22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 18 Mart 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 5 ‘Devlet eliyle çocuk istismarı!’ CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Türkiye’de çocuk istismarının siyaset ve devlet eliyle yapılmaya başlandığını belirterek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Sakarya’daki mitingine ortaokul ve lise çocuklarının gelişinin okul müdürleri tarafından zorunlu tutulduğunu söyledi. Altay, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, çocuk istismarının siyaset ve daha da vahimi devlet eliyle yapıldığına tanık olduklarını belirterek, Türkiye’nin referanduma gittiğini, ancak ço CHP’li Altay, Sakarya’da Erdoğan’ın mitingine lise öğrencilerinin zorla götürüldüğünü, çocukları siyasete alet etmenin vahim olduğunu söyledi cuklar üzerinden okulları buna alet etmenin siyasi ahlaka sığmadığını söyledi. Erdoğan’ın Sakarya’daki toplu açılış törenine devlet imkânlarıyla yaptığı evet propagandasında yüksek bir hırs, öfke, ötekileştirici, ayrıştırıcı dil kullanarak esip gürlediğini belirten Altay, “Esip gürlesin, itirazımız olmaz. Ancak meydanları dol durmak için Sakarya’daki ortaokul, lise öğrencilerinin meydanlara zorunlu olarak götürülmesi Sakarya kamuoyunu ve Türkiye kamuoyunu yaraladı. Sakarya’da bir lise müdürü sabah 8.30’da öğrencileri topluyor. Sınıf başkanlarından mitinge katılacakların listesini istiyor. Bundan değil eğitimci, çoban olmaz” dedi. Okulların miting alanına yön lendirilmesinin, öğrencilerin miting alanında okul isimlerini yazarak “evet” kampanyasına açık şekilde katılmalarının, muz cumhuriyetlerinde bile karşılaşılmayacak bir durum olduğunu söyleyen Altay, öğrencilerin figüran, amigo gibi kullanılmalarının kabul edilemeyeceği kaydetti. Erdoğan’ın Hollanda ve Almanya’daki olaylarla ilgili “Haçlı hilal savaşlarını başlattılar” sözlerine “ucube” diyen Altay, hırsının, aklından kilometrelerce uzakta giden bir siyasetçiyi ilk kez gördüğünü söyledi. l ANKARA CHP’yi duyunca panelden kaçtılar AKP ve MHP, anayasa değişikliğinin ele alınacağı panele katılmayı önce kabul etti. İki parti temsilcisi, CHP’nin de katılacağını öğrenince katılmama kararı aldı Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD), 14 Mart Salı akşamı üye lerinin anayasa değişikliğine iliş kin birinci ağızlardan bilgi sahibi olabilmesi amacıy la Antalya’da “Türki ye ve Antalya Ekono misi ve Anayasa De ğişikliği” başlıklı bir panel düzenledi. AN İKLİM ÖNGEL SİAD yönetimi panel için AKP, MHP ve CHP’den Antalya mil letvekillerini davet etti. ANSİAD, AKP’den Anayasa Komisyonu Üye si Mustafa Köse’yi, MHP’den Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Günal’ı CHP’den de Genel Başkan Yardım cısı Çetin Osman Budak’a davet gö türdü. Her üç isim de panele katıla caklarını bildirdi. Ancak, AKP ve MHP’li temsilciler, CHP’li Budak’ın da panele katılacağını öğrenince programlarını değiştirdi. Önce panele katılacaklarını bildiren Köse ve Günal, Budak’ın da geleceğini ve panelin basına açık olacağını öğrenince panele katılmayacaklarını bildirdi. Köse’nin “Biz tek çıkarız, partimiz böyle bir karar aldı” dediği, Günal’ın da CHP’li bir temsilcinin de bulunmasının uygun olmadığı yönünde gerekçeler sunduğu öğrenildi. Panelde Budak tek başına anayasa değişikliğine neden “hayır” dediklerini anlattı. “Keşke diğer partilerden arkadaşlar da olsaydı, onlar benim eksiklerimi, ben onların eksiklerini tamamlardım” diyen Budak, dinleyicilerin de bu şekilde en net ve doğru bilgiyi alacağını belirtti. 1980 darbesinin ardından dahi liderlerin halkın karşısına birlikte çıktığını ve ne yapacaklarını anlattıklarını, karşılıklı tartıştıklarını söyleyen Budak, insanların da ona göre oy tercihlerini yaptıklarını belirtti. Alınan bilgiye göre; ANSİAD’ın düzenlediği AKP ve MHP’li temsilcilerin katılmadığı panelin ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavu CHP’den YSK’ye ziyaret CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger ve CHP’li milletvekilleri YSK Başkanı Sadi Güven’i ziyaret etti. Toplantıda seçim güvenliği ve SEÇSİS sistemi konuşuldu. Görüş alışverişinde bulunuldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Aksünger, CHP YSK Temsilcisi Mehmet Hamidi Yakupoğlu ve milletvekilleri Murat Emir ile Uğur Bayraktutan, YSK Başkanı Sadi Güven’i ziyaret etti. Edinilen bilgiye göre; Seçim Bilişim Sistemi (SEÇSİS), seçim güvenliği konuları masaya yatırıldı. Görüşmede gerek YSK gerekse CHP, seçim güvenliği için bugüne kadar yapılanları paylaştı, yapılması gerekenlere ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu. Doğu ve Güneydoğu’da sandık birleştirilmesi gibi duyumların geldiğini ve bunun doğru olup olmadığının sorulduğu görüşmede, sandık birleştirmenin söz konusu olmadığı yanıtı verildi. l ANKARA/Cumhuriyet Kılıçdaroğlu, Aydın’da yurttaşlardan hayır oyu istedi. ‘Diline hâkim olmayan devleti iyi yönetemez’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, referandum sürecinde yaşanan kutuplaşmanın AKP ve iktidar tarafından yaratıldığını belirterek, “Kutuplaşmayı siz yarattınız. Yurtdışında yaşayan herkes, Türkler diken üstünde. ‘Acaba bizi geri gönderecekler mi’ diye. Diline hâkim olamayan adam devleti iyi yönetemez. Devleti iyi yönetecek adam diline hâkim olacak. Söylediği lafın nereye gideceğini bilecek” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, çeşitli açılış ve ziyaretler Aydın’a geldi. Referandum çalışmalarını da yürüten Kılıçdaroğlu, kentteki ilk ziyareti dediğini” hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Rejim değişikliği değil de nedir? 140 yıllık parlamento geleneğimiz var. Bakanlar kalkacak. Hiçbir milletvekili bakan olmayacak. Başkanın kaç yardımcısı olacak kimse bilmiyor. Çünkü yetki bir kişide. Şu sorunun cevabını hep merak ediyorum. Cumhurbaşkanı tarafsız mı olmalı? Cumhurbaşkanı partizan mı olmalı? Partizan olsun diyorsanız ‘evet’ verin. Ama partizan olmasın diyorsanız, ‘hayır’ oyunu kullanın” dedi. Kılıçdaroğlu daha sonra Nazilli ilçesine geçti. Burada ilçe merkezinde halkı selamlayan referandum için ‘hayır’ oyu isteyen Kı şoğlu, AKP Antalya İl Başkanlığı aracılığıyla Antalya’ya gelerek ANSİAD üyeleriyle buluşmak istediğini iletti. Panelden bir gün sonra ANSİAD üyeleriyle bir araya gelen Ça ‘Başkanlık emeğe zararlı’ ni Buharkent ilçesine yaptı. Esnafı ziyaret edip işlerini soran Kılıçdaroğlu, daha sonra bir kahvehaneye gitti. Burada yurttaşlarla çay içen Kılıçdaroğlu, ardından oto lıçdaroğlu, Ahmet Şensan Kültür Merkezi’nde, muhtarlarla, STK, sendika başkanları ve üyeleriyle bir araya geldi ve referandumun bir memleket meselesi olduğunu vuşoğlu, anayasa değişikliğini tek başına anlattı. AGİT TEMSİLCİLERİ GELDİ Bu defa ‘sınırlı’ gözlem 16 Nisan’da yapılacak referandumu izlemek üzere ilk gözlemciler Ankara’ya geldi. AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu temsilcileri izin verilmediği için bu defa Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki birçok şehre gitmeyecek. Heyet Başkanı Tana de Zulueta, muhalif partilere yönelik kısıtlamaların anımsatılması üzerine Türkiye’nin daha önce yapılan birçok uyarıyı dikkate almadığını belirtirken, “Tüm kaygıları dikkate alacağız” dedi. Zulueta, 7 ülkeden 12 uzmanla incelemelerine başladıklarını, referandum sırasında 13 ülkeden 24 uzmana ulaşılacağını söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, başkanlık sisteminin emekçilere verdiği zararları dünya örneklerine bakarak karşılaştırdı. Başkanlık sisteminin emekçilerin haklarını gasp ettiğini söyleyen Gürer, 146 ülkeden 54’ünün başkanlık, 66’sının parlamenter, 26’sının da yarı başkanlık ile yönetildiğini kaydetti. Gürer, Başkanlık sistemi ile yönetilen 46 ülkeden 18’inde haftalık çalışma saatinin 48 saat olduğunu, bunun Kenya’daki 52 saat çalışma süresiyle zirveye ulaştığını belirtti. Gürer, parlamenter sistemle yönetilen 50 ülkenin 27’sinde ise haftalık çalışma saatinin 40 saat olduğunu söyledi. Gürer’in verdiği bilgiye göre; Başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerde haftalık çalışma saati ortalama 44 saat 53 dakika iken parlamenter sistem ile yönetilen ülkelerde ise haftalık çalışma saati ortalama 42 saat 44 dakika. Parlamenter sistemde 29 gün olan yıllık izin süresinin başkanlık sisteminde 17 güne düştüğünü dile getiren Gürer, parlamenter sistemde 19 hafta 2 gün olan doğum izninin başkanlık sisteminde 13 hafta 2 güne indiğine dikkat çekti. l İKLİM ÖNGEL/ ANKARA büs üzerinden konuştu. “Evet di belirterek hayır oyu istedi. yenlerin ‘rejim değişikliği değil” l Haber Merkezi GEZİCİ ARAŞTIRMA ŞİRKETİ Kararsızlar ‘Hayır’a yakın en çok kararsız MHP’de Gezici Araştırma Başkanı Murat Gezici, “partili cumhurbaşkanlığı” referandumunda kararsız seçmenlerin “öğrenilmiş çaresizlik” yaşadığını, bu kesimin oy vermeye ikna edilmesi halinde “Hayır” oylarının yükseleceğini söyledi. Kararsız seçmenin çoğunluğunun referandumdan “Evet” çıkacağına ilişkin bir algısı bulunduğunu kaydeden Gezici, “16 Nisan’da tercihinde kararsız olanların yüzde 69,2’si sandıktan evet çıkacağına inanmaktadır. Özellikle 1 Kasım ve 7 Haziran seçimlerinde sandı ğa gitmeyenlerin yaklaşık yüzde 70’i sandıktan evet çıkacağını düşünmektedir” dedi. Gezici, Avrupa ile yaşanan ‘referandum krizi’nin ‘Evet’ oylarında kararlılık yarattığını ancak kararsız seçmenlere yönelik bir etkisinin bulunmadığını dile getirdi. Gezici, kararsız seçmenin en çok MHP’de olduğunu belirtirken, “Her ne kadar son araştırmada her beş MHP’liden üçünün referandumda hayır demesi beklense de ‘Hayır’ için ikna edilmesi en olası grubun MHP seçmeni olduğu görülmektedir” dedi. Özgürlüğün sesi... Gerçeği aramak, özgürlüğün sesi olmak Cumhuriyet’in kılcal damarlarında vardır... Gerçeği arayışın hangi mekanizmalar aracılığıyla hayata geçirileceği, ülkenin tarihsel koşullarıyla ilgili olduğu kadar toplumsal istemlerle ve bu istemlerin siyasi iradeyi zorlayıcılığıyla da yakından ilgilidir... Cumhuriyet, bu düşünceyle yola çıkıp üç haftadır çarşamba günleri verdiği Akademi ekini yayımlama kararı almıştır. Ekin başında bir bilim insanı olan Özgür Gökmen bulunuyor... Bugün Akademi ekinden ve kimi bilim insanlarının yazdığı yazılardan söz edeceğim. Tarihsel gerçeklerin sayfalarında, gerçekleri, yaşananları, bir çırpıda kapının önüne konan bilim insanlarını, Şili, El Salvador, Peru gibi ülkelerden örnekleri sıralayacağım... Hakların evrenselliğinden yola çıkıp, özgürlüğün sesini, düşüncelere kelepçe vurulamayacağını somut verilerle aktarmaya çalışacağım. Hülya Dinçer’in üçüncü sayıda yazdığı geçmişle yüzleşmeyi, hakikat hakkını, Arjantinde askeri cuntanın yıkılışının ardından 1983’te kurulan “Kayıplar Hakkında Ulusal Komisyon”, Şili’de Pinochet rejimi suçlarını araştırmak için 1990 yılında kurulan “Ulusal Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu”, Salvador’da kurulan aynı amaçlı komisyonlara uzanacağım. HHH Elbet yerim sınırlı... Güney Amerika’daki tüm ülkeler, anayasal hakların nasıl askıya alındığını, baskıcı rejimlerde neler olup bittiğini dibine değin yaşadılar. Şöyle bir soru aklınıza gelebilir bu arada: “İnsanlığı nasıl bir gelecek bekliyor?” Geçmişin öyküsünü bilsek de soruya hemen yanıt veremeyiz; ama dünyamızın karşı karşıya bulunduğu sorunların dökümünü yapmak elimizde. Onlara bakarak ufkumuz aydınlanabilir; özgürlüğün sesi, soluğu olabiliriz. Çağdaş uygarlığın temelini oluşturan laikliğin Batı’daki ve Türkiye’deki gelişim sürecini derinlemesine inceleyen, temel hak ve özgürlükler kav ramını irdeleyen yazılar bulacaksınız zaman zaman Akademi ekinde. Yine sınıf, bilinç ve kültür konularını kapsayan ilginç yazılar okuyacaksınız... Demokrasi, hızlı bir yayılış içinde dünyada; onunla yarışan başka bir yönetim biçimi de yok; tek referans o. Bizimse 60 yılı aşkın gündemimizde onun kavgası var. HHH Batı’da anlaşıldığı biçimiyle demokrasinin temel öğesi, bireye duyulan saygı, insana olan inançtır. İnsan, Batılı toplumda, cemaatten, gruptan önce gelir; insan cemaatin üyesidir ama ona ait değildir. Toplum, sosyal yaşamın ahengine gerekli olandan daha fazlasını isteyemez insandan. İnsana böylesine bir bakış, bize bugün doğal gelse de, Batı’daki tarihsel gelişmenin farklılığının ürünüdür. Cumhuriyet’in Akademi ekinin amacı bu farklılığın ürününü öne çıkarmaktır... Bu bireycilikten önce şu fikir doğar: İnsanlar, saygınlık bakımından birbirine eşittirler. Sonra da şu fikir: İnsanlar özgür olmalıdırlar, pek nadir istisnaların dışında, kolektif çıkarın baskılarını haklı gösterebilecek yeterli nedenler yoktur. Batılı siyasal sistemlerin anahtar kelimeleri şu ikisidir: İnsan haklarına saygı ve çoğulculuk... HHH Bireyciliğin siyasal anlatımı olan bu iki kavram, Batılı toplumların temelidir ve etle tırnak gibi birbirlerine bağlıdırlar. İnsan haklarına saygı, başta yaşam hakkı ve fikir özgürlüğü olmak üzere, anayasalarla, açık ve seçik hukuksal güvencelerle korunurlar: Anayasalar özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, hak ve özgürlüklerin listeleriyle yetinmiyor, onları her türlü ihlale karşı koruyup gözetiyorlar. Kanunlar da onlara uygun olmak zorunda... Örneğin İnsan Hakları Mahkemesi gibi uluslararası kuruluşların bekçiliğine kavuşmuşlardır... Cumhuriyet’in Akademi eki bu yüzden özgürlüğün sesi soluğu olacaktır. Her çarşamba Cumhuriyet’le birlikte... İÇİŞLERİ’NDEN ‘ALEVİ’ İTİRAFI Alevi örgütleri: Malumun ilamı MEHMET MENEKŞE İçişleri Bakan Yardımcısı Sebahattin Öztürk’ün önceki akşam Tunceli’de sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve kanaat önderleriyle yaptığı toplantıda, Alevi gençlere devlet kapısında iş verilmediği yönündeki eleştiriler üzerine “Türkiye’nin 81 il emniyet müdürü içinde 2 emniyet müdürümüz Alevi. Hangileri olduğunu sormayın ama ben Alevi emniyet müdürü olduğunu söyleyeyim. Neticede bu siyasi bir iktidar, kendisiyle ilişkili olmayan bir kesime o kadar büyük bir ağırlık vermediğini söylemek mümkün. Ama hiç verilmiyor demek de doğru değil” sözleri tepki çekti. Alevi derneklerinin temsilcileri, Öztürk’ün sözlerinin Alevilere yönelik ayrımcılık ve fişlemenin itirafı olduğunu belirtti. Alevi Kültür Derneği Genel Başkanı Doğan Demir: Türkiye’de yıllardan beri bu ayrımcılık yapılıyor. Dün FETÖ, Alevileri devlette fişliyordu. Liyakata dayalı bir kadrolaşma hiçbir zaman olmadı. İçişleri Bakan Yardımcısı’nın böyle bir açıklama yapması hem talihsiz hem de kendi görüşünü aktarmış. Biz bu ülkede yaşanan bu ayrımcılığı zaten biliyoruz. Liyakata dayalı kadrolaşma olursa, inancı, düşüncesi farklı olsa da herkes bu devlete sahip çıkar. Bu böyle olduğu için Aleviler sürekli devre dışı bırakıldığı için Fethullah Terör Örgütü devletin her kademesine sızdı. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Tuncay Baş: Türkiye Cumhuriyeti laik, sosyal, hukuk devleti olarak tanımlanmıştır. Laik devlette devletin tüm inançlara, dinlere, mezheplere kör olması gerekiyor. Devletin bir yurttaşının Alevi olup olmadığına bakmaması hatta bilmemesi gerekiyor. Bu açıklama malumun itirafıdır. Eşit yurttaşlık ve demokrasi mücadelemizin ne kadar anlamlı ve yerinde bir mücadele olduğunu somutlaştıran bir örnektir. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan: Biz yıllardan beri Alevi çocuklarının işe alınmadığını dile getiriyoruz. Kamu Personeli Seçme sınavından 99 aldığı halde işe alınmayan bir çocuğumuzu biliyorum, 5 yıldır atanmıyor. Hâkimlik, savcılık sınavlarında da aynı ayrımcılığı gözlemlemeye devam ediyoruz. Çocuklar sınavlarda gereken puanın üstünde puan alsalar da sözlü mülakatları geçemiyorlar. Bakan yardımcısının talihsiz açıklaması AKP’nin 15 yıldır ülkeyi nasıl yönettiğinin, nasıl kamplaştırdığının somut bir göstergesidir.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle