23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 28 Mart 2017 6 Demeç sürgün getirdi haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK Diş Hekimi Tülün Çelik’e, gazetemize verdiği demecin ardından önce kınama cezası verildi. Sonra da kadrosu Güngören Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’ne alındı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Okmeydanı Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi İşyeri Temsilcisi Diş Hekimi Tülün Çe lik, gazetemizde 7 Aralık 2016’da ya yımlanan “24 saatte 300 hastaya bakıyorlar” baş lıklı haberdeki değerlen dirmeleri nedeniyle ön ce disiplin soruşturma SİBEL BAHÇETEPE sıyla karşı karşıya kaldı. Kınama cezası verilen Çelik, sonra da Gün gören Ağız ve Diş Sağ lığı Merkezi’ne bağlı Esenler Bülent Doğanlar Diş Polikliniği’ne atandı. Görev yeri değişikliğine hiçbir gerek çe sunulmadı. Sağlık meslek örgütle ri ve sendikalar, Çelik’in adeta sürgü ne maruz bırakıldığını belirterek, ka rarın iptalini istedi. ‘Haksız sürgün’ SES İstanbul Şubeleri, İstanbul Diş Hekimleri Odası (İDO), İstanbul Tabip Odası, DİSK/Genel İş Sendikası üyeleri dün Okmeydanı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi önünde bir araya geldi. “Diş Hekimi Tülün Çelik yalnız değildir”, “Biat etmedik, sürgün edildik”,“Gerekçesiz sürgün iptal edilsin” yazılı döviz ve pankartlar açan sağlıkçılar adına SES İşyeri Temsilcisi Tülün Çelik Özlem Duyan açıklama yaptı. Duyan, Çelik’in başta diş hekimleri olmak üzere sağlık çalışanlarının yaşadığı sıkıntıları konu alan demeci nedeniyle haksız yere sürgün edildiğini söyledi. Önce kınama, sonra sürgün Çelik’in, Cumhuriyet gazetesine ‘Performans sistemi nedeniyle hekimlerin çok fazla hastaya baktıklarını, bu durumda nitelikli sağlık hizmetinin verilmesinin imkânsız olduğunu’ 7 Aralık 2016 tarihinde gazetemizde çıkan haber. aktardığını anımsatan Duyan, işyeri temsilcisi olan Çelik’in sendikal faaliyet çerçevesinde, işyerinde yaşanan sorunlarla ilgili gazeteye bilgi paylaşımında bulunduğunu belirtti. Sendika yöneticisi ve işyeri temsilcilerinin 4688 sayılı yasanın 18. maddesine göre yerlerinin değiştirilemeyeceğini ifade eden Duyan, şöyle devam etti: “Biz hastaları müşteri, hastaneleri ticarethane, sağlık emekçilerinin köle olmadığını haykıracağız. İlgilileri uya rıyoruz. Sağlık çalışanlarına ve sendikamıza yönelik saldırılara son verin.” SES Şişli Eşbaşkanı Abuzer Aslan ise Çelik hakkındaki karara karşı hukuki girişimlerde bulunduklarını, hukuk mücadelesinde İDO’yla birlikte hareket etme kararı aldıklarını anımsattı. Aslan “Sürgünleriniz bizi susturumayacaktır. Çelik hakkında alınan karar geri alın sın” dedi. İstanbul Diş Hekimleri Odası Genel Sekreteri Aret Karabulut ise şunları kaydetti: “Çelik, yürüttüğü kamu göreviyle ilgili olarak ağız ve diş sağlığı hizmetinde yaşanan sorunlarla ilgili gazeteye genel açıklamalarda bulunmuştur. Kınama cezası iptal davası devam ederken, aynı soruşturmaya bağlı ikinci kez cezalandırma niteliğindeki bu yaptırım asla kabul edilemez. Sorumlular, ağız ve diş hizmetlerinin yürütülmesindeki sorunları çözmek yerine bunları dile getiren sağlık çalışanlarını cezalandırmaktadır. Meslektaşımız Tülün Çelik’i ortada hiçbir hukuki gerekçe yokken hem de personel ihtiyacı olmayan bir yere göndermek kabul edilemez.” l İSTANBUL Hayır afişi Akademide kıyım kantine kadar indi Zeynep Güler, üniversite öğrencilerinin asansöre yapıştırdığı “hayır” çıkarması önünde çektirdikleri fotoğrafı paylaştığı için işinden kovuldu. HAKAN DİRİK İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nin 2 kantin çalışanı, öğrencilerin asansöre yapıştırdığı “hayır” çıkarması önünde çektirdikleri fotoğrafı sosyal medyada paylaştıkları için işlerinden atıldı. Cumhuriyet’e konuşan kantin çalışanlarından Zeynep Gürler, “Yaptıkları bir aşağılamadır. Ama işsiz de kalsam hayırda hayır var” dedi. Katip Çelebi Üniversitesi’nin Çiğli’deki Diş Hekimliği Fakültesi’nde kantin görevlisi olarak çalışan Zeynep Gürler ve iş arkadaşı, 28 Şubat’ta, öğrenciler tarafından asansöre yapıştırılan “Üniversite başkanlığa hayır diyor. Gençlik var” çıkartmasını gördü. Gürler, zafer işareti yaparak çıkartmanın yanında çektikleri fotoğrafı Facebook hesabından paylaştı. Üniversite rektörlüğüne ihbar edilen kantin çalışanları, bağlı oldukları taşeron firma Erzade İnşaat tarafından işten kovuldu. Taşeron firma tarafından tutulan tutanakta, “Tarafımızca yapmış olduğunuz afiş ve sosyal medya paylaşımlarınızda hastane yönetimini kötüleme maksatlı paylaşımlarda bulunduğunuzdan dolayı iş akdiniz feshedilecektir” denildi. Gürler, “Dayatılan suçlamaları kabul etmiyorum” yazarak tutanağı aldı. Gürler, ülkenin içinde bulunduğu baskı ortamını bildiğini ancak her şeye rağmen üniversite gibi bir kurumdan gelen böylesi bir suçlamayla işinden olmayı beklemediğini söyledi. Üniversite yönetimi ve taşeron şirkete karşı dava açarak hakkını savunacağını belirten Gürler, “Bir şeyi halka soruyorlar ki referandum yapıyorlar. Bize bir seçme hakkı sunulmuş. Bana uyan görüşü paylaşmamda ne sakınca olabilir? Hele bu nedenle üniversiteden nasıl bir suçlama gelebilir. Bize yapılan muameleden sonra, yaptığım şeyin daha da doğru olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Koç’ta soruşturma Işık’ta ihraç Koç Üniversitesi’nde akademide ihraçlara karşı eylem düzenledikleri gerekçesiyle 10 öğrenciye soruşturma açıldı. Soruşturma gerekçesi olarak “Güvenlik Müdürlüğü tutanağıyla 16 Şubat tarihinde toplantı düzenlediğiniz ve izinsiz afiş astığınız iddialarının bildirilmesi” gösterildi. Öğrencilere ayrıca “Üniversite içinde izinsiz olarak bildiri dağıtmak, afiş ve pankart asmak” ile Üniversiteye ait mahallerde yetkililerden izinsiz toplantılar düzenlemek” suçlamaları yöneltildi. Öğrenciler 29 Mart’ta savunmalarını verecek. Işık Üniversitesi’nde ise “Barış İçin Akademisyenler” bildirisine imza atan öğretim üyelerinden Sinan Birdal’ın görevine son verildi. Yurtdışında yaşayan Türkiye vatandaşları dün itibarıyla anayasa refarandumunda oy kullanmaya başladı. Oy kullanma işlemi 9 Nisan 2017 saat 17.00’ye kadar sürecek. Sınır kapılarında oy verme işlemi başladı Anayasa değişikliği için 16 Nisan’da yapılacak referandum öncesinde Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’ne bağlı sınır kapılarında ve havalimanlarında oy verme işlemi dün sabah başladı. Önümüzdeki 16 Nisan’da yapılacak anayasa referandumu için Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Kapıkule Sınır Kapısı’nın giriş, çıkış ve gar bölümlerine birer sandık kuruldu. Kapıkule’nin yanı sıra İpsala, Hamzabeyli ve Kırklareli’nin Dereköy sınır kapılarına YSK tarafından birer sandık kuruldu. Saat 08.00’den itibaren girişçıkış yapanlar bu sandıklarda referandum için oy kullanmaya başladı. Sadece yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı seçmenlerin oy kullandığı sınır kapısında ilk oyu kullanan Jak Karako, yurtdışında yaşadığını ve vatandaşlık görevini Havaliman’nda oy kullanılmaya başlandı. yerine getirmek için referandumda oy kullandığını söyledi. Yapılan kimlik kontrolünün ardından kartondan yapılan oy kabinine giren Karako, “evet” ile “hayır“ yazılı oy pusulasına “tercih” yazılı mühürle oy kullanarak şeffaf sandığa atarak ilk oyu kullandı. Sınır kapılarında anayasa referandumu için oy kullanma işlemi 16 Nisan Pazar günü saat 17.00’ye kadar devam edecek. l EDİRNE Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu’nun üyesi Elmar Brok: Evet Avrupa’dan uzaklaştırır Elmar Brok Yurtdışında yaşayan Türkiye vatandaşları dün itibarıyla anayasa refarandumunda oy kullanmaya başlarken Avrupa’dan art arda “Hayır” çağrıları geldi. Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu’nun üyesi Elmar Brok, Türk yurttaşlarını “hayır” oyu kullanmaya çağırdı. Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu’nun üyesi, eski Başkanı Brok, anayasa değişikliğinin Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştıracağını savunarak Türk yurttaşlarını “Hayır” oyu vermeye çağırdı. Alman Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin Avrupa Milletvekili olan Brok, Neue Osnabrücker Zeitung gazetesine verdiği demeç te, “Türk yurttaşlarına tavsiyem anayasa değişikliğine karşı ve özgürlük için oy kullanmalarıdır” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan liderliğindeki iktidarın “parlamentonun yetkilerini kaldırarak, yargı bağımsızlığına ket vurmak istediğini” söyleyen Brok, “Türk milleti buna izin vermemelidir” ifadesini kullandı. Özdemir: Birlikte yaşam oylanıyor Almanya’dan bir “Hayır” çağrısı da Yeşiller Partisi’nin Türk köken li Eş başkanı Cem Özdemir’den gel di. Türkçe tweet atan Özdemir, “Lüt fen Erdoğan’ın Anayasa değişikliğine #hayır de yin. Türkiye’de demokrasi, barış & birlikte yaşam için destek verin” dedi. Sos yal medya hesabından Al manca ve Türkçe bir vi deo da yayımlayan Öz demir, referandumda sa dece Türkiye’nin gele Cem Özdemir ceğinin değil, ‘Almanya’da birlikte ya şam’ imkânının da oylanacağını belir terek şunları söyledi: “Cumhurbaşka nı Erdoğan, ‘kurtarıcı’ olarak meydanla ra çıkıyor. Ama sadece Türkiye’de de ğil, Avrupa ile de çatışma arayışında. Erdoğan’ın küfür ve saldırılarının fatu rasını Almanya’da yaşayan biz Türkler ödüyoruz. Bir kez daha çifte vatandaş lığın sorgulanması, sadakat meselesi nin irdelenmesi tesadüf değil.” İsviçre’de pankarta soruşturma açıldı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İsviçre’nin başkenti Bern’de 25 Mart’ta Federal Parlamento binası önündeki Parlamento Meydanı’nda düzenlenen ‘Hayır’ mitinginde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef gösteren pankarta ilişkin soruşturma başlattı. Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılığı tarafından başlatılan soruşturmada, pankartı açan kişilerin tespiti için emniyete yazı yazıldı. Soruşturmanın, “Terör örgütü propagandası yapmak”, “Terör örgütü üyeliği” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” suçları kapsamında başlatıldığı belirtildi. Öte yandan İsviçre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı hedef alan silahlı pankart hakkında soruşturma başlattı. Bern Kantonu Polis Sözcüsü Dominik Jäggi, soruşturmanın “Alenen suça ve şiddete çağrı” çerçevesinde başlatıldığını söyledi. Bild: Atatürk olsa HAYIR derdi Bild gazetesi, referandumla ilgili haberini Türkçe ve Almanca “Atatürk olsa HAYIR derdi” başlığıyla verdi. Haberde, Essen Üniversitesi Türkiye uzmanı Burak Çopur’un “Atatürk yaşasaydı ‘hayır’ derdi, çünkü o otoriterdi, fakat totaliter değildi. Atatürk, ilk demokratik reformları hayata geçirmiş, ayrıca din ve devlet işlerini birbirinden ayırmıştı. Erdoğan’ın reformlarıyla bunlar tersine çevrilmek isteniyor” sözlerine yer verdi. Bild, anaya sa değişikliği maddelerini Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier üzerinden aktardı. Gazete, “Bu maddeler Almanya’da geçerli olsa ülkenin görüntüsü nasıl olurdu” sorusunu şöyle yanıtladı: “Cumhurbaşkanı Steinmeier şansölyeyi, tüm bakanları görevden alır, atadığı SPD’li danışmanlarıyla iktidarı devralırdı. Cumhurbaşkanı ülkeyi kararnamelerle yönetir, SPD’li meclise ise sadece onaylamak kalırdı. Federal Anayasa Mahkemesine de ağırlıklı olarak Steinmeier destekçileri yerleştirilmiş olurdu.” Türkiye parçalanacak ülkeler kategorisinde Tüm kötü gelişmeleri haber veren küçücük işaretlerdir. Okuyunca şaşırmadım, yaşadıklarımızın doğal gelişmesi olarak gördüm, ama yine de epey irkilerek okudum. Türkiye, ABD’nin “Avrupa Masası”nda ele alınan bir ülkeydi. Şimdi artık “Ortadoğu Masası”na kayıyor! Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi’nde Obama döneminde Türkiye’nin “kaydırılması” tartışılmışken, şimdi Trump döneminde bu gerçekleştiriliyor! “Suriye krizindeki rolü, bölgeye yakınlığı, Türkiye’nin Suriye ve Irak ile beraber alınması gerekliliği”ni doğuruyormuş. Olaya emperyalist boyutundan bakarsak, bir süper ülke, oturmuş dünya haritasının önüne, yapboz parçalarıyla ülkelerin kaderlerini çiziyor. Dünya egemeni, çıkarları doğrultusunda kimlerin nerede olması ve hangi olaylar bağlamında değerlendirilmesi gerektiğine karar veriyor. Ülke hızla kademe düşüyor Bu bilmediğimiz bir gerçek miydi? Hayır tabii ki... Türkiye, Batı ittifakının uç noktasında, NATO ülkesi. Rusya’ya karşı bir vuruşta darmadağın edilecek ve bir savaş stratejisinde Batı’ya zaman kazandıracak bir uç beyi olarak kullanıldı. Şimdi koşullar değişti, yeniden haritalandırılan Ortadoğu içinde bir ülke konumuna indirgeniverdik. Eee, bu iş böyledir, işbirlikçi ve zayıf ve kendi ayakları üzerinde duramayan ve haddini asla bilmeyen bir yönetimin altında inliyorsan, ülke başına her şey gelir! Süperlerin öncelikleri değişir. Bir zaman sırtı sıvazlanan “aslanım benim” ülkesi idin. Şimdi ise kademe düştün, epey ama! Bu ne demek? Pek çok şey... * Mesela “Avrupa’nın bir parçası olarak görülmüyorsun”dan başlayabilirsin. * Ortadoğu’da hazır haritalar yeniden çizilirken, “Sen de işin içine katılıyorsun” dersin. Bir dakika, bunu açalım, çünkü Ortadoğu masasına kaydırılmak tam da bu noktaya denk geliyor: Irak parçalandı mı, evet, 3 parçaya. Şeklen bir arada duruyormuş gibi, şimdilik. Suriye parçalandı mı, evet, parçalanmış ama bir tek parça Suriye projesi var Rusya’nın. ABD’liler kesin 3 parça istiyor: Sünniler, Esad Şiileri ve Kürtler. Ama bütün bunların yanında kesin olan bir şey var: ABD köprüleri yakar yıkar, Kürtlerden bir devlet çıkarmadan oradan çekilmez. Zaten Barzani zorluyor. Ama PentagonBeyaz Saray’ın derdi Barzani değil, Suriye’de bir Kürt oluşumunu resmileştirmek. “IŞİD’e karşı muazzam savaşıyorlar” teraneleri, nihai amacı perdeleyen bir politik yalan. Tabii ki savaşıyorlar, ama mesele bu değil. Türkiye bırak onları, ben savaşayım der demez, bu kez El Bab’a hapsedildi! Güneydoğu, BOP’un parçası Başka bir açı daha: Rusya’nın Ortadoğu’da, özellikle de Suriye’de konumunu zayıflatmak. Rusya, Esad ile dar bir bölgeye sıkıştırılacak. Ne kadar küçük, parçalanmış bir bölge ve çok devletler, o kadar daha büyük egemenlik, oyun, birbiriyle savaştırmak... Güneydoğu bölgesini de bu yeniden haritalandırmanın bir parçası olarak görmediklerini ancak aptal olanlar veya Amerikancılar söyleyebilir... BOP (Büyük Ortadoğu Projesi), aslında bu projenin diğer bir adıydı. Ama bizimkiler bunu bir “uygarlık projesi” olarak algıladı. Dünya lideriydik ya! Türkiye şimdi bu kaydırma ile doğrudan BOP’a tam dahil oluyor. Trump’ın İstanbul’a büyük elektronik cihazla uçaklara binme yasağı getirmesi de, Ortadoğu’ya kaydırılmanın parçası. Tabii, yan sonucu olacak: THY zaten 6.5 milyar TL zararda. Şimdi buna en az 12 milyar dolar zarar daha binecek. Bu bir çökertmedir aynı zamanda! Hiç ummadığınız bir yerden bir darbe daha! Referandum sonucu son darbe mi? Türkiye’yi yönetenlerin yaptıkları neredeyse her şey, bu makus talihine daha hızlı koşmasına yardımcı oluyor. Hiçbir dostu yok RTE ve iktidarının. Tam sıfır. Ülke bir çembere sıkıştı. Başkanlık diktatörlüğü projesi, hızla parçalanmaya yardımcı olur ancak. Avrupa’dan tam kopuş. PKK’nin arkasında Avrupa’nın büyük desteği zaten var. Şimdiki gerekçeleri “Türkiye dikta ile yönetilen bir ülke, basın özgürlüğü yok, bağımsız yargı yok, insan hak ve özgürlükleri sürekli askıda. Bu ülkenin nesini savunacaksın! At Avrupa’dan, vur kafasına, kurtul”... Referandum evetiyle tam bu tuzağın içine çekiliyoruz. Diktacı başkanlık, hem çok kolay boyun eğdirir çaresizlikten.. hem de Avrupa değerleri sıfırlanacağı için, diz çöktürülmesi kolay olur. Bunu meydanlarda anlatacak kimse var mı? İKİ BİLGE KONFERANSI: Bu cumartesi, 1 Nisan’da Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi’nde. Saat 17’de. Doğan Kuban kitap da imzalayacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle