22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇARŞAMBA 15 Mart 2017 Tavus kelebeği Bodrum’da Kanat genişliği 17 santimetre olan tavus kelebeği bulundu. Yakaköy Mahallesi’nde Sanat Köyü yöneticiliği yapan Uluç Tezer ve Özge Tezer, kelebeği kızları Ada’nın gördüğünü söyledi. l DHA Yurt yangını sonrası gözaltı Guatemala’da geçen hafta 40 çocuğun hayatını kaybettiği yetiştirme yurdu yangını nedeniyle Sosyal Güvenlik Bakanı Carlos Rodas ile Bakan Yardımcısı Anahi Keller ve yurt müdürü gözaltına alındı. EDİTÖR: ELİF Tokbay / münevver oskay TASARIM: ilknur filiz KBKUUAZZDEDINYAİINN Donmuş göllerin altındaki tehlikeli dünya Finli sanat yönetmeni Johanna Nordblad’in oyun sahası haline gelmiş. Finlandiya’nın güneybatısında bulunan Somero kentindeki Laukkonlammi gölünde her gün tekrarladığı serbest dalışlarda +1 derecelik soğuğa dayanan Nordblad, görenleri şaşkına çeviriyor. Bir kazada bacağından yaralanan ve fizik tedavi süre cinde yoğun buz tedavisi uygulanan Nordblad, bu tarihten sonra donmuş göllerin altında yüzmeye başlamış. Buzun altında uzun süre nefesini tutarak 50 metre dalan Finli serbest dalışçı, dünyada bunu yapabilen tek kadın olma özelliğini taşıyor. Buzun altında paniğe ve hatalara yer olmadığını söyleyen dünya rekortmeni Nordblad, sadece kendimize güvenmek zorunda olduğumuzu söylüyor. İngiliz yönetmen Ian Derry’nin çektiği büyüleyici çekimlerde konuşan Nordblad, “Tehlikeli olduğu kadar heyecanlı bir spor... Korkmadığınız ve hata yapma endişesi taşımadığınızda, farklı bir dünyaya girebilirsiniz. Dalmadan önce son bir nefes alıp ben onun bir parçasıyım diye düşünüyorum” ifadesini kullandı. l Fotoğraf: AFP Başımızın belası 10 yıldır cep telefonu kullananlara kötü haber: Cep telefonunu kullandığınız tarafta tümör oluşuyor Uzun dönem cep telefonu kullanılması ile be tiğimiz tarafında iki kat daha fazla beyin tümörü olma yin tümörü arasında bir iliş olasılığı var. Erdoğan, “Bizim ki saptandı. 11 çalışma ir tecrübemizle de uyum sağ delenerek ulaşılan sonuçlar, layacak şekilde uzun dönem uluslararası saygınlı cep telefonu kul ğı olan “Surgical Ne lanımı ile aynı ta urology” isimli beyin rafta beyin tümö cerrahisi dergisinde rü gelişme olasılığı de yayımlandı. nı düşündüren ye Ufuk terli epidemiyolo Üniversitesi’nden Be jik delilin varlığı or yin ve Sinir Cerrahi taya konulmuştur” si uzmanı Prof. Dr. diyerek cebimizde Ersin Erdoğan’ın verdiği bilgiye göre, 10 Ersin Erdoğan ki tehlikeye dikkati çekiyor. Türkiye’de yıl ve üzerinde cep te 23 Şubat 1994 ta lefonu kullananlarda risk rihinden bu yana 23 yıldır yüksek. Başınızın cep telefo cep telefonu kullanılıyor. nunu kullanmayı tercih et l İSTANBUL / Cumhuriyet Bu eser bir zavallının İtalya’da açılan bir sergide, Nazi Almanyası diktatörü Adolf Hitler’in yaptığı yağlı boya bir tablo ilk kez sergilenmeye başlandı. İtalyan sanat eleştirmeni Sgarbi, “Bir diktatörün değil, bir zavallının eseri bu, derin bir melankolik ruhu ortaya koyuyor” sözleriyle Hitler’in fırçasından çıkan eseri değerlendirdi. Tablo, İtalya’nın kuzeyindeki Brescia kentinde bulunan Sal ò Müzesi’ndeki “çılgınlık” temalı sergide yer alıyor. Bir ressam olmayı hayal eden Hitler, 1907 yılında başvurduğu Avusturya Güzel Sanatlar Akademisi’nden, ressamlığa uygun olmadığı gerekçesiyle ret cevabı almıştı. l DHA Profesyonel devrimciyim Dünyanın en önemli istihbarat teşkilatlarını uzun süre peşinden koşturan profesyonel suikastçı ‘Çakal Carlos’, Fransa’da 1974 yılında karıştığı iddia edilen bir bombalı saldırı nedeniyle hâkim karşısına çıktı. Çakal, hâkimin sorularına kendi üslubuyla sıra dışı cevaplar verdi, mesleği sorulduğunda “Profesyonel devrimciyim” dedi. Carlos, iki kişinin öldüğü, 34 kişinin yaralandığı saldırıyı kendisinin gerçekleştirmediğini savundu. ‘Çakal’, “Pişman mısın” sorusunu ise, “Evet, bazı pişmanlıklarım var. Yufka yürekli bir insanım. Öldürmem gereken bazı kişileri öldürmedim. İnsanları severim” şeklinde yanıtladı. l Haber Merkezi Kentli insanların ekşi öyküleri Gıda aktivisti Defne Koryürek İstanbul’da lüferde av sınırı için mücadele etti, ekşi mayayı gündeme getirdi. Şimdiki hayali şehirden uzak bir hayat... Gıda aktivisti Defne Koryürek, Fikir Sahibi Damaklar Topluluğu’nun Türkiye’de ki öncülerinden. Lüfer Timi’ni kurarak, çarşı pa zar dolaştı. Yok ol ma tehlikesiyle kar şı karşıya kalan lü ferin yasal avlan ma boyunun 20 san HAZAL OCAK timetreye çıkmasını sağladı. Ekşi ma yanın yeniden po püler olmasında çok büyük emeği var. Şimdiki hedefi, şehir dışında bir hayat kurmak. İstanbul’u ve 50 yılını geride bırakarak Ayva lık taraflarında bir köye yerleşi yor. Koryürek, “Şehirde yaptığım her şey yara bandıydı, altta hâlâ yara var. Şehirden çıkıp bir hayat kurabileceğimi gösterirsem belki kızım beni takip eder” diyor. Hayvanlara tehdit Koryürek’in aktivizmi, Beyoğlu’nda Refika adlı restoranını işlettiği zamana uzanıyor. Mekânın aşçılığından kasaplığa, sonra da veganlığa uzanan büyük bir değişim bu. Koryürek, “Öğrendiğiniz oranda değişiyorsunuz” diyor ve ekliyor: “İnsan tabii ki ata binecek’ demeyi ırkçılık olarak okuduğunuzda artık ne faytona binebilirsiniz ne de et yiyebilirsiniz. Tecrübelerden bir anlam üretmeyi sağlayan varlığınız...” Koryürek’i dönüştüren tecrübe ise deli dana hastalığı olmuş. Artık, restoranında müşterilerine güvenerek et satamayacağını fark etmiş. Hayvan pazarlarını gezerken tanıştığı bir kasapla, kasaplığa başlamış. Koryürek, “Bu sürede işin ne “Gıdamızı üretirken yeniden hayatta kalma görgüsünü kazanıyoruz.” kadar vahim olduğuna uyanmaya başladım. Mesela, keçilerimizin, koyunlarımızın önemli kısmı yemediğimiz için yok oluyor. Üreticiler o küçükbaşlara yatırım yapmıyorlar. Bu ikilem beni yere yapıştırdı. Bu nasıl bir kibirdir” diye soruyor. Erzurum’a lüfer... Lüferi kurtaralım derken, balıkla ilişkiyi, denizdeki canlı hayatın yok olduğunu görmüş: “Bir balığın bekasının ancak ve ancak üremesiyle alakalı olduğunu İstanbullu hatırlamalı. Çocukluğumda İstanbul’da çılgın bir bol luk vardı. Konu o da değil. Bugün insanlar soğuk hava zinciriyle Erzurum’a bile lüfer götürebiliyor. Boğaz şu an Türkiye’yi besliyor...” Koryürek, lüferin azlığından yola çıkarak, müthiş bir özet geçiyor şimdiki dünyamızla ilgili. Çoğumuzun mustarip olduğu şehir hayatına dair oldukça yerinde tespitleri var: “İstanbul über şehre dönüşürken, coğrafyayla ilişki kayboldu. Bugün İstanbul’da eve aniden gelen misafir karşısında çaresizlik görürsünüz. Anadolu’da yoksul köylere uğrayın size dört dörtlük masa açarlar. Niye? Erzak bilgisi, bostan Biraz ilgi yeter Evde gıda üretiminden neden vazgeçtik? Yoğurt, turşu, peynir yapmak neden büyük bir olay oldu? Koryürek bu sorulara bir çırpıda yanıt veriyor: “50 yıl önce ekmeğimizi de peynirimizi de yapıyorduk. Şimdi yapmak istesek kim engel olabilir? Ben bugün bademden peynir yapmaya çalışıyorum. Öğrenirsiniz. Cep telefonlarınızın her türlü aparatına gösterdiğiniz ilginin birazı gerekli...” bilgisi yaşamsaldır. Bu gelenek hayatta kalma görgüsüdür.” Kızını Maçka Parkı’nda büyüten annelerden Koryürek... “1 metrekareye tarla dediğiniz zaman deli gözüyle bakanlar, 1 metrekareye 10 bin lira değer biçtiğin zaman dâhi olduğunu düşünüyorlar” diyor. Koryürek, şimdi bir köye taşınıyor. “Şehirde yaşadığımız sürece yaptığımız, ekşi maya, turşu, piknik aslında birer yara bandı. Altta hâlâ yara var. Şimdi kızım takip etsin diye yeni bir hayat kuracağım. Ne yapacağımı şu an bilemiyorum. Bu soruyu iki sonra alayım” diyor. l İSTANBUL Homofobiye karşı müzik LkGorBoTsİu Mersin’de ‘7 Renk Koro’ isimli Türkiye’nin ilk LGBTİ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks) korosunun üyeleri karşılaştıkları toplumsal sorunları 13 dilde parça seslendirerek anlatıyor. Geçen ekim ayında, Mersin 7 Renk Derneği çatısı altında çalışmalarına başlayan koro, kısa sürede adını duyurarak farklı illerde konser vermeye başladı. Solistlerden Gizem Derin, şöyle dedi: “Müziği de kullanarak derdimizi anlatmaya çalıştık. Hem rahatlıyor, hem de derdimizi güzelce anlatıyorken neden müziği seçmeyelim dedik. Yeliz Hoca ile birlikte Ekim 2016 yılında koroyu kurduk. Koromuz kadın, lezbiyen, gey ve trans bireylerden oluşuyor. ‘7 Renk Koro’, 13 dilde şarkı söyleyen çok renkli bir koro oldu. Genelde kadın odaklı şarkılar söylüyoruz. Amacımız derdimizi müziği kullanarak anlatmak. Kendi içimize dönmektense direnmenin bir başka biçimi olarak da müziği kullanmayı tercih ettik.” l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle