05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 30 Kasım 2017 6 ANAYASA MAHKEMESİ Demirtaş gündemi 6 Aralık’ta Anayasa Mahkemesi tutuklu HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın başvurusunu 6 Aralık’ta görüşerek karara bağlayacak. Anayasa Mahkemesi dün, İkinci Bölüm’ün toplantı gündemini açıkladı. Açıklamada, “Başvuru, milletvekili olan başvurucu hakkında uygulanan yakalama, gözaltına alma ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutuklamaya konu suçlamaların ifade özgürlüğü ve siyasi faaliyet kapsamındaki eylemlere ilişkin olması ve tutukluluk nedeniyle milletvekilliği görevinin yerine getirilememesi nedenleriyle ifade özgürlüğü ile seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir” ifadeleri kullanıldı. Demirtaş’ın başvurusunun 6 Aralık’ta kabul edilebilirlik ve esas bakımından kararar bağlanacağı ifade edildi. AYM’deki duruşma, Demirtaş’ın, Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşmasından bir gün önce yapılacak. l ANKARA / Cumhuriyet ZEYDAN DAVASI Avukatsız duruşma yaptılar! Tutuklu HDP Hakkâri Milletvekili Abdullah Zeydan hakkında “Terör örgütüne yardım etme” ve ”Terör örgütü propagandası yapma” iddiasıyla verilen 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasının Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozulmasının ardından Zeydan’ın yargılanmasına Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden başlandı. HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım ile Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş ve sanık avukatları baro odasında duruşmayı beklerken, duruşmanın yapıldığı belirtilerek, tutanak avukatlara ulaştırıldı. Kendilerinden habersiz duruşma yapılması ile ilgili tutanak tutan Zeydan’ın avukatları, mahkeme heyetinin çağrı yapmadan ve avukatları çağırmadan duruşma yaptığını belirterek, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Avukatlara ulaştırılan duruşma tutanağında, belirli gün ve saatte birinci celsenin açıldığı, duruşmaya gelen olmadığı ve açık yargılamaya devam edildiği belirtildi. l DHA AİHM’DEKİ HDP DOSYASI 130 sayfalık savunma Haklarında yürütülen soruşturmalar kapsamında, 4 Kasım 2016 tarihinden beri tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve partinin yargılanan diğer milletvekillerinin başvurusuyla açılan davada, Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) 24 Kasım’da 130 sayfalık savunma gönderdiği belirtildi. AİHM’in ‘Demirtaş ve arkadaşları’ adı ile açtığı dosyaya gelen Türkiye’nin savunmasını, HDP’lilerin avukatlarına gönderdiği ve onlardan da 8 Ocak 2018’e kadar karşı savunma beklediği belirtildi. l DHA ‘Biz yaktık’ itirafı Meclis Başkanı Kahraman, Kanlı Pazar’a hazırlık mitinginde yaptığı konuşmada Tan Matbaası’nı kendilerinin yaktığını söyleyip övünmüş Kanlı Pazar döneminde başkanı bulunduğu MTTB’nin olaylar da dahli bulunduğunu öne sü rülen ve TBMM’de ikinci kez seçildiği gün protesto edilen İsmail Kahraman, önce ken disine bağlı Ba sın Yayın Hal ka İlişkiler Başkanlığı’nca yaptırdığı “Kanlı Pazar’ın MİYASE İLKNUR olduğu tarihte başkan değil di” açıklaması, belgelerle çürütülünce bu kez de “Bu bilgi sehven açıklama da yer aldı, o dönemde baş kandım ama MTTB’nin Kan lı Pazar’la hiçbir ilgisi olma dı. Ayrıca başkanlık yaptığım sürede kanunsuz hiç bir ha rekette bulunmadım” şeklin de ikinci bir açıklama yaptı. Bu açıklama da yine belgeler le çürütüldü. Zira gerek Kanlı Pazar’ın tanıkları gerekse İs mail Kahraman’ın görev yap tığı MTTB’nin 49. dönem faa liyet raporunda verilen bilgi ler Kahraman’ı tekzip ediyor. İsmail Kahraman’ın açıklamasında akladığı MTTB’nin sicili kendisinden önce de ve kendisinin gö rev yaptığı dönemde de pek parlak değildi. MTTB’nin ve İsmail Kahraman’ın sicilini hatırlatalım: 29 Nisan 1960’da yaşanan gençlik olaylarının yıldönümü nedeniyle 29 Nisan 1968’de yapılan izinli mitingde sol cu öğrencilere MTTB’liler saldırmış, olaylarda çok sayıda öğrenci ve gü venlik güçleri yaralan mıştır. Başlarında İs mail Kahraman’ın oldu ğu MTTB’liler önce öğrencile re sonra kendilerine engel ol KAHRAMAN’IN MİTİNG KONUŞMASI mak isteyen polise saldırmış, ardından da Atatürk heykelini taşlamıştır. (Kaynak Cumhuriyet gazetesi) 28 Temmuz 1968’de, Kanlı Pazar’dan bir yıl önce yine Vedat Demircioğlu’nun öldürüldüğü “6. Filo’yu protesto” olaylarına hazırlık olarak MTTB’nin Cağaloğlu binasına kamyonla sopa istif edildiği haberi basında yer almış, olay yerine gelip incelemelerde bulunan CHP milletvekilleri Orhan Birgit ve İlhami Sancar, İstanbul Valisi Vefa Poyraz’a telgraf çekerek ihbarda bulunmuşlardı. Telgrafta İsmail Kahraman Poyraz’a şöyle seslenmişlerdi: “Bugün gazetesinin tertip hazırlayan ve kışkırtan yayınlarını ve Valilik binanızın hemen yakınındaki MTTB binasına kamyonla özel surette yapılmış sopalar taşındığını, muhakkak siz de öğrenmiş bulunmaktasınız. İstanbul’da emniyet ve asayişin, yurttaşların can ve mal güvenliğini sağlamak görevini tam olarak yapmazsanız ve bu uyarıya rağmen olaylar çıkarsa, bunun anlamının ancak bu olayların olmasının istendiği şeklinde olacağını bildiririz.” (Kaynak: Cumhu riyet gazetesi) “Kanlı Pazar”dan iki gün önce 14 Şubat 1969 günü MTTB İzmir İcra Konseyi Başkanlığı’nca yapılan açıklamada “Kanunsuz davranışta bulunul ‘Yaşasın adalet’ diye sevindiler n 1 Şubat 1987 tarihli Nokta Dergisi’ne konuşan emekli Yarbay Celal Küçük MTTB’nin Kanlı Pazar öncesi hazırlıklarını şöyle anlatmıştı: “11 Şubat günü MTTB’nin Cağaloğlu’ndaki binasında bir toplantı yapılıyordu. Bu toplantıyı izlemek için binaya gittim. Toplantıda Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin şubeleri ve üyeleri de vardı. Kürsüye İlhan Darendelioğlu çıktı. ‘Pazar günü komünistler miting yapacak. Biz bu mitingte savaşacağız. Silahı olan silahıyla, ol mayan baltasıyla gelsin’ şeklinde bir konuşma yaptı. Ortalık bir anda elektriklendi. ‘Bu uğurda ilk şehit ben olacağım’, ‘Hayır ben olacağım’ diye bağırışmalar oldu. Resmen ölüm kokusu vardı havada. Ayrıldık. Hemen Kara Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Süleyman Aşiroğlu’na durumu arz ettim. ‘Paşam’ dedim, ‘Korkunç bir durum var. Kan dökülecek. Vali’nin haberi var dediler. Silahlı gelecekler.’ Aşiroğlu Paşa ‘Bu korkunç. Merkez Komutanlığı Kurmay Baş kanı Edip Bayoğlu’nu ara, haber ver’ dedi. Hemen Süleyman Aşiroğlu’nun yanından Bayoğlu’na telefon ettik. Ben konuştum. Çok teşekkür etti.” (Kaynak: Nokta Dergisi) n 15 Ağustos 1969 günü “Kanlı Pazar” olaylarının tutuklu sanığı MTTB’li öğrenci Ahmet Atılay’ın kefaletle serbest bırakıldığı duruşmayı izleyen 150 kadar MTTB’li “Yaşasın Adalet!” diye bağırmış ve adliyeden MTTB binasına kadar gösteri yaparak yürümüşlerdir. (Kaynak: Cumhuriyet) duğu takdirde devrimci gençlerin kellelerini koltuklarına alıp öyle meydana çıkmaları, cevaplarının çok sert olacağı belirtildi. (Kaynak: Cumhuriyet gazetesi) Kanlı Pazar’ın birgün öncesi olan 14 Şubat 1969’da MTTB ve Komünizmle Mücadele Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği “Bayrağa Saygı Mitingi”nde halka, bir gün sonra yapılacak 6. Filo aleyhindeki mitinge “Komünistlere gereken ders verilmek üzere” davet yapıldı. Mitingde konuşan Komünizmle Mücedele Derneği Başkanı İlhan Darendelioğlu, “Memlekete ihanet eden bu hainleri toprağa gömmenin zamanı gelmiştir” derken, kalabalığın ertesi gün Taksim’de toplanmasını istedi. Gururla savundu Aynı gün mitingde konuşan İsmail Kahraman Tan Matbaası’nın yakılmasını da gururla savunmuştur. MTTB’nin 49. dönem faaliyet raporunda da yer alan Kahraman’ın miting konuşması şöyle: “6. Filo’nun gelişi ile hadiseleri istismar edip, ahlak dersi vermeye yeltenen ahlaksızlar evvela kendi karılarına sahip olsunlar. Buraya tarihi kararlar almak üzere toplandık. MTTB tarihinde milli heyecanın en güzel ifadesini dile getiren hadiseler vardır. Türk Milliyetçiliğinin büyük hareketlerinde MTTB daima örnek olmuştur. Komünistlerin en azgın bir devrinde Türk gençliği harekete geçmiş, basını, sokakları, bir nevi işgal altında tutan köstebekleri sahnelerden kovmuş, rotatifini başına geçirmiş, sokaktan yuvasına itmiş ve tarihi Tan hadisesini yapmış, komünistliğin mümessilliği haline gelen Tan Matbaası’nı uşakları ile birlikte yerle bir etmiştir. Yine ters çalışan rotatifler vardı, yine sahnelerde ürüyen itler, öten baykuşlar vardı, yine köstebekler yuvalarından çıkmış, sokaklarda, meydanlarda boy göstermekteydi. Artık nush ve nasihat devresini tamamlayan Türk milliyetçiliği önümüzdeki günlerde yeni Tan’lar, yeni hareketler gösterecek, Türkiye’nin sahibinin milliyetçiler olduğunu ispat edecektir.” (Kaynak: MTTB Faaliyet Raporu) KAHRAMAN, CHP’NİN TALEBİNİ ‘DÖNEM BAŞINDA GİTTİK’ DİYEREK REDDETTİ Anıtkabir ziyaretine veto! MAHMUT LICALI TBMM Başkanı İsmail Kahraman; Meclis Başkanlığı seçimi ve siyasi partilerin üyelerinin seçiminin ardından oluşan yeni TBMM Başkanlık Divanı’nın dün gerçekleşen ilk toplantısında CHP’li üyelerin Anıtkabir’i ziyaret talebini “Ne gereği var. Dönem başında zaten ziyaret ettik” diyerek reddetti. TBMM teamülleri gereği Başkanlık Divanı’nın oluşmasının ardından Anıtkabir ziyareti de gerçekleştiriyor. CHP’li üyeler Kahraman’ın TBMM Başkanlığı seçimi öncesinde yaptığı açıklamalarla Atatürkçü söylemler de bulunduğunu anımsatarak, “Seçim geçti, Atatürkçülük de bitti” yorumunda bulundu. Toplantıda HDP’li TBMM Başkanı Pervin Buldan da TBMM Başkanlığı tarafından iade edilen soru önergesi ve Meclis araştırması önergelerini gündeme getirdi. Buldan, söz konusu önergele rin işkence, katliam gibi hükümeti rahatsız eden ifadeler nedeniyle geri verildiğini belirterek, “Bunları söylemeyeceksek ne söyleyeceğiz?” diye sordu. TBMM Başkanı Kahraman, önergelerdeki iddiaları işleme alması durumunda ilgili iddianın kabul edildiği anlamına geleceğini savundu. l ANKARA l Meclis’e 121 fezleke daha geldi CHP ve HDP’ye fezleke yağdı TBMM’ye milletvekillerinin dokunulmazlığının kalkması için 75’i HDP, 46’sı CHP hakkında toplam 121 yeni fezleke geldi. Son gelen fezlekeler ile TBMM’ye ulaşan dosya sayısı 409 oldu. Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM’ye fezleke yağdı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş hakkında fezlekelerin de aralarında bulundu ğu dokunulmazlık dosyalarının büyük kısmı HDP milletvekillerini kapsadı. Demirtaş için 3, Kılıçdaroğlu için 2 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında 2, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında 3 yeni fezleke Meclis’e sunuldu. Son gelen 121 fezleke ile TBMM’ye ulaşan dosya sayısı 409 oldu. l ANKARA/ Cumhuriyet l MİKROFONU KALDIRTTI Bakan Kaya’dan FOX TV’ye sansür Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, eşi İlyas Kaya’nın telefonunda ByLock bulunduğu iddiasını gündeme getiren FOX TV’nin mikrofonunu, “Ben ona konuşmayacağım” diyerek kaldırttı. Bakan Kaya, 8. Boğaziçi Zirvesi’ndeki konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. FOX TV mikrofonunu gösteren Kaya, “Ben ona konuşmayacağım, buradan alırsınız, kusu ra bakmayın, sizinle ilgisi yok yanlış anlamayın” dedi. Mikrofonları tutan muhabir de FOX TV’nin mikrofonunu kameramana geri verdi. Deneyimli gazeteci İsmail Küçükkaya, Bakan Kaya’nın eşinin telefonunda ByLock çıktığını haberleştirmiş, Kaya da bunun üzerine Küçükkaya’ya dava açmıştı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) yapılan haber dolayısıyla FOX TV’ye ceza kesmişti. l İSTANBUL/Cumhuriyet haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ Sorun ahlaki... Ve nereden buldun? Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgeler, açıklandığı biçimiyle tamamen doğru olduğu varsayımından hareket ederek söylüyorum, bir ahlaki meseledir; ahlaki çöküntünün nasıl iktidar olduğunun veya iktidarın etekleri altında yaşandığının kanıtıdır. Hepsi bu. Cumhurbaşkanı daha belgeler açıklanmadan ön aldı ve adıma bir hesap bulursanız hemen istifa edeceğim, dedi. Bu konuda kendine güveniyor olsa gerek. Fakat Kılıçdaroğlu, doğrudan Cumhurbaşkanı’nı zaten suçlamamıştı. Salı günü açıkladığı belgeler de Cumhurbaşkanı’nın en yakınlarının yurtdışıyla parasal trafiklerini gösteriyordu. Man Adası’nda 1 Sterlin’e kurulan şirkete, Türkiye’den 20 gün içinde, oğlu dahil akrabalardan toplam 14 milyon 750 bin dolar gönderildiği ileri sürülüyor. Cumhurbaşkanı onlara da kefil oldu, dışarıya gönderilmiş tek kuruş yok, dedi. Vergiden kaçış, kişisel mali güvence İddia şu: İktidar olarak “milli ve yerli” propagandasıyla ortalığı toz dumana bırakacaksın, milletin dolarına altınına göz dikeceksin, ama en yakınlar paralarını vergilendirmelerden kaçırarak, cennet adalarında açılan uyduruk şirketlere gönderecek... Geçen ay Cumhuriyet’te yayımlanan Türk işadamlarının yine cennet adalarında açtıkları offshore hesaplarıyla, aracı kuruluşlarla birtakım ticari işler çevirip vergisiz kazançla servetlerini hem hızla büyütme yoluna gittiklerini hem de “dış ülkelerde kişisel büyük mali güvenceler” inşa ettiklerini gördük. Ne olur ne olmaz abicim, burası Türkiye! Şimdi Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı dışarıya servet transferi belgeleri ise başka tür bir dizi muamma içeriyor... Sorular ve sorular İddiaya bakarak soruyorum: Bu paralar neden bir kişinin şirketine gönderilmiş? Üstelik hepsi akrabai taallukat’tan! Bu paralar, tek kişilik şirkete, üstelik Türkiye Cumhuriyeti ile iş yapmış, doğalgaz boruları vb. döşemiş bir kişiye, neden gönderilmiş? Bu adam bu dolarlarla ne yapmış? Hangi “şirketsel faaliyetlerde” bulunmuş? Bu paralar şimdi şirket kasasında mı, dışarıda bir bankada mı? Yoksa oradan başka hesaplara, şirketlere, kişilere mi havale edilmiş. Bir borç ödeme mi, kirli bir alışveriş mi, nedir? Bir ikinci kısım soru kümesi de var: Bu akrabai taallukat mensupları, bu paraları nereden bulmuş? Hangi ticari faaliyetlerden? Yoksa çocuklarının sünnet düğünlerine gelen hediyelerin toplamı mı? Veya miras paraları mı? Vergisi ödenmiş paralar mı? Nereden buldun yasası Türkiye’de “nereden buldun” yasasını bu iktidar kaldırdı. Ama 2016’da bir torba yasada, Maliye’nin, gelirinin çok üzerinde harcama yapanlara bu soruyu sorabileceğine ilişkin bir madde vardı. Yasalaştı mı bilmiyorum. Buna göre Maliye, vergi cezası alabiliyordu. Mesela MASAK veya savcılar, kalkıp da bu paraların kaynağı ne diye sorabilir mi? İsterse sorar. Ama buna cesaret edecek bir devlet görevlisi yoktur. Şunu belirtelim: Bu belgelerden yola çıkarak savcılıklar dava açamaz, çünkü cennet adalarında şirket kurmak, oralarda para tutmak, oralara para göndermenin yasal bir “suçu” yok. Ama bu paraların kaynağı ne diye sorulabilir, vergilendirilmemiş ise ceza kesilebilir. Konu ahlakidir Bu nedenle konu esas olarak siyasal ahlak meselesidir diyorum. Bu para trafiğinin doğru olduğunu varsayarak soruyorum: Cumhurbaşkanı’nın yakınlarının, bilgisi içinde veya dışında, bu tür mali ilişkilerin etik olmayan çamurun içinde görünmeleri kabul edilebilir bir şey mi? İktidarın tek yapabileceği şey, şüphesiz ki yüksek perdeden yalansahte nidalarıyla reddiyedir. Dahası, belgelere ve CHP’ye karşı, olayı çok bastıracak birtakım işlere de kalkışmaları mümkün. İzleyip göreceğiz... HHH Rıza Sarraf’ın itirafçı olduğu resmiyet kazandı. ABD’ye gidip tutuklandıktan iki gün sonra, 24 Mart 2016’da “Beklenmedik gelişmeler neler olabilir” başlığı altında şöyle yazmıştım: Türkiye’yi kasıp kavuran, Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı zamanında, hükümetten bakanları düşürerek siyaset dışına iten 1725 Aralık 2013 büyük rüşvet ve yolsuzluk olayının kilit figürünün ABD’de yakalanması, şüphesiz ki Türkiye’yi, AKP iktidarını ve Cumhurbaşkanlığını, şirketleri ve bazı bankaları da birinci derecede ilgilendiren bir olay… Bakalım neler olacak.. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle