01 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 8 Ekim 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ yorum 13 Robotlaşma saridir, solcu şairlere de bulaşır...ünya şu sıralar, insana dair özellikler taşıyan robotların yapımını ve gelecekte bunların Ddünyayı ele geçirme olanağının bulunup bu lunmadığını tartışıyor. Bu arada bir dişi robot, (kadın içgüdülerini taşıyan) fuarda gördüğü aşırı talep sonucu, çıldırmış. Öyle diyorlar. Ben de burada bilime bir katkı yapıp; ülkemizin robotların işgalinde olduğunu söylemek ve bunu ispat etmek istiyorum. Öyle, cemaatlerin ve AKP kadrolarının robotlara benzediklerine karar verdim. Hatta robot olduklarına karar verdim. Az sonra söyleyeceklerim bir komplo teorisi olarak düşünülebilir ama komplo teorileri de durup dururken ortaya çıkmaz. Elde somut birtakım verilerin olması gerekir. Bizde fazlasıyla var. Ayrıca bu teori tüm dünya için de geçerlidir. Şimdi başlayalım... Cemaat ve AKP kadrolarındaki pek çok insan, dini eğitimden geçmiştir. Ben din eğitimi görmediğim için, bu eğitimin insanı küçük yaşlarda nasıl ele geçirdiğini, nasıl bir düşünce yapısı oluşturduğunu bilmiyorum. Bildiğim tek şey, beynin sürekli yinelenen bilgilerden sonra, yeni bilgileri almadığını, bunları elediği. Ayrıca bildiğimiz bir şey daha var. Din eğitimi, “mutlaklar” üzerinden hareket eder ve asla sorgulama yapmaz. Sorgulama yapmayan bir beyin, bir süre sonra donar. Ve beyin donması ölümcül bir şeydir. Bu şu demektir, tüm duygular donar! O kişi artık, kendi öğretileri doğrultusunda, insan öldürmeyi bile kabul eder. Öldürür de! Şefkat, acıma, merhamet, adalet duygusu, sevmek, acı çekmek, vicdan azabı çekmek, utanç, inanç, o kişi için mümkün değildir. Çünkü tüm bu insana ait duygular, beynin çalışması, sorgulamasıyla mümkündür. Sorgulamayan, donan bir beyin artık insani olan tüm duygularından sıyrılmış ve sadece kendi doğruları için yaşayan, bir robot haline gelmiştir. Robotlaşan kişi için, kendi doğruları dışında yaşayanlar yok edilmesi gereken unsurlardır. Çünkü robotlar, merhamet duygusunu bilmezler. Bu nedenle, on yaşında kendinden kırk yaş büyük bir adamla zorla evlendiren kızın acısını hissedemezler. O nedenle, işinden atılan, ev kirasını veremeyen, çocuklarının karnını doyuramayan bir işçinin içinde bulunduğu utancı anlayamazlar. Nijerya’da çağdaş bir eğitim gördükleri için yatılı erkek okulunu basıp, kırk öğrenciyi kılıçtan geçirirler ya da bizdeki gibi evrim teorisini okullardan çıkarıp yaratılış teorisini hayata geçirmeye çalışırlar. Ya da iki Kürt asıllı Türk vatandaşı iki inşaat işçisini sokak ortasında çırılçıplak soyar ardından da infaz eder. Robotlar, bir gün dünyayı ele geçireceklerini, içlerinden birinin halife ya da başkan olacağına, kendi doğrularının dünyayı kuşatacağına inanırlar. İnanmamak ellerinde değildir, çünkü onlar robottur! Beynin en önemli özelliği akıl, onlarda yoktur. Dünyanın bambaşka bir yere doğru evrildiğini, teknolojiyle birlikte insanların dünyanın en küçük bir köyünde bile olup bitenden haberdar olduğunu kavrayamazlar. Bu nedenle sadece çevrelerindeki insanları değil, tüm dünyayı kendilerine düşman olarak alırlar. Ve düşman öldürülmelidir, suyu kesilmelidir, düşünceleri yok edilmelidir. Robotların özel hayatı yoktur. Ağlamayı bilmezler. Sevinmeyi bilmezler. Gökyüzünün renkleri, doğanın muhteşem görüntüsü onlara hiçbir şey ifade etmez. Güzelim sofralarda aşk, felsefe, bilim konuşmayı beceremezler. Adalet duygusu onlarda yoktur. İnancı da bilmezler. Onların bildiği inanç biçimi, kendileri dışında varolanı yok saymaktır. Sözün kısası bir robot kuşatmasıyla karşı karşıyayız. Bilimkurgu filmlerinde robotlar yenilir. Bakalım bizde neler olacak? Not: Robotlaşma, yıllardır muhalif bir kimlikle yaşayan, şiir yazan bazı solcuları da ele geçirir. Ve o kişi ansızın, arkasında onlarca faili meçhul cinayeti olan eski bir bakana methiye yazabilir ya da kendisini ona adar. Robotlaşma saridir. (Bakınız: Meral Akşener Gerçeği (30 Eylül 2017), Ataol Behramoğlu, Cumhuriyet gazetesi.) SAYISAL LOTO 111719273538 6 BİLEN: 1 milyon 815 bin 279 TL (2 kişi) 5 BİLEN: 4 bin 294 TL 4 BİLEN: 64 TL 3 BİLEN: 10 TL 8 EKİM 2017 SAYI: 33604 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.36 05.21 05.45 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı 07.01 12.59 16.08 18.44 20.02 06.45 12.43 15.53 18.29 19.46 07.07 13.06 16.18 18.53 20.08 Hindistan’a gittiğini sanırken Amerika kıtasını keşfederek dünya coğrafyasında Frankist rejime en çok direnen, üstelik Fransa ile paylaştığı; yani “osuruğu cinli” diyebileceğimiz Bask ve Katalan bölgelerine, ötekilerden çığır, insanlık tarihinde ise yeni bir daha geniş yetkiler verdi. çağ açan Kristof Kolomb; yıllar Bugünkü Katalonya krizi, halen İspanya mer yılı Genova (İtalya) doğumlu olarak kezi hükümet başkanı ve Frankist bir geçmişi tanındı… olan Halk Partisi (Partido Popular) lideri Maria Büyük denizci ve kâşif, kendisini no Rajoy’un eseridir. “Genova’lıyım” diye tanıtırken elbet 2010 yılına kadar 7 milyon nüfuslu te yalan söylemiyordu. 1198 yılında Tortosa’yı ku şatan Katalan Kontu Ramon Krallıktan cumhuriyete, Katalonya’da cumhuriyet rejimi ve bağımsızlık isteyenlerin sayısı, 1 milyonu geçmiyordu. Olaylar şöyle gelişti: 2004 yılında Berenguer’in ordusunda Genova’lı askerler vardı. Bölgenin fethinden sonra bu askerlerin yerleştirildiği Katalonya İspanya’nın sosyalist başbakanı olan Jose Luis Zapatero, özerklik statülerinde bir reforma gitti. Reformda, Katalonya’ya tanınan yeni mahalleye de ana yurtlarının adı ve haklar arasında “ulus” olarak anılmak, Kata rildi: Genova. lancaya “dil önceliği” ve daha önce Basklara Aradan üç yüzyıl geçti. Ve Kristof Kralı Ferdinand ile da tanınan “yargı bağımsızlığı” vardı. Kolomb, 1446 yılında bu mahallede doğduğu için Kastilya Kraliçesi HHH Genova’lı diye bilindi. Zaten özgün adı da ne Kristof İsabel’in evliliği O sırada muhalefet lideri olan Mariano Ra Kolomb’un Fransızca karşılığı Christophe Colomb, yoluyla İspanya ile joy, Katalonya’ya tanınan hakları Anayasa ne İspanyolcada söylendiği gibi Cristobal Colon; birleşti. Katalanlar, Mahkemesi’ne götürdü. Katalanların yeni özerk ama Katalan aslına uygun Christofer Colom olarak 1640’ta da bağım lik statüsündeki “ulus” tanımı, “dil önceliği” yerleşmeliydi.* sızlık için ayaklandı ve “yargı bağımsızlığı” maddeleri, 2010 yılında Ne var ki gerçek kimliği 16. yüzyıl egemenlerinin ve hatta 1659 yılına açıklanan kararla iptal edildi.   tarihine kurban gitti: Her dilde başka adla anıldı ve kadar süren bir cumhuriyet rejimi bile kurdular! Ne Tabii ki Katalanlar “Biz ulusuz ve biz karar veririz” İspanya kralı için yelken açan İtalyan bir denizci var ki o sırada krallık olan Fransa’nın koruması altın sloganıyla sokağa döküldü. sanıldı. da kurulan Katalan Cumhuriyeti, Fransa’nın İspanya Geçen pazar yapılan bağımsızlık referandumunda HHH ile anlaşmasıyla son buldu ve tıpkı Bask ülkesi gibi, görüldüğü gibi, artık bağımsızlık yanlısı Katalanların Katalan halkının öyküsü de hep iki arada bir dere Katalonya da bu iki devlet arasında bölüşüldü. nüfusu yüzde 42’ye ulaşmış bulunuyor. de kalmışlığın, yanlış anlaşılmışlığın; fazla parladığı HHH Katalonya yerel yönetimi, halkın yarısından azının için ışığı çalınmışlığın tarihidir. Ulus devlet Fransa, sınırları içre kalan Katalanları onayladığı bir referandumla, söz verdiği gibi “tek ta Katalonya, 1151 ile 1409 yılları arasında da Basklar gibi asimile etti. Ortaçağdan beri federa raflı bağımsızlık” ilan ederse sonuçları ne olur? İspanya’nın güneyindeki Murcia’dan Fransa’nın tif bir yapıya sahip ve üniter devlet deneyimi sadece İspanya, yarından öteye demokrasi tarihinin en Provence bölgesine uzanan, hatta hâlâ bir Katalan 40 yıllık Frankist dönem olan İspanya ise; 1974’teki büyük türbülansına giriyor. lehçesi konuşulan Sardunya ve Sicilya adalarını anayasa ile demokratik bir monarşiye dönüştüğün * Harcourt RAOUL / Journal de la Societe des da içine alan Aragon Krallığı’ydı. 1469’da Aragon de, 17 kadim prensliğe “özerklik” statüsü tanıdı. Americanistes, 1930. İkisi de ne yazık ki Arapça. “Saygınlık” ve “erk” gsue nçAaellracahekkiçisbintiirfsa aöelrytwntaatwneiaw.skh.ümahemt@etgtamn.aciol.mcom de diyebiliriz. mük sergilemedi. Ama Ama “itibar” ile içtenlikle ve açıkça “iktidar”ın yerini tutmu “Adam yerine konma yor! dığını” itiraf etti. İkisinden de, ödün ver Dünyanın en büyük mek mümkün değil. 10 megakentinin Sultanahmet Camisi’ni seçimle gelmiş baş gölgede bırakacak kanını adam yerine İtibar ve iktidar kuşuÇamlıca’daki cami ile Ankara’daki 1.056 odalı Saray’ı inşa etme vesile koymayan hangi çılgınmış, diye şaşan da olmadı, soran da! si ile “İtibardan tasarruf Hatta milyonluk bir olmaz” dedi. da “Ak Parti Lideri’nin partililere kentin seçimle gelmiş Ama kastettiği aynı zamanda seslendiğini” anlattılar. başkanının istifa ederken “Kendi “iktidar”dı! Reis, halkımız için yerse, ma mi İslama adayacağım” demesine Madem iktidar elinde dibine kamı itibarıyla, artık “Az kuru az bile aldıran olmadı. Dünya Hayvanları Koruma Günü “Süper insanlarla organikler arasındaki ilişki nasıl olacak?” Soruyu duyunca önce gülümsedim. Şaka zannettim. Fakat ciddilermiş. Anladığım kadarıyla organikler bizleriz. Yani normal insanlar. Peki süperler kim? Masaya yeni oturmuştum. Geleceğin dünyasını tartışıyorlar. Benim aklım ise “4 Ekim kadar kullanıyor. Yüksek yargı başkanlarını peşine takıp çay toplamaya götürmesi hem itibar hem de iktidar gösterisiydi. HHH İslamiyet kumarı yasakladığı pilav”dır! HHH Zamanında, “Belediye adamından devlet adamı olmaz!” başlıklı bir yazı yazdığım için ünlü bir yerel siyasetçi dos Acaba Reis gibi dünya da mı kendisini “adam yerine koymadı”... Zaten, koysaydı, koltuğu terk edebilir miydi? MİT Başkanı Hakan Fidan Hayvanları Koruma Günü” dolayısıyla yazmak istediğim yazıda. Sosyal medyada yer almış hayvanlara yönelik işkence görüntüleri var gözümün önünde. Yasalarımızda hayvanları koruyan maddeler yok değil. Ama dinleyen kim. Kaldı ki yaptırımlar yetersiz. halde iç ve dış siyasette bu türlü açık poker hamlelerine bayılıyor. Niyet Şam’da cuma namazı idi. Kısmet 3.5 (yoksa 4 mü?) milyon Suriyelinin bizim camilerin çevresinde dolanması imiş! tu küstürmüştüm. Geçenlerde karşılaştık. Hâlâ o yazıma takılı  kalmış: “Bak” dedi, “yanıldın. Sayın Erdoğan haksız olduğunu kanıtladı!” edebildi mi? O da milletvekili olmak için makamdan kalkmaya kalkmıştı. Kalkması ile oturması bir oldu. Tek adamlık düzeninde, “adam yerine konulmak” kolay Antalya Konyaaltı’nda üç köpeği zehirleyerek öldürmüşler. Köpeklerden birini sol patisinden bahçe duvarına çivilemişler. Haber “Hayvanları Koruma Günü’nde katliam” başlığıyla yayımlanmış. Aynı gün, 4 Ekim, Ankara Mamak’ta çöplükte battaniyeye sarılmış 8 yavru köpek bulunmuş. Tümü ölü. Haberi Laik Cumhuriyetin temel ilke “Yoo” dedim, “aksine. O dev olmuyor! veren gazete “Köpekleri katlettiler” başlığını leri üzerine barbut attı. Hep kazandı. Ama halkın yarısı bitti demeden de oyun bitmeyecek! Dün adı “istişare” olan Afyon’daki parti toplantısında “da let adamı olmadı ki. Devlet eridi o tek adam oldu!” HHH Kimileri için siyaset ve iktidar aşkının arkasında itibar  ve adam yerine konmak açlığı yatar. (Bu HHH AKP’de adam yerine konulmak, en büyük, tek büyük idealdir. Külliye’de bir davete katılmaktan başdanışmanlığa, “yancı” bir atmış. Afyonkarahisar’da 20 köpeğin zehirlenerek öldürüldüğüne ilişkin haberin başlığı da “Yürek sızlatan olay.” Her üç olay Hayvanları Koruma Günü’nde yaşanıyor. Bunlar duyduklarımız. Ya duymadıklarımız? Oysa ne diyordu Hayvan Hakları Evrensel vanın kazanılmasına” iki el daha kaldığını açıkladı: Mart ve  Kasım 2019! İstişare “danışma” demek. Külliye’nin 1.056 odasından danışman fışkırırken bu toplu  muhalefetteki partiler için de geçerli. Bkz: Bahçeli MHP.) Daha yüksekten uçanlar için özellikle de kenar mahalle veya kasaba erbabı için de itibar ve iktidar  sevdası daha çok gös vakfın yönetim kurulu üyeliğinden Reis ile resim çektirmeye türlü çeşitli adam yerine konma dereceleri vardır. Sonrası Reis’in kulağına gidecek iki sözcüğe kalır. Bildirgesi’nde: “Tüm hayvanlar var olma hakkına sahiptir. Saygı görme hakkına sahiptir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır. Onları sömüremezsiniz.” Ünlü filozof Schopenhauer da hayvan haklarını savunanlardan: “danışma” seansı  biraz akıl karıştırıcı. Nitekim “ihanet etmemiş olana” yeni mevkiler makam sözleri verdi bile. Aklı karışan karışana: teriş, debdebe, hötzöt ve  afra tafradır. HHH İktidar (hatta parti içi iktidar) makam mevki sahibi olmayı garanti eder. Ardından karınca kararınca ve kaderince gelsin para pul, mevki, şöhret... Bu insanın başına önce parti, sonra devlet kuşu konması demektir. “Hayvanların haklarının olmadığı ve onlara davranışımızın ahlaken önemsiz olduğu iddiası batı barbarlığının ve ilkelliğinin mükemmel bir örneğidir.” Elimdeki tabletten, hayvan haklarına ilişkin Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri okuyorum. Arada masada konuşulanları da dinlemeye “Ak Parti Lideri” mi, yoksa “Cumhurbaşkanı mı?” Başta TRT,  tüm TV’ler altyazı ile bir yandan “Cumhurbaşkanı Afyon’da” dediler; bir yandan Ama itibarı yani adam yerine konmayı güvence altına almaz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş dünya siyaset psikoloji literatürüne Ama bu kuş ebabil kuşundan daha uçarıdır. Çoğu zaman “Kışt!” demesine bile gerek olmadan Reis’in bir bakışı ile uçar gider. çalışıyorum. En çok Yuval Noah Harari’nin adı geçiyor. Son kitabı “Homo Deus” var birinin elinde; arada kitaptan alıntı yapıyor. Organikler sahiden de bizlermişiz. Doğal insanlar. Süperler ise GDO’lular. Yani “genetiği değiştirilmiş KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr olanlar”. Sonra bazı organları makinelerle değiştirilmiş biyonik insanlardan da söz ediyorlar. İşte süper insanları bunlar oluşturacak mış. Süperler çok zeki, çok güzel, hızlı, güçlü ve sağlıklı olacaklarmış. Üstelik bu süper insanların eli kulağınday mış. İçinde yaşadığımız yüzyılda onları göre cekmişiz. Sadece en zenginler, bu teknolojik gelişmelerden yararlanabileceklermiş. Hariri şöyle diyor: “Tarih boyunca üst sınıflar hep alt sınıflar dan daha akıllı, daha güçlü ve daha iyi olduk larını iddia ettiler ama çoğunlukla kendilerini kandırıyorlardı. Fakat yeni tıbbi imkânlarla üst sınıfların bu kibri artık gerçeğe dönüşebilir.” Masadakilerden biri “Doğa ve insan tü rünün geleceği hakkında ciddi bir tartışma, mutlaka insanhayvan ilişkisini de kapsamak zorundadır” deyince sohbet daha çok ilgimi çekmeye başlıyor. Hariri’nin kitabından bir alıntı daha yapıyorlar: “Hayvaninsan ilişkisi, gelecekte süper in sanlarla insanlar arasında kurulacak ilişkiye en yakın model olma özelliği taşır.” “Yani süper zeki insanların sıradan insan lara nasıl davranacağını merak ediyorsanız, insanların daha az zeki hayvan akrabalarına nasıl davrandığına bakın” diye yorum yapıyor masadakilerden biri. Bense yan gözle “hayvanozgurluguceviri ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr leri.com” sitesindeki yazılara göz atıyorum: Birinin başlığı şöyle: “Kapitalizm, Kölelik ve Hayvan Özgürlüğü”, diğerininki “Mülkiyet, Şiddet ve Zulmün Kökleri”. “Bizim Gibi Hay vanlar” başlıklı yazı da ilgimi çekiyor. Bütün sömürü çeşitleri bir şekilde birbiriyle bağlantılı. İnsanlar hayvanları sömürdüğü sürece huzurlu, insancıl toplumlar oluştura mayacaklar. İnsan artık gerçek anlamda uy garlaşmalı ve doğada var olan tüm yaratıklara karşı sorumlu olduğunun farkına varmalıdır. Türkiye Hayvan Hakları Federasyonu şöyle demiş web sayfasında (http://www.haytap. org): “4 Ekim Hayvan Haklarını Koruma Günü Kutlu Olmasın.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle