20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 28 Mart 2017 2 [email protected] [email protected] Uzmanlar uyardı: Mucize diye bir şey yok. Bitkisel ürünler ya da kremlerle zayıflamak mümkün değil. Bu ürünler ayrıca kalp, karaciğer, böbrek, beyin fonksiyonlarının bozulmasına hatta ölüme yol açabilir Bitkilerle gelen ölümler Gün geçmiyor ki bir televizyon kanalında ya da radyoda zayıflama ile ilgili bir ürün rekla mına rastlanmasın. Mucize gibi sunu lan ve adına zayıflama çayı, zayıflama hapı veya zayıflama kremi denilen bu ürünlerin ölüme varan sonuçları ola bileceğini belirten uzmanlar “Bir ürü nün bitkisel olması za rarsız olduğu anlamına gelmez. Bir krem süre rek ya da çay içerek za yıflama mümkün değil” SİBEL BAHÇETEPE diyorlar. Memorial Şişli Has tanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. De niz Şener, bu tür ürünlerin ciddi sağlık problemlerine neden olabileceğini be lirterek “Bilinçsizce kullanılan ürün lerin olumsuz etkilediği organların ba şında kalp geliyor” diyor. Özellikle gizli şeker, kalp ve tan siyon hastası olan kişilerin bu ürün lerden uzak durması gerektiğini kay deden Şener, “Zayıflama ürünlerinin içinde genellikle amfetamin ve türevle ri bulunmaktadır. Bu madde iştah ke sici etki gösterirken beraberinde uy kusuzluk, çarpıntı şikâyetlerini de ge tirir. Beyni ve kalpdamar sistemini etkileyerek vücutta yıkıma ya da ani ölümlere neden olabilir” uyarısında bulunuyor. Şener, zayıflama ürünlerinin vücutta yaptığı değişiklikler şu şekilde sıralıyor: 4 Kullanılmaya başladıktan sonra beyinde tokluk hissi yaratır. 4 Kana aşırı ölçüde yağ karışır. 4 Vücuttan suyu atıp, sodyumpotasyum dengesini bozar. 4 Kanı yağlandırarak damarları tıkar. 4 Tansiyonun yükseltir. 4 Nabzı hızlandırır. 4 Kalp krizini tetikler. 4Aritmiye yol açar. Yalancı kilo kaybı Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Siren Sezer de bitkisel ürünlerin içindeki maddelerin, ilaç sanayisinde hammadde olarak kullanıldığını belirterek, “İlk kullanımdan itibaren idrar sökücü, bağırsak yumuşatıcı etkileriyle kilo verişini hızlandırıyor gibi görülseler de uzun süreli kullanımda, su ve mineral dengesini bozabilir, böbrek üzerine zararlı etkileri olabilir” diyor. Se zer, şöyle devam ediyor: “Çin kökenli bitki içeren zayıflama çayları böbrek yetmezliğine, uzun dönem ise böbrek kanser riskinin artmasına neden olur. Yine zayıflama çaylarında yaygın olarak bulunan efedra (deniz üzümü, al yanak) hipertansiyon, çarpıntı, uzun dönem kullanımın da böbrek taşı oluşumuna yol açar. Aktarlarda önerilen deve dikeni, mısır püskülü gibi ilave bitkisel destekler idrar sökücü özellikleriyle yalancı kilo kaybı imajı vererek, su kaybına neden olabilirler. Zayıflama çaylarında bulunan sinameki ve benzeri laksatif etkili ürünler su kaybı, potasyum eksikliğine yol açabilmektedir.” ‘Kremlerle zayıflanmaz’ “Kremlerle zayıflamak diye bir şeyin olmaz” diyen Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Emel Erdal Çalıkoğlu ise “Zayıflama kalori kısıtlamasıyla olur. Bu tür ürünler genellikle Tarım Bakanlığı’ndan ruhsat alır. Bir kremi sürüp insanların 89 kilo vermesi mümkün değil. Halk bu tuzağa düşmemeli. Bu kremlerin içlerindeki maddeye göre yan etkisi değişir. İçindeki kimyasallar kanserojen de olabilir” değerlendirmesini yapıyor. yönl‘eYnadnirlımş eler yapılıyor’ Türk Cerrahi Derneği eski başkanlarından Prof. Dr. Yeşim Erbil ise “Şu ot şu hastalığı iyileştiriyor”, “Domates ile yeni çıkan kemoterapi ilacının etkisi birbirine eşit” gibi söy lemlere tepki gösterdi. Erbil, “Ulusal kanallarda ‘sağlıklı bes lenme’ başlığında sa atlerce süren televiz yon programların da maalesef bilim sel dayanağı olma yan pek çok anla tımlarda bulunul maktadır. Açıkla malarda bulunan kişilerin bu konularda karşılaştırmalı çalışmala Prof. Dr. Yeşim Erbil rının olup olmadığı sorgulanmalıdır” uyarısında bulundu. “İnsan vücudu ve barındırdığı organlar mükemmel bir uyum ile çalışmaktadır. Çok kar maşık mekanizmalar ile denge sağ lanan insan vücudunda, mikron kü çüklüğünde bir sapma bile hastalık lara neden olabilir” diyen Erbil, özet le şunları kaydetti: “Bir ürünün bitkisel olması zarar sız olduğu anlamına gelmez. Zayıfla ma amacı ile marketlerden alınan ba zı bitki çaylarının çok fazla kullanımı ile vücudun tuz dengesi bozulabilir, hatta ani kalp durmalarına neden ola bilir. Sağlık Bakanlığı’nın ve ilgili der neklerin açıklamaları olmasına kar şın, bu programlarda yapılan yanlış yönlendirmeler ile iyotsuz tuz kulla nımı artmıştır. Hashimoto hastalığın da gelişebilen hipotiroidinin ‘dereotu’ ile tedavi edilebileceğinin söylenme si, hastaların buna inanarak kullan dıkları tiroid hormonunu bırakmala rı, durumun vahametini göstermek tedir. Bu gibi konularda açıklama yapan kişilerin bazıları hekim köken li değildir, bazıları ise hekim olmakla birlikte klinik branşlarda değildir.” Bahar yorgunluğu kapıda Kışa veda edip yepyeni bir mevsime ‘merhaba’ dediğimiz bugünlerde uyuma isteği, yorgunluk, kas krampları ve eklem ağrılarından şikâyetçi misiniz? Her üç kişiden birinde görülen bahar yorgunluğu ile mücadelede uzmanlar, gün ışığından daha çok yararlanmayı, egzersiz yapmayı ve sosyalleşmeyi öneriyor. Üsküdar Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yıldız Erdoğanoğlu, mevsim dönümüyle birlikte tazelenen doğanın enerjisinin kendinize de yansımasını istediğimiz şu günlerde beklentilerin tam aksine uyuma isteği, yorgunluk, kas krampları ve eklem ağrılarının görüldüğünü söylüyor. Erdoğanoğlu, “Hemen hastalandığınız endişesine kapılmayın. Tabiat uyanmıştır fakat her üç kişiden bir kişi hâlâ mevsim dönümüne uyum sağlayamamıştır, bahar yorgunluğu şikâyeti çeker. Bahar yorgunluğu bir hastalık de Bu öneriler yorgunluğunuzu azaltacak 4 En iyi terapi gün ışığıdır: Her gün, özellikle öğleden sonra gün ışığı almak biyolojik mekanizmalarınızı tekrar harekete geçirir. 4 Nefes egzersizleri yorgunluğu azaltır: Nefes egzersizleri beyne daha fazla oksijen gitmesine yol açar, bu yorgunluğu azaltır. 4 Egzersiz yapın: En basit haliyle daha fazla merdiven çıkın, daha fazla açık havada yürüyün. 4 Beslenmenize dikkat edin: Sebze meyve ağırlıklı beslenin, mineral ve C vitamini içeren besinler tüketin. Bol su, çay ve şekersiz içecekler için. 4 Çok kısa öğle uykusu: İmkânınız varsa yarım saat öğlen uykusuna yatın. 4 Zıt duş alın: Sabahları sıcak suyla yapılan duşun üstüne soğuk su ile yapılan sıcaksoğuk banyolar size dinçlik verecektir. 4 Arkadaşlarınızla buluşun: Erkenden yatağa girmek yerine arkadaşlarla buluşun, aktivitede bulunun, konser veya sinemaya gidin. Hoşunuza giden aktiviteler vücudunuzda serotonin salımını artırır. ğildir. Birkaç gün ile en fazla dört hafta kadar devam eder ve kendiliğinden geçer” diyor. Yapılan bir çalışmada düşük miktardaki serotonin hormonunun bahar yorgunluğuna sebep olduğunun or taya çıktığını anlatan Yıldız Erdoğanoğlu, şöyle devam ediyor: “Bahar aylarında daha fazla açık havada bulunan kişilerin vücudunda, serotonin ve melatonin hormonu tekrar denge miktarına ulaşıncaya dek fazladan serotonin üretilir. Bunun yanı sıra kış mevsiminde vücut ısınız yaza göre bir tık daha düşüktür ve bahar aylarının gelmesi ile yeni ısıya vücudunuz hemen adapte olamaz.” ‘Acil Komşum’ projesi başladı Herkes İçin Acil Sağlık Derneği, İzmir’de başta olmak üzere Türkiye genelinde her apartmanda bir ilkyardım gönüllüsü bulunmasını amaçlayan “Acil Komşum Projesi” başlattı. Projenin pilot ilçesi olarak Bayraklı’nın Mansuroğlu ve Manavkuyu Mahallesi belirlendi. İlk eğitim 23 Mart’ta yapıldı. Proje kapsamında yaş, meslek ve cinsiyet koşulu aranmaksızın, gönüllülük esasına göre her apartmandan bir kişi belirlenecek. Gönüllülere eğitimler 14 konu başlığında, toplam 3 saatte verilecek. Eğitimler içinde kalp krizi, kırık, kanama, yanık, zehirlenme, şok, bayılma gibi durumlarda neler yapılacağı ile ilgili bilgiler yer alacak. Yakınınızda prostat varsa risk altındasınız Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Ulvi Önder, birinci derece akrabalardan 2 kişide prostat kanseri bulunan kişilerin kanser riskinin arttığını söyledi. İdrar yapma zorluğu, idrar yaparken yanma, sık idrara gitme, idrar kaçırma ve idrarda çatallanma gibi belirtilerin olması durumunda hekime gidilmesi gerektiğini kaydeden Önder, “Kanser gelişiminde çeşitli risk faktörleri var. Önemli risk faktörlerinden biri, yağ tüketimidir. Doymamış yağların fazla tüketimi ve obezite, hem prostat kanserine yakalanma, hem de kötü huylu kanser gelişimi riskini artırmaktadır. Ayrıca sigara, kırmızı et ve hayvansal yağ tüketimi prostat kanseri riskini artırır” diye konuştu. sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: EMİNE BİLGET Kendi seçmenine bile güvenmeyen bir iktidar! AKP’nin “Devlet” anlayışının artık “Parti Devleti” demek olduğu, “Devletin” bütün olanaklarının “AKP iktidarı” için kullanıldığı, bu son Referandum kampanyasında, iyice ortaya çıktı: Seçmene demagojik mesajlar yolladıkları o saptırılmış meşhur “Milli İrade” kavramı bile artık rafa kaldırıldı... “Evet”i destekleyen, “Hayır”ı yasaklayan devlet baskısı, seçmen iradesinin üstüne konulan ipotek olarak bütün kurumlarda görünür oldu. Dünkü Cumhuriyet’te, İklim Öngel’in haberleştirdiği CHP milletvekili Zeynep Altıok Akatlı’nın raporu, bu konudaki “Parti Devleti” uygulamalarını kimsenin inkâr edemeyeceği bir açıklıkla gözler önüne seriyordu. HHH “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin “AKP Devleti” haline getirilmesi bir yana, bu Referandum kampanyasında, benim bugün üzerinde durmak istediğim, başka bir gariplik var: AKP, Anayasa değişikliği önerileriyle getirdiği Tek Adam Yetkilerini kendi seçmeninden bile saklıyor! HHH 1) İşin genel ruhundan başlarsak, şöyle ağızlarını doldura doldura, “Evet, liderimize güveniyoruz ve ona Tek Adam Yetkileri getiriyoruz” bile diyemiyorlar... Tam tersine, gerçeği saptırıyorlar ve “Şimdi biz cumhurbaşkanının yetkileriyle başbakanın yetkilerini tek adamlığa son vermek için birleştiriyoruz. Tek adamlığa son veriyoru.” diyorlar. 2) Şöyle göğüslerini gere gere, “Biz liderimize güveniyoruz, yargıyı bile onun emrine veriyoruz” diyemiyorlar... Tam tersine, gerçeklere aykırı bir biçimde, yargının “bağımsızlığına” ek olarak “tarafsız” da olacağını iddia ediyorlar. 3) Şöyle yüksek sesle, “Bizim lider isterse Meclis’i bile feshedebilecek” diye övünemiyorlar... Değişiklik önerisinde Cumhurbaşkanı’nın tek başına “seçimleri yenileme yetkisi” açıkça vurgulanmış olmasına karşın, bunu inkâr ederek, “Fesih hakkı yok” diyorlar. 4) Kendilerine güvenin ifadesi olarak, “Bizim lider öyle kolay kolay yargılanamaz” diyemiyorlar... Yargılanmayı hemen hemen olanaksız kılan ve neredeyse ömür boyu dokunulmazlık sağlayacak açık ve net hükümlere karşın, “Cumhurbaşkanının hesap sorulabilirliği artıyor” diyorlar. HHH Bırakın genel kamuoyunu, bizzat kendi seçmenine bile bu kadar güvenmeyen... Açıkça yazılmış hedefleri bile bu denli gizlemek isteyen... Yazılı metinleri dahi saptırarak tam tersi iddialar öne süren... Seçmeni, bu denli anlayışsız, idraksiz, aldatılabilir veya ilkesiz zanneden... Bir siyasal parti ve bir kampanya... Başarıya ulaşabilir mi? HHH Ben, ister AKP’li olsun, isterse muhalif, hiçbir seçmenin bu muameleyi hak ettiğini sanmıyorum! Anne ve baba olmak ömrü uzatıyor İsveç’te yapılan bir araştırmaya göre onca uykusuz gece, ekstra emek ve strese karşın çocuk sahibi olmak hem kadının hem erkeğin ömrünü uzatıyor. 1.5 milyona yakın kişinin incelendiği araştırma, baba olan erkeklerin çocuksuz erkeklere göre iki yıl; anne olan kadınların çocuk sahibi olmayanlara kıyasla 18 ay fazla yaşadığını ortaya koydu. Stockholm’deki Karolinska Enstitüsü’nün Çevre Sağlığı bölümünden, çalışmayı yürüten Dr. Karin Modig “Yetişkin çocukların yaşlanan anne babalarına sağladığı destek ebeveynin sağlığı ve yaşam beklentisi açısından hayati önem taşıyabilir” dedi. Modig, ayrıca çocuklu erkek ve kadınların ortalama olarak çocuksuz insanlara göre daha sağlıklı yaşamlar sürdüğüne dikkat çekti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle