22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 26 Kasım 2017 12 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: EMİNE BİLGET Esekarıları bal kovanına giriş yaptı Türkçenin yanlış ya da bozuk kullanımı kulaklarınızı tırmalıyor mu? Soruyu sanırım çoğunuz “Hem de nasıl” diye yanıtladı. Benim de... Genç kuşakları beğenmeyip habire kusur arayan, bulduğunda homurdanan yaşlı amcalardan olmamaya özen gösteriyorum. Ama sabrın taştığı anlar da oluyor. Genç bir kadın haberci televizyonda ciyak ciyak haber aktarıyor: “Kıs yaklasırken aç malan esek arıları bal kovanlarına saldırdı. Onlarca esek arısının kovanlara giriş yaptığını söyleyebiliriz...” Ne demeli bu genç meslektaşa? Yavrum, esek değil eşek. Yaklasan kıs değil kış. Sen haberini aktarırken eşekarıları kovana dalıp çıkıyordu, gördük. Öyleyse söyleyebiliriz saçmalığı da ne ola? Şuna kestirmeden kovana girdiler desen dilin mi kopar? Hem giriş yapmak da neyin nesi? Girdi desen bir yerin mi eksilir? Rastgele bir örnek verdim ve az rastlanan bir örnek filan da değil. Özellikle kadın haberciler, içinde “Ş” harfi geçen sözcüklerde Ş yerine S kullanmakta ısrarlı. Herhalde bir yerlerde öyle öğrenmişler. Bilemedim. Tanıdığım genç kızlardan birine sordum. Öyle öğrenmemişler. Sadece Ş kullanırlarsa köylü gibi oluyormuş, o yüzden Ş yerine S ağır basıyormuş... Bunu bana açıklayan genç kız övünerek devam etti: Ama baen onlar gibi konuşmuyorum Aydın Abi. “Peki sen niye düpedüz, sapsade ben demek varken baen diye tuhaf bir ses çıkarıyorsun” diye soracaktım, sıkıntı bastı, vazgeçtim... HHH Bu da genç bir okur emektubundan. Çumhuriyet’te köşe yazarı olmak istiyormuş. Benden destek arıyor. Mektubun son cümlesi: “Tabi bu benim için bir challenge fırsatı olacak...” Nasıl ama? Cumhuriyet’e köşe yazarlığına talip olan genç kestirmeden gidiyor, “tabii”nin bir i’sinden tasarruf ediyor ve zaten meydan okumak yerine de challenge etmeyi yeğliyor. Haydi challenge’yi bir özenti, “Ben İngilizce düşünüp Türkçe konuşuyorum da ondan” havası basacak bir züppelik deyip geçelim. Peki “tabii” yerine tabi yazmasına ne diyeceğiz? Üstelik bu sadece gençlere özgü bir dil bozukluğu değil. Çok namlı köşe yazarları da böyle yazmaya başladı. İnanmadınız mı? Adı lâzım değil, AKP medyasından ünlü bir köşe yazarı kendini övüyor: Ben gazeteci olarak tabi kimseye tabi değilim. Ona cevap verip dalga geçmek, “Tabi tabi biliyoz aslanım, yazılarından belli” demek vardı ama sıkıldım, vazgeçtim... HHH Siz bu yazıyı okurken bir günlüğüne Adana’ya uçuyor olacağım. Bir pazar sabahı, onca yakıcı konu başımızda kol gezerken; Dolar, Avro kanatlanmış uçarken; Suriye’de yüzbinlerin canını alan, milyonları göçe zorlayan savaşın kışkırtıcıları, gerçek sorumluları (Trump, Erdoğan, Putin, Esad) ellerini yıkayıp “Pardon” demeye hazırlanırken daldan dala atlayan uçuk bir Tırmık yazdığıma bakıp dudak bükmeyin. Konu kıtlığından değil zaman kıtlığından... Hele Adana’ya uçuş yapıp, oradaki toplantıda konuş yapıp, geceleyin de dönüş yapayım. Ertesi gün daha ciddi konularda yazış yaparım... Siz de bugünlük bu Tırmık’la idare ediş yapın e mi? Özelmalı bırakılsın İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek amacıyla yaptıkları, “F Oturumu”nun 296’ncısında bir araya geldi. Galatasaray Meydanı’nda yapılan eylemde, İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu adına açıklamayı yapan Nimet Tanrıkulu, OHAL ile birlikte hapishanelerin toplama kamplarına, çalışma kamplarına ve işkence merkezlerine dönüşmesinin hız kazandığını ifade etti. Hasta tutuklu Kemal Özelmalı’nın durumuna ilişkin bilgi veren Tanrıkulu, Wernicke Korsakoff hastası Özelmalı’nın tedavi edilebilmesi için derhal serbest bırakılması gerektiğini söyledi. l İstanbul / Cumhuriyet BM’ye sunulan rapora göre dünyada en çok sivil ölüm yaşanan ülkeler: Suriye, İran, Yemen, Afganistan ve Türkiye Dünya genelinde çatışma ve savaşlarda kullanılan patlayıcı silahların yol açtığı sivil ölüm ve yaralanmalarının geçen yıl artması üzerine Birleşmiş Milletler (BM) üyesi devletler, askeri angajman kurallarının gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Bu kapsamda Almanya ve Avusturya tarafından hazırlanan raporda, Suriye, İran, Yemen, Afganistan ve Türkiye’nin, dünyada geçen yıl en çok sivil ölüm yaşanan ülkeler olduğu belirlendi. BBC Türkçe’de yer alan habere göre, Guardian gazetesinin Bill & Melinda Gates Vakfı sponsorluğunda yaptığı haberde söz konusu raporun Almanya tarafından BM Konvansiyonel Silahlar Kongresi’ne (CCW) sunuldu. Rapora göre, patlayıcı silahlar nedeniyle 2016 yılında 32 binden fazla sivil yaşamını yitirdi veya yaralandı. Raporda, hükümetlere bağlı birliklerin düzenlediği hava saldırılarında ölen sivillerin sayısının 2016’da yüzde 18’den yüzde 31’e çıktığı belirtildi. Rapora göre, sivil ölümlerinin yarısı da milislerin kullandığı el yapımı patlayıcılarla düzenlenen saldırılar sonucu gerçekleşti. Raporda, patlayıcı silahlar yer leşim bölgelerini hedef aldığında ölenlerin veya yaralananların yüzde 90’ı sivil oluyor. Türkiye görüştürmüyor Habere göre CCW, yerleşim bölgelerinde patlayıcı silahlar kullanılmasını ilk defa bir toplantıda ele alacak. Toplantı öncesi ülkeler arasında görüş ayrılıkları yaşanırken Türkiye’nin konunun ‘acil ilgilenilmesi gereken’ sorunlar yerine ‘diğer meseleler’ kategorisinde görüşülmesini istediği belirtiliyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Avusturya’nın BM Büyükelçi si Thomas Hajnoczi, “CCW’nin konuyu Türkiye karşı çıktığı için, ‘acil ilgilenilmesi gereken’ meseleler arasında ele alamamasından gerçekten üzüntü duyuyorum. Bu konu ‘diğer meseleler’ arasında sayılmayacak kadar mühim. Hâlâ farkındalık safhasındayız. İlk defa CCW’nin çerçevesi tartışılıyor. Patlayıcı silahları yasaklayamazsınız veya ülkelere askeri hedefleri bombalama yasağı getiremezsiniz. Ama sorun, sivillerin yerleşim yerindeki askeri mevzileri bombaladığınızda çıkıyor” dedi. l Haber Merkezi SİLİVRİ CEZAEVİ ÖNÜNDE BULUŞAN ARKADAŞLARI OSMAN KAVALA’YI ANLATTI: Değerleri de tutuklu Tutuklu işadamı Kavala’nın arkadaşları buluştukları Silivri Cezaevi önünde “Osman Kavala’ya özgürlük” pankartı açtı. Tutuklu işadamı Osman Kavala’nın Robert Koleji’nden sınıf arkadaşları, Kavala ile Ömrü darbecilerle dayanışmak için dün Silivri Cezaevi önünde bir araya geldi. Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin’in ve yazar mücadeleyle geçti Yıldırım Türker’in aralarında bulun duğu Robert Koleji 1975 yılı mezun ları, Silivri Cezaevi önünde, “Osman Kavala’ya Özgürlük” yazılı pankart açtı. Li seden mezun olduktan 42 yıl sonra bir cezaevi önünde buluşacakları SEYHAN AVŞAR nı akıllarının ucundan dahi geçirmediklerini söyleyen Kavala’nın arkadaşları, Kavala’yı gazetemize anlattı. Füsun Kocaman, Kavala’nın lise sı ralarındayken de sosyal sorumluluk projeleriyle uğraştığını aktarak, “O yıllarda bizler sosyal sorumluluğun farkında değilken, notlarımızı yük setmeye çalışırken, Osman sosyal so rumluluk projeleriyle uğraşırdı. Biz o günlerde ona pek akıl erdiremez dik. Ama sonraki yıllarda bizler de bunun bilincine varınca onu hep tak dir ettik. Zaman zaman bazı projeler de yollarımız kesişti. Onu takdir ede rek izledim. Şu anda onun bulundu ğu durum için ise büyük üzüntü du yuyorum” dedi. Kavala’nın hümanist bir insan olduğuna dikkat çeken Ko caman, “Osman herhangi bir dinle, herhangi bir görüşe tamamen sapla nacak biri değildir. Onun temel hede fi insandır. İnsana faydalı olmaktır” diye konuştu. Yıldırım Türker, Osman Kavala’nın her zaman vicdan, demokrasi, onur ve daha iyi bir Türkiye için mücade le ettiğini söyleyerek, Kavala’nın ‘FE TÖ’ ile ilintilendirilmeye çalışılma sının gülünç olduğunu vurguladı. Türker, “Osman, FETÖ’nün hükü met ile koyun koyuna yattığı za manlarda, FETÖ’nün ne olduğu nu en baştan gören insanlardan bi ridir” dedi. Tiyatro sanatçısı ve yönetmeni Nihal Geyran Koldaş, ortak hazırladıkları açıklamayı okudu. Osman Kavala’nın özgürlüğünden mahrum bırakılmasına itiraz etmek için toplandıklarını belirten Nihal Geyran Koldaş, “Osman Kavala’ya çok büyük bir haksızlık yapıldığına inanıyoruz. Onu yakından tanıyan arkadaşları olarak Osman’ın bir darbe girişiminin içinde yer aldığı ya da cemaat görünümlü kriminal bir örgütle ilişkisi olduğu gibi iddiaları reddediyoruz. Dünyanın yuvarlak değil düz olduğunu iddia etmek ne kadar akla, gerçeğe aykırı ise Osman’ın darbeci olduğunu ileri sürmek de bir o kadar gerçek dışıdır. Sahici bir demokrat olarak onun hayatı darbeci zihniyetle mücadele ederek geçmiştir” dedi. Kavala ile dayanışmak, ona olan sevgilerini göstermek ve Kavala’nın yalnız olmadığını herkese duyurmak istediklerini aktaran Koldaş, “Cezaevinin tel örgülerinin, demir parmaklıkların, hücre kapılarını kilitleyen sürgülerin, yüksek beton duvarların hiçbir şekilde onu bizden uzak tutamayacağını göstermek için buradayız” diye konuştu. Kavala’nın tutuklanmasına uluslararası düzeyde bir itirazın da yükseldiğini kaydeden Nihal Geyran Koldaş, “Birleş miş Milletler’den Avrupa Konseyi’ne ve Avrupa Parlamentosu’na, parlamentolardan uluslararası alanda önde gelen insan hakları ve sivil toplum kuruluşları na, dünyanın saygın basın organlarına ve üniversitelere kadar yayılan kuvvetli ve diri bir tepki dalgası yükseldi her bir taraftan. Bu dalga her gün biraz daha genişleyerek yayılıyor” ifadelerini kullandı. Kavala’nın herkesin yardımına koşan biri olduğunu belirten Koldaş, Kavala’nın Türkiye’de demokrasinin, insan haklarının ileri götürülebilmesi için sivil toplumun gücüne inandığını, sivil toplum inisiyatiflerini teşvik ettiğini, elindeki bütün imkânları bu doğrultuda sarf ettiğini vurguladı. Diğerleri için de adalet ve özgürlük Koldaş, özetle şunları söyledi: “Osman Kavala kültürün gücüne, kültürün, sanatın bütün kapıları açabileceğine inandı. Karşılaştığımız köklü sorunların aşılabilmesi için kültürel temasların seferber edilmesi yönünde bütün gücüyle çabaladı. Türkiye’den günün birinde sivil toplum geleneğinin tarihi yazıldığında Osman Kavala, bu geleneğin en önemli isimlerinden biri olarak şeref sayfasına yazılacaktır. Osman’ın tutuklanması, sonuçları açısından yalnızca bir insanın hücreye konulması fiili ile sınırlı değildir. Osman Kavala’nın şahsında ne yazık ki onun temsil ettiği, simgelediği bütün değerler, idealler de demir parmaklıklar arkasına atılmıştır. Bizler buraya gelmişken yalnızca Osman değil, onun gibi adaletsizliğe uğrayarak haksız bir şekilde bu cezaevinde tutuklu bulunan bütün düşünce suçlularını da selamlıyoruz, onlar için de adalet ve özgürlük talep ediyoruz.” Naci Üstün ise Osman Kavala’nın “Bugün burada bulunmamız, çok ilginç bir arkadaş olduğunu dile umutsuzluğa teslim olmadığımı getirdi: “Osman ile ilkokuldan sonra tanıştık. Ortaokul ve liseden bugüne kadar arkadaşız. Dediğim gibi Osman hep ilginçti. Bu ilginçliğini hiç kaybetmedi. Osman’ın FETÖ ile ilişkilendirmeye çalışmak ise komik ötesi. Kimse buna inanmaz.” Osman Kavala zın, teslim olmayacağımızın ifadesidir” diyen Nihal Geyran Koldaş, “Osman’ın demir parmaklıkların arkasında umudunu hiçbir şekilde yitirmediğini ve bizlere oradan da bu yönde cesaret verdi ğini biliyoruz, bunu hissediyoruz” dedi. Nihat Aydoğan nerede? Cumartesi Anneleri, kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin bulunması amacıyla sürdürdükleri adalet arayışlarının 661’inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. “Failler belli, kayıplar nerede” yazılı pankart açan kayıp yakınları, ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıdı. Bu haftaki eylemde 30 Kasım 1994 tarihinde Mardin’in Midyat ilçesinde askerler tarafından evinden alınarak kaybedilen Nihat Aydoğan’ın akıbeti soruldu. Haftanın basın açıklamasını okuyan Cumartesi Anneleri’nden Hatice Onaran, “Aydoğan’ı kaybedenler bilinmesine rağmen haklarında soruşturma dahi açılmadı. Siyasal iktidarlar, Aydoğan’ın kaybedilmesi suçunu da cezasız bıraktı” dedi. Onaran son olarak dönemin başbakanı Tansu Çiller başta olmak üzere tüm yetkililerin yargı önüne çıkarılmasını istedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet l LGBTİ FİLMLERİNE ENGEL Bir yasak da Beyoğlu’nda Ankara Valiliği’nin Alman LGBTİ Film Günleri’ni ve hemen ardından kentteki tüm LGBTİ etkinliklerini yasaklamasının ardından bir yasak da Beyoğlu Kaymakamlığı’ndan geldi. Beyoğlu Kaymakamlığı dün British Council’in KuirFest ortaklığıyla LGBTİ+ temalı film üretimini teşvik etmek amacıyla düzenlediği film gösterimini iptal etti. Beyoğlu Kaymakamlığı resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Bahse konu etkinlikler için 2911 ve 2559 sayılı kanunlar çerçevesinde gerekli başvurularda bulunulmadığı, ayrıca bahse konu etkinlikler, anayasal düzene ve genel ahlaka aykırı olabileceği, kamu düzeni ve güvenliği açısından açık ve yakın tehlike oluşturabileceği için; kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması, başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amaçlarıyla, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17 ve 28., 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri kanununun Ek 1 ve 5442 sayılı kanunun 32/ç maddelerine istinaden Kaymakamlığımızın 2411/2017 tarih ve 2283 ile 2284 sayılı kararları çerçevesinde müsaade edilmeyecektir.” Erteledik British Council tarafından yapılan bilgilendirmede, “KuirFest ortaklığıyla 25 Kasım Cumartesi günü saat 14.00’te Pera Müzesi Oditoryumu’nda düzenleyeceğimiz “Kuir Kısalar” gösterimi ve söyleşisi, Beyoğlu Kaymakamlık makamı tarafından Pera Müzesi’ne tebliğ edilen 24 Kasım 2017 tarih ve 2017/2284 sayılı karar nedeniyle daha sonra açıklanacak başka bir tarihe ertelenmiştir” denildi. IPS İletişim Vakfı da 18 Kasım Cumartesi günü Kaos GL’nin desteğiyle sürdürdüğü Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik atölyelerinin Mardin ayağını, daha önceki atölyeler hedef gösterildiği gerekçesiyle gerçekleştiremedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet l MALATYA Kilise derneğine saldırıda 1 gözaltı SELAHATTİN GÖKATALAY Malatya’da Alevilerin evlerinin kırmızı boyayla işaretlenmesinin ardından önceki gece de Kurtuluş Kiliseleri Derneği Malatya Temsilciliği’ne taşlı saldırı düzenlendi. Olayla ilgili 1 kişi gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, saldırganın Ö.G. isimli şahıs olduğunun tespit edildiği ve gözaltına alınarak, gerekli soruşturmanın başladığı belirtildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, derneğe geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Ağbaba, “Burada arka arkaya yaşanan olayların faillerinin yargı önünde hesabını vermesi gerekiyor. Cezasız kalınca bu tür saldırılar devam edecektir. Buradaki ve Cemal Gürsel Mahallesi’nde 3 gün önce olan saldırılar buradakileri sindirmeye yönelik hareketlerdir” diye konuştu. Kurtuluş Kiliseleri Malatya Temsilciliği görevlisi Vedat Salin ise derneklerin ilk kez saldırıya uğramadığını, 15 Temmuz sürecinde derneğe taşlı saldırı yapıldığını, geçen yıl ise içeride çok sayıda kişinin bulunması nedeniyle taşın caddeye bırakıldığını söyledi. Salin, “O saldırıların da failleri yakalanıp cezalandırılmadılar” diye konuştu. l MALATYA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle