30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 3 Aralık 2017 2 Eşitlik istiyoruz Eşitlik, Adalet ve Kadın Zirvesi’nin sonuç bildirgesinden, devlet destekli ayrımcı politikalardan vazgeçme çağrısı çıktı Eşitlik, Adalet ve Kadın Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde devlet destekli “ailecilik” politikalarından ve OHAL’den vazgeçilmesi istenirken müftülük nikâhının muhalefet partileri tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi gerektiği ifade edildi. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yaşanan geri gidişin nedenlerinin derinlemesine tartışılıp geniş kapsamlı bir dayanışma zemininin yaratılması hedefiyle yapılan Eşitlik, Adalet ve Kadın Zirvesi, önceki gün sona erdi. Wow İstanbul’da yapılan iki günlük zirvenin sonuç bildirgesinde, kadınların talepleri sıralandı. Kamu görevlisine eğitim “Adalet İçin Eşitlik İstiyoruz” başlıklı bildirgede, öne çıkan talepler şöyle: “Farklı cinsiyet, dil, din, cinsel eğilim, siyasi düşünceye sahip yurttaşlar eşit fırsatlara sahip olmalıdır. Ötekileştirmeyen, egosuz ve kapsayıcı barış dilini önceleyen bir ortak dil oluşturulmalıdır. Siyasal irade, kutuplaştırıcı nefret söyleminin kadınlar üzerinde yarattığı baskı ve şiddeti engellemelidir. Yargı kadınları aşağılayan, baskı altına alan ataerkilliği pekiştirmek yerine, eşitsizliği ortadan kaldıran bir işlev görmelidir. Kent Konseyleri Kanunu ve yönergesi gözden geçirilmelidir. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi konulu kanunun etkin bir şekilde uygulanması için yasa uygulayıcılar üzerinde baskı oluşturulmalıdır. Kadın, çocuk ve LGBTİ bireylerle teması olan kamu görevlilerine düzenli olarak toplumsal cinsiyet, kadına yönelik şiddet ve LGBTİ hakları konusunda eğitim verilmelidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için, yerel ve merkezi yönetimler düzeyinde özel bütçe ayrılmalı, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme uygulanmalı, cinsiyet temelinde bütçe istatistikleri derlenmelidir. Kadın tedarikçiden ürün ve hizmet alımı teşvik edilmelidir. 140 karakterle yaşayan genç nesil için farklı bakış açısına göre farklı bir siyaset dili ve farklı bir siyaset modeli oluşturulmalıdır. Büyük bir toplumsal cinsiyet eşitliği kampanyası başlatılmalıdır.” l İSTANBUL / Cumhuriyet Mülteci kadınlardan defile Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Çamlık Kampusu’nda mülteci kadınların düzenlediği defilenin ikinci bölümünde kadınlar plastik makyajlar ile ülkelerinde yaşadıkları sıkıntıları yüzlerine yansıttılar. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPE), Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) ve Sağlık Bakanlığı Eskişehir Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün ortaklaşa düzenlediği defilede mülteci kadınlar, yaşadıkları sıkıntıları temsil eden plastik makyajla podyumda yürüdü. Defileye yüzünde plastik makyaj ile çıkan Suriyeli Şare, ülkesinde insanların başlarına nelerin gelebileceğini bilmediklerini ve her an ölümle burun buruna olduklarını söyledi. l İHA GOOGLE MAAŞLARI AÇIKLAMADI Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri olan Google, toplu cinsiyet eşitsizliği davasında kadın çalışanlarına ne kadar maaş verdiği bilgisinin incelenmesine karşı çıkarak mahkeme üzerinden yapılan yasal talebi reddetti. Eylül ayında işyerlerinde cinsiyet ayrımı ve ücret eşitsizliği nedeniyle başlatılan soruşturmada Google, kadın çalışanlarına daha az maaş ödediği, yeterli özelliklere sahip kadın çalışanlarına kariyerlerinde yükselme ve promosyon imkânları vermediği ve kadın çalışanlarına ayrımcılık yaptığı gerekçesiyle incele me altına alınmıştı. ABD’nin San Fransisco kentinde dün görülen davada Google avukatları, mahkeme konuyla ilgili bir hüküm kılmadığı sürece, erkek ve kadın çalışanlarının maaş bilgilerini paylaşmayacağını söyledi. Şirket çalışanlarını temsilen mahkemede yer alan avukat James Finberg, “Verilerin mahkemede onların işine yaramayacağı çok açık bir şekilde ortada ve mahkemeyi kaybetmek istemiyorlar” dedi. Google iddialar karşısında şirkette kesinlikle cinsiyet eşitsizliği olmadığı konusunda ısrar ediyor. l DHA haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET Türk devrimi ve demokratik paradigmalar20/2 Sonuç2 Bugün yine bir pazar... Yine haksız ve hukuksuz biçimde içeri atılan yazar ve gazeteciler dört duvar arasında... Onların içeride olmasının, Türkiye’nin Demokratik, Laik, Sosyal ve Hukuk Devleti modelinden sapmasına bağlı olduğunu... Bu sorunun çözümünün, Demokratik bir Hukuk Devleti yapısı içinde, siyasal iktidardan bağımsız bir adalet mekanizmasının kurulması ve işletilmesinde yattığını unutmayalım. Bu yazı dizisi zaten bu gerekliliği vurgulamak için yazıldı. HHH Aslanbay’ın AvcıoğluKüçükömer arasındaki karşıtlık üzerine kurduğu paradigma aslında benim “DevletçiSeçkinciler” ile “GelenekçiLiberaller” arasındaki karşıtlık üzerine kurduğum paradigmaya çok benzer nitelikler taşıyordu. Ben buna benzer bir başka paradigmayı, edebiyatımızdaki akımları çözümlerken, adını Kemal Tahir’den esinlenerek verdiğim Osmanlıcı/Dinci/Muhafazakâr “Tahirîler” ve Sabahattin Eyüboğlu’na gönderme yaparak isimlendirdiğim Anadolucu/Aydınlanmacı/Atatürkçü “Eyyubiler” karşıtlığı biçiminde de yapmıştım. Bu açılardan, asıl karşıtlığın, nihai hedefler bakımından, Atatürkçülük ve Demokratlık ile Dinci Feodal Otoriter Demagogluk arasında olduğunu düşünüyorum. Aslanbay’ın yanıtında vurguladığı gibi, Avcıoğlu, Atatürkçü çizgide haklı gibi görülebilir ama 1970’lerin sonuna doğru Türkiye’de artık filiz lenmiş olan çağdaş sınıflı toplum açısından, 1920’ler, 30’lar Anadolu’sundaki Din/Tarım toplumu için zorunlu olan otoriter bir tepeden inmeci yöntemi önermesi kabul edilemez. Aslanbay’ın “Demokratik şema nerede; gösterin de onu destekleyelim” biçiminde özetlenecek sorusuna aslında yanıtı yine kendisi, Atatürkçü çizgiyi ve demokrasiyi işaret ederek veriyor. İster soldan ister sağdan gelsinler, Küçükömer ve benzerlerinin içinde yer aldığı “GelenekçiLiberaller” son tahlilde feodal din/tarım toplumu değerlerini “Milli İrade” adı altında “Demokrasi” diye dayattıklarından ve Temel Hak ve Özgürlükleri sadece kendileri için istediklerinden dolayı, AntiDemokratik nitelik taşırlar ve insanlık tarihi açısından yanlış ve haksız yerde dururlar. Buna karşılık “DevletçiSeçkincilerin” nihai hedefi, çağdaş sınıflı kentsel/endüstriyel toplum, Temel İnsan Hak ve Özgürlüklerine dayalı Demokratik Rejim olduğu için insanlık tarihi açısından doğru ve haklı bir yerde durmaktadırlar. Aslanbay, (kendisinin de kabul ettiği gibi) “DevletçiSeçkincilerin”, önce Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimleri aşamalarını gerçekleştirmelerine, sonra Çok Partili Düzene geçişlerine, daha sonra kabul ettikleri 1961 Anayasası’na, ondan sonra da solu popülerleştirmek için benimsedikleri “Ortanın Solu” hareketine ve nihayet, 16 Nisan 2017 Halkoylamasındaki “Hayır” cephesine bakarsa, Demokratik şemayı, rahatlıkla görebilir. Kitabında da yanlış olduğunu açıkça belirttiği Küçükömer yaklaşımının, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’nin gelişmesine yaptığı kötülükleri ise: Demokrat Parti, Adalet Partisi, ANAP, AKP çizgisinde, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 12 Eylül 2010 askeri ve sivil darbelerinde, “Yetmez ama Evet” kampanyalarında ve her iki Silivri Trajedilerinde net olarak gözlemleyebilir. HHH DİREN CUMHURİYET... DİREN LAİKLİK... DİREN BAĞIMSIZ ADALET... DİREN EVRENSEL HUKUK... DİREN DEMOKRASİ! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle