23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 1 Şubat 2017 6 HDP BİLEŞENLERİ ‘dHiyAeYcIRe’kler MAHMUT ORAL HDP, HDK, DBP, DTK, TJA, anayasa değişikliğine karşı hayır kampanyası başlattı. Ortak deklarasyonu okuyan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, “Barış ve çözüm isteyen, çözüm sürecine dönülmesini isteyen tüm kesimlerin referandumda ‘hayır’ demesi gerekmektedir. Bu nedenle halkımız bu gidişe dur diyecek, bu anayasaya referandumda ‘hayır’ oyu verecektir. Hiçbir sorunumuza çözüm getirmeyen, içerisinde Kürt sorununun çözümü olmayan, toplum olarak haklarımızı ve özgürlüklerimizi barındırmayan bu anayasaya onay vermeyeceğiz. Güçlü şekilde ‘hayır’ diyeceğiz” dedi. Ortak bildiriyi okuyan Yüksek, Türkiye’de 90 yıldır biriken toplumsal sorunların çözümünün başlangıcının “Demokratik Cumhuriyet Anayasası” olduğunu belirterek, “Bu anayasanın içinde Kürt halkı da Türkiye toplumu da yoktur. Alevi toplumu, diğer kimlikler ve kültürlerin hakları ve özgürlükleri ile mütedeyyinler ve beklentileri yoktur. Bu anayasada kadınlar, emekçiler, demokrasi yoktur” dedi. l DİYARBAKIR AB’den emsal ‘sığınma’ kararı Avrupa Adalet Divanı (AAD), AB üyesi ülkelerin, sadece lojistik sağlama şeklinde olsa bile bir terör örgütünün faaliyetlerine katılmış kişilerin sığınma başvurularını reddedebileceğine hükmetti. AAD, Faslı İslam Savaşçıları (GICM) örgütüne üye olmak ve Irak’a cihatçı götürmek için pasaport sahtekârlığı yapmaktan 2006’da mahkum olduğu Belçika’ya daha sonra sığınma başvurusu yapan Fas kökenli Mustafa Lounani ile ilgili davada karar verdi. ‘Terör tehdidi arttı’ Lounani’nin önce reddedilen sığınma başvurusu Danıştay’da kabul edilince Belçika hükümeti, AAD’ye gitmişti. AB Yüksek Mahkemesi Brüksel’in itirazını haklı bulup “terör olaylarına” fiilen katılmamış bile olsa, herhangi bir “terör örgütü” ile bağı saptanan kişinin sığınma başvurusunun kabul edilmeyebileceğine hükmetti. Bunu “yabancı terörist ve uluslararası terör örgütlerinden gelen tehdidin arttığına” dair 2014 tarihli BM Güvenlik Konseyi kararına dayandırdı. PKK de AB’nin terör örgütleri listesinde bulunuyor. l Haber Merkezi O iddianame kabul edildi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında 43 yıldan 142 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi. Demirtaş’a, “Terör örgütü yöneticiliği”, “Terör örgütü propagandası yapmak’, “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet”, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik”, “Halkı kanunlara uymamaya tahrik” ve “Suç işlemeye tahrik ve suçu ve suçluyu övme” suçları yöneltildi. l İHA Karakoçan’a kayyım atandı İçişleri Bakanlığı, Elazığ’ın Karakoçan ilçesinin Belediye Başkanı Burhan Kocaman’ı, “Terör örgütü propagandası yapmak’”suçundan yürütülen soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırdı. Kocaman’ın yerine İlçe Kaymakamı Cemil Sarıoğlu kayyım olarak atandı. l DHA Kritik karar Baluken’i tahliye eden mahkemenin yaptığı gibi ‘Balbay kararı’nın emsal alınması durumunda diğer HDP’lilerin tahliye edilmeleri gerekiyor Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin HDP Grup Başkan vekili İdris Baluken’i Ana yasa Mahkemesi’nin Musta fa Balbay’a iliş kin kararı em sal göstererek tahliye etmesi nin HDP Eş Ge KEMAL GÖKTAŞ nel Başkanı Selahattin Demirtaş başta ol mak üzere tu tuklu HDP’li vekillerin de tah liyesini sağlayabileceği belir tildi. Baluken hakkında önce ki gün tahliye kararı veren Di yarbakır 8. Ağır Ceza Mahke mesi Demirtaş’ın tutuklu oldu ğu davaya da bakacak. Tahliye umudu Mahkeme, Baluken’in tahliyesine milletvekili olması, Anayasa Mahkemesi’nin 4 Aralık 2013 tarihinde verdiği Mustafa Balbay kararını gerekçe gösterdi. Baluken hakkında “adli kontrol ve yurtdışına çıkış yasağı” kararı verildi. “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, örgüt üyesi olmak, örgüt propagandası yapmak ve toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet etmek” iddiaları ile ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıl hapis cezası istenilen Baluken’in sürpriz tahliyesinin ardından gözler aynı Televizyondan öğrendi Bilgen BİLGEN VE BEŞTAŞ TUTUKLANDI Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 68 Ekim Kobani olaylarına ilişkin yürütülen soruşturma çerçevesinde önceki gün gözaltına alınan HDP Kars Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen ile Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, “Silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla tutuklanma talebiyle çıkarıldıkları mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Savcılığın mahkemeye itirazı üzerine iki milletvekili için tutuklanmalarına yönelik yaka lama kararı çıkarıldı. Kararın ardından önceki gece yeniden gözaltına alınan HDP’li Beştaş, gece saatlerinde çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bilgen ise, dün öğlen saatlerinde çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Bilgen’in, adliyeye çıkarıldığı sırada bazı medya kuruluşları Ayhan Bilgen’in tutuklandığını duyurdu. Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta Ayhan Bilgen’in tutuklandığı yönündeki haberi CNN Türk yayınında izlediği görüldü. l DHA/ İHA mahkemede görülecek olan Demirtaş’ın davasına çevrildi. Demirtaş hakkında da benzer suçlamalarla açılan soruşturmada tu tuklama kararı verilmişti. Savcılık, Demirtaş’la ilgili iddianameyi tamamlamış ve 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunmuştu. Mahkemenin bugün iddianameyi kabul ederek yargılama sürecini baş latması ve duruşma tarihini belirlemesi bekleniyor. ‘Hak ihlali’ AYM’nin Ergenekon davasında tutuklu olan CHP milletvekili Balbay hakkındaki kararında millletvekillerinin tutuklu yargılanmaları konusunda önemli kriterler getirilmişti. “Tutukluluk halinin milletvekili olarak siyasi faaliyet ve temsil hakkını engellemesi ne deniyle seçilme hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır” denilen kararda, “Başvurucunun (Balbay) seçilme ve temsil hakkıyla yargılamanın tutuklu olarak sürdürülmesindeki kamu yararı arasında makul bir dengenin gözetilmemesi” anayasanın ihlali olarak değerlendirilmişti. Milletvekilinin tutuklu olmasının sadece onun seçilme hakkına değil, aynı zamanda seçmenlerin serbest iradelerini açıklama hakkına yönelik de bir müdahale olduğu belirtilen kararda mahkemelerin milletvekillerinin tutukluluğuna karar verirken “kişinin özel durumunun dikkate alınması ve bu anlamda tutukluluk gerekçelerinin kişiselleştirilmesi” gerektiği ifade edilmişti. Kararda, başvurucunun kaçacağına ya da delilleri karartacağına dair inandırıcı somut olgular ortaya konulmaması da ihlal sayılmıştı. Uygulanacak mı? AYM’nin bu gerekçeleri doğrultusunda mahkemelerin “kaçacağı konusunda somut olgu” gösteremediği durumlarda milletvekillerinin tahliyesine karar vermesi gerekiyor. HDP kulislerinde mahkemenin Baluken kararındaki gibi Demirtaş’ın da tahliyesine karar vereceği beklentisi oluşurken hukukçular Balbay kararı doğrultusunda HDP’li vekillerin tamamının tahliye edilmesi gerektiğini savunuyor. l ANKARA GUARDIAN’IN ANALİZİ ‘ABD’nin geleceğini görmek için Türkiye’ye bakın’ ERDOĞAN’LA BENZERLİKLERİ Guardian’daki yazıda Trump ve Erdoğan’ın benzeştiği noktalar şöyle sıralandı: n Eleştiriye tahammülleri yok n Damatları önemli rollerde n Kadınları nesneleştiriyorlar n Kürtaja karşılar n Milliyetçi söylem Britanya’nın önde gelen gazetelerinden Guardian’da yazan Liz Cookman, ABD’nin geleceğini merak edenlere “Türkiye’ye bakmalarını” tavsiye etti. Trump yönetiminin ilk günleri herkesi şok ederken çoğu Türk’ün “Dünyamıza hoş geldiniz” diye düşündüğünü kaydeden Cookman, “Türkiye’nin otoriterliğe yuvarlanışı, Trump’a direnilmezse olacaklara dair bir uyarı. ABD başkanının yapmasından kork tuğunuz çoğu şeyi Erdoğan çoktan yaptı” diye yazdı. ‘Böl ve yönet’ “Dünyanın diğer yanında oturup Türkiye’yle ilgili bir iki makale okumak ve ‘Uyanın! Erdoğan bir diktatör’ yorumları atmak kolay. Asıl ABD’ye bakın: Her şey böyle başlıyor. Zihin kontrolü yavaşça yayılıyor. Böl ve yönet” diyen yazar, Trump ve Erdoğan’ın benzeştiği noktaları şöyle sıraladı: “İşkenceye verdikleri desteğin dışında, ikisi de milliyetçi söylem kullanıyor. Kürtaja karşı çıkıyor. Kadınları nesneleştiriyor, feminizmi yanlış anlıyor. Damatlarını önemli rollere getiriyor. Özellikle komedyenlerin ve gazetecilerin eleştirilerine tahammül edemiyor. Birbirlerinin medyaya yönelik tutumunu destekliyorlar.” Medyanın düşmana dönüştürüldüğü bir ülkede insanların iktidarca çok kolay manipüle edileceğine dikkat çeken Co okman, Türkiye’de yabancı gazetecilerin bile otosansür uyguladığını, kapıları vakitsiz çaldığında korktuklarını, yurtdışına gittiklerinde geri dönüp dönemeyeceklerini merak ettiklerini belirtti. “ABD’de özgür basına yönelik iftiralara geç olmadan karşı çıkmalıyız. Erdoğan’ın artık Türkiye’ye iyi gelmemesi gibi, Trump da Amerika’ya iyi gelmiyor. Ülkelerinin kimliğini değiştiriyorlar” vurgusu yaptı. l Dış Haberler ŞReI.FinRaEsLalI.dsırıesısndkaaipyudcuı İzmir’de 10, İstanbul’da 9 kişi cezaevine gönderildi Yılbaşı gecesi 39 kişinin öldürüldüğü Reina saldırı ait şifreli ses kaydının olduğu bir tabletin ele geçirildiği anla sına ilişkin İzmir’de gözaltında tıldı. Mamaşaripov’un eşinin de bulunan 10 kişi tutuklandı. Da saldırıdan haberdar olduğu an ha önce İzmir’de 11 kişi tutuk latılan yazıda, şüpheli Khıkma lanmıştı. Şüphelilerin, saldır tıllo Zokırov’un saldırıyı plan gan Abdulkadir Masharipov ile layan firari IŞİD’li Baro kod ad Konya’daki hücre evinde kal lı Osman Sodırov ile irtibatlı ol dıkları belirlenmişti. İstanbul’da ise mahkemeye sevk edilen 14 şüpheliden 9’u tutuklandı. Hürriyet’in haberine göre savcılığın mahkemeye sevk yazısında “39 kez kasten öldürme suçuna yardım” suçundan tutuklama talebinde bulunduğu İlyas Mamaşaripov’un, kod adı Hoca Aka olan DEAŞ emiri İzmir’deki şüphelilerin Masharipov’la bağlantılı oldukları belirtildi. nin yardımcısı olduğu belirtildi. Mamaşaripov’un Masharipov ile saldırıdan önce 20 gün aileleri ile birlikte aynı evde kaldıkları ve saldırının planlama aşamasında yer aldığı anlatıldı. Evde saldırıya ilişkin Masharipov’a duğu belirtildi. Şüpheli Doulaıtı Maımaıtıalı’nın saldırganı evinde sakladığı, evdeki aramada saldırıda elinden yaralanan Masharipov’un kan izlerinin üzerinde bulunduğu bir sigara paketi bulunduğu belirtildi. Öte yandan IŞİD’e yönelik operasyonda Adana’da 7, Samsun’da ise 12 kişi gözaltına alındı. İNCİRLİK’TE ‘GÖRÜNTÜ’ KRİZİ Almanya’dan Türkiye’ye ret Almanya Başbakan Angela Merkel’in Türkiye ziyareti öncesinde, Alman Savunma Bakanlığı, İncirlik Üssü’nde konuşlu Tornado uçaklarının Irak ve Suriye’de topladığı görüntülere Ankara’nın filtresiz erişim talebini reddettiklerini duyurdu. Bakanlık sözcüsü, görüntülerin sadece IŞİD’le savaşta kullanılabileceğini söyledi. Zira Alman vekiller, toplanan verilerin, “Türkiye’nin Kürtlere karşı askeri kampanyasında kullanılmaması” yönünde sıkı kısıtlama getirmişti. Öncesinde Der Spiegel Online, “Ankara’nın Tornadoların çektiği fotoğrafların tamamına erişemezse Alman uçaklarının İncirlik’te üslenmesine ve yeni tesis inşaat etmesi izin vermeme” şantajı yaptığını iddia etmişti. haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ İktidar, yozlaşma, cesaret ve evrim Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Evrim teorisi zaten bilimsel olarak eskimiş ve çürümüş bir teoridir. İlla bu teori mutlaka okutulacak diye bir kural yok” dedi. Kurtulmuş’un İslâm’a Batı’dan “ithal edilmiş” ve en çok Evanjelik Hıristiyanlarla ultraOrtodoks Yahudilerin ABD’de kitleleri güdümleyerek prim yapma yolunda geliştirdikleri evrimkarşıtı dile bu kadar teslim olmuş olması ne kadar hazin!.. Kendisi doğa bilimci değil, insanbilimci değil, toplumbilimci değil. Evrim kavramı ve kuramının işleyiş süreçlerinde önemli bir hareket noktası oluşturduğu jeoloji, biyoloji, astronomi, antropoloji, sosyoloji, psikoloji gibi disiplinlerin hiçbirinde kafa yormuşluğu, mürekkep yalamışlığı yok. Bu yüzden olsa gerek, “Evrim çürütülmüş bir teori” diyerek, 1980’lerden beri yakından takip ettiğim yaratılışçılıkevrimcilik polemiğinde hep karşımıza çıkan, aslında kendisi çürümüş bu “terane”yi böyle rahat telaffuz edebiliyor. Bu “cesaret”, iktidardan geliyor. Demek ki iktidar sadece yozlaştırmıyor, temelsiz bir cesarete de kapı açıyor, hatta tavan yaptırıyor. Evrim bir kuram… Olaylar ve olgular dünyasına ilişkin bir açıklama anahtarı. Bir inanç değil. Öğretirsiniz, öğrenirsiniz, tartışırsınız, sorgularsınız. Açıklama gücünü yitirdiği noktada da daha geçerli bir başka kuramla yeri doldurulur. Ama böyle bir durum yok. Evrimin bir kuram olarak çürütüldüğüne yönelik iddiaların aksine, bilimsel araştırmaların vardığı nokta onun işleyiş mekanizmasına ilişkin daha güçlü yeni bulguları önümüze çıkarmakta. 18’inci yüzyılda Lamarck’ın, 19’uncu yüzyılda Darwin’in evrim kuramlarının bazı yanları elbette bu bulgular doğrultusunda yanlışlandı. Ama varoluşun evrimsel temelde gerçekleştiğine dair kuramsal pozisyon, yapılan yeni çalışmalarla çürütülmek bir yana daha da geçerli hale gelmekte her geçen gün. Evrim evrenin, yeryüzünün, yaşamın, insanın ve insanlığın (kültürün) nasıl var olduğu konusunda geliştirilmiş bir kuram ve şu iki temel önermeye dayanıyor: Bir, varlıklar sürekli bir değişim ve çeşitlenme dinamiğine sahip. İki, varlıklar arasında ilişkiye ve köken ortaklığına işaret eden bir bağ mevcut. Bu kuramsal yaklaşım doğrultusunda “evrenin evrimi”nden de, “dünyanın evrimi”nden de, “insanın evrimi”nden de, “kültürün evrimi”nden de söz edilebilir. Hatta “dinin evrimi” bile mevzubahis edilebilir. Bir antropolog olarak ben, insanın biyolojik ve kültürel evrimine de, bir insanikültürel evrensel olarak din kurumuna da ilişkin çalışmalara akademik ömrümü verdim. Hem İslâm, tasavvuf, tarikat, Nakşibendilik üzerine tez yazdım. Hem de antropogenetik açıdan insan ve primat evrimi üzerine tez yazdım. Bu süreçte hem doğal seçilim ve türlerin kökeni üzerine yazdıklarıyla insanlığı dindışı, materyalist, ateist çizgilere savurduğu ileri sürülen Darwin’in aslında ne kadar dindar olduğunu fark ettim. Hem de evrimkarşıtlığına hiç hak etmediği halde dinbaz manevralarla itilen İslâm’ın içinde Darwin’i mumla aratacak derecede güçlü ve sağlam saptamalarda bulunan mütefekkirlerle karşılaştım. Mesela Abbasi dönemi Mutezilî âlimi Câhız (786869) köpeklerin, güvercinlerin, kurtların, tilkilerin yaşayışını bizzat gözlemleyerek coğrafi bölgelere göre onlardaki değişiklik ve farklılıkları tespit etmiştir. Bunları fiziksel çevre, iklim şartları, yaşam kavgası gibi etkilere bağlayarak Darwin’den yüzyıllar önce bir biyolojik evrim kuramının temellerini atmıştır. Numan Kurtulmuş, Câhız’ın bu bakımdan önemli eseri “Kitabu’lHayevân”ı okumuş mudur?.. Herhalde okusa böyle harcıâlem lâflar etmezdi. Ya da mesela 18’inci yüzyıl Osmanlı âlimi Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın dönemi itibarıyla bir tür İslâm ansiklopedisi mahiyetindeki üç ciltlik “Marifetname” adlı eserindeki şu çarpıcı “evrimsel varoluş” anlatısından haberdar mıdır?: “Bu şerefli vücudun yükseliş başlangıcı madenler olmuştur ki onların başlangıcı kaygan çamurdur. Sonra ondan taşlar mertebesine yükselmiştir. Ondan eriyen cevherler mertebesine ulaşmıştır. … Ta mercana varıp bitkisel belirtilerle gelişip, o mertebeden dahi yükselip tohumsuz bitkiler mertebesine gitmiştir. Bundan sonra tohumla biten bitkiler mertebesine ve ondan ağaç suretine varıp, ta hurma ağacı olmaya yetmiştir. Hurma mertebesinden hayvan mertebesine yükselip yıllarca o mertebede yaşamıştır. Ta iş ve surette insana benzeyen goril ve maymun mertebesini bulmuştur. O mertebeden dahi yükselip insan suretine gelmiştir” (Marifetname, Cilt 1, s. 71). Sayın Kurtulmuş’a tavsiyem şu ki evrimi biyoloji müfredatından çıkarmak yetmez, Erzurumlu İbrahim Hakkı’yı da imamhatip ve ilahiyat müfredatından çıkarın!.. Tabii yanı sıra İbni Miskeveyh, İbni Tufeyl, İbni Haldun ve Mevlânâ Rumî’yi de müfredat dışı kılın!.. Hatta Peygamber’in, “Halanız hurma ağacına hürmet gösterin. Çünkü o, Âdem’in çamurunun artığından yaratılmıştır” sözünü de silin defterden!.. Hatta ve hatta şu Allah kelâmını da hasır altı edin: “İnsanoğlu, var edilip bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz uzun bir zaman geçmemiş midir?” (İnsan Suresi, 1. Âyet). C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle