü yüz kızartıcı  ve zorlama bir iddianame ile karşı karşıyayız” sözleriyle değerlendirdi. Yazılı açıklama yapan Altıok, iddianame ile terör örgütüne yardım ve yataklık kılıfında gazeteciliğin yargılandığını belirterek, “Gazetenin yayın politikasının değişmesi yargılama gerekçesi olamaz. Genel yayın yönetmenlerinin gazetede yayımlanacak haber ve yorumlara karar verdiği gibi saçma sapan bir suçlama olamaz. Elbette genel yayın yönetmenleri karar verecek, çaycı mı karar verecek? Gerçi çaycıyı da tutukladılar” dedi. ByLock kullanıcılarıyla irtibat iddiası ile ilgili olarak da Altıok, “Bu insanlar gazeteci, yazar, avukat. Herkesle görüşebilirler. İnsanların alnında mı yazıyor ByLock kullanıcısı olduğu? Telefon uyarı mı veriyor? Kaldı ki ByLock kullanıcıları ile telefon görüşmesi tek başına yargılanma gerekçesi oluşturuyor ise AKP’li bakanların, milletvekillerinin, belediye başkanlarının vay haline” diye devam etti. İddianamenin “yok hükmünde, değersiz ve anlamsız” olduğunu belirten Altıok, “Komiktir ve ülkenin aklıyla alay etmektir. FETÖ’cülerin tanık, devlete FETÖ’cülerin yerleştirildiğini söyleyenlerin sanık olduğu bir yargılama; yargı eliyle yürütülen bir komedi filminden fazlası değildir” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle