20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Merkel fırtınaya takıldı Almanya Başbakanı Angela Merkel’in dün başlaması beklenen Trump yönetimi ile işbaşı yapmalarının ardından bir ilk olacak Washington ziyareti ABD’yi vuran kar fırtınası nedeniyle cuma gününe ertelendi. Merkel, erteleme kararını Trump’la birlikte aldıklarını söyledi. Erkeklerden ‘kızlar’ konseyi Suudi Arabistan’ın ilk “Kızlar Konseyi”nin açılışı El Kasım bölgesinde yapıldı. Ancak açılışın bir eksiği vardı: Kadınlar! Cumartesi gerçekleştirilen açılışa ilişkin yayımlanan fotoğraflarda sahnede sadece erkeklerin olması dikkat çekti. Kadınların, konseyi başka bir odadan video konferans aracılığıyla izlediği savunuldu. ‘İşveren başörtüsünü yasaklayabilir’Çarşamba15Mart2017 [email protected] TASARIM: ZARİFE SELÇUK 13 Avrupa Birliği’nin (AB) en üst mahkemesi Avrupa Adalet Divanı (AAD), işverenlerin çalışanlarının başörtüsü dahil “görünür şekilde siyasi, felsefi, dini işaret takmalarını yasaklayabileceğine”, bunun “doğrudan ayrımcılık” olmayacağına hükmet ti. Ancak yasak getirilmesi için şirketin iç kurallarının tüm çalışanların “tarafsız giyinmesini” şart koşması gerektiğini, müşte Avrupa Adalet Divanı’nın kararı AB ülkeleri için emsal teşkil ediyor ri istiyor diye yasak uygulanamayacağını belirtti. AAD’nin işyerinde İslami başörtüsüyle ilgili verdiği bu ilk karar, AB ülkeleri için emsal teşkil ediyor. Karara konu olan şikâyeti, Belçika’da bir şirkette üç yıl resepsiyonist olarak çalışan ama başörtüsü takmak istediğini söylediğinde işten çıkarılan Samira Achbita yapmıştı. İşyeri kararına siyasi, felsefi ve dini görüşleri sembolize eden işaretlerin yönetmeliğine uygun olmamasını gerekçe göstermişti. Gerekçeyi yerinde bulan AAD, yönetmelikteki tarafsızlık kuralının özellikle müşterilerle doğrudan temastaki kişiler için önemli olduğunu, yasağın ayrımcılık olmadığını belirtti. AAD, Fransa’da bir şirkette müşterinin şikâyeti üzerine başörtüsünü çıkarması istenen, çıkarmayınca işten atılan Asma Bougnaoui’nin davasında ise müşterinin bunu talep edemeyeceğine hükmetti. Şirketin yönetmeliğinde “tarafsızlık ilkesi” bulunmazken işvere nin tekil bir talebi uygulayamayacağını, çünkü bunun ayrımcılık olacağını, dolayısıyla işten çıkarmanın haklı gerekçelere dayanmadığını kaydetti. İbrahim Kalın’dan tepki AAD’nin işyerinde başörtüsü yasağı kararına Müslüman örgütleri tepki gösterdi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da “Müslüman ve yabancı karşıtı eğilimleri güçlendirecek. Avrupa nereye gidiyor” diye tweet’ledi. ‘ÇATIŞMA ÇIKTI’ Şengal’de gerilim artıyor Irak’ta IŞİD’den kurtarılan Ezidilerin ata toprağı Şengal’e (Sincar) Ankara’nın müttefiği Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Roj peşmergelerini göndermesiyle tırmanan gerilimde kan dökülüyor. Daha önce SinuneHanesur bölgesine konuşlanarak PKK ile YPG’nin desteklediği Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) ile çatışan peşmergelerin, dün kendilerini protesto için Şengal ve Rojava’dan konvoylar halinde gelen sivillerle çatıştığı iddiaları gündeme düştü. Bazıları maskeli olmalarıyla dikkat çeken peşmergelerin üzerlerine yürüyen protestoculara ateş açması sonucu en az bir kişinin öldüğü, gazeteciler dahil 15 kişinin yaralandığı, üçünün durumunun ağır olduğu savunuldu. Kurbanın kimliği, Özgür Ezidi Kadın Hareketi’nden Naze Nayif Keval olarak açıklandı. Suriyeli Kürtlerin Rojava bölgesinden erişilebilen Şengal’i Ezidiler özerk bölge yapmak isterken IKBY topraklarına katma hedefinde. Önceki gün IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani, “Hükümetimiz Şengal’i yeniden inşa etmek istiyor, ama PKK yüzünden çalışamıyor. PKK’den Şengal’i terk etmesini istiyoruz” dedi. Ardından ABD Dışişleri sözcüsü Mark Toner “Sahada bazı gerginliklere yol açan PKK’nin savaş alanında yerinin olmadığına inanıyoruz, PKK’yi yabancı terör örgütü olarak görüyoruz” diye konuştu. Musul Garı kurtarıldı Irak’ta Musul’un doğusunun ardından batısını IŞİD’den kurtarma operasyonu yağmur altında şiddetli çatışmalara sahne oluyor. Osmanlı’nın temelini attığı Irak demiryollarının 1940’larda inşa edilen Musul Garı ve yakınındaki otobüs garajını ele geçiren Irak güçleri, IŞİD’in eski şehir emri Ebu Abdülrahman Ensari’yi de öldürdü. Batı Musul’dan kaçan sivillerin sayısı 100 bine yaklaştı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Irak İçişleri Bakanlığı’nın Musul’dan kaçan, aralarında çocukların da olduğu 1269 erkeği IŞİD’li şüphesiyle korkunç şartlarda gözaltında tuttuğunu duyurdu. Trump’tan CIA’ya ‘vur’ yetkisi ABD Başkanı Donald Trump’ın Merkezi Haberalma Teşkilatı’na (CIA) başta Suriye olmak üzere yabancı ülkelerde İnsansız Hava Araçları’yla (İHA) saldırı yapma yetkisi verdiği iddia edildi. Amerikan Wall Street Journal gazetesinde yer alan habere göre, CIA geçen şubatta verilen yetkiyi ilk kez aynı ay içinde Suriye’de El Kaide liderlerinden Ebu Hani elMısri’yi öldürmek için kullandı. Obama döneminde, CIA, İHA’ları sadece istihbarat amaçlı kullanabiliyor, hava saldırısını gerçekleştirme yetkisi ise hava kuvvetlerinde bulunuyordu. Wall Street Journal’in haberinde, söz konusu yetkinin Suriye’nin yanı sıra Yemen, Somali, Afganistan başta olmak üzere birçok ülkede uygulanmasının beklendiği de vurgulandı. İdl‘iİbk’idnecikbuirruIŞluİDyor’ Suriye’de IŞİD’in kalesi Rakka’ya yö üs haline getirdiği yorumları da dik nelik operasyona yerel, yabancı kat çekiyor. Suriye’de serbest gazete kelerin sahada olan bitene göz yumduğunu savunan Padnos, “Batı basını hangi unsurların katılacağına yönelik cilik yaparken 2012’de Nusra tarafın nın Suriye krizini aktarımı, yetersiz pazarlıklar süredursun Türkiye’nin sı dan rehin alınan ABD’li gazeteci Theo ve önyargılı. Bölgede ikinci bir IŞİD’in nırındaki İdlib adeta patlamaya hazır Padnos, İdlib’de ikinci bir IŞİD’in ku doğuşu da görmezden geliniyor” ifa bir bombaya dönmüş durumda. Şam rulduğunu, Suriye ordusunun Halep, delerini kullandı. Bu arada Fetih yönetimiyle anlaşma yaparak çeşit Humus, Dera ve Şam kırsalında yenil Ordusu’nun, diğer muhalif fraksiyon li bölgelerden çıkıp İdlib’e aileleriy giye uğrattığı milislerin yeni örgütün ların da katıldığı İdlib’deki yürüyüşü Astana toplantısıle birlikte taşınan cihatçıların bölgeyi içinde yer aldığını söyledi. Batılı ül önceki gün objektiflere yansıdı. suçlamalarla başladı Suriye krizine çözüm bulmak, kırılgan ateşkesi sürdürmek amacıyla Rusya, Türkiye ve İran’ın inisiyatifi ile toplanan Astana zirvesi nin üçüncüsü masada muhalifler ol maksızın başladı. Muhalifler Şam ve Moskova’yı hedef alırken Suriye dele gasyonu ise Ankara’yı sorumlu tuttu. Muhalifler daha önce Kazakistan’ın başkentindeki toplantıya, Suriye güçlerinin ateşkese uymadıkları gerekçesiyle katılmayacaklarını duyurmuştu. Rusya’ya da devreye girmesi çağrısı yapmışlardı. Astana’nın ilk iki turun El Bab’da ÖSO güçleri IŞİD’in bir zamanlar kullandığını söyledikleri ‘hapishaneyi’ basına gösterdi. Bir kişinin ya dimdik durabileceği ya da iki büklüm oturulabileceği hücreler dikkat çekti. da, silahlı muhaliflerin oluşturduğu he lar arasında Astana’daki barış görüşme yete başkanlık eden, İslam Ordusu lider lerinde Şam delegasyonuna liderlik eden lerinden Muhammed Alluş, Twitter’dan Beşar Caferi ise muhaliflerin katılmama “Görüşmelere katılmayarak, dünyaya sından Ankara’yı sorumlu tuttu. Garantör Rusya’nın Suriye’de siyasi çözüm istediği olarak Türkiye’nin yükümlülüklerini yeri ni yalnızca basında gösterdiğini belirtmek ne getirmediğini iddia etti. istiyoruz. Rusya çözüm istiyorsa, politi Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, kasını değiştirmeli” dedi. Suriyeli taraf silahlı muhaliflerin Astana görüşmeleri nin yeni turuna neden katılmadığını anlamaya çalıştıklarını, kendisinin Türk mevkidaşı Çavuşoğlu’yla, Rusya Savunma Bakanlığı’nınsa doğrudan silahlı muhaliflerin komutanları ile görüştüğünü belirtti. Lavrov, “Bir yanlış anlama olduğuna inanmak için sebeplerimiz var” dedi. Astana’da dünkü toplantıda BM ve Rusya heyeti arasındaki görüşme de gerçekleşti. ‘Rusya bilgilendiriyor’ Öte yandan, Pentagon Sözcüsü Jeff Davis, Rusya’nın Mınbiç’teki operasyonları konusunda ABD’yi “iyi bir şekilde bilgilendirdiğini” açıkladı. Davis “Çarpışma ihtimalini azaltıyoruz” dedi. Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer da ABD’nin Suriye konusunda Rusya ile işbirliği yapabileceğini bildirdi. Bu arada Suriye güçleri Rus ordusunun yardımı ile IŞİD’in kontrolünde bulunan Palmira yakınındaki Hiyan gaz sahasını ele geçirdi. AB’den boşanmaya ‘Lordlar’dan onay geldi Britanya’da Lordlar Kamarası, ülkenin AB’den çıkış sürecini (Brexit) resmen başlatmaya izin veren tasarıyı onayladı. Bu adımın ardından Londra, Lizbon Anlaşması’nın 50. maddesinin öngördüğü şekilde AB’ye ayrılık niyetini bildirme yetkisine sahip oldu. Başbakan Theresa May’in bu bilgilendirmeyi ay sonuna kadar gerçekleştireceği savunuldu. Öte yandan ülkede Brexit ile birlikte AB üyesi vatandaşların haklarına da oylamada ciddi darbe geldi. AB’den Ayrılma Yasası, Avam Kamarası tarafından onaylanarak Lordlar Kamarası’nın önüne gelmişti. Parlamentonun üst kanadındaki oylamada ise Britanya’da yaşayan yaklaşık 3 milyon AB yurttaşının ülkede kalma haklarının Brexit’ten de sonra korunmasını içeren öneri de reddedildi. İskoçya polemiği İskoçya hükümetinden yükselen yeniden bağımsızlık referandumuna gidebiliriz çıkışına ise Londra’nın tepkisi sürüyor. May, İskoç mevkidaşı Nicola Sturgeon’ı “dar görüşlülük”le itham etti. Öte yandan Avrupa Komisyonu, İskoçya’nın ikinci bir referandumla Britanya’dan ayrılması halinde AB’ye katılmak için yeniden başvurması gerektiğini açıkladı. Oylama sırasında parlamento önünde AB yanlıları gösteriler düzenledi. 14 MİLYON SİSTEM DIŞI KALACAK ABD Başkanı Donald Trump’ın Obamacare adıyla bilinen sosyal sigorta sistemini feshetme planının 14 milyon ABD’liyi sağlık sigortasından mahrum bırakacağı belirtiliyor. Kongre Bütçe Ofisi’nin raporuna göre bu rakam 2026’da 24 milyona yükselecek. Raporda, planın federal bütçe açığını 2017’den 2026’ya kadar 337 milyon dolar azaltacağı belirtildi. Trump cephesi, seçim kampanyasından itibaren sık sık Obama döneminde alınan kararlarda değişime gidileceğini vurgularken bu çerçevede de çevre ve sağlık politikalarını hedef gösteriyor. Trump yönetiminin Obamacare’i kaldırması halinde yerine ne koyacağının da hâlâ netleşmemesi eleştirilere yol açıyor. Maaş hayır kurumuna Öte yandan, Beyaz Saray sözcüsü Sean Spicer, Trump’ın 400 bin dolarlık başkanlık maaşını yıl sonunda bir hayır kurumuna bağışlayacağını ve hatta başkanın her zaman eleştirdiği medyadan bağışta bulunmaya değer bir kurum bulması konusunda yardım istediğini söyledi. Trump kampanyası sırasında maaş almayacağını açıklamıştı. Trump’ın damadı aynı zamanda Beyaz Saray danışmanı Jared Kushner’in ise sahibi olduğu şirketin ABD’de Çin’li bir firmayla 400 milyon dolara varan bir emlak anlaşmasına vardığı iddia edildi. Bunun üzerine Trump ve ailesinin, görevleri ve ticari faaliyetlerine ilişkin çıkar çatışması yorumları yine yükseldi. 21. yüzyılın aşırı sağı Hollanda, Belçika, Avusturya, Almanya ile girişilen bilek güreşiyle Türkiye, hak etmediği bir girdaba sokuluyor. Siyasi hırsları için insanlarının yarısını ‘terörist’ ilan etmekte beis görmeyenler; kendi çıkardıkları yasaları çiğneyerek siyasi propagandalarını başkalarının topraklarına taşıyamayınca, tüm memleketi ‘ulusal çıkarlar’ üzerinden hizalandırmaya çalışıyorlar. Aslında yaptıkları Türkiye’yi ‘medeniyetler çatışmasının’ sacayağı kılmaktan ibaret. Asıl ürkütücü olan da bu. HHH ‘Yaşlı kıta’ ile son krizde şahsen pek çok eleştiriye ‘müstahak’ gördüğüm Avrupa’nın yöneticilerine yönelik olmayacak laflar havada uçuşuyor. ‘Nazi, faşist’ yakıştırmaları mı dersiniz, uydurma tarih anıştırmaları mı... Yoksa “Avrupa’da aşırı sağcı Geert Wilders siyasi fikir olarak iktidara gelmiş” türünden tuhaf saptamalar mı... ‘Aşırı sağ’, ‘faşizm’, ‘Nazizm’ nedir, nasılsa kimse bilmez, uydur gitsin. Avrupa’da ‘aşırı sağ fikir olarak iktidara gelmişse’, ‘sizde hangi fikir var’? Türkiye’yi sol/sosyal demokrasi mi yönetiyor? Sağ ise neyin sağı, kimin sağı? Hadi geçtim, siyasi yelpazenin ‘merkezine’ kurulmuşlar da, haberimiz mi yok? İnsan önce şaşırıyor, sonra ‘yeryüzünde şu siyasal İslamcılık kadar kavram karmaşasından nemalanan bir ideolojik zihniyet var mıdır’ diye düşünüyor. HHH Wilders dediğiniz alenen kültürel ırkçı, göçmen karşıtı. ‘Dutch ırkçılığı’ kurgusu yok. İslamiyetin, kendisinin üstün gördüğü Batı medeniyetinin değerleriyle uyuşmadığını iddia ediyor. Bunu yaparken kendileri gibi var olmayanları ötekileştiriyor. Dilini nefret kamçılıyor. Tam bir reaksiyoner aklın ürünü. Sol ve liberaller çıkıp şöyle bir ironi bile yapabilirler. Düşünün ki Wilders çıkmış, “Benim Germenik vatandaşlarım”, “Benim protestan vatandaşlarım” demiş, yetinmemiş Hollanda nüfusunun yüzde 22’sini oluşturan azınlık halklarla ilgili devam etmiş: “Onlar Türk”, “Bunlar Endonezyalı”, “Beriki Sürinamul şeytan”, “Şunlar Karayipli”. Vallahi insanın kulaklarını tırmalıyor. HHH Bizler, neoliberalizmin Avrupa’daki krizinin tezahürlerini epeydir anlamlandırmaya çalışıyoruz. AB projesini zora sokan popülist sağın yükselişi, aşırı sağın ‘altsağ’ (alternatif sağ) adı altında reorganizasyonunun hatta ‘ucubik sağ enternasyonel’ nüvelerin ‘yaşlı kıta’ ve dünyanın kalanı için manasını görmek gayesiyle... Bunun bugünkü tezahürleri küreselleşmenin ezdiği ‘küçük adam’ üzerinde ‘beyaz kimlikli’, popülist retorik, aile ve geleneklerin öne çıkartılması, İslam karşıtlığı ve sınırların korunması. ‘Tükettiğin kadar varsın’ üzerinden temellenen ‘liberal demokrasi’ ne kadar matah, ayrı tartışma. İnsan hak ve özgürlükleri, hukuk, denge ve denetim mekanizması ile konsensüse dayanan liberal demokratik modelin, popülist sağ ve milliyetçi akımlar karşısındaki sönümlenmesi ise kaygı konusu olmaya aday. Lakin aynı neoliberalizmden hiç şikâyet etmeyenler, o kalelerden birisi olan Hollanda’nın yatırımlarını ‘ballı börek’ gören, oğullarının gemilerine liman belleyenler şimdi ‘faşist, Nazi’ deyince pek tuhaf kaçıyor. HHH İslamiyet, geçmişte uygarlığa katkı yapacak pek çok taş da koyabilmişken, bugün siyasal İslama liderlik etme iddiasındakiler taşlarını cehalet ve lümpenlik üzerine dizmekteler. Avrupa’yı ‘faşist’ ilan edenleri uyarmalı. Onlara yarattıkları siyasal İslamcılık modelini anımsatanlar eksik olmayacak. Ve bu salt Rotterdam’daki atlı polisler karşısında tutuklanma kaygısı yaşayan arkadaşına “Burası Türkiye mi?” diyen vatandaşın ‘kendine Müslüman demokrasi’ algısıyla sınırlı kalmayacak. Demokrasinin her imkânını kullanmak isterken başkalarına kullandırtmayanlar; yönetimlerini, sınırsız güç, insanların tüm irade ve benlikleriyle mutlak biatları üzerine tesis edenler; ayrımcılık, ötekileştirme, dini şovenizim ve mezhepçiliği kullanıp kutsalları sömürenler, dönüp ‘faşizm’ ve ‘Nazizim’ nedir baksınlar. Zira kendilerini 21. yüzyılın asıl aşırı sağı bulabilirler. Ortadoğu’da emperyalistlerle elbirliğiyle giriştikleri yıkım projeleri de fayda etmeyebilir. ‘Ankara S400 almak için Rusya’dan borç istedi’ Rus devletinin yüksek teknoloji silah şirketi Rostec’in CEO’su Sergey Çemezov, Türkiye’nin S400 dahil Rus hava savunma sistemleri satın alabilmek için Moskova’dan borç alma talebinde bulunduğunu söyledi. Russiya24 kanalına konuşan Çemezov “Borç taleplerini ilettiler, ama mesele henüz çözülmedi. Maliye Bakanlığı görüşmeler yürütüyor. Borç anlaşması imzalanır imzalanmaz biz de S400 dahil füze savunma sistemi sevkıyatlarının altına imza atacağız” dedi. Savunma Bakanı Fikri Işık’ın Kasım 2016’da açıkladığı S400 pazarlıkları, bu ayki ErdoğanPutin görüşmesinde de gündeme gelmişti. Rusya, S400 sattığı ilk ülke olan Çin’le 3 milyar dolarlık bir anlaşma yapmıştı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle