02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 22 Şubat 2017 S2 uçu lodosa attı haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: YALÇIN ERZAN Artvin’de AKP döneminde 581 hektarlık ormanda madencilik izni verildiğini belirten Bakan Eroğlu, kış gününde Sürmene’deki yangının Katar Emiri’yle alakası olmadığını iddia etti Yeşili ve doğal güzellikleriyle ünlü Artvin’de iktidara geldikleri 2002 yılından bugüne kadar 581 hektar ormanlık alanda maden cilik izni verildiğini belirten Orman ve Su İşleri Bakanı Vey sel Eroğlu, kış gününde Trab zon Sürmene’de çıkan yangınla ilgili olarak da “Katar Emiri’nin gelmesiyle alakası yok. Tüm mevsimlerde yan gın çıkabilir” de di. Lodos nede niyle nem oranı nın düştüğünü, MUSTAFA ÇAKIR yangının kontrol altına alınmasının güçleştiğini belirten Eroğlu, Çamburnu’nda daha önce açık maden işletmesi olan alanlara katı atık bertaraf tesisi için izin verildiğini de bildirdi. Son dönemde Cengiz Holding’in bakır madeni ile gündeme gelen Artvin’de AKP döneminde ne kadar ormanlık sahanın madenler için veril diği ortaya çıktı. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Artvin’de 18 Kasım 2002 ile 31 Aralık 2016 tarihleri ara sında madencilik için zorunlu, tesis, yol, su, enerji, haberleş me, depolama ve altyapı tesis leri için toplam 581.83 hektar orman alanında izin verildiği ni açıkladı. Koruma Kurulu Maçka Parkı’ndan geçen tünel projesini durdurdu Kuruldan görüş dahi almamışlar HAZAL OCAK İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Maçka Parkı’nın bir bölümünden geçecek olan tünel projesinin durdurulmasını istedi. Parkta incelemelerde bulunan kurul üyeleri, herhangi bir kurul kararı alınmadan proje çalışmalarına başlandığını tespit etti. Çevre aktivisti avukat Eren Can, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni (İBB) “suç” işlememeye çağırarak, “İBB halka sormadan yeşil alanlarımızı inşaata açmamalı, bir an önce tünel çalışması durdurulmalı” dedi. Maçka Parkı’nın BJK’nin stadına bakan alt bir kısmı, DolmabahçeLevazım arasındaki 7.42 kilometre uzunluğundaki tünel çalışmaları kapsamında, panellerle kapatılmıştı. Doğa savunucuları ve semt halkı, parka sahip çıkmak üzere ayağa kalkmıştı. Onlarca yurttaş, koruma kurullarına itiraz dilekçeleri sunmuştu. İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, itirazların ardından, parkta incelemelerde bulundu. Üyeler parkın bir kısmının tünel projesi için panellerle çevrildiğini ve cadde üzerinde bulunan aydınlat ma panolarının inşai uygulama için taşındığını tespit etti. Üyeler bu uygulamalara ilişkin herhangi bir kurul kararı alınmadığına dikkat çekti. İncelemelerin ardından kararını veren kurul üyeleri parkın Beyoğlu Kentsel Sit Alanı’na komşuluğu nedeniyle koruma alanında olduğunu belirterek, tünel çalışmalarının durdurulmasına karar verdi. Parka, daha sonra yapılacak tüm fiziki müdahalelere ilişkin de kendilerine bilgi verilmesini talep eden üyeler, İBB’den imar planlarını istedi. Bu karara göre, İBB’nin Maçka Parkı’ndaki çalışmaları durdur ması ve koşu parkurunun bir kısmını kapatan panelleri kaldırması gerekiyor. Kurul kararını gazetemize değerlendiren avukat Eren Can “Ortada alınmış bir karar dahi yok. İBB, Maçka Parkı gibi önemli bir yeşil alana, oldu bitti şeklinde inşaat çalışmasına başlamıştır. Bu durum kabul edilemez. Derhal ilgili tüm mercilere başvurduk. Kurul kararında fiziki müdahalenin durması gerektiği vurgulandı” dedi. Kurul üyeleri ise tünel projesinin diğer ayağı olan kazı çalışmalarının başladığı Ortaköy Vadisi’nde inceleme yapacak. l İSTANBUL Hayali gerçek oldu! ‘Terörist gruplarla bağlantılı’ iddiasıyla Bundesliga’dan kovulan ve Gaziantepspor’a transfer olan Tunuslu BenHatira, Erdoğan’la tanıştı ‘Piknikçilerin ateşi’ Trabzon’un Sürmene ilçesi Çamburnu mevkiinde geçen ocak ayında çıkan yangın uzun bir süre ülke gündeminde kalmıştı. Karadeniz’de üstelik ocak ayında yangın çıkması ve bu yangının da Katar Emiri’nin bölgeyi helikopterle incelemesinin hemen ardından yaşanması çok tartışılmıştı. Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu yangınla ilgili milletvekillerden gelen çok sayıda soru önergesine yanıt verdi. Yangının Katar Emiri’nin Trabzon’a gelmesiyle ilgisi olmadığını belirten Eroğlu, “Orman yangınlarında önemli olan meteorolojik faktörlerdir ve tüm mevsimlerde yangın çıkabilir” dedi. Yangının neden kısa sürede söndürülemediği konusunda da Eroğlu, “Yangının meydana geldiği gün kuvvetli lodos sebebiyle nem oranı düşmüş ve kontrol altına alınması güçleşmiştir” savunmasını yaptı. Yangının piknikçilerin söndürmeden bıraktıkları ateş sebebiyle çıktığını belirten Eroğlu, faillerin araştırıldığını bildirdi. Eroğlu, yanan orman alanlarının hiçbir şekilde imara, yapılaşmaya açılamadığını, aynı yıl içerisinde de ağaçlandırıldığını kaydetti. 90 orman yangını Eroğlu, son 4 yılda kasımnisan aylarını kapsayan dönemde Trabzon Orman Bölge Müdürlüğü’nde 90 orman yangını meydana geldiğini, 525.27 hektar orman alanının zarar gördüğüne dikkat çekti. Eroğlu, geçmiş yıllarda meydana gelen orman yangınları incelendiğinde, Karadeniz Bölgesi’nde orman yangınlarının kış mevsimi içerisinde meydana gelmesinin olağanüstü bir durum olmadığının görüleceğini bildirdi. Eroğlu, aynı bölgede 4 yılda tüm yılı kapsayan dönemde (ocakaralık) 121 adet orman yangını meydana geldiğini, 662 hektar orman alanının zarar gördüğünü kaydetti. Bakanlık, sarıçamların denize kadar indiği dünyadaki iki noktadan birisi olarak gösterilen Çamburnu’nun arkasındaki eski maden ocaklarının çöp deposu yapıldığını da kabul etti. Bakan, Çamburnu Mahallesi Kutlular Mevkii’nde Karadeniz Bakır İşletmeleri tarafından önceki yıllarda açık maden işletmesi olarak işletilen sahanın daha önceden açık maden işletmesi olması nedeniyle katı atık bertaraf tesisi olarak değerlendirilmesine bakanlık olarak 2006 yılında olur verdiklerini bildirdi. l ANKARA GÜRER MUT Almanya Bundesliga takımı Darmstadt’dan terörist gruplarla bağlantısı olduğu iddialarıyla gönderilen ve G.Antepspor’la anlaşan Tunuslu futbolcu Anis BenHatira’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tanışma hayali gerçek oldu. Gaziantepspor’a transfer olan Tunuslu futbolcu, şehre gelişinin ardından en büyük hayalinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yan yana gelmek olduğunu belirtmişti. Erdoğan’ın önceki gün gerçekleştirdiği Gaziantep mitingi öncesinde tam kadro havaalanında bekleyen Gaziantepsporlu futbolcular arasında bulunan BenHatira’nın elini sıkan Erdoğan, “Ükemize hoş geldin kardeşim” dedi. Bunun üzerine BenHatira da, “Sizin gibi bir liderle tanışmak benim için inanılmaz mutluluk verdi, sizi seviyoruz, dünyadaki Müslümanların liderisiniz” ifadelerini kullandı. Almanya’daki ‘Selefi’ gruplarla bağlantılı bir yardım derneğine üye olduğu Der Spiegel başta olmak üzere Alman basınınca ortaya çıkarılan ve ardından kulübünden gönderilen Tunuslu Anis BenHatira, o günlerde hakkında verilen karara tepki göstererek, “Gerçekten bunun gözümü korkutacağını mı sandınız?” açıklamasında bulunmuştu. Darmstadt Başkanı Ruediger Fritsch, BenHatira’nın insani yardım faaliyetlerini Ansaar International adlı derneğin çatısı altında yürütmesini doğru bulmadıklarını bildirmişti. Darmstad taraftarları da, Tunuslu oyuncuya Ansaar International ile ilişkisini kesmeye çağıran bir pankart açmıştı. IŞİD’in legal faaliyetlerini yürüttüğü düşünülen derneklerden ‘Ansaar International’ Alman basınının yakın takibi altında. Alman Birinci Kanal’ındaki ‘Kontraste’ adlı belgeselde, “Almanya’daki Selefistler Suriye’deki IŞİD teröristleri için rol mü yapıyor?” soru başlığıyla verilen haberde, Alman istihbarat birimleri tarafından yakından takip edilen Düsseldorf kentindeki Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki ‘Helfen in Not’ (acil yardım) ve “Ansaar İnternational” adlı derneklerin radikal islamcı dernekler oldukları ve bu der neklerin Suriye’ye insani yardım TIR’larıyla malzeme taşıdıkları görüntülenmişti. l İSTANBUL Der Spiegel, BenHatira’nın ‘Selefi’ gruplarla bağlantılı bir yardım derneğine üye olduğunu yazdı. Hatira ile Erdoğan önceki gün karşılaştı. Hastane var hemşire yok Erdoğan’ın Mersin’de açılışını yaptığı Türkiye’nin ilk şehir hastanesinde hemşire krizi Arda lösemiye yenik düştü Lüleburgaz ilçesinde 3 yıldır lösemi tedavisi gören 10 yaşındaki İbrahim Arda Topaç, annesinden ilik nakli olmasına rağmen yaşama tutunamayarak hayatını kaybetti. Lüleburgaz’da yaşayan Ayşe Mustafa Topaç çiftinin oğlu İbrahim Arda Topaç, 2014 yılında Lüleburgaz Raman Yaman İlkokulu’nun 2’nci sınıf öğrencisiyken, lösemi hastalığına yakalandı. Topaç, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve İstanbul’da süren tedavisine rağmen iyileşme gösteremedi. Antalya’da annesi Ayşe Topaç’tan yüzde 10’luk ilik nakli uyum sağlamasına rağmen tedaviye olumlu cevap vermeyen İbrahim Arda, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Mersin’de, 3 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım tarafından açılan Türkiye’nin ilk şehir hastanesi olan Mersin Şehir Hastanesi’nde yaşanan “hemşire krizini” hasta yakınları cep telefonuyla görüntüledi. Bir yakınının tedavisi için şehir hastanesine giden Hüseyin Ertaş (26), doktorun yönlendirmesi üzerine enjeksiyon bölümüne geçti. Bölümün olduğu kapıda yaklaşık 20 kişinin biriktiğini gören Ertaş, iddiaya göre hemşire olmadığı için, güvenlik görevlileri ile çıkan tartışmaları cep telefonu ile görüntüledi. Görevli hemşireyi 30 dakika boyunca beklediklerini söyleyen Er taş, “Hasta olan baldızımı yeni açılan hastaneye götürdüm. Fiş alıp yeşil alana geçtiğimde, enjeksiyon bölümünde ‘nerede bu hemşireler’ diye tartışmalar başladı. Hiç hemşire yoktu bölümde. Güvenlik görevlileri geldi. Tartışma büyüyünce hemşire geldi. Ameliyatlı bir kadına iğne yapması gerekiyordu ama kadın acı içinde hemşire bekledi. Hemşireler de vatandaşlara bağırdı. Enjeksiyon bölümünde iğne yapacak hemşire yok. Bu nasıl bir ayıp” dedi. Mersin Şehir Hastanesi Başhekimi Recep Aydın ise gecikmenin hemen fark edildiğini ve olayın yaşandığı bölüme ek personel görevlendirildiğini söyledi. l Yurt Haberleri ‘Ben İslâm’ım!.. İslâm benim!’ İran’la şu ara yine “papaz olundu”. Yadırgamadık, hanidir alışığız çünkü bu ülkeyle böyle inişliçıkışlı münasebete… Bir bakmışsınız İran baş tacı. Sonra bir de bakıyorsunuz İran yerin dibine geçirilmekte. Bugünkü tablo aslında İslâmiçi güç ve nüfuz mücadelesinin bir tezahürü ve ezelden beri İslamiyet’in yayıldığı topraklarda karşımıza çıkar. Bu İslâmiçi mücadelede karşılıklı olarak en bilindik hamle de Müslüman rakibi “tekfir etmek”tir. Tekfir, bir Müslümanı küfre, kâfirliğe, yani İslâmdışılığa nispet etme, denk sayma ameliyesi… Haricîlerin ortaya çıkışından, dolayısıyla İslâmiyet’in erken dönemlerinden beri de karşımızda. Müslüman toplumu kendi kontrolünüze alma yolunda size rakip olanları devre dışı bırakmak için yaygın bir strateji bu. Körfez ülkelerini ziyarete giden Cumhurbaşkanı’nın Bahreyn’de yaptığı konuşmada İran’a yönelik sözlerine bakınca da bir “tekfir” kokusu almamak neredeyse olanaksız. Zaten İran’ın tepkisi ve iki gündür gerilen ilişkiler de bu yönde düşünmeyi teşvik ediyor. Erdoğan, İran’ı Irak ve Suriye ağırlıklı Ortadoğu politikasında “Pers milliyetçiliği” yapmakla itham etti. Ardından bir dizi kalemşör de tabiri yaygınlaştırma yolunda harekete geçtiler. HHH Hey gidi günler, gel de Erbakan Hoca’yı yâd etme!.. Tayyip Erdoğan’ın İstanbul İl Başkanlığı’ndan Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yol tuttuğu Refah Partisi’nin genel başkanı olarak Necmettin Erbakan, iktidar şansı yakaladığı REFAHYOL hükümeti kurulur kurulmaz (28 Haziran 1996) ilk yurtdışı ziyaretini İran’a yapmıştı. Tabii kıyamet de kopmuştu. Bir bakıma 28 Şubat (1997) darbesine giden yolda askere verilen ilk koz sayılmıştır bu. O dönem durum böyleydi. Ve İran, daha da öncesinden, 1980’lerden itibaren, şimdi “Pers milliyetçiliği” yaftasıyla onu adeta tekfirleyen İslamcı mahfillerin “mihrabı”ydı!.. O zamanlar, bırakın “Pers milliyetçiliği”ni, İran’ın Şiîliğinin dahi esamisi okunmuyordu. Bundan dem vuranlara, “İslâm devrimi”nden ve akabinde şekillenmiş “İran İslâm Cumhuriyeti”nden kamaşmış gözler eşliğinde parmaklar dudakların ortasına oturtularak sus işareti yapılıyordu!.. Bu ülkede İslâmî yayın patlaması da, İslâmcılığın güncellenerek iyice serpilip gelişmesi de 1980’lerden itibaren (içdinamik olarak “Türkİslâm Sentezi”nin resmî ideoloji yapılması kadar) hiç mi hiç yabana atılmayacak bir dışdinamik olarak İran devriminin coşkun dalgalarının sonucudur. Tayyip Erdoğan’ların, Abdullah Gül’lerin ve aynı minval üzere diğer siyasal aktörlerin yükselişinin önü de bu süreçte açılmıştır. HHH Şimdi İran’ı “Pers milliyetçiliği” yapıyor diye tukaka etmenin sebebi ise yukarıda da işaret edildiği üzere Suriye batağına İslâmiçi bölgesel nüfuz mücadelesi bağlamında saplanmış olmak. Burada İslâm’ı kendi uhdesine almaya dönük hayatî bir “politik” ihtiyaç söz konusu tabii. O yüzden tıpkı IŞİD’i “DEAŞ”layıp İslâmdışı kılma gayreti gibi, İran da “Pers milliyetçiliği” lafzıyla “tekfir” ve İslâmdışı diye “tefrik” (ayırt) edilmeye çalışılıyor. Bir yandan da İslâm bünyesinde basit, vasat ve geri tepmesi kuvvetle muhtemel bir “özcülük” pratiği bu. Yani, “Ben, ama yalnız ben İslâm’ı temsil ederim” demek… Diğerleri, İslâm adına yanlış, bozuk, sapkın örnekler demek… Fransa Kralı 14. Louis’nin meşhur “L’État, c’est moi” (“Devlet, benim!”) sözünden, siyasal çerçevede cuk oturacak bir esinlenmeyle söyleyecek olursak demek istiyorlar ki: “Ben, İslâm’ım… İslâm da benimdir… Ve benden başka İslâm yok!..” Korkarım çok kötü geri tepecektir. Rakipler, kendi “gerçek İslâm”larıyla misillemede bulunurken sizin tarihinizdecoğrafyanızda yürürlükteki İslâm anlayış ve pratiğinin içinde “tekfir”e vesile ne bid’atler (dine aykırı uydurmalar) sıralayacaktır, düşünmek dahi istemiyorum!.. Asi kababurun tehdit altında İskenderun Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tahir Özcan, Mavi Yeşil Doğa ve Bilim Derneği olarak Asi Nehri’nde yaşayan ve popülasyonu her geçen gün azalan kababurun balığının koruma altına alınması için çalışma başlattıklarını söyledi. Dernek olarak biyolojik çeşitliliğin korunması için bu yıl ‘Doğa ve Çeşitlilik’ projesini uygulamaya koyduklarını söyleyen Özcan, Türkiye’nin dünyadaki 10 önemli gen merkezinden birisi olduğunu belirtti. Hatay’ın içinden de geçen Asi Nehri’nin gen bakımından zengin bir havza olduğunu belirten Özcan şöyle konuştu: “Asi kababurun balığı da 1985 yıllında bilim dünyasına tanıtılmıştır. Ancak son dönemde balığın popülasyonu farklı etkilerle her geçen gün azalmaktadır. Biz de dernek olarak kababurun balığının koruma altına alınması için proje hazırladık. Bununla ilgili afişler bastırdık.” l HATAY/DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle