03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 8 Aralık 2017 haber TASARIM: EMİNE BİLGET 7 ‘Telkinle tutuklandım’ DİNKDAVASINDAİTİRAF Mahkemeye getirilmeyen Demirtaş, SEGBİS’i yine reddetti. Demirtaş’ın 12 sayfalık dilekçe yolladığı mahkeme, tutukluluğunun devamına karar verdi 13aydır Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başka nı Selahattin Demirtaş’ın 31 fezle keden dolayı açılan davanın görül mesine Sincan Cezaevi’nde başlan dı. Ankara 19. Ceza Mahkemesi’nin baktığı duruşma nedeniyle cezaevi çevresinde ve içinde yoğun güven lik önlemi alındı. Duruşma için binin üzerinde HDP’li Sin can Cezaevi önüne gel di. Ancak sadece 150 kadar izleyicinin içeri alınmasına izin verildi. ALİCAN ULUDAĞ Polis, mahkeme kararını gerekçe göstererek 10 ülkeden gelen siyasi parti temsilcileri, avukatlar ile yaban cı basın mensuplarını içeri almadı. Mahkeme, duruşmada yabancı heyet lerin içeri alınması talebini “Güvenlik problemi olacağı” gerekçesiyle reddet ti. Alman parlamenter Hakan Taş’ın gözlemci sıfatıyla duruşmaya katılma sına izin vermeyen mahkeme, buna karşılık Taş’ın izleyici olarak bulun masına izin verdi. Duruşmayı çok sa yıda HDP yöneticisi ve parti milletve kili izledi. CHP’den ise sadece Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan geldi. Basına kısıtlama Sarı basın kartı olmayan gazetecilerin girişine izin verilmedi. Basın kartı olan gazetecilerin ise Demirtaş duruşmasına cep telefonu ve bilgisayarla girmelerine müsaade edilmedi. Ancak aynı yerde görülen Genelkurmay Karargâhı davasını izleyen gazeteciler için ise bu yasak uygulanmadı. Bir saat geç başlayan duruşmada Demirtaş’ı yaklaşık 150 avukat savundu. Mahkemeye gelen yazıları okuyan Başkan İlhan, 12 sayfalık dilekçe gönderen Demirtaş’ın mahkemeye bizzat katılmak ve ayrıca SEGBİS ile yargılamaya imkân veren CMK 194/4. maddesinin anayasaya aykırı olması nedeniyle durdurma kararı verilerek Anayasa Mahkemesi’ne Binin üzerinde HDP’li, Sincan Cezaevi önünde bekledi. HDP’liler ateş yakarak ve halay çekerek ısındı. NECATİ SAVAŞ iptal davası açılmasını istediğini bildirdiğini açıkladı. Edirne Cezaevi de Demirtaş’ın SEGBİS ile duruşmaya katılmayacağını bildirdiğine ilişkin yazısını gönderdi. Yaklaşık 600 sanık kapasiteli salonda, bu yer boş kaldı. 12 jandarma, sanık bölümüne oturdu. ‘Şiddet unsuru yok’ Daha sonra duruşma savcısına söz verildi. İddianamede belirtilen eylemlerle ilgili olarak yapılan konuşmalar sonrası herhangi bir şiddet eyleminin meydana gelip gelmediğinin emniyet müdürlüklerinden sorulmasını isteyen Cumhuriyet savcısı, Demirtaş’ın üzerine atılı silahlı terör örgütü yöneticiliği suçuna ilişkin somut ve kuvvetli suç şüphesi olduğu iddiasıyla tutukluluk halinin devamını talep etti. Söz alan avukatlardan Mahsuni Karaman, savcının şiddet ifadesine karşı olduklarını belirterek, “Demirtaş hakkındaki 31 fezleke sadece konuşmala rı içermektedir. Orada da şiddet yoktur” dedi. Avukat, SEGBİS ısrarının ise hukuki olmadığını söyledi. Gözler 14 Şubat’ta Yaklaşık bir saatlik aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, 31 fezlekeden birçoğunda eksik olan delillerin Diyarbakır Başsavcılığı’ndan istenmesine hükmetti. Ayrıca gizli tanık Mercek’in ifadesi de savcılıktan istenecek. Demirtaş’ın SEGBİS’le savunma yapılmasını düzenleyen KHK hükmünün iptali talebini, “Anayasanın 148. maddesine göre OHAL KHK’leri hakkında dava açılamayacağı” gerekçesiyle reddeden mahkeme, yargılamanın durdurulması talebin de bu aşamada reddine karar verdi. Demirtaş’ın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, HDP liderinin gelecek duruşmada bizzat hazır edilmesine hükmederek davayı 14 Şubat 2018’e bıraktı. l ANKARA TWITTER hesabından ‘Adalet silindi geriye Saray kaldı’ Duruşmanın ardından Selahattin Demirtaş’ın Twitter hesabından yapılan paylaşımda, “Daha önceleri hali içler acısı olan bir yargı vardı. Şimdi o yargı bile yok. Adalet Saraylarında adalet yazısı iyice silindi. Geriye sadece Saray kaldı. Sözde yargıdan kaçıyorum diye tutuklandım, on üç aydır yargı benden kaçıyor. Bu suçları işleyenler yine bir gün yargı önünde hesap verecekler. Biz değil, Saray’ın önünde iki büklüm eğilenler tarihe utanç olarak geçecekler” ifadeleri kullanıldı. Davalar ayrı tutum aynı 35 ‘barış akademisyeni’ daha ayrı mahkemelerde hâkim karşısına çıktı. Mahkemeler sanıkların beraat ve davaların birleştirilmesi başta olmak üzere tüm taleplerini reddetti CANAN COŞKUN Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki çatışmalı sürecin sonlandırılması için “Barış bildirisine” imza atan akademisyenler dün de İstanbul 32., 33. ve 34. Ağır Ceza Mahkemeleri’nde hâkim karşısına çıktı. Yargılanan 35 akademisyen arasında Prof. Dr. Raşit Tükel, Prof. Dr. İzzettin Önder, Prof. Dr. Şahika Yüksel de yer aldı. Duruşmalarda akademisyenleri savunan avukatların sayısı üç ile sınırlandı. Akademisyenlerin duruşmalarını öğrencilerinin yanı sıra CHP milletvekilleri Selina Doğan, Mahmut Tanal ve Süheyl Batum ile HDP milletvekili Garo Paylan da takip etti. 35 akademisyenden yalnızca Prof. Dr. İzzeddin Önder, Galatasaray Üniversitesinden siyaset bilimci Prof. Dr. Füsun Üstel ve İstanbul Üniversitesi’nden Aylin Altınay Cingöz savunma yaptı. Önder: Kamusal israf İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde savunma yapan Prof. Dr. Önder, bildiriyi kendisinin yazmadığını belirterek, sosyal medyada görerek imzaladığını söyledi. Bildiriyi barışın tesisi için imzaladığını, suç oluşturmadığını, ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu düşündüğünü kaydeden Önder, şöyle konuştu: “Bir bildiride tüm imzacıların tüm sözcük ve ifadeler üzerinde ittifak ettikleri iddia edilemez. Metni imzalarken ben de bu kurala itibar ederek, metnin genel yaklaşımını esas aldım. Savcılık makamının ithamının aksine, bildiriyi kesinlikle PKK amacı ile aynı doğrultuda değil, tam tersi ülkenin bütünlüğü ve güvenliği anlayışı ile yorumlamış ve imzalamış olduğumu düşünüyorum. 1.128 akademisyen böyle bir nedenle yargılanıyorsa ciddi bir kamusal israf vardır” dedi. Prof. Dr. Üstel ise, isnat edilen suç ile ilgili değil ilkesel savunma yapacağını belirterek şunları söyledi: “BAK bildirisini yeniden başlayan çatışma ortamında imzaladım. Değer ‘Barış sözümüzün arkasındayız’ Gazetemizin tutuklu İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay nezdinde, haksız tutuklamalara karşı 36. Adalet Nöbeti, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin C kapısı girişindeki Themis heykellerinin bulunduğu alanda tutuldu. Nöbete, Artvin Barosu Başkanı avukat Ali Uğur Çağal, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Hasan Kılıç, gazetemizin avukatları Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, çizerimiz Musa Kart, Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydo ğan, Eğitim Sen MYK Üyesi Ebru Yiğit ve çok sayıda hukukçu katıldı. Avukatlar bir saatlik sessiz nöbetinin ardından adliyenin C kapısı önünde basın açıklaması yaptı. Nöbete katılan ve Barış Akademisyenleri adına konuşan Özgür Müftüoğlu barış istedikleri için “terörist” ilan edildiklerini ancak barış mücadelesini sürdüreceklerini vurguladı. Artvin Barosu Başkanı avukat Ali Uğur Çağal, burada yaptığı konuşmada, “Yargı baskı aracı haline getirildi. 65 yaşında biri olarak ben okuma alışkanlığımı, demokrasiyi, laikliği, insan haklarını,Cumhuriyet gazetesinden öğrendim. Böyle bir gazetenin üzerine gidilmesi ve Sözcü gazetesine de aynı şeylerin yapılmasının tek nedeni muhalefeti susturmaktır”diye konuştu. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Hasan Kılıç ise, “Ülkemizden başka gidecek yerimiz olmadığı gibi güvencemiz olacak başka bir yargı da yoktur” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet lerim ve ilkelerim var. Birey olarak insan yaşamını ve onurunu en üstün değerler olarak görüyorum. Bu çerçevede medyadan yansıyan fotoğraflar gelecek konusunda umutsuzluğa sevk etti beni. Tüm kesimler için adil ve sürdürülebilir barış için ifade ve basın özgürlüğü dahilinde barış talebinde bulundum.” Akademisyen Cingöz ise “Her vatandaş gibi 2016 başındaki olayları üzüntüyle izlediğini” belirterek, “Barışın bir parçası olmak için attığım imza ile sanık olmamıza şaşkınım. Beraatimi talep ediyorum” dedi. Mahkeme, hem Önder ve Cingöz’ün yargılandığı dosyada hem de gün boyu gördüğü diğer akademisyen duruşmalarına ilişkin ara kararında Mart 2016’daki ikinci bildiride imzalarının bulunup bulunmadığının araştırılması için İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne yazı yazılmasına karar verdi. ‘Avukatsız da yaparız’ Aynı mahkemenin 22 Aralık’a duruşma günü vermesi üzerine avukat Meriç Eyüboğlu itiraz etti. Bunun üzerine mahkeme başkanı “Güle güle avukat hanım” diyerek azarladı. Başkan, avukatların dosyaya çalışmadığını iddia ederek, “Gerekirse avukatsız ifade alırız” diyerek bağır dı. Mahkeme başkanı duruşmaları 22 Aralık’a erteledi. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamada avukatlar talep etmeden savcı Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinde düzenlenen “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan bakanlık izni istenmesi talebini reddetti. Bildiriye imza atan akademisyenler 19 Aralık’ta ilk kez hâkim karşısına çıkmaya devam edecek. Öte yandan; Fransa’da bulunan akademisyen Ozan Çağlayan hakkında, İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yakalama kararı çıkarıldı. l İSTANBUL ‘Suikast ihbarını müdür geçiştirdi’ Agos’un Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı dava dün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam etti. Savunması alınan Trabzon Jandarma İstihbarat Şube görevlilerinden Hüseyin Yılmaz, Yasin Hayal’in Dink’i öldürme istihbaratını aldıklarını belirterek, “Rutin toplantıda Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü olan sanık Metin Yıldız, Dink suikastına dair istihbarat geldiğinde Trabzon jandarmasından Okan Şimşek tarafından çağrıldıklarını, bu toplantıda Yasin Hayal’in 34 arkadaşıyla birlikte Dink’i öldürmeyi planladıklarını, silah için 500 TL verdiklerini anlattığını söyledi. Yılmaz, bu istihbaratın ertesi gün rutin toplantıda Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü olan sanık Metin Yıldız tarafından Trabzon Jandarma Alay Komutanı Ali Öz’e bildirildiğini, Öz’ün ise “Kapatın konuyu, sonra özel görüşelim” dediğini anlattı. Yılmaz “Bu toplantıdan sonra 19 Ocak 2007’ye kadar bu konu hiç gündeme gelmedi. Ben de Dink’in öldürüldüğünü, izindeyken televizyondan öğrendim” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Köylüler 11 ay sonra aklandı Mersin’in Mezitli ilçesine bağlı Cemilli Köyü’nde önce okuma yazma bilmeyen H.G. adına yazılan bir ihbar mektubu ve köy muhtarının suç duyurusuyla başlayan ‘terör’ soruşturması sonlandı. İhbar mektubunun ardından muhtar Halil Bağcı’nın suç duyurusu üzerine “PKK, DHKPC ve FETÖ’ye üye olmak”, “Cumhurbaşkanına hakaret’“ iddiasıyla 18 köylü hakkında açılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Hakkında soruşturma başlatılan köylülerden Şengül Efe “Bizim için üzücü, yıpratıcı bir süreç oldu. 12 Eylül’de yaşanan o muhbirlik ortamını aratmıyor. İnsanlar artık komşularıyla konuşmaya korkar hale geldi. Bu tür iftiralardan hesap soran bir mekanizma olmalı” dedi. Gazetemiz, yaşananları “Muhtar İstihbarat Teşkilatı” başlıklı haberle 13 Ocak’ta kamuoyuna duyurmuştu. l ABİDİN YAĞMUR / MERSİN Sur’un yıkımına takipsizlik Diyarbakır’ın Sur ilçesinin Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde süren kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında, evlerinden çıkmak istemeyenlerin zorla çıkarılmasına yönelik suç duyurusu hakkında takipsizlik kararı verildi. İki mahallede 2007’den bu yana devam eden kentsel dönüşüm kapsamında çok sayıda ev yıkılmış, hayatlarını orada geçirdikleri için evlerini boşaltmak istemeyen aileler önce su ve elektrik kesintisiyle, ardından da kolluk kuvvetlerinin zor kullanmasıyla karşı karşıya kalmıştı. Onlarca gözaltı ve çok sayıda ailenin evsiz kalmasıyla sonlanan olaylar, mahalleleri adeta hayalet yerleşkelere döndürmüştü. Konuya ilişkin Sur’un Yıkımına Hayır Platformu’nun suç duyurusunu değerlendiren Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, ilgili idarenin suç teşkil edecek bir eylemlerinin bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. l MAHMUT ORAL / DİYARBAKIR Feminist aktiviste Twitter davası KHK ile kapatılan Van Kadın Derneği’nin kurucusu, feminist aktivist Zozan Özgökçe hakkında sosyal medya paylaşımları nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla dava açıldı. Davada, Cumhurbaşkanı Erdoğan da “müşteki” sıfatıyla yer aldı. Gazetemize konuşan Özgökçe, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın IŞİD ile ilgili söylemleri nedeniyle dünya basınında yer alan karikatürleri paylaşmam suç sayılmış. Erdoğan’ın doğumgününde, ‘kara gün’ diyerek ekranımı karartmam suçlama konusu yapılmış. Kadın erkek eşitliğine inanmadığını söyleyen, ‘kadın mıdır kız mıdır diyen’, kadınları başörtülüler ve başörtüsü takmayanlar diye ayıran, kadınlar hakkında ötekileştirici ayrıştırıcı yorumlar yapan Erdoğan’ın söylem ve icraatlarını eleştirmek için bunu yaptım. Fikir ve düşünce özgürlüğü anayasal bir haktır” diye konuştu. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle