27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 3 Ocak 2017 12 haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: İLKNUR FİLİZ Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan’dan gazetemize Destek ziyaretİ ‘Nöbet sırası bizde’ Orhan Erinç Necmiye Alpay Aslı Erdoğan Cumhuriyet’i susturmaya yönelik 10 yazar ve yöneticimiz ile muhabirimizin tutuklanmasının ardından destek ziyaretleri devam ediyor. Gazetemizin Şişli’deki merkez binasına gelen terör örgütü propagandası yaptıkları gerekçesiyle yaklaşık 4.5 ay tutuklu kalan Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Yayın Danışma Kurulu üyeleri yazar, dilbilimci Necmiye Alpay, yazar Aslı Erdoğan ve Zana (Bilir) Kaya, Cumhuriyet Gazete si İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç ile görüştü. Aslı Erdoğan, “Tutukluluk süremiz boyunca Cumhuriyet gazetesinin çok desteğini gördük. Teşekkür ederiz. Şimdi bizler özgürüz. Gazete yazar ve yöneticileri için nöbet tutabiliriz” dedi. Necmiye Alpay da yapılan operasyonu eleştirerek Cumhuriyet’in yanında olduklarını söyledi. Orhan Erinç de destekleri için teşekkür ederek, “Biz, gazetecilik neyi gerektiriyorsa onu yaptık” diye konuştu. l İSTANBUL Muhabirimiz Şık’ınAvukatlar: Dosyada olmayan açıklamalarla tutuklama kararı verilemez tutukluluğuna itiraz Haberleri ve Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek FETÖ/PDY ve PKK’nin propagandasını aynı anda yaptığı iddiasıyla tutuklanan gazetemiz muhabiri Ahmet Şık’ın tutukluğuna itiraz edildi. Şık’ın avukatları, hâkimliğin her iki örgütün darbe girişimi sürecinde ve sonrasında koordineli hareket ettiklerine ilişkin tespitini anımsatarak, söz konusu açıklamalarının dosya içinde bulunmadığı görüşünde olduklarını, olmayan açıklamalarla tutuklama kararı verilmesinin suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olduğunu vurguladı. Şık’ın avukatlarınca tutuklama kararını veren İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sunulan dilekçede, Şık hakkındaki soruşturmanın hukukla ve gerçeklikle bağını tamamen kopardığı, yine aynı özelliklere sahip bir tutuklama kararı verildiği vurgulandı. Dilekçede, savcılığın tutuklamaya sevk yazısında Şık’ın sosyal medya paylaşımları ve yazı içeriklerinden alıntılar yapıldığı, bu söylemlerin PKK, DHKPC ve FETÖ silahlı terör örgütlerince dile getirilen söylemler olduğu iddiasıyla bu örgütlerin propagandası niteliğinde olduğunun belirtildiği aktarıldı. Amaç: Şık’ı tutuklamak Tutuklama kararının kanuna ve dosya içeriğine aykırı olduğu vurgulanarak, Şık’a savcılık sorgusu sırasında yöneltilen 2014 yılında Heybeliada’da katıldığı gazetecilik çalıştayında sarf ettiği ileri sürülen sözlerin cımbızlanarak suç yaratıldığı, bunun da 2015 yılındaki yazı ve Twitter paylaşımlarıyla devam ettirildiği kaydedildi. “Soruşturma dosyasındaki sorular dikkate alındığında tek bir amaç vardır: Ahmet Şık hakkında tutuklama kararı vermek…” denilen dilekçede, İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği’nin “tutuklama hâkimliği” olarak görevini yerine getirdiği vurgulandı. ‘Reddeceğinizi biliyoruz’ Söz konusu dilekçe ile tutuklama kararını veren İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararına bir üst hâkimlik olan İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği aracılığıyla itiraz edildiği belirtilerek, “İstanbul 9 . Sulh Ceza Hâkimliği tutuklama kararına itirazımızı reddedecektir. Tutuklama kararı veren 8. Sulh Ceza Hâkimliği kararının ne kadar doğru ve kanuna ne kadar uygun olduğundan bahisle itirazımızı reddedeceğini biliyoruz. Görüşümüzü güçlendiren önceki kararlarına baktığımız zaman itirazın reddedileceğinin çok açık ve BU KEZ ŞIK İÇİN NÖBET TUTTULAR OHAL KHK’leriyle işinden atılan öğretim görevlisi Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, Ankara Yüksel Caddesi’nde tuttukları nöbetin 55. gününde Ahmet Şık için özgürlük istedi. Eyleme, bir başka KHK’yle Ahmet Şık işinden olan sosyolog Veli Saçılık da destek verdi. ‘Ahmet yine çıkacak, yine bildiklerini yazacak’ Muhabirimiz Ahmet Şık’ın Antalya’da yaşayan annesi Fatma Şık, “Devlete, millete hayırlı evlat yetiştirdiğim için kıvanç duyuyorum” dedi. İstanbul’da 3 gün önce çıkarıldığı mahkemece tutuklanan muhabirimiz Ahmet Şık’ın Antalya’da yaşayan annesi Fatma Fatma Şık Şık, sözün bittiği yerde olduklarını söyleyerek 2011 yılında oğlunun FETÖ’nün savcıları tarafından tutuklandığını anımsattı. Şimdiki tutuklanma nedenini ise hiç anlamadığını belirten Fatma Şık, Ahmet Şık’ın dimdik ayakta olduğunun altını çizdi. Anne Şık, Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi oğlu Bülent Şık’ın da “Barış Akademisyenleri” bildirisine imza attığı için görevinden ihraç edildiğini hatırlattı. “Bu ülkede barış istemeyen var mı” diye soran Fatma Şık şöyle konuştu: “Anne baba olarak bizim ciğerimiz yanıyor. Cumhurbaşkanı annesine çok düşkün olduğunu söylüyordu, o zaman biraz anaların sesine kulak ver sin. Çocuğumun yaptıklarıyla gurur duyuyorum. Devlete, millete hayırlı evlat yetiştirdiğim için de kıvanç duyuyorum.” Bayramda oğlunun kendisini ziyarete geldiğinde bir kitap çalışmasından bahsettiğini anlatan anne Şık, “Ahmet araştırmacı gazeteci, yine çıkacak, yine bildiklerini yazacak. Eğerki demokrasi varsa iktidar kadar muhaliflere de hak tanınmalı. Sözün bittiği yerdeyim. Bizi üzmeye kimsenin hakkı yok. Bir anne babanın acısını kimse hissedemez. Ciğerim yanıyor. Er geç adalet yerini bulacak. Topal aksak gitse de adalet yerini bulacak. Benim çocuğumun hiçbir örgütle ilgisi yok. Fikirlerini söylemek suçsa ona da aklım ermiyor. Yine gerçekler ortaya çıkacak, hak yerini bulacak. Ama bizi üzenler, benim çocuklarımın gözlerindeki sevinci almaya çalışanların göz çıksın” diye konuştu. l ANTALYA/DHA belli olduğu görüşündeyiz” denildi. Bu tespite ise İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği’nin Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ve gazetecileri hakkında daha önce tutuklama kararları vermesi gerekçe gösterildi. İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği’nin görüşünün itirazdan önce belli olduğuna dikkat çekilen dilekçede, “Bir başka yönüyle İs tanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği’nde görevli hâkimin dışında bir başka hâkim dosyayı incelese bile sonuç değişmeyecektir. Çünkü İstanbul Sulh Ceza Hâkimlikleri’nin tutuklama kararlarından sonra itirazları inceleyen sulh ceza hâkimliklerinin tutuklama kararlarını kaldırmadıkları bilinen bir pratiktir” tespitine yer verildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘AİHM ve AYM için’ Şık’ın avukatları “Pratikte ve uygulamada İstanbul Sulh Ceza Hâkimlikleri’nde tutuklama kararlarına yapılan itiraz incelemelerine dair yargı yolunun etkin ve sonuç alıcı bir yol olmadığını, hem Anayasa Mahkemesi ve hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde ileri sürebilmek için” reddedileceğini bilerek itiraz ettiklerini ifade etti. “Yaptığımız bu yargı yolu başvurusu görüşümüze göre etkin ve sonuç alıcı bir yol değildir” denilen dilekçede, iç hukuk yollarının tüketilmesi zorunluluğu karşısında, sonucunun önceden bilindiği bu başvurunun yapılmasının zorunlu olduğu aktarıldı. Aksine karar çıkarsa... “Aksine bir karar çıkması halinde ise hukuken ve pratikte yanıldığımızı kabul edeceğiz” denilen dilekçede, Şık hakkında toplanacak bir delil bulunmadığı için hakkında iddianame düzenlenerek dava açılması talep edildi. Dilekçede hâkimliğin kararında “PKK ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütlerinin propagandası niteliğindeki açıklamalarının iki örgütün birbirinden farklı olması nedeni ile çelişki gibi görülse bile 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki soruşturmalar ve kamuoyuna yansıyan bilgiler gözetildiğinde dış destekli bu örgütlerin birbiri ile darbe sürecinde ve sonrasında koordineli olarak hareket ettiklerinin ortaya çıktığı” tespiti anımsatılarak, bu gerekçenin tutuklama için herhangi bir hukuki neden oluşturmayacağı, hâkimliğin subjektif görüşünden ibaret olduğu vurgulandı. ‘Israrla sorduk, yanıt alamadık’ Avukatlar, örgüt propagandası suçunun işlenebilmesi için örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerinin meşru gösterilmesi, övülmesi ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde yapılması gerektiğini anımsatarak, “Savcılık ve hâkimlik aşamasında ısrarla sorduk, yine soruyoruz: Ahmet Şık’ın yazı ve tweetlerinin neresinde, hangi cümlesinde bir terör örgütünün ‘cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde yapılması’ söz konusudur? Ne savcılık, ne hâkimlik bu soruya yanıt verebilmiştir” ifadelerini kullandı. ‘Haber yapmak, gazeteciliktir’ Özgür Gündem davasının ikinci duruşmasında sanıklar iddianamedeki çarpıklıklara dikkat çekti Özgür Gündem çalışanı, yöneticisi ve Yayın Danışma Kurulu üyesi olan dokuz gazeteci ve yazarın yargılandığı Özgür Gündem davasının ikinci duruşması dün Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’nda görüldü. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya perşembe günü tahliye edilen Genel Yayın Yönetmeni Zana (Bilir) Kaya, Yayın Danışma Kurulu üyeleri yazar, dilbilimci Necmiye Alpay, yazar Aslı Erdoğan ve Bilge Aykut katıldı. Bilge Aykut savunmasında, Özgür Gündem gazetesinde ekoloji sayfası yapmayı beş yıl önce bıraktığını, üyesi olduğu Yayın Danışma Kurulu’nun ise hiç toplantı yapmadığını belirtti. Aykut, “Suçsuzum, bunun suç olarak yargılanmasını da protesto ediyorum. Bu davanın düşmesini, beraatımı istiyorum” dedi. İfade özgürlüğü Tutuksuz yargılanan sanık Zana (Bilir) Kaya ise iddianamedeki haberlerin basın özgürlüğü kapsamında ol duğunu belirterek “İddianamede delil olarak sunulan unsurların tümü basın ve yayıncılık faaliyeti çerçevesinde, anayasanın güvence altına aldığı ifade özgürlüğü kapsamında olan haberler. Haber yapmak gazeteciliktir. Haber yapmak suç ise gazetecilik yapmak suç demektir” dedi. Özgür Gündem Gazetesi Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya ise önceki duruşmada olduğu gibi “Araç ve personel eksikliği” gerekçesiyle duruşmaya getirilmedi. İnan Kızılkaya’nın avukatlarından Gülizar Tuncer de davanın dönemsel yargılamaların bir parçası olduğunu söyleyerek “Bu gazetede yazanlar, çalışanlar, bu davadan yargılananlar sadece gazetecilik mesleğinin gereğini yerine getirdikleri için yargılanıyorlar. Bu dönemin siyasal yargılamaların sonucudur. İnan Kızılkaya’da tahliye edilmelidir” dedi. Mahkeme heyeti Kızılkaya’yı tahliye etmezken Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay’ın yurtdışı yasağının kaldırılması taleplerini de reddetti. Duruşma 14 Mart’ta ertelendi. l İstanbul/Cumhuriyet Şenol Buran BURUK MUTLULUK Tahliye olduktan sonra gazetemizin Şişli’deki binasına gelen Buran, çalışanlarımız tarafından çiçekle karşılandı. Buran, gazetemiz yazar ve yöneticileri ile muhabirimizin tutuklu olması nedeniyle buruk bir mutluluk yaşadığını söyledi. (ZEHRA ÖZDİLEK) Şenol 8 gün sonra özgür Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan tutuklanan kantin işletmecimiz Şenol Buran, sekiz günün ardından dün İstanbul 12. Sulh Ceza Hâkimliği’nce serbest bırakıldı. Avukatlarımızın itirazını değerlendiren hâkimlik, Buran’ı, haftada üç gün karakola imza vermek koşuluyla tahliye etti. Buran’ın İstanbul dışı ve yurt dışına çıkışı da yasaklandı. Buran, İstanbul 11. Sulh Ceza Hâkimliği’nce, 25 Aralık’ta, kuvvetli suç şüphesi bulunduğu, suçu inkâr ettiği ve tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı. Buran’ın avukatı Kayhan Erdem, karara itiraz ederek, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan tutuklama kararı verilemeyeceğini belirtti. Suçun işlenmiş olması durumunda bile erteleme veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebileceğini anımsatan Erdem, tahliye talep etti. Erdem’in itirazını karara bağlayan İstanbul 12. Sulh Ceza Hâkimliği, dün Buran’ı tahliye etti. Kararda, dosyadaki tutanakta, tanık beyanları doğrultusunda Buran’ın Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiğinin belirtildiği ifade edildi. Buran’ın Cumhurbaşkanı’na yönelik sözleriyle atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunduğunu belirten hâkim, “Şüphelinin tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimali değerlendirildiğinde, tutuklama sebepleri mevcuttur. Ancak şüphelinin tutuklanmasının, atılı suçtan alması muhtemel ceza ile atılı suçun niteliği değerlendirildiğinde, ölçülülük ilkesine uygun düşmediği, adli kontrol hükümleri uygulanmak suretiyle tutuklamadan umulan faydanın sağlanabileceği kanaatine varılak şüphelinin salıverilmesine, şüpheli hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet ‘Bize gelme, sana çay yok’ Gazetemizin çay ocağında ücretsiz çay dağıtan Yurdatapan ve Özkan hukuksuzluğu protesto etti. İfade özgürlüğü ihlalleriyle mücadele etmek için bir araya gelen Türkiye Düşünce Özgürlüğü Ağı, her ayın ilk pazartesi günü (Kara Pazartesi, Yüz Karası Pazartesi) eylem yapıyor. Bu ayki eylemlerinde gazetemiz kantininin işletmeciliğini yapan Şenol Buran için, “Erdoğan, bize gelme, sana çay yok” sloganıyla herkese ücretsiz çay dağıttı ve adliyeye giderek kendilerini ihbar ettiler. Gazetemiz kantininde yapılan eyleme Şanar Yurdatapan ve Doğan Özkan katıldı. Herkese ücretsiz çay dağıtan Yurdatapan ve Özkan, yapılan hukuksuzluğu protesto ederek doğacak olan yasal sorumluluğu üstlenmeye hazır olduklarını belirttiler. Şanal, haksızlığa uğramış kişilerin yanında olduklarını dile getirerek, “Herkese açık bir eylem, üyelik yok. Bu ayda Şenol Buran’a yapılan haksızlık için buradayız. Hakaret içeren sözler sarf etse bile TCK’nin 299. maddesi ‘Cumhurbaşkanı’na Hakaret’ katalog suçlar arasında yer almıyor” dedi. Eylemin ardından Çağlayan Adliyesi’ne giderek kendilerini ihbar ettiler. 1995’te kuruldu Türkiye Düşünce Özgürlüğü Ağı 1995’in Ocak ayında Yaşar Kemal’in “Der Spiegel” dergisinde yayımlanan bir yazısı nedeniyle DGM’ye çağrılmasına tepki olarak başlayan imza kampanyası sonrası kuruldu. Her ayın ilk pazartesi günü (Kara Pazartesi, Yüz Karası Pazartesi) eylem yapıyor. 2003 yılına kadar aktif çalışıp bir süre ara verdiler. 2016 Ocak ayında tekrardan aktif hale geldi. İlk olarak Kanal D’de yayımlanan Beyaz Show’a telefon ile bağlanan ve söyledikleri nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan Ayşe Çelik için ve imzacı akademisyenler için kendilerini ihbar ettiler. Fikirlerinizi ve önerilerinizi dusunthink.net isimli sitelerine girerek iletebilirsiniz. l İSTANBUL/ Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle