20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA BM’de ‘apartheid’ istifası BM’nin Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu yöneticisi Rima Halif, raporunda İsrail’i “apartheid devleti” diye nitelemesinin ardından istifa etti. Halif, BM Genel Sekreteri Guterres’in raporun geri çekil Orban: Avrupa, Türkiye’ye dürüst değil Macaristan Başbakanı Victor Orban, sığınmacılara karşı Sırp sınırına ikinci dikenli tel hattını çekeceğini açıklarken şunları söyledi: “Türkleri eleştirip diğer yandan sığınmacıların durdurulmasında sadece Türkiye’ye bel bağlamak AB’nin hatası. Güvenliğimizi Türklerin eline teslim edip onlara saldırmak, demokratik olma mesini istemesi üzerine istifasını verdi. Orban makla eleştirip sorun çıkarmak kesinlikle akıllı politika değil.” Cumartesi 18 Mart 2017 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Suriyeİsrail ateş hattı [email protected] 7 İsrail jetleri Palmira yakınına saldırırken ilk kez Şam’dan misilleme geldi. Suriye bir İsrail savaş uçağını düşürdüğünü, İsrail de Suriye füzesi vurduğunu iddia etti İsrail’in Hizbullah’a silah sevkıyatı gerekçesiyle Suriye’ye dönem dönem düzenlediği hava saldırılarında çıtayı yükseltmesiyle ŞamTel Aviv gerilimi tırmandı. İsrail ordusu ilk kez resmi açıklamayla Suriye’ye hava saldırısı düzenlediğini kabul ederken Haaretz gazetesi yedinci yılına giren Suriye savaşı boyunca en ciddi İsrailSuriye çatışmasının yaşandığını belirtti. İlk kez Arrow kullanıldı İsrail savaş uçakları önceki gece Suriye’nin antik kenti Palmira yakınında askeri bir noktaya bir dizi hava saldırısı düzenledi. Bunun üzerine Suriye hava savunma sistemi devreye girip İsrail uçaklarına füze fırlattı. İsrail ordusuna göre Suriye savunma sistemi devreye girdiğinde uçakları çoktan İsrail hava sahasına geri dönmüştü, dolayısıyla füzeler uçakları vuramadı. İsrail ordu sözcüsü “Bildiğimiz kadarıyla ne İsrail Hava Kuvvetleri uçakları ne de İsrail vatandaşlarının güvenliği tehlikeye atıldı” dedi. Şam: İsrail IŞİD’e destek Suriye ordusuna göreyse saldırıya katılan 4 İsrail jetinden biri düşürüldü, diğeri ağır hasar aldı. Suriye’nin en gelişmiş füzelerinden fırlatmadığını söyleyen İsrail ordusu, kendi en gelişmiş füze savunma sistemi Arrow’u ilk kez operasyonel kullanarak bir Suriye füzesini vurduğunu duyurdu. Bu 1 IŞİD’liye karşı 20 sivil ölüyor Irak güçlerinin Batı Musul’da IŞİD’i hedef alırken sivilleri vurması karşısında yakınları yıkıldı. Cenazeleri battaniyelere sarıp at arabalarına yükleyen acılı aileler isyan etti. Son saldırıda evini kaybeden Hişam Sobhi, “Sabah evimizi terk etmeseydik biz de ölmüştük. Buna artık bir son verilsin, her hava saldırısında bir IŞİD’liye karşın 20 sivil ölüyor” dedi. kapışmadan fırlayan şarapneller İsrail ve Ürdün’e düştü. İsrail’in saldırılarıyla ilgili “elindeki tüm araçları kullanarak doğrudan misilleme yapma” tehdidinde bulunan Suriye hükümeti, İsrail’in Lübnan’dan girerek hava sahasını ihlal ettiğini ve bu saldırıyla IŞİD’i desteklediğini gösterdiğini söyledi. Esad yönetiminin İsrail saldırılarına ilk kez misillemede bulunması önemli bir politika değişikliği olarak yorumlandı. İsrail Başbaka nı Benyamin Netanyahu 8 Mart’ta ziyaret ettiği Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e Suriye’de İran varlığı ve Hizbullah’a destekten rahatsızlığını tekrarlamıştı, ama aradığını bulamamıştı. Netanyahu dün de Hizbullah’a gelişmiş silah sevkiyatı girişimi fark ettiklerinde engellemeye devam edeceklerini söyledi. Bundan önceki İsrail saldırısı 22 Şubat’ta gerçekleşmiş ve medyaya göre Şam dışında bir silah konvoyu vurulmuştu. ‘ABD cami vurdu’ iddiası Kaide’nin Suriye kolu Nusra ile müttefiklerini hedef alan ABD’nin, Halep yakınlarında cami vurup sivilleri öldürdüğü iddia edildi. Muhaliflerin Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Halep’in batısındaki El Cineh’te akşam namazında 300 kişinin bulunduğu camiye düzenlenen hava saldırısında çoğu sivil en az 49 kişinin öldüğünü, 100’den fazlasının yaralandığını, enkaz altında kalanlar olduğunu ileri sürdü. ABD ordusu ise “Camiyi değil, camiye 15 metre mesafedeki binada toplanan Kaidecileri hedef aldık. Cami yerli yerinde duruyor” açıklaması yaptı. Sivil kayıp olup olmadığını araştıracağını duyurdu. Ardından caminin yanında Kaidecilerin toplandığı binanın vurulduğu ve yıkıldığına dair uydu görüntüleri yayımlayan Pentagon, “onlarca Kaide militanı öldürdüğünde” ısrar etti. ‘Nisan başında Rakka’ya’ Rakka’yı kurtarma operasyonu için Pentagon henüz tarih belirlenmediğini söylerken YPG tarih verdi. Reuters’in sorularını yazılı yanıtlayan YPG komutanı Sipan Hemo “Rakka’yı kurtarma tarihi için karar alındı. Nisan başında operasyon başlayacak” dedi. Rakka’ya girecek gücün yüzde 25’ini muharebe tecrübesi ve yüksek komuta becerisi olan YPG’nin, kalanını Suriye Demokratik Güçleri’ndeki Arap savaşçıların oluşturacağını söyleyen Hemo, “YPG’nin siyasi amacı Kürtlerin haklarını anayasal garantiye almak. Ondan sonra rejimle sorunumuz olmaz” dedi. ABD Başkanı Donald Trump, Kongre’den Rakka operasyonu için 6 ay içinde kullanılacak 2 milyar dolarlık esnek fon istedi. ‘Kim’e karşı askeri seçenek masada’ ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Güney Kore’yi ziyareti sırasında, Kuzey Kore’ye karşı “stratejik sab rın” tükendiğini söyledi. Siyasi lider lerle yapacağı görüşmeler öncesinde Güney ile Kuzey’i ayıran askersizleş tirilmiş bölgeyi ziyaret eden Tillerson, askeri olanlar dahil “bütün seçenek lerin masada” olduğunu ve ABD’nin “bir dizi yeni diplomatik, askeri ve ekonomik önlem” üzerinde çalıştığını dile getirdi. Tillerson, “İşlerin askeri bir çatışmaya dönüş mesini elbette iste miyoruz ancak eğer Kuzey Kore, silahlan ma programıyla oluş turduğu tehdidi, ha rekete geçmemizi zo runlu kılacak ölçü Tillerson de yükseltirse, bu seçenek de gündem dedir” dedi. Tillerson’ın Asya turun da sıradaki durağı Pekin. Tillerson’ın açıklamalarına Rusya’nın tepkisi ge cikmedi. Rusya Dışişleri Bakan Yar dımcısı İgor Morgulov, ABD’nin tav rı yüzünden Kuzey Kore sorununda kısırdöngüye girildiğini söyledi: “K. Kore’nin nükleer denemelerine kar şı ABD ile müttefikleri yaptırım tehdi dinde bulunuyor, bu da Pyongyang’ı yeni provokatif eylemlere zorluyor.” Londra’ya Beyaz Saray’dan ‘özür’ ABD Başkanı Donald Trump’ın selefi Barack Obama’nın kendisini yasadışı dinlettiği iddiasının üzerine Beyaz Seray sözcüsü Sean Spicer’ın Britanya’nın İletişim ve İstihbarat Kurumu’nu (GCHQ) suç ortaklığıyla itham etmesi bir skandala dönüştü. Trump yönetimi ithamından “özürle” karışık çark etmek zorunda kaldı. İlkin GCHQ, tarihinde ilk kez açıklama yapıp iddiayı “Tamamen saçma, komik ve görmezden gelinmeli” diye yalanladı. Ardından Britanya hükümeti, Beyaz Saray’dan “bu tür suçlamaların tekrar olmayacağına dair” güvence aldığını açıkladı. Başbakan Theresa May’in sözcüsü, Britanya’nın Washington Büyükelçisi Kim Darroch’un Spicer’la görüşüp “iddiaları tekrar etmemesi” için uyardığını belirtti. Britanya’nın Telegraph gazetesi ise ABD’nin özür dilediğini iddia etti. Gazeteye konuşan istihbarat kaynakları, Fox News’a dayanarak ithamı dile getiren Spicer ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Herbert Raymond Mcmaster’ın kendilerine doğrudan özür dilediğini ifade etti. Göçmen teknesine saldırı Suudi Arabistan’ın iki yıldır saldırarak yerle yeksan ettiği, sivil ölümlerine imza attığı ve ablukayla açlıktan ölümlere neden olduğu Yemen’de bu kez Somalili göçmenler hedef oldu. Daha iyi yaşam hayaliyle ülkelerinden ayrılan Somalili göçmenleri taşıyan bir tekne, Yemen’in Şii Husilerin kontrolünde bulunan ve şiddetli çatışmalara sahne olan Hudeydah limanında kimli ği açıklanmayan bir “Apache” helikopterinin saldırısına uğradı. Husilere göre 100’den fazla göçmen taşıyan tekneye yere inen helikopterden hafif silahlarla ateş açıldı. Uluslararası Göç Örgütü’ne göre kadınlarla çocuklar dahil en az 42 göçmen öldü, 80 göçmen yaralı kurtarıldı, ama 24’ü ağır durumda. Reuters’e konuşan sahil güvenlik muhafızı Muhammed El Atay, ölen sığınmacıların üzerinden Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) ait belgeler çıktığını, Yemen’den Sudan’a gittikleri sırada Bab El Mandeb Boğazı’nda helikopterlerin saldırısına uğradıklarını kaydetti. Saldırıyı kimin düzenlediği konusunda henüz açıklama yok. Bölgede hem ABD hem Suudi unsurları var. ABD, Suudilere “Apache” de satıyor. Soğuk şakayla siftah ABD Başkanı Donald Trump, politikalarıyla endişeye sevk ettiği geleneksel müttefiklerin başında gelen Almanya Başbakanı Angela Merkel’i dün ilk kez Beyaz Saray’da ağırladı. NATO, Rusya, küresel ticaret, iklim değişikliği, demokratik değerler gibi konularda zıt düşen iki lider ilk görüşmede kaynaşmış gözükmedi. Tokalaşmayı pas geçti Merkel’le Beyaz Saray’ın girişinde ve ortak basın toplantısının sonunda el sıkışan, Oval Ofis’te ise foto muhabirlerinin “el sıkışın” çağrılarını duymazdan gelerek bu pozu vermeyen Trump, Alman gazetecilere “Evinize güzel bir fotoğraf gönderin” diye takıldı. Ortak basın toplantısında Trump’ın selefi Barack Obama’ya yönelttiği kendisini yasadışı dinleme suçlaması hatırlatıldı. Trump, Obama döneminde NSA’nın Alman Başbakanı’nın cep telefonlarını bile dinlemesi skandalına atıfla “En azından Merkel’le ortak bir yönümüz var belki de” esprisini yaptı. Ancak Merkel gülmek yerine donup kaldı. ABD Başkanı, göç diye bir hak olmadığını, önceliğin yurttaşın güvenliği olduğunu savundu. NATO için eller cebe Merkel’e “NATO’ya verdiği güçlü desteği de Almanya’nın savunma harcamalarını artırması talebini de ilettiğini” belirten Trump’ın BMW gibi Alman mallarına yüzde 35’e varan vergi tehdidi Siemens, BMW, Scaeffler patronlarının da katıldığı heyetlerarası toplantıda ele alındı. Trump’ın yanında gergin gözüken Merkel, heyetlerarası görüşmede ise Trump’ın kızı Ivanka ile sohbet etti. Endonezyalı yerliler toprak haklarını istiyor Endonezya’da yerli kabilelerin liderleri, Sumatra Adası’nda toplanarak toprak haklarının tanınması taleplerini hükümete iletti. Palmiye yağı üreticileri ve maden şirketlerinin yaşam alanlarını tahrip etmesi yüzünden bazı kabilelerin yok olma tehlikesiyle karşılaştığını belirten liderleri açıklamasında “Gelişmeye karşı değiliz ama bu bizim rızamızla olmalı” denildi. Haçhilal kavgası “Dünyaya insan hakları, özgürlük dersi verirler. Kendi çıkarları olunca faşizmin âlâsını sergilerler. Bunlar yeni Nazizmdir. Başörtüsü yasağına onay verdiler. Hani inanç, din özgürlüğü? Bunlar haçla hilal mücadelesini başlattılar. Başka izahı yok. Yaptıkları budur” dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan. “Haçhilal kavgası” denince durdum. Haydi “haç” cephesi tamam diyelim. Ama ya “hilal”? Böyle yekpare bir cephe var mı? Altıncı yılı biten Suriye savaşında Sünnilerle Şiiler birbirini boğazlıyor. SünniŞii çatışmasını da bir yana bırakalım... Ya “ümmet”i içimizde, “FETÖ’cüler ve FETÖ’cü olmayanlar” diye ikiye ayıranlar? Oportünizme karın tok Bunun son örneğini Rotterdam’ın Müslüman Belediye Başkanı Ahmet Aboutaleb için yapılan değerlendirmede gördük. Bakan Kaya’nın Rotterdam’da engellenmesi üzerinde konuşan “Müslüman başkan”; istenmeyen ziyaret hakkında Türkiyeli yetkililerin kendisine apaçık “yalan söylediklerini” belirtti. Sen misin bu açıklamayı yapan? Başkan kaşla göz arasında “FETÖ”cü ilan edildi. “Vur emri veren Rotterdam Belediye Başkanı FETÖ’cü bir alçak çıktı” diyordu yandaş gazete manşeti... Neymiş? 2009 yılındaki seçim öncesinde FETÖ Aboutaleb’i desteklemiş ve o seçim kampanyasına yüklü bağış yapmış... Sanki o yıllarda FETÖ, AKP’nin baş finansörlerinden değilmiş, “ölülerinizi bile kaldırıp AKP’ye oy kullandırın!” komutları verilmezmiş, RTE de balkon konuşmalarında “Pensilvanya’ya teşekkür” mesajları dağıtmazmış gibi... “Ümmet”in FETÖ’cülükle malul elemanları, anlaşılıyor ki artık “haçlı” safına geçmiş sayılıyor... Ama “Haçhilal kavgasında” bu durumda Türkiye, “hilal”in hangi öğelerini kendi yanında bulacak? Kapışmanın bir ön alıştırması olarak ortaya atılan “Zaten Srebrenitsa’yı da Hollandalılar yaptı!” salvosu örneğin Türkiye sınırları dışında Bosna da dahil... hiç beklenen ilgiyi görmedi. Boşnak yorumcu Hasan Nuhanoviç’in yaptığı değerlendirme bu açıdan aydınlatıcı: “Boşnakların, HollandaTürkiye arasında yaşanan gerginlikle bir ilgisi yok” diyor Nuhanoviç: “TürkiyeHollanda arasındaki siyasi gerginliklerin, Boşnakların en acı yarasına bağlanması açık bir oportünizm. (Çavuşoğlu) Hollanda’ya inseydi, Srebrenitsa soykırımını hatırlayacak mıydınız? Türkiye, Hollanda’yla sorununu kendisi çözsün ve bizi, yani Srebrenitsa soykırımını, rahat bıraksın?” Doğu’da (Suriye, İsrail, Mısır, İran...) ve Batı’da, Türkiye’nin hemen herkesle papaz olduğu ve inandırıcılığını yitirdiği bir dönemde, “Müslüman dünya namına konuşur” havalarda “haçlıhilal kavgasını” gündeme getirmesi büyük bir ironi. Müslüman dünyadan hangi ülke/ülkeler, Hollanda konusunda yanımızda “haçlı karşıtı” tavır aldı? Hezeyanlar... Ama bütün bunlar Çavuşoğlu ve Erdoğan’ın ardı ardına yaptıkları “dinler savaşı”, “Haçhilal çatışması” demeçlerinin ağırlığını azaltmıyor... İtalya’dan “Libero” gazetesi, dün manşetini bu konuya ayırmıştı: “Dinler çatışması: Türkiye bize savaş açtı. Biz uyuyalım” başlıklı haber Çavuşoğlu’nun “Yakında Avrupa’da dinler savaşı başlar. Avrupa uçuruma sürükleniyor” sözleriyle başlıyor, şu ifadelerle sürüyordu: “Bu sözlerin sahibi, Facebook’ta hezeyanlarını dile getiren bir Yemenli imam ya da marjinal bir Müslüman göçmen değil. Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu. Erdoğan da Eski Kıta’nın kurumlarını hilale karşı haçlı seferi başlatmakla suçladı... Erdoğan’ın saldırısı, Cumhurbaşkanı’na daha da çok güç sağlayacak anayasa referandumuna bir destek arayışından çok, AB’de yaşayan ve 6 milyonu Türk olan 20 milyon Müslümanı silahlanmaya çağırmaya benziyor. Bu saldırı, NATO üyesi ve de AB adayı olan bir ülkenin devlet başkanından geliyor...” Avrupa’nın siyasi tepkilerinin belli ki artık Ankara üzerinde bir etkisi yok. Ama Avrupa kamuoyunda ve sokaktaki adam nezdinde, Türkiye’nin imajı bundan böyle ürkütücü bir “cehennem”den farksız. Bunların, turizmi canlandırmak için daha on beş gün önce “Komşunu al da gel!” kampanyası başlatan bir ülkeden geldiğine inanmak güç. Göçmenler güya bu yaz, Türkiye’de tatil yapmakla kalmayacak, komşularını da alıp beraberlerinde getireceklerdi... Oysa Türkiye denince artık herkes kaçacak delik arıyor. “Haçhilal” muhabbeti, turizm tabutuna son çivisini de çaktı. ETA, nihai silahsızlanma açıklaması yaptı İspanya ve Fransa’da yer alan “Bask ülkesinin” bağımsızlığı için 1959’dan beri silahlı mücadele yürüten ETA, 8 Nisan’da silahlarını tamamen bırakacağını açıkladı. Ocak 2011’de kalıcı ateşkes ilan eden ETA, Ekim 2011’de silahlı faaliyetleri kalıcı olarak durdurup silah bırakacağını duyurdu, ama silah stoklarının yerini bildirmemişti. Dün silahsızlanma sürecinin bu son aşamasını 8 Nisan’da tamamlayacağını duyurdu. İspanya İçişleri Bakanı J. I. Zoido “ETA’nın yapması gereken ortadan kalkmak. Silahsızlanma karşılığında bir şey almayacak” dedi. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle