20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 30 Mart 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 5 Biliyorsunuz, Tek Adam’ın otoriter otokrat rejiminde, bakanlar hakkında Meclis’te milletvekilleri gensoru veremeyecek. Tek Adam, bakanlarını, ne halt ederlerse koruyacak ve milletvekilleri mesela bu adam görevini kötüye kullandı, görevden çekilsin diyemeyecek. Cumhurbaşkanı TV’de ve CHP’nin Hayır Çadırı’nda, “Şu ana kadar 484 gensoru verildi” yanıtı verince, sandım ki 15 yıllık dönemini kastediyor. Hayır, tüm Cumhuriyet tarihiymiş, ama bunu söylemiyor! Ben de merak ettim: AA’nın haberine göre 1920 Anayasası döneminde 62, 1924 Anayasası döneminde 27, 1961 Anayasası döneminde 186 ve 1982 Anayasası döneminde 219 olmak üzere, bugüne kadar toplam 494 gensoru önergesi verildi (RTE’ye göre 484)... Toplam 64 gensoru 1982 Anayasası döneminde AKP’nin payına düşen ise: 22, 23 ve 24. dönemlerde 52; 25. dönemde ise 1 Ekim 2016’ya kadar 14 gensoru verilmiş. Yani 15 yıllık AKP döneminde 66 gensoru ve tabii ki hiçbiri kabul görmemiş. Bölerseniz, 3 aya 1 gensoru düşüyor! Oysa Cumhurbaşkanı diyor ki: “Akşam yat, sabah kalk gensoru... Yok artık. 16 Nisan’da milletimiz ‘evet’ derse hükümetler gensoru belasından kurtulacak. İkide bir güvenoyu yok. 5 yılda bir sandığa gelir, millet kal derse kalırsın, değiş derse değişirsin...” Bu anlayış ne yasa takar ne ana hiç fırsat vermemeli yiz. Bunun için yargı yı tamamen kontrolü müz altına almalıyız. Şimdi AKP’liler diyor ki, gensoru hiçbir şeye yaramıyor, o halde ne den Meclis zaman kay betsin? Suç mu işledi siyaset, gider sandığa halk Bak sen! Meclis çoğunluğu elinizde! Milletvekillerinin yüzde 99’u adeta hükümetin partinin, liderin as isterse indirir, anlayışı keri! Dünyayı yıkan bir bakanınız olsa, genso ruya hayır dersiniz! Bu yasa; ne siyasi ahlak tanır. Mesela reel durumdan yola çı rüşvetmiş, 5 yılın sonunda sandık karak, gensorunun gereksizliğini ta aferin derse millet kalır, git der ve işe yaramazlığını ve kötü amaç se gider! lı kullanıldığını söylüyorsunuz. Kötü İktidarın hakhukuk ve siyasi ah amaçlı olan iktidarınız! Ayrıca bu lak anlayışı bu: Milletin seçtiği güne kadar da 4 bakan ya da hü ni yargılamak, sorgulamak, gen kümet gensoru ile düşürüldü! soru vermek veya düşürmek kimin haddine! Oysa 15 yılda ne büyük olaylar yaşadı bu ülke. Say say bitmez. En Resmen padişahlığa mı geçsek!? önemlilerinden biri 1725 Aralık Hazırladıkları tek adam reji 2013 Rüşvet ve Yolsuzluk skan mi (Otokrasi yani tüm kuvvetlerin dallarıydı ve RTE hiçbir bakanını pratikte tek kişinin elinde toplan “yedirmedi”, Yüce Divan’da yargı ması. (Wikipedia Otokrasi: mo latmadı; ama sessiz sedasız hükü narşininbir çeşididir. Yönetici, bü met dışı bıraktı ve siyasi hayatlarını tün siyasî yetkileri tek başına elin bitirdi. Ucu RTE’ye dokunabilirdi. de bulundurur. Fakat monarşinin Suçlara siyasi örtbas aksine yönetim, kendisine miras yoluyla kalmamış tek kişi tarafın Yargısal olaylara siyasal örtbas, dan ele geçirilmiştir.) bu iktidarın temel faaliyet alanların Acaba monarşiye mi, resmi pa dan biri oldu. dişahlığa mı geçsek, hiç olmaz Buradan ve daha önceki olay sa eee ne yapalım miras olarak yö lardan çıkarttıkları temel sonuç netimi devraldı, deriz :))) RTE’yi mi şu: Yargıya, bize dokunmalarına padişah yapmalı? Ama geçmişi ne bakıyoruz, tek bir bağlantı da yok! Yapsak, yönetimmiras, mal mülk gaspı yapmış oluruz, dava AİHM’ye kadar da gider!!! HvealskaBvaanşksausçıu Şüphesiz ki genel müdür yardımcısının ABD’de tutuklanması, Rıza Sarraf AKP iktidarı ilişkilerine şiddetli bir dokunuş sayılmalı. Eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın ayakkabı kutularındaki 4.5 milyon doları da anımsayın. ABD yetkilileri “siyasi bağlantı”ya vardırırlar mı işi? İktidar Suriye’de iyice daral durumda ve ABD’ye sesini hiç çıkartamıyor. Nerede o “hey üst akıl” teraneleri?! Üstelik Trump, Halep’te sivil halkı bombalayarak öldürüyor. İnsan hakları gözlemcileri bile “ABD savaş suçu işliyor yargılanabilir” derken? Der Spiegel dergisi: Donald Trump, seçim kampanyasında demişti ki: “Teröristlerin ailelerini de bertaraf etmeliyiz. Bombalayarak yerle bir etmeliyiz.” Şimdi Başkan olunca bu dediğini yapıyor. ABD sivilleri vuruyor çocuklar, kadınlar ölüyor. Yüzlerce! İktidar susuyor! Rejim değişikliğine evet, Türkiye’nin başını iyice belaya sokacak! Gelecek için Hayır çıkmalı! İKİ BİLGE KONFERANSI: Bu cumartesi, 1 Nisan’da Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi’nde. Saat 17’de. Doğan Kuban kitap da imzalayacak. Bekliyoruz 2008’den bu yana 1420 Nisan arasına ‘Kutlu Doğum’asabitlenen‘Kutlu Doğum Haftası’, bu yıl 17 Nisan’da SANDIK ayarı!başlayacak Diyanet İşleri Başkanlığı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na denk getirildiği tartışmaları ne deniyle her yıl 1420 Nisan haf tasına “sabitlenen” Kutlu Do ğum Haftası’na referandum aya rı yaptı. Başkanlık Kutlu Doğum Haftası’nı bu yıl anayasa değişikli ği referandumun dan bir gün sonra, 17 Nisan’da başlat SİNAN TARTANOĞLU ma kararı aldı. Başkanlığın genelgesinde 23 Nisan’da hiçbir Kutlu Doğum etkinliğinin yapılmaması talimatı da yer aldı. Haftanın teması ise “İslam’ın ki mi çevrelerce terör referansı ola rak gösterilmesinin İslam toplum larında güven duygusunun sorgu lanmasına yol açtığı” gerekçesiy le “Hz. Peygamber ve Güven Top lumu” olarak belirlendi. Hz. Muhammed’in doğum gü nü Diyanet İşleri Başkanlığı tara fından 1989 yılından bu yana her yıl Kutlu Doğum Haftası adı altın da kutlanıyor. 1989 ile 2008 yıl ları arasında Diyanet, Kutlu Do ğum Haftası’nı “hicri takvime gö re Mevlit kandiline tesadüf eden tarihlerde” kutladı. Ancak daha sonra, “kutlama tarihlerinin de ğişken olması nedeniyle vatan daşların zihninde bir ‘kutlu do ğum haftası’ bilinci oluşturulması hususunda yeterli olmadığı” be lirlendi. Bunun üzerine Kutlu Do ğum Haftası’nın “sabitlenerek” 2008 yılından itibaren 1420 Ni san tarihlerinde kutlanması kara rı alındı. Sabitleme, 2010 yılında “Kutlu Doğum Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haftasını Kutla ma Yönetmeliği”ne yansıtıldı. Etkinlikler her yıl 1420 Ni san tarihleri arasında düzenlen di. Bir tek geçen yıl 9 Nisan 20 Nisan tarihlerine denk getirildi. Bunun da Başbakanlık talima tı ile yapıldığı ifade edildi. An cak hiçbir zaman “bu tarihlerin dışında program düzenlenme mesi” ilkesi gereği 20 Nisan tari hinden sonrasına sarkmadı. Sandıktan 1 gün sonra Diyanet’in 2017 Yılı Kutlu Doğum Haftası Talimatı’nda, “Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri, 17 Nisan 2017 tarihinde başlatılacaktır” ifadeleri kullanıldı. Ancak 23 Nisan için de “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Miraç Kandili dolayısıyla 23 Nisan 2017 tarihinde herhangi bir Kutlu Doğum etkinliği planlanmayacaktır” talimatı verildi. Tarih değişikliğinin anayasa değişikliği referandumunun 16 Nisan’da yapılacak olmasına dayandırıldığı öğrenildi. ‘Sloganik konuşmayın’ Cumhurbaşkanı Erdoğan, güzellik uzmanı esnafa Cumhurbaşkanlığı sistemini övdü Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen “Güzel Bir Türkiye İçin Tabii ki Evet” başlıklı toplantıda anayasa değişikliği konusuna değindi. İstanbul’da katıldığı toplantıların ardından önceki gün “Hayır” propagandası yapan muhalefet çadırına uğradığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: “Niye hayır diyorsunuz dedim, ne dediler biliyor musunuz? ‘Çağdaş bir Türkiye için’ dediler. ‘Peki neyiniz eksik’ dedim cevap yok. Dedim ki, ‘Bak kardeşim sloganik konuşmayalım. Şu anda Türkiye’de bulunduğumuz yer tam da Tarabya. Şurada Yavuz Sultan Selim Köprüsü var. 4 gidiş, 4 geliş. Bir de buna hızlı treni ilave ediyoruz.’ Birisi atladı. ‘Niye adını Yavuz Sultan Selim koydunuz?’ Ya dedim, ‘Demek Ya vuz Sultan Selim’i iyi tanıyamamışsın. Yavuz zamanında Osmanlı devletinin sınırları 15 milyon kilometrekareydi. Böyle bir sultanın ismini oraya vermekten daha doğal ne olabilir?’ Fakat değerli kardeşlerim, neyi, neden, nasıl? Eğer bu soruları kendimize sormazsak cevabını işte bu halde alıyoruz. Bunlar 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne de hayır dediler.” AKP’nin iktidarda bulunduğu 14 yılda sessiz bir devrim gerçekleştirdiğini de iddia eden Erdoğan, toplantının sonunda, güzellik uzmanı esnafın tıbbi olmayan cihazları, tıbbi olmayan uygulamalarda kullanmalarını öngören Bakanlar Kurulu kararını da imzaladı. l ANKARA / Cumhuriyet Bürosu Erdoğan, TRT’de konuşmayacak T RT’de siyasi partilerin lnymrdnhdblkdeCulaüadndıuluaAeaoaafepşnzuvıaklanşerNlnmermyıTYekmakılukeryuaKaraih9rıSaaaykanehranşdpyAnKneoayGıpmuhyim1p2rRdl’l.ak5kryıııraeiülkğr.a1Apcubuıake1kEoşfNlY.ıaml,cabohekr,Elp/CGiEğSa2aşdsıianrardnrarnKuCık0kaadoekniundgıaman.m,n0kusoncğışkoaCnbdTıo7msameğaauhntnğluRuuoknıaynlalıudğyhaalmTmrSraa’kna2rıgınıauidl’n’hbncehuy’dın0dh’ıürnuıknaamlaklineaT1uaelbndy.o0ğkaşrRdraraeyeCkakiknkınobisTymaşaototıyaıuuayelap’ııezmbdnanln1nmırşaşı0şırnaknuıkuedumpkaltg’hsoAdiıuaşkşaakığıtöa.ılurmalibnıainrna Suriyelilere seçim günü sokak yasak SİNAN TARTANOĞLU Hatay Valiliği, başta il jandarma komutanlığı ve il emniyet müdürlüğü olmak üzere ildeki ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına, anayasa değişikliği referandumunda Suriyelilerin sokağa çıkmaması talimatı verdi. Valilik, 20 Mart’ta, ildeki kaymakamlıklara, jandarma komutanlığına, emniyet müdür lüğüne, Sahil Güvenlik Grup Komutanlığı’na, Hatay Büyükşehir Belediyesi’ne ve ilgili kamu kurumlarına “Anayasa Değişikliğinin Halkoyuna Sunulması Toplantı Talimatı” başlıklı bir yazı gönderdi. Yazıda kentte barınan Suriyelilerle ilgili iki talimat veren Vali Erdal Ata, “Geçici misafir edilen Suriyelilerin ikamet ettikleri Barınma Merkezlerinde 15 Nisan tarihinden 17 Nisan günü saat 08.00’a kadar mücbir sebepler dışında giriş, çıkış ve ziyaretler durdurulacaktır. Barınma Merkezleri dışında ikamet eden Suriyeliler ile ilgili olarak Suriyeli misafirleri temsilcileri, kanaat önderleri ile iletişim kurmak suretiyle ‘zorunlu nedenler’ olmadıkça 16 Nisan’da evlerinden dışarıya çıkmamaları hususu paylaşılacaktır” ifadelerini kullandı. l ANKARA Laiklik mi, demokrasi mi? 20 yıl önce Türkiye bugün olduğu gibi laikliği, demokrasiyi, hukukun üstünlüğü ilkesini, yargı bağımsızlığını, düşünceyi ifade ve basın özgürlüğünü tartı bırakmamanın bedelini ödediler ve ödüyorlar.” Bunu Kemalizmle bağlantılı olarak görenler vardı ve Türkiye’de 20 yıl sonra da hâlâ var... şıyordu... Laiklik karşıtlığını sivil top lumculuk adına savunan kimi liberaller o yıllarda bakın neler diyorlardı: Laiklikle demokrasi arasında doğrudan bağlantı yoktur... Türkiye, 1920’lerin başında laikliği kabul etti ama demokrasiye ancak 1950’de geçti. Cezayir, Libya, Suriye ve Irak az çok laik, ancak demokrasi yok. İsveç din ve vicdan özgürlüğünü 1869’larda tanıdı. Bugün bile devlet kilisesine din adamlarını hükümet Nasıl ki İsveç’te krallığın olması demokrasinin olmadığı anlamına gelmiyorsa da... Bazı papazların hükümetçe atanması da laikliğin olmadığı anlamına gelmez. Asıl önemli olan yasalar değil yaşananlardır. Türkiye’ye önce laiklik geldi, sonra demokrasi. Laikliği de içeren Aydınlanma Devrimi yaşanıncaya kadar, Hıristiyan dünyası karanlıktaydı. Geriydi. Çünkü inançlar ve düşünceler baskı altındaydı. O koşullarda demokrasinin yeşermesine olanak var mıydı? atıyor. Laiklik süngüyle korun maz. Cezayir’de de “Kemalist tek parti rejiminin laiklik anla HHH Laikliği savunmak demokrasiyi savunmak anlamına gelmez, diyenlere de bir çift yışı neredeyse tıpatıp vardı.” Bazı küçük doğruları, bü yük yanlışları gizlemek için kullananlar, laikliği din düşmanlığı, darbeci kafayla gö sözümüz var... Bir ölçüde haklılar! Çünkü laiklik demokrasi de ğildir, ama “demokrasinin önkoşulu”dur. Olmazsa olmaz renlerin sayıları bir hayli faz koşuludur. laydı 20 yıl önce de... Var mıdır, laikliği yadsıdığı Suriye, Irak, Libya ve gibi halde demokrasiye ulaşabil ülkelerin “az çok laik” olduğu miş bir ülke? Var mıdır, düze savı doğru değildi. Bu ülkeler ni, akla ve bilime değil de di de baskı ve tek adam rejimi ne dayandığı halde demok vardı. Ne laiklik ne de demok rasiyi gerçekleştirebilmiş bir rasi hak getireydi. toplum? Devleti, din adamlarının yö Hiçbir toplumda önce demok netmemesi ya da yönetirken rasi sonra laiklik gelmemiştir. din adamlarından fetva alın Demokrasi olduğu hal maması, o devletin laik oldu de laiklik olmayan bir toplum ğu anlamına gelmez. gösterilebilir mi? HHH Türkiye dışında, halkının çoğunluğu Müslüman olan laik bir ülke yoktur. Artık Türkiye’nin de laikliğin su götürür olmadığını Ahmet Taner Kışlalı, Server Tanilli gibi Demokrasi laikliğin önkoşulu değildir; laiklik demokrasinin önkoşuludur. Çünkü laikliği kabul etmeyen bir düzende toplum halk adına yönetilmez; Tanrı adına yönetilir. yazarlar sık sık yazmışlardır. Her laik toplumda mutla Kışlalı, bir yazısında şöy ka demokrasi olmaz; ama le der: laikliğin olmadığı bir toplumda “Cezayir’de bizdekinin ay da demokrasi olmaz. nı bir laiklik anlayışının oldu Eğer laikliği ğunu söyleyebilmek için insanın ya cahil ya da yalancı olması gerekir. Siyasal muhalefete izin ver koruyabilmişseniz; yitirdiğiniz demokrasiye bir gün yeniden kavuşabilme umudunu da koruyabilmişsiniz meyen Cezayir’in tek parti demektir. si, dinsel güçlere büyük des Laikliği yitirmişseniz; tek veriyordu. Evlerinde şarap zaten demokrasiyi de içen bakanlar, yabancı elçilik yitirmişsinizdir... lerde içki içenlere yutkunarak (Bu yazı Ahmet Taner bakmak zorundaydılar. Kışlalı’nın 18 Ekim 1996 tari Cezayir yönetimi, muhale hli yazısından bazı bölümleri fete ‘cami’ dışında bir sığınak içerir.) 416 kamu görevlisi görevine DÖNECEK Referanduma 18 gün kala iade KHK’si geldi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında 20 Mart’ta toplanan Bakanlar Kurulu, yeni bir OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesine (KHK) imza atti. Söz konusu KHK, OHAL döneminde sadece daha önce ihraç edilenlerin görevlerine iade edilmesini öngören ilk KHK oldu. 37 akademisyen Kararnameye göre, daha önceki KHK’lerde ihraç edilen 416 kamu görevlisi görevlerine iade edildi. İade listelerinde birinci sırayı 90 mahalli idare personeli ile İçişleri Bakanlığı aldı. Sağlık Bakanlığı’ndan 83, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan 76, üniversitelerden ise 37 kamu görevlisi görevlerine iade edildi. Üniversitedeki görevlerinden ihraç edilen iki akademisyen daha önce Barış için Akademisyenler Bildirgesi’ne attığı imzayı geri çekmişti. Ankara Ünivesitesi İletişim Fakültesi hocaları Jale Özata Dirlikyapan ile Pınar Besime Özdemir, görevlerine iade edilen akademisyenler arasında yer aldı. l ANKARA/Cumhuriyet ABDÜLLATİF ŞENER’DEN ÇARPICI İDDİA: AKP’li vekil ve bakanların yarısı ‘hayır’ oyu verecek Başbakan eski Yardımcısı Abdüllatif Bakanlardan da var hayır oyu verecekler var. Çün Şener, bir televizyon ka kü Meclis’te buna ‘evet’ nalında referandumla il oyu vermemek önümüz gili çarpıcı bir iddia or deki seçimde listeden çı taya attı. karılmak, milletvekilli Şener, “Meclis’te evet ğine son vermek anlamı oyu veren milletvekili ve bakanların yarısı Şener na geliyor. Gizli oy ihlal edildi, tek tek bütün oy nın sandık başında ha veren milletvekili ve ba yır oyu vereceğine inanıyorum. kanlar izlenmişti” dedi. Çünkü konuştuklarımız var. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle