07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 21 Kasım 2017 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ / BURAK YURTTAŞ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Onurumla kazanıyorum’ haber 11 KHK ile belediyedeki işinden ihraç edildikten sonra bal satarak ailesinin geçimini sağlayan şehir planlamacısı Elmas, o geceyi ve sonrasını anlattı KHK ile Van Büyükşehir Belediyesi İmar Müdürlüğü’nden ihraç edi len Şehir Plancısı 32 yaşın daki Cihan Vahap Elmas, 3 bin 300 metre rakımda doğal yolla yeti şen karako van balını satarak ai ZEHRA ÖZDİLEK lesinin geçimini sağ lıyor. Elmas KHK ile görevinden ihraç edildiğini öğrendi ği günü şu sözler le anlattı: “14 Temmuz 2017 akşamı saat 8 gibi kızımı evin bahçesine çıkardım, biraz gezdirdim ce bimde sadece 1 TL Van Bahçesaray ve Bitlis Hizan’dan getirdiği süzme balı sattığını söyleyen Cihan Vahap Elmas, sipariş vermek isteyenlerin kendisine 0553 868 73 84 numaralı cep telefonundan ulaşabileceğini söyledi. vardı. Bir buçuk yaşındaki kızıma bir şeyler alamadım, yarın maaş günüdür alırım derdindeydim. Fakat yukarı eve çıktım, baktım son dakika haberi ile 692 sayılı KHK çıktı ve benim de ismim listedeydi. Çok üzüldüm, başlarda biraz bocaladım. Ancak hayat devam ediyor. ‘Elimden ne gelirse yaparım, yeter ki onurumla ekmeğimi kazanayım’ dedim ve bal satmaya başladım.” İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama bölümü mezunu Elmas, İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi Kentsel Sistemler ve Ulaştırma Yönetimi bölümünde yüksek lisans yaptı. 2011 yılında Van’da işe başladı. Belediyenin imar biriminde şube şefliği, müdür yardımcılığı, müdürlük ve en son yaklaşık 21 ay boyunca imar daire başkanlığı yaptı. Komisyona başvurdu Elmas, OHAL komisyonuna da başvuru yapmış. “Fakat ülkede hukuk olmadığı kanaatindeyim çünkü hukuk olsaydı ne ben ne benim gibi binlerce insan ihraç olmaz, açlıkla terbiye edilmeye çalışılmazdı” diyen Elmas, vicdan sahibi insanlar sayesinde ayakta durmaya çalıştıklarını vurguladı. Elmas, “Onurumla, emeğimle çalışıyorum. Evime ekmek götürüp eşimin ve çocuğumun karnını doyuruyorum. İktidarın açlıkla terbiye etme isteğini tersine çevirmek için sendikalar, meslek odaları, sivil toplum örgütleri, dostlarım arkadaşlarım sipariş veriyor ben de teslim ediyorum. Çoğu arkadaşım benim durumumda ve bir şekilde aile geçimini sağlamaya çalışıyor. Arkadaşlarla dayınaşarak bu günleri de aşacağız” diye konuştu. ‘Dayanışma şart’ Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu, “İnsan hak ve hürriyetinin garanti altında olmadığı, toplumun korku içinde olduğu, hukukun üstünlüğünün lafta kaldığı bir ülke” diye tarif eden Elmas, şöyle devam etti: “80 milyonluk toplumun bir bireyi olarak ül kede hâlâ vicdanlı insanların olduğunu, dayanışmanın önemli olduğunu ve hayatın devam edip hiçbir zaman karamsarlığa düşmemek gerektiğini söylemek isterim. Birlikte dayanışırsak bu süreçten galip çıkarız.” l İSTANBUL SUR’DAKİ OPERASYON Çocuklara hapis cezası bozuldu Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, hendek ve barikat operasyonları sırasında açılan güvenlik koridorundan çıkarılan 11 çocuğa, Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen değişik oranlardaki hapis cezaları, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozuldu. Kararda, çocukların, askerlere ve polislere yönelik eylemlere katıldıklarının sabit olmadığı belirtildi. Çocukların “vahim” nitelikli eylemlere katıldığının kanıtlanması halinde, “devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçundan da cezalandırılmaları gerektiğini belirten mahkeme, şehrin her tarafında işlenen; fakat işlenişi üzerinde müşterek hâkimiyet bulunmayan veya ortak sıfatıyla katıldığı delillere göre, sabit olmayan “vahim” eylemlerden suça sürüklenen çocukların sorumlu olduğunun kabulünün imkanı bulunmadığını kaydetti. Mahkeme, tutuklu çocukların avukatlarının tahliye talebinin reddedilmesine karar verdi. l DHA İLGEZDİ SORDU Mahpuslara siyah giysi yasak mı? CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi Gebze Kapalı Cezaevi’nde kadın mahkumların siyah giymesine izin verilmediği iddiasını Meclis gündemine taşıdı. İlgezdi, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Mahkumların ilettiği bilgilere göre; yeşil, askeri kıyafetleri, mavi, infaz koruma memuru kıyafetlerini, lacivert, infaz koruma memuru pantolonunu, kırmızı, sol örgüt propagandası olacağı gerekçesiyle bu renkteki kıyafetlerin giyilmesi yasaklanmıştır. Bu yasağa son günlerde ‘siyah’ renk de eklenmiştir. Kadın mahkumlar, ‘siyah’ giysiler giyilmesine izin verilmediğini, gerekçesinin belirtilmediğini iddia etmektedirler” ifadelerine yer verdi. İlgezdi, “Cezaevlerinde hangi renk kıyafet giyilmesi yasaktır? Gerekçesi nedir? Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde “siyah” renkli kıyafet giymenin yasaklandığı iddiaları doğru mudur” sorularına yanıt istedi. l Haber Merkezi Aydınlardan çağrı ÖDP Başkanlar Kurulu üyeleri Taş ve Bektaş, Semih Özakça ve eşi Esra Özakça ile görüştü. ÖDP’den Özakça’ya ziyaret Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Başkanlar Kurulu üyeleri Alper Taş ve Pelin Bektaş açlık grevindeki öğretmen Semih Özakça ve eşi Esra Özakça’yı ziyaret etti. Ziyaret sonrası ÖDP Başkanlar Kurulu imzasıyla yapılan açıklamada Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın taleplerinin meşru olduğu ve işlerine geri dönmesi gerektiği belirtildi. Açıklamada, “Nuriye ve Semih 257 gündür haksız hukuksuz biçimde atıldıkları işlerini geri almak istiyor. Bu haklı bir taleptir, meşru bir taleptir” dendi. Gülmen ve Özakça’nın hayatla ölüm arasında ince bir çizgide ilerlediği belirtilen açıklamada,“İşlerine iade için bütün demokratik ve barışçıl yolları deneyen ve son noktada bedenlerini açlığa yatırarak işlerini ve onurlarını savunan Nuriye ve Semih’in talepleri karşılanmalıdır. OHAL Komisyonu acil toplanarak Nuriye ve Semih’i işlerine iade etmelidir” ifadelerine yer verildi. l Haber Merkezi Nuriye ve Semih’i yaşatmak istiyoruz Aralarında siyasetçi, sanatçı, gazeteci ve sendikacıların da bulunduğu aydınlar, açlık grevinde bulunan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın işlerine iade edilmesi çağrısında bulundu. Tutuklu akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça’nın açlık grevlerinin 257. gününde aydın, siyasetçi, sendikacı ve STK temsilcileri kamuoyuna ortak açıklama yaptı. Açıklamada, “Biz aşağıda imzası bulunan sanatçılar, hukukçular, insan hakları savunucuları, gazeteciler, yazarlar, sendikacılar, politikacılar; OHAL’e, KHK’lere, Çalışma Hakkının Gaspına, Düşünce ve İfade Özgürlüğünün Engellenmesine, İşkenceye, Haksız Tutuklamaya, Zorla Müdahale Tehdidine, Savunma Hakkının Gaspına karşı; YAŞATMAK İSTİYORUZ. Nuriye ve Semih İşlerine İade edilsin!” dendi. Müftü nikâhı eylemine ceza Eskişehir’de protestolara katılan 40 kadına 912.5 TL para cezası verildi CAN HACIOĞLU Eskişehir’de, müftülere nikâh kıyma yetkisi veren yasayı protesto eden kadınlara, savcılık tarafından soruşturma açıldı. Eyleme katılan 40 kadına, Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Valiliğin OHAL tedbirlerine uyulmadığı gerekçesiyle 912.5 lira para cezası verildi. Eskişehir’de geçen 22 Ekim’de Kanatlı Alışveriş Merkezi önündeki trafiğe kapalı alanda müftülere nikâh yetkisi veren yasayı protesto eden kadınlar, kadın kürsüsü kurmak istemiş, ancak OHAL gerekçesiyle polis tarafından en gellenmişlerdi. Eyleme katılan ve Cumhuriyet Savcılığı tarafından para cezası kesilen 40 kadın arasında olan Eskişehir Barosu avukatlarından Heval Yıldız Karasu, kesilen cezaları ödemeyeceklerini belirtti. Karasu, “Bu eylem kendiliğinden gelişen ve kadınların bir eylemidir. OHAL kapsamında değildir. Kısa bir basın açıklamasından ibarettir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına uygundur. Şiddet yoktur. Hukuk devleti ve demokratik devlet anlayışına uygun bir eylem yaptık. Bunun için cezaları ödemeyeceğiz” dedi. l ESKİŞEHİR Barış için Müzik diyerek sahneye çıktılar Bu koro çok neşeli FİGEN ATALAY Adını barışın zorunluluğu ve müziğin gücüne olan inançtan alan Barış İçin Müzik Vakfı’nın artık Çocuk ve Gençlik koroları da var. Korolar, Enka Kültür Sanat ile işbirliği kapsamında düzenlenen “Neşeli Pazarlar” etkinliği konserinde ilk önemli sahne deneyimini yaşadı. Çocuklar için ücretsiz olan etkinlik, Enka İbrahim Betil Oditoryumu’nda izlendi. Barış İçin Müzik orkestra ve korolarının önümüzdeki günlerde de yoğun bir programı var. Gençlik Orkestrası ve El Sistema Avusturya’dan 15 kişilik ekip, 10 Aralık’ta Avusturya Kültür Ofisi’nde gerçekleşecek El Sistema Avusturya’nın çalışmalarını konu alan ‘Kinder’ belgeselinin galası sonrası ortak konser verecek. İngiltere’deki “Sistema England” ve ücretsiz müzik eğitimi veren “The Nucleo Project’’ işbirlikleri ile değişim programı başlatılan “MusicALLY” (müzik ittifakı) adı verilen program kapsamında İstanbul – Londra arasında eğitim ziyaretleri gerçekleşecek. Öğrenciler Londra’ya gidecek, aynı şekilde oradan öğrenciler buraya gelecek, orkestra kampları, provalar ve konserler düzenlenecek. Temel amacı, mümkün olduğu kadar fazla çocuğa karşılıksız müzik eğitimi olanağı sağlamak ve barışın sesini müzikle duyurmak olan Barış İçin Müzik Vakfı’nın kapıları müzikle buluşmak isteyen tüm çocuklara açık. 2019’da nereden tam kopuş? 2011’de İstanbul’da toplanan Dördüncü Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı’nın öncesinde, Dışişleri Bakanı Davutoğlu bilgilendirme toplantısı düzenlemişti. Konferansa sunulacak on yıllık İstanbul Eylem Programı hakkında bilgi verirken Türkiye’nin gelişmiş ülkeler nezdinde az gelişmiş ülkelerin savunucusu olma kapasitesine en fazla sahip ülke olduğunu iddia etmişti. Bu iddiasını desteklemek için kullandığı formül dikkat çekiciydi: “Türkiye, Kuzey’in kurumları içine en fazla entegre olmuş bir Güney ülkesidir.” Gerçekten de orta gelişmiş ülkeler grubu içinde yer alan Türkiye gibi ülkelerin hiçbiri tam bu konumda olmadı. Avrupa Konseyi, NATO ve OECD üyesi olan, 1999’dan beri G20’ye dahil olan ve AB ile üyelik müzakereleri başlatmış başka bir Güney ülkesi yoktu. Bunda Türkiye’nin Avrupa ile coğrafi yakınlığının payı vardı kuşkusuz. Bunun yanında OECD gibi bir “gelişmiş ülkeler kulübüne” kurucu üye olmanın veya kuruluşundan birkaç yıl sonra NATO’ya girmenin arkasında hem soğuk savaşın stratejik hesapları, hem Türkiye’nin Batı dünyasına entegre olma adımları rol oynamıştı. Türkiye’nin Batı politikası kâh üçüncü dünyacı bir yaklaşımla kâh dini kimliği kaybetme endişeleri içinde ülke içinde hep eleştirildi. Ama toplumun çoğunluğunun desteklediği ana eğilim bu sürecin devam etmesi yönünde oldu. Zaman zaman yavaşlamalar, Kıbrıs’a müdahale ve askeri darbe sonrasında duraklamalar olmasına rağmen, süreç hep aynı yönde devam etti. DSPMHPANAP koalisyonunun AB’den üyelik müzakerelerine başlama konusunda ilk yeşil ışığı almasının yarattığı toplumsal dinamiği, yeni kurulan AKP’nin yöneticileri ve en çok şimdi gözden düşmüş, tasfiye edilmiş olanları, büyük ölçüde kendi partilerine yönlendirmeyi başardılar. AKP, iktidarının ilk yıllarında, ana gövdesinin taşıdığı kültürel alanda muhafazakâr, iktisadi planda piyasacı (neoliberal), siyasal alanda otoriter eğilimlerini, AB üyeliği perspektifi nedeniyle kısmen törpülemek zorunda kaldı. 2000’lerin ikinci yarısında bu eğilimler giderek öne çıkmaya başladı. Bu konuda esas kırılma noktasının 2010 sonrası olduğu söylenebilir. Birkaç yıldan beri ise durum Davutoğlu’nun altı yıl önce söylediğinin tam tersi yönde gelişiyor. Bu yıl Avrupa Konseyi, tarihinde ilk kez, siyasal denetimden daha önce çıkardığı bir ülkeyi yeniden siyasal denetime aldı. Türkiye 2004’te denetimden çıkmıştı. Hükümet ise 2016’da aldığı Avrupa Konseyi’ne yüksek mali katkıda bulunma kararını, gelecek yıldan itibaren iptal ettiğini bildirdi. AB, genişleme tarihinde bir ilki yapıp, üyelik kriterlerinden vahim sapmalar nedeniyle katılım öncesi mali yardımdan kesinti yaptı. AB parlamentosu üyelik müzakerelerinin resmen dondurulmasını talep ediyor. 2016’da başlaması gereken Gümrük Birliği güncelleme görüşmeleri başlayamıyor. OECD üyesi olarak İklim Zirvesi yükümlülüklerine uyma konusunda Türkiye ayak sürüyor. Türkiye’nin NATO üyeliği karşılıklı olarak artan kuşku ve şüphe nedeni artık. İncirlik Üssü’nün taşınması fikri kapı arkalarında dile getiriliyor. Almanya bu üste bulunan askerlerini ve hava savunma sistemini çekiyor. AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı artık hemen her konuşmasında Batılı müttefikleri, Batı kültürünü “milli ve yerli” değerlere, ülkenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit olarak gösteriyor. Bunun 2015 Haziran seçimleri şoku sonrasında başlayan, Kürt karşıtı İslamcımilliyetçi otoriter ittifakın pekişmesiyle doğrudan ilişkisi var. Bu yeni gidişat, giderek büyüyen bir iktisadi çalkantıyı da besliyor. Bu genel gidişata AKP seçmenlerinin 2019’da ne diyeceği gelecek açısından esas belirleyici olacak. Türkiye’yi Kuzey’den iyice uzaklaşmış otoriter piyasacı bir Güney ülkesine dönüştürmeye evet derlerse, 2019 seçimleri Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi “tam kopuş” olacaktır. Tarakçı’ya çocuğunun önünde silahlı saldırı Akit TV programcısı ve gazeteci Ali Tarakçı, yaşadığı kaza sonrası tartıştığı kişi tarafından Esenyurt’ta dün sabah bacağından tabancayla vuruldu. Tarakçı bacağından 3 kurşunla yaralanırken, saldırganlar olay yerinden kaçtı. Tarakçı, “Çocuklarımı okula bırakmak için evden çıktım. Sonra bir araç arabama arkadan çarptı. İndik baktım araçlarda bir şey yok. Rapor tutmak istediler, sonra aralarından biri silahını çıkardı ateş etti” dedi. Tarakçı’nın iş ortağı Mehmet Mert ise, “Ali’nin ve benim gazetenin son günlerde yazdıklarımıza bakmak lazım. Bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Çünkü, arkasından biri çarpıyor. Arabadan inenler, ayağına 34 sefer sıkıp kaçıyorlar. Türkiye’de doğruları, gerçekleri yazanların maalesef hali bu. Ama biz yazmaya çizmeye, gerçeklerden, meslekten ödün vermemeye devam edeceğiz. Doğruları insanlara anlatmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Öte yandan CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş da gazetecilere yönelik saldırıların araştırılmasını ve önlenmesini istedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle