27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Che anmasında ‘mücadeleye devam’ mesajı Küba devriminin liderlerinden olup devrimi başka ülkelere de ta şımaya çalışan Che Guevara, 9 Ekim 1967’de öldürüldüğü Bolivya’nın Vallegrande kentinde törenler le anıldı. Yerli, işçi ve madencilerin ellerinde simge Che resmiyle geldiği, Che’nin erkek kardeşleri, 4 çocuğu ve iki silah arkadaşının da katıldığı 50. yıldönümü töreninde Bolivya’nın solcu Devlet Başkanı Evo Morales “Ona saygı sunmanın en iyi yolu, anti emperyalist mücadelesini devam ettirmektir” dedi. Çarşamba 11 Ekim 2017 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ A‘Saldırı planlarını çaldılar’hsaakGlecKdkunı.r’KlzıdelaeoidsryrıiineğiçKeiepoidylrraeedönn’innalaeiAnreılnBidkıDild, i BD Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Jong Un arasında nükleer savaş rüzgârları eserken Kore’nin siber korsanlarının Eylül 2016’da G. Kore’nin askeri ağına sızdığını, veri tabanından 235 gigabyte büyüklüğünde da “düşman kardeşinden” kaynaklanan siber saldırıların artmasından şikâyet eden G. Kore hükümetine göre, K. Kore hesabına özel Kuzey Kore’nin siber korsanlarının ABD ile yüzlerce belge çaldığını söyledi. olarak eğitilmiş 6800 kişiden oluşan bir siber Güney Kore’nin savaş planlarını çaldığı iddia edildi. Çalınan belgeler arasında Kim ‘Darbe senaryosu da var’ saldırı birimi çalışıyor. 2014’teki Sony Pictures saldırısından da onlar sorumlu tutuluyor. Kim Jong Un Jong Un’u öldürme planının da olduğu ileri sürüldü. Bu haber, Kuzey Kore’nin Aralık 2014’te Kim’e suikast sahnesinin bulunduğu Interview isimli filmi çeken Sony şirketini hack’lemesini akla getirdi. Güney Kore’de Chosun Ilbo gazetesine konuşan iktidar milletvekillerin den Rhee CheolHee, savunma bakanlığından edindiği bilgilere göre K. İçlerinde K. Kore ile savaş çıkması halinde uygulanacak 5015 Operasyonel Planları, Kim yönetimini devirmeye yönelik saldırıların prosedürü, özel kuvvetlerin acil durum planı, ABD ile ortak tatbikatların ayrıntıları, ABD’li komutanlara gönderilen raporlar, önemli asker tesisler ve enerji santralları hakkında bilgiler de var. Ancak hangi belgelerin çalındığı yüzde 80 oranında henüz netleşmedi. Son yıllar Trump Kim’le giriştiği söz düellosunda son olarak, “Tek bir şey işe yarar” tehdidini savururken Rus Interfaks ajansına göre ay başında Pyongyang’ı ziyaret eden Rus milletvekili heyetine K. Kore liderliği “ABD topraklarını vurabilecek balistik füzeye sahip olduklarını” söylemiş. Buna göre Pyongyang, füzenin 3 bin km’lik menzilini 9 bin km.’ye çıkarmak için çalışıyor. ‘IQ testlerini karşılaştıralım’ ABD Başkanı Donald Trump, kendisiyle görüş ayrılıkları ne deniyle koltuktan alınabileceği ya da istifa edebileceği yönünde spe külasyonların merkezindeki Dışişle ri Bakanı Rex Tillerson’la “zekâ ya rışına” girişti. Geçen hafta ABD ba sınında Tillerson’ın Trump hakkın da “moron” dediği iddiaları, ardından bakanın basın toplantısında “görev deyim” vurgusuyla “Başkan zeki biri” diyerek konuyu kapamaya çalışma sının ardından Trump’tan hamle gel di. Tillerson’la öğle yemeği öncesin de Forbes’a verdiği demeçte Trump, bakanın kendisine moron dediği yö nündeki haberlerin gerçek olmadı ğını düşündüğünü söyler ken diğer yandan ise şu ifadeleri kullandı: “Ama eğer dediyse, IQ testleri ni karşılaştır mamız gere kecek. Ve si ze kimin kaza nacağını söyle Trump yebilirim.” Kömüre dönüş ABD Başkanı Donald Trump, selefi Barack Obama’nın iklimi koruma planını iptal ediyor. Çevre Koruma Dairesi (EPA) Başkanı Scott Pruitt, Obama’nın sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedefleyen Temiz Enerji Planı’nı geçersiz kılan düzenlemeyi imzaladı. 2015 tarihli plan, ABD’de ilk kez enerji santrallarının karbon salımlarını azaltmıştı. Pruitt ise bu planla enerji sektöründe kimin kazanıp kimin kaybedeceğine, elektriğin nasıl üretileceğine karar verilmesini yanlış diye niteleyip “Kömüre açılan savaş bitti” dedi. Fosil yakıt lobicisi Pruitt, iklim değişikliğine inanmadığı gibi geçmişte EPA’ya dava da açmıştı. ‘Her seçenek masada’BD Baş Akanı Do TsruemrTtalpeh’aşrtatirnodni u nald Trump’ın İran’la nükleer anlaşmaya yöne lik açık muhalefetinin yanı sıra Dev rim Muhafızları’nın “terör örgütleri” listesine alınmasına yeşil ışık yakabi leceği iddiaları Tahran’da sert karşı lık bulmayı sürdürüyor. İran hükümet sözcüsü Muhammed Bakır Nevbaht, Devrim Muhafızları’na ilişkin “Dün ya, teröristlerle özellikle de IŞİD’le savaşı nedeniyle minnettar olmalı. ABD eğer Devrim Muhafızları’na kar şı tutum takınırsa teröristlerin tara fına katılmış olacak” dedi. İran’ın di ni lideri Ayetullah Ali Hamaney’in başdanışmanı Ali Ekber Velayati de ABD’nin Devrim Muhafızları’na yöne lik böyle bir adımı yaşama geçirme sine yönelik Tahran cephesinde “her şeyin masada olduğu” çıkışını yaptı. ISNA’nın haberine göre “Amerikalılar IŞİD’i destekliyor. O nedenle Devrim Muhafızları’na kızgınlar. Ancak Dev rim Muhafızları’na zarar vermek için çok küçükler” dedi. Önceki gün de İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Beh ram Kasımi, ABD’ye yanıtın “sert, ka rarlı ve ezici” olacağını söylemişti. ‘Yeni ders vakti geldi’ ABD’nin “kara listesi”ne alınabileceği tartışmalarının merkezindeki İran’ın askeri, siyasi, ekonomik alanda geniş etkinliği bulunan Devrim Muhafızları sözcüsü de dün ISNA’nın aktardığı habere göre, “Amerikalılara yeni dersler öğretmenin zamanı geldi” ifadesini kullandı. Financial Times gazetesi ABD’nin Devrim Muhafızları’nın “terör örgütleri listesine” alınması da dahil İran’a yönelik bir dizi yaptırım getirmeyi düşündüğünü yazmıştı. Trump’ın selefi Obama döneminde imzalanan anlaşmanın tarafları arasında ABD, İran’ın yanı sıra Britanya, Çin, Fransa, Almanya ve AB de bulunuyor. Trump dışındaki taraflar genel olarak anlaşmanın sürmesinden yana. Katalan bölgesinde dün de bağımsızlık yanlıları meydanları doldururken yoğun güvenlik önlemleri alındı. Katalanlar önce müzakere dedi MadridAB cephesinden yükselen baskılar üzerine Barselona yönetimi bağımsızlık ilanını askıya alarak krizi biraz olsun dindirme yoluna gitti İspanya hükümetinin güvenlik güçleriyle seçim merkezlerine müdahalesine rağmen 1 Ekim’de bağımsızlık referandumunu gerçekleştiren Katalonya Özerk Bölgesi, bağımsızlık ilanını yürürlüğe sokmayı askıya alıp Madrid’e müzakere çağrısı yaptı. Dün İspanya ve Avrupa Birliği’nde nefesler tutulurken Katalan parlamentosunda beklenen konuşmasına 1 saat gecikmeli başlayan ve yaklaşık 40 dakika kürsüden inmeyen Katalonya Yönetimi Başkanı Carles Puigdemont, hem bölgenin bağımsızlık hakkını kazandığını hem de İspanya hükümetiyle diyalog istediklerini söyledi. ‘Deli, isyancı değiliz...’ İspanyol polisinin şiddetini eleştiren ve insanların korkudan seçim merkezlerine gidemediğini savunan Puigdemont, 1707’de bir anlaşmayla Birleşik Krallık’a ülke olarak katılan ve 1997’den beri yetki devriyle pek çok alanda kendini yöneten İskoçya’nın bağımsızlık referandumu düzenlemesi örneğini verdi. “18 kez talep ettik. Tüm istediğimiz her iki tarafın kendi görüşlerini savunduğu kampanyalar sonucunda İskoç tipi bağımsızlık referandumuydu. Ama her seferinde reddedildik” diyen Katalan lider, bağımsızlık yöneliminden endişe duyan İspanyollara huzur, saygı ve diyalog mesajı gönderdiğini belirtti: “Biz deli değiliz, isyancı değiliz, oy vermek isteyen normal insanlarız.” Yüzde 42.3 AB: ANAYASAYA UYULMALI AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Madrid’le diyaloğu imkan sız kılacak bir karar alınmaması gerektiği uyarısında bulundu. Ayrıca anayasaya uyulması çağrısı da yaptı. Almanya Başkanı Angela Merkel ile buluşan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Katalan yönetimini yetki gaspıyla suçlasa da barışçı çözümden emin olduğunu söyledi. Öte yandan merkezini Barselona’dan taşımaya girişen banka ve şirketler kervanına emlak şirketi Inmobiliaria Colonial, otoyol şirketi Abertis, telekom şirketi Cellnex, yayıncılık şirketi Planeta da katıldı. katılımla yüzde 90 oranında bağımsızlıktan yana sonuçlanan referandum için “Sandıkta bağımsızlığa evet denildi. Bu iradeyi ilerletmek istiyorum. Bu tarihi anda Katalonya Başkanı olarak Katalan halkının bağımsız devlet olma iradesini takip etmek istiyorum. Katalonya’nın cumhuriyet biçiminde bağımsız devlet olması yetkisini üstleniyorum” diyen Puigdemont, ardından “Bağımsızlık ilanının etkilerini birkaç hafta için askıya alıyoruz, çünkü İspanya devletiyle arabuluculukla mantıklı bir diyalog yürütmek istiyoruz. Herkes sorumlu davranırsa bu ihtilaf sakin şekilde uzlaşıyla çözülür” diye ekle di. Puigdemont’un konuşması sonrasında bağımsızlık deklaras yonuna iliş kin bir belgeyi imzaladığı haberleri günde Puigdemont me düştü. Belgenin yasal bağlayıcılığı olup olmadığı tartışmaları alevlendi. Madrid: Kabul edilemez İspanya hükümeti ise Katalan başkana “Örtülü bağımsızlık ilan etmek, sonra da açıkça bunu askıya almak kabul edilemez” yanıtını verdi. Puigdemont’un konuşması öncesi bir kez daha uluslararası arabuluculuğu reddetmiş olan Madrid, “Puigdemont’u dönüşü olmayan bir yola girmemeye, tek taraflı bağımsızlık ilan etmemeye çağırıyoruz” açıklaması yapmıştı. Hükümet kaynakları, bağımsızlık ilanı halinde İspanyol polisinin Katalan lideri gözaltına alması ve isyana teşvikten 15 yıl hapis istenmesine dair planları medyaya sızdırmıştı. Dün Barselona Belediye Başkanı Ada Colau da Katalonya’nın bağımsızlık ilan etmesine karşı çıktı. yeni iskoç referandumu İskoçya Ulusal Partisi’nin kurultayında İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon, Britanya’nın AB’den ayrılmasının bağımsızlık davasını güçlendirdiğini ve hâlâ halkın kendi kaderini tayini için referandum düzenleme yetkilerinin bulunduğunu söyledi. 2014’teki referandumda İskoç bağımsızlığı reddedilmişti. ‘ABD savaşırmış gibi yapıyor’ Rusya’dan ABD’ye yönelik “IŞİD’e göz yumuyor” suçlamaları dikkat çekerken son olarak Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, öldürüldüğünü açıkladı. Rus jeti düştü Öte yandan Suriye’de bir Rus sa Boru hattında Erbil’e veto ABD’nin bilinçli olarak hava saldırıla vaş uçağı Hmeymim Üssü’nden kal rını azalttığını, militanların Irak’tan kışı sırasında düştü. Teknik sorun Suriye’ye ilerlemesine izin vererek nedeniyle düştüğü belirtilen uçağın Suriye ordusunu yavaşlattığını savun iki pilotu yaşamını yitirdi. du. Konaşenkov, ABD liderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyonun, geçen ay cihatçılara yönelik hava saldırıların da düşüş görüldüğünü söyledi. Bu nun Rusya destekli Suriye ordusu nun enerji zengini Deyr ez Zor’u ge ri almasıyla yaşandığına işaret etti. Konaşenkov, “Herkesin ABD liderli ğindeki koalisyonun Irak’ta IŞİD’le savaşır gibi yaptığını görmesine rağmen, ABD şimdi bir de Suriye’de IŞİD’le savaşır gibi yapıyor” dedi. Deyr ez Zor’da dün IŞİD’in komuta merkezinin vurulduğunu belirten Konaşenkov, 34 militanın ‘YÜZLERCE IŞİD’Lİ TESLİM OLDU’ Irak’ın Kerkük iline bağlı Havice’nin IŞİD’den geri alınması sürecinde geçen hafta bölgede aralarında yüzlerce militanın da olduğu bin kişinin peşmergeye teslim olduğu belirtildi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) tartışmalı bağımsızlık referandumunun ardından sert çıkışını sürdüren merkezi Bağdat yönetimi dikkatini petrol boru hattına çevirdi. Bu çerçevede Bağdat’ın, IKBY’den Türkiye’ye uzanan petrol boru hattını bypass etmek üzere çalışmalara başladığı haberleri dün gündeme yansıdı. Reuters’ın haberinde, KerkükCeyhan petrol boru hattının onarılması talimatını veren Irak Petrol Bakanlığı, bu hat aracılığıyla yapılan ihracatı günde 400 bin varile çıkarmayı hedeflediklerini de duyurdu. 7 Vize krizi Bu tam da ‘tarihin ironisi’. ABD yönetimi, Türkiye’de yıllarca sol hareketlere karşı desteklenmiş siyasal İslamcılar tarafından ‘tokatlanmakta’. Nasıl baş edebileceklerini de ‘bilemez haldeler’. Baştan söyleyelim, tek başına buna bakıp sevinebilecek olsak, amenna. Ama kazın ayağı öyle değil. HHH ABD, hadi en iyi niyetli bakışla; ‘Ortadoğu’ya liberal esinti taşıyacakları projelendirmesi’ üzerinden sahip çıktığı AKP hükümeti ile 15 Temmuz darbe girişiminden beri pek çok başlıkta ‘papaz olmuş’ vaziyette. ‘Vize krizi’ bardağa düşen son damla. Elbette ilişkilerde hep sancılı dönemler oldu. Türkiye’nin garantörlük haklarından hareketle Kıbrıs’a müdahalesini engellemek için külhanbeyi üslubuyla kaleme alınmış 1964’teki meşhur Johnson mektubu da, 1974’te Barış Harekâtı’na uzanan süreçte ‘afyon krizi’ ve ‘silah ambargosu’ da ABD’nin, Türkiye siyasetini etkileme girişimlerinin ‘sopalı’ tezahürleriydi. Yine 1 Mart 2003’te Türkiye’yi Irak işgaline ortak etmeyi hedefleyen ‘tezkere krizindeki’ küstah tutum ile izleyen ‘çuval olayı’ aynı şekilde. Bunlar karşısında bugün ABD’nin başkonsolosluğunun bir yerel çalışanı dahil 12 vatandaşının tutukluluğu yüzünden ‘Türk vatandaşlarına vize uygulamasını askıya alma’ kararı pek ‘hafif’ kaçıyor. Ama görüşe aldanmamak gerektiğini hepimiz biliyoruz. İki ülke arasında darbe girişimi ve Gülen’in iadesi, İran’a yaptırımlar üzerinden sağlanan komisyonlara dayanan, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı ile eski ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’la dallanıp budaklanan Reza Zarrab davası ile korumalar hakkında yakalama kararıyla altı dolan bir kriz bu. HHH Geçen hafta ABD Büyükelçisi John Bass, İstanbul’da benim de dahil olduğum bir grup gazeteciyle buluşmasında meseleyi ‘diplomatik kriz’ sınırında sunmaya çabaladı. Doğrusu bir ABD büyükelçisini böyle asabi görmemiştik. Büyükelçi, sert diplomatik üslubunu yandaş medyaya kullanır görünse de, alenen ‘hükümet içinde bazıları’ diyerek ‘adalet yerine intikam alınmaya çalışıldığı’ ithamını getirdi. Mesajlarını başlıklandıran “Türkiye’nin ABD vatandaşlarını ‘siyasi rehin’ tuttuğunu” yazan New York Times’tı. İroniye bakın ki teyit eden dün bizzat Başbakan oldu. Yıldırım, ABD’ye “Bir resmi bankamızın müdürünü hapse atarken bize mi sordunuz” deyiverdi. Eğer ‘aymazlık’ değilse, Ankara meseleyi bileisteye sergilemekte beis görmüyor demektir. HHH Bir başka ironi de şu. Vize olayına dair Ukrayna’da ‘üzüntü’ beyan edip ‘kabile devleti’ benzetmesiyle yetinmiş AKP’li Cumhurbaşkanı, dün en bildik hareketini yaptı. Erdoğan “Bu sorunu biz başlatmadık, faili ABD’nin ta kendisidir” dedi. Tutuklanan çalışan için ‘ajan’ ifadesini kullandı. Sonra Büyükelçi’ye yüklenip “Durum böyleyse ABD’li üst düzey yöneticilerle konuşacak hiçbir şeyimiz yok. Büyükelçi kendi kafasına göre bu kararı aldıysa bir dakika orada tutulmamalı. Bu yetkiyi sana kim verdi denilmeli” deyiverdi. Eğer Erdoğan vize kararını Bass’ın veremeyeceğini biliyor ve Trump’a mesaj veriyorsa, bir dereceye kadar. Ama bilmiyorsa, sadece ‘pes’ diyebiliriz. Nitekim Washington’daki duyumlar kararın Trump’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’nin onanıyla verildiği yolunda. ABD devletinin Türkiye gibi bir müttefikini İran, Libya, Somali, Suriye, Yemen, Çad, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ve Venezüella ile aynı ‘vize listesine’ koyması kararını bir elçinin vermesi de zaten beklenemez. HHH Diyeceksiniz ki Trump seçildi diye Ankara’da tef çalıp oynayanlarda tuhaflık çok. Erdoğan tarafından “Onu ABD’nin Türkiye’deki temsilcisi olarak görmüyoruz” denilerek şifaen ‘istenmeyen adam’ ilan edilmiş elçi zaten Afganistan’a atandı. Ekim sonu gibi gidecek. Krizin Washington’daki yankısını bu gidiş ve yerinin nasıl doldurulacağında göreceğiz. ABD’nin yaratılmasında büyük katkısı olan siyasal İslamcı yönetimin tüm ezilenleri olarak bildiğimiz, bu yaşananların ‘bağımsız dış politika’ ile alakası olmadığı gibi ekonomik krizimizi derinleştireceği. Bağımsız dış politika, İdlib’deki Kaideistan’da Rusya’nın arzusuyla ‘temizliğe girişirken’ diğer yandan ‘kuş uçuramamakla’ da, ‘Kayseri tipi’ S400 pazarlığıyla da, ABD’ye elçisi üzerinden ‘çalım atmakla’ da olmaz. 209 gün sonra anlaştılar Hollanda’da genel seçimden 209 gün sonra koalisyon hükümeti anlaşmasına varıldı. Başbakan Mark Rutte’nin liberal partisi VVD’nin liderliğinde ilerlemeci parti D66 ve iki Hıristiyan Demokrat parti CDA ile CU, meclisteki 150 vekilin 76’sına denk gelen dörtlü koalisyonu oluşturdu. “Geleceğe Güven” isimli hükümet programı da meclise sunuldu. Uzlaşı15 Mart’taki seçimden 7 ay sonra geldi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle