05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Naklen erken seçim ilanı KKTC’de siyasi gerilim iktidar ve muhalefet cephesinde erken seçime gidilmesi konusunda uzlaşı getirdi. 15 Nisan’da yapılması planlanan seçimlerin 7 Ocak’a çekilmesi yönünde tele fetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman’a, KKTC Başbakanı Hüseyin Özgürgün’den “varız” yanıtı geldi. Koalisyon hükümeti Başbakanı Özgürgün, aynı programa telefonla bağlanarak “Tarih verilmiştir, gereği yapılacaktır” ifadelerini kullandı. Yüksek Seçim Kurulu çalışmala vizyonda çıktığı bir programda öneride bulunan anamuhale rını yetiştirebilirse 7 Ocak’ta seçime gidilebileceğini duyurdu. Özgürgün Cumartesi 14 Ekim 2017 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Kerkük namlunun [email protected] 7 ucunda Irak’ta toprak mücadelesi kızışıyor... Peşmergenin kontrolündeki, statüsü tartışmalı petrol zengini bölgeyi kuşatan Şii Haşdi Şabi’li merkezi ordu ilerliyor Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 25 Eylül bağımsızlık referandumuna Kerkük gibi statüsü tartışmalı bölgeleri dahil etmesi, içsavaş alametlerini tetikledi. Irak sınırlarına ait olan, ancak Irak anayasasının gerektirdiği statü referandumu hâlâ yapılmayan ve 2014’te IŞİD’le savaş bahanesiyle peşmerge tarafından istila edilen petrol zengini Kerkük’ün çevresine Şii milis gücü Haşdi Şabi dahil Irak güçleri yığıldı. Bu gerekçeyle IKBY, kente binlerce peşmerge daha konuşlandırdı. Sonuçta Kerkük kentinin tüm girişçıkışları iki taraftan ağır makineli silahlı gruplarca tutulurken kırsalda Haşdi Şabi şimdilik çatışmaksızın ilerliyor. Peşmerge: Savaşırız Peşmerge Kerkük Komutanı Şeyh Cafer Mustafa dün basın toplantısı düzenleyip “Kerkük çevresindeki hatlarımızı geri çektik, saldırı halinde kenti savunacağız, Irak ordusu ilerlerse savaşacağız” dedi. Irak Başbakanı Haydar İbadi’yle temasa geçip sorunları 48 saat içinde diyalogla çözme sözü aldıklarını ve bunun üzerinden Irak güçleriyle çatışmasızlık anlaşması yapmaya çalıştıklarını söyleyen Mustafa, “Ama sahadaki komutanlar ilerleme emri aldıklarını ve İbadi’nin açıklamalarını umursamadıklarını söyledi” ifadesini kullandı. Kürt medyasına göre peşmerge en az 72 kilometrekarelik bir alandan geri çekildi. IKBY Başkan Yardımcısı Kosrat Resul ise “Zaten on binlerce peşmergenin bulunduğu Kerkük’e Irak hükümetinin tehditleri karşısında önceki gün en az 6 bin kişilik takviye gönderildi” açıklamasını yaptı. IKBY Başkanı Mesud Barzani’nin dış ilişkiler başdanışmanı Hemin Hawrami “Kerkük çevresindeki mevzilere tümüyle konuşlanan binlerce ağır silahlı peşmergeye “her ne pahasına olursa olsun savunun” emri verildi” dedi. Oğul Barzani bölgede Hawrami, uluslararası topluma, Haşdi Şabi’ye geri çekilme emri vermesi için Başbakan İbadi’ye baskı ya ‘Bayrakları indirdiler’ DHA’nın Kerkük muhabiri Bağdat’tan Tuzhurmatu üzerinden Kerkük’e giden yollar ve bölgelerdeki peşmerge noktalarını çatışma olmadan ele geçiren Haşdi Şabi’nin tabelalardan Kürtçe yazıları sildiğini, IKBY bayraklarını indirdiğini, eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin fotoğraflarını yırtıp yere attığını görüntüledi. Haşdi Şabi’nin 16. tugayından bir milis, DHA’ya “Kerkük’te emniyet Türkmenlerin elinde. Burasını peşmergeye vermeyeceğiz. Kerkük Türkmendi, hep Türkmen kalacak” diye konuştu. Haşdi Şabi komutanı Muhammed Zain Abidin Kerkük’teki ofisinde çalışmalarını sürdürürken Sözcüsü Kerim Nuri, “Barzani IŞİD’den daha tehlikeli, çünkü o bizim içimizde. Barzani IŞİD’e karşı savaşı sabote eden 5. koldan farksız” iddiasında bulundu. pılması çağrısında bulundu diye ekledi. Barzani’nin oğlu ve Özel Kuvvetler Komutanı Mensur, Kerkük’e gitti. IKBY Güvenlik Konseyi, Irak güçlerinin Musul ve Kerkük’e taarruz yapacağı istihbaratı aldığını duyurmasının ardından, bu kez “gelen istihbarat bilgileri, Irak güçlerinin Kerkük’te petrol sahaları, havaalanı ve askeri üsleri ele geçirme niyetinde olduğunu gösteriyor” diye konuştu. Önceki gece Kerkük’ün güneyindeki Şii Türkmen köylerinden Haşdi Şabi’nin yoğun hareketliliği ve Iraklı güçlerin peşmerge mevzilerine sadece 3 km. mesafede olduğu haberleri geldi. Dün AFP’ye konuşan Iraklı bir general “Irak güçleri, Haziran 2014’te peşmergenin el koyduğu askeri mevzileri geri almak için ilerliyor. Perşembe gecesi peşmergenin savaşmadan çekilmesi üzerine cuma sabahı Kerkük’ün batısında 102 nolu üssü aldık” dedi. Bağdat: Operasyon yok Ancak İbadi de Irak Savunma Bakanlığı’na da bağlı Ortak Operasyonlar Komutanlığı Kerkük’e operasyon başlatıldığını yalanladı. Sputnik’e konuşan Kerkük Vali Yardımcısı Abdurrahman Talabani, Kerkük’e bağlı Havice’nin IŞİD’den kurtarılması operasyonuna atıf yaptı: “Kerkük’te askeri operasyon yok. Burada her şey sakin. Irak güçlerinin hareketliliği, geriye kalan IŞİD militanlarını temizlemeyle bağlantılı.” Kerkük’te bu hafta Irak Türkmen Cephesi ile Irak hükümetinin bir numaralı partisi Dava’nın il binalarına saldırı düzenlenmişti. Trump’ın hedefi İran Trump’ın ABD sağlık sigortasına indirdiği ilk darbe de Cumhuriyetçilerin alkışını aldı. ‘Savaş riskini artırır AB’yi uzaklaştırır’ İran’ı uluslararası tecritten çıkaran nükleer anlaşmanın akıbetinin, ABD’nin güvenilirliği açısından sınav niteliğinde olduğu belirtiliyor. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, anlaşmanın iptalinin, İsrail ile İran arasında savaş riski doğuracağı, transatlantik çatlağını büyütüp Avrupa’yı Rusya ve Çin’e yakınlaştıracağı uyarısı yaptı. Üst düzey bir Avrupalı diplomat, AFP’ye “İptal, Batı ile boşuna müzakere etmeyin, çünkü anlaşmalara bağlı kalmıyorlar anlamına gelir” dedi. Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü Başkanı François Haisbourg, Kuzey Kore’yi nükleer ve füze programlarını durdurmak için ikna ihtimalinin kalmayacağı ikazı yapıp “Savaş riski muzzam artar” saptaması yaptı. Trump Paris İklim Anlaşması’ndan da çekilmişti. ‘Obamacare’e ilk darbeyi indirdi ABD Başkanı Donald Trump, selefi Barack Obama’nın adıyla anılan ve iptal ettirmek için çok uğraştığı sağlık reformu yasası Obamacare’i zayıflatmak amacıyla başkanlık kararnamesi çıkardı. Yeni sağlık reformunu Kongre’den geçiremeyen Trump’ın bu son adımıyla Obamacare’de düşük gelirli sigortalıların tıbbi giderleri için ödedikleri katkı payı karşılığında devletin sigorta şirketlerine ödemeyi taahhüt ettiği destek kesiliyor. Cumhuriyetçiler tarafından “cesur” bir adım olarak değerlendirilen Trump’ın kararnamesini iptal ettirmek için Kaliforniya, New York ve Massachusetts gibi eyaletlerin yönetimleri yargıya gidiyor. ABD Başkanı Donald Trump’dan BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi artı Almanya (5+1) ile İran arasında varılan nükleer anlaşmayı geçersiz kılmaya yönelik ilk adım geldi. Kampanya döneminden beri “felaket”, “gelmiş geçmiş en kötü anlaşma”, “utanç” diye nitelediği anlaşmayı çöpe atmayı vaat eden Trump, uluslararası baskılar ve kendi dışişleri bakanı, savunma bakanı, ulusal güvenlik danışmanının itirazları karşısında doğrudan iptal yoluna gitmedi. 13 yıllık müzakerelerle 2015’te varılan, BM Güvenlik Konseyi’nin onayıyla 2016’da yürürlüğe giren ve İran’ın nükleer enerji programını 2025’e dek donduran anlaşmaya dün onay vermeyen Trump, topu Kongre’ye attı. Ama ardından “Kongre ve müttefiklerimizle çalışarak bir sonuca varamazsak anlaşmayı kısa sürede iptal ederim” restini çekti. ‘Diktatör, terör sponsoru’ İran’ın şartlara uyduğuna dair her 90 günde bir ABD Başkanı’nın Kongre’ye onama vermesiyle anlaşma yürürlükte kalıyor. Dün onama vermeyen Trump, İran’ın nükleer programını süresiz dondurması, nükleer tesislerini daha sıkı denetime açması gibi yeni şartlar talep etti. Kongre, İran’a yaptırımların yeniden yürürlüğe girip girmemesi konusunda 60 gün içinde karar verecek. Yaptırımlar geri dönerse ABD anlaşmadan çekilmiş olacak. Anlaşmanın diğer tarafları (Britanya, Fransa, Rusya, Çin, Almanya), anlaşmanın devamı için ABD Kongresi’ni ikna çabalarını yoğunlaştıracaklarını söylüyordu. Ancak Kongre’deki Cumhuriyetçi çoğunluk, derhal Trump’a destek açıkladı. Washington’da bir grup İran’la nükleer anlaşmanın sürdürülmesi çağrısı yapıp “savaş çözüm değil” pankartları açtı. Dün yeni İran stratejisini de açıklayan Trump, “diktatörlük”, “en büyük terör sponsoru”, “fanatik” diye nitelediği Tahran yönetimini “istikrarsızlık yaymak, terörizme ve militanlara destek vermekle” suçladı. Bunları engelleyeceğini, ABD’nin çıkarlarını ve müttefiklerini İran’ın “vekâlet güçlerinden, balistik füze geliştirmesinden ve nükleer hırslarından” koruyacağını savunan Trump, IŞİD’le savaşın önemli aktörlerinden olan, Irak ve Suriye hükümetleri ile Lübnan Hizbullah’ına sahada destek veren İran Devrim Muhafızları’nı ABD’nin “terör” örgütleri listesine koymaktan şimdilik vazgeçti. Ancak “diktatörlüğün can damarı” dediği Muhafızlar’a bağlı kişi ve kurumlara yeni yaptırım uygulanması için Hazine Bakanlığına talimat verdi. Pentagon da İran’ı engellenmesi için tüm güvenlik yapısını gözden geçirdiğini duyurdu. Ruhani: Halk düşmanı İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Trump’ın açıklamasına TV’den yaptığı konuşmayla sert yanıt verdi. “Bugün ABD, nükleer anlaşmaya da İran halkına da her zamankinden fazla düşman” diyen Ruhani, Trump’ın konuşmasını “hakaret ve temelsiz suçlamalar paçavrası” diye niteledi. Trump’a “Uluslararası hukuk bilmiyor. Bir cumhurbaşkanı tek başına uluslararası bir anlaşmayı iptal edebilir mi? Bunu sadece ABD ile İran arasında bir anlaşma mı sanıyor” diye çıkışan Ruhani, “İran çıkarlarına uyduğu sürece anlaşmaya saygı gösterecektir” diye ekledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Ruhani’yi arayıp AB’nin anlaşmaya bağlılığını teyit ettiğini ve ABD’nin kararının anlaşmayı bitirmeyeceğini söylediğini duyurdu. İsrailSuud memnun, ABRusya kızgın Tahran’da dün cuma namazı sırasında ABD karşıtı sloganlar atıldı. Trump’ın açıklamasını memnuniyetle karşılayan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu “Terörist rejime cesurca karşı koyup saldırganlığını geri püskürtme ve terör desteğini engelleme fırsatı yarattı” dedi. Suudi kraliyeti memnuniyet açıklarken İran’ı yaptırım kal kınca parayı “teröre yatırmakla” suçladı. AB Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini “Uluslararası toplum, işleyen bir nükleer anlaşmayı feshetmeyi kaldıramaz, bir ülke tek başına anlaşmayı sonlardıramaz” diyerek yürürlükte kalması için çalışacaklarını belirtti. Fransa, Britan ya ve Almanya liderleri, ortak açıklamayla anlaşmaya bağlılıklarını duyurdu. Rus Dışişleri, Trump’ın “saldırgan, tehditkar” açıklamasının diplomaside yerinin olmadığını, anlaşmanın çökmemesi için çalışacaklarını, BM yaptırımlarının geri dönmesinin imkansız olduğunu söyledi. Katalonya: Köprüden önce son çıkış İspanya nefesini tuttu, şimdi hafta başını bekliyor. Bu pazartesi sabahı saat 10’a dek, Katalan özerk hükümet başkanı Carles Puigdemont, yerel Katalan parlamentosunda geçen salı yaptığı çıkışa netlik getirecek: Katalan lider o “tarihi oturumda”, “Katalonya’nın bağımsızlık referandumu sonucunda bir cumhuriyet olmaya hak kazandığını” söylemiş, ancak Madrid’e göya diyalog fırsatı sunmak için bunu bir süre bekleteceklerini ilave etmişti. Sosyal medyada “Harry Potter”a benzetilen Katalan özerk liderinin ne yârdan, ne serden vazgeçen bu açıklamasına ültimatomla cevap veren İspanya Başbakanı Rajoy ise “Sana pazartesiye dek süre tanıyorum” dedi: “Katalonya’nın bağımsızlığını ilan ediyor musun? Etmiyor musun? Açık konuş!” İhtiyatlı iyimserlik Nâzım’ın “En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır” mısralarıyla bir yıl önce göreve gelen başkan Puigdemont, şimdi İspanya Başbakanı’na, “Ediyorum işte! Var mı diyeceğin?” derse, yandı gülüm keten helva. “Anayasal düzene geri dönmesi” için Puigdemont’a üç gün daha süre tanınacak. İsyancı başkan gene hizaya gelmezse; Katalonya’nın özerkliği ile beraber muhtemelen görevinden alınacak. Ve Katalonya’da çok büyük olasılıkla yakın dönemde bir seçim yapılacak. Yenilenen özerk yönetimle temenni o ki! yola devam edilecek. Madrid’de, iki gün önce İspanya’nın “ulusal bayram”ı kutlandı. Kralın verdiği bayram resepsiyonunda bir araya gelen müesses nizamda, işlerin… seçim yoluyla yeniden rayına oturtulacağına dair “ihtiyatlı bir iyimserlik” hâkimdi. Gözlemciler, çıkmazı netleştirecek tek yolun gayri meşru bağımsızlık referandumuna karşı Katalonya da tekrar “meşru biçimde kurulacak” sandıktan geçtiğini düşünüyorlar. Ancak sandığın, köklü “dava”ya ne oranda kalıcı çözüm üreteceği meçhul. Metal yorgunluğu Katalonya’nın “bağımsızlık sevdası” zira çok veçheli ve eski. Demokrasiye geçiş yıllarında tümüyle denetime alındığı düşünülen bu tutku, ülkenin en zayıf anında depreşti. Rajoy, yolsuzluk skandalları nedeniyle kendisine net çoğunluk sağlayamayan iki ayrı seçim ve bir yıllık siyasi krizin ardından halen Bask milliyetçilerinin desteğiyle zor ayakta duran bir azınlık hükümetine başkanlık ediyor. Hükümet, demokrasiye geçiş yıllarının “mutlak çoğunluk hükümetleri” denli güçlü değil. Birlik, bütünlüğün güvencesi olan kraliyet kurumu da türbülansta. Yaşlı Kral Juan Carlos, yolsuzluk ve özel yaşamını hedef alan skandallar nedeniyle tahttan feragat etti. Oğlu VI. Felipe ise karizmadan yoksun ve deneyimsiz. Son Katalan krizinde yeni kralın yaptığı “ulusa sesleniş” nitekim olayları yatıştırmak yerine, tırmandırıcı bir etki yaptı. İspanyol siyaseti ve devletindeki bu “metal yorgunluğu” hali yanında, 2008’deki ekonomik kriz Katalanların bağımsızlık saplantısının depreşmesinde başlıca etken oldu. “İyi yönetilmeyen Madrid kasalarına” kaynak aktarmaktan usanan Katalan halkı, sonunda mali özerklik istedi. “Mali özerklik verdinvermedin” kavgası, karakolda bitti ve önce “yasal olmayan korsan bağımsızlık referandumunun” düzenlenmesine; ardından “bağımsızlığı ilan ettim ama henüz daha tam da netleştirmedim” şeklinde ne olduğu belirsiz beyanlara yol açtı. Franco’nun ölümüyle 1978’deki demokratik anayasayı İspanyollarla hazırlayan ve ulusla oylayan Katalanlar; şimdi özetle “şartlar değişti, biz oynamıyoruz!” yapıyor. O yılları İspanya’da yaşayan biri olarak, Katalonya ile işlerin bu raddeye geleceği asla beklenmezdi. Demokrasiye geçişin en büyük kâbusu, bu uğurda öteden beri terörden dahi sakınmayan Bask ayrılıkçılığı olmuştu. Bask milliyetçiliğinin İspanya’nın yıkımı olacağı düşünülebilirdi ama tüccar Katalanların bu derece radikalleşeceği hiç umulmazdı.. Darbe, çok büyük sürprizle Katalanlardan geldi. Devam edecek. ‘Diğerleri de ayrılık ister...’ İspanya’da Katalonya Özerk Bölgesi’nin 1 Ekim bağımsızlık referandumunun ardınran tansiyonun yükselmesiyle ilgili konuşan Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, “Katalonya’nın ayrılmasına izin verirsek ki, bu bizi ilgilendirmez, diğerleri de aynı şeyi yapacaktır. Bunu istemiyorum” dedi. Avrupa’daki ayrılıkçı eğilimlerden oldukça endişeli olduğunu, İspanya’da durumun kontrol altına alınmasını sağlamak için Başbakan Mariano Rajoy’u teşvik ettiğini söyleyen Juncker, sadece Katalonya’nın talebi üzerine Komisyon’un arabuluculuk yapamayacağının altını çizdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle