04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 26 Kasım 2017 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET haber 3 KEŞAN İÇİN İYİ HABER Türkiye’nin havası en kirli yerleşim merkezlerinden Edirne’nin Keşan ilçesinde, doğalgaz çalışmaları ile belediyenin kömür ve kazan denetimleri sayesinde kirlilik yüzde 20 azaldı. l DHA 190/7 0 190/9 0 00/ 5 0 150/9 0 170/3 0 50/ 7 0 10/ 7 0 120/ 1 0 190/8 0 90/3 0 130/3 0 190/1 1 0 60/1 0 190/1 5 0 80/2 0 20/ 5 0 80/1 0 130/ 1 0 80/3 0 160/7 0 120/7 0 150/3 0 TARİHTE BUGÜN 1934: Efendi, bey, ağa, hacı, hafız, hoca, molla, paşa, hanım gibi lakap ve unvanlar yasayla kaldırıldı. 1954: İstanbul’da Kapalıçarşı’da çıkan yangında 1394 dükkân harap oldu. İZMİR’E SAHİP ÇIK ‘İhanetin dışında kalmak’ için platform kuran çevrecilerden ortak mücadele çağrısı HAKAN DİRİK İhanetin birinci ağızdan itiraf edildiği İstanbul’un ardından rantçı çevrelerin gözünü diktiği İzmir’de, kentin geleceğini kurtarmak isteyenler “İzmir’e sahip çık” platformu şemsiyesi altında birleşti. TMMOB’ye bağlı meslek odalarının İzmir şubeleri, Ege Çevre Platformu ve Doğa Derneği’nin yürütücülüğünü üstlendiği platform, kent ve çevresinin “yaşanabilir” kalması için ortak mücadele çağrısı yapıyor. Platformun gündemindeki en sıcak konu, İzmir Körfezi’ni tehdit eden körfez tüp ge çiş projesi. AKP’nin gündeme getirdiği proje, sit derecesi düşürülen Çeşme Yarımadası ve kent merkezinde rantçıların gözbebeği İnciraltı’nı tüp geçişiyle Kuş Cenneti’nin bulunduğu bölge üzerinden İstanbul otoyoluna bağlamayı öngörüyor. Platform bileşenlerine göre ise proje İzmir’e çizilen rant senaryosunun en önemli parçası. İzmirlileri bu konuda, “Ardı ardına gelen yönetmelik, sit derecelerindeki değişiklikler, üst ölçek plan kararları ve büyük ölçekli mega proje olan körfez tüp geçisi ile İzmir’in, doğal yapısından gitgide uzaklaşan, ekolojik değerlerini kay beden, betonlaşmaya teslim edilmiş, parça parça plan değişiklikleri ile yüksek rant artışlarının önünü açan, kıyılarını betona teslim eden rant talanı altında sağlıksız bir kent olacağı ortadadır. Bu gidişat bir an önce engellenmelidir. Yoksa Ege’nin incisi İzmir; tarihi, kültürel ve doğal hiçbir değerini geleceğe taşıyamayacaktır” diye uyarıyor. Yarın çok geç... Kenti tehditleri derleyen platform özetle şu görüşleri dile getiriyor: “Kentte uygulanacak rant politikalarına yönelik yasa ve yönetmeliklerde değişiklikler yapılmıştır. Çeşme Yarımadası yapılaşma baskısıyla bir tehdit altına girecektir. Efemçukuru’nda altın madeniyle, bölgemizdeki birçok alanda taşocaklarıyla doğamız daha fazla kâr adına tehdit altına sokulmaktadır. Termik santral projeleriyle kentimiz soluk alınamaz hale getirilmektedir. Talan projelerine bugün karşı çıkmazsak yarın çok geç olacak. Güzel İzmirimiz’in tarihi, kültürel, doğal bütün değerleri gözümüzün önünde bir bir yok olup gidecektir. Merkezi yönetimin İzmir’e dayattığı bu rant ve talana karşı hukuki, siyasi yollarla karşı çıkmalıyız.” l İZMİR KÜLTÜR BAKANLIĞI UNESCO’YA BAŞVURDU Kuşdili dünya mirası olacak Giresun’un Çanakçı ilçesi Kuşköyü’nde yöre halkı tarafından ‘Kuşdili’ olarak bilinen ıslıkla haberleşme ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası’ listesine aday gösterildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne Dede Korkut Hikâyeleri, Türk okçuluğu, Hıdırellez’in yanı sıra Kuşdili’ni de kaydetmek için UNESCO’ya başvur duğu açıklandı. Konuyla ilgili bilgi veren Kuşdilini Tanıtma Kültür ve Turizm Derne ği Başkanı Şeref Köçek, Kuşdili’nin de artık dünya mirası haline geleceğini söyledi. Öte yandan kuşdilinin başlangıç tarihi bilinmemekle beraber, Kuşköy’ün ve halkın tarihiyle yaşıt olduğu sanılıyor. Bu konuda elde yazılı belge, kayıt ve kaynak bulunmazken, son haline kuşaklar öncesi çobanlık döneminden geldiği biliniyor. l İHA ESENYURT’TA SİTEDE ASANSÖR FACİASI 9 aylık bebek yaşamını yitirdi Esenyurt’ta bulunan bir siteye 3 çocuğuyla birlikte gelen Rus uyruklu bir anne, asansöre önce 2 çocuğunu bindirdi. Ardından kabine bebek arabasını yerleştiren anne, kendi henüz binemeden asansör hızla yukarı çıktı. Asansör dışında kalan anne çığlık çığlığa bağırırken, kabin ile duvar boşluğu arasında parçalanan arabadan 9 aylık Muhammed bebek aşağı düştü. Çocuklar asansör kapısı kırılarak kabinden kurtarılırken bebek de ağır yaralı halde boşluktan çıkarılarak en yakın hastaneye götürüldü. Yapılan tüm müdahalelere rağmen 9 aylık Muhammed bebek kurtarılamadı. l İHA PİSTLERİNİ DE YAPTILAR Yumurtatepe’nin mutlu çocukları Kar yağışının ardından etkisini artıran soğuk hava nedeniyle Erzurum’da şadırvanlar buz tuttu, çatılardan uzanan sarkıtların boyu 2 metreye ulaştı. Hava sıcaklığının gece eksi 15 dereceye düştüğü kentte araçların aküleri boşaldı, cadde ve sokaklar buz pistine döndü. Sivas’ta bulunan Yıldızdağı Kayak Tesisi’ne gitme imkânı bulamayan çocuklar ‘Yumurtatepe Kayak Tesisleri’ olarak adlandırdıkları ve kendileri oluşturdukları pistte gönüllerince eğleniyor. Karın yağması ile leğen, naylon ve kızaklarını alan çocuklar Yumurtatepe’ye akın etti. Çocukların eğlencesi ve mutlulukları yüzlerine yansıdı. Zaman zaman küçük kazalar da yaşandı. l İHA Erzurum buz gibi... LÜKS OTELE BİR AY ÖNCE CEZA KESİLMİŞ Yangın koruma sistemi yokmuş Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gürcistan’ın renildi. Kurtoğlu, yangının yaşandığı gece konser verecekti. Batum kentinde 12 kişinin ya Kazan dairesindeki patlama şamını yitirdiği otel yangının nedeniyle çıkan yangın, 4 sa da ölenler arasında Türklerin atte kontrol altına alınabildi. olmadığını açıkladı. Çavuşoğ Yangında ölenlerin Gürcistan lu, yaralı 5 kişinin de tabur ve İsrail yurttaşları olduğu be cu edildiğini kaydetti. Türk işa lirtildi. Öte yandan, birkaç ay damı Erol Avgören’e ait Leog önce yetkililer tarafından kont rand Otel’de önceki gece 21.00 rol edilen otelde yangın koru sıralarında çıkan yangında şar ma sistemi 2015’te açılan 185 odalı lüks otel, 35 milyon dolara mal olmuştu. l REUTERS bulunmadığı için para kıcı Cengiz cezası ke Kurtoğlu’nun sildiği ileri da otelde ol sürülüyor. duğu ve kur l Haber tarıldığı öğ Merkezi En iyi öğretmen, ‘ebediyen öğrenci’ olandır! 20yılı aşkın zaman geçti ama dün gibi hatırlıyorum. Acıyla!.. İlkokula başlamış kızımın ilk veli toplantısındaydık. Öğretmen, çocuklarla ilgili kaygılarına kulak vermeye çağırıyordu bizi. Çocuklar yeterince çalışmıyor, gayret sarf etmiyordu çünkü... Öğretmenin bu sözlerine karşı bir anne, soyut düşünce gerektiren derslerin, örneğin matematiğin, çok erken aşamada çocuklara verilmeye başlandığını; onların bilişsel sisteminin henüz bu tür bilgilere hazır olmadığını; bu nedenle zorlandıklarını; bunun da okuldan soğumaya yol açtığını söyledi. Dayanamadım, safdil safdil hemen topa girdim ve okula dün bir bugün iki başlamış çocuklara “dört işlem”den önce çiçekleri, kuşları, böcekleri, ağaçları, otları, ırmakları, denizleri, dağları, rüzgârı, güneşi anlatmanın daha verimli olabileceğini ifade ettim. Hepimizin kalbine bıçak gibi saplanan şu soruyla karşılık verdi öğretmen: “Siz çocuklarınızın geleceğini düşünmüyor musunuz?!” Durum açıktı: 67 yaşındaki körpe beyinlerin yıllar sonraki Anadolu lisesi giriş sınavlarına şimdiden hazırlanmaya başlaması lâzımdı. Öyle börtüböcekle, kuşlagüneşle vakit kaybedilemezdi. Bu, bir “yarış”tı. (Elbette, aynı zamanda bunları söyleyen öğretmen için bir “yarış”!) Ve yarışta geri kalacak olana, gelecek yoktu. Gelecek için “bugün”ü feda etmek gerekiyordu. Dolayısıyla hiçbir şey yapamadık, çarkın parçası olduk. Okumayı (aslında korkunç stres altında kaldığı için) sökmekte geciken çocuklarımızı, daha ilkokul birde kurslarla tanıştırıp ek okumayazma dersleri aldırdık. Sonuçta sürece uyum sağladılar. Ama ne seslerinde cıvıltı, ne gözlerinde pırıltı, ne de içlerinde coşku kaldı. Ruhlarını “sistem”e teslim ettiler. HHH Bu bir veli olarak “öğretmen” deneyimim. Öğrenci olarak benzeri “öğretmen” deneyimlerimi anlatmaya ne bu köşe, ne de gazetenin sayfaları yeter!.. Bazen ortaokul, liseden sınıf arkadaşlarımla buluşuyoruz da okul günlerinden lâf açıldığında bakıyorum, hatırladığımız öğretmenlerin çoğu, sınıftaki sertlik ve şiddetini bunca yıl sonra “matrağa vurarak” anlattıklarımızdan ibaret. Ama iyi öğretmenlerimiz olmadı mı, oldu tabii ve zihnimizde birer kara leke gibi kalanlardan farklı olarak onlar, kalplerimizde taht kurup rol model oldular bize… Söz gelimi ortaokul Türkçe öğretmenim, rahmetli İbrahim Göktan’ın sınıfta Kemalettin Kamu’dan, Ziya Osman Saba’dan, Faruk Nafiz Çamlıbel’den coşkulu bir ahenkle ve kendinden geçmiş halde sıralarımızın arasında dolaşarak şiirler okuyuşunu, onu da dün gibi hatırlıyorum! Ve onun örneğini bugün, kendi sınıfımda Özdemir Asaf’tan, Nâzım Hikmet’ten, Attilâ İlhan’dan şiirlerle sürdürüyorum!.. HHH İki gün önce Dünya Öğretmenler Günü vesilesiyle depreşti bu hatıralar. Bir yandan Köy Enstitülü ilkokul öğretmeni annemi rahmetle hatırlayıp hüzne gark oldum. Diğer yandan sınıfımda öğrencilerimin sürpriz kutlama partisinde aşkla doldum! Ve Okan Üniversitesi Eğitim Fakültesi ile Okan Koleji’nin birlikte hazırladıkları “Ana Okulundan Üniversiteye Öğretmen Algısı” başlıklı enfes bir etkinlikte, adeta “kıyamet” arifesinde gibi yaşadığımız şu dünyada hâlâ umudu diri tutmaya değer dedirten “pırıl pırıl sesler” karşısında da mest oldum!.. Evet, insandan ümit hiç kesilmez! Bunu, etkinlikte panelist olarak dinlediğimiz ilkokul, ortaokul ve lise düzeylerinde Kolej’de eğitim gören öğrencilerin “İyi öğretmen nasıl olmalı” sorusuna verdikleri cevaplardan da, bu cevapların altını dolduran düşüncelerinden de çıkarabiliyoruz. İyi öğretmen, önce “dost” olmalı diyorlar. “Motive edici” olmalı ki öğrenci “içe kapanmasın” diyorlar. Sadece “öğreten” olmamalı, dersi sevdiren olmalı, çocukların farklılıklarını gözeten olmalı diyorlar. Okula, “Eve gidiyorum” gibi giden öğretmen olmalı diyorlar. Empati kurabilmeli, bizim açımızdan dünyaya bakabilmeli diyorlar. “Geri bildirimler”le öğrenciyi “motive edebilmeli” diyorlar. Mutlu olmalı diyorlar, eğlenceli olmalı diyorlar. Donanımlı olsun; her şeyi bilecek diye bir şey yok, ama “gerçek hayat”la da ilişkilendirebilsin anlattıklarını diyorlar. Ve en önemlisi: Öğretmen özgür olsun diyorlar! Öğretmen özgür olursa öğrenciyi de özgür kılar diyorlar!.. HHH Bunlar kelimesi kelimesine ilkokuldan, ortaokula, liseye öğrencilerin sözleri… Onlardan bunları “öğrenince”, ben de “iyi öğretmenlik” tanımımı bir kez daha temize çektim: İyi öğretmen, “ebedi öğrenci” olabilendir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle