05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 30 Kasım 2017 4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Hakarete devam Olgu ve algı 28Kasım 2017 Salı günü grup toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kamera önünde kimi belgeleri sallayarak, Tayyip Erdoğan ile ilgili bazı iddiaları dile getirdi. İddia özetle şu: Birleşik Krallığa bağlı, içişlerinde bağımsız 83.737 nüfuslu, vergi cenneti, küçük Man Adası Devleti’nde Sıtkı Ayan tarafından, 1 Ağustos 2011’de 1 Sterlin sermaye ile kurulan Bellway Limited Şirketi’ne, 15 Aralık 201114 Ocak 2012 tarihleri arasındaki 20 günlük süre içinde o zamanlar Başbakan olan Tayyip Bey’in eniştesi, dünürü, kardeşi, oğlu ve eski özel kalem müdürü tarafından 15 milyon dolar para yatırılmış. İleri sürenin belgeye dayandırdığını ifade ettiği bu iddia sıradan bir olay değil. Olayda adı geçenlerin tümünün tek ortak noktalarının Tayyip Bey’e yakınlıkları olduğuna göre, neyin ne olduğunun açıklıkla ortaya çıkması gerek. Her şeyden önce, ileri sürüldüğü gibi, bu 15 milyon dolar transfer edilmiş midir? Parayı yatırdıkları söylenenler, bu konuda, bir açıklama yapmak durumundadırlar. Tabii aynı zamanda belgelerin gerçekliği de, tarafsız yetkili bir makam tarafından saptanmalıdır. Son yıllarda bu alanda ülkemizde yaşanan acı ve çirkin olaylar ve yargının tarafsızlığı konusundaki kuşkular, herkesten kabul gören bir uluslararası tarafsız kuruluşa başvurulmasının daha doğru olacağını gösteriyor. HHH Uzmanların belirttiklerine göre para transferinin yapıldığı belgelerle kanıtlanırsa da vergi yasası açısından, zamanaşımı dolayısıyla yapılacak bir şey yoktur. Anayasal ve yasal açıdan da, bu durumda Cumhurbaşkanı olan Tayyip Bey’e, Başbakanlık dönemiyle ilgili de olsa herhangi bir yasal yaptırıma gitmek imkânının olmadığını düşünüyorum. Ama olayın hukuki sonuçlarının olmaması, hukuk açısından kovuşturulmasına olanak bulunmaması siyasal bir sonucu da olmayacağı anlamına gelmiyor. Burada şu soru gündeme geliyor: Böyle bir olay demokratik kültürü yerleşmiş, kurumları, siyasi etik kuralları doğru dürüst işleyen demokrasilerde (sistemi ister parlamenter olsun, ister başkanlık, ister başkancı) meydana gelseydi ne olurdu? Oralarda olayın gerçek olup olmadığı araştırılır, doğru olduğu tarafsız, güvenilir kurumlarca sabit olduktan sonra olaya adı karışanların hepsinin de siyasal iktidarı elinde tutan kişiye yakınlıklarından başka bir ortak noktalarının bulunmadığı bu olayın, siyasal etiğin gerektirdiği yaptırımı ne ise o yapılırdı. İşlerin bu şekilde normal seyrinde, siyasal etiğe uygun yürüyebilmesi için önce olgunun gerçek olup olmadığının tarafsız ve güvenilir makamlarca saptanabilmesi ve sonra da doğru olduğunun ortaya çıkması halinde sorgulayıcı aklın şu soruyu sorması gerekirdi: Hepsinin de, tek ortak noktası iktidara yakınlığı olan bu olaydan siyasi etik açısından siyasetçi sorumlu tutulabilir mi? Böyle bir soru ancak sorgulayıcı aklın egemen olduğu, sorgulamanın anayasal güvenceye bağlanmış güvenceler altında bulunduğu düzenlerde bir anlam ifade eder. İktidarı elinde tutanın yaptıklarının ne olursa olsun doğru ve haklı olduğuna baştan ahdetmiş biat kültürünün egemen olduğu, iktidarı elinde bulunduranın edimlerinin sorgulanmasının mümkün olmadığı rejimlerde de, olgular bir dizi baskı ve algı operasyonlarıyla saptırılacağı için, olgudan sorgulamaya, oradan da gerçeğe gitmek ve sorumluya varmak mümkün değildir. Bütün bu açıklamalardan sonra, hâlâ “şimdi ne olacak” diye merak içinde olanlar varsa kendilerine verilebilecek yanıt ancak “el insaf!” olabilir. Çünkü algıların, olguları saptırdığı toplumlar, “bişşiiy olmaz abi” toplumlarıdır. “Bişşiy olmaz abi” toplumlarında demokrasi ve onun onsuz olmazı sorgulayıcı akıl olmaz! Ne olur? Bişşiy olmaz! l BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU Kurul Başkanı Baysa görevden alındı Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu döneminde göreve başlayan Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet Emin Baysa görevden alınarak, Başbakanlık Müşavirliği’ne atandı. Resmi Gazete’de dün yayımlanan karara göre, Başbakanlık Müşavirliği’ne, Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet Emin Baysa atandı. Baysa 2015’te Davutoğlu’nun başbakanlık yaptığı dönemde göreve başlamıştı. Baysa geçen yıl Vakıflar Bankası’nın yeni yönetim kurulu üyeliğine de seçilmişti. Baysa, başta Başbakanlık ve bakanlıklarla, MİT, EGM, Hazine Müsteşarlığı, BDDK, KİK, EPDK, TRT gibi kurum ve kuruluşlar ile bürokrasinin üst idari görevlileri hakkında soruşturma görevlerini yürüttü. l ANKARA/Cumhuriyet Erdoğan, yakınlarının offshore hesaplarında vergi kaçırdığına ilişkin Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına karşı belgeli savunma yapmadı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun akrabası ve yakınlarının yurtdışındaki offshore şirketlerine milyonlarca dolar para gönderdiği iddiasıyla ilgili gösterdiği belgelere karşılık “dekont değil kâğıt” dedi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na, Saray’da düzenlenen Orman ve Su İşleri Bakanlığı toplu açılış töreninde yanıt verdi. Erdoğan şu özetle şu görüşlere yer verdi: n Dekont değil kÂğıt: Dün yurtdışındaki bir şirkete, şu kişi şu kadar milyon dolar para gönderdi diye birtakım sözler söyledi. Dekontları da bunlar dedi. Dekont dediği kâğıtları gazetecilere, adli makamlara vermedi. O kâğıtların ne olduğunu, bir kendisi, bir de onları eline tutuşturanlar biliyor. ‘İspat et, Cumhurbaşkanlığını bırakacağım’ dedim. Sen de CHP’nin de milletin başına da bela olmaktan çekil dedim. Madem tüm belgelerin elinde olduğunu söylüyorsun. Onları kürsüden sallamayı bırak, milletimizle ilgili mercilerle paylaş. Git savcılığa teslim ol. Suçlu varsa git, teslim et. Kürsüden salladığın her kâğıt ya yalan ya yanlış çıktı. Kimin, nasıl, hangi sahte belgelerle kandırdığını bu defa bilmiyoruz. Esasen önemi de yok. n 3040 yıldır ticaretle uğraşıyorlar: Zikrettiği isimlerin çoğu 3040 yıldır ticaretle uğraşan kişilerdir. Erdoğan, Cumhurbaşkanı, belediye başka nı değilken de uğraşıyorlardı. Bu zat önce şahsımın, çocuklarımın, eniştemin, dünürümün... O şahıs özel kalem müdürüm hiçbir zaman olmadı. Zerre kadar şahsiyet varsa, Mustafa Gündoğan ne zaman özel kalem müdürlüğümü yapmış, ispat et. İspat edemezsen de çekil git. n Para gitmedi, para geldi: İddiası da bu paraların yurtdışındaki bir şirkete gönderildiği. Ticaretle uğraşan biri yurtiçinde olduğu gibi yurtdışında da şirket kurar, şirket satar, para havale eder, para havale alır. Bu beş isim asla zikrettiği şirkete veya o yere para göndermiş de değil. Şirketlerini satmaları sebebiyle onlara para geldi. Oraya para gitmedi. Az buçuk ticareti bilenler için bu yapılan işlerde hiçbir sorun yoktur. Burada tek sorun yurtdışına giden tek kuruş para olmayışıdır. n Manda derisi gibi yüz var: Yalan mı, yalan. Bir kez daha müfteri durumuna düştü mü düştü. Yüzü kızaracak mı, sanmıyorum. Maşallah kendisinde manda derisi gibi yüz var. Çıkıp özür dileyecek mi, gereğini yerine getirecek mi, sanmıyorum. Hızla siyaset çöplüğüne doğru yuvarlanıyor. Milletimiz eski Türkiye’nin siyaseten son temsilcisini de hak ettiği yere gönderecektir. Ticaretle uğraşmak utanılacak bir şey değil. l ANKARA/Cumhuriyet Sadece 9.5 milyar doları saydı n Bir de Suriyelilere harcanan parayı soruyordu. Gezi olaylarında Türkiye’nin zararının hesabını sorduğunu duymadık. 15 Temmuz darbe girişimi ile alakalı da zaten en ufak bir derdi yoktur. Ülkemizin maruz kaldığı ekonomik saldırılar karşısında milletimizin hakkı hukukunu savunduğunu da duymadık. Türkiye Suriyeliler için AFAD eliyle 2.3 milyar dolar, belediye hizmetleri olarak 6 milyar dolar, sivil toplum kuruluşları 1.2 milyar dolar harcama yapmıştır. Eğitim ve sağlık hizmetleri ise sınırsız olmuştur. Görevlendirilen personelin mali yeti vardır. Kamu düzeni ve güvenliği için maliyet var. Kayıtlara girmeyen gönüllü kişiler ve kuruluşlar da yardım yapıyor. Uluslararası standartlara göre 30 milyar dolar meblağ çıkıyor. AFAD, Maliye Bakanlığı, TÜİK gibi kuruluşların hesapları ile ortaya çıkıyor. Kafadan atılmıyor. YILDIRIM: İtibar cinayeti işleNmeye kalkışILmıştır Başbakan Binali Yıl muş mağribi gibi şiddetle celal dırım, CHP li le, Cumhurbaş deri Kemal kanımızın şah Kılıçdaroğlu’nun sına hakaret et önceki gün açık meye devam edi ladığı belge yor” dedi. ler için “Bir iti Cumhurbaş bar cinayeti iş kanı Erdoğan’ın lemeye kalkmıştır. Yalan yanlış Binali Yıldırım avukatlarının iddialarını ispata belgelerle, aklı sıra ak davet ettiğini dile getiren rabalar üzerinden Cum Yıldırım, “24 saat geçme hurbaşkanımızın itiba sine rağmen ses çıkma rını zedeleyebileceği dı” diye konuştu. l AN ni zannediyor. Mal bul KARA / Cumhuriyet Mülteci yardımları kayıt dışı harcandı Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘Suriyelilere harcanan 30 milyar dolar nereye gitti’ tartışmasında Sayıştay’dan dikkat çeken tespit geldi ALİCAN ULUDAĞ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Suriyeli mülteciler için harcanan 30 milyar dolar ne zaman, nerede, kime gitti” açıklamasıyla başlattığı tartışması sürerken, Sayıştay’ın bu konuda dikkat çeken tespit yaptığı ortaya çıktı. Başbakanlık’a bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) 2016 yılı hesaplarını denetleyen Sayıştay, “Ulusal ve uluslararası insani yardımlar kapsamında başlatılan kampanyalar ile toplanan nakdi bağışların harcamalarının muhasebeleştirilmediğini” belirtti. Hazırlanan raporda “Ulusal ve uluslararası insani yardım harcamalarına ilişkin yönetim ve denetim yetkilileriyle kamuoyuna gerekli bilgilerin sağlanması amacıyla muhasebe sisteminin kurulması gerektiği değerlendirilmektedir” önerisinde bulunuldu. Bu eksikliği kabul eden AFAD ise Sayıştay’a; “Ulusal ve uluslararası insani yardım hesabından yapılan harcamaların izlendiği bir muhasebe sistemi kurulmasının sağlanacağı”nı bildirdi. Erdoğan başlattı Suriye’deki iç savaş nedeniyle mülteci akınına uğrayan Türkiye, 27 Aralık 2012’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yayımlanan genelge ile Suriyeli sığınmacılara yardım kampanyası başlattı. AFAD koordinasyonunda yapılan yardım kampanyasına insani yardım kuruluşları, vakıflar, dernekler, meslek kuruluşları, medya kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları da katıldı. l ANKARA Türkiye’ye İran ve Rusya eleştirisi ‘Batı’nın sağladığı faydayı sunamazlar’ ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, si faydaları Türk toplumuna sunamaz” değerlendirmesi Türkiye’nin İran ve Rusya ni yaptı. ile yakınlaşmasını eleştire Suriye ve Irak’ta İran’ın rek Ankara’nın NATO mütte “bozucu” etki yapmaya de fiklerine daha fazla öncelik vam ettiğini savunan Tiller vermesi gerektiğini söyledi. son, “Avrupalı ortaklarımız Türkiye’nin önemli bir müt dan, İran’ın zararlı adımla tefik olduğunu söyleyen Tillerson, “Bir NATO müttefi Rex Tillerson rına karşı bizimle beraber durmalarını istiyoruz. İran kimiz olarak Türkiye’den, ittifakın or rejimi Batılı ilkelerle uyumsuzdur. tak savunmasını öncelemesini istiyo Ne ABD ne de Avrupa, kucağında bir ruz. İran ve Rusya, Batı toplumlarının başka Kuzey Kore tehdidi bulmak is sağlayabileceği ekonomik ve siya ter” diye konuştu. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle