25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 27 Mart 2017 KEMAL GÖKTAŞ kemal.goktas@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN TASARIM: ECE KURTULUŞ söyleşi 11 zor soru Kürtler için ‘hayır’ sonrasına ilişkin bir projeksiyon olmalı Arzu Yılmaz: Barışı konuşacaksak, artık birlikte değil, yan yana yaşamanın üzerinden konuşacağız Referanduma doğru giderken anketler, sonucu büyük ölçüde kararsızların son düzlükte verecekleri kararın belirleyeceğini gösteriyor. Yine araştırmacılar çeşitli nedenlerle Kürt NECATİ SAVAŞ Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığı, bugün değilse bile yarın oylarını ölçmekte büyük zorluk yaşadık larını belirtiyor. Mevcut tablo, tarafların ısrarla görmezden geldikleri Kürt sorununun referandumda sonucu belirleyeceğine işaret ediyor. Çözüm sürecinin sona ermesinden bu yana adeta konuşulması yasak bir konu haline gelen Kürt sorununu ve referanduma etkisini Kürt sorunu ve Ortadoğu siyaseti konusundaki yazılarıyla bilinen Duhok’taki Kürdistan Amerikan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Arzu Yılmaz’la konuştuk. n Türkiye’de en çok dillendirilen tez şu: Hendek siyaseti hem HDP’ye hem PKK’ye kaybettirdi. Kürt hareketi yenildi mi? Hendek siyasetinde PKK halktan destek göremedi. HDP de PKK de Türkiye ölçeğinde yürüttükleri siyasette başarısız olduklarını kendileri de kabul ediyor. HDP, Newroz mesajında ‘Halkımıza barışı getiremediğimiz için mahcubuz’ diyor. Ben burada ‘PKK, AKP’nin tuzağına düştü’ iddiasına katılmıyorum. O süreçte KCK’den yapılan açıklamalar, açık biçimde PKK’nin Rojava’daki kazanımlarını konsolide etmek için burada başarısızlık riskini göze aldığını gösteriyor. Bunun yaratacağı sorunlardan haberdardılar. Bu riskleri görerek stratejik tercih yaptılar. Türkiye’nin Rojava konusundaki tavrına bağlı olarak da Türkiye’deki Kürtleri bir anlamda siyaset açısından da kitle desteği açısından da gözden çıkardılar diye düşünüyorum. n 7 Haziran seçimleri ile gücünün doruğuna ulaşmış Kürt hareketinin bunu Rojava için gözden çıkarmış olması bir tür politik intihar değil mi? Değil. Nereden baktığınıza bağlı. PKK’nin istediği nihayetinde bir iktidar mesajının kodları çok açık. Bir kere anti Amerikancı, antiemperyalist ve yerelci, yerel güçlerin işbirliğini öne çıkaran ve bu bağlamda da bir Müslüman ittifakını öngören bir mesajdı. Lozan’a atıfta bulunmaz. Onun yerine Çanakkale’yi tercih eder. Kürtleri Ankara'ya taşımak n HDP Türkiyeleşme söylemi ile sol demokrat bir kimlikle seçimlere girdi ve yüzde 13 oy aldı. Bütün bunlar simü ceğine inanmışlardı. Devletle Kürtler hiçbir zaman yakınlaşamadı ama Erdoğan’ı devlet olarak görmüyorlardı ama nihayetinde Erdoğan da devletleşti. 1 Kasım’da HDP’nin oyları düştü çünkü bugün referandumda olduğu gibi 7 Haziran sonrası politikanın Kürtlerde karşılığı yoktu. Kürtler ‘Ben seni çözüm için, bir güç oluşturman için oraya gönderdim, sen ne yapıyorsun?’ dedi. n HDP’nin yüzde 13’ünün Kandil’de bir rahatsızlık yarattığı da söylendi. Duhok’taki Kürdistan Amerikan Üni versitesi Uluslararası İlişkiler Bö lüm Başkanı Arzu Yılmaz, Kemal Göktaş’ın Kürt meselesi ile ilgili soru larını cevapladı. O zaman başkanlıkla ilgili bir referandum neden enterese etsin Kürtleri. n İktidarın sınırlanması konusu önemli değil mi? Öyle bir beklenti yok çünkü Kürtler aslında Erdoğan’ı dert etmekten çoktan vazgeçti. Kürtlerin Türkiye’ye dair umutsuzluklarının en büyük nedeni bir muhalefetin olmaması. Erdoğan’ın hesabı görüldü, ‘bu adama güvenmiştik ama bu da devletleşti’ deniliyor halkın dilinde. ‘Erdoğan devletleşti, bitti.’ n ‘Ortadoğu’nun Kürt sorunu nereye gidecek? AKP’nin bugün PYD konusunda izlediği politikanın irrasyonel olduğunu söyleyebiliriz. Ama aslına bakarsanız bir açıdan da doğru okuyor AKP. Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığı, bugün değilse bile yarın gerçekleşecek. Rojava’da bir Kürt yönetiminin Türkiye’deki ve İran’daki Kürtlere etkileri olacak. Bu okuma doğru, fakat bu okumaya karşı geliştirdiğin strateji yanlış. Sen bununla böyle baş edemezsin. n Rusya ve ABD’nin tutumu da bu anlamda Türkiye’yi zorluyor. Obama 2011’de dedi ki ‘Ben çekiliyorum. Artık Ortadoğu’da bir işim yok’. Erdoğan, ABD’nin kendisini de var eden, Erdoğan’ı da var eden Büyük Ortadoğu projesini İslamcı yorumuyla, ABD’ye rağmen yürütmeye kalktı. Arap Baharı’yla da her gün biraz daha ABD ile ipler gerildi. Dış politikayı esnaf kurnazlığı ile yürütemezsiniz. Üzerinde durduğunuz zemin bir kez kayarsa bir daha ayaklarınızın üzerinde zor durursunuz. Türkiye’nin de şu andaki durumu da bu. n Barzani bir bağımsız devlet hazırlığında. Bunu başarabilir mi? Öğrenebildiğimiz kadarıyla Bağdat’ta Barzani’yle Musul konusunda, sınırlar üzerinde referanduma gerek kalmadan siyaseten anlaşma yaptılar. Bağdat’ın Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığına bir itirazı yok. Bağımsızlık ilanı ertelenecekse neden ertelenir? Çünkü bu bağımsızlığın Suriye ve Türkiye üzerindeki etkisi öngörülemiyor. mücadelesiydi. Çözüm süreci de egemenliğin Türkler ve Kürtler arasındaki paylaşımına dayanıyordu ve bunun Ortadoğu ölçeğinde bir stratejik işbirliği üzerinden deneyimlenmesi planlanmıştı. Hal böyleyken, PKK için büyük olanın bir parçası olmaktansa, küçük olanın tek sahibi olmak öne çıktı. Bunun arka planında 90’larda öğrenilmiş bir çaresizlik var. Türkiye’deki Kürtlerin sosyolojik yapısı, Türkiye’nin uluslararası sisteme entegre olması, NATO üyesi olması, uluslararası sistem açısından taşıdığı önem gibi konular dolayısıyla Rojava’da iktidarlaşma daha kolay ve çabuk geliştirilecek bir şey olarak görüldü. Müslüman ittifakı n Bu tercih Öcalan’ın ‘Demokratik Cumhuriyet’ ve onun devamı olan HDP projesinin önüne geçilmesi demek olmuyor mu? Çözüm süreci bir Türkiye projesi değil, Ortadoğu projesiydi. Kürtler Türkiye’yi bölmeyecek, Türkiye Kürtlerle büyüyecek idi. İmralı projesinin hedefi kesinlikle Türkiye’de Kürt sorununa barış getirmek değildi. Türkiye’de Kürt sorununa barış Ortadoğu’da girişilecek stratejik işbirliğinin doğal ve dolaylı bir sonucu olarak tasarlanmıştı. n Osmanlıcılık içerisinde mi değerlendiriliyordu bu proje? Aynen öyle. Öcalan’ın 2013 Newroz lasyon muydu? Hiçbiri simülasyon değildi. HDP, İm ralı sürecinin ruhuna uygun olarak Türkiye’deki Kürtlerin Türkiye sistemine entegre edilmesini amaçlıyordu. Yüzde 13’ün içerisinde en fazla yüzde 2 ya da 2.5 oy soldan geldi. HDP, 7 Haziran’da asıl oyunu Kürtlerden aldı. Kürtlerin beklentisi HDP’nin Cihangir’le, Türkiye solu ile İstanbul’la entegre olması ya da onların düşüncelerini Ankara’ya taşıması değil, Kürtleri Ankara’ya taşımasıydı. HDP seçim kampanyası süresince ve benimsediği ‘seni başkan yaptırmayacağız’ sloganı ile İstanbul’un, Cihangir’in ya da Türkiye solunun taleplerini Ankara’ya taşıma gibi bir tercihte bulundu. Buna rağmen Kürtler ‘Biz bir kere Meclis’te olduğumuz zaman haklarımızın tanınması konusunda bir zemin oluşacak’ diye düşünerek oy verdi. Sırrı Süreyya Önder, seçim gecesi ‘Emanet oylara ihanet etmeyeceğiz’ dedi. Kürtler de ‘Benim çoluğum çocuğum hapiste çürüyor, ölüyor, benim oyumla Meclis’e giriyorsun fakat senin politikaların benim beklentilerime karşılık gelmiyor’ diye düşündü. Sen yüzde 2’nin emanetine ihanet etmezden önce yüzde 11’in emanetine ihanet etmemeye öncelik ver. n Bunlar birbirinin yerine ikame edilecek şeyler miydi ki? İkame meselesi değil, öncelik meselesi. Kürtler, Tayyip Erdoğan’la barışın gele Bu gerilim PKK’de hep olmuştur. Bu HDP’ye özel bir şey değildi, 90’lardan beri hep vardır. Bunun 7 Haziran, 1 Kasım sürecini açıklayan bir boyutu var ama bundan ibaret değil. Kandil, ‘Yüzde 13’ü sen Türkiye’nin Rojava politikasını etkileyecek bir şekilde kullanacaksın’ dedi. 2014 Kobani ve AKP’nin izlediği siyaseti unutmayalım. Zaten Türkiye çerçevesinden bakarsan, AKP o günden sonra her gün biraz daha siyaset alanını kapattı. Bugün artık Kürt meselesini ne yalnızca Türkiye, ne yalnızca Irak ölçeğinde ne uluslararası sistem görüyor ne de Kürt siyasetçileri böyle hareket ediyor. Kürt sorununun doğası değişti. HDP’nin hikâyesini sadece Türkiye’de gelişen siyasi olaylar üzerinden okumak bize gerçekten ne olduğuna ilişkin yeterli bilgi vermiyor. Kürtler normalleşme derdinde n HDP hayır kampanyası yürütüyor. Bu başarısız mı olur sizce? Bölgede referandum diye bir gündem yok. ‘Evet çıksa ne olur, hayır çıksa ne olur?’ diyorlar. İnsanlar can derdinde, gündelik hayatlarını normalleştirme derdinde. Orada olağanüstü savaş koşulları yaşanıyor. n Başkanlık gelirse durumun ağırlaşacağını düşünmüyorlar mı? Böyle bir şey dedikodu gibi sürüyor ama başkanlık projesinin Kürtlere ne vaat ettiği konusunda açık bir mesaj yok ki. ‘Hayır’a ilişkin projeksiyon n Bu düşünce ‘hayır’ın oyunu artırmaz mı? Bilmiyorum ama Kürtler sadece Erdoğan’a ‘hayır’ demek için sandığa gideceğe benzemiyor. Hayır sonrasına ilişkin bir projeksiyon da olmalı. HDP ne diyor; ‘ortak vatan, demokratik cumhuriyet’. İnsanların evi, hayatı başına yıkılmış. Türkiye’nin batısına kaçacak kadar bile ilgi göstermiyor, düşünebiliyor musunuz? Mesela 90’larda Türkiye’nin batısı kaçmak için bile olsa alternatifti. Bugün Türkiye’nin batısı Kürtler için kaçmak için bile alternatif değil. Sonuçta benim gördüğüm Kürtler eğer sandığa giderse hayır der, ama sandığa giderse... n Türkiye’nin Kürt sorunu nereye gidecek? Artık Türkiye’nin Kürt sorununa kendi iç dinamiklerine dayanarak bir çözüm üretme kapasitesi ortadan kalktı. Türkiyelileşme projesi çöktü. Hendek siyasetini mi suçlarsın, AKP’yi mi suçlarsın, fark etmez ama Türkiyelileşme projesi son 23 yıldır yaşadığımız yıkımla birlikte, Cizre’de bodrumda yakılanların arasında kül oldu gitti. Bir barıştan konuşacaksak, bunu yan yana yaşamanın ya da daha kötüsü ayrılmanın nasıl olacağı üzerinden konuşacağız. Bunun sadece AKP’yle, HDP politikasıyla değil, Ortadoğu’da genel gelişmelerle çok doğrudan ilişkisi var. Liderlik eksikliği n Sıcak çatışmaya varacak bir müdahale olur mu yani? Bu, düşük bir ihtimal. Zira öyle anlaşılıyor ki IŞİD’den sonra uluslararası sistem kendini İran’a karşı yeniden konumlandıracak. n Şengal’de PKK ile peşmerge arasındaki çatışma yaygınlık gösterebilir mi? Türkiye’nin Kandil’e bir operasyon yapacağı da konuşuluyor. 90’lardaki gibi olmaz. Bir çatışma yaşandı ve Erbil’de toplantılar yapıldı. Bir anlaşma sağlanamamış. Namluları birbirine çevirmiş pata durumunda bekliyorlar. ‘Kürtler Ortadoğu’da yeni bir aktör olarak doğuyor’ sözünü çok duyuyoruz. Bu doğru ama son 5 yılda Kürt siyasi aktörlerin performansları çok da bu doğuşa hazır olmadıklarını gösteriyor. Burada handikapları var. Öcalan hapiste, Talabani hasta, Barzani’nin kapasitesi de bu potansiyeli ve enerjiyi yönetmeye müsaade etmiyor. Liderlik eksikliği nedeniyle, Kürtler kendi sorunlarını çözme kapasitesini geliştiremediler. n Emperyalistlerle bu kadar yakın ilişkiye girmelerinin sonucu olarak masada kaybetme olasılığı yok mu? Risk var. Bunu kendileri de biliyor. Ama öbür taraftan da şöyle bir gerçek var: Devletler bir bir çöküyor, eski ittifaklar çalışmıyor ve Kürtlerden daha çok işbirli ği yaptıkları ikinci bir güç yok. Birlikte yaşamın güçlendiği n PKK’nin Rojava’yı önceleyen tavrından sonra, Türkiyeli Kürtlerin desteğini kaybetmesi söz konusu olmaz mı? Kopuş zor. Artık bir alternatif oluşa değil, zayıfladığı yerdeyiz caksa da bu PKK’nin içinden oluşacaktır. PKK’nin kendi içinde yeniden organize olma ihtiyacı var. PKK’nin ‘terörist örgüt’ olmaktan çıkıp Ortadoğu sis temine bir siyasi aktör olarak dahil ol ma projeleri var. PYD de bu projelerden n HDP’nin siyasi geleceği ne olur? kiyelilikten yana akmıyor. HDP baş Her zaman toplum içerisinde fark birisiydi zaten. ABD ‘PKK terörist örgüt’ Türkiyelilik projesi bitti. Demokratik ka bir şeyin hikâyesiydi. Demokratik lı etki etme potansiyeli taşıyan grup diyor ama öbür taraftan ‘PYD değildir’ Cumhuriyet fikri de aslında 90’larda bir ülke olunca, herkesin haklarını ta lar vardır. Ama bunu besleyen bir at diyor. IŞİD’le mücadelenin öncelik ol yaşanan hayal kırıklığının arkasın nıyınca her şey çok güzel olacaktı. Bu mosfer gerekir. O hava zehirlendi ar duğu bir dönemde bu gözardı edildi fa dan yola devam etmek için açılan hikâye bitti. Böyle bir dünyamız olma tık. O adamın da çıkıp iki kelam ede kat artık IŞİD’le mücadelenin sonuna bir patikaydı. Maalesef bu pa yacak. En azından Kürtler bu hikâyeyi bilecek durumu yok. Kolu kanadı kı doğru gelirken ‘Sen Şengal’den yavaş tikayı bir anayola çeviremedi. satın almıyorlar. Nasıl bir hikâye başlı rılmış vaziyette. Kimin günahının ol yavaş Kandil’e çekil’ diyorlar. Askeri Çıktığımız yer maalesef bir yor, onu da bilmiyorlar. duğunun artık bir kıymeti kalmadı. alandan siyasi masaya doğru gidilirken likte yaşama iradesinin güçlendiği değil, zayıfladığı, hat Ortada bir cenaze var Ortada bir ölü var. Bunun hesabı yapılacaktır ama bana göre her iki tara PYD’yi, PKK’den ayrı meşru ve legal bir aktör olarak ortaya çıkarmanın yolu da ta neredeyse ortadan kalktığı n Kürtler diye toptan konuşmak fın da bu cinayette sorumluluğu var. bu. PKK’nin de buna itirazı yok aslında. bir yer. HDP’nin çıktığı yer iti doğru mu? Örneğin orta sınıfların Artık ‘Suçu kim işledi’ sorusundan Tıpkı Türkiye’deki barış projesindeki bariyle devam etmesinin koşul daha farklı bir temayülde oldukları çok ‘Bu cenazeyi nasıl kaldıracağız’ gibi, tek söylediği şey; ‘Bunu bana rağ ları yok. En azından hayat Tür da çok sık söyleniyor. sorusu önemli. men yapma, benimle birlikte yap’. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle