05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 29 Kasım 2017 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN / BURAK YURTTAŞ TASARIM: ZARİFE SELÇUK 13 Suçlamaları kabul etti Rıza Sarraf’ın itirafçı olmasının ardından adı “ABD, Atilla’ya karşı” şeklinde değiştirilen davanın savcısı, Sarraf’ın, hakkındaki suçlamaları kabul ettiğini ve duruşmada Atilla’ya karşı ifade vereceğini söyledi ŞEBNEM ARSU New York Güney Bölgesi Mahkemelerinde İran’a uygulanan ambargonun ihlali ve diğer suçların konu edildiği davada Rıza Sarraf, bugün tutuklu diğer sanık eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla aleyhine tanıklık edecek. Uzun sure akıbetinin ne olduğuna dair bilgi verilmeyen İran asıllı tüccarın önceki günkü duruşmada etkin pişmanlıktan yararlandığı kesinleşmiş ancak tanık olarak mahkemeye getirilip getirilmeyeceği netlik kazanmamıştı. Duruşmada jüri üyelerinin sağ el kaldırarak ettikleri yemin ardından söz alan Savcı Yardımcısı David Denton, Sarraf’ın suçlarla alakalı sorumluluğunu kabul ettiğini ve kendi bilgisi dahilinde bu sistemin nasıl işlediğini mahkemede anlatacağını söyledi. Jürinin önündeki kürsüden hitap eden savcı, Sarraf’ın son derece karmaşık bankacılık işlemlerine hâkim olamayacağını ve söz konusu yasadışı sistemin işleyebilmesinde anahtar kişinin Atilla olduğunu iddia etti. ‘Cihatçı bankacı Atilla’ Savcının girizgâhı ve yaptığı sunumun genelinden Sarraf’ın, Atilla’yı kurulan yasadışı para transfer sisteminin fikir babası ve baş sorumlusu olarak işaret edeceği anlaşılıyor. 2011 yılında Amerikan yaptırımları altında boğulan ülkedeki para piyasasını kurtarmak için ‘ekonomik cihat’ ilan eden İran’ın ruhani lideri Ayetullah Humeyni’nin “bu cihatta savaşacak askerlere, yani bankacılara, yani Atilla’ya ihtiyacı vardı” diyen genç savcı, paranın nasıl İran’a aktarıldığı hakkında sunacakları delillere değindi. “Sarraf kaynakları temin edecekti, Attilla da sistemin adamlarını,” şeklinde devam eden yetkili, İran’a altın ve nakit olarak aktarılan döviz cinsinden paranın “temiz yollarla seyahat etmesinin” şart oldugunu, Atilla’nın da paranın izini saklamak adına “yaratıcılığını” kullandığını savundu. Atilla’nın özellikle İran’a uygulanan ambargo konusunda eğitimli olduğuna gönderme yapıldı. Sanığın, Halk Bankası uluslararası bankacılık biriminde genel müdürlük yapmış biri olarak yaptırımların nasıl işlediğine hâkim olduğu hatırlatıldı. Savcının sahte belgeler üretmek, sahte para transferleri yaptırmak, Amerikalı yetkililerin yüzüne yalan söylemek ve çoğu Ortadoğu ülkesinin ekonomisine denk düşecek milyar larca dolarlık rüşvet ağına dahil olmakla suçladığı Atilla, ithamları tercüman vasıtası ile takip etti. Amerikan para biriminde yapılacak her türlü banka havalesinin bir şekilde Amerika’dan geçeceğini bilen 47 yaşındaki bankacının, önce paravan şirketler aracılığıyla İran’a para gönderilmesine, daha sonra şahsi olduğu kisvesi altında altın ticaretine hız verdiği ve son olarak da var olmayan gıda karşılığı milyarlarca doları İran’a aktardığı anlatıldı. 17 Aralık’a atıf Bu yasadışı trafiğin 2013 yılında Türkiye’deki yolsuzluğu araştıran Emniyet birimlerinin dikkatinden de kaçmadığını savunan savcı, operasyonlar sonunda milyonlarca dolarlık rüşvetin ayakkabı kutularında bulunduğunu, ödenen komisyonlara dair epostaların ve diğer dokümanların günyüzüne çıkması sonucu Sarraf ve Atilla’nın tutuklandığına atıf yaptı. 15 kişilik jüriye İran’ın kullanımı için para aklayan bu şebekeye karşı yapılan emniyet soruşturmasının kovuşturma aşamasında görevli polis memurları ve savcıların görevden alınması ile kapatıldığını anlatan savcı, “Soruşturmadan kurtuldulabildiler ama delillerden kurtulamazlardı” dedi. Yasadışı bankacılık ve ticaret faaliyetlerinin 2013’de bitmediğinin eşzamanlı istihbarat çalışmasını sürdüren FBI tarafından belirlendiği, bu çalışmalar içerisinde izinler sonunda ulaşılan eposta hesapları ve diğer iletişim bilgilerine değinildi. FBI istihbaratının “Türkiye polisinin hikâyesi ile örtüşen” bir akış yakalandığını iddia eden savcı, Atilla’nın Sarraf’a hangi yolu izlemesine dair yaptığı konuşmanın ve gıda karşılığı petrol kisvesi altında nasıl para akışının devam edeceğine dair bir başka sohbetinin jüriye dinletileceğini söyledi. Ceza indirimi için konuşacak olan Sarraf’in birinci ağızdan, aktif olarak içinde bulunduğu yasadışı düzenekte Atilla’nin öncelikli rolüne ağırlık vermesi bekleniyor. Kaçan polis ifade verecek Görevinden alındıktan sonra cezaevine konan, daha sonra “ülkesinden Amerika’ya gelebilmek için kaçan” polis kökenli bir başka tanığın soruşturmaya dair bilgilerin nasıl toplandığı hakkında bilgi vereceğine de değinildi. Savcı, jüriye hitaben yaptığı konuşmasını sonlandırırken Atilla’nın hakkı olan adil yargılama içinde sunulan delillerin dikkatlice takip edilmesinin şüphe götürmeksizin suçlu olduğunun anlaşılmasında yeterli olacağını soyledi. Hemen akabinde söz alan Atilla’nin deneyimli avukatı Victor Rocco, savcıdan daha sakin ve tok sesiyle ağırlaştırdığı sunumunda Atilla’nın kurumsal kişiliğinden öte insani tarafını ön plana çıkarmaya çalıştı. Sarraf’ın ‘ekonomik cihat’ temalı mektuba bizzat imza atmış ve hayatı yalanlar ve rüşvet üzerine kurulu biri olarak sırf hükümet tanığı oldu diye suçlamalardan muaf tutulmaya çalışıldığını savundu. Atilla’nın dürüst bir bankacı olarak 22 yıldır hizmet verdiği Halkbank’ın İran’la iş yaptığının dünyada bir sır olmadığının altını çizen Rocco, dönen yasadışı işlemleri desteklemek değil, yanlışların altını çizmiş olan Atilla’ya isnat eden profilin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Cebinde 100 bin ABD Doları ve özel jeti ile Disneyland’de za man geçirmek için geldiği Amerika’da yakalanan Sarraf’ın aksine Atilla’nın yılda 120,000 kazanan ve Sarraf tutuklandıktan sonra iki kez ülkeye giriş yapacak kadar suçsuzluğundan emin bir bankacı olduğuna vurgu yaptı. Sunumunda sık sık gündeme gelen bir başka isim Atilla’nın patronu Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’dı. Sarraf’ın şahsi ve samimi ilişkiler kurduğu yüzlerce mesaj alıp verdiği Aslan’a kıyasla Atilla ile kayıtlara geçmiş yalnızca 6 konuşmasının olduğunu ve bu konuşmalarda Sarraf’ın Atilla’nın ne ortağı ne de arkadaşı olamayacak kadar soğuk konuştuğunun fark edilmesi gerektiğini söyledi. Avukat, Atilla’nın 2013’teki yolsuzluk soruşturması kapsamında yalnızca 4.5 saatlik bir gözaltı geçirdiğini fakat Aslan ve Sarraf’ın tutuklanmasının, Atilla’nın suçlamaların ne kadar dışında olduğunu gösterdiğini de savundu. ‘Atilla’yı karalayacak’ Jüriden, her sunumda “Atilla bunun neresinde” sorusunu sormalarını isteyen Rocco, hayatını yaptığı kirli pazarlıklarla yürüttüğünü iddia ettiği Sarraf’ın savcılıkla yaptığı anlaşma çerçevesinde Atilla’yı karalayarak özel tanık koruma programından bile yararlanabileceğini ve Amerika’da yaşayabileceğini vurguladı. “İstediğini alabilmek için dünyanın dört bir yanına servet değerinde rüşvetler dagıttı – Rusya, Çin, İran, Türkiye’de – İran’a uygulanan yaptırımları ihlal için, rakiplerini ezmek için, hatta adaleti yanıltmak için. Rüşvet onun için bir hayat biçimi, sonu gelmeyen bir hikâyeydi” diyen Rocco, Aralık 1725 soruşturması kapsamında sızan telefon konuşmalarında Sarraf’a isnat edilen bir ifadeyi tekrarladı: “Herkesin ve herşeyin bir fiyatı vardır.” Sarraf için kolay geçiş kartı Tanığın Amerika’da tutulduğu cezaevinde bile rüşvet alışkanlığını sürdürdüğünü iddia eden avukat, “Cezaevi gardiyanina ozel muamele için rüşvet vermeye çalıştı, salıverilmesi için milyonlarca dolar para teklif etti, (eski NY belediye baskani) Guilliani ile anlaştı” dedi. Avukat, Sarraf’ın alıştığı hayata geri dönebilmek için mahkemede vereceği ifadeyi ‘kolay geçiş kartı’ olarak gördügünü, “kötü kokulara karşı savcılığın burnunu kapamakla yetindiğini” iddia etti. “Bunun karşılığı olduğunun farkında ve Atilla onun için bir ön ödeme” diyen Rocco, Atilla ile istediği sonucu alamayan Sarraf’ın “biri eğer yoluna taş koyuyorsa üstüne git” dediği konuşmayı da dinleteceklerini söyledi. l NEW YORK Türkiye’den karşı hamle ABD’de başlayan ve Rıza Sarraf’ın artık sanık olarak yer almayacağı belirtilen davada tanık olarak gösterilen Bankalar Yeminli Murakıbı Osman Zeki Canıtez ile eski CHP milletvekili Aykan Erdemir hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine yakalama kararı çıkarıldı. Erdemir, önceki günkü duruşmayı da ABD’de izlemişti. Canıtez ve Erdemir hakkında, “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme”, “Amacı dışında kullanma”, “Hile ile alma çalma” suçlarından başlatılan soruşturma kapsamında yakalama kararı olduğu belirtildi. Her iki şüphelinin de FETÖ üyeliği suçundan arandıkları ve firari durumda oldukları belirtildi. Şüphelilerin ABD’de devam eden Rıza Sarraf dosyasına bilgi ve belge akışı gerçekleştirdiği iddia edilen savcılık yazısında, “1725 Aralık darbe teşebbüsünde başarıya ulaşılamaması üzerine, ABD üzerinden yürürlüğe konulan aynı kurgunun işbirlikçiliğini yürüten ve bu doğrultuda hazırladığı dosya içerisinde örneği bulunan 28 Ocak 2014 tarihli sözde sahte raporu yurtdışına götürerek New York bölge mahkemesine ulaştırmak suretiyle delil olarak kullanılmasını sağladıkları” ifadelerine yer verildi. Savcılığın talebi üzerine İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği her iki isim hakkında da yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, daha önce de Rıza Sarraf davasının eski savcısı Preet Bharara ve şimdi ki savcı Joon H. Kim hakkında soruşturma başlatıldığını açıklamıştı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Bharara’nın yorumu Yargı sürecini başlatan savcı olan ama daha sonra ABD Başkanı Trump tarafından görevinden alınan Preet Bharara, dün davaya Twitter’dan şu mesajı atarak eşlik etti: ‘’Sarraf’ın davada her türlü suçlamayla mücadele etmeye hakkı var. Kendisine yardım etmeleri için avukatlardan bir ‘rüya takımı’ kurdu. Suçunu kabul etti, çünkü gerçekten de hakkında yapılan suçlamaları işledi.’’ NYT’DEN Türkçe tweet New York Times, Sarraf davasına dair gelişmeleri Türkçe olarak attığı tweet ile duyurdu. “Sarraf, suçunu kabul etti ve Hakan Atilla’ya karşı tanıklık yapacak” tweetinin ardından ikinci bir paylaşımda bulunan New York Times, “Sarraf’ın suçlamaları kabul etmesi Türkiye ABD ilişkilerine olumsuz etki edebilir” ifadelerine yer verdi. İşte davanın kilit isimleri Rıza Sarraf’ın sanık değil itirafçı tanık olacağı önceki günkü duruşmada kesinleşti. Böylece davada tek tutuklu sanık olarak Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla kaldı. İşte Türkiye’nin gündemindeki önemli davanın kilit isimleri: RIZA SARRAF: 1983 yılında İran’ın Tebriz kentinde doğdu. Çocukluğunu Azerbaycan’da geçirdi. Eğitimini tamamladıktan sonra Dubai’de finans ve para piyasalarında faaliyet göstermeye başladı. 2006 yılında İstanbul’a yerleşti. 2008 yılında Royal Denizcilik A.Ş’yi, 2010 yılında kardeşi Muhammed Sarraf’la Royal Holding’i kurdu. 2012 yılında Türkiye’nin on iki milyar dolarlık altın ihracatının yüzde 46’sını tek başına gerçekleştirdi, hükümet tarafından ödüle layık görüldü. 2013’te Bakanlar Kurulu kararıyla “istisnai kişi” ilan edilerek Türkiye Cum huriyeti vatandaşı oldu. 17 Aralık 2013’te, üç bakan oğluyla birlikte rüşvet ve kaçakçılık iddiasıyla gözaltına alındı. 21 Aralık 2013’te tutuklandı. Şubat 2014’te bakan çocuklarıyla birlikte tahliye edildi. 9 Mart 2016’da ABD’nin Miami kentinde banka dolandırıcılığı ve kara para aklamanın yanı sıra ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu delmek suçlamaları ile gözaltına alındı ve tutuklandı. İddianamede, İran’a yönelik yasadışı para akışını Türkiye’de sahibi olduğu Royal Holding’e bağlı Royal Denizcilik, Safir Altın Ticaret, Royal Emerald Yatırım ile Durak Döviz (ya da Duru Döviz)’in yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri’nde kendi adına kayıtlı Al Nafees Döviz Bürosu üzerinden koordine ettiği ileri sürülüyordu. İddianamede, Sarraf ve ortaklarının yasadışı nakit akışında söz sahibi olabilmek için Türkiye ve İran hükümet yetkililerini kullandığı belirtiliyordu. MEHMET HAKAN ATİLLA: 47 yaşında. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İkti sat Bölümünden mezun oldu. 1995 yılında Halkbank A.Ş’de Araştırma Geliştirme ve Planlama Müdürlüğü’nde Uzman Yardımcısı ünvanıyla göreve başladı. Bankaclık Kartları ve Nakit Yönetimi Müdürlükleri’nde uzman sıfatıyla görev aldı. Stratejik Planlama Daire Başkanlığı’nda Yönetmen ve Bölüm Müdürlüğü görevlerini üstlendi. 20072011 yılları arasında Finansal Kurumlar ve Yatırımcı İlişkileri Daire Başkanı olarak görev yaptı. 2011’de Uluslarara sı Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütüyor. Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, 27 Mart 2017’de ABD’den Türkiye’ye dönmek üzereyken havaalanında FBI tarafından gözaltına alındı ve tutuklandı. 47 yaşındaki Atilla, tutuklanmasının ardından o dönem Rıza Sarraf’ın da yattığı Manhattan’daki cezaevine konuldu. Avukatlarının çeşitli kez kefaletle serbest bırakılması yönündeki başvuruları hep reddedildi. Hakan Atilla’ya, başta İran’a uygulanan yaptırımları ihlal etmek ve banka dolandığırıcılığı olmak üzere farklı suçlamalar yöneltiliyor. İşlediği iddia edilen suçlar nedeniyle 30 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir. Şimdiye kadar bütün ara duruşmalara katılan Hakan Atilla, bu davada neden sanık olduğunu bilmediğini ve suçlamaların yersiz olduğunu savunuyor. SÜLEYMAN ASLAN: 1970 yılında Çorum’da doğdu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Meslek ha yatına 1992 yılında T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Bankacılık Okulu’nda başladı ve aynı bankada Sermaye Piyasaları Daire Başkanlığı Uzmanı, İstanbul Menkul Kıymetler Şubesi Müdür Yardımcısı ve BonoTahvil Daire Başkanlığı Bölüm Müdürü olarak görev yaptı. Ziraat Bankası’nın ardından mesleki kariyerini Halkbank’ta sürdürdü. 2005 ile 2011 tarihleri atasında Halk Bankası Hazine Yönetimi ve Uluslararası Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Aslan, 15 Temmuz 2011’de Halk Bankası Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü olarak atandı. 17 Aralık 2013’te gözaltına alındı. Evinde yapılan aramada ayakkabı kutularında gizlenmiş 4.5 milyon ABD Doları bulundu. Tutuklanan Süleyman Aslan, 14 Şubat 2014’te tahliye edildi. 31 Mart 2014 tarihinde yapılan Ziraat Bankası Olağan Genel Kurul toplantısında üç yıl süre ile Ziraat Bankası yönetim kurulu üyeliğine seçilen bankacı, bir ay sonra istifa etti. Şubat 2014 yılına kadar Halk Bankası Genel Müdürü olarak görev yapan Aslan’ın, İran’a uygulanan ambargonun ihlal edilmesi için kurulan yasadışı düzende elde edilen kazançtan pay aldığı ve söz konusu yasadışı faaliyetleri ABD’li yetkililerden saklamak karşılığında milyonlarca dolar aldığı iddia ediliyor. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN: 15 Kasım 1957’de Muş’ta doğdu. 22 Temmuz 2007’de AKP’den milletvekili seçildi. 60. Hükümette Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, ardından da Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı görevlerini yürüttü. 17 Aralık 2013 tarihinde oğlu Salih Kağan Çağlayan, İstanbul Başsavcılığı tarafından yolsuzluk iddiaları nedeniyle gözaltına alındı. Daha sonra çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Soruşturma nedeniyle 25 Aralık 2013 tarihinde Ekonomi Bakanlığı görevinden istifa etti. Hakkında cezai soruşturma açılabilmesi için TBMM’ye gönderi len fezlekede “rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık” suçlarını işlediği iddia edildi. Mehmet Zafer Çağlayan’ın isminin ikinci sanık olarak geçtiği iddianamede, siyaset adamının halen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili olduğu belirtilmiş. New York’ta görülen dava kapsamında, Çağlayan’ın Ekonomi Bakanı olduğu Temmuz 2011 ve Aralık 2013 arasındaki dönemde, “İran hükümetine hizmet etmek amacıyla kurulan düzenden elde edilen kazançtan ve bu hizmetleri Amerikan yetkililerinden saklamanın karşılığında onlarca milyon dolar değerinde nakit ve mücevher” aldığı ileri sürülüyor. Çağlayan’ın aynı zamanda bu yasadışı organizasyonda faaliyet gösteren kişileri yanıltıcı bankacılık tekniklerine teşvik ettiği, bu yönde atılan adımları onayladığı ve söz konusu “şebekeyi rakiplerden ve denetimden koruduğu” da iddialar arasında. DİĞER ‘TANIDIK’ SANIKLAR LEVENT BALKAN: Halk Bankası Uluslararası Bankacılık biriminde müdür yardımcısı asistanı olarak çalıştığı Şubat 2013 tarihine kadar İran’a nakit akışının sağlandığı yasadışı organizasyona destek vermekle suçlanıyor. ABDULLAH HAPPANİ: Durak ve Duru Döviz şirketlerinde iş ortağı olduğu Sarraf ile İran’a uygulanan ambargoyu ihlal etmekle yargılanıyor. MUHAMMED SARRAF: Rıza Sarraf’ın kardeşi. Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde kurduğu Flash Döviz, Sam Exchange, ‘Hanedan Trading LLC’ gibi şirketler üzerinden yasadışı düzene dahil olduğu iddia ediliyor. KAMELYA CAMSİDİ: Royal Holding ve bünyesindeki şirketlerde Rıza Sarraf’ın çalışanı olarak anılıyor. İsmi birçok para transferi talimatında ve şirket içi yazışmalarda geçiyor. HÜSEYİN NEJEFZADE: İran devlet bankası Mellat Bank’a bağlı Mellat Döviz Bürosu’nun çalışanı 65 yaşındaki Nejefzade’nin, yasadışı para transferlerinin gerçekleşebilmesi için Rıza Sarraf ve kardeşi Muhammed Sarraf ile yoğun bir talimat trafiğinde yer aldığı iddia ediliyor. DEVAM EDECEK C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle